1 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Teşrinisaai 1932: "Cutnfıttrtytt S ON TELGRAFLAP Bana kalırsa J ANKARA MEKTUPLARl M. Venizelos istifa etti Yunanistan'da iktidar mevküne M. Çaldaris'in muhalif ler kabinesî geliyor Atîna 31 (A.A.) Fırka reisle rinin Reisicumhur M. Zaimis'in riyaseti alhnda aktehnis olduklan konferans kabinenin teskiii vazifesini M. Çaldaris'e tevdi etmeğe karar vermiş ve bunun uıerine M. Venizelos istifa etmiftir. Atina 31 (Hususî) Reiıicumhu nm bütün fırkalann iştiraküe bîr m3H kabine teskili hakkındaki tesebbiisleri akim kaldıktan sonra kabine buhrani • nm devammı memleket için zararh gören M. Venizelot, ortaya yeni bir fikr atmıştır: Başta M. Çaldaris fırkau ol duğu halde bütün muhalif partilerin. «ştirakile bir (Müttehit muhalif fırka • lar) kabines! teşkfli ve bu kabineye VenizelUt fırkanm teku ay muddetle müsamsha göstermesî.' M. Veıizelos'un bu teklifi Sserine bütün fnkalar ayn ayn içtima etmisler, teklifi letk.Ti eylemisler ve bo teklif etrafında muzakeratta bulanmak Ssere liderlerine talimat ve salâhiyet vermiş • lerdir. Liderler dün gece saat 11 de Reisicumhurnn saraymda Reisicumhur M. Zaimis'in riyaaeti altnıda toplanraiflardır. tctima bir saat sürmüş tür. Müzakere esnasmda M. Venizelot tekrar bütün fırkalarm istirakfle milli bir kabine teskili fTkrbıi ueri surmüştür. Fakat M. Çaldaris eaki noktai nazannda urar göstere • •••••ımtlBllHHUHUHHllHlini Hafta tatili münakaşası Bir akşam gazetesi bizim hafta taltili anketimizi anlamamif, yahut boyle gorünmeğe karar vermiş. Gayet bayat bir iktisadî tezi ileri sürerek bizim ankete satasıyor: Cuma tatili kalkarsa fazla çalifirmışız, fazla istihsal yaparmışız ve dünya buhrammn sebebi de fazla istihsal olduğu için bu iften zarar görürmüşüz. Boyle üstünkörâ ve kabatas lak iktisadî fikirler gazeteleri mizde çok sık gorühneğe başla dı. İstihsal ve istihlâk nîsbetleri arasındaki muvazene mes'elesi bu gazetenin bildiği kadar basit değildir. Fakat böyîe de olsa, «Cumhuriyet» in hafta tatili hakkındaki tezile istihsal işlerimizin hiç bir alâkası yoktur. Biz demiyoruz ki hafta taltili kalksın da koylü, memur, asker, esnaf, tüccar, her sınıf halk, dunrp dinlenmeden, hanl hanl çalışmağa medbur olsun! Memur ve amele sınıfımn hafta da bir gün din • lenme hakkı, eskisi gibi mahfuz kalacak ve otekiler için bu tatil ihtiyarî olacaktır. Biz, en çok ziraî istihsal yapan ve ham madde çıkaran bir memleketiz. Hafta tatili kanununun üçüncü maddesi diyor ki: Meclis açılırken Umumî vaziyete bir bakıs Ankara: 26 bîrincrteşrîn Meclisin açılması yaklastı. Yaz tatili ile fasılaya uğrıyan Meclis ve Fırka faaliyetlert salı günü tekrar baslıya cak. Bu sene Meclism ve Fırka Grupnnun yapacaklan ilk müzakerelerin çok mühim ve hararetli olacağı anlaşıhyor. Fırka Grupunun evvelâ kendi kendine, sonra Meclis halinde bütün millete karsı açık ve samimî görüseceği islerin en basmda mem • leketin bugiinkü vaziyeti gelecektir. Memleket ne halde? Bir bakıma gore üzümü, inciri, pamuğu... ilâ bir çok mahsullerj satılmiyor. Çiftçisi borç ve sıkınti içinde. Hatta yer yer yan açlar bile var. Ticaret dermansız, parasızlık umumî, issizler çok! ; , Brr bakıma göre de başka m e n leketlere bakılırsa cennet gibi. Dertsiz, gaüesiz, issizlik ve açlık yangınlannın atecî bağnna düşmemiş. Gfi nün en gıpta edilen memleketi!.. Bu iki hul&aa» iki telâkki tarzınm ifadesidir. Bunlardan acaba haagisi doğru? Onu burada bir kere daha tefcrar edecek değiliz. Fakat funu anlatmak isteriz: Fırka ve onun hükumeti ne oyle, ne de böyîe düsünüyor. tnkılâpçı ftrka ne memleketi kapkara goren dar bir görüsün, ne de milletin çalifma şevkîni gervseterek sinirlere rehavet verecek zararli bir nikbinliğin ha • vasma kendismi kaptmnamıştir. Hakikaten bugiinkü vazîyette büyuk bir vehamet olmadıği gibi ortalık gül gülistandrr da denilemez. Fakat yazra dort bucağa dağıhnış olan m«b*uslann, şfmdi devlet merkezine donerken getirdikleri intibalar memleketin buhran karsısında bütün yasamak kudret ve kabiliyetlerile dbndik ayakta dnrduğunu kat'iyyetle gosteımektedir. buhrani onlann güttüğü iktisat politikasının ve bu politikada ısrarla ve büyük hamlelerle devam etmenîn en büyük vatanseverlik olduğunu tez meydana çıkardı. Dünya buhranınm Türk inkılâbı bakımtndan ifade et tiği manalardan biri de budur. Zaten biz bu hamle kndretini gostermesek te hâdiaeler ergeç bizi bu yola sevkedecekti. Ottava, Ameri ka'dan ve Rusya'dan sonra liberalizmin beşiği olan lrtgiltere'nin de dünyaya tam ve mutlak bir îktisadî merbutiyeti mütekabileyi reddederek her seyden evvel kendi kendine kifayet eden bir iktisadî cüzü tam olmak istediğini gostermiyor mu? Gıda maddeleri ve ham maddeler îçin muazzam bir istihlâk pîyasasi olan tngiltere'nin cihan ticaretinden bu yan çekilişi, kendi içine doğru ka panışı elbette dünya ticaretini ve bu arada bizim ticaretimizi çok müte essir edecektir. tki vapur ynmurta mız geri geldiği zaman uykulan kaçan ve on bes günlük dolgun bir ihracat listesi önünde büyük rnşirah duyan devlet adamlanmız bu mü him hâdUenia hudut ve şümulünü ölçnıesini iyi bilen ve gelecek za manda daha büyük sıkıntıya düse bileceğimizi önceden hesaba katan tecrübeli insanlardır. Onlar dünyanm büyük bir istihale, bir bünye değisraesi geçirdiginin farkındadırlar. Bu muazzam istihale içinde yur dumuzun talihi ne olacak? Türk inkılâpçılan içm bu da çoktan halle dilmis bir davadır: Bünye itibarile dönyanın geçirdiği buhranla hiç bir alâkası olmıyan Türk mflleti yurdu en kısa samanda ileri teknikle techiz ederek onu her itibarla kendi ken dine yenen bir varhk haline soka • caktır. Işte fırka ve hükumet bu yü bu davanm tatbîk şekâleri üzerinde biraz daha fazla düşünerek esash kararlar alacaklardır. Devlet bütçesini asgarî masrafla azamî randıman verecek sekle koymak, mülî mah cullerimize iç pazarda simdikinden geniş bir sürüm açntak, memleketi bir an evvel sanayilesiirmek, yeni iş sahalan açarak Türk mirietmin kol kuvvetini seferber ehnek, bu dava mn ana mes'eleleridir. Fırka ve Meclis müzakerelerinm ehemmiyeti boylece anlaşıldıktan sonra onlann tabiatile büyük bir hararet ve heyecan içinde cereyan e deceğM tahmin edilebilir. Ancak bu hararet ve heyecanm politika hir çmhklanna benzer yeri yoktur. Ankara'nm sert havan nasıl ciğeri sağlam olmıyanı oldürür veya kendUinden uzaklasırsa inkılâpçı fırkanm sert yürüyüsü de zayıf ruhlu ve zayıf kafalı msanlan yan yolda bırakarak fikir teşettütlerme ve adi po Htika oyunlarma hayat hakkı ver mez. Bizim bahsettiğimiz hararet ve heyecan her millî iste bize hamle kuddetini veren inkılâp hararet ve heyecanıdır. tnkılâpçı fırka bu hız ve heyecanla memleket in bugünkü varlığinı ve sıkıntısım giderecek yolu bulacaktır. Vatandaşlar işlerinin batmda emniyetle buna intizar edebilirler. AÜ SÜREYYA Yağma! Şu böreği yağma edilen Hasan kimse, gelsin de yağmayı bizim edebiyat âleminde görsün! Abdülhak Hâmit'in bütün eserlerini, evvel zamanm ad4 sanı b'e. lirsiz sahaflan, sahibmden haber • siz, basıp basıp çıkarmıslardır!. Seyyar tiyatrolar, derme catm* heveskâr kumpanyalan, bütün sahne eserlerine sahiptirler: Halit Fahri'nm (Baykuş) u, (Zavallı pe. der), (Çıldnran baba), (Bir aile faciası) isimierile simdiye kadar bin kere oynandı... Faruk Nafiz'in (Canavar) \, (Köylünün iç yüsü), (Namus uğrnna), (Bieare Zeynep) isimierile her yerde tekrarlanıp duruyor... Benim (Btnnaz) m bin tan«,j adı var: (Lâle devrinin yosması), (Efei'in yavuklusu), (Cnhanyandı).. Shakespeare'in (Othello) su, (Ara. bin intikamı) diye sık sık oynaıur. Chateaubriand'in (Atala) sı (Am» rika vahşileri) ismile Galata tiyaU rolannda yıllarca tekrarlandı. Son zamanlarda, kapanan tica • rethanelerin yerlerinde açılan meyhaneler de, kazancı, edebiyat yağmacılığında buldular: Bir ut, bir keman, bir tef, üç tane de telli pullu kıs dizip veriyorlar ağızlanna bizrm mısralan... Biri kalkjp Faruk Nafiz'in: Kirpığine sürme çek. Kma vak parmafına' ' Manisini çağnyor.. öbürü kaîkıp Fazıl Ahmed'in: Neder h'ç durmadan sevmiş bn frönlüm, duırnarian yannjı»! Şarkısinı soylüyor... Bir başkası da benim: Bir son nefes olsun senin uğrundald Bntmı Turküsunü oktryor, geçinip gidi yorlar... Yağma bununla bitse razıyım... Bizim manzumeler, yalnız meyha> ne müsterilerini coşturmak, hanen» : de kızlan zengin etmekle kahnı . yor. Graroofon kumpanyalan da yağmacılanmız arasinda... Plâk; kataloğlannı gözden geçiriniz: Ah] met Hasim'in şürleri, Faruk Nafiz'in ] manileri, Yahya Kemal'in gazel • . leri, Halit Fahri'nm şarkılan, Neej det Rüstü'nün türküleri, benim koş ; malarrm... Bunlan besteliyen hisse alıyor, okuyan hisse alıyor, satan hisse alıyor da, yalnjz yazan avcunu yaj üyorl Eğer, bizim sözlerimizin kiymeti yok ta, bu plâk fabrikalannm m dinde asıl mühim olan kendi makineleri, bu bestekârlann indinde asıl mühim olan kendi besteleri, bu hanendelerin indinde asıl mühim olan kendi seslerf Ue, bizim sözlerimiri bırakıp sadece güzel sesli hanendelere raahh bestekârlann notalannı okutsunlar: Do, Re, Mi, Fa Fa, Mi. Re, Do Bakalım, plâklanna kaç müşteri bulabilirler! rek bu sureti halli kabul etmemiştir. M. Venizelos evvelce tnillî kabineye birzat iştirak etmiyeceğini büdirmisti. fakat şiradi bizzat iştiraki de kabul et tiğini ve 13 defa Basvekfllik yaphğı halde memleket menafii naraına ilk defa BasvekO olacak olan bir zahn emri alhnda çalısınağa razı olduğunu soy lemistir. . , f f V r M. Çaldaris mfllî kabine fîkrine yanaşmayınca, kabinenin de M. Çaldaris'in riyaaeti alhnda ve muhalif partilerin ishVaküe teskili kararlasmışhr. Liderlerden M. Kafandaris bu kabineye girmeği kabul etmemekte ve M. Papanastashı'nun da mâtereddit bulundoğa »öylenmektedir. Atina 31 (Hustttî) Bir Çaldaris kabinesi Itşekkül edip te liberal hrkaa obrstüksiyon yapacak olursa Ce neral Kondilis'in diktator olarak mevkii iktidarda kalması için Çaldaris ile Kondilis arasında biı» itilâf basu olduğu »öylenmektedir. Atina 31 ( A . A . ) M. Çaldaris'in çarşamb* gunüne kadar kabineyi teskfl edeceği ümit olunmaktadır. Bu kabineye karşı gerek M. VenîzeIos ve gerek M. Kafandari* taraftarlan müsaraahakâr davranacaklardır. Hoover mi, Roosvelt mi? lecrübe intihaplarina gö re Roosvelt kazanacak Paris 31 (A.A.) New York Hcrald'ra Avrupa'da çikan nüshası yazıyort Riyaseticumhur intihabatı munasebetile büyük Amerika gazeteleri tarafmdan tertip edilmiş olan tecrübe intihabahnm neticeleri, demokratlannjt^zanacaklannı tahmine miUaittb". Literary Digest'in elde etmiş «1 • dugu • neticelere göre M. Hoover, %39 M. RooseveU Ue %61 nub« • tinde rey kazanmıstır. Hearht grupu tarafmdan tertip edilmiş ecrübe intihabı M. Roos . velt'e %S7 ve M. Hoover'e %43 rey vermektedir. Maamafih, bu rakamlardan oyle acele bir takım neticeler Utihraç ettnek doğru değfldir. M. Hoover'in cenup hükumetlerinde muvaffakiyet kazanması ih timali, mücadelenm manzarasmı ciddî »urette değiştîrebilir. Bir de bu «Tecrübe intihapları> nm kakikate ancak kısmen tevafuk ehnekte olduğunu da batırda tut • mak icap eder. Bundan başka M. Hoover'in ka • dınlardan bir çok reyler almasi da muhtemeldir.. Bunlann nisbî ehemmiyeti tecrübe intihaplannkinden fazla olacakhr. Filvaki gazeteler, »uallerini müncahiplere göndermek için telefon rehberierine müracaat etmektedir • ler. Bu rehberlerde i»e kadın Uimleri yok gibidir. Binaenaleyk, tecrübe intihapiannda p«k az kadın müntahip rey vermişthr. «Fransa ağlarını Gevşetiyor!» Almanya ile bu teîer anlaşabilecek mi? Berlin 31 f A.A.) Wolff ajansmdan: Alman hökâmet raehafüi M. Herriot'nun nutku hakkında büyük bir sükunetle hükum vermektedirier. Bu raehafil, Fransa Başveküinin bu defa söy • lemîş olduğu nutkun son zamanlardaki nutuklarmın hepsînden ziyade müsbet noktalan ihtiva ehnekte olduğu fikrindedhrler. Hükuımt mehafüi, bu nutkun teslîhabn azalhlmasına müteallik müsterek bir müzakereye tekrar girisilmesi imkânlarını ihtîva ehnekte olduğu mütalea • smda bulunmakta, ancak bu munaseV'etle Alroanya'nın musavü muamele görmek »uretindeki iTk fikrînden vaz geç • nüyecegini ve Almanya'nm, bu hakkı kabol edilmedikçe, hiç bir müzakereye girismesine imkin mevcut olmadığuu, söylem*»ktedir. BuenosAires 31 (A.A.) La Nacion gazetesi, M. Von Papen'in mezkur gazetenin Berltn muhabirine vaki beyanahnı neşrehnektedir. Bir FransızAhnan ihtilâfmm mom kün ohıp ohnadıği stTretmde sorulan bir suale cevap veren M. Von Papen, şoyle demiştir: «Ben btı itilâfın mSmkfin ve avni zamanda arzvya sayan olduğu mütalea* smdayım. Son seneler zarfmda iki memleket arasında ımıallâk bir halde bnlanan ve halli kabil değfl gibi gorünen bir çok vahim mes'eleler, meselâ Ren ve tamirat mes'eleleri haledilmiştir. Millî mudafaa bahsinde hukuk müsavatı mes'eiesini avni sekflde haüetmek neden dolayı mümkün olmasın?. Fransa, tnsnn hukuk\mun mSsavahnı ilân ehnistir. Bu müsavat, milletler arasında kaide olmalıdır. Bu esas Szerinde Fransa ile bir rtil&f vücude geHrflmesi hnkânsız de ğildîr.» Berlin 31 (A.A.) Havas ajansı muhabhinden: Nasyonalistlerin ve biiyük sanaynn nasiri efkâr. olan Deutsche Allgememe Zeitung, Fransız plânından bahsederken «Açık havada veya aenenin bir kısmtnda çahşan veya faaliyeti mevsitne tâbi bulunan ziraat, avcılık, balıkçılık, çobanluc ormancıhk, yapıcılık, tuglvılık ve emsali mesai erbabı isbu kanun ahkâmuıJan müstesnadırlar> Von Papen'in beyandtt Demek hafta tatili kanunu muvakkat bir zaman için kaldırılacak olursa, ziraî istihsallerimzin hadden fazla artması tehlikesi karşımıza çıkmıyacaktır. Çünkfi bu kanumın ziraatçilerle alâkası yoktur, hatta elektrik, su, gaz ilâh... gibi bir çok sanayi mües seseleri de bu kanundan mustesnadirlar. Geride ne kalıyor? En ziyade satış yerleri, dükkânlar, mağazalar ve saire... Eğer hafta tatili kanununun istihsal ve istihlâkhniz üzerindeki tesirini kabul edersek, cuma gunleri satış yerleri eskisi gibi açıldıktan sonra, istihsal fazlalaşacağı yerde !s tihlâk artar! Yani o gazeteyi korkutan şeyin tamamile aksi ola bilir. Sonra, tekrar edelim ki, biz tatilin büsbütun kaldırılma smı değil, ihtiyarî olabileceğini söylüyoruz. Canı pek çekiyorsa o gazete de cuma gunleri tatil yapar ve kimse karışmaz. Böylece, aklı sıra, gazete istihsalinin fazlalaşması tehlikesinden kur tulur, fade nushalarını aza.ltır! *• ~PEYAMİ SAFA flus sporcuları geliyor Ankara 31 ( T e l e f o n l a ) Rut futbolculan bu akşamki trenle ts. tanbul'a hareket ettiler ve sporculanmız tarafmdan çok samimî te • zahüratla teşyi edildiler. Fransa ağlartnt geofetiyor Bırgün tyi muhakeroe ile möceh • hez, fyi goren bir gozün memleket nftdclanna bakmca gorecegi man zara şudur: tçinde sulh ve asayişm, enmiyetin hüküm sürdüğÜ bfr yttrL Düne nisbetle sosesi, şimendiferi, mektebi ve fabrikasi aşin dereoede çoğalmış bir memleket. Orada her • kes çahsıyor. Orada dıs pazar içm çalısan garp müstahsili çeşitli mahsullerinden îkiti, ücü para etmiyorsa biri ediyor ve hepsi de ncuz da olsa satılıyor, diye mütesellidir. Orada cenup çifçisi dünya mensucat sa ~ nayiinin geçirdiği bnhrana rağtnen pamuğu az çok satıldıği için, büyük yayla köylüsü buğdayı devlet mü dahalesi sayesinde değer pahasını bolduğu içm, akıllı ve insafli tnccar kontenjan kendismi muhakkak brr iflâstan kurtararak »toklarına sfl rüm temin ettiği için, millî sanayici istihsalini iki misli artTrabiidîğı için ve Türk ifçisi çabşhgi fabrikanm kapılannı yüzüne kapiyabiiecek bir sanayi buhranınm hudutlardan içeri gîremediği içm memnnodur. Bütün bu vatandaslann is kuvvetme da yanan devlet maliyesi Ue Türk milletinin canlılığımn ve yaşama kabi liyerinin sadık bir aynas» gibi ancak Bükreş 29 (Hususî) Cumhuri kudret ve varhk ifade ediyor. yet bayramı dolayısile buradaki Türk Vakiâ bu son kudret ve varhk düsef aretmde bir restni kabul yapılmış ne nisbetle az çok zayıftır. Yani bütve Romen rüesayi hükumeti ile süfeçenin hacmi bir kaç on milyon kü ra, Türk EIçisi Hamdullah Suphi Beçülmüştür ve bir kısim mahsulleri • yi tebrik etmişlerdir. Romen mat mizin sürümünde güçlük çekiyoruz. buatı Türk cumhuriyetinin senei devFakat dünyanm bugünkü gidisi içinriyesi münasebetile takdirkârane made her seyi oluruna bıraksaydık dakaleler yaztnaktadrrlar. ha mı iyî olacaktı? Şunu iyi bilmek lâzimdır ki bu «Fransa, ağlarmı gevşeüyoı» demekte güntin fırka ve devlet adamlan hâ ve Fransa'nm bühın memleketler için diselerin millî hayat için nahoş emri ayni bir askerî rejimini fltizam ebnesini vakiler hazirlamasma asla müsaade heyecanSahş bir hâdise addeylemektedir. etmezler. Memleket ahvali, dünya nm gidişi her an onlann uyanık gozBu gazete, bu hâdîsenin Almanya'nm lerinin ve işliyen keskin zekâlannm geçen temmuz ayında Cenevre'de aç önündedir. Onun icindir ki dün al mış olduğu «Hayır» siyasetinin ilk m»hdıkları bir çok tedbirler bugünün sus muvaffaldyeti olduğu mütaleaseıı derdlerine deva olabiliyor. Dünya ilâve eyleroektedir. YUSUF ZlYA İzcilerimiz 650 genç dün Ankara'dan döndüler Ankara'da yapılan büyük cum huriyet resmi geçidine iştirak etmek üzerf» giden Galatasaray, tsanbul lisesi, Feyziâti izcilerinden mürekkep 650 kişilik kafile dün öğleyin şehrimize avdet etmiştir. Merasimde intizamlarile büyük muvaffakiyet kazanan Galatasaray izcilerinin oyıpak beyi Refet Bey izcilerin Ankara geçit resmindeki bu seneki muvaffakiyetlerinin diğer senelere nisbetle çok yüksek olduğunu ve bu muvaffakiyetin de izcil ik hakkın daki fikir ve düşüncelerin Türk gençliğîne iyi nüfuz etmiş olmasın dan ileri geldiğini söylemştir. Ga • lata^aray izcileri Türkiye'de ilk defa clmak üzere geçit resmine atlı bir oba ile iştirak etmişlerdir. ki adam o değildir. tsterseniz bahse girerim. Eğer bahti ben kazamr • sam, kim olduğumu bilmeden benim olacakttnız. Siz kazamrsanız ben aize ptrlanta bir yikzüh hediye edeceğim Razı ueniz gavona bir kâğtt bırakınız, kâfi.y Mektup Arap harflerile yazılmtş» tı ve 'mza yoktu. Pertev'in yazısı olmad'ğina dikkat ettim. Hayret, hayret, hayret ki hayret! Nedir bu, ne oluyor? Etrafımda cinler mi dolaçıyorîar? Gar son dedi ki: Cevap yazacak Hayır. Nerede bu adam? Yakında mı? Gitti. Peki, ben sana cevap yazar sam ona nasıl vereceksin? Bilmem, gene gelecek belki Ne vakit? Hiç bir şey »ÖylemedL {Mabadi var) Bükreş Sefaretimizde Cumhuriyet bayramı Furugi Hz. şeref ine Ziyafet ve balo... Ankara 31 (Telefonla) Mi safir Iran Hariciye Nazın Furugi Hazrctleri öğleye kadar Ankarapalas'ta istirahat etmiş ve öğle yemeğini otelde yemiştir. Aksam tran sefarehanesinde Nazır serefine büyük bir ziyafet ve balo verilmiş, hükumet arkânımız da hazır bulunmuştur. Furugi Hazretleri için yapılan resmî merasim programı bugün bitmiştir. Bir hafta Pek çok. Yahut... Beş gün .. Perşem beye Itadar. O da çok. Pazartesi günü, bugünkü gibi, sizi gene bu bahçede bekliyeceğim. Gene böyle tereddüt içinde gelirseniz parlak istikbalinizi sizdei alacağım, başka birine he dîye etmeğe mecbur olacağım. Daima grüzel bir bebeksiniz. Fakat bebekliğmizi bırakınız, güzelliğiniz kalsın, olmaz mı? Ben cevap vermeden evvel gar son gene yanımıza yaklastı, bana: O bey size gene şu kâğıdı bıraktı, dedi. Yerimden sıçradım: Gene mi? diye bağırdım. Kâğıdı elinden merakla çekmiş • tim. Açhm, okudum: *Sabiha Hanım! «Fsrar ediyorum: Bugun nmıre Roan Beriin'dedir ve Glorya isminde bir fUim çevirmehtedir. Yatuni3ula~ BÜYÜK HIKÂYE: 35 Sinema Delisi Kız SERVER BED1 Onu ben de okudum. tşte bunun tçin tahkik etmek istiyorum. Doğru mudur acaba? , Belki doğrudur. Fakat bu cevap, cevap değil ki. Sual de değil. Rica ederim, biraz daha ciddî olunuz. Bir şey daha öğrenmek isti vorura. Buyurunuz. Bizim sinema munarrlrierı boyle haberler uydurabilirler mi? Tabiîl Demek itiraf ediyorsunuz. Ben uydurmam. Fakat Steki muharrirlerin hepsi uydurabilirler. ö y l e mi ? Bu haber yalan ola * kUir mi? Mümkündür. Tuhaf şey! Bir sinema artisti nin şurada veya burada olrnasmdan size ne? Birile bahse giriştik. O halde ben size bu mes'eleyi aslından tahkik edeyim... Ah, çok teşekkür ederim. Fakat sizi nerede gorebili rim? Ben size tekrar telefon ede rim. Yoo!.. Ben «izi görmek iste Burada rmıharririn maksadını anlamıstım. Ne mahzur var? diye düfündüm: Peki... dedbn, cuma günü sizi saat »kide Taksim bahçesinde Oh! beklerim. tkide, Taksim bahçesinde... Evet. Telefondan ayrıldım. Andre beni merakla bekliyordu. Anlattım, güldü. Fakat muharrire randevu ver • diğimi söylemedim. Andre gülerek dedi ki: Simdi ben Berlin'de miyim, tstanbul'da mı? iyendim de merak etmeğe başladım. Demek şu pasa port yanlış. Demin size göstenneği unuttum. Bakınız. Andre cebinden bir pasaport çıkardı. lsmi, resmi, Paris'ten buraya seyahat ettiği, hepsi yazılı... Pasaportu elimde hayretle ve sevinçle çevirdim. Pakize! Pakize! Neredesin? Gel, gör! Bak, o mu imis, değil mî imiş... Ardre'ye dedim kî: Bana bunu bir gecelik verir misinlz? Niçin istiyorsunuz? diye sordu. Sormayınız, veriniz kuzum. Hayır, söyleyiniz. Benim bir arkadaşıra var. ts mi Pakize. Sizin Andre olmadığınızı iddia ediyor. Bu pasaportu ona mı göste receksiniz ? Evet. Rica ederim, böyle şeyıen mrakmız, hem ben size bir şey söyleyirn mi? Artık bana kat'î karannızı bildirmelisiniz. Uzatmak doğru değil. Bakınız, dedikodular olu yor. Andre pasaportu cebine koynraştu. Ah, gene bu mes'ele! övle bir tereddüt içindeyim ki... Andre kaşlanru çath: Şirket daha fazla beklemez, dedi, yerinize başka birini koymıya m^cbur olacağım. Yaîvardım: Bir kaç gün daha musaade etmez misiniz? Bir kaç gün mü? Ne kadar meselâ?.

Bu sayıdan diğer sayfalar: