2 Ocak 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

2 Ocak 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* •? Cnmkarlyet 2 Kamnrâsn! 1933 CM SULTAN Yazan: M. TURHAN Zavallı genç! Iki tramvay arasında kalarak ezildi Dun Şahinpasa oteli onünde çok feci bir tramvay kazası olmuştur. Bir genç iki tramvayın arasında kalarak ezilmistir. Vak'a şöyle olmuştur: Saat 9 bucukta Beşiktaş'tan Fatih'e gitmekte olan 1215 numarah vatmamn îdaresindeki 61 nucnaralı tramvay arabası tam Şahinpasa oteli onünden sür*atle geçmekte iken birîm arkadaki romorka aksi cihetten atlamak Utemiş ve o sırada Beya zıt'tan Kurtuluş'a gitmekte olan 357 numarali vatmanıa idaresindeki tramvay arabasi birdenbire yetişe • rek genci sıkıştırmıştır. Tramvay • lar derhal durdurulmuş, yan bay srm bir halde çıkanlan zavallı Gülhane hastanesine yatıninuşbr. Kadro'nun tedbirleri! Yüksek Amerikan sanayiinden sadece hurda demir yığınlan kalmıştır. Yüksek sanayi diye aynî hazin tecrübeyi tekrarlamak hatadnr 2 [Muharrir 29 kânttnuevvel tarih li nüshamızda çıkan ük yazutnda tKadro ve tnkdâjn kitabtmn iktı »adî bahrana dair kısmındaki fikirleri tenkit, ve bu halin ihracat mallarvntztn kalite duşkünluğunden, nizamstzlığından ileri geldiği fikrini reddediyordu. tKadro ve Inkdâp* m buhrantn nanl geçeceğine dair kanaati de ayni derecede isabetsiz btrlanayorda. Bagün de ihinei yaztyt neşrediyoraz. ] Amerika'nm kitaptaki tabir ile ileri teknik sayesinde elde ettiği muvaffakiyetlerin acı bir istSızası gibi günden güne şiddetlenen ı»tı • rabından ibret derci almıyan Rus ya'ya ne diyeceğiz? Rusya arazi sinin vüs'ati ve halkımn çokluğu (Maamafih Kadro ve tnkılâbın yazdığı gibi Rusya'da tarihm hiç bir devrinde 170 milyon halk yaşamış değildir) . ve tabdi servet memi>alarının kendi hudiıdu dahüinde mev cut olması hibarile en ziyade Amerika'ya benzediğinden mi nedendir, ziraatte ve sanayide onu taklit ediyor ve devlet teskilatma ve dahilî me. sai sisteminin huausiyetine »tinaden muvaffak oluyorsa acaba bu muvaffakiyet devlet teşkiltâtma istinat eden klâsOc sermayedarlıktan baş ka bir şeye mi atfolunmalıdır? Rus,lar plânlannda muvaffak olduklan takdirde . ki buna muhakkak na zarîle bakılabiltr isthSlâk kabili yetlerinin bir kaç mislini istihsale kadir olacaklardır. Bu takdirde ayni şerait altmda ve ayni vesaitle • yüksek teknik sayesinde . müthiş bir akibete mahkum olan Amerika'nm giriftar oldugu derde uğramaktaa kendilerini nasıl kurtaracaklardır? bu kadar ileriediğ! bir zamanda, srgorta kumpanyalanndan her ne a labilirsek kârdır diye vapurlannı en fena denizlerde sefere çıkaran kumpanyaların bu vapurlar karaya oturduğu veya battıkları zaman en mes'ut dakikalannı yaşadıklanna şüphe edümiyecek hâduelerle karşı karşıyayızYüksek teknik ve bunun doğur • duğu makine devri her milleti yeni bh* takım tedabir ittihazına sevketmiştir. Yüksek gümrük tarifeleri, kontenjantman ile dahilî sanayii muhafaza ve müdafaa bunlarm baş Iıcalanndandır. Halbuki bunlar simdiye kadar buhran üzerine bir deva tesirmi gösteremediği gibi bilâkis mübadelede istikrarcızhk ve umumî bir ademi emniyet gibi şerait do ğurmaktadırlar. Her nevi istihsalâtı takyit, yük sek güznrük tarifelerinin tatbika ve her mületin kendine ihtiyacatma kifayesi ve saire tecrübe olunuyor ve olumnaktadır. Yalnız bunlann e saslı bir tedavi, buhranı kökunden izale edecek tedabir olmadığı da gene bu tecrübeler sayesinde tahakkuk etmektedir. Esasen bu noktada fazla tavakkufa hacet yoktur. Bu gibi tedabirin esaslı bir çarei hal olmadığmı her iktısat adamı biliyor. Hakikî de vanm neden ibaret oldugu da gene bunlarca malum. Ancak bu noktada milletler arasında umumî bir anlaşma ve büsnü niyet vucude geti • rilip getırüemiyeceğinde tereddüt var. Reisicumhur Hazretlerinin son nutuklannda bu noktaya derin bir vukuf ve nüf uz nazarile işaret olunmustur. Milletlerin bu anlaşma lüzumunu ne vakit hissedip tatbuc sahastna koymağa cesaret edeceklerini kestirmek güçtür. Yalnız şurasi da muhakkaktır ki vaziyet daha da • raldıkça buna olan ihtiyaç da o derece kendisini daha acı bir surette hissettuecektir. KAIIYO Bu akşamld program Tercifı ediniz: Varşova: 21,05 Don Pasqaa]e (Bonhetti). Paris : (RadioParis). 22,05 Ciboulette ((R. Hahn>. Tnlns: 2,10 7mei Senfonî (Beetboven)". ISTANBULs 18 Vedia Rıza Hanım 18,45 orkeetra19,20 fransızca ders (llerlemlş olanlara mahsus) 19,45 orkestra . 20,30 TesarJ Asım Bey 21,00 Safiye Hanım . 22,00 orkestra, Ajans v© Borsa haberlerl, saat ayarı 22,30 alaturka saz (ramazana malj sus). VÎYANA: 18,05 haflf DtoSTKi 19,19 Komcrans • 19,40 konferana . 20,05 ingllizce ders 20,30 havadisler 21,05 cazbant musltlsl BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 19,05 kcnferans19,30 radyo orkestrasına devam 20,45 gramofon plâklan 21,05 salon musifeisi21,35 konierans 21,50 Kuartet in EsDur, (Dvorak) 22,20 bir lokantadan BUDAPEŞTE k 18,05 Vlyana sarkıları 18,50 konfe « rans 19,20 plâklar 20,35 almanca ders21,05 Macar sarkılan • 22,35 opera or « kestrasının konseri . 23.20 Kava/iisder « aonra: Tsigan musikisL VARŞOVA: 18,05 Koro Ue dlnî musiM 19,05 kafekonser . 20,05 muhtelif 20,50 havadl* ler 21,05 (Don Pasguale) DonUsettVnin operası 23,35 dans musikisL PARİS ( R a d i o P a r i s ) : 20^5 radyo orkestrası 20,55 musa habe 21,05 kitap saati 21,25 radyo orkestran 22,05 İOibotüette) operH:' Tranda de Groisset, Robert de Flerfi* piyesi, Reynaldo Hahn'ın musikisL BARSELONA: 20,05 trlo 21,05 muhtelif 21,35 kori • ferans . 22,05 gramofon 23,20 konser 24,05 radyo orkestrası 24,20 bir komedisonra: Havadisler. TULÜZ: 20,20 operetlerden parçalar 20,50 konferans 21,05 senfonik orkestra . 21.20 havadisler 21,35 küçuk sarküar 22,55 trlo . 23,35 operalardan parçalar 1,05 haflf musild 1,35 lnglliz musikis! 2.10 senfonlk orkestra: 7 inci seııfonl (Bet • flOVCTt)» 2 Fatih'in parlak işlerî yanında yürek üzecek günahlar da vardı! nastığı sırada yapıldığı gibi şal perdeler gerdirdi, hekimbası ile bir [üsküdar'la Gebze arastndaki Hunkaç mabeyinciden başkasım o perde kârçaytn engin bir yeşillik ve tenarasına sokturmadı, kendisi bizzat hcdık içindedir. Birdenbire honak efendisini kucakladı, çadıra sokup çılar geliyorlar, çadırlar karuyor yafardı, sonra bir kenara diz çeküp lar. Uç »aat içinde koca çaytr bir oroturdu, beklemeğe koyuldo. dugâh halini ahyor. Bir muddet sonHekimb&şı, ümidini kesmisti, ilâç ra ordu ve müteakıben Padişah ge liyor. Sabahleyin Vsküdar'dan ha fîlân vermiyordu. Fatih te derin bir dalgınlık içinde o ümitsizliğt reket eden Fatih Sultan Mehmet kuvvetlenJiriyordu. Gerçi çırpınmıhastalanmifttr, tahtıravanla yola de~ vatn etmektedir. Birinci vezir Ni « yordu, dört yamna çarpınıp durmuyordu, inlemiyordu, muzlarip görünşaneı Mehmet Paşa korkmaktadır, müyordu. Şu kadar ki için için sönçünkn Fatih hastadtr, hem de yu TCtmde olüm izleri dolaşan bir has düğü belli oluyordu. Yüzünde, yağı bitmek üzere bulıman, bir kandil ta.. Vezir ontaı Slumunden sonra dofersizliği titriyordu. Gozleri yumulu, ğacak dağdağalart düşunüyor, hele dudaklan kapamk, yumruklan si yerti Padişah nres'elesi zihnini adamkık idL Nefes alan bir ölü gibi upur akdlt kttrcahyorda. Çünkü Veliaht zun yabyordu. Beyaztt bir afyonkeşti."] Dısanda sanki kıyamet kopuyorBÖyle bir akılsra tstanbuTa ge du. Asker, alabildiğine eğleniyordn. tirip Hünkâr tanımak, devletin teme Davul, zurna, zii ve dümbelek, düline yara açmak olacaktı. Halbuki berizensive bir gürültü ile koca çayın inde Fatih'in küçük oglu Cem Sultan, letiyordu. Alay çekenler, mani okugenç bir knrt gibi, dis geçirecek post, yanlar, deatan söylîyenler, masal altuu üstiine getirecek meydan anyoranlatanlar tümen tümetıdi. Her çadu. Pençesi sağlamdı, govdesi sağlamdı, dırdan bir ba^ka ses çıkıyordu, ça kafası sağlamdı. Kaleminden ve kdı • yarm her arafında bir baska dernek cmdan kan dambyan boyle bir genci, kurulu idi. Hünkâr ölüyordu, a»ker yaşça küçük diye, geri bırakıp ta öbSr gülüyordu! budalayi tahta çıkarmak düpedüz güFatîh, bir arahk kımJdadı, gozlenahkârlıktı. rini açtı, etrafına bakındı. Dısardatşte Nişancı Mehmet Pasa, buralamri ki gürültüyü işitmisti, içindeki acı da düşünüyorda. Kendisi devlet kanundan bir nebze aman bulup ta dirîlilarmı kaleme ahmşta, bu kammlara herğe mi dönmüstü, belli değildi. Yalkesten ziyade bovun igmesi ISrntı ge « nız bakıyordu. Lâkin o bakışta suyn lirdi. Bu sebeple Beyazid'm hakkmı verçekilen bir gölün dertli boslugu, ya~ mek, babası ölür olmez onu tahta çaman bir kuruluk gorünüyordu. Ni • ğırmak ve çıkarmak vazifesi idi. Her isi şancı Pasa, koca kavugunun golgeehline vermek devlet adamlan için bir lediği iri gözlerile korka korka bakborç olduğuna göre de Cem Sultan'ı bati, derman yoksulluğımdan dogan basının yerîne geçirmek icap ediyordn! bu kuruluğu sezdi, icini çekti, elim alnına götürerek necnlenen gozlerini Karamanh hafis bir Türk olan Ni sildi. Onun üzülmemek elinden geleşancı Paşa, flri gecedenberi gozlerinî mezdi. Kuru, kupkuru görünen o yummamışh, ba çıkmaziardan kurtul • mak için kafa yoruyordu. Padişahtn ca gözlerin ne kadar sert baktığım ve o bakıslann yürekleri nasıl korkut • nı henüz tenînde iken boyle şeyleri düruğunu en iyi bilenlerdendi. şünmekten üzülmuyor da değildi. Lâkin Fatih, bos bakaşlarmi bir muddet o nrada, o demde devletin bâtün yükü dört yana dolaşrrrdı. Bakar kor gikendi ommlanndaidî.* Yannı, bugünbiydi. Bir sey görmedigi belli idi. den düşünmek gerekti. O da borctmu Sonra gene dalgtnlasti. Bu dalgıntanıyan bir adam gibi davranıp düsü • lık, deminki gibi cansız değildi, yünuyordu. zünde rüya gören bir adam uyanıkBununla beraber kimseye de bir lığı vardı. Bunu, Nisancı Pasa da sey sezdrrmiyordu. Padisah sanki anladı. Hastayı derin derin »üzmeğe sapasağlammış gibî dıavnanryordu. başladı. Sanki onun ne gordügünu, Ortun agzından emîrler veriyordu, yüzüp.deki çizgilerden okumak istihükümler dagıtıyordu. Şimdi de asyordu. kere, gene o ağızla, iltifat etmişti. Üç, beş dakika da boyle geçtL Fakat Hünkân tahtiravandan indirip Hastenın anlaşılmıyan rüyası, Ni otağa sokarken anasmdan emdiği şancı Paşamn da işkilli bakışı devam aih burnundan geldi. Çünkü Fatih, ediyordu. Nihayet bir ses, Fatih'in kımıldanamıyacak kadar mecalsizdi, soluk dudaklanndan çıkan verem kucaklanmıya nvuhtaçtı. Nişancı vebir ses, yarı karanlık çadırdaki ıssızzir, bunu da kimseye göstermemek lığı yardı. Hasta sayrkhyordu. istedi, tahtıravanla otağ arasma gelin arabalann güvey evine ya(Mabadi oar) Dünkü ktsmın hulâsan Harp sakatlannın dilekleri Harn sakatlan namma Hüseyfn imzâsfle aldığmuz varakadn*: <Muhterem Cumhuriyet gâzeteslnde harp sakatlan narruna yazmış oldugu • muz bir yazıya dair gene Curohuriyet gazetesinin 1412932 tarihli nüshasında cemiyetin bir yazısını okudum. Bu efendiler ya okuduklannı anlamıyorlar, yahut kasten anlamak istamiyorlar. Biz dedik ki seneler geçtiği halde 5 ve 6 raeı derece efrattan henüz arari almıyanlar vardır. Keza demiçtik ki haziranda verilmesî lâzım gelen tutün ikramiyesini almıyanlar mevcuttur. Cemiyet bu yazısında bizi tekzip değil teyit ediyor. Yalnız cemiyetin hâmi reisi diye B. M. Mecliai Reisi muhteremi Kazım Paşa Hazretlerinden bahsediyoTİar. Muhterem Kâzım Pş. Hz. Vezneciler cemiyetinin hâmi reisi değildir. Umutn Türkiye Cumhtrriyeti malullerinin hâmi ve reisidir • ler. Millî Müdafaa Vekâleti Celiiesnin bir takım tedbirler aldığından bahsediliyor. Hükumeti Cumhuriyemizin bizim dileklerimizi nazan itibara aldığından dolayı arzı siikran eyleriz. Bugün ba memleketi idare eden büyük ve muh • terem şahsiyetler daima bizi düşünmüfler ve düşüneceklerdir. Sakatlann iş • Pîrinçlerîmîz [htiyaca kâfidir IBirtnci sahifeden mabait) pirtnc fabrikalannın kontenjanda az pirînç bulunduğundan istifade ile fiatları artırdıklarmı iddia etmek haksızlık olur. Maamafih şayet bundan sonra boyle hareket edecekler olursa, hakla rında ihtikâr takibatı yapılması tabiî olacaktır. Yerli fabrikalann kontenjan vaziyetinden istifade ettiklerini Heri sürerek ve yahut yerli malının kif ayet etmiyeceğini iddia ederek konten jan miktannı arttırmak gayesini takip edenler ecnebî mah pirinç satmağı menfaaüerine daha muvafık buluyorlar. Çünkü her hangi bir zamanda bu mallar stokunun bir elde temerküz ettirilmesi ve maliyet fi atlannm gayrı vazıh bulunması hasebüe bu mutavassıtların bu malla * rın satışından daha fazla kâr et mek imkân ve fırsatını kaçırmak istememeieri ve normal kâra kmnaat etmemeleri ve bu yüzden memleket mahsulünün istihlâk edilmiyerek ecnebi malının revacını temme çalışılması doğru değildir. Ecnebî malla rrara nedretinin istihlâkimiz üzerine bir tesiri olmıyacaktır. Evsafı itibarile bunlara muadil bir hale gelen pirinderiınîzle bunlar arasındakî fark ancak bir lüks mes'elesi olarak kahnıştır. Mutavassıt ve peraken decilerin yerli malna teshilkâr olmaları bu raesVIeyi de ortadan kaldırmağa kâfi geSecektir. Binaenaleyh memlekette mflrtarca kâfî, evsafça muadil kıymette yerli malı pirinçlerimiz bulunduğu halde müstehliklerin bunlara reîjbetsizliğini celbedecek surette hareket etmek raillî Maarif Vekilinin Gazi Reise hediyesi [Birinci sahifeden ma'bait} «Bu anda duyduğum saadet biiyük • tür.. Kıymetli Maarif Vekflimizin bu armağanmdan dolayı tesekkür ederim. Kendisinden ve dîğer Vekillerimizden her an böyle armağanlar beklerîm. Ve kil Beyin naçiz dedikleri bu armağan hakikatte çok değerlidir. Bu degerin her kes tarafından daha iyi anlasılması icin, bu kitaptan bir sahife okumalannı Vekil Beyden rica ediyorum.» dedüer ve çok aOoşlandılar. Resh Galip Bey Gazi Hazretlerinin emirlerini yerine getirerek armağandan, tayin ve înb'hap etmeksizin, bir sahife açh ve «hepimizin bahtma» diyerek okumağa başladı. Bu sahifede Türk milletinin ari ve medenî bir millet olduğu, bazı gafillerin zannı gibi 400 çadır halkından ibaret olarak Anadolu'ya gel miş olmadıklan, burasmm binlerce se nedenberi Türk'Ier tarafından oz vatan yapılmış oldugu ve Türk ırkmm yaratılısmdaki yüksek ve büyük vasıflar anlatıhyordu. Bu giizel tarih sahifesi samhnî bir heyecanla dmlendi ve sürekli alkıslarla karsılandu Bugünkü sarî îktısat hastahği; satroak, ihracat yaptnak ve müm kün mertebe diğer memleketlerden hiç bh şey ithal etmemektir. Buntm içind*ir ki bugün her yerde her nevi Mtihaalât artryor, dolup taşıyor. Mahsulât depolara nakil masrafına bile tekabul etmediği için ya Bu umumî anlaşmanm husule gelkıldığı, otomobS, makine ve her nemesi için biraz ceoaret ve vaziyeti vi fabrika malları ardiyelerde atıloldugu gibi müşahede kuvvetine mamts bir halde kaldığı, lim*nlard» lik nlnuk lâzımdır. Her mille» 1r*nbinlerce vapurun çürümeğe mah di teknikle^miş oldiığu derece ufak kum yattığı bir zamanda, büyük saveya pek azim fedakârlıklara katlerile hiç bir alâkası olmıyan eemiyeti nayi ve yüksek teknik illetine müp lanmak mecburiyetinde kalacaktır. muhtereme azası fuzuli olarak bu bahse telâ olanlara acımaktan baska el Milyarlarca liralık makine haline ifkanşmasınlar. Mademki cevap vermek den ne gelir? rağ olunmuş demir, dünya insanla hevesindedirler, şu suaüere sarih olaTak Lüzumundan fazla yükselen bu meskun olalıberi nasıl toprağın i cevap vermelerini bekliyoruz: Umnm yüksek teknik değil midir ki bugün çinde çürümekte idise bugün de armalullerin şahsiyeti maneviyesinden ia herkesin başraı nâra yaknuş bulu zın yüzünde çürümeğe mahkum o tifade ederek ve sakatlar namma Vi • nuyor? > . «„,..» •***»>.««. . «..«/».lacaktır. Bir çok isler, büyük en lâyetten müsaadeaini alarak yapmış oldüatriler rnkıraz bulacaktır. Yük * Bu sözlerîmden memleket hesa duklan tombaladan hasıl olan parayı sek gümrük tarifeleri, himaye ve bına teknolojiye karşı istigna mâ hangi sakat arkadaşın işi için sarfetmişmüdafaa usullerini bertaraf edecek nası çıkanknasm, yalnız yüksek lerdir> On senelik maaşını alanlara hüolan Free Trade yani serbest ticateknik derken başka memleketle ret ve mübadele esasları hâkim olkumeti Cumhuriyemizin lutuf ve atıfeti rin başına belâ ettikleri bh takım mağa başladığı gündür ki beşere, makine ve demir yıgınlarını biz de olarak tekrar maaş verileceği mukar heapsız bir şekil de bafimıza musal refaha kavusmak nasip olacaktır. rerdir. Bu nauameleyi takip edemiyecek Yoksa otarşi ve yeni iktısadî ni derecede bulunan arkadaşların mua • lat etmiyelim. Dünyanm bazı memleketlerinde bunları yerinden kalzam ile bu işler muhakkak ki daha melesini takip etmek ve bu işi bir an dırmak mukabilinde insana badava berbat olacaktır. evvel yaptırmak cemiyetin vezaifi as verecekleri bir devirdeyiz. Fennin NÜZHET liyesinden iken sakat bir arkadaşın bu muamele için vereceği istidamn cemiyet daktilosunda yazılmasına bile hangi his ile mâni olunmuş ve bu arkadaşr kapı dışarı edilmiştİT?. Mesmuatımıza nazaMerkezî Çekoslovakya'da Azzeynşran diğer sakat bir arkadaşa da ihtiyatayn sehrinde bulunan maruf bir firma Limanımızdan gelip geçen vapurlara ercınız var»a Darülâcezeye gidiniz, denilÇatalca'da bir elektrik ampuHi fabrikazaklanm intizam ve mzibat dairesinde miştir. Sakatlara muavenet ve işlerini sı tesis etmek üzere Istanbul Ticaret vermek üzere teşküine teşebbus ohm odasına müracaat etmiştir. Oda bu hu takip etmek için kurulan bu cemiyetin duğunu yazdığımız şîrket müessisleri dün susta tetkScat yapmaktadır. vazifesi sakatlan Darülâcezeye gönderkendi aralarmda içtima ederek ihzar omekten ibaret midir? Bu işler hüku Iunan nizamnameleri uzerînde konuş metimizin bir şekil ve nîzam vereceğine Bozoyük kereste fabriası sahibi Biise hiç süphemiz yoktur.» muşlar ve faaliyetlerinin zabrta ile alâlecik meb'uBU tbrahim Bey dün, Bozökadar aksamı uzerînde bir de muhbra yuk'ten sehrimize gelmiştir. Fabrikanuı 4 Kânunusani çarşamba akşamından tanzim ederek Vilâyet makamma tevyanan makine dairesi hakkında mahal • itibaren di eylemişlerdir. Bu şirket sayesinde valen tahkikat yapmak üzere Bozoyük'e purlann şehrimizden tedarik etmek mec gitmiş olan sigortacılar da avdet ethaftalık programtna ilâveten mişlerdir. buriyetinde olduklan' ihtiyaçlannca Halk MusiM Cemfvetinden: «/1'933 cuma günü saat 16 da, Şehzadebası'haa, Letafet aparttmanında kâin cemiyet merkezinde yapılacak umuml heyet lçtlma ına bllumum kayıtlı azanm teşrifleri rlca oJunur. içtimaa davet TeşekkOr üfulile dPhun oiduğumuz azîz f>»^>a ve dayunız Behçet Beyin cenazesinde hazır bulunmak suretile teessüratnnıza iştirak ve telgraf, mekhıp ve suverî saire ile bizleri teselli buyuran zevafa kirama ayn ayn tesekküre farü teessürumüz mâni olduğundan muhterem gazetenizin buna delâlet ve tevassutunu rica ederiz efendim. Merhmnun zevcesi: Nazlı BeKcet, yeğeni: tnhisarlar murakıplanndan Halet, yepeni: tnhisarlar umym müdür muavini Münir Husrev, oğlu: Ziraat Bankası memurlanndnn Sedat, o?lu: avuk» VerJnt, damadı: Dr. Celâl, k m : Sâra Celâl. Vapurlara erzak Verecek şirket Ampul fabrikası yapmak istiyorlar TeşeHkur Sevgili validemiz Kâmil Paşa kerimesi Nafia Hanınun vefatı dolayısüe gerek bizzat ve gerekse mektupla bizi teselli eden zevah kirama teşekkurlerîmizi iblâğ ederiz. Merhumenin kerimesi Damadı Afife Nuri Mahdumlan: Rasih, Nafî, Müfit BözOyOk'te yapılan tahkikat irtihali möessif Beşîktas'ta Şenlikdede mahalTesnun Mektep sokağmda 35 numarada ikamet etmeket olan 18 inci mektep muallimlerînden Feyziye Hanımm validesi sa« lih&ti nisvandan ve gayet kıymetli emektar muallimlerimizden Emine Cavide Hanım ramazani serifîn uçüncü gunü irtmali daribeka eylemîştir ve Yahyaefendi dergâhındaki makbereî mahsusasma defnedumistir. BU AKŞAM fılmini takdim edecektir. Yapan: OSMAN MÜMTAZ Oynatan azamî sühulete mazhar olacaklan ve pek ziyade memnun kalacaklan şüphesiz göriümektedir. Dün akşamdanberi M A Alâkadarlar arasında yangmm ne suretle çıktıgı hakkmdaki tahkflcat devam etmektedir. Bu tahkikat neticesinde sigorta bedeli icin de karar verflecektir. J i K Sınmasinda H Â1DMI Karagöz Hüseyin Ef. Asım Bâba Kanunî Tevfik B. Kemal Baba Şarkıiar: EMİNE Hanım Çocuklar; figüranlar vesaire Ipekfilm stüdvosunda çevnimiştir. Reîsicumhur Hazretlerinin tetkik seyahatleri Reisicamhttr Hazretlerinin itfee lisin kış tatilinden bilistifade yapa caklart memleket seyahatinde hendilerine Iktısat Vekili Celâl Beyin de refakat etmen mahtemeldbr. Mec lis eumartesi kış tatüi yapaeakttr. menfaate karşı vazifesizlik etmek olur ki, biz bütün tacirlerimizi bun • dan münezzeh biliriz ve öyle gor * mek isteriz.» » RESMı 6EÇ T Bugun Filmi bütün seanslarda salonu bidcahinç doldurmaktadır. Güneş gibi parlak v temiz bir çocukluk sâflıği, pervasizlıği ve sonsuz macera merakı, sadık arkadaşbk hisierini taşıyan küçük bir çocuk kafilesi, hoş bir ahenk ve merak ve neş'e içinde Berlin gibi büyük bir şehrin korkutucu kalaHahgı ve degişik liği içinde emsaisiz bir mecera. Bin çocukla birlıkte canh bir maceravı yaşayacaksınız. ORTA MEKTEPTEN EMiL VE ARKADAŞLARI ssat 2!,30 Ifâveten: Radvo haii hazır diinva bavadisleri Pazartesi • Perşembe Komedi 3 perde Yazan: Musahip Zade Celâl Bey Halk gecesî Darülbedayi temsilleri Şehir Tiyatrosu llllll Istanbul Beledi esi L İ SİNEMADA I Ramazanın birinci fevkalâde galası şerefine PiERRE BENOIT'nin şahesereri ve BRİ6İTTE HELM'in femsili muazzamı Mevsimin en büyük sinema hâdisesini teşkil edecektir. ilâveten: FOX JURNAL dünya havadisleri ramazan münasebetile 2 suvare verilecektir. 8,3010,30 Bu akşam Gala müsameresi şerefine sdrprfe T L A NT iD Karanlıkta kapı açılıyor ve korkunç apaş görünüyor. Bu, GÜNAHKÂR K IZ filminde JEAN GABtN'dİR.

Bu sayıdan diğer sayfalar: