29 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

29 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Ağustos 1932 *Cttmhmrtyet S OtS TELGRAFLAQ | I I |J O l l l f BİZE DAİR YAZILAR Yeni Alman parJâmentosu yarın toplanıyor Von Papen Hindenburg'a Reichtag'ın feshini teklif edecek Berîîn 28 (A.A.) . Efkâri umo miyenin nazsH dikketi, bugünlerde vukua gelecek olan miihim siyasî hâ'dîse !er Szermde temerküz etmektedir. Bu hâdiseler, şunlardır: Hiikumetin yeni iktisadî programı nin ilânı, Maresal Hmdenburg ile M. Von Papen ve DaJıüFye Nazın M. Von Gayl ve MîUî Müdafaa Nazın M. Von Sch leicher arasındaki mülâkat. Bu ayın 31 inci günü Reishtag ilk celsesini aktedecektir. Hükumetin bu baptaki niyefleri malumdnr. Basveki', Mareşal Hindenburg'a yeni intihabat icrası emri verümeksizin parI&mentoyu feshetmesini teklif edecektir. Hükumet, yeni bir intihabat mücadele•inin mes'ulfyetini kabul edemiyeceğini ve hali hazırda en miihim mes'elenin Almanya'yı önümüzdeki kış mevsiminde maruz kalacağı mürkülâta hazırla mak olduğunu beyan etmektedir. Yenî intihabat. yeniden tetkik ve tadil cdilmis bir intihap hakkı esasma müsteniden flkbaharda icra olunabilecektir. Bütün siyasî fırkalar, hükumetin bu noktai nazarnu ret ve cerhetmektedir Jer. Yalnız başvekile ilk olarak «tepeden inme bir ihtilâl» tavsiyesinde bulunmuş olan Nasyonal Alman'lar mtisteınadır. Hükumet, parlâmentoyu feshedeme'dikçe idare edemiyeceğini anlamiftar. Salı günü gerek Reichstag ve gerek parlâmantarizm muhakkak bir hezimete uğnyacaktır. Fakat hükumet te muzaf fer oldum diye haykirmîyacaktîr. Hindenburg'un bîr hitabesi Berlin 28 (A.A.) Çelik miğferlfler teşkilâfana dahil bir çok talebe sarkî Prusya'yı ziyaret etmisler ve Neudeck'e gibnitlerdir. Askerî bir surette teçhiz edilmis olan bu talebe Hindenburg'un ikametgâhı önunde vaziyet almıslar. Hindenburg kendilerinî teftiş etmis, onlara teşekkür ve tesçi makammda bir iki söz söylemiştir. Müşarünileyh bilhassa demiştir ki: « Vatanı, daima fırkalarm fevkinde ttıtunuz. ı» Naztler ve merkezciler Berlm 28 (A.A.) Alman millî ajansı, Nazi'lerle merkezciler arasında icra edilegelmekte olan gizli ve esra rengiz müzakerelerin gerek Almanya'da ve gerek Prusya'da birlikte çalışmalari mes'elesinde bir prensip itilâfına müncer olmus olduğunu haber vermektedir. Bilhassa iki merkezci fle bir çok Nazi'den müteşekkil bir hükumet vücude getirilmesinin mevzuu bahsolduğu rivayet olunmaktadır. Bir Bruning Sch leicherStrasstr kombinezonundan bahsedilmektedir. Merkezcîlerden M. Brüning'in Maliye ve Stegerwald'ın Mesai Nezaretlerini deruhte edecekleri söy • lenmektedir. Prusya başvekilliğine bitaraf bir zatin getirilmesi düşünülmektedir. Bu ha beri ihtiyatla karşılamak muvafık olur. Asrî kız Şu serfevhanın ne kadar sinirime dokunduğunu tasavvur ede> mezsiniz. «Asrî işkembeci» tabiri bunun yanında, şüphesiz daha ince ve sevimlidir. Dünyanm bütün 1918 1932 örneğinde kız lan, benim gibilere bu tiksintiyi vermekten mes'uldürler. Eskiden, genç ktz denince, muhayyelemizde söyle bir gölge belirirdi: Narin ve esrarh bir mad deden yapılmıç, zehirli bir hava dokunuşile hemen soluverecek, en uzak bir imadan alınarak hemen sararan veya utanarak he men kızaran, kalbinin halvetle • rine girilmesi imkânsız ve ruhu nun gizli kapısından içeriye ancak büyük bir sevginin tılsımile «dım atılabilen, evvel zaman tabirile bir zambak gibi lekesiz, bir bahar kadar taze, bir tavşan gibi ür • kek, bir ceylân gibi vahşi, bir f idan gibi ince ve aramızda bu • lunması, dikkatimizi her an faaliyette bulunduracak kadar na • zik bir mes'ele teskil eden mahluk. Bir de şimdikilere bakmîz: Bakır gibi sert ve ham bir mad deden yapılmış, tokmakla vursanız tınmıyan, imaya değil, tek dire ve tehdide h\\s omuzlarmı silken, yüzünün bütün renkleri sahte, vapurda yiiksek sesle maceralannı anlatan ve babasınm karşısında ayak ayak üstüne atarak cigara, hatta kokteyl içen, ısırgan gibi haşlayıcı, şubat gibi fırtınalı, sansar gibi cür*etkâr, fakat kedi gibi sokulgan ve nan > kör, agaç gibi dik ve kaba, ara • mızda bulunduğu vakit, cinsiyetini sesinden bile değil de ancak elbisesinden, ipek çorabından ve iskarpininden anlıyabildiğimiz mahluk. Avrupa'yı» bele Amerika'yi hmcahınç dolduran kızlar bu bicim seyl*»* ^nUruı arasında, bizim Keriman gibi, harp sonu tereddisinin bozamadığı bir safiyetU, buhransız, açhksız, ihtifâlsiz, cinayetsiz devirlerin genç kızı ortaya çıkınca mes'ele kal madı. İşte Maurice de Valeff'in «koketrisiz Dünya Güzeli» dediği Keriman'ımız, yalnız güzel olduğu için değil, zevale başhyan halis genç kız neslinin canlı bir örneği olduğu için kazandı. Hem genç, hem de kız olsaydım, bu dersten istifadeye çahsırdım: Dünya Güzeli olmak için değil, hakikî bir genç kız olmak icin. Harp aleyhtarları İtalya'da Yapılan manevreler Kongresi açıldı M. Musolini miihim bir Kongreye 2000 murahhas nutuk söyledi iştirak etti Roma 28 (A.A.) Gubbio manevralanna iştirak etmiş olan zamjs. olan Duçe demiştir ki: c Benim tarafımdan tasavvur ve emredilmiş olan b 'imane Talarda matlup olan gaye elde edilmiştir. 15 senelik derin tetkikler ve askert inzibat ve 5 senedenberi harbiye, bahriye ve hava işleri nezaretini bilfiil idare etmekîiğim bana, büyük manevralarm yalrız f aydalı olmakla kalmayıp ayni zanıanda zarurî ol duğunu, yalnız zarurî olmayıp yerlerine başka bir şeyin ikamesi gayri mümkün bulunduğunu bevan ve iddia etmek için hak vermektedir. Tabiidir ki normal hudutlar haricine çıktığı için büyük manevralar de nilen bu manevralar, siyasetin cephelerinden birini teskil edcn yük sek isevkülceyş mes'elelerin hallîni temin edemez. Cezirleri devletin siyasî direktiflermde olmıyan bir sevkülceyş tasavvuru mümkün değildir. Fakat bir nazariye, hakikatler ve şeniyetler müvaceheiinde ancak büyük manevıala/ sayesinde tecrübe edilebilir.» Bundan sonra M Mu*olinî, kıta atın kuvvei maneviyelerinden, mukavemet kabiliye».l«inden ve servislermde görmüş olduğu tekemmülâttan memnun kalmış olduğunu beyan ederek nutkuna »a sözîerl üâve eylemiştu*: « 10 senelik rejimin neticesi işte budur. Bir «amanlar, bu zOmiyetten eser yoktu. Manevraya şevk ve heyecanla iştirak edilmiyordu. Vukubulan davete bir angaryaya gidilir gibi icabet olunuyordn. Bugün her şey, değismiştir. Şevk vardır. Günün birinde tarih ekmeğinin mayası diye tarif etmiş olduğum bu şevk bugün mevcuttur.» Amsterdam 28 (A.A.) Cih'an harp »leyhtarhğı kongresi dün 35 ti hasın huzurile açılmıştn*. Almanya'nın kongrede 500 mu rahhası bulunmuftur. Bunlarm arasında Reichstag'daki kadm meb'us" lar da vardır. Yalnız hasta olan Clara Zetkin içtimada bulunamamıştır. Ingiltere'nin 70 mümessüi bulunmuftur. tngilîz heyeti, müstakil amele fırkası azasmdan M. Bridgeman'ın riyasetindedir. Hindistan'ı Hmt ittihadı kongresi reisi M. Patel tenuil etmiştir. M. Romain Rolland bulunmadığmdan kongrenin küsadı merasimine M. Barbusse riyaset etmiştir. Ankara 28 (Telefonla) Birind umumî müfettiylik adlî müşavirliğine Ankara Müddeiumumisi Ekmel ve Ankara müddeiumumiliğine de adliye müfettişi Fuat Beylerin tayinleri tasdika iktiran etti. Temyizde teskil edilen icra ve iflâs daire reisligine Temyiz azasmdan Kâ zan, azalıklara basmUddeiumumilik basmuavini Abdürrahîm Hilmi, ve tstanbul altına hukuk reisi Kemalettm, tstan bul üçüncü ceza reisi Kudretullah ve başmüfettislerden Sabit ve Sadi Beylerin tayinleri de tasdik edilmiştir. Adliye tayinleri PEYAMt SÂFA Pastör'ün mezarı önünde Paris 28 (A.A.) Umumî Sıhhat Nazırı, dün Pastör enstitüsünde hürmetkâr bir hazırun kütlesi muvacehe•inde yapılan «ümit günü» merasi mine riyaset etmiş ve müteakıben merasimde mevcut bulunan zevat büyük ve lâyemut âlimin merkadi önünde bir geçit resmi icra etmişlerdir. Maarif Vekili Ankara 2 8 (Telefonla) Maarif Vekili Esat Bey cuma günü Ankara'ya avdet edecektir. Afyon 28 (Husuaî) Afyon'un Kurtuluş bayramı dün büyük tezahü • ratla tes'it edildi. Ordu'nun şehre girişini temsilen bir yürüyüş yapıldı. Gece fener alaylan ve eğlenceler tertip edildi. Bir diİenGinin davası Budapeşte 28 (A.A.) Tek bacaklı bir dilenci,*bir tramvay kaiasında öteki bacağını da kaybetmîştir. Dilenci, tramvay şirketini dava et miştir. Fakat mahkeme, müddeinin kazadan evvelki maişet vasrtasının dilencilik olduğu ve öteki bacağını da kaybetmesinin kazanç ihtimallerini arttırarak kendisine daha fazla varidat temin edeceği beyanile davayı reddetmiştir. raslarımm mideme bağlı olduğuna ekseriya dikkat ettim. Fakat bu türlü fikirler üstünde çok durmam. Şöyle bir şey söyleyip geçiyorum. Buna benzer müşahedeler pek çoktur. Her halde midemizi manevî bîr merkez telâkki etmenin amelî f aydalan var. Soğuk bir gazoz içerek Vildan Hanımı yatışmış bir nefretle hatırla mağa muvaffak oldum: Ne garip hikâye bul Zaten bütün hayatım böyle gayritabiî tesadüflerle dolu. Bir nevi insan var ki, şuurlu veya şuursuz olarak, böyle evvelden tahmin edilemiyen anî vak'alara karşı incizabile, kendi mizacına uygun gelen bir talih yaratıyor. Kaderimi yapan benim, fakat beni yaratan bir ben daha var ve birbirlerine bağlanarak namütenahiye doğru giden bh* Ben silsilesi içindeyiz. Bunlann arasındaki gizli nisbetleri irademizin içinde farzedersek mukadderatımıza hâkim olduğu muzu îddia edebiliriz; fakat irademizi bu nisbetler haricinde, fakir ye Afyon'da kurtuluş bayramı Yann Tayyare bayramı. Menv leketin hava istasyoniarından kanatlanacak çelik kuşlar, Türk'ün, otuz ağustos zaferine ne kadar Iâyık olduğunu isbat edecektir: Bu kuşların yemlerini, halk kendi kesesinden serpiyor! Esasen lstanbul'lu olup bir kaç eski Şark'a karşı adeta daussıla gösGeçen yıl, vatan rnüdafaasına sene evvel Atina'da yerleşen, maruf termelerine rağmen münevver, güotuz yedi tayyare hediye eden edip ve musikişmas, Atina konser • zide bir Avrupa kadınıdır. vatuvan muallimlerinden Madam Loti'nin Azyada devri artık mazimillet, bu sene kırk tayyare verSofi Spanodi bir müddettir şehri ye aittir. Sevdah şairlerin terennüm mistîr. Anlaşılan, iktisadî buh • mizrfe bulunmaktadır. Madam Sofi ettikleri Şark kadını, bir daha d*önranın kemiremedigi bir servet bir kaç senedenberi görmediği ts • memek üzere, yok olmuştur. var: Türk'ün hamiyeti! tanbul'da yeni gördüğü mes'ut inkıBugünkü Türk kadını yürüyüşile, Meşhur bir ata sozü (mal calâp eserlerimize hayran olarak bn serbest rüzgârlar yaratıyor, iskarpiinkılâplarımız hakkında Atina'da nın yongasıdır) der. MemFeket ninin ökçesile yeni yollar çiziyor, şapçıkan Proia gazetesine bir çok gükasını pek zarif giyiyor, eğlence uğruna canlarını verenler, elbette zel makaleler göndermiştir. yerlerine gidiyor; fakat ayni za yongasını esirgemezler! Madam Sofi geçen sene Atma'ya manda Darülfünuna da devam ediŞimdi, dağlar ve deniz kadar giderek bir iki konser veren tamburî yor, içtimaî faaliyete rehberlik edigökler de birer harp cephesi. Bu Refik Bey • Hudadat Şakir Hanım yor: Avukat, doktor, san'atkâr, hftcephenin hakikî kahramanlan, grupunun konserleri münasebetile kim oluyor, resmî dairelere, şir • bu san'atkârlanmız ve musikimiz ketlere, ticarethanelere giriyor, muesatirî bir kuş gibi çelik kanathakkında da çok takdirkâr makalehasip, daktilo, kâtip, veznedar olularla Bahrimuhit'i açan sayıh iler neşretmişti. yor, iş hayatında erkeklerle erkek simler değil, denizin bife unutMadamm bu makalelerinden Türk gibi çahşıyor, Avrupaî hayata mümmağa basladığı yelkenlerle bukün mertebe sür'atle yaklaşıyor ve kadımna ait olanını bugün tercüme lutlara karısan istiklâl mücade vanyor. ve nesrediyoruz; Iesinin atsız şehitleridir! Büyük adım Kadınm plâjda, pek zarif mayoBunu.tabiî görmeliyiz. Deniz Türiye'nin millî ve içtimaî hayalarla güneş tedavisi yaptığını, kunv tmda en mühim merhaleyi teskil eden sala uzandığını, denize daldığını, ve toprak gibi, gök te bizim Sz en cezrî, en büyük ve diyebilirim mükemmel yüzdüğünü, gürek çekvatanımızdır: Bayrağımızın te ki en cesur inkılâbı, kadını bağla tiğini, otomobil idare ettiğini, tenis şıdığı ay yıîdız, o mavi diyarm nndan kurtarmak ve serbestisini ver oynadığım, hasılı umumî harpten çocukları olduğumuzu göstermi • mek suretile bugünkü kadmın haiz sonra zamanm kadm için hazırlayor mu? olduğu bütün hukukile cemiyet içidığı her şeyden istifade ettiğini ve ne atmak oldu. en şayani hayret ve takdir olarak YUSUF ZtYA ta bütün bunlann, kadtna karşı pek Türkiye'de yaşamış ve hatta yaşamamış olanlar kadmın yalnız etin uygunsuz fikirler taşunağa alışnuş olan erkeklerin gözü önünde hiç bir den istifad*e için ve erkek zevki tatmfinasebetsizliği mucip olmadan cemin edilmek üzere na^ıl k&fes içinreyaa ettiğini de görürsünüz. Ka de yaşahldığmı biliyorlar: Etten bir dın bütün bu yeniliklere öyle bir mahluk, kalpsiz, fikirsir, iradeeis, hızla dalmıştır ki sanki onu asır benliksiz eski hanım yalnıs erkeğilardanberi tazyik eden erkeklerden nin zevkini ve ihtiraslarmı tatmin hınç almak ister gibi bir savlet gösetmeğe, haricî hayat aydmlığını antermiştir. cak bu k&ranhk kafa5İerin arkasından görmeğe mahkumdu. tşte bunun içindh ki Türk kadını, 1908 mesrutiyet ihtilâli (23 tem kendisine milliyet mefhumile beraTicaret Odası id*are heyeti dün muz inkılâbı) Türkiye'de kadınm ber, serbestisini ve hayatın zevklerini fevkalade bir içtima aktetmiştir. vaziyeti mes'elesine temas etmemişbahşeden yeni rejimin en fanatik Bu içtimada 1 eylulden itibaren tir. Yalnız devrin münevver ban muhafızı olacaktır. tatbik edilecek yeni kontenjan kaTürk kadmları, bir şeyler yapabüBu saadetleri kendisine kimm teram&meai mucibince yapılacak hamek için pek nafile yere bazı uğ • min ettiğini hiç bir zaman unutmızırlıklar üzerinde görüşülmüştür. raşmalarda bulunmuşlard*ı. Biraı yacaktır. Türk kadını için artık Son kararnameye göre cüccarlar sonra Türkiye İçin harp devresi başhemcinsi Avrupa kadmmtn ha/a taafından Oday^ vaki olacak mü ladı, artık bu pek mührm ve tehli tında kıakanacak bir şey kalma • racaatlerin Uç gün zarfında intacı lâ« k«Iİ ink,14p Jçîa Mrf«Hİ«e«k vmktİ mişttr. Hürriyetine, asrî tahsiline, ıım geldiğinden idare yeheti hemen ve hali kalmamıştı. hürriyeti tefekkürüne, hudutsuz içti her gün toplanacaktır. Bu devrin arkasından Mustafa maî faaliyetine, hayatın ve mede Kemal; bu büyük, cesur, bu hlç bir niyetin bütün iviliklerine, bunlardan mania tammryan irade sahibi adam başka güzelliğine, ırkımn kadınla Kontenjan kcu*arnamesi mucibmgeliyor; Anî bir darbe He kadını rındaki bu hiç bir zaman »olmıyan ee teskil olunan ihracatı tesbit kobağhyan zincirleri kmyor ve büyük bir mümtaziyete malikth. Bunun misyonları gelecek çarşamba günü nkılâbı meydana getiriyor, sihirli canlı bir delilini mi istersiniz? tş umumî bir içtima aktedeceklerdir. bir asa darbesile kadını münevver te size 1932 Dünya Güzellik KraBu içtimada her iki komisyonun çabir istihaleye mazha» edfyor, millî liçesi. lışma tarzı tesbit edilecek ve vazife v« içtimaî sahneye münevvet^ve mütaksîmi yapılacakbr. cehhez, sanki yeni yaratılmış bir kadm çıkanyor. Bu, Türkiye'nm te Bursa 28 (Hususî) Adliye Veceddüdü ve intibahı için öyle bir kili Yusuf Kemal Bey dün akşam unaurdur ki buna karşı bütün âlem Ankara 28 (Telefonla) Maarif Bursa'ya geldi. Gece kalıp sabahleyin hayran ve takdirkârdır. Vekâletince kadrolann tesbitine devam avdet etti. Muaa Şurası da ithaf edilmelidir ki Türk ve hazırlananlar mahallerine irsal edilikadını bu büyük merhalede büyük yor. bir kabiliyet ve kudret gösterdî: Baş döndürücü inkılâptan ne sersemle Paris 28 (A.A.) M. Herriot, redi, ne de gözü kamaştı. Hakikaten fakatinde Dahiliye Nazın M. Chaubu inkılâba Iâyık bir seviye ile tatenps ve daha bir takım zevat bulunParis 28 (A.A.) Meb'usan meobiilifini muhafaza etti. duğu halde bu sabah saat 8,20 de Hsi maadin encümeni reisi M. CharŞüphesiz Türk kadını için için Anglo Normandes adalanna müteles Baron Berlin tarikile Moskova'ya kendisini, hazırlıyan ruhî ve fikrî me veccihen ParU'ten hareket etmiştir. gitmiştir. ziyetlere malikti. Büyük harpte Türk Fransız Başvekili, Jersey'de îngihemşireler, harbin musibetlerine uğMumaileyh, hareketmden evvel M. liz Dahiliye Nazırına bir öğle yemeği nyan erkek kardealeri yanmda haHerriot ile görüşmüş ve Sovyet'lerin ve bir gardenparti esnasmda mülâki kikaten meçhul semalardan inmiş Paris sefiri M. Dovgalesvski'yi ziyaolacaktır. birer meleküssiyane gibi hizmet etM. Herriot, müteakıben Guernesey'e ret eylemiştir. tiler. O zamandanberidir ki Türk giderek orada Victor Hugo'nun menerkek te kadınm yalnız muvakkat f i olarak oturmuş olduğu evi ziyaret zevklerin tatminine değil, kendi yaedecektir. Hatta, edebiyatm bütün nında bütün hayat işlerinde kendikünhüne ve gavamızına vâkıf olan sme şefkatli bir yardımcı olacağına M. Herriot'nun bu ziyaretini bilhassa kanaat getirdî. Hariç Türkiye büyük Fransız şair ve muharriri hakBu itibarla kadını bugünkü mes'için ıçın ut inkılâba mazhar eden büyük şah kmdPa bir kitap yazmak maksadile Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. siyet zemini az çok hazırlanmış ta Victer Hugo'nun Saint Pierre du Altı aylüc 750 1450 Port'taki ikametine ait vesaiki ikmal bulmuştu. Bugün Türk kadını, eski Üç ayhk 400 800 maksadına matuf olduğu bile söylenkatfının hayatım hatırlıyan bir çok Bir ayhk 150 Yoktur mektedir. Avrupa muharrir ve müelliflerinin En büyük Türk inkılâbı kadınm serbestisidir! Tayyare bayramı Türk kadını için Avrupa'Iı hemcinsinin hayatında kıskanılacak hiç bir nokta kalmamıştır Bir eylule Hazırlık... Oda İdare Heyeti her gün toplanacak ihracatı tesbit komisyonları Adliye Vekili Bursa'da Maarif kadrolan Fransız Başvekili ve Viktor Hugo Bir Fransız mebusu Rusya'ya gidiyor Cumhuriyet Abone • şeraiti • Bir Tereddüdün Romanı PeyamiSafa fena bir an vardır: Makine durur gi Başka bir gecetnizi tamamile bi, yağmur diner gibi, ses kesilir gibi burada geçirelün. Şimdi istirahate insanın içinde anî bir boşluk peyda çok muhtacız. Dinle beni. Hayat bu gece bitiyor gibi hareket etme. Daha olur ve nef es tıkayıcı bir can sıkmtısı güzel günlere pay bırakmak için biraz ruhu kaplar. O zaman vücut te iş kencededir ve otelde geçirdiğim zef edakârlık edelim. Sen bunu anlar hirlenme halinin başlangıçları hissesın. dilir: Çarpmtı, bulantı, başta ağırlık Aldandı: ve uykusuzluk. Peki, dedi, senin için mr gece Bu hale geldiğimi anlaymca bir fiazırlıyacağım. Mektupla bildiririm. Doğru, hakkın var. Hem bir de hiz taksiye atladım, evde ilâç aldım ve metçiyi düşünüyorum. Onun seni gör iki üç saatlik bir uykudan sonra umemesi lâzım. Ben ona göre her şeyi yandım. Sabah oluyordu. Geceyi tiksinerek hatırladım. Fakat bu nefret, faazırlarım. Vildan'dan ziyade midemden geli Değil mi? yordu. Şüphesiz mide kâinatın merElini öptüm ve meraıvenıeraen kezidir. Beyinden ziyade o düşünü hızla indim. yor ve bizi idare ediyor. Bütün aşkBöyle geceierde, Her türlü zehirlarunıa ye nef retlerimin, bütün î iden alman keyfjn birdenbire k&çtığt CUMHURtYET'in edebî tefrikonı 45 müstakil bir kuvvet sayarsak, açık denizlerdeki ceviz kabuğundan farkımız yoktur. Nihayet manevî sahada her şey bir tasavvur, bir tefekkür tarzı mes'elesinden ibarettir ve varlık, nasıl düşünürsek öyledir. Hatta şu son fikrin aksini bile düşünürsek doğru olduğunu görürüz. Vildan Hanımı tiksinmeden hatırlaymca evvelâ onu senelerdenberi tanıdığım bir arkadaş yakmlığı içinde düşündüm. Sesi çocuklugumdanberi ahştığım sesler arasında kendine çabucak bir yer buluyor ve ötekilerle kaynaşıyordu. Yüzü bir dost yüzü gibi, kendimize ait bir çok hatıraların içindeki insanî şekillerin müphem albümüne kolayca giriyordu. Meselâ on beş sene evvel geçirdiğim bir kazadan sonra beni ziyarete gelen ve teselli edenler arasında Vildan Hanımm da bulunduğunu kabul edebilirdim ve hafızam yeni tanıdığım bu kadma bir yabancı gibi kapısmı kapıyamazdı. Hakikat te şudur ki, ben, bilmiyerek bu kadınla senelerdenberi dost yaşamışım; ayni heyecanlan ayni günde beraber geçirmişiz. O benim kitaplanmı okumamış olsaydı bile, birbirine benzer şeraitin mer kezinde yaşıyanlar arasındaki gıyabî dostluk alâkasını içunizde taşıyoruz ve günün birinde, bu insanlardan biri karşımıza çıkınca onunla müşterek hatıralara malikmişîz gibi kendimize yakınlığım hissediyoruz. Fakat, Vildan H. bana tamamile zıt bir his te veriyordu. Onun hatırasından uzaklaşarak büsbütün başka şeyler düşündükten sonra onu tekrar hatırlayınca birdenbire yabancılastığmı duyuyorum; hatta, öyle ki, tramvayda yanımda oturan hiç tanımadığım bir insanla ansızın ve se bepsiz kucaklaşmış kadar bütün mahremiyetimi isyan ettiren bir yadırgama ve yabancıhkla sarsılıyor, kendi kendime soruyordum: Kim bu kadm? İsmi nedir? Ve onun şeklini gözümün önüne getirerek, Vildan ke limesini kendi kendime bir çok def alar tekrar ederek, bu cismin ve bu ismin arkasında açılan boşluğa, korku ile, hayretle ve nefretle bakıyordum. Bu boşluğu fena şeylerle dolduru yordum: Her insan yalan söyler ve fazla görünmeğe çalışır. Belki de bu kadm alelâde bir alüfte idi; Italya kaldırımından buraya hayat aramağa geliyor. Kocası f ilân yok. Deri kadar ince bir mayö içinde bana kendini çıplak gösteriyor, fakat yaralarını meharetle gizliyor. Ve ben inanıyorum, ona kendimi veriyorum, teslün oluyorum, ben ki her şeyden şüphe ederim, onun hiç bir sözünden şüphe etmiyorum, hayatının muhayyel romanını bir hatıra defteri sanıyorum, bir roman kahramanı gibi kendi kendismden çıkardığı yeni hüviyetini hakikat gibi kabul ediyorum, beraber oluyorum, peşinden gidiyorum, o gi • yiniyor, ben soyunuyorum. (Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: