29 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Camhoriyet 9 Teşirinevvel ÖSMANLJ (MPA£ÂTORLUGUND£ Şehir ve memleket haberleri Besim Ömer Paşa İyileşerek geldi Üstat. Avrupa'da büyük bir tehlike atlattı Üç ay evvel tedavi ve is . thahat için Fransa'ya git miş olan dbktor Besim ömer Paşa îstanbul'a avdet etmîştîr. Kıymetli profesörümüz nefes darlığma karşi maruf bir kap> lıca olan Monr dor'da rahat . BatHt Omer Taş sizlandığmdan Vîşi'ye nakledilmiş, oradan Paris sanatoryomuna git mişti. Besim ömer Paşanm hastalıği haberi memleketimize aksedince umumî bir teessür tevlit etmiş, Av . rupa'da bulunan bir kısım maruf doktorlarınuz da memlekete av detlerini tehir ederek, Paşanm te davisine koşmuşlardır. Tamnmış Fransız tıp üstatları da Besim ömer Paşanın tedavisine şitap etmişler ve muhtelif konsültasyonlar yapmış Iardır. Müthiş bir tifo hastalığı atlatan kıymetli doktorumuz, dün kendîsini ziyaret eden bir muharririmize, rahatsızlığı h.akkinda demiştir ki: « Mondor'da 18,19 gün kadar kaldıktan sonra hastalandığım ci hetle Vişi'ye inmek mecburiyeti hâsıl oldu. Mondor küçük bir kasaba olduğundan mükemmel hastaneleri yok. Vişi jse Fransız'ların cfediği gibi su şehirlerinin kraliçesi hükmünde. Bir çok hastaneleri, enstitüleri var. Mondor'dan Vişi'ye 39 derece hararetle nakledildim. Hastalığım şiddetle devam ediyordu. Vişi kap. lıcasına mensup bir Fransız mes lektaşım tabibi müdavim idi; fakat muhterem vatandaşlarımdan bir çoklari, evvel emirde doktor Abravaya, bilâhara Vişi'ye kongrere gelen Akil Muhtar Bey bilhassa teda vimi deruhde ettiler. Tevfik Salim Ps, da geldi, konsültasyon yaphlar. Klertnon Faran Tıp fakulfesî hocaJarı da emrazi seririyatı dahiliye profesörile birlikte konsültasyon yaptılar. Velhasıl hastalığım Vişi'de bir ay devam etti. Biraz iyileşir gibi oldum ve bu hafif zamanda cidden muktedir ve hâzik doktorlarımız dan Nihat Reşat Beyin delâletile Paris'te bir sanatoryoma girdim. Orada da bir ay kadar tedavi allında bulundum. Hastahğımm niiksü ve zafımm artması cihetile tekmil arkadaşlar telfiş etmekte olduğundan Paris'te Tıp fakültesi profesörlerinden Lömiyer ve Marsel Lâbye ile mütead. dit defalar konsültasyonlar yapıldı. Bu suretle hemen 50 gün sonra hastalıktan kurtulabildim ve bihakkın yemeğe devam ettiğimden dolayı gördüğünüz hali alabildim.» Besim ömer Paşa, bundan 47, 48 sene evvel orduda iken bir tifo hastalığı geçirmiştir. Rahatsizhğın bu sefer nisbeten hafif geçmesi buna atfedilmektedir. Besim ömer Paşa, rahatsızhğı esnasında gosterilen alâkaya karsı memnuniyetini de dün bir çok rfefalar tekrar etmiştir. Doktor demiştir ki: € Düşününüz. Bideyette yapyalnız, hasta ve gurbette bir dok . tordum. Doktorluğumu da ilâve ediyorum; çünkü yakalandığım h«stalığın dehşetini de biliyordum. Böyle bir vaziyette beni lutfen ziyaret et. miş olanlar, bana büyük bir kuvvet ve metanet bahşetmiş oluyorlardı.» Siyasî icmal Almanya'da son vaziyet Almanya'da devlet parlâmentosu Rayhiştag intihabına pek az vakit kaldığından siyasî fırkalar büyük faau'yet göstermektedir. Bunlar bir taraftan devlet kabinesi üe mücadele etmekte ve diğer taraftan kendi aralannda boğuşmaktadırlar. Reisicumhurun kabinesi denflen M. Von Papen hükumetinin arkasında milliyetperverler fnkasmdan başka bir fırka yoktur. Bu fırkanın mensuplan ise biı kaç milyondan ibarettir. întihabata yeni ve eski yirmi beş fırka iştirak edecektir. Siyasî fırkalarm fazla taşlanlık yapmalanna ve idareye vaziyet etmelerine, tedhiş usulünü tatbik etmelerine mani olan, fırkalar fevkindeki hükumete son derecede düşmandtrlar. Husumetlerini izharda memleketin haricî vaziyehni ve menfaatini bile ihmal ediyorlar. Meselâ Nazi'lerin Iideri M. Hitkr neşretb'ği açık bir mektupta Mareşal Hindenburg hUkumetini 300,000 kişibTc bir ordu vücude getirmek ve büyük zırhlılar inşa etmek talebinde bulun • makla iüutm etmiştir. Mumaileyh Al manya devletini silâhlanmak teşebbü sünde bulunduğunu anlatmak ve ilân etmek istemiştir. Halbuki Almanya'nm muarızlan ve bahusus Fransa Alman ya'yı silâhlanmak gayesini gütmek üe itham etmekte olduklarından M. Hit ler'in mektubu adeta bunlann iddiasmı teyit etmiü oluyor. Almanya Başveküi derhal bir reddiye neşretmiş ve Almanya'nın Fransa'ya verdiği malum muh tıradan fazla bir şey istemediğini ve Almanya'nm istediği ya diğer devlet lerin Almanya derecesinde silâhlannı azaltması yahut Ahnanya'nın başka devletler tarahndan müdafaa vesaiti addolunan şeyleri bulundurmakta serbest kalması oldugunu beyan etmiştir. M. Hitler'ir. mektubu Almanya'da fnrka ihtirasmın devletin haricî siyasetinin şekil ve mahiyetinî tefsir edecek de receyi bulrii'ğunu göstermektedir. Almanya âli mahkemesi Abnanya devlet kabinesi tarahndan Reisicumhur kararnamesi ile hükumetten uzaklaşbrılan Priisya hükumeti Nüzzar Reisi M. Braun ile rüfekasuıın açtığı davayı neticelendirmiş ve karannı vermiştir. Mahkeme Reisicumhurun Prusya kabinesine ahvali fevkalâda dolayısile muvakka • ten işten el çektirmek ve hükumeti idare için bir komiser tayin etmek hakkmı haiz olduğu ve lâkin sakit hükumetm hükumetler raeelisinde ve. Priisya hü • kumet parlâmentosunda temsil hak kuu muhafaza eylediğî yolunda hüküm vermiştir. Bu hüküm Reisicumhurun karannı muhik ve kanunî göstermekle beraber sakit hükumete parlâmentolarda temsil hakkîni vermekle işi kanşhnmşlır. Hukuk noktai nazannda bugün Prüsya'da adeta iki hükumet vardv. Bu hükmü muhalif fırkalar devlet kabinesi aleyhinde bir silâh olarak kullanıyorlar. Maahaza filî vaziyet bundan müteessir olacak değfldir. Devlet ka binesi devlet parlâmentosu intihabma kadar komisertik ile Prusya'yı idare edecek ve sonradan Almanya devlet idaresi ile Prusya hükumeti idaresmi tevhit için kanunu esasiyi değisuVecek tir. Her halde devlet parlâmentosu intihabına kadar vaziyette bir tebeddul olmıyacakbr. MUHARREM FEYZİ «İşte hesabım!» Bundan 10 sene evvel, birinci teşrinin 29 uncu günü, Türk tarihinin uğurlu bir dönüm noktası oldu. Büyük ve agil bir hamle ile evvelâ Cumhuriyeti, sonra sirasile çok yüksek ve feyizli inkılâpları kazandık. Bugün, Cumhuriyet Bayra mını göğsümüzü kabartarak tes'it ederken, yeni bir hamle yapmak fırsatı elimizdedir: Birinci teşrinin 29 u, aynı zamanda Beynelmilel Tasarruf günüdür. Henüz tasarrufa baçlamamıs olanlar, bu uğurlu günde miktan küçük te clsa ve ehemmiyetsiz bile görvnse bir tasarruf hesabı açtırırlarsa, bayramı en güzel ve en hayirlı şekilde geçirmiş olurlar. On sene evvel kurduğumuz Cumhuriyeti günden güne sağlamlaştırmak borcu omuzlanmızdadu*. : Yannki nesillere, bu hmalimizden dolayı hesap vermemek için, bugünden tezi yok ve bugünden uğurlusu yok, az da olsa birer tasarruf hesabı açtırahm. Mes'ele azhkta, çoklukta reğil topluluktadır. Yazan: Eski ölçüler Ortadan kalkıyor! Yılbaşından itibaren kilo, metre kullanılacak 932 senesinde okka, arşm ve enda< ze gibi ölçüler kalkarak bunların yerine. kilo, litre ve metro kullanılacakhr. Şehrimizde bazı müesseseler şimdiden tertibat aldıkları gibi tzmir belediyesi de vilâyet makamına bir tezkere yazarak. şimdiden yapüması lâzun gelen şey lerin neden ibaret olacagım sormuştur. Satıcıların hilelerine meydan verilme mek için İzmir'de halka konferanslar verilecektir. Istanbul Bakkallar ccmiyeti de esnafa ve halka kolaylık olmak Uzere muhtelif bedellerle alınacak bir şeyin ki • loya nazaran gram kıymetlerini göste • rir bir cetvel tabettirerek bakkallara vermeğe başlamıştır. Cemiyet yeni ölçüler kanununun tatbikına pek a> za man kaldığını nazan dikkate alnuş ve bakkallprın muhtaç olduklan kilolan tedarik için âmillerle müzakereye gi rişmiştir. Eğer bu müzakareler nen'ce • sinde bir itilâf hasıl olursa tstanbul bakkalları muhtaç olduklan kilolan cemiyetin delâleti ile alacaklar ve büyük bir zahmet ve külfetten kurtulmuş olacaklardır. 37 Kara Mustafa Paşaya adamları da itaat etmediler: Var sen kendi başının çaresini ara, dediler. Paşa cellâtlarla boğuştu, fakat... Mustafa Pafa düsündü. Yapabileceği yainız bir iş vardı. O da, ne yapıp yaparak mecnun Padisahı kandırmaktı. Koynuna bir (Kuranı ke rkn) koydu ve derhal saraya koş tu.. Halbuki başta Cinci Hoca ol mak üzere saraydakî düşmanları daha evvel Padişahın etrafını almış!aı ona, ne suretle hareket edece ğini anlatmışlardı... Padişah, veziri azamı büyük bir öfke ile kabul et ti ve ilk söz olmak üzere; Padişahı cihan haber salmaidıkça vüzeranın saraya gelmek a " ideti olmadığını biltnez misin lâla.. ,Seni buraya kim davet etti ki, babaBin evi gibi teklifsizce gelorsun. Dedi... Birdenbire maruz kaldığı bu hitap karşısmda Mustafa Paşaftın maneviyatı büsbütün kırılarak bütün vücudü sarsıldı. Koynundan Iıemen kuranı çıkarıp yemin ederek (sahibi hilâfet ve saltanat) olan (zatı hazreti şahaneye sadakat ve u budiyetine) inandırmak için Padi şaha karşı yalvarmağa başladı... tran ordularını tarümar eden, Bağ dad'ın zaptı esnasında heybetli na ralarla düştnanları titreten bu kahraman kumandan, şimdi dayaktan korkan âciz ve zelil bir çocuk gibi ağlıyor, ak »akalından aşağı kizgın göz yaşlan akıyordu. Fakat karşı•ındaki, bir insan değil; sanki hissiz bir taştı. Koskoca veziri azamın, can korkusile düştüğü bu zillet ve fecaatin manasım anlamadı. Biraz evvel, (akıl hocalan) ndan aldığı ders ve ilham ile: Sözlerin, hep yalandır. Gayrı sana ittmadım kaltnamıştır. Ver ber.m mührümü.. Diye azarlatfı ve sonra da kapının önünde duran hpstancı başıya sesleaerek: Al şunu... Diye bağırdı. " Bostancıbaş»;'1çeî»iye girdi. Veziri azamın koluna srirdi. Kapıdan çıkarırken Mustafa Paşa elini kojr. nuna daldırdı. (Mührü hümayun) u çıkardı. A! emaneti Diye mırıldandı. Bostancıbaşı, Padişahm «nrini yanlış anlamıştı. Kapmm önünde iken, Padişahm mühurü istediğini duyduğu için, (al şunu) diye verilen emrin, yainız mühre ak olduğunu zannetmiş; emaneti alır aimaz, Paşayı kendi haIme terketmişti... Pafa, bostancıbaftntn bu gafletinden istifade etti. Hemen saray kapısına gelerek atı. nın üstüne atladı. Konağına koftu. Adamlarım silâhlandırarak kona ğinda bir müdafaa tertibatı almayı düşünüyordu. Lâkin paşanın adamları, artık onun mevki ve ikbalin. den ümit kestikleri için Paşanın bu emrint itaat etmediler. Gayri, var »en kendi başina bir çare ara... Dediler... Paşa, bunlardan da ümidmi kesince, derhal tebdîli kıyafet ederek firar etti. Fakat, daha konağının civarında iken saraydan gönderilen bostancılann elîne geçti. Bu, son dakikada Paşa her şeyi göze aldı. Kılıcmı sıyırarak kendini müdafaaya başladt. Hatta, bir iki bostancıyı da yaraladı ... Nihayet, bostancımn biri, arka taraftan ba. şına bir saldırma indirdi. Paşa, al kanlar içinde yere devrildi... Fakat henüz ölmemişti. Bu sırada saray dan gönderilen (Cellât, Kara Ali) ile yamakları da vak'a mahalline yetişti. Hemen belinden kemendini çıkararak Mustafa Paşanın boynuna geçirdi. Bu Veziri azamın hayatı da bu kanlı vak'a ile hitama erdi. Salih Paşa Birinci tbrahim devrinin bütün zulüm ve seyyiatı, olanca şiddetile devam ediyordu. Saray kadınlarmın zevk ve sefahetini tatmin etmek için dükkânlar yağma ediliyor, halk haraca kesiliyor, hiç bir sebep olmadığı halde bir çok masum canlara kıyıhyor, hanümanlar söndürülüyordu... Pa. dişahın cinneti arttıkça gözlerini kan bürüyor, bir çok şefaatçilerin göz yaşlarile yalvarmalanna rağ men, (Hanya fatihi, Yusuf Paşa) gibi kahraman bir kumandanı boğdurmaktan çekinmiyordu. Padişahın mecnunane hareketleri, artık tahammül edilmez derer.eye gelmişti. Her gün, aklına gelen em. ri veriyor ve halkı bizar ediyordu... Arabalann şehre girmesini ve halkm şehirde arabaya bmmesmi menetmişti... Bu esnada bir gün, üs. tüne gene bir sıkmtı gelmişti. Gîtgide (Cmci hoca) nın nefesi de kâr etmemeğe başladığı için (Davut paşa) da, bir çinar ağacınm kovu ğunda yaşıyan meczup bir hocaya okunmayı tavsiye etmişlerdi. tbrahim, derhal arabaya bindi. Bu hocaya gitmek için yola çıktı. Fakat yan yolda bir dar sokağın köşesini dolaşırlarken birdenbire arabasınm önünde bir araba peyda oldu ve Padişahı, bir kaç saniye yolundan alakoydu. İbrahim, buna fena hal. «te kızdı: Vay, benim emrim niçin ifa olunmaz. Ben bunu yasak etme mişmiydim. Tez, (vezir) i çağınn.. Diye, Veziri azam Salih Paşaya haber yolladı... Salih Paşa, kona ğmda işile meğuldü. Padişah tara fından haber gelince derhal bir ata bindi. Koşa koşa Davutpaşa'ya gitti. O esnada Padişah ta, içinde hoca oturan çınarın önüne gelmişti... Salih Paşa, atından indi. Padişahın önünde yere iğilip ayaklannı öperek vereceği emre intizar etti. İbrahim, derhal bağırmağa başladı: Ben, arabalar şehre ghmesin demedim mi?... Niçin benim emrim tutulmaz. Yoksa, ben Padişah değil miyim. Diye azarladı. Bununla da öfke. sini alamadı. Boğun... Tez boğun şunu... Diye bağıra bağıra tepinmeğe başladı. Bu mecnunane emirden herkes örkmüş ve titremişti. Suçsuz bir adamı hemen öldürüvermek kolay değildi. Lâkin Padişah, tepiniyor ve haykırıyordu: Ne durursuz .. Boğun derim sise... (Mabadi var) Bedeli naktî Verenlerin masrafı Maliye Vekâleti bir tamim neşretti Köyceğiz maliyesinin parafinı ve evrakını kurtaran fedakflr bir odacı Muğla vilâyeti dahilinde Köyce • j ğiz'de hükumet konağı yangınında ' maliye odacısı Osman Efendi ma liyenin kasasını, kıymetli «vrak ve mühim defterlerden bir kitmını, eşyanın da birazım kurtarıyor ve bunMaliye Vekâleti, bedeli naktî ve ları kurtarmak için de ateşe atılı . renlerin masraflarnun sureti tahsili hakyor. Alevler, ateşler içinde çalışan kmda atideki tamimi yapmısnr: Osman Efendi artık hiç bir şey ya«Askerh'k mükellefiyeti kanununun pılamıyacağmı ve çaresiz kaldığını 105 ve 106 ına maddelerini tadil eden görünce konağın yukan katından 1958 numaralı kanunun muvakkat kendini aşağıya atıyor ve ayağı kımaddesine göre 1932 senesi nisan celrılıyor. Muğla memleket hastane binde kıtaat ve müessesata sevkedümiş sinde yatmakta olan bu gayretli, efrattan 1 temmuz 1932 wky»tnmw kafedakâ»" njannin h*tırın< kıt'aya tarihi dühullerinden Hibaren tayin, maaş ve elbiseye müteallik hüku metçe ihtiyar edilmiş masraflann bedelverenlerden istirdadı lâzun geleceğine ve ahz ve kabz muamelesi de malme murlanna ait bir keyfiyet olmasına bi naen kıtaatça mumaileyhim için ihtiyar olunan masraf ya kıt'a kumandanlığı veya askerlik şubelerince tahakkuk etarilecek ve tahakkuk evrakı mezkur masraflann tahsili için mahallî ve yahut efradın mensup olduklan kaza malme murlanna verilecek veya gönderilecektir. Malsandıklannca da kıf a kuman • danlığı veya askerî şubelerinden ahnacak tahakkuk evrakı üzerine efrattan istirdadı icabeden mebaliğ tahakkuk kaydedilip tahsili takip ve temin ola • nacaktır.» için defterdar hastaneye bir memur gönderiyor. Vilâyet merkezi maliye memurları da kendi aralannda on beş lira tophyarak Osman Efendiye veriliyor. Vilâyet defterdarı Osman Efen dinin ikramiye ile taltifini Maliye Vekâletine yazdığı gibi bütün kazalardaki memurlarm merkezde ar . kadaşları tarafından Osman Efendi hakkmda gosterilen kadirşinaslığa iştirak etmelerini tavsiye eylemiştir. «<.»~l iki Yunan'lı bafıkç. m?hkemeye verildi Bemilerin tesciline başlanıyor Türkiye sularında çalışan büyük ve küçük bütün gemilerin son ka nun mucibince tescili icap etmektedir. Tescil işlerine bir teşrinisanide başlanacaktır. Limanlarımızda 150 büyük ve 5000 kadar da küçük gemi bulunmaktadır. Çeşme'nin Afacan burnu civa rında Sakız limanına mensup bir sandalda bomba ile balık avlıyan iki Yunan'lı yakalanmıştır. Atanas Gogo ve Kiryako isminde olan bu balıkçılardan biri geçen sene de ya. kalanarak mahkemeye verilmiş ve mahkum edilmişti. Ahmet Rasim'in heykel Orman yangınlan Adana gazetelerinin verdiği malumata göre Dörtyol'da Kurudere ormanında çıkan yangm iki gün bütün şiddetile devam etmiştir. Yan • gm, jandarma müfrezeleri ve k3ylülerin bütün gayretine ragmen söndürülememiştir. Kuzlu ormanında çıkan ikincî bir yangm da büyüyerek etrafa sıra yet etmiJjr. Mes'ut bir hadise tBaşmakaleden mabaifl samhnî olmak şartile şimendifer ve sarre gibi işleri onlara nisbetle te ferrüat kabilinden telâkki etmek ve bmaenaleyh kolaylıkla halletmek daima mümkün olurdu. Şimdi oralara ait mes'eleler halledHmiş ol duğuna göre iyi komşuluk ve dost • luk prensiplerinin geregi gibi anla şılmış ve yükseltihniş olduğuna hükmetmek lâzım geliyor. Bundan an cak memnun olabtliriz. HaJlolunmakta olan son pürüzlü mes'elelerin içinden tarihî ve an'a nevî Türk Fransız dostluğunun sıynlıp çıkması ve yükselmesi ise bu günlerde uğrunda o kadar çalışılan beşeriyet sulhu lehine hakikaten alkışlanacak pek mes'ut bir hâdisedir. Şarkî Roma tmparatorluğunu istih : eden Türk'lerin tarihî macerala ı ve bilhassa Avrupa ile münaselerinde Fransiz'larla hemen he ı daima deniiecek bir ekseriyetle : geçinmiş olmalan ve hatta bazı Jsaznaniarda bu dostluğu hemen he| * M O ittifak derecesm» çıkarmış bu•lan rakâr ve ihmal olunamı vasıl hattı yapmış olmalan da ehemmiyette diğerlerinden geri de ğil, belki ileri telâkki olunmak lâ znn gelen diğer bir hakikattir. Fransa ile şimdi her hangi maksat için bittabi ittifak mevzuu bahsolamaz. Türkiye Cumhuriyetinin bilhassa kendi millî hudut ve hukukuna itina eden haricî siyaseti yainız bu esasa kayıtsız ve şartsız hürmet kaydı altında herkesle hoş ve dost geçinmek gayesine müteveccihtir. Dostluğun bu sağlam şeklinm ise felâketler membaı tttifaklardan bin kere daha iyi olduğu bugün f iliyatla tahakkuk etmiş diğer bir hakikat bulumıyor. Bugünün beynelmilel siyasetinde samimî ve hakikî dostlukların en yüksek münasebet şekli demek ol duğunu izah ve isbat etmek ihtiya cmdan müstağniyiz. Son pürüzlü mes'elelerinden kurtarılan Türk • Fransız münasebetlerînin bu samimî ve hakikî dostluk yolunda, hem de sür'atle inkişaf etmemesine ise, hele bizim tarafımızdan hiç bir mâni yoktur. Candan temenni edelim kî son mes'ut itilâf hâdisesi kendisin den daha mes'ut böyle neticele«« saik ve hâdün olsun. YUNUS NADİ Bir altın ve mücevher kaçakçısı yakalandı İki gün evvel Sirkeci istasyonunda, Avrupa ekspresinden çıkan yol culardan biri gümrük muhafaza memurlannın şüphesini davet et . miş, üzeri arandığı zaman yanm kilo külçe altın, on beşibirlik, /edi pırlantalı albn bilezik ve yüzük, yüz gramdan fazla inci ve elmas buIunmuştur. Yakalanan mücevheratm kıymeti 50 bin lira tahmin ecfilmektedir. Bunları kaçırmak istiyen Yunan tebaasından Yorgi Ef. hakkmda tahkikat yapılmaktadır. Aşıkına kocasını OldOrttO Merzifon'un Karamağara köyünden Hüseyin'in kansı, üç çocuğu olden Hüseyn'in kansı, üç çocuğu olrüı ve yetişkin çocuk sahibi bir a damla sevişmiştir. Hüseyin kansı ile âşıkmı cürmü meşhut halinde yaka Iıyarak kadını kovmuş, fakat bilâ nare dostlarımn ısrarı üzerine üç çocuğunun hatırı için tekrar eve almıştır. Geçenlerde kocasının oduna gideceğini öğrenen kadın âşıkına onu öldürmesi için ricalarda bulun ~ muş, herif te zavallı Hüseyn'in yo lunu keserek onu tüfekle öldürmüş tür. Hayvanat bahçesi Yılrfız sarayının bahçesinde, bir hayvanat bahçesi tesisi için Belediye ile Defterdarlık arasında muka. vele yapılacaktır. Kızıl, kızamık ve tifo Son günlerde şehirde kızıl ve kızamık hastahklarma sıkca iesadüf edilmeğe başlandığından Sıhhiye Müdiriyeti tedbirler almaktadır. Bakırköyü'nde bir mektepte de tifo vak'ası görülmüştür . Çekoslovak konsoloshanesinde Çekoslovak cumhuriyetinin 4 6 racı yıl dönümii münasebetile dön Çekos lovak sefareti ceneral konsolosu doktor Antani Paparhik tarafından dün Tokath'yan otelinde bir resmi kabul verilmiştir. Resmi kabulde Vali, Vali Muavmi, Emniyet MSdürü, ecnebi konsoloslar ve Çek kolonisi hazır bulunmuşlardır. Yirmi senedir yıkanmamış! Bartın'da Uzun Ahmet oğlu Mahmut isminde ve ye.tmiş dört yaşında garip bir ihtiyar kangran olarak hastaneye kaldırılmıştır. Bu ihtiyar yarı meczup bir balde olduğundan dağlarda ağaç kovuklarmda yaşamış ve 20 senedir vücudüne bir damla bile su değmemiştir. Ahmet Rasim'in Iıeykeltraş Hadi Bep taraftndan yaıplmakta olan heykeli Heykeltiraş Hadi Bey, merhum Ahmet Rasim'in heykelini hanrlamaktadır. Heykel tamamen bitmemiş olduğundan, dünkü Ahmet Ra. sim ihtifalinde bulundurulamamış • tır; maamafih Hadi Beyin bu esermde muvaffak olacağı şimdiden anlaşıliyor. Dercettiğimiz fotograf ta henüz üzerinde çalışılmasına ragmen, heykelin üstadı tamamen ifade edeceğini göstermektedir. A<dlllBy@<dl® v © LGzumu muhakeme kararı Vekâlet emrine alınan eski üar. pane Miidürü Ali Cemal Bey hdk kında Şurayi Devletçe lüzumu muhakeme kararı verilmiştir. Muha . kemeye yakmda fstanbul'da batı lacaktır. Amerika sefiri Ankara'ya gitti Evvelki gün şehrimize gelen Arierikan sefiri Mister Sarl Şeril refikasUe birlikte dün akşam Ankara'ya gitmiştir. Sefir Ankara'da cumhuriyet bayra mında hazır bulunacak bir hafta sonra tekrar şehrimize gelecektir. Mısır'ın en büyük şairi Ahmet Şevki Bey öldü Bütün Arap âleminin en büyük şairi sayılan Mısır'h Ahmet Şevki Bey, Ka"hîre'de vefat etmiştir. Mısır'lılar «Nü vadtsinin biilbülü» unvanmı verdikleri bu şaîrin ölümünü Mısır edebiyat â l ^ mi hesabına telâfisi imkânsız bir ziya telâkki etmektedirler. [yacak tarihî haJrikatler olduğu gibi Avrupa medeniyetine intibak husuTvrk'ier» Fransız küjtürjinü Bir aşiret reisi dehalet etti Suriye'ye kaçan aşiret reislerin • den Abdurahman Viranşehre gele • rek hükumete dehalet etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: