21 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

21 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEKiZiNCi SENE No. Sahip VJ Basmuharriri VU1VLJ& N A D İ I II " " f f t i l l l î l t i l l l l l l M M İ t M T ' l '•• H I I H I İDAREHANESİ: j BuyoDUDiBDiniyft karşısııd* daini sahsusa | Telgraf: İstanbul Cumhuriyet Posta k u t u s u : N° 2 4 6 | ! * Başmuharrir : 22366 . Tahrir mudüru : 23239 Idare mUdüru 22365. Matbaa 20472 Cumhuri Konferans açılırken... Altı Balkan milletinin ild yüze yakm murahhası Türk Başvekilini şiddetle alkışhyorlardı Konferans Nasıl açılacak? <>\\ ÇARŞAMBA 21 TEŞRiNiEVVEL 1931 ABONE ŞERAİTİ I MÛDDET: İTÜRKİYE İÇİNİ HARİÇ İÇİN { Seneligi | 1400 Kr. \ 2700 î 6 Ayhği | 750 Kr. : 1450 Kr.. j 3 Aylığı | 400 Kr. { 800~ j^flshası her yerde 5 Karnştar Türk Başmurahhası Hasan B. dün sabah saat 10,5 ta Dolmabahçe sarayınj nm muhteşem salonunda, alkışlar arasmda, Balkan konferansını açtı! Macar'Iarın Turk lugu 2 Kan birliği Adriyatik: 18 teşrinievvel İsmet Pş. dün gitti Başvekil Hz. bugün Ankara'da mu azzam tezahüratla karsılanacaklar Hariciye Veldli İstanbuFda kaldı Başvekil İsmet Paşa Hz. dün sabah Dolmabahçe sarayında in'ikat eden Balkan Konferansında bulunduktan sonra Tokathyan oteline gitmişler ve öğle yemeğini yiyerek tekrar saraya gelmislerdir. ^"^ • ~^^^*~ ^^^^~^ ^^^^^^ ~^^^^^ ~ ^ ~ Demokratik Avrupa içinde Macaristan'ın bugün pek çok asalet erbabı ile meşhut bulunmasını ten kit eden politikacılar vardır. Filozof Keyserling bu fikride değildir. O bilâkis Macaristan'da gönüllii olarak bugün dahı yaşıyan asaleti Avrupa'nın bundan sonra altnağa mecbur olduğu yeni kurtuluş ve yükselme yolunda yegâne Utinat olunacak en sağlam esasın en pürüzsüz nümunesi gibi görmektedir. Keyserling'e göre Avrupa'nın büyüklüğünü yapan âmil aristokrasi fikridir, ve bunu millet olarak bugün yalnız Macaristan yaşatıyor. Keyserling diyor ki: « Benim bu tevcihimden mü • tehayyir olacaklar şunu düşünsünler ki aristokrasi timsali olan büyük Ağa (Seisrneur) tâbirile ben bugünkü Avrupa'nın şimal adamı unvanı altında tasavvur ettiği tam ve kâmil hars sahibi insan enmuzeçini kastediyorum. Bu (Şimal Adamı) nı diğer aşağı ırklardan farkedecek olan keyfiyet ise son tahülde aristokrasi vaziyetinden ibarettir. «Gerçi Macar'lann anasıl menşei Turan'lı bir ırktan geldiklerî doğrudur. Fakat Herman Wirth'in (beşeriyetin menşei) unvanlı kitabı çıktıktan sonra da (Simal adamı) nın yüksek bir insan olarak Cermen ve hatta Alman olduğu. fikri ortadan kalk mıs sayılabilir. Şimal adamı fikri etrafm«?»kl hakikat bütOn veslkafann delâleti ile şuna irca olunabilir: Şimdiki şimal kutbu havalisinde, tas devrinden çok evvel, oraların iklimi sıcak veya mutedil iken esasen kumral ve asil bir ırk doğdu. Bu tamatnen ağa tabiatli, cesur, cengaver ve yüksek bir ırk idi, tertemiz bir ırk. Vakta ki şimal kutbu havalisinin soğuması derece derece bu ırkı ora lardan kaçma?a mecbur etti, o zaman bunlar Şimalî Amerika'ya ve oradan da, Atlantik adalarını geçerek, Avrupa'ya ve Garbî Asya'ya gittiler. Fakat bu ırkın doğrudan do^ruya Şarkî Asya'ya dabi gitmiş olduğuna şüphe yoktur. tşte bu muhacerette esasen haiz oldukları yüksek kabiliyetler neticesi olarak bunlar gittikleri yerlerde zaten zayıf surette meskun topraklara sahip oldular ve hâkim tabakaları teşkil ettiler. Bu keyfiyet ya'nız Hindistan'a, eski Yunanistan'a, ttalya'ya, tspanya'ya, Şimalî Afrika'ya değil, hatta daha eski hars sahibi bir ırk olan Sami'Ierin topraklarma da ayni suretle tatbik olunabilir. Şimdiye kadar Şimalî ırk denet»elen faraziye yalnız o cihetten gelen son bir muhaceret hamlesine müstenit olmak lâzımdır. Yoksa tarihin ifade ettiği (Şîmalî) kslimesi yekdiğerine karışmış bir çok kavimlerin îfadesidir. Berberi'ler, îsnanyol'lar ve Hindu'lar işte bu ihtilâtların mahsulüdür. Bu îhtilâtlar rieticesinde milletler te şekkül ederken bunlar içinde muhtelif fiziyolojik sebeplerle ağahk halini muhafaza ve takviye edenler aslen ve ırkan yüksek milletler oldular. Macaristan bugüne kadar dahi bu efendilik hal ve şanını muha faza etmekte olan bir memlekettir.» Filozof Keyserling kavimlerin teşekküllerini uzun uzadıya izah ettikten sonra asil Macar ağalığının ne reden geldiğini şöyle izah ediyor: « Bana göre Macar'lann yük sekliği fazla bir derecede onlann Turan kanile kanşmış olmalarından ileri geliyor. Bütün tarihte Turan'lı hâkim kavimler en büyük hükümdar tipleri çıkaran kavimler oldular. Tarihin hunharhk ve tahripkârlık hislerinde bütün ırklarla rekabet edecek halde olan ârileri hiç bir zaman Attilâ'lar, Cengiz Hanlar ve Timur'lar kadar müthiş simalar çıka rtrnamışlardır. Ve Turan kanının her kanştığı yük sek harslı diğer bir kandan daima en yüksek şahsiyetler doğmuş oldu. Garp hiç bir zaman Timur kanının Racu kanile ihtilâtı mahsulü olan YUNUS NADİ {Mabadi 2 inci sahijede) Hatipler söyledikten sonra Başvekil İsmet Pş. hitabet mevkiine geçti tsmet Pasa Hz. sarayda Hariciye Vekili Tevfik Rüştü, Millet MeclUi ikinci reisi Hasan Beyler ve diğer zevatla görüştükten sonra akşama dar bazı ziyaretleri de kabul (Mabadi 4 ünr': nrjhHrSti ^^^^^^^ ~^^^^^^~ ~^^^g^^r^^^BI^^H^^^^ Dolmabahçe sarayı dün tarihî günlerinden Fırtına Istanbul'da Bir af et halini aldı )Ienler, yıkılan ve çöken evler, bat< bir çok motör, mavna, kayık var 1 birini yaşadı : tkinci Balkan Konferansı muhteşem merasimle açıldı. Orada altı Balkan devletinin iki yüz kişiye baliğ olan murahhas • Iarı müşterek ve samimî bir gaye uğrunda toplandılar. Bir zaman bir çok »iyasî entrikalara sahne olan bu saray, dün büsbütün başka bir manzara arzediyordu. Yekdiğerine karşı samimî hareket etmek kararını vermiş olan altı Balkan devletinin, na zarlarında ümit, neş'e parlıyan murahhaslan, bir zamanlar milletle rinin nazırlarmı, ihtimal, ki gayız ve nefretle atfettikleri bu saraya, Cumhuriyet hükumetinin muhterem birer misafiri sıfatile girdiler ve orada müşterek gaye uğrunda takip edecekleri hattı hareketi, samimî bir lisanla izah ettiler.. Konferansın saat onda toplan ması mukarrerdi. Bu sebeple daha dokuzdan itibaren murahhaslar, yerli ve ecnebi gazateciler ve davetliler saraya gelmeğe başlamışlardı. Sarayın iç kapısında polis efradı ve mih mandarlar tarafından istikbal edilen murahhaslar, mütecessis nazarlarla etrafa birer nazar atfettikten sonra yukarı salona isal ediliyorlardı. Ek seriyet jaket atay giymişti. Siyah elbise giyenler ve kendisini her türlü merasim ve teşrif at kaydmdan azade addederek, alelâde eeyinmiş olanlara nadiren tesadüf ediliyordu. Murah haslar, içtima başlamazdan evvel saravı gezdiler.. Bir zamanlar, Balkan'lılan yekdiğerine düşman eden Osmanlı Padişahlarının bu sarayını alâka ile seyrettiler ve gordükleri ihtişamı ve asari san'atı takdir ettiler. Küşat tnerasimi sarayın muayede salonunda yapılacaktı. Bu salon ona göre tanzim ve tefris edilmişti. Ortaya konulan maroken sandalyalar murahhaslara, sağ taraftaki koltuklar süfe raya ve sefaretler erkâ aına, sol ta • raftaki san • dalyalar da diğer davet Iilere tahsis idilmişti. Gazeteciler için riyaset kür • süsünün ar kasında bir yer tefrik e dilmiştir. Ortaya riyaset kürsüsü makamına kaim Valnız Haydarpaşa'da j 30 dan fazla Mavna batmıştn(1) Başmurahhastmtz Hasan Bey konferanst küşat ederken, (2) Evvelki gece saat yedide başlıyan İsmet Paşa ve Tevfik Rüştü Bey müzakera tı takip ediyorlar, (3) ve sabaha kadar bilâfasıla devam etsmet Paşa iradt nutkederken, (4) Başvekilimizi dinlerlerken... olmak üzere bir masa ve kâtiplere mahsus olan masalar konulmuştu. Bu salon, ihtimal, ki Osmanlı saltanatımn kim bilir hangi padişahından sonra hiç bir rasimeye sahne olmamıştı. Orada tahtı üzerinden riyakâr bendegânına eteğini öptürmekten çekinmiyen padisah, bu kubbenin altında daima aralanna fitne ve nifak sokmakla meşgul olduğu Balkan'lılarm, beynelmilel bir konferans halinde topanacakları ihti malini acaba bir lâhza olsun düşünmüş mü idi? Biraz sonra bir çok ecnebilerin nazarı tecessüsle baktık Iarı bu salon, kubbesi altında milletlerinin benliğini müdafaa eden iki yüz murahhası tophyacaktı.. Davetliler geliyor Davetlilere ait yerler yavas yavaş dolmağa başlamıştı, Sefirler ve sefaretler erkânı, kadınlı erkekli kendilerine tahsis edilen yerleri işgal etmişlerdi.. Saat on.. EHndeki davetnameye bakarak içtima saatini bir defa daha kontrol edenler var. Bir ecnebi ga • zeteci mes'eleyi halleder gibi geli • yor: «Biz Balkan'lıyız, daima geci den şiddetli fırtına şehrimizde müMurahhaslar yavaş yavaş salona him tahribat yapmış, denizde, kagirmeğe ve alfabe sırasile oturmağa rada bir çok inhidamlar, gark h&başhyorlar. ö n sıradaki sandalyalara diseleri olmuş, sokaklar, caddeler, alfabe sırasile başmurahhaslar oturyollar, hatta denizin bazı sahilleri dular. enkaz ile dolmuştur. Bir kaç dakika zarfında murah Üç gün evvel başlıyan yağmur ev Fırtmantn tahrfbattndan: Köprü önunde haslar salonu doldurmuş idi. Yer yer velki akşama kadar hafif hafif de • batan bir kayzk ve damı uçan bir evtn göze çarpan kadın başları, salonun vam ettikten sonra dinmişti. Yağ başlıca zinetini teşkil ediyordu. harap mamarast mur, saat yediden sonra bah lodos Nihayet umumî bir hareket oldu. ra şiddetini artırmıştır. Rüzgâr, saat ile tekrar başlamıştır. Batı lodos saBütün nazarlar bir noktaya teveccüh 12 den sonra en şiddetli bir safhaya at dokuz buçuğa kadar hafif bir şeetti: tsmet Paşa ve Hariciye Vekili kilde devam etmiş ve bu saatten son( Mabadi 5 inci sahifede ) Tevfik Rüştü Bey salona girdiler ve murahhasların karşısında ve salonun ııııııııııııiiMtıtııııııutHiırıııııııuıırınııtHinıiıııııtfiıııifiıirııtıifiııifiıııııınııııııııııııııııııtııııııııııııııriıtıtTitııınııııtiııtııtııııiıııııiııııııiiiıınım müntehasında bulunan masanın ö nündeki koltuklara oturdular. Salonu derin bir sükunet istilâ etti. Herkes konferansın açılacağı anı bekliyordu. Nihayet Türk heyeti murahhasası reisi Hasan Bey refaka tinde Kâtibi Umumî Ruşen Eşref Bey, kâtip Reşat Nuri ve Abdülhak Şinasi Beyler bulunduğu halde salona gir diler ve umumun alkışlan arasında yerlerini işgal ettiler. Sükut ile geçen uzun bir andan sonra thsan Beyin idaresindeki bahriye mızıkası millî marşlan çalmağa ( Mabadi 5 inci sahifede ) [Karikatüristimiz tarafından 1 teşrinisanide açılacak matbuat sergisine ihda edilecek resimdir:] Marşlar çalımyar kiriz!..» Başvekü . p,.»^. Dunkü içtlmadasureti mahsusada «Cumhuriyet> için yapılmış krokller ••V'îiİ.*/&•*• y u n a n Başmurahhan Bulgar Başmurahhas* Yugoslâvya Başmurahhast tsmet Pafa >* ' M. Papanaıtario M. Sakizof M. Yunanooiç Yüz senedir okuttum, fimdi de ben okuyayıml~

Bu sayıdan diğer sayfalar: