7 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

7 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Cumhuriyet KOCA MlVi AR SİNAN Havsa'da Sokollu MehmetPaşahayratıve Istanbul'da Kılıç Ali Pasa Camii BUdiğimiz cihanın mimar ve mühenditleri var makdurlarını sarfetseler böyle bir eseri azitn binanndan âciz olacaklardır* diyorduBu sıralarda bir kuyruklu yıldız doğdu. Istanbul'da bir hareketi arz olarak dört yiiz hane yıkıldı. Şeyhülislâm Ebussuut Efendi vefat etti. Halk bunları meş'um birer işareti semaviye gibi telâkki etti. Sarı Selim'in hastahğı ziyadeleşiyordu. Nihayet sabanın yirmi yedinci günü, Kanunî Süleyman'ın iyi kaİDÜ ve saraba inhhnakinden başka bir kusurıı olmıyan oğlu, devletinin idaresini sinsi ve karanlık ruhlu üçüncü Murad'a bırakarak vefat etti. Ayasofya ya nında henüz bitmemiş olan türbesine defnedildi. Osman oğullanndan kırk dört kisiye medfen olacak olan bu türbe ( I ) Sinan'ın en güzel eserlerinden biri olmustur. Sehir ve memleket haberlerı S. Şükrü B, Bugün gidiyor Şükrü B. seyahatin gayesini bir daha anlatıyor Sabık Maliye Vekili Saraceg İU Şükrü Bcy Amarika'ya gitmek üzere bugün ekspresle Paris'e hareket edecektir. Saracoğlu Şük rü Beye kâtibi Mukdim Osman Bey refakat edecektir. Saracoğlu Şükrü Bey, seya hati hakkmda dün bir muharri rimize şu beyanatta bulunmuş tur: « Yarın hareket edeceğim. iki gün Paris'te kaldıktan sonra Şerburg tarikile doğruca Ame rika'ya gideceğim. Seyahatim münasebetile bazı yabancı mehafilin yaptığı garazkârane neşriyat asıl ve esastan aridir. Memleket efkârı umumiyesine ve memleket haricine kat'iyetle söyliyebiliriz ki, memleketimizin iktisadî ve malî vaziyeti çok sağlamdır. Cumhuriyet hükumeti büt çede, istihlâk, istihsal, ithalât ve ihracatta tam bir muvazeneyi esaslı bir prensip mes'elesi addetmiş ve dünya iktisat hâdiselerini daima bu zaviyeden tetkik ederek Iüzumlu tedbirleri vaktinden evvel almış bulunuyor. Hükumet vekayii sıkı bir alâka ile yakından takip ediyor. Hariçte neşredilen şayialar sekiz on senedenberi tekrarlanan, asla tahakkuk etmiyen ve etmiyecek olan bir maksadın ifadesinden başka bir manayı haiz değildir. Geçen defa söylediğim gibi bu seyahatimin her hangi bir istik raz müzakeresile hiç bir alâkası yoktur. Amerika'nın büyük se hirlerini, büyük müesseselerini göreceğim. Onları idare eden adamlarla temasa geleceğim. Memleketimizin iktisaden daha sür'atle yükselebilmesi için mümkün olursa bu temaslanmdan bu defa ve ileride istifade etmeğe çalışacağız. Eminim ki her iki memleketin daha yakından birbirini tanıması ve daha yakın dan münasebata girişmesi iki tarafın menfaati iktizasından dır.» Siyasîicnıal Fransa Rusya Fraıua Baçvekili ile Hariciye N». zırının Berlin'de icra eyledikler» seyahatin Fransa siyasetinde mü him bir tebeddül vukuuna delâlet eylediği gibi yeni hadiseler ile teyit ediyor. Fransa'nın Rus ya'ya ne devlet namına, ne de hususî müessesat namına istikraı ve kredi veremiyeecği bir kaç gün evvel Paris'te resmen ilân edilmiştir. Bu haber Fransa ile Sovyetler arasında ticarî ve siyasî irilâf ve mukarenet tesisi için hayli zamandanberi Moskova ile Paris arasında cereyan eden müzakeratın âkim kaldğını anlatmaktadır. Çünkü Sovyet'ler ticarî mukavelenin ve buna istinat edecek siyasî mukarenetin vücude gelmesi için Fransız'ların, ya istikraz yahut kredi vermek suretile malî istifade göstermelerini şart koymuştu. Fransa Rusya tasavvurunun suya düşmesi üzerine Fransa siyasiyonu Almanya ile iyi geçinmek ve uzlas mak çarelerini aramağa daha ziyade ehemmiyet vermişlerdir. Berlin se yahatinin başlıca saiki budur. Ewel« ce Fransız'lar Sovyet'ler ile uyuşa rak Almanya'yı iyîce ezmek iste mişlerdi. Buna muvaffak olamayınc* şimdi Almanya ile uyuşarak Sov yet'leri yalnız bırakmak ve bunlar il< hesap görmek istiyorlar. Fransa, şimdiye kadar teslihat mes'elesindeki eski noktai nazarında ısrar etmesine sebep olarak Alman tehlikesini göstermekte idî. Şimdi îsa siyaseti değiştiğinden Rusya tehlikesini ileri sürmektedir. Fransa, Av rupa'yi Bolşevizm tehlikesîne karşı korumak için teslihatım tenkis ede • miyeceğini iddia ediyor. Esasen Fran* sa, Almanya tehlikesini daimî surett« sebep gösteremezdi. Çünkü tayya • reden, tahtelbahirden, büyük tor> lardan, istihkâmattan tecrit edilen ve ordu ve donanması son derecede tahdit olunan Almanya'nın askerî cîhetten Fransa için büyük bir tehlike olduğuna cihanı ikna etmek artık ka bil değildir. Fakat kızılordu ve donanma mes'e leslnde t r a u a K«rnUlstm bif Aerr* HAYAT) VE ESEPLEDlJ Yazan: REŞAT EKREM Acı bir müşahede Sterlinin sukutu Neler yaptı? Haricî ticaret ofisinin topladığı malumat bir kasaba idi. Sinan evvelâ şehrah üzerinde bîr eami yaptı. «Bu cami öyle müzeyyen ve rusen idi ki guya ki Rüstem Paşa camii» idi. Camiin yanına <yüz yirmi ocaklı, enderun ve birunlu, sahra misal vâsi haremli büyük bir han ve şehrahın iki kenarına kârgir, kemerli üç yüz dükkân inşa edilmişti. Sinan bu hayratı bir medrese, bir darülit'am, kasabanın kenarındaki çay üzerine kurulan bir köprü ve carşı içinde yapılan bir hamam ile itmant etmisti. Bu hamam öyle bir hamami ibret nüma idi ki 'kapısından camakânına altı kademe tas merdiven ile çıkıhrdı. Müteaddit halvetleri olup, âbu havası hub ve mergub idi. *Bağlı ve bahçeli ve serapa kiremit örtülü sekiz yüz adet hane ile müzeyyen olan Havsa» bu hayrat ile bir kasabai râna oimuştu. (984). Mimar Sinan o zaman Süleymaniye'de oturuyordu. Sinni doksanı geçmişti. Fakat ibdakir dehası bütün safiyet ve berrakiyetini muhafaza ediyordu. Talebeleri Sinan'ın san'a tını yasatacak çağa gelmişlerdi. Bununla beraber Sinan, tamdığı müstaît gençleri tesvikten hali kalmı yordu. Has bahçeye sık sık gelip gîdiyordu. Bu ziyaretleri esnasında has bahçe gilmanlarından sedefkâriler halifesi Mehmet kalfa ile ta nımıştı. Bu gencin yaptığı işleri gö rüyor, beğeniyor ve onu, Sultan Murad'a takditn etmek üzere bir e»er yapmağa teşvik ediyordu. tşte bu genç, Sinan'ın iki talebesinden, mimar Davut ile mimar dalgıç Ah raet çavuştan sonra »ermimaranı hassa olacak ve Sultan Ahmet camiini yapacaktı. Mimar Sinan Stileymaniye'deki evine hamamlar ve musluklar yapmıç ve evinin kapısı önünde yaptığı çeşmeye de Süleymaniye vakfı suyun dan da bir lüle su almıştır. Bundan maada vakıf dükkânların kendi evine civar bir kurşun datnını kestirmiş, kurşunlarını ve tahtalarını kendi evine taşımıştı. Kendisini çekemiyenler bunu bahane ittihaz ederek Tıp medre»e*inin ve diğer üç medresenin, Sinan'ın evine su alması yüzünden susuz kaldığını ve Sinan'ın mezkur kurşunları almasile de evkafa zarar verdiğini ve bunlardan maada daha «bazı hususat» yazarak Padişeha sikâyet ettiler. Maoadt var Kıhr Ali Pasa camii tkinci Selim'in ölümü haddi za tında büyük bir hâdise değildi. O, babası gibi dünyanın haritasını değistiren büyük bir cihangir değildi. Ne de hâkim ve filozof bir hükümdar oimuştu Bilâkis merdünv giriz idi. Fakat onun vefatı, Osman Beyin Söğüt'teki ilk günlerile baş Iıyan devrin tonunt tesadüf ettiğinden dolayı ehenuniyet a* Iıyordu. İkinci Selim zamanında vakiâ Türk donanması Lepanto'da büvük bir felâkete uğramıştı. Fakat ayni devirde Kıbrıs, Tunus ve Yem«n İmparatorluğa ilhak edil • mişti. Lepanfo'dan bir sene sonra donanma Akdeniz'e çıkarken, Le panto'nun galipleri Akdeniz'e açıl maktan çekiniyorlar ve Sadrazam Sokollu MeÜmet r*aşa Venedik Balyozuna, Lepanto ile Kıbrıs'ı isaret ederek: Siz bizim sakalımızı kestiniz. Biz de sizin kolunuzu. Kesilen sakal daha ?ür biter, fakat kesilen kol bir daha yerine gelmez. Diyordu. Üçüncü Murad'ın ilk senelerinde, Sinan, Sokollu Mehmet Paşanın Havta'daki hayratını inşa etti. Havsa, Edirne ile tstanbul yolu üzerinde «mahsuldar, lâlezar bir sahrada, mamur karyelerle çevrilmiş •1 ikinci Sellm; Nubânu Sultan; Se"» lim'in uç kızı Gevherşah. Ismihan ve Fatma Sultanlar ile beş oğlu şehzade Süleyznan, Osman, Cıhangir, Mustafa, Abdullah; Üçüncü Murad'ın 21 oğlu ve 13 tazı. Hadıkatül Cenani, cüt 1, S. 6. (Akşam) refikimizin Baş muharriri Necmettin Sadık B., Atina'dan gazetesine gönderdiği bir mektupta »öyle diyor: Haricî ticaret ofisi İngiliı malî «Yalnız acı bir müşahcd»: | buhranınm muhtelif memleketler ihBugünün muazzam tezahüratı racatı üzerine icra ettiği tesirler hakiçinde, Türk sporunun şayani kmda şu malumatı toplamıştır; esef vaziyeti ıztıraph bir noktngiliz lirasının sukutu Alman ta teskil ediyor. Müsabakala • ya'da fiatları sterlin ile tesbit edilen rın hemen hepsinde en geri biz malların satışı yüzünden ihracatçılarkaldık. Bu neticeden müsabala müşteriler arasında bir çok da • kalara iştirak eden çocukları vaların tahaddüs etmesine ve ih racatın durmasına sebep olmustur. muatep tutmak akhmıza gel Satış yapan müesseseler İngiliz mez. Muvaffakiyet, nihayet lirası üzerine satılan malların be • insan kudretinin muayyen ve dellerinin sterlinin kıymeti ne olursa geçiknesi imkânsız hududile olsun bu para ile tesviyesi lâzım gelmukayyettir. Fakat, belli ki diğini iddia etmektedirler. bizde spor henüz hiç bir se İspanya'da meyva ve şarap müsmere vermemiştir. tahsilleri ile kömür müstahsilleri Büsbütün başka yollardan buhrandan çok müteessir olmuşlarçahşmak lâzım. Türk sporcu dır. luğunu böyle bütün dünyaya İspanya hükumeti vaziyetin nor karşı daima mahçup olmak mal bir şekle ifrağı için meyva, şaiçin şu beyin, şu efendinin kerap, kömür ihracatçılarını millî bir yif, ihtiras,, rekabet oyuncağı iktisat kongresinde toplamağa ka rar vermiştir. olmaktan kurtarmalı, bugün Romanya'da hububat üzerine yaspor teşekküllerinin başında pılan muamelât tngiliz lirasile oldubulunan ve şahsî münaferetleğundan hububat ihracatçılarının bir rine esir olmaktan başka bir ise çoğu iflâs etmiştir. Zararların önüne yaramıyan zevatı kâmiien kadgeçmek için tbrail hububat tacirleri ro harici ederek yeni unsur muamelelerini tatil etmişlerdir. larla ise başlamah ve hiç ol • Lehistan hububat tacirleri buhran mazsa beş sene Türk sporunu neticesinde çok müskül bir mevkide memleket haricine çıkarmak kalmışlardır. tan menetmelidir.» Buhramn memleketimizde bil Doğru söze ne denir? Çocuklara Verem aşısı Sıhhat Vekâleti aşı ihzarına başladı Sıhhat Vekâleti çocuklara verem aşısı tatbikı için faaliyette bulunmağa başlamıştır. Vekâletin Ankara'da bakteriyolojiha nesinde aşı ihzarına başlanmış, Verem Mücadele Cemiyetine bir izahname gönderilerek istiyen doktorların bu aşıdan tedarik edebilecekleri bildirilmiştir. Tatbik edilmesi kararlaştırılan aşı Fransız âlimlerinden doktor Kalmet tarafından keşfedilen (B. C. G) aşısıdır. Bunun veremli ana babadan doğan veya muhitinde veremli insanlar bulu nan çocuklara doğduktan niha yet on gün zarfında tatbikı icap etroektedir. hassa tzmir mıntakasında yaptığı te sirler zail olmuş, iki gündenberi tzmir ihracatı eski intizamım almıştır. tngiliz lirası 807 kuru? İngiliz lirası dün tstanbul Borsasında sabahleyin 805,27 de açılmış fazla talep olduğundan tedrici su • rette tereffü ederek akşam 807,37 de kapanmıştir. Akşama kadar 1500 sterlin üze rine muamele yapılmıştır. Dolar 0,47,24 te açılmıs, 0,47,52 de lra.Danmıstır. Liret 9,30,57 de kapanmıştır. Dün Bo?sada 5,325,000 franklık muamele olmustur. Trabzon da vaziyet Trabzon 5 (Hususî) İngiliz lirasının sukutundan mütevellit buh ran Trabzon havalisinde şayani dikkat bir şekildedir. Bugün mıntaka iktisat püdiri umumisinin daveti üzerine Ticaret Odasında Borsa he yetinin ve ihracat tacirlerinin işti rakile fevkalâde br içtima aktedüdi. Kambiyo temevvücatınm husule getirdiği zararlar görüşüldü ve buna karşı tedbir alınmazdan evvel İz mir, İstanbul mıntakalarinın nasıl nedbir aldıklarının ticaret odala rından sorulmasına karar verilmiştir. haklı gösterebilir. Yapılan büyük manevraların Fenlândiya ile Estonya'da bais olduğu korku ve heyecan Fransa'nın eline teslihatım tenkis et< memek için yeni vesileler vermiştîr. Fransa, Rusya'nın dostluğunu kazanamaması üzerine buna karşı dirsek çevirmiştir. Bundan sonra Rus'lar dahi daha ziyade Amerikan bankerlerile iş görmeğe çalışacaklardır. Çünkü İngiltere ile Almanya'nın bugünkü vaziyetleri harice büyük krediler vermeğe müsait değildir. Yeni Fransız siyaseti Sovyet'ler ile dost olmaktan ziyade düşman olmağı is • tihdaf ediyor gibi görünüyor. MUHARREM FEYZt 6azi köprüsü Gazi köprüsünü inşa etmek üzere, birî ttalyan, diğerlerîFransız, Amerikan ve Felemenk olmak üzere dört şirket müracaat etmiştir. Köprünün inşasına başlanınca Yenikapı'dan Şehzadebaşı'na doğru ilerliyen caddenin de ikmaline başlanacaktır. Köprünün İstanbul tarafında muntazam bir cadde vücude getirilecekse de Şişhane caddesinin alacağı vaziyet malum olmadığından bu caddenin istikametinin değiştirilmesi ve Gazi köprüsünün başka yollardan İstiklâl caddesine raptı düşünülmektedir. Gazi köprüsünün inşası iki seneden evvel ikmal edilemiyecektir. Türk Yıınan dostluğu ve gayesi Bir mıntakaya münhasur olan itilâf ve ittihattan bahsederken, bizim buna atfetmek istediğimiz rolü izah etmek te faideden hâli değildir. Her şeyden evvel şunu nazari dikkate almak lâzımdır ki devletler arasındaki bu itilâflar bir cephe man • zarası almasın. Filhakika bu suretle bir cephe teşekkülü, ona karşı koy mak için diğer bir çok eephelerin teşkilîni icap ettirecektir ve bu suretle sulha hizmet edilmiş olmıyacaktır. Bu noktai nazardan, Türk Yunan itilâfı ve dostluğu bize pek parlak bir istikbal vadetmektedir. Zira bu dostluk, iki memleketi yekdiğerinden ayıran bütün ihtilâfların hallinden sonra vücut bulmuş, hiç bir taraf aIeyhine müteveccih olmıyan ve bundan böyle de müteveccih olmıyacak olan iki komşu cumhuriyetin tam müsavatı üzerine istinat etmektedir. Bu itilftf, hususî şerait dahilinde akte dilroiş ve evvelden derpiş edilen ihtimallere göre büsbütün başka ma • hiyetler arzeden itilâflara asla mü • şabih değildir. Binaenaleyh Balkan ittihadına davet edilecek her devle tin, bu fikir uğrunda teşriki meeai etmek için, her şeyden evvel, işti rak eden diğer devletlerle mutlak bir müsavat temin edecek ahval ve şe raite göre kendini hazırlaması Iâ zımdır. Burada, bundan bir sene evvel neşrettiğim diğer makalede de bu noktaya temas etmiştim. Yakında Istanbul'da ikinci Balkan Konferansı açılacaktır. Balkan memleketlerinde teşkil edilen muhtelif hususî teşkilâtı temsil eden murahhaslar birbirlerinden ayrılmış olan bu cesur milletleri yekdiğerine takrip eden tedabirî aramak üzere, Boğaziçi sahillerinde birbirlerine mü IBasmakaleden mabait] Sofya donuşu oyuncular, gerek idarecilerle görüştük. Bulgar takımına kar şı uğradığımız mağlubiyetin sebeplerini idareciler başka türlü, oyuncular da başka türlü anlat maktadırlar. Muhacim oynıyan oyunculardan bazılarının sözlerine bakılırsa muavin ve müdafaa hattı, ne kadar fena bir oyun oynamak lâzımsa, o kadar fena oynomışlar, topu kat'iyyen muhacimlere gönderememişler, ele geçirdikleri fırsatları hasımlarına kaptırmışlardır. Müdafaa, tamamen bir geri oyunu oynamış, kale önünü daima sıkışık vaziyete düşürmüş tür. Bilhassa Nihat Beyin ilk maçta en fena bir oyun oynadığı iddia edilmektedir. lâki olacaklardır. Mesailerinde muvaffak olmaları îçin samimî hislerle mütehassis bulunuyoruz. Bu mesai ne kadar şayar.i tebcil olursa olsun, tekbaşına hîç biri, el ile tutulacak kadar bedihî olan bu gayeyi hakikate inkılâp ettirmeğe kifayet ede mez. Bu sebeple hükumetlerin de, murahhaaları yekdiğerinden ayıra bilecek olan az çok mühim ihtilâf Iarı halletmek suretile müzaheret göstermeleri lâzımdır. İşte Türkiye ve Yunanistan bu tariki ihtiyar et mişlerdir ve aktettikleri itilâf ta bu sebepten pek semeredar neticeler vadetmektedir. Bununla beraber, Balkan şibih Şehrimize geien ve burada yerlesen ceziresi mes'ul şahsiyetlerinin, Baltaşralıların muayyen semtlerde topkan konferansı mesaisini ele almaları landıkları tesbit edilmiştir. lâzım geldiğini söylemek istemiyorum. Karadsniz Ereğlisi'nden olanlar Bu fikir, bugün için asla muvafık deYemiş, Bartm'lılar Küçükpazar, Rize, ğildir. Hali hazırda, Balkan konfe Samsun, Trabzon'Iular Cibali, Sıvas'ransı, bazı Balkan devletleri ara hlar Yağkapanı, Safranbolu'lar Tahsında el'an mevcut olan ihtilâfları takale, Siirt'liler Süleymaniye, Vefa, kat'î surette hallederek muvaffaki yetini teshil etmek suretile onu, mil Karagümrük, Garbî Trakya'lılar letler arasında mukarenet tevlidi iHaydarpaşa, Kırım Türk'Ieri Hırkaisinde ve yapacağı hazırlıkta müs şerif, Şehremini, Arnavut'lar Bay takil bırakmak daha faidelidir. rampaşa'dan Bakırköy'e kadar olan Sözümü bitirmezden evvel, bun • saha civarında oturmaktadırlar. dan bir müddet evvel muhterem dostum ve meslektaşım M. Mihalako pulos tarafındar Türk Yunan dostluğuna dair, L' Europeen gazete • Kaç gol yedik? sinde neşredilen bir makaleye isaret ermek isterim. Muhterem Yunan Muhasebeciye sor, bir saattir recülü siyasisi bu makalede Türkiye'yekununu tophyamıyorlar! nin Cemiyeti Akvama karşı olan vaziyetini mükemmel bir surette izah etmişti. Kendisine bu husustaki efkâr ve hissiyatımızı meydana koyduğundan dolayı bilhassa teşekkür ederim. Şimalî Amerika'da bir fabrika vücude getirerek Türk tütünü işletmek istiyen bir Amerikan grupunun mümessili M. Simov İstanbul'a gel miştir. Bu hususta Tütün Inhisar idaresile grup mümessili arasında müzakerat cereyan etmektedir. Müzakerat müsbet bir şekilde neticelendirildiği takdirde Şimalî Amerika Türkiye'den mühim miktarda tütün alacaktr. Amerika'lı bir mOteşebbis Pamuk konferansı Amerika'ya bizim de davetimiz bekleniyor İhracat Ofisinin pamuk vaziyeîf hakkmda yaptığı son bir tetkike nazaran cihan pamuk piyasası gittikçe endişe ve korku tevlit etmektedir. Vaşington ziraat bürosunun pa > muk mahsulüniin miktarı hakkındak! tahmini ağustos bidayetinde 15 milyon 584 bin balya iken bu miktar ey« lul bidayetinde 16 miîyon balyaya çıkmıştır. Stok miktarı da dokuz mil< yon balyadır. Bu suretle Amerika'nın pamuk istihsalâtı 24 buçuk milyon balyaya baliğ olmustur. Beynelmilel iplik federasyonunun neşrettiği istatistiğe nazaran geçen sen Amerika'da sarfolunan pamuğun miktarı 10 milyon balyadır. Bu sene bunun azamî 13 milyon balya olacağı tahmin edilmektedir. Binaenaleyh geriye stok olarak 11 buçuk milyon balya kalacaktır. Amerika'nın pamuk fiatlarının yükselmesi için zer'iyatın tahdidi hakkmda diğer memleketlere yaptığ' teklif netice vermemiştir. Amerika bundan sonra pamuk istihsal eden hükumetleri Amerika'da bir konferansa davet etmiştir. Yakında toplanacak olan kon « ferans pamuk mahsulü hakkında kat'î bir karar ittihaz edecektir. Buhran ayni zamanda memleketimiz pamuk piyasasını da şiddetle alâkadar etmektedir. Bu sebeple aktedilecek olan bu konferansa bizim davet olunmamız beklenmektedir. istanbul'daki taşraiılar Bugünkü Yeni Giin'de Aka Gündüz'ün nefis bir fıkrası Dr. TEVFİK RÜSTÜ İki, üç gün evvel şehirimize gelmiş olan Amerika'lı sinema rejisörü Cecile B. De Mille şerefine bugün saat 5 te Darülbedayi'de bir çay ziyafeti verilecektir. Bu ziyafete matbuat erkânile fikir ve san'at âlemine mensup bazı zevat davet edilmiştir. Diğer taraftan maruf sinema artisti Anta Paye'nin de Oyun hakkmda müdafaa o yakında şehrimize geleceği ve burada yuncularımn ileri sürdükleri nok bir filim çevireceği haber verilmek tedir. tai nazar da muhacimlerin tamamen şahsî bir oyun sistemi takip kip etmişler. Bu suretle Sırp muettikleri, birbirlerine kat'iyyen hacimlerini mütemadiyen ofsayd pas vermedikîeri, bir çok fırvaziyetine düşürmüşlerdir. satların bu yüzden kactığı merIdarecilerin noktai nazari da kezindedir. Yalnız bütün oyun bütün takımın ilk maçta hemacular, kaleci Avni'nin, bes gol ye henk olarak fena oynadığı mer mesine nazaran çok güzel oynakezindedir. dıpını sövlemekte müttefiktirler. İlk maçın oynandığı Yunag saYugoslâvya macında, muha hasının çok yumuşak olduğu, acim hattmı teşki! edf*n beş oyunyakkabıların kuma gömüldüğü cunun sol ve sağ açıklardan mütop tutmağa imkân olmadı rekkep olmasına raemen geri ğı da ileri sürülmektedir. den yardım şrörmesi ile canlı bir Sofya'dan dönen bütün sporoyun ovnadıeı beyan edilmektecular, Bulgar'lar tarafından gösdir. Bilhassa bu macta antrenöterilen misafirperverlikten büyük rün nasihah'ni dinliyen müdafibir memnuniyetle bahsetmekte • ler kademeli bir oyun sistemi tadirler. Çay ziyafeti

Bu sayıdan diğer sayfalar: