10 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

10 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DOKUZUNCU SENE No. 29 "6 Batılp ve BQŞ harrlrl PAZAR 10 TEMMDZ 1937v ABONE ŞERAÎTİ ! MÜDDET: İTÜRKİYE İÇİN İ HARİÇ İÇİN, \ : : l | İDAREHAiyfesİ: «»»#<*»»»»«»«MI l&yoonnnuraıje kar$ısım& daıreı mahsosa I lısosa Telgraf: tstanbui Cumhurıyet i j Posta kutum: N° 246 \ Baimuharrlr : 22366 ~ ' müdürU : 23236 \ i ! I Seneligi ; 1400 Kr. 2700 6 Ayhğı : 750 Kr. 1450 Kr. 3 Ayiıgı I 400 Kr. | 800 gr. j 1 Aylıgıi 150 Kr. : : müdürü 22395, MatDaa : 2047$ Nfishası her yerde 2s 5 Kuruştur.= Millet Meclisi Düri lctimalarını Tatil Etti Maarif mi, yoksa Talim ve terbiye mi? Bize sorulursa bir kere şu kılişe maarif kçlimesini kaldırıp atmalıyız. Insanuı bu kelimeyi kaldırıp atmadıkça cehaletten kurtulmıyacağımıza hükmedeceği geliyor. Bu kılişe kelime fese benziyoji onun gibi adeta bir zihniyetin ifadosidir. tnsana çok şey anlatmak istiyen yk fakat neticede hiç bir şey anlatmıyan bir zihniyet. Temsilî bir hayvan hikâyesi vardır: Vaktile bir çok hayvanları bir araya tophyan maymun, diğerlerine lântern majik ile sinema seyrettirmek istemiş. Feneri kurmuş, yakmış ve: Şimdi ben çevirdikçe besbedava seyredeceğiniz güzel manzaralar geçmeğe başlıyacak. Başlıyor, başhyor, hop başladı. Mukaddemesile çevirmeğe başlamış. Başlamış amma makineye resim fil mini koymağı unutmuş olduğundan bittabi fener hiç bir şey aksettirmiyormuş. Bununla beraber o makineyi çevirdikçe: .Nasıİ, ormanların güzelliğini görüyorsunuz a, nasıl suların akışına bayılıyorsunuz değil mi? Der duıarmuş. Bir çeyler görebilmek için gözlerıni silen hayvanlardan yalnız hindi ile kaz: Biz bir şeyler görür gibi oluyoruz pek iyi seçejniyoruz. Demisler. Hakikatte gördükleri hiç bir şey yoktu. Onlara öyle gelmiş. Onun gibi bizdeki kılişe maarif ke limesi de tıpkı bu filimsiz lântern majıka benziyor. Biz de onun karşısında hindi ile kaz gibiyiz. Fesi attığımız gibi bu kelirneyi de atmalıyız. Kelimeden ne çıkar demeyiniz. Kelime bütün bir zihniyeti ve o zihniyetle beraber bütün bir teşkilâtı ifade ediyor. Maarif dediniz mi hepimizin aklına tıpkı papağana söz öğreten bir sıra teskilât geliyor. Sanki tayiz. Bizde maarif kelimesi Iugat manası olan bîlgiler mefhumunu bile ifade etmiyor. Çin'ce bir kelime elbet bu taş ve odun kelimeden daha manahdır. Bu kelime Türk'ün baş belâsı bir kelimedir. Onu yıkıp atmadıkça millî talim ve terbiyemizde dağru yolu bulamıyacağız. Talim ve terbiye, yahut millî talim ve terbiye. Şüphesiz daha iyisi de bulunur, şimdilik bizim hatırımıza gelen budur. Maarif değil, millî talim ve terbiye, Maarif Vekâleti değil, Millî talim ve Terbiye Vekâleti. Maarif idaresi değil, millî talim ve terbiye idaresi. Maarif müessesesi değil, millî talim ve terbiye müessesesi, maarif mes'elesi değil, millî talim ve terbiye mes'elesi. Klişe maarif kelimesinin taş kadar cansızhğına ve manasızhğına rağmen yeni ifadenin kendisinde bile bir pro gram vardır, ve bu yolda bilerek ve hızla yüriiyebilmek için bizim evvelâ eski kelimeyi yıkan ve sonra da maksadı manalı bir ifade ile söyliyen böyle bir ilk harekete ihtiyacımız var. Millî talim ve terbiyenin iki gayesi olacağı hatıra gelebilir: Bilgili ve becerikli vatandaş yetiştirmek, âlim vatandaş yetiştirmek. Bu iki gayenin ikincisi mahdut vatandaşlara nasip olan bir derecedir ki onu millî talim ve terbiyenin haricinde bir saha saymak bile mümkün olur. Âlim vatandaş yetişmesi millî talim ve terbiyenin hedefi değil, hakimi ve nazımı olmak lâzım gelen ayrı ve âdeta müstakil bir sahanm ifadesi sa yılırsa millî talim ve terbiyeye yalnız bilgili ve becerikli vatandaş yetiştirmek gayesi kalır. Umuma, yani bütün vatandaşlara şamil bir maksat ve gaye. Maarif mektepleri bize bilgili ve becerikli vatandaşlar veriyor mu? Ver miyor. Klişe kelime bu mühim işin başında bir keçekülâh gibi kaldıkça vereceği de yoktur. Klişe kelimenin klişe programı var. Bu program çocukları mızı hayattan alıp hayale götürüyor ve âdeta insanlıktan çıkarıyor. Maarif mektebinde okumuş bir çocuğu eğer bir büronun başma geçirebilirseniz o belki orada mankenvari bir vazife gorebilir. Fakat hayat sahasına atarsanız şaşırıp kalryor. Zavalh yavru orası için hiç hazırlanmamış, hatta bilâkis oradan mümkün olabildiği kadar, alabildiğine uzaklaşürılmış. flk mektepte okumuş bir çiftçi çocuğu çiftçilikten nefret eden garip bir vatandaş oluyor. İlk mektebi bitirmiş bir san'atkâr çocuğunu körüğün başına geçirebilmek için demir halatlar kâfi gelmiyor. Bütün bu fenalıklan klişe bir kelime ile onun sistemine borçluyuz. Maarif sisteminde çocuğu belki okutuyoruz, fakat onu millî talim ve terbiyeden mahrum bir kozmopolit haline de sokuyoruz. Halbuki bu işte bizim mevzuumuzda, Kraliçe bu akşam gidiyor IIIIIIMirNlllllinilllMllllllMIIIIMtllUIMIirillllMlttMllllillilllllll Müthiş bir facia lilllllMMIIIIIIIIIIIIIIIIIIllllllMirilIllllltllllllllUlllllllHlllllllllllJIIIIIIIIIIlfllllllllMlllllllllllllllinHlllt Ekspres akşam saat 9 (Ja hareket edi Ankara treni Polatlı'da yor, Kraliçe doğru Brükseî'e gidecek yoldan çıktı, parçalandı Kraliçeye pederi H&lis B. refakat edecek Afet Hf. nin İkinci Konferansi Tarih kongresînde dünkü müzakereler Ankara 9 (A.A.) Tarih mü derrU ve muallimleri kongresi bu • gün de içtimaına devam etmiştir. öğleden evvelki toplanışta, Türk tarihi tetkik cemiyeti azasından mualltm Afet Hanımefendi (orta kurun tarih ine umumî bir bakış) mevzuu üzerinde bir konferan» vermiştir. Reisicumhur Hazretlerile Meclis Reisi Kâzrm, Başvekil İsmet Pasalar Hazeratı kongreyi teşrif buyurmuşlardı. Afet Hanım, canlandırmağa ça Iıştığı tarihî levhanın başlangıcı olmak üzere dördüncü asrı aldı ve bu asnn ortalarına doğru Roma Imparatorluğunun haricindeki vaziyet leri etraflıca hulâsa ettikten vonra Hün'Ierin Oral ve Volga vadilerî istikametinde ne suretle tecavüze geçtiklerini ve bu havalide nasıl bir devlet kurduklarmı, bu istilânın Avrupa'yı nasıl bir vaziyete soktuğunu, nihayet Avrupa'ya nasıl hâkim ol duklannı anlatmış, besinci asnn ilk yansında Hün tmparatorluğunun teşkilâtlandığı tâbiiyetine aldığı Cer • men unsurlarını tamamile Birliği içine soktuğunu, medeniyette inkişafa ehemmiyet verdiğini söylemiş ve Hün'Ierin zannedildiği gibi Avru pa'da göçebe ömrü geçirmiş bir kavim olmadıklarını, bilâkis toprapa bağlandıklarını, evlerde köylerde şehirlerde oturduklannı ilâve etmiştir. Afet Hanım, Hün'Ierin Avrupa'ya girdikten sonra hiç durmaksızın hemen bir asır ilerlediklerini, Avrupa'h kavimJerden tesadüf ettiklerini ya hicrete mecbur eylediklerini veya tâbiiyetleri altına aldıklarını, beşinci asnn başlangıcındaV'JHün Imparatorluğu arazismin Kafkasya'dan Elbe ırmağma kadar uzandığmı ve bu İmparatorluğun bilhassa Attilâ zamanında çok yükseldiğini, şarkî Roma Imparatorluk arazisinden Trakya, Makedonya, Tesalya, Termopil'e kadar her yerin ve bütün Balkan'ların istilâ edilmiş ve şarkî Roma İmparatorluğunun haraca bağlanmış oldu(Mdbadi 6 vncı sahifede) KENDt KENDİMİZt TENKİT: 19kişinin öldüğü, 16 kişinin de ağır hmin uun Hayâarpaşa'da beklesen hdlk ve kaza hakktnda malumat veren Nurl ve Hasan Efendiîer Kazadan kurtulanlar Neler anlatıyorlar? Evvelki gün saat 12,30 da Anka ra'dan hareket eden muhtelit tren, Polatlı ile Beylikköprü arasmda müthiş bir kazaya uğramış, yoldan çıkan makine devrilmiş, bir otnnibus, bir furgon, üç yolcu vagonu, sekiz yük vagonu parçalanmış, katar kısmen enkaz yığını haline gelmiştir Hâdise nasıl oldu? Kaza Polatlı ile Beylikköprü arasındaki 400468 kilometrede olmustur. Katarda askerlikten terhis mua meleleri henüz yapılmakta olan va • tandaşlarla, diğer muhtelif yolcular bulunuyordu. Yük vagonlan buğday yüklü idi. Saat on altıda meyilli bir kavis dönüldüğü sırada dehşetli bir (.Mabadi 4 üncü sahifede) Cemiyeti Akvama girdik Millet Meclisi hükumetin davete icabet teklifini ittifakla kabul etti İsmet Pş. hükumetinin Büyük bir ımıvaffakiyeti Ankara 9 (Telefonla) Cemiyeti Akvama davetimiz mes'elesi bu günkü Meclis içttmamda görüşüldü. Hükumetin haricî siyasetini îdarede büyük bir dirayet ve muvaffakiyet gösteren Hariciye Vekilimîz Tevfik Rüştü Bey bu münasebetle şayani dikkat izahat verdi. Bundan sonra Milletler Cemiyeti kâtibi umumiH gine gönderilecek cevabın metni o kundu. Bu cevap alkışlar arasmda rnüttef ikan tasvip olundu. otomobillerle geçeceklerdhr. Ak şamüstü Ostende otomobil kulübü Kraiiçelere bir resmi kabul yapacaktır. Gece şehrin tiyatrosunda, bir galâ müsameresi verilecektir. Gece yarısından sonra kışın Nis'te Mis Avrupa Kraliçe, 13 temmuz günii Brük • intihap edilmiş olan Danimarka güsel'de bulunacak ve bütün güzeller, zelî şerefine bir süvare yapılacak ve Palace otelinde toplanarak o gece buna bütün güzeller iştirak edecektir. Brükse''de kalacaklar, ertesi sabah 16 temmuz sabahı Kraliçeler son Ostende eşhrine hareket edecekler sistem muhteşem otokarlarla Fur dir. O günden itibaren, güzellik miines'ten geçerek Ypres'e gidecekler, sabaka'i şerefine hazırlanan ve 20 öğle yemeğini orada yiyecekler, songün sürecek olan bayram ve eğlence ra Dixmude Nieuport tarikile avdet programı başhyacaktır. edecekler ve Redan'daki meşhur 14 temmuz günü Ostande eşhri Be benoleri ziyaret edecekler, oradan lediye dairesinde Kraliçeler şerefine Westende şehrine giderek Westend bir resmi kabul yapılacak, Ostende Hotel're şereflerine verilen çay zîEeledive risi güzellere hususî surette yafetinde bulunacaklardır. Sonra beyanı hoşamedî edecektir. Akşamüs. Ostende'e avdet ederek Kürsal'da tü, Ostande'in sahilindekî meşhur büyük bir konser dinliyecekler, gece Kürsal gazinosunda büyük bir konfevkalâde tenvirat yapılacak, fişekser verilecektir. Gece Anbassadör ler atılacaktrr. gazinosunda güzellerin şerefine fev17 temmuz günü sabahleyüı, otokalâde bir danslı süvare tertip edi • mobil zarafet yarışını kazananların lecektir. mükâfatları dağıtılacaktır. öğleden 15 temmuz günü, Ostande'in de sonra Kraliçelerin huzurile at ya • niz banyolan rıhtımında, otomobil rışları yapılacaktır. Gece Kürsal'da zarafet müsabakası yapılacak, bu za büyük galâ müsameresi vardır. ( Mabadi 6 ıncı sahifede ) rafet müsabakasında Kraliçeler de ıııııııııııtııımııııııııııııi! 932 Güzellik Kraliçesi 1932 Güzellik Kraliçesi Keriman Halis H., bu akşam saat 9 da Sirkeci'den hareket eden ekspresle ve Paris tarakile Brüksel'e gidecektir. Keriman Hanıma pederi Halis Bey refakat etmektedir. Keriman Halis H. Tren kazası Pulatlı ile Beylikköprü arasındaki tren kazası derhal hatırımıza hemen ayni yerlerde bundan evvel vukua gelmiş kazaları getirdi. Buna kazalar mı desek, yoksa kaza mı desek, pek bilmiyoruz. Her halde bu son kaza eğer Pulat'lıda olan iiçüncü kaza değilse muhakkak ikinci kazadır. Neden kaza, hem daima az çok fecaatle kanşık olarak, hep ayni yerde vuku buluyor? Bizi düşündüren ilk nokta işte burası. Belki Ankara'dan gece geç vakte kadar gelecek malumat bizi tenvir ede cektir. Ortaya vazih ve kat'î başka bir sebep konuluncıya kadar bizim fikrimiz hep kazamn ayni yerde vuku bulması noktasına takılı kalacaktır. Makinede bir arıza?.. Belki. Fakat buna o yer deki rayların ilâve ettiği hiç bir kusur yok mu acaba?.. Nfeden böyle bir arıza ile öyle bir kaza hep ayni yerde oluyor? Bize biraz yeri de araştırmak lâzım geliyor gibi görünüyor. Eğer yerin ilâve ettiği bir sebep varsa buna eski kazalar zamanında lâyıkile dikkat etmemiş olmanın şimdi nedametini çekeceğiz demek olur. Cemiyetj Akvama gönderilecek cevap Ankara 9 (A.A.) B. M. Mecli sinin bugünkü içtimaında Cemiyeti Akvama davetimiz etrafında Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin verdiği izahattan sonra Milletler Cemiyeti kâtibi umumi^ ^ "^^^^'^ ^ ^ ^^^r ~~^^^~^•^P^^^r Hükumetivıisin haricî siyaseüni Hüyuk W, dirayetle idare eden Hariciye Veküi Tevfik Rüştü Beyefendi liğine gönderilecek cevabm metol ö »j, (Mabadi 6 tncı tahUede), ^^r•• ^~^ ^" ^ ^ ^ Lozan itilâfı imzalandı iAlmanya üç milyar mar kı, üç senelik bir moratorlyomdan sonra (37) sene zarfında tediye edecek Paris 9 (A.A.) Konferans heyeti umumiyesinin son celsesi saat 10,05 te açılmıştır. M. Makdonald'ın bir çekiç darbesi, murahhaslar arasındaki hu susî mükâlemelere nihayet vermiş ve imza merasimi başlamıştır. Birbirini müteakıp Sir John Simon, M. Germain Martin, M. Mosconi, İngiltere, Fransa ve İtalya namma yekdiğerine mümasil beya • natta bulunmuşlar ve harp borçlaI nna ait tediyatın ilgası hususunun davetli devletlere de şamil olduğunu tasrih etmişlerdir. Reis, bunun üzerine Lausanne mukavelenamelerinin imzası rast> mesine başlanmıştır. M. Makdonald ilk olarak tngîl • tere namma imzalamış ve mumailey.) hi müteakıp başlıca devletler yani Belçika, Fransa, İtalya, Japonya, Almanya murahhaslan imzalamif* Iardır. Davetli devletler arasmda Avus j turalya, BuJgaristan, Kanada, Macaristan, Yeni Zeland ve Lehrstan mümessileri de Lausanne mokavele.| namelerini imzaJamışlardır. ( Mabadi 6 tnct sahifeie )' ııııııiHiıııııııııııııııııııııııııııııııııııımııııı gayemizde millî talim ve terbiyeden ıbaretti. Bu sahada doğru yolu bulmak için evvelâ bizi sersem hindi ve kaz maku lesi mahlukat seviyesine indiren filîmsiz lântermajikten, yani o meş'um klişe kelimeden kurtulmahyız. YUNUS NADİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: