5 Kasım 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Kasım 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı'eşı »nıtant MUSAHABE: 'Cumhtrrtvet İKTİSADÎ BAHİSLERt Japonya'da şiddetli Bir zelzele oldu Kadınlar çırılçıplak sokakîara fırladılar, binlerce ev yıkıldı Tokyo 3 (A.A.) Bugun sabah banyosu zamanında vuku bulan zelzele dolayısile yüzlerce çıplak kadın, çocuk ve erkeklerin Kumanotu so • kaklarında bacaklarınm var kuv • vetile koşusmaiarı fevkalâde bir manzara teşkil etmiştir. Bu zelzelenin bin kadar kîmsenm Blümi'ne sebep olduğuna dair çıkan şayia hilâfma olarak ölenlerin on iki kişiyi geçmediği zannolunmakta • dır. Bununla beraber çok büyük bir saha dah'linde ehemmîyetli maddî basarat olrauş, münakalât sekteye uğramıştır. Tokyo 3 (A.A.) Kyuskn T« Skikoku adaîarında »on hareketi aradan mütevellit hasaratm miktan hakkında çok mütenakız haberler neşredilmistir. Matbuat bu iki adada ceman iki bin evin yıkılmış olduğunu bildirmiştir. Halbuki Osaka, Asahi ve Shimbum'da yalnız bir kaç kişi ölmüş ve bir kaç düzüne de ev yıkılmıştır. Çekîrdekten Sporcu yetişmez! Bazı san'atlar vardır ki onlarda ihtisas yapmak için küçük yaşta başIamak şarttır. Meselâ resme, piya • noya, kemana sekiz dokuz yaşında baslanabilir. Hatta fevkalâde bir istîdat ile doğmuş olanlar daha küçük iken bile başhyabilirler. Fakat ses musikisinde virtüoz olacakları on yedi yaşından evvel ciddî bir idmana sevketmek caiz degildir. Cünkü Hubulü savtiye yani ses şeritleri taraamile neşvünema bulmamış olduğun dan kopmak, kırılmak tehlikesi vardır. Sekiz on yasında piyanoya veya kemana başlatılan çocukların mu • sikiye ne kadar istidatlan olursa olsun ciddî muallimler on'ara havalar çaldırmaktan sakınırlar. Vezin ve ahengi talebelerinin kulaklanna ve ruhuna yerleştirinciye kadar bir çok seneler terbiyevî mahîyette temrinlere devam ettirirler. Bu küçük yaşta işe başlıyan istidatîı çocukîar bu hergün muntazaman devam ettikl eri mümareseler sayesinde günün birinde bir prelüd, bir romans, bir vals veya her haneri bir opera parçası çaldık lan vakit onu pürüzsüz çalarlar. Tabiî bu çekirdekten vetisen san'atkârlann musiki nazariyatı, sulfej gibî teknik bilgileri bir tara^tan ileri götürürlerken, diğer taraftan umumî malumat seviyeleri de yükseltilir. Cahil san'atkârlar çaldıklan sazda ne kadar msharet sahibi olurlarsa olsunlar, muayyen bir hududun fev • kine geçemezler. Spor da tıpkı böyledir ve ses musikisine benzer. Küçük yaşta baslanırsa adeleler yırtılır, kaİD, cîğerler, sinirler hatta ahlâk zedelenir. Çünkü spor tesekkül etmiş vücutleri tekemmül ettirir. Tekâmül ancak darülfünunlarda olur ve darülfünunda tekâmülün seyri tabiisini takip edebil • mesi için ondan evvel lise daha evvel orta mektep, ondan evvel ilk mek • tep, ondan da evvel ana sınıfında tesekkül keyfiyetinrn muntazam bir şekilde vukuu şarttır. Bazan gaze telerde okuyoruz. Darülfünunumuz iyi mahsul vermiyor. Hocaları mü • kemmel değil, lâboratuvarları mü kemmel değil, kütüphaneleri mükemmel değil... Hayır efendiler, hayır! Kabahat yalnız ne Darülfünunun binasında, ne teşkîlâtında, ne de bazı muallimlerin yüksek bilgi noksa • nında degildir. Ayni zamanda ana mekteplerinden itibaren bütün tahsil derecelermdedir. Temeli sağlam olmıyan her bina ergeç çöker. Mes'eleyi bir cihetten görmek doğru degildir. Spor müesseseleri tıpkı darül • fünun lâboratuvarları gibidir. Orada tecrübe ve tatbikat yapılır. Yani o • rada ihtisasa göre iş görülür. Fakat ibtisastan evvel umumî malumat lâzımdır. Çünkü umumî malumat bir prensiptir. Hiç bir şubei fenniyede doğrudan doğruya ihtisas yapıla • maz. Darülfünunlann fakültelerinde yapılan ilim terkibî mahiyettedir. Ondan evvel ilk ve orta tahsilde tahlil yapıhr. Tahlil yapılmadıkça terki bin büyük bir kıymeti yoktur. Spor da bir terkiptir, f ennin yüksek derecesidir. Ondan evvelki tahsil çağmda tahlil mahiyetinde olan jimnastik lere kıymet vermelidir. Bütün mek teplerde her gün mütehassıs mual • limlerin nezaretinde ve jimnastik salonlarında mukannen saatlerde tıpkı tarih, coğrafya, hesap dersleri gibi gençlerin oyunlanna, jimnastiklerine itina edümezse stadvomlarda yapı lacak spor müsabakalan temaşa mahiyetı'nden ileri gidemez. Mes'ele, muallim ve talebe mes'elesidir. Gayemiz yüz metreyî on bir saniyede katetmek mi? iki metre irtifada bir mâniadan a^mpk mı? Futbolda rakipleri yenmek mi? Güreşte birinci çıkmak mı ? öyle ise tutulan yol yanhştır. Birincîler yuzTerce ikmcilerden, iden Lilâ'ya bağırmak, onu hemen yanımıza çağırmak arzusuna kapıl • dım. Fakat buna hacet kalmadan Lilâ pencerede göründü, seslendim: Hazır mısın?.. Yemeğe bek • Iiyoruz. Geliyorum. Lilâ'yı görünce korkum derhal zail oldu. Monroe ile beraber yemek salonuna geçtik. Lilâ da hemen ar • kamızdan geldi. Yemeğe başladık. Doktor neş'eli idi. Lilâ Metrdoteli çağırdı ve bir aspirin istedi. Başın mı ağrıyor, yavrum?. Hayır Filip... Her halde gezintinin yorguluğu olacak... Elini avuçlarımın arasına aldım. Monroe... Bakar mısınız?.. Biraz ateşi var galiba. Doktor nabzına baktı ve dudak • larını tuhaf bir şekilde buruştura • rak: 37,4 dereceden fazîa ise terki taht ve taç ederim... Hiç ehemmiyeti vok, dedL Bizde sigortacılık Sigorta şîrketleri muhtelif sebepler den mühim bir buhran geçirmektedirîer HEM NALJNA MIHINA Şalvar ittihadı Bir ada ktsmen kayboldu Tokyo 4 (A.A.) Japonya'nm şimali şarkisinde bu sabab şiddetli bi rzelzele olma;, pek çok zarar ve hasar yapmıştn*. Nüfusça zayiat yoktur. Tokyo gazetelertnden birinin verdiği bir habere göre küçük bir adanm bir kınnı denize batmıştır. i.mmıınmılll!IUi:ill[ini(IW!PllllllHHlimraillımıiKiı Kıbns'm Rlukadderatı Rus'lara göre Vaziyet tehlikeli! Halkm reyine müracaat Japoniar Çin'de yeni bir şehir zaptettiler edilmesi isteniyor Atina 3 (A.A.) Yunanistan nmumî amele federasyonu, Kıbns adası ahalisinin kendi mukadderatını tayin ve arzusunu reyi âm ile »er bestçe izhar edebilmesi için beynelmîlel sendikalar federasyonu ile tngiliz amele federasyonlarına mü • racaat etmiştir. Atina 3 (A.A.) Atina gazete leri muharrirler birliği haklı davaları ekseriya müdaf aa etmiş olan îngiliz gazetecilerine hararetli bir hitapta bulunarak infanlarm en mu • kaddes hakkı olan hürriyet hakkı • nı istiyen Kıbrıs'lıların metalibi hakkında liberal tngiliz efkân nmumi • yesinî tenvir etmelerini rica etmiştir. Rfga 3 (AA.) ^ Moskova ta • rîkile Harbin'den aitnan haberlere nazaran Mançuri'deki Japon erkânı harbiyesi, Çin orduları kumandan • ları ile temas etmek üzere Tsitsikar'a iki zabh göndermiştir. Japon kumandanlık heveti, bu şehri işgal etmek ta«avvurundadır. Zira maba'lî memurin Japon'lann metalfbini tatmin etmemekte ve bilhassa kaeden yıkılmış bir su yolu ile bir demiryolunu tamir eylemegi ihmal etmektedirler. Japen zabitlerînm Çin kumandanma askerlerfle beraber harpsiz teslim olmasını teklif etmiş olduklan •oyleniyor. Japoniarm Tsitsikar'a girmis ol • dukları haberinin Sovyet mehafilinde büyük bir heyecan uyandırmış ol ifekiüer Heyetinin dünkü içtimai Ankara 4 (felefonla) VekiOer Heyeti bugün saat 10 da tsmet Paşa Hz. nin riyaseti altında toplanarak vek^'etlere aît işleri müzak~re etmiştir. Moskovttda vaziyet tehlikeli görülöyor Tevfik Rüştü Beyin bir makalesi Moskova 4 (Hususî) Tas ajansraın verdiği habere göre Japonya'nm teeavuzi emeller beslemesi haseAnkara 4 (Telefonla) Burada bile MançurPde vaziyet tehlikeli bir Gç, dört gün evvel başlıyan soğuklar şekil almıştn. Mançuri'de Japon kuvbütün şiddeti ile devam etmektedir. vetlerinin harekâtı, Japon'lann bü yük mikyasta ve vâsi bîr sahada yeni bir havaî hücum hazırlamakta ol • Ankara 4 (Telefonla) Yunan ve duklan hissini vermektedir. Tas a • Avusturya sefirleri bugün Hariciye Ve jansına göre bu yeni ileri hareketi kilini ziyaret ederek görüştüler. memleket zaptetmek maksadına müstenittîr. Sovyet hükumetinin hattı ha reketi henüz malum degildir. Bunun la beraber Hariciye komiserliği müsAtina 3 (A.A.) thtimal verildiğine göre Atina borsası 15 teşrinisani teşarı M. Kara Han muslihane beyanatta bulunmuştur. ye kadar kapalı kalacaktır. Hiiku • met, parlâmentonun küşadını müteMançmVde şekavet akıp, muamelelerini tabiileştirmek Tokyo 3 (A.A.) Rengo ajanmaksadile borsa işlerinin tadiline ma•mın Mukden'den istihbartna göre tuf bir teklifte bulunacaktır. geçende Utiklalini ilân etmiş olan Lia • Choung mıntakasınm, dağılmış Çin askerlerile ihata edilmiş oldu • Atina 4 (Hususî) Nimresmi gunu ve bu askerlerin şehir ve ka • Hestiya gazetesi, Tiirkiye Hariciye sabaları yağma ettikten sonra şhndî Vekili Tevfik Rüştü Beyin «Türkiye de genç Çin'Iileri eebren saflan a • Cumhuriyetinin hali ve atisi> mevrasma alraağa çalıştığı anlaşılıyor. rulu bir makalesini neşretmiştîr. Ankara'da şiddetü soğuklar Yunan ve Avusturya sefirleri Âtina Borsası kapandı "Averof,,un karaya oturması Atina 4 (Hususî) Selânik li . manı yakınmda Karaburun'da ka • raya oturan Averof zırhlısı hakkında yapılan tahkikat neticesinde zırhlı kumandam Karavidas'ın mes'uliyeti tebeyyün etmiştir. Karavidas bah • riye divanı harbinde muhakeme e • dilecektir. EDEBI TEFRİKA: 7 4 Sabik Avusturya veliahdi evleniyor Parh 3 (A.A.) Paris Midi gazetesi, Pise'den istihbar ediyor: ttalya Hariciye Nezaretinin tekzibine rağmen ttalyan Prenseslerinden Maria ile Arsiduk Otto de Habsbourg'un yakmda nisanlanacaklan sayian urarla devam etmektedir. Istanbul'da toplanan Balkan Konferansında, Balkan kadınları ara sında hars ve fikir yakınhğı tesisine tki senedenberi devam eden ve ne betle yüksektir. Maamafih hükmü • çalışılması konuşulmuştu ya, işte, bir vakit biteceği de kimse tarafından müzde munsif olmamız için oralarhanımefendi, bu vadide çok orijinal bilinmiyen iktisadî buhran, her şubei daki bina vaziyetlerinin daha iyi olbir fikir bulmuş. Bu fikir, şudur: faaliyete tesir yapmıstır. Bu cümle duğunu da kabul etmemiz lâzımdır. Balkan kadınlarını şalvarla bir • den olarak memleketimizde sigorta Garp memleketlerinde yollar daha leştirmek... isleri de hayli müteessir olmuştur. geniş ve daha muntazamdır, binalar Anlıyamadımz, galiba! Çünkü yuMaamafih sigortacıhğrn geçirmekte umumiyetle kârgirdir, itfaiye terti karıdaki «Balkan kadınlarını şalvarla olduğu müşkül vaziyet münhasıran batı da daha mütekâmildir. Bütün birleştirmek» ibaresini, sakın yanlış cihan buhranı iktisadisinden mün • bu ahvale rağmen bizde müddeti hiolmasm diye bir daha dikkatle oku bais degildir. Tâli bir takım sebepler, tam bulan eski sigorta tarifesinin siduğunuzu görüyorum. Yanlışhk yok! sigortacıhğm inkişafına mâni ol • gortahlar lehine tadili ve ancak bu Hanımefendi, Balkan tttihadım takmaktadır. Bu sebeplerin başında si • tadilin bir takım ağır şerait daire viye için Balkan kadın 'arına «Şalvar gortacılık mefhum ve ehemmiyeti • sinde iş gören sigorta şirketlerinin ittîhadı» teklif ediyorlar. nin bizde lâyıkile anlaşılmamış olmaihtiyaç ve menfaati nisbetinde de olBana, inanmak istemiyorsunuz, sı keyfiyetini de gÖrüyoruz. Evleri ması bittabi şayani temennidir. Çüngaliba? öyle ise hanımefendinin fikmiz, umumiyetle ahsantır. Cüz'î bir kü, sigorta şirketlerinin de bir takım rini lutfen okuvunuz: ates, bilhassa tstanbul'da yüzlerce şikâyetleri vardır. Umumî cihan buh«Balkan'larda ebedî bîr sulh ha mahallenin kül olmasına sebebiyet ranından ve binnetice para azhğı dovan istenilirken Balkan kadmlığına vermektedir. Sigortacılığın rehakâr layısile işsizlikten müt<»essir olduk • da ba işte mühim roller verilmek arkıymeti takdir edilmemiş olduğun • lannı bihakkın ileri sürmekte oldukzu ediliyor. B'lhassa Balkan kadından binlerce hanüman şimdive kadar ları gibi millî reasüransın teessüsünlartnın fikir birliğile hareket etmesi mütemadi yangmlar dolavısile sön • den dolayı işlermin azaldığmı, ge lüzttmu üzerinde itt'hat ed'liyor. Famüş, bir çok kimseler sefil ve perişan lirlerile. nisbetsiz olarak masraflankat, ben, Balkan ittihadının her şeye olmuştur. Evvelleri bina yapanların tesmilini daha faydalı buluyomm. medet umdukları yegâne vasıta, evle nin çoğaldığını ve kumusyonlann azalması hasebile de sigorta işlerinde Bilhassa ktyafet ve müşterek moda rin cephelerine koyduklan <ya hafız» mutavassıt rolünü yapan simsarların mes'elesi, bence Sn safta gelir. Ballevhasmdan ibaret oluyordu. Yangm adedinin mahdut kaldığını ve binaen kan kadmlanmn müsterek bir kıyatahrîbatı ve sigorta noksanı vilâyetaleyh iş miktarının bütün bu âmiller fetî olmaltdır. fstenilen cereyanların Ierde daha fazla mahsüs oluyordu. dolayısile hayli tenakus ettiğini derkavvetlenmesi icin müsterek bir BalBizde hele hayat ve kaza sigortaları meyan ediyorlar. Bu iddialan haksız kan modastna ihtivaç vardtr. daha az tanınmıstır. Avrupa'da ise Bu kıyafet, bir kaç sene evvel Avhayat sigortaları bilhassa aile reisleri degildir. Esasen blânçolannın tetkikinden de anlaşılıyor ki iki üç senerupa'da çıkan şalvar modası olma için atiyi düşünmek noktasından zadenberi kârlan hayli azalmıştır. Me Itdır. Esasen şalvar eski Türk kadmruret kesbetmiştir. tngiltere'de bü • selâ mevcut dokuz yerli sigorta şirlanmn millî ktyafet'dir. Şalvar esas yük hayat sigorta şirketleri bilvasıta ket Lnin 1928 senesindeki temettüab olmak üzere Balkan kadınları için zayani mutavassıt ve simsar vasıtasile 225,031 lira iken bu miktar 1929 da rif ve basit bir müsterek elbise modeğil, doğrudan doğruya halk ile iş 163,732 ye ve 1930 da da 125,885 lideli bttlmak ve bunun için çahşmak yaparlar. Herkes, bizzat sigorta şirraya düşmüştür. Blânçolannı zararla lâzımdır.* ketine müracaat eder ve sigortasını kapıyan şirk«>tler de vardır. Yerli Balkan kadınlannın, bir askerî üyaptırır. şirketlerden Millî, faaJiyetini tatil niforma gibi hep bîrden müsterek Bizde ya Osmanlı hükumetlerinin bir kıyafet kabul edebileceklerine etmiştir. gafletinden ve yahut kapitülâsyon hiç aklım ermem»kle beraber hanılardan istifade ederek halkın zara • Şurasını da kaydetmek lâzımdır, naefendinin teklifi, Hr kadın itti^a rına bir çok para kazanan ecnebi sidının kilittaşı ancak moda olabileki yerli şirketler mevcudu otuza vagorta şirketleri görülmüştür. Bunlar ceğini isbat etmesi itibarile çok müran ecnebi şirketlerinden ziyade şaüzerine olan devletin murakabesi zahimdir. Evet, her şeyden evvel moda yani himayedir. Çünkü şube ve acenyıf olmasmdan ve sigortalılarına kâfi ve her şeyden sonra moda?.. ta halinde memleketimizde iş gören teminat ta göstermediklerinden bazı Filhakika kad'jilan etrafmda tookimselerin zarar gördüğü de vakidir. ecnebi sigorta şirketleri buradaki mu lıyacak yegâne kuvvet hasmetlu amelâtını zararla kapasalar bile başMaamafih bu, sigorta şirketlerine «moda» hazretleridir. Onun icin Balka yerlerden temettü aldıklan için karşı emniyet ve itimadın kısmen kan kadınları arasmda bir hars ve fazla müteessir olmazlar. Halbuki münselip olması için bir sebep teşkil fikir yakınhğı temini düşünülünce yerli şirketler, blânçolannı zararla edemezdi. Esasen en feyizli ve evvelâ modayı hatırlamak, biz er • kapatttklan ve bu zarar tevali ettiği faydalı idare olarak kabul ettiğimiz keklere garip gelse de tam kadınca cumhuriyet rejimi, sigorta işlerini da takdirde faaliyetlerine devam et bir düşüncedir. mek imkânmı bulamıyacaklanndan hi intîzama sokmuş, sigorta şirket • Bu orijinal fikrl ortaya atan hanıhayli müteessir olacaklardır. Bun • lermin taahhüdat ve teminatını kuvmefendi, cür'etimi af buyursursiar, dan memleket te zarar görecektir. vetli esaslar dairesinde tesbit eyle yalnız, bir noktada hata ediyorlar ki Millî müesseselerin çoğalmalannı ve miştir. Binaenaleyh halkın sigorta o da münevver ve sık Türk, Yunan, Iara itimat beslememesi için bir se • inkisaf bulmalannı çok arzu ederiz. Bulgar, Arnavut. Romen, Sırp kadınbep kalmamıştır. Ancak, halkın menBinaenaleyh hali hazırda mevcut alannın, iptidaî bîr köylü kıyafeti o faati noktasından şayani arzu olan ğır şeraiti hayatiyeye rağmen si • lan salvara hep beraberce gönül verbir şey varsa o da sigorta (prim) ücgorta şirketlerinin umumî vaziyet melerindeki imkânsızlıktır. retlerinin tenzili mes'elesidir. Alâ • Ierini kolaylaştıracak tedbirlerin a Bir mevsim için, şalvar belki moda kadar vekâletin şimdfld halde tanzim Iınması ve halkımızın da sigortaya olabilir, Fakat bütün Balkan kadınetmekte olduğu mes'ele budur. Fil • rağbet göstermesi pek ziyade te larının ömürleri oldukça şalvar giyevaki sigorta ücretleri diğer bazı mem menniye Iâyıktır. ceklerini ümit etmek haftada bir kıleketlere ve meselâ Yunanistan'a nisyafet değiştinnekten zevk alan kaHAÜL MİTHAT dın ruhunu bilmemek demektir. Asri kadının ideali, başkasma ben kinciler binlerce üçüncülerden çı • zememektir. kar. öyle olmadığı takdirde iş üç beş Londra 3 (A.A.) Lortlar kamaBalkan'larda, daimî şalvar kıya birinciye inhisar eder ki bunlardan fetini benimsiyecek olan kadmlar, birine bir hal olunca derhal husrana rası bugün toplanarak azasmın tahlifi düseriz. ile meşgul olmuştur. Avam Kamarası da bu memleketlerin hepsinde zaten şalvar ?ivmekte o'»n cins'p^'rden İlk mekteplerde, orta mektepler içtima ederek yeni reisîni seçmiştir. ibaret kalacaktır. Maamafih Balkan de, Iiselerde beden terbiyesi mual Hükumet taraftan meb'uslar o kadar Konferansı, Balkan ittihadı, Balkan limlerine, sonra oyunlara, jimnastikkalabalık bir halde idi ki mevcutlan bayrağı gibi bir de Balkan kadın orIere mutlak kıymet vermek lâzımdır. itfbarfle pek az bir yer işgal eden amele dusu yapıîırsa onların üniforması için Halk heyecanına tâbi olduğu için fırkası muhalif azasma mahsus »ıralara şalvar kabul edilebilir. sporu muntazam jimnastiklere tercih Fakat ben, bilhassa tstanbul gibi ediyormuş, bîz halkın heyecanım de kadar yayılıp yerleşmislerdir. sokaklan, vesaiti nakliyesi dar bir M. Makdonald He M. Baldwin içti ğil terbiyenin gösterdiği yolu takibe şehirde şalvan hiç pratîk bulmam. mecburuz. Memleketin her tarafında ma salonuna girdikleri vakit pek çok Hele tramvaylann kapılan arasına yedi yaşına kadar çocuklar için binalkıslanmıslardır. sıkışan ve kışın çamur içinde kaHn lerce kum havuzları, yedi yaşından Avam Kamarası reisliğine M. Titz şalvarlardan hanımlanmızın hiç on sekizine kadar olanlar için müteRoy intihap edilmiştir. memnun olmıyacaklan süphesizdir. addit oyun meydanian ve jimnastik Kadınlann işine karışmak erkeklere salonlan, daha büyükler için her düşmez ama, bana kalırsa dizlik dasemtte (seyircisiz) spor sahalan yaha pratiktir, öeteye beriye takılmaz. Cachmire 3 (A.A.) Müslüman pılmadıkça mükemmel sporcu yetişFakat Balkan kadmlan, eski bir Iarla mecusiler arasmda çıkan arbedeler mesine imkân yoktur. Spor bir edeTürk kıvafeti o!du*u için yaîmz şalesnasında iki bin kadar kırnuzı göm biyattır, oyun ve jimnastikler o edeleklînin tevkifi neh'cesi olarak Cachmire van kabul etmek istemiyecekler ve biyatın lisandır. İyi lisan tahsil et • Balkan bayrağma benzer çesitli bir mihracesi saraymı hapisane haline koymemiş olanlardan iyi edİD olamaz. kıvafet yaoılması fikrinde bulunaÇekirdekten edip yetişmediği gibi çe muştur. Bu arbedeler esnasmda Me caklardır. O halde Türkiye'den salkirdekten sporcu yetişmez!. cusüerle Müslümanlardan ikişer kişi öN var, Bulgar?stan'dan kalnak, Sırbismüstür. (hütfen sahtfeyi çeoirintz) SEÜM SIRRI ingiltere parlamentosu açıldı Keşmir sarayı hapisane oldu Kadife alev yor. Merak edecek bir şey kalmadı.^ Piposunu önümüzdeki masanın ayağına vurdu ve gözlerini süzerek: Unutuyordum söylemeğe... Güzel Markiz'in gaybubeti sebebini öğrendün. Bir saat evvel taraçada MAVRICE DEKOBRA'dan aşağı yukan dolaşıyor, avdetinizi Lilâ, şefkatle koluma girdi ve hep bekliyordum. Birden karşıdan bir obîrden yemeğe indik. tomobil göründü. Son sUr'atle önüm* den geçtL Kimi göreyim içinde!„ Akşam saat yedi olmuştu. Lilâ ile Kaza Berga'yı... Başında, kendisine birlikte gittiğim SanMigelelAIto'çok yaraşan siyah fiyongalı beyaz dan avdetimizde Monroe'yi otelin ta küçük şapka vardı... Hani şu dün raçasında piposunu içerken bulduk. giydiği ve çok beğendiğimiz şapka... Lilâ elbiselerini değiştirmek ve ak tşin hoş tarafı, otomobilde yalnız da 8am tuvaletini yapmak için odasma değildi. Yanında bir adam oturuyorçıktı. Ben Monroe ile birlikte kaldıtn. du... Anladınız mı şimdi yemeğe daMes'uttum. Saatler, bir hâdise zuhur vet hikâyesinîn sebebini... Yemeğe etmeksizin ilerliyordu. Boşu boşuna davetli olan kontesten ziyade her telâş ettiğimizi Monroe'ye anlatıyor halde yanındaki adamdı!.. Canım Rove neş'eleniyorduk. Doktor alayet bir zaryo'nuz da insanl Taşbebek değil eda ilet ya bu. Nasıl, dedi, soylemeraiş mîydtra? Monroe'nin sözleri Bzerimde izah Bu sef er de bir şey olmıyacağına ken edemiyeceğim bir tesir yaptı. Birdendimizi telkin ettik. Bakınız saat yedî bire hemen koşmak ve ikinci kattaki pldu. Her şey yolund* cerejran ed|> Lilâ,kahveyi bahçede hurma ağaçlarınm altında içmeği teklif etti. Atkısını almak için odasma çıktı. Biz de taraçada onu beklemeğe gittik. Bir kaç dakika geçtikten sonra yerim den fırladım: Ne yapıyor, hâlâ yukarıda? Diye söylendim. Monroe başını pencereye çevirdi ve: Odanızda aydınlık yok, de • di, nerede ise şimdi gelir. Üç dakika daha geçti. Sinirlen • dim. Lilâ'yı karşılamak için fırla dım. Ne yemek salonunda rest geldim, ne de merdivenlerde. Koridora doğru koştum. Kapı yarıya kadar açıktı. tçeri girdim. Kimse yok. Pencereye koştum ve bağırdım: Monroe! Dostum başını kaldırdıt Ne haber? Meydanda yok... Çabuk geli niz! Hemen yerinden fırladı. Kuşu kaçan kaf este gibi sessiz odada karşı karşıya kaldık... Söyliyecek söz bulamıyorduk, tehlike, kara kanatlarını açmış başımızm üstünde uçuyordu. Endişeden kuruyan boğazımdan zorla: Meydanda yok... Diyebildim. Monroe şaşkın bir halde yüzüme bakıyor. Birdenbire: Filip, dedi. Vaziyet gayet ciddileşti... Şimdi nazariye yürütüle cek zaman değil... Hakikat, haşin çehresile karşımıza dikildi... Mat mazeli aramalı... Her ne pahasma olursa olsun bulmalıyız... lkimiz birden kapıcıya koştuk. Filhakika Madam Jak Mond'un otelden çıktığını görmüştü. Bir araba getirtmiş, fakat nereye gittiğini bil • miyor. Hemen sokağa fırladım. Hanki istikamete gideceğimi bilmiyor dum. Monroe kolumdan tuttu: Zannedersem, dedi, en muvafık hareket burada beklemek olacaktır. Mademki karsıda sıralanan araba • lardan birine binerek gitmiş, müşte • risini bırakınca ayni araba gene mu» hakkak buraya avdet edecek, sıraya girecektir. Arabacıdan nereye git tiğini Öğrenebiliriz. Monroe'nin hakkı vardı. Bekledîk. Yirmi uzun dakika geçti. Yarım saat. Bir saat, Monroe beni teskin ve te selli etmeğe uğraşıyordu... Nihayet nzaktan bir ara^anın ağır ağır gel diğini gördük. Körüğü açık bir faytondu bu. Hemen arabacıya doğru koştuk: Demin otelden bir kadın müş teri alan siz mi idiniz? Endülüsl'ü arabacı bön bön yüzümüze baktı. Söylediklerimizden bir şey anlamıyordu. Yürüdü ve kapıcının önünde durdu. Yeis ve nevmidi içinde kaldırımın üstünde Monroe ile birlikte kalakalmıştık ki kapıcı ba na doğru geldi ve: Mösyö... Dedi, arabacı sizin namınıza bir mektup getirdi. Hemen zarfı parçaladım ve şu satırları okudumı Mdbadi var

Bu sayıdan diğer sayfalar: