8 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

~ ^ «, * .. ..>oı KÜÇÜK KÖŞE: 'Cumhuriyet ATİNA MEKTUPLARl t Sterlin buhranı ve İzmir Vaziyet sıkıntılı, fakat karanlık değildir, piyasa canlanıyor tzmir 7 (Hu. Mu.) tngiliz lirasının bankalar tarafından serbestçe aîınıp satıLnası 'lasebile Izmir pi yasasında mahsU3 bir canlılık mü şahede edilmektedir. tzmir ihra catçıları vadeli satışlardan dolayı alıcılardan altın esası üzerine para talep edilmesini istiyorlar. Diğer merr^eket ticaret odaları ve ihracatçıları ta rafından buna dair kat'î bir karar Verilmediği gelen tel^rafnameler den anlaşılmaktadır. Msvcut haberlere göre Pire Ticaret Odasınca bu hi'sus hakkmcJi hîç bir karar i*tihaz olunmamıştır.Berlîn ticaret mümessili Necdet Beyden tzmir'deki alâkadar devaire gelen bir telgrafta da deniliyor ki: «Alman ihracatçıları ahcıların dan 20 eylulden evvelki altın İngiliz Iirası kursu ile tediyat yapılmasını istiyorlar. Fakat bu hususta başlı • yan umıımî cereyan henüz bir karara istinat ettirilmemiştir.» Izmir limanından son hafta zar • fında vapurlara tahmil ve hariç memleketlere gönderilen mahsulât miktarı mühim bir yekun tutmustur. Tanzim kılınan istatistiklere na zaran son hafta zarfında arpa ih racatı Anvars'e 780,780, Londra'ya 2F 580, Marsilya'ya 1,812 kilo, KO"UP derisi NiDoli'ye 8.931 kilo, Halı ihracatı Kopenhag'a 3140, Yürek acıları İngiliz Har. Nazırı Lord Reading, Paris'te temaslara başladı Paris 6 (A.A.) Lort Reading ile refikası ve refakatinde bulunan mesai arkadaşlari saat 17,40 da Paris'e gelmisler ve hükumet erkânı tarafından selâmlanmıslardır. Lort Re ading Paris'te bulunduğu müddetçe înviliz sefaretinde kalacaktır. Paris 7 (A.A.) Lort Reading M. o"dan son'a Hariciye Nezaretinde 8§le yemeeini yemistir. Yemekte M. I »val, M. FlanHin ve M. Rollin de hazır bulunmuşlardır. Paris 6 (A.A.) Matin gazetesi yazdısjı bir fıkrada diyor ki: «Bu seyahat hakkmda hiç bir program yapılmamış, hiç bir müzakere projesi kararlastırılmamıstır. Böyle olmakla beraber Lort Readmg'in refakatinde müphem şahsiyetlerin bilhassa Maliye umura murakiD muavininin bulunması malî mahiyette mükâlemeler yapılacaeını açıktan açığa göstermektedir. Bundan dolayı İngiltere'de hüküm sürmekte olan malî ve iktisadî buhran hakkında fikir teatisinde bulunulması beklene bilir. Bu ziyaret münasebetile vuku bulacak mükâlemelerde tamirat, harp borçlan ve para mes'elelerin den de bahsedilecektir.» tngiliz lirasımn istikrarı Londra 6 (A.A.) Press Association Lord Reading'in Paris'te icra edeceği müzakerelerin bilhassa ingiliz lirasımn istikrarına ve Ameri ka'ya olan borçlar mes'elesine dair olacağını yazmaktadır. Ankara hukuk mektebi Ankara 7 (Telefonla) Ankara Hukuk mektebinde ikmal imtihan lanna 15 teşerinievvelde baslana • cak, mektep 1 teşrinisanide açıla caktır. EDEBt TEFRİKA: 4 3 Biz bu spor işinden vaz gecelim. Biz bu isi simdiye kadar kıvıramadık ve simden sonra da kıvıramıyacağız vesseîâm. Bu gidisat, bu çörü^at, bu havaîyat, ve bu lâklâkiyat sürüp gittikce i kurtarıp selâmete çıkmanın yoktur. Bevnelmiielde va^atî zümrelerin Anvers'e 4020, Londra'ya 8530 kilo. vasatî rökorlarını e'de edinciye ka Incir ihracatı Nevyork'a 1426096, dar, vazifemizin sadece ve gece günAvusturalya'ya 373130, Anvers'e düz ça1ı«maktan ibaret olduğunu i621775, Hamfeurg'a 35655, Roter lân edeîim. dam'a 232850, Londra'ya 1015137, Bu, en centlimence harekettir. Marsilya'ya 98385, Triyes'teye 5655 Don Kisot ciir'eti ayıp ve suç dekilo, ğilse de, her halde gülünçlüğün pek Meyankökü ihracatı Marsilya'ya klâ«ik örnes?idir. 161 *>?0 kilo, Her diiöri'niin Kamber'i olmakta Palamut ihracatı Nevyork'a mana nedir? Bir türlü anlıyamıyo 274000, Avusturalya'ya 27720, Ro Atina Belediyesi için yeni rum. terdam'a 25000, Triyeste'ye 32970, Yivminci asra gî'eli topu topu on Anvers'e 65910, Marsilya'ya 20000 Atina, teşrinievvel (Sureti mah sene OMJS; hizi kimse ayınlamaz. Ne kilo, susada gönderdiğimiz muharririmizyapalım? Her şeye yeniden ve en den) Atina'nın en sayani dikkat Tütün ihracatı Neyork'a 820871 küo, yeıvsinden baslıyacağız. simalarından birisi de Belediye Reisi Uzum ihracatı: Hamburg'a 1003080 Ama bu kadar (kaprise mahkum Mösyö Merkuris'tir. Simdiki Bele Anvers'e 130715, Roterdam'a 449775, luk) yeter, veva yeter olduğunu indive reisliği dördüncü Belediye reisNevyork'a 14365, Londra'ya 213^91, safla tasdik gerek liğidir. Her intihap devresininfcesseMarsilya'ya 112488, Trieste'ye 4380 ne sürdü|üne göre bu kıymetli beleSinema hastalığı.. Peki, karanlıküo, ğın perdesinden geçtiği îcin heo bediyeci tam yirmi sene Atina şehri ile Palamut hulâsası ihracatı: Lon raber pöz vuma'ım; nasıl olsa bütün mesgul olmu^ demektir. Atina beiedî dra'ya 36650, Avusturalya'ya 15495, beserle birlikte bir gün gözümüz aıntizamını bu zata medyundur, Naooli'ye 7500 kilo, çı1?cak. denebilir. Ylin ve yaoaf ı ihracatı: Nevyork'a İoeV'i hastalığı.. Ne çare, hos v'610577. Mar^Iya'va 5740 kilo, Son intihapta muvafık ve muhaZeytinyağı ihracatı: Ceneve'ye rüverelim, sıfırı f^etince sağalıp lif bUHİn fırkalann kendi namaet . 28746 kilodur. ku»tulmak ihtimali var. lerini ileri sürerek M. Merkuris'e muİhracat mevsimi olduğu için Menhalefet etmelerine rajmen Beledive Hello ha*talıq;ı.. Aldırıs etmive direk dahilinde ve haricinde bir cok reisliğin kazanması burada haiz ollim; beyaz takkeler kMenince, ütüvapurlar vardır. Bunların hepsine duŞu hürmet ve itibarın derecesini silz pantalonlar parttlUsınca, verem*I vükle^Mrnektedir. Vaziyet s'kmanlatmağa kâfidir. Bu türlü bir musiye raket'rle kamıs bastonlar çattıh olmakla beraber pek karanlık devaffakivet hiç bir belediye reisine lıyınca gecip gidecek. ğildir. nasip olmamıştır. Bu ancak M. MerMuhalif »»azete hastalıÇı.. Ne cı kuris'in sahsma mahsus emsalsiz bir kar? CocuMar varsı^'ar heve*'erini mashariyettîr. aismlar, pek ileri gidecek olurlarsa Bir belediye reisi her yerde mü bir iki tepiM*» tedavisi kolavdır. him bir sahsiyettir. Fakat M. Mer Fakat.. Millî bünye, millî varlık, kuris bu sehirde bundan fazla, bunmillî müdafaanın ana damarı ve ana dan büvük bir mevkie sahiotir. çekirde§i olan snor isinde i* degisir; Halk icinden yetismiş, halkı tem ve bu, bizim m'Uî ana isimizdir, ve osil eden bu zatm Türk Yunan iti Paris 6 (A.A.) Porte Saint Mar nu ana mes'ele yapmaktan çekin lâfı hakkında ne düsündüğünü an mcMZ. tin tiyatrosunda « Le General Iıvayım dedim. Belediye binasına gitBoulanger» ismindeki piyes temsil eSu, veya bu stadvomda numara tim. OMııkra büvük ve esk? bir b'na. ! dilirken feci bir vak'a olmuştur. Piyaomaktansa, kendi antreröman yerAtina Beledivesine lâvık de?H. Fayes, hitam bulmak üzere idi. Bonne Ierimirde ikmale kalmağı biz daha kat hana söyled'klerine «röre burada main ile Ceneral Bulanje ölmüşler • hayırlı ^öriivoruz. cok kalınmıvacakmış. Yeniden bir di.. Bu sırada salonda bir ses yükselPanBalkanik stadvomunda. solbina insa olunuyormus. Bu binanın di. Gazetelerîn yazısma nazaran bipro'esini gördüm, muazzam bir sey. rinci balkonda bulunan bir şahıs a • da sıfır'ikta, Bulgar'larla berabere ka'dık. B°reV:»»t ve^sin 6 puvan alan yağa kalkaraK şoyie bağırmıştır: Zemin katmda büvük bir kalabayoktu da 7 alabi'^îk. O"u da kaca « Yalnız aşk yiiziinden ölünmez. lık kaynasıyor.. Merdivenin son ba karsı? Tam, otuz dörde kar.M. Yani Ben yeisten dolayı öleceğim.» samağının önünde iki mübaşir du • on mislinden bir kaç karıs eksik. ruyor, memurlardan baska kimseyi Bazı gazetelerin temin ettiklerine E, buna can mı davanır be Konfeyukarıva bırakmıyorlar. Beledive regöre bu meçhul sahıs, Gil Blas gazederasiyon biraderler! E, buna can mı isinin kâtibi hususisi ile tesadüfen tesi muharrirlerinden ve üdebadan dayanır??? tnsaf ve merhamet kı iki gün evvel tanısmıstık. CentHmen AIexcndre Dobray olup piyesin bir hn da siz söyleyın. bir genc. Ona haber gönderdim. dermüellifini itham eylemiştir. Bu sözSiperlerde kalan evlât sahiolerinhal geldi, beni yukarı aldı, odasına lerden sonra bir silâh patlaması i de, gerHe yasıyan evlât sahinlerinsitmiş ve göbeğine kurşunu sıkmış gotürdü ve hemen M. Merkuris'e made, millî vatanı ve millî varhğı müolan şahıs düşmüştür. Kendîsi, yer lumat verdi. <İki dakika mü^aadesini dafaa vazifesini üzerlerine alan de hırıltı çıkarıyordu. rica ederim» diye haber geldi. mes'ulivet sahiolerinde su kadarcık Belediyeye ait bir takım evrak Saint Louis hastanesine kaldırılmış bir sual sormak hakkı da yok mu: olan yaralınm vaziyeti vahimdir. imzalıyormus. tkl dakika geçmedi. Bunların sebepleri nedlr, ve Bizzat kendi kapıyı açtı, «buyurun» Gazeteler, bu bedbahtın zevcesimes'ulleri kim'erdir? dedi, içeri aldı. nin yarı baygın bir halde evine götüMaksat ciddiyetten; iş çığrmdan, rülmüş olduğunu yazmaktadır. Uzun boylu, sismanlığı boyile mütenasip, sevimli bir zat. Kendi ifaTiyatro müdürü, temsili itmam et ve kantarın topu koldan çıkmıştır. Hem de çıkalı çok olmustur. miyeceğini halka bildirmiştir. desine nazaran 73 yaşında imis. Ben Büyük inkılâbın vazülceys ve sev73 yasında olmasına raŞmen bu kaEcho de Paris gazete«i muhar • külceyş kumandanı olan Cumhuriyet dar genç gözüken bir insan görmerirlerinden biri. tiyatro müdürü ile dim. Atina'lı olmasına rağmen dili mes'ele hakkında malumat almak ü Halk Fırkası'nın nazari dikkatini hürmet ve ehemmiyetle celbetmeği biraz Girit'lileri andınyor. zere görüşmek istediğini ve fakat buna muvaffak olmadığını beyan et en millî vazife bilirim. Ve burada Reis Beyefendi, yoksa Girit'li bu vazifemi yapıyorum. miştir. misiniz? Dedim. AKA GÜNDÜZ Hayır, cevabmı verdi.. Fakat Girit'lileri cok severim, mert insan Ankara 7 (Telefonla) Pansi lardır. Dedemin ve babamın evine yonlardaki fakir talebeye dokunul bir cok Girit'liler gelip giderlerdi. Kahve söyledi. «Yeni içtim» dedim, mıyarak eskisi gibi tahsillerine d Ankara 7 (Telefonla) Ticaret ısrar etti. vam ettirilmeleri lüzumu vilâyetlere odaları konçresi burada 17 teşrini Kapıcısmı çağırdı. «Beyefendi ile bildirilmiştir. evvelde toplanacaktır. Kongre azakonuşurken kimse bizi rahatsız etlarından bir kısmı şimdiden gelmeğe mesin» emrini verdi. Ankara 7 (Telefonla) Adana baslamışlardır. Aza miktarmın 250 yi Atina Belediye Reisi evvelâ şehirZiraat makinist mektebi bu sene yeni bulacasn tahmin olunmaktadır. Kon de mevcut Belediyeye ait asardan bir program dahilinde nazarî ve a gre eski Türkocağı binasında toplabahsetmek istiyordu. Ayağa kalktı. melî tedrisata baslamıştır. nacaktır. Duvarları kaplıyan ve her biri Ati Atina belediyesi ve reisi 73 yaşmdaki reis: «İtimat edin, uzlaşmamızı halk istiyor» diyor NALJNA MIHINA Süvarilerimizin muvaffakiyeti Son günlerde Sofya ve Atina'da yaoılan beynelmilel spor müsa^aLalarına istirak ettik. Atletlerimîz, Atina'da uğradıkları ağır ma&lubîvet. lerle, bu mü«abak«lara hic hazırhksız götürüldükleri hakkındaki iddiaların doğruluğunu isbat ederken Sofva'da eskrimcilerimizle binicilerimîz güzel muvaffakiyetler kazan dılar. Genç süvari zabitlerimiz hic tanımadıklan arazide mukavemet kosusunu kazandı^ar ki bu^ün, aske»likte, süvari smıfmdan en ziyade istenilen sey de mukavemettir. Haro esnasında, uzun akınlara, cebrî yiirüyüslere, bir seferin bütün mihnet ve mesakkatlerine tahammül edemi yen bir süvari kuvveti ne ise yarar? Halbuki di&er sınıflara nazaran seri ve cevval olduğu îcin kumandanlar, süvarivi sağa sola, ileriye geriye koşturarak ve her acılan gediğe onu sürerek atlı kuwetle»inî oek çok yo rarlar. Balkan barbinden evvel, resmi geçitlerde cok mükemmel ve muntazam bir kıt'a manzarası arzeden mızraklı birinci alay, harpte ordu nun Catalca'ya çekilmesi üzerine İstanbul'a avdet ettiği zaman, yor gunluktan adeta tanınmıyacak bir hale gelmişti. Umumî harbln bidayetlerinde, Fransız'ların Sordet süvari kolordusu, Belcika muharebelerinin en ha raretli zamanında kelimenin tam manasile kımıldayamıyacak bir hale gelmifti. Demek ki süvari için en büyük meziyet havvanların ve insanların mukavemetidir. Bu itibarla Sofya'da mukavemet koşusunu kazanan za bitlerimiz, tam birer süvari zabiti olduklarını isbat etmislerdir. Süvarilerimirin, kazaen düsen arkadaslanna yardım vazifesini de ihmal ederek yarısı kazanmaktan başka bir gaye düsünmemeleri Ve niha yet muvaffak olmaları, insana dünyaya nam veren meshur Türk süvarilerini hatırlatıyor. Genç süvarilerimiz, tstanbul'dan kalkıp garpte ta Lehistan icerilerinde Varşova'da, şarkta ise Kahire'ye ve Sudan'ın kapılarına kadar eriden Türk sîpahilerinin torun'arı o'duk larını Sofya yarıslarından havli ev vel, millî mücadelenin son safhasmda zaten isbat etmislerdi. Büyük ta arruz esnasında, süvari kolordumu zun yaptığı çevirme hareketi ile düşmanın gerisine düsmesi ve nihayet biaman bir takip ile Akdeniz kıyılarma dayanması, bugünkü Türk sü varilerinin cetlerinden farksız ve aynî kandan olduklarını isbat etmistir. Sofya yanşlannda mukavemet kosularını kazanan kıymetli süvari zabitlerîmizin bu muvaffakiyetile iftihar etmemek, onları candan alkışlamamak kabil değildir. yapilmakta olan binanın projest Bir Fransız edibi Tiyatroda göbeğine bir kursun sıktı Pansiyonlardaki fakir talebe Ticaret Odaları Kongresi aym 17 sinde Adana ziraat maktebi na'nın abidatmdan birini tasvir eden levhaları gosteriyordu. Ağır e»ya ile dösenmis odanın duvarlarını tezyin eden bu levhalar cidden nefis sey lerdi. Belediye Reisi, beni fazla memnun etmek istediğini anlatan bir takayyütle bitisik odayı da açtı. Burası bastanbaşa büyük ve tarihî levha larla süslenmis. En mühimmi birinci Yunan Kralı Oto'nun pederi Bavyera Kralı tarafından zamanın en büyük ressamma tersim ettirilen bir tablo dur ki AkroT>oI önünde havariyondan Pavlos hristiyan dininî telkin e der. Hakikaten bir saheserdir. Bu temasa bittîkten sonra tekrar makamına döndük. Bu sefer zîyaret maksadımı izah etmek fırsatını buldum, dedim ki: Reis Bevefendi, zati âliniz bir hükumet recülü değilsiniz. Bir Seh reminisiniz. Fakat malumu âliniz sehreminlerl halk tabakalarile daha fazla temastadırlar. Türk Yunan itilsfının halk tabakaları arasında nasıl tel&kki edildi^ini tabiî tesbit etmissinîzdir. Bu müşahedenizin neticesini rica etmek isterdim. Evet hakikaten öyle, Belediye reisleri halk ile daha fazla temas halindedirler. Mukabelesinde bulundu. Hele ben seyrar ekmek satıcısmdan tutun, en yüksek tabakaya mensup aristokratlara vanncıya kadar her türlü halk tabakasile daimî temastayım. Biraz evvel gelirken bir seyyar satıcmm kiîfesini, tab'isnıı altüst ettim. Binaenaleyh size söyliyece*'n seylerin kat'iyen hakikat oldu^una emniyet ediniz. Burada halk bilâistisna Türk'lerle hüsnü muaserette ve hüsnü münasebette bulunmak emelindedir. Zaten ihtilâfa ne sebep var? tftirakımız müsterek düsmanların lehinde ve iki milletin aleyhindedir. Halk, görüp te bir sey anlamıyor zannedilen halk her seyin farkındadır. Esasen Türk'lerle itil&f fikri yeni bir sey değildir. Müteveffa Basvekil Harilatıs Trikupis bile bir itilaf yap mak fikir ve tasavvunında idi. Bu zat, 1890 da Grit'te koDan ihtilâle dahi yüz vermemiş, ihtilâl kolayhkla söndürülmüstü. Bu münasebetle halk siyah bayrakIarla hükumet binası önünde top landı. «Trikupis haindir» diye bağırdılar. Cıktı: < Benim siyasetim budur, ondan Londra 6 (A.A. ) Avam Kamaayrılmam, isterseniz beni iskat edin. rası Londra'daki sinemaların pazar Yerime kim gelirse istediğiniz siyagünleri de açık bulundurulmasma 44 seti takip etsin» dedi. muhalif reye karsı 157 reyle karar Müteveffanın fırkasına, öldükten vermiştir. sonra ben riyaset ettim ve ben de lllllllllllltlllllllillllllllllllllllllMrtllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllK « İşsizlerdir. Herkes Belediyeayni siyaseti takip eyledim. Yunan den istimdat ediyor. Bununla beraber halkının bu itUâfı benimsediğinden herkese de bir şey bulup yakıştırıyokat'iyyen »üt>he etmiyiniz.> ruz» dedi. Kendisinden izîn istedim, ayağa Burada, Belediye halkın işile bizkalktı, kapıya kadar gelerek beni de olduğundan çok fazla meşguldür. tesvi etti. Adeta bir nevi muaveneti içtimaiye Belediyede nazari dikkatimi celmüessesesi vazifesini görüyor. beden sevlerden biri de insan kalaİHSAN balığı oldu. Belediye Reisine sordum: ı Londra sinemaları pazar günleri açık bulunacak Kadif e alev MAURICE DEKOBRA'dan Niçin bu cevabı ret? Kolunu tutan elimden nefret ediyormus gibi niçin birdenbire benden uzaklaşıyor? Simdiye kadar böyle bir hareketine maruz kalmamıştım. Cezayir'e ayak bastığımız dakikadanberi dostluğumuz hiç haleldar olmaksızın daima inkişaf etmekte idi. Bir gün, odalarımızı ayıran yan kapı açık olduğu halde bile konuşarak giyinmişti; içeriye yabancı bir nazar atfedilmiyeceğinden o kadar emindi. Bir akşam ateşi vardı. Yatakta yatıyordu. Ateşten yanan minimini ellerile ellerimi sıkı sıkı tutmuş: Filip, diye mırıldanıyordu... Beni terketmiyiniz Bakınız dünyada nasıl yalnızım... Sizden başka kimiırvar ki.^. Ben de onu candan temin ediyordum. Bu samimf töılerimin tesiril* ateşi biraı daha bile yükselmişti. Niçin bu akf amkl durgunluk ? Durfunluk ta degil adeta kızgınlık? Çöl ile toprak harabelerinin arasına sıkışan hurma ormanlığının içindeyiz. Ortalığın •ükunetini ancak yüksek agaçlann yapraklarının hifirtısı ih • lâl ediyor. Setsizce yürUyen Lili, birdenbire döndü ve hiddetle: Bu Markiı dö Kaza Berga, eski ınetreslerinizden birisi değil mi, dedi? Lilâ!.. Bu ne kadar çocukça bir düşünce!.. tkinizi de gördüm. . Şeyhle beraber salona girince ne yaptığınızı sezdim... Kat'iyyen! Bu kadın filhakika biraz lâübali bir tarzda konuşuyor • du... Ve vaziyeti süphe davet ede bilecek şekilde idi, fakat... Ha! Tasdik ediyorsunuz değil mi? Fakat aramızda ta»awur etti giniz şekilde bir sey olmamiftır! Kaza Berga .. Markiz dö Kaza Berga . Falcı karı... Ben sizi sıkıYalan söylüyorsunuz, Filip! Ne kadar bayağı olursa olsun hiç bir yorum. . O eğlendirebilmek kudre • kadın tanımadığı bir erkekle bu tarz tine malik . Haydi, buyurunuz, yada konusamaz. Her ikinizi de tetkik zık değil mi? Ona koşunuz!.. Ben ettim... Bu kadının sehvetle dolu göz gidiyorum. . leri sizi uzaktan yakıyordu! Lilâ'nın heyecanı beni cidden hayrete düşürdü.. Hiddeti... Sesinin Lilâ, mübalâğa etmiyiniz! sadası... Bakışları . Gidecek mi?.. Vaktile metresiniz olmadıgına Bileklerinden yakaladım. ve iadei münasebat etmediğinize ye Lilâ ağzımzdan çıkanları ku • min edebilir misiniz? laklarınız isitmiyor! Yemin ediyorum! Bırakmız beni! Gene inamıyorum . Bu kadının gözleri zaferini ilân ediyordu... Lilâ! Şu halde, burada, yanımda ne ifiniz Filip! Nefret ediyorum siz • var? Çölün kim bilir hangi noktasın den!.. Sizi tekrar görmeğe taham • da zisi bekliyen bu kadının yanına mül edemiyorum . Bırakmız... Bı • kosmak için ne duruyorsunuz?.. rakınız beni!.. Siz de gördünüz, arap'la ne kadar Her saniye büyüyen bir sevinç kalistemiye istemiye gitti!.. Beklediği bimi dolduruyor. Lilâ, Kaza Ber sizdiniz, dudaklarınızdı, nüvaziş ga'yı kıskanıyor!.. O halde?.. lerinizdi!.. Bakınız, size intizar e Hayır, Lilâ gitmiyeceksiniz... den muhteşem bir güzellik varken Kalplerimizin heyecanmı karşılıklı benim yanımda niçin vaktinizi kaydinlemek, şu yüksek hurma ağaclabediyorsuiîU77.. Ben, ben neyim?.. rmın altında dinlemek için sizi bı Tecrübesiz bir kız... Halbuki o... rakmıyacağım... Evet! Cebren... Hak etmediğim halde yüzüme fırlattığınız bu acı sözleri ağzınızın içine dudaklarımla iade etmek için sizi burada zorla alıkoyacağım. Lilâ, ayakta, bana yaslanmış, kollarımın arasında mahkum bir esir gibi duruyor! Hafif hıçkırıklarla usulca ağlıyor. . Gözyaşları, gergin sinirlerini gevşetiyor. Başı omuzu mun üstüne devrilmiş, hıçkırarak: Seviyorsunuz onu değil mi? Diyor. Hayır, küçük yaramaz, hayır... Onu sevmiyorum. . O benim için hayatta yoktur. O benim için bir hiç tir, hiçin hiçidir... Benim için hayatta bir tek kadın vardır... Sevebileceğim yegâne kadın... Çocuğuma bakar gibi ihtimamla baktığrm, vücudümün bir parçası gibi koruduğum o bir tek kadın .. Hayatın zevkini ve saadete inanmağı öğretmeğe çalıstığım bir tek kadın lzrni, Viyana'daki villasında beyaz badanalı yatak odasmda, gizli çekmecesinde keşfettiğim, ve beni, uslu uslu Afrika çöllerine kadar takip eden bir tek kadın Yani sen, Lilâ! Candan, kalpten gelen sözlerin kudreti .. Duygularımın samimî ifadesiydi bunlar... Eğer vaktim olsaydı, zemin müsait bulunsaydı, tara çadaki Markiz ile karşılıklı oynadığımız komedya esnasında sarfet tiğimiz sözleri, bastanbaşa riya olan o palavraları bu samimî sözlerimle mukayeseye kalkışırdım! Fakat şu dakikada, güzel yiizü henüz gözyaşlarile ıslak, ince dudakları yavaş yavas açılmağa başhyan Lilâ, yanıbaşımda iken böyle mukayeselerle zihnimi işgal etmek pek matnasız olurdu! Kollarımın tazyiki altında vücudü gevşiyor. Körpe çıplak kolları, boynumda en kıymettar bir gerdanIık gibi asılı duruyor. Artık ağlamıyor. Kesik hıçkırıkları seyrekleşiyor. Lilâ!.. fnaniyorsun bana de ğil mi?.. Bana itimat ediyor musun?.. Mabadi var

Bu sayıdan diğer sayfalar: