3 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

3 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Yazan: MARTA MAK KENNA İki YvM Kız Çevıren: ABlDtN r Cttmhmrîyet ' 3 Mayıs Şehir ve memteket haberien 100 kişi zan Altına almdı Komünistlik tahkikatı Jevam ediyor Zabıta tarafından komünist pro* paı^andası ve tahrikâtı suçlarile ya kalananlann adedi 100 kisiye baliğ olmuştvr. Bunlardan evvelce komıinistlikle alâkalanndan dolayı nezaret p.lttna alınarak bu seferki tahrikâ» işlerile münasebetleri olmadıklan «nlas.İBnlar bir iki güne kadar serbett bırakılacaklardır. Zabıtada evvelce yaka'anmıs olan ve komünistlik tahrikâtı yap tıkları anltşılan ilk kafile bugün Müddeiumumiliğe verilecektir. Sonradan yakalanan komün\st ler hakkındaki tahkikata da devam edilecek, bunlar da bir müddet sonra Adliyeye sevkedileceklerdir. Zabıta, dün de gizlî komünist teskilâhnm elebasılanndaı olan ve bes ay evvel Avrupa'dan gi'zli tahrikât yapmak maksadile şehrimize gel dikleri anlaşılan iki Türkü yakala mıştır. I, Siyasîiemal Japonya ile Çin Arasında ittifakî Uzak şarkm iki büyük milleti Japonlarla Çinliler arasında bir buçuk senedenberi devam eden kanlı mücadele ler, makus bir netice verecek gibi görünüyor. Bu mücadelelerde iki tarafm verdiği kanlı zayiat, iki milleti birbirinden uzaklaşhracak yerde birbirine yakın laştırmaktadır. Japonlar, Mançuride büyük askerî harekâta basladıktan sonra Çin hükumeti harp ilânından çekinmiş, el albndan mukabelelerde bulunmuştu. Ayni za manda, azasından olduğu Cemi yeti Akvama müracaat ederek onun müdahalesini istemişti. Fakat bu sulh müessesesi iki tarafı uzlaşormağa çalışacak yerde hâktm bir vaziyet takuıdığmdan Japonya Cemi yeti Akvamdan aynlmışh. Japonya bu karan verirken (Asya krt'asi Asyalılanndır) düsturuna istinat ederek bir Asya birliği tesisi f&rin de fleri sürmüstü. Vaktile Amerikanın büyük Reisicumhuru Feodor Roosevelt RusJapon muharebesinden sonra Japonyaya Asyada bir Monroe kanunu ilân etmesini teklif eylemişti. Japonya şimdi bu tevsiyeyi hatnlamakta ve tatbika karar vermie bu'unmaktadır. Monroe kanunu Asya haricindeki büyük ve küçiik devletleri yani Avrupa ve Amerika devletlerini Asya işlerine karış dntmamak, bunlann silâh ve kuvvet ile müdahalede bulunmalarına meydan bı* rakmamak demektir. Şimalî Amerika müttehit hükumet leri vaktile böyle bir kanun ilân etmiş olduklanndan Vasatî ve Cenubî Amerika kıt'alanndaki bükumetlerin işlerine Avrupalı hiçbir devlet müdahale edememektedir. Böyle bir müdahaleye cesaret edecek Avrupalı devlet karşısuıda Şimalî Amerika müttehit hükumetleri devleti muazzamasmuı donanması ve ordusu bulunacakbr. tşte Amerika hükumetinin Amerîkada oynadığı rolü Japonya da simdi Asya işlermde oynamak istiyor. Bu siyaseb'n ilk es^rlerini artık müşahede etmiş bulunuyoruz. Cemiyeti Akvamâa» kendisi içîn bir hayır beklemiyen kendi h>Ulî kuvvet lerinin kifayetsizliğini dahi anlıyan Çin millî hükumeti için Manço hakanlan zamanmdaki geniş imparatorluk hudut • larmı geri almak üzere ya Sovyet Rusyası ile ittifak etmek, yahut Japonya ile uyuşmaktan başka çare yokto.^K> Çin millî hükumeti için birinci şıkı ihtivar etmeğe, yani Sovyet Rusyası ile itb'faka imkân yoktu. Birkaç sene evvel Çin millî hükumetüe Sovyet Rusyannm arası bozulduktan sonra Moskovadan teşvik ve yardun gören ÇmU komünistle rin kuvvet ve nüfuzu günden güne kuvvet bulmuştu. Çin millî hükumeti ile Sovyet Rus yası arasmda diplomasi münasebat iade edildiği halde bu iki devleb'n komşuluğt bir türlü samimî bir şekil alamamışbr. Bilâkis doğrudan doğruya Japonya fle uyuşmak fikirleri kuvvet bulmuştu. Ingiliz gazetelerimn verdikleri haberiere göre Japonya ile Çin arasmda şimdiden itilâf hasıl olmuştur. Bu itilâf mucibince Seddi Çinin iki tarafınds. geniş birer saha askerh'kten tecrit olunacak, buna mukabü, şimalî Çin timan ve sahil lerinin Amerika ve Avrupa devletlerine karşı müdafaasını da Japonya deruhde edecektir. Bu haber teeyyüt ederse Ja • ponyanın yeni siyasetinde muvaffak olduğuna hükmebnek icap edecî&br. MUHARREM FEYZİ DAVER 19 Aldığım ilk vazifemde muvaffak olduğum zaman Başmüdürlüklerin salâ casusluk bana çok h olay ve basit gelmişti hiyeti artırılıyor Kahve rengi kâğıtlarla örtülü olan bu pencerelerin hepsinden bir çift hain gözün gizlice bana baktığını zannederek korkumdan titriyordum. O kadar th • rivordum ki dizlerim birbirine carpı • yordu. Devriye gezen jandarmalardan biri, çıkmaz sokağuı ağzında duruverse benim balim nice olurdu. Ya, sokağa girer de, beni pencerenin önünde zangır zangır titrerken yakalarsa. Sokağa çıkılması memnu olan bu Matte ne işin var, burada, diye so • rarea b«n ne cevap verirdim. Ba dü • şüncelerle taniyeler, asırlar kadar uzun geliyor, pencere acılmıyordu. Bird«tbire, hiç bir giirültü olmadan, pencer««tjn camı yukan doğru kalkh. Bir kaç santimetre kadar açıldıktan sonra» flfeeenin karanlığı içinde beyaz bir el, yavaşça aralıktan nzandı. Ba elin avcu açıldı. Elmdeki kıymetli ve belâlı kâgıdı, alelâcele bu avcun içine attım. El çekildi, pencere kapandı. Ka • ranlık sokakta çıt yoktu. İlk vazifem bi'fnişti. Fak>t meVurr f kmazdan bir belâya uğrarnadan oirtv mak gibi korkulu bir ış r>eniiz b'tonemişti. Yavaş yavaş yü*ij.<îim. Gczlerim, kul&klanm dikkat kesilmisti. Sokağın ağzına gelirken kuvvetli bir ayak sesi isıttim. Titriyerek durdum. Galiba yakalanıyordum. Bu saatte sokakta Rezen ya bir asker, ya bir jandarma olabilir • di. Ayak sesleri yaklaşh, yaklaştı, ben, duvara dayanarak büzüldükçe büzül • düm. Bütün kuvvetimle taşlara daya • nıyordum. Ah, su duvar yanlsa da içine girebilseydim. Nihayet bir Alman jandarması sokağın ağzında göründü. O, binnisbe ay dıniıkta. ben karanlıkta idim. Sokağa girerse hapı yutmu cf rm. Göğsürtıü pa • ralıyacak kadar şiddetle çarpan kal • bim, sanki çarpınbsını Alman jandar • naasmın duymasından korkuyormuş gibi durmuşta. Aramızda üç dört met rodan fazla mesafe voktu. Gece dev • riyesi başını çevirdi. Çıkmaz sokağa bir göz attı. Kendi kendime: Marta, belânı buldun dedim. Allah, o karanlıktan razı plsun. Jandarma beni görmeden âdeta yanımdan geçip gitti. Biraz uzaklaştığını ayak seslerinden anlayınca bütün cesaret ve azmimi toplıyarak saklandığım duvar dibinden fırlayıp caddeye çıktım. Bir dakika sonra, geniş caddede adeta koşarak yürüyordum. Fakat daima evlerin gölgesini takip edi yordum. Şimdi artık pek korkmu yordum. Yakalansam da hastane den geldiğimi söyliyebilirdim. Bi r«x sonra, kestirme bir yoldan eve kapagı attım. Muvaffak olmuştum, ilk vazi femde muvaffak olmuştum. Bunu düsündükçe, kanım sevinçle damarlanmda dolaşıyordu. Vatanıma hizmet etmiştim. Hayatımı memleketim içm tehlîkeye atmış tım. Eve girip te odatna çiktıktan, soyunup yatağıma yattiktan sonra, casusluk, bana nekadar basit ve kolay geliyordu!. Fakat dur bakaiım sevgili Marta, daha işin başlangıcındasın! B. M. Meclisi dahiliye encüme ninde olan Posta ve Telgraf umum müdürlüğünün teşkilât kanun lâyihası bu devrede çıkacak ve derhal tatbikraa başlanarak esaslı ısIahat yapılacaktır. Posta naklîyat işlerini kolaylaş trrmak için bu idarenin Nafıa Ve kâletîne raDtolunması muvafık görülmüştür. Miktan azaltılacak olan başmüdürlüklerin salâhivetleri arttırılarak şimdi îdare merkezinde yapılan işlerin bir kısmı başmüdürlüklere devredilecekth*. Merkez teşkilâtmda esaslı tebeddüller olacak, fen ve işletme jaü dürlükleri birleştirilecektir. Posta îşlerinin ıslahı İBir Bulgar Genci çıldırdı Talebe Petrof dün akşam hastaneye kaldırıldı Dün sabah saat sekiz buçukta Cağaloğlunda; Darülfünun Dişçi şubesindeki Bulgar talebeden tstoyan Petrof Efendinin timarhaneye girmesile neticelenen bir hâdise olmujhır. 30 yaşlarmda olan bu Bulgar talebenm Vilâyete giden yol üzerinde «Bulgarya, Bulgarya!..» diye bağırdığını görenler etrafına toplanmışlardır. Hâdise mahalline gelen zabıta memurlan, Petrof Ef. nin bağıra bağıra bulgarca bir şeyler söylediğini ve son derece müteheyyiç bulunduğunu görerek kendisini yakalayıp Alemdar merkezine götürmüşlerdir. Karakolda nezaret altına alınacağı sırada sokağa fırbyan Petrof Efendi, kaçmağa başlamış ve kendisme veb'şerek yakalamak istiyen polis memurlannnın elinden kurtulmağa çalışarak gene: «Bulgarya, Bulgarya!...» dı've haykırmıs ve bazı tefevvühatta bu\ ımuştur. Petrof Ef. bu kadarla da kalmamıs, etrafmdaküere tecavüze kalkışmı«<a da derdest edilerek Polis Müdiriyetine götürülmüstür. Müdiriyette, zabıta doktonı tarafmdan yapılan ilk muayenede kendisinde delilik arazı görülerek muhafaza altında Adlî tıp işleri dairesine naklolunmuştur. Adlî bp dairesinde zaptı imk/nsız bir hale gelen ve etrafındaki insanlann üstüne atılmağa uğraşan zavalh gencin kollannı bağlamak mecburiyeti hasıl olmuştur. Bulgar genci mütemadiyen: « Beni öldürecekler, bırakın!... diye bağınyor, etrafındakilere saldırmağa uğraşıyor, Türklük aleyhinde bir takım hezeyanlarda bulunuyordu. Saat on albya kadar devam eden müşahede neticesinde Petrof Ef. nin Paronoia denilen cinneti itisafiyeden muztarip bulunduğu, bu hastalığın tesirile herkesten şüphe ettiği anlaşılmış ve Emrazı akliye^hasatnesine naklme lüzum gosterilmiştir. Petrof Ef. dün akşam Belediye hasta otomobilile Bakırköy hastanesine gö türülerek tedavi altına ahnmıs, d^'i olduğu tahakkuk ettiği için de hakkmda takibattan sarfı nazar edilmiştir. Mütemmim tahkikata göre, son za • manlarda Petrof Ef. nin halinde gayri tabiilikler olduğunu talebe arkadaşlan da farketmişlerdir. Zavallı talebenin cinneti dün sabah şiddetlenmiş, ikametgâhı olan Emirsinan mahallesmde Tülbentçi sokağında 16 numaralı evdeld odasımn pencereIerini ktrmış, daha bir takım mecnunane hareketlerde bulunmuş ve nihayet yokanda kaydettiğimiz hâdiseyi yapmıştır. Petrof Ef. nin uzun zamandanberi Istanbulda bulundoğu anlaşılmıştır. Kendisinm tedavi edilmek üzere memleketi olan Bulgaristana gönderilmesi meldir. Benim minimini zabitiml tlk maceramı takip eden günlerde, artık casusluktan zevkalmağa başlamıştım. Etrafımda gördüğüm her seyi, ayn bir dikkat ve merakla tetkik ediyordum. Roulerste buharla işliyen eski usul tramvaylar v a r di. Çok gürültü eden ve çok sarsılan bu tramvaylar, ikide birde bozulup durduklan için Alcnanlar bunlara <Ça ne fait rien» «bir şey değil!» ismini takmışlardı. ÇünkU tramvaylar her durdukça Almanlar, Belçikalı vatmanlara yahut biletçilere: Ne oldu, diye sordular mı? Ça ne fait rien, bir şey degil! cevabını alıyorlardı. Onun için tramvayların adını «Ça ne faît rien» koymuşlardı. Bu eski zaman yadigârları bana bir «ilham» verdi. Bu tramvayların nef es nef ese, siyah duman bu* lutlan saçarak, sarsılarak sallanarak geçip gittiklerini görürdüm. Bunlar, bazı gün mütevekkil çehreli askerlerle, diğer bazı günler ise menni, fişek, tüfek dolu olarak geçerler, bunlan, Aalmanlann ikinci müdafaa hattına kadar götürürlerdi, tramvaylar, cephaneyi demiryolu istasyonundan ahrlardı. Haftada bir gün fakat her hafta başka bir gün ihtiyar tramvayların, fevkalâde bir faaliyet sarfettiklerine dikkat ediyordum. Haftanm o gününde on iki saat hiç durmadan, cepheye mühimmat t&sırlardı. Buna dikkat et • tikten sonra, Roulerste dur an trenleri öğrenmek istedim. Çok geçmeden tramvayların haftada bir günlük fevkalâde faaliyetlerinin topçu cephanesi getiren biır trenin geldiği güne tesaduf ettiğini ve bu trenIerin tahliyesi için takriben 12 saat sarfedildiğini de öğrendim. Şimdi artık bir tek emelim vardı: Cephane getiren bu trenin hafta • nın hangi gününde ve saat kaçta istasyona geldiğini bir öğrenebil seydhn... O vakit, hemen 63 numara vasıtasile tngiliz tayyarecilerine istasyonu bombardıman etmelerini bildirirdim. Bu malumah almanm yegâne çaresi Alman şimendifer memurlarile ahbap olmak, onların itimadım kazaıunaktan ibaretti. Ondan sonra, belki etsad'üfen ağızla rından kaçıracakları sözlerden yahut ta belki onları mahirane bir »urette sorguya çekerek aiacağım malumattan istedigbni öğrenmek ks bil olurdu. Benim için istasyona gitmek gayet kolay bir isti. Hemen iki günde bir fırsat çıkıyordu. Hasta bakıcı sıfatile, geri hastanelerine gönderilen yaralılan hâmil arabalara, ta istasyonun içine kadar, refakat eder, yaralUarı vagonlara yer leştirirdim. (Mabadi var) Paket postanesinin teftişi Posta ve Telgraf umum müdiir lüğü müfettisleri tarafmdan Paket postanesî muamelâtı teftis edilmekedir. Tetkikah süratle bitîrmek icin muamelâta dört müfettiş birden vazıyet etmistir. Teftişatta alman neticeler hakkmda ketumiyet mu hafaza edilmektedir. Ogmaniye telsizi inşaatt Osmaniyede kısa dalgalı bir tefcis istasyonu yapmakta olan Istren telgraf müessesesi mümessilleri dün Posta ve Telgraf başmüdürü Hüsnü Beyi ziyaret ederek izahat vermiş lerdir. Telsiz istasyonunun insaatı üç aya kadar bhirîleırek hükumete devrolunacaktır. Para sahtekârhğı Devam ediyor Feriköy maliyesinde de bi:1 100 liralıl^ bulundu Zabıta tarafmdan sahte yüz Kraak banknotlar etrafmda tahkikata devam edilirken evvelki gün Feriköy maliye tahsü subesbrie de sahte bir yüz lirahk ele geçmiştir. Tahkfltat neticesinde bu paranın ŞişKde Mesratiyet mahallesinin Hastane sokağmda 1 numaralı apartımanırf sahiplerinden manifatura tüccan Alemzade Izzet Bey tarafından veraset vergisi olarak verilen 1185 lira arasında bulunduğu tahakkuk etmistir. Maliye tafuü subesi veznedan akşam mevcudü sayarken 83388 numaralı olan bu yüz liralığın sahte oldugunun farkına vannif ve işi polise haber vermiştir. tzzet Bey polise verdiği ifadede bundan bir müddet evvel Selânik Bankasınrlan iki adet yüz lirahk aldığnu, bu paranın o banknotlardan biri olduğunu snvlemiçtir. Yapılan tahkikat neticesinde bu yüz liralığın evvelce meydana çıkanlan sahte paralardan olduğu anlasdmıstır. Ytrfe lirahk Beyoğlu Defterdaruğma teslim edilmtştir. Tahkikata devam edilmektedir. Mektep kitaplarının satış tiatları 1933 1934 ders yıh için neşrolunacak kitap listesine dahil edüecek tabiler tarafından bastırılmış mektep kitaplarının basıldıkları tarihlere bakılmaksızın evvelce konmuş veya son ikî sene zarfinda tatbik olunmakta bulunan esasa göre ye niden konacak kitap fiatlannın alfabelerde % 30, ilkmektep kitaplarmda % 20, ortamektep ve üse kitaplannda % 10 nisbetmde indirilmesi ve hesap esasmda çıkacak kesirlerden yarrm ve daha fazlasınm bire çıkanlmasi ve yanmdan nok sanlann hesaba katilmaması kararlaşhnlnuşhr. Fakölte ve üse imtihanlan Darülfünun fakültelermde ted risat 22 mayısa kadar devam ede cektir. Yirmi mayısta dersler kesi lecek ve 25 mayısta imtihanlara başlanacaktır. Talebe imtihanlara kur'a sırasile gireceklerdir. Lise bakalorya imtihanlan da 15 haziranda başlayarak 30 da brtecektir. Hanği dersin sualleri vekâletten geleceği hakkmda henüz mektep müdiriyet* lerine tebliğatta bulunulmamıştır. Hariçten bakaloryaya girecek olanlardan erkekler tstanbul lisesinde, hammlar Istanbul kız lisesinde imtıhan olacaklardır. Bu sene talebe kapmlara 15 temmuzda çıkacaklardn*. Askerî talim ve terbiye otuz temmuza kadar devam edecektîr. TOrkçe ezan aleyhinde buiunan Fırıncı Beylerbeyinde oturan fınncı Hasan Efendinin türkçe ezan aleyhinde tefevvühatta bulunduğu tesbit edflerek Us • küdar müddeiurnumiligine tevdi edil • miştir. Şehirde kuduz yok Tıp Fakültesinin yeri meselesi IBaşmaTcdleden mabartl Kara AH çetesinin muhakemesi Gebze ve civannda şekavet yapmaktan suçlu olan Kara Almin muhakemesine dün Ağırceza mahke mes:!nde devam edilmiştir. Dünkü celsede Müddeiumumî eski iddiasında ısrar etmiş, suçlu vekilleri tarafından müdafaa yapılmıştır. Mu hakeme, karar vermek üzere gelecek salı gününe bırakılmıştır. kere konuşmuşuzdur. Bu arsanın nihayet inde vaktile ciheti askeriyece depo diye kullanılmı» birkaç bina ile denize doğru ı\zatılmış kârgir bir iskele vardır. Iste bu iskele vapurlann yanaşmasma müsait olacak bir şekilde ıslah olunarak Haydarpasa ve Kadıköy vapurlanndan kâfi miktan sabah ve akşam seferlerinde bir de buraya u^ratıhnca müessesenin Istanbolla uzaklığısıfıra mdirilmiş olur. Bu iskeleye belki pek sıkı lodoslarda vapur uğramıyabilir ki senede ancak üç dört defa olacak bir hâdisedir, ve o zaman nraessesenin Haydarpaşa<dan mesafesi yürüme ile on dakikadan îbaret bulunduğu da daima habnmız • dadır. Bu serait içinde Beyoğlundan kalkıp ta Gerrahpaşaya ghmekle mües•«•eden hareketle oraya gidip gelmek arasında hiçbir fark kalmamıs olur. MSessesenin bertaraf edilecek tek noksanı yalnız hastaneden ibaret defildir. Müessesenin yatak adedi azaltilan kendi hastanesini genişletmek ve büyütmek mümkün ve zaten lâzımdır. Memleketin hastane ihtiyacı mevcutla nalîolunmuş değüdir, Zevnep Kâmil bastanesi de büyüyebilir. Bunlan hedef ittıhaz edersek müessese az zamanda ve adeta kendi elinde denilecek •urette yanı basında bin yataklı hasatnelere malik olabilir. Falkülte hocalannın klinikleri ücretli ve hususî oda ve yataklan da şamil olmak fartile fakültenin hastane müessesatı meyanında teessüs etmis olmak lâzımdır. Mektebnı mevkii neresi olursa oîsun bunon fcöyle yapılmaaı zaten bir zarurettir. Hocayı mektebe ba^îamak istiyoruz. Bu zorla olmaz, belki şeraitmi yerme getirmekle kendîliğinden tahakkuk «der. ı [ Hocayı mektebe bağlamak.. tşte Tıp fakültemizin en bSyük ihtiyaa buradadır. Hocayı mektebe bağlamak için müracaat olunacak tedbirlerin basmda hocanm ikdan gelir ki bunun heosi mutlaka bOtce meselesi değildir. Biz kısmen hocalann maisetlerini hakikaten terfih etmekle beraber diğer taraftan onlara öyle serait ihzar etmis oluruz ki hoca seve seve kendiliğinden müesseseye bağlanır. Fakülte hastanelerinin az zamanda memlekette • ve bihakkm en ziyade rağbet gören müesseseler olacağmda kimin şüphesî vardır? Gnlan şube şube memleketin en maruf ehliyetleri idare edecek olduktan sonra?.. Bu serait yerine getirilisin de siz kürsülerin kıymerini • hatta hoca oraya bağlı olarak o zaman görün, ve ilmin nasü bir feyizli cereyana gireceğini o zaman temaşa edin. Eğer bu mülâhazalar muesseseyi şimdi bulunduğu yerde bırakmağa kâfi ise o zaman bu meseleyi halTolunmuş sayarak asıl ise geçebil^riz ki o da fakültenin noksanlamu ikmalden ibarettir. Bu noksanlar maatteessüf çoktur. Bu deveyi gübnekten başka çaremiz olmadığına göre hiç vakit kaybetmeksizin o noksanlan ikmale baslamahyız: Meselâ her sene fakülteye bu maksatla 150200 bm Kra vererek. Muhterem Maarif Vekilimiz Reşit Galip Beyefendinm himmet gözünü bu noktaya ehemmiyetle çekerek bu işe bu seneden baslamasmı hassatan rica ederiz. Fakülteye aynca milletin de nazan dikkatini celbetmek lüzumunu hissediyoruz ki o bahis üzeıinde başka bir gün konusacağız. YUNUS NADİ 6alatasarayda muavin yerine telebe mömessili Galatasaray lisesinde tasarruf maksadile sekiz muallim muavininin vazifeden affedildiğini yazmıştık. Bu muamelenin geçenlerde mektepte yapılmıs olan teftis ile alâkası yoktur. Esasen muallim muavirJeri yalnız sınıflara nezaret.vazifesile mükellef olduklanndan bundan sonra bu iş talebe arasında tefrik edi lecek mümessillere gördürülecektir. 6enç!erin isticvabı Razgrattaki Türk mezarhğınm Bulgarlar tarafından tahrip edilmesi üzer!ae Bulgar mezarhğına bir çelenk koymak üzere yapılan miting dolayısile, müsaadesiz tecemmüe sebebiyet vermekten maznun 23 genç hakkmda dördüncü istintak hâkimliğince tahkikata devam edilmektedir. tstintak hâkimliğ! tarafından bu talebe için yeni celpler kesilmiştir. Talebe derslerine ve imtihanlarına mârri olmıyacak bir şekilde üçer, dörder kişilik kafileler halinde Adliyeye davet edilerek ifadeleri alına caktır. Galatasarayda dünkü içtima Dün Galatasaray lisesinde ecne bi rfil muallimlerinin iştirakile Mr toplantı yapılarak, tedrisat meseleleri görüşülmüş ve talebeyi daha iyi yetiştirmek için bazı kararlar jtti haz edilmiştir. Muaflimler Birliği kongresi Muallimler Birliğinin senelik kongresi yann saat on birde Birliğin Sultanahmetteki merkezinde top lanacaktır. Felsefeclerin çayı Darülfünun felsefe subesi cemi yeti tarafından bu seneki mezunlar şerefine Halkevinde bir çay ziyafeti verilmiştir. Komisyonda lasarruf Muhtelit Mübadele komisyonu neyeti umumiyesinin yaptiğı içtimada tasarruf maksadile komisyon Basmuhasehecisi M. Stelyanid^in vazifesine nihayet verilmiştir. Uçüncü büro tarafından halli ha • kemlere verilen bazı eşhasa ait mesaü hakkındaki hakem kararlan dün heyeti umumiyeye tebliğ olurunustur. Möteferırlk M. Piyer Kentin mösahabesi Şehrimizde bulunmakta olan Fransız muharrirlerinden M. Leon Piyer Kent bugün saat tam 5 te Galatasarayhlar cemiyetinin merkezinde bir edebî musahabede bulunacakbr. Tıp Encümeninin iki gün evvelki içtimaında, son günlerde ve doktorlara vaki müracaatlerden anlaşıldığına göre İstanbulda kuduzun çoğaldığı mevzuu bahsolmuş ve köoeklerin süratle itlâfı için Belediyeye müracaat edilmesi kararlaşmışhr. Sıhhiye müdürii Ali Rıza Bey dün bir muharririmize bu hususta şu izahab vermiştir. « tstanbulda kuduz vukuatı ço • ğalmıs değil bilâkis yok gibidir. Yalnız geçenlerde Beykoza civar köylerden in* 1 mis birkaç köpek bir iki kişiyi ısırmışhalinde bu ve diğer köpekler itlâf edilEvvelki gece, gümrüklerde çoft gamişler ve hastalan tedavi altına alın rip ve cüretkârane bir hırsızlık olmusmıstır. Tıp Encümeninden böyle bir tezbir. Gece, ortalığın tenhalaşmasından kere almadım.» istifade eden mechul bazı şahıslar gümriiğün arka tarafından dama çıkarak oradan kıymelti bazı eşyanm saklandıGülhane dördüncü bbbî müsamereğı deponun üzerine inmişlerdir. Hırsızsine 30/4/933 pazar günü saat 17 de muallim Esat Bey riyasetinde başlanmış lar buradaki telörgüyü nöbetçüerin fartır. kına vararruyacağı bir sessizlik ve ustal'kla keserek içeri girmislerdir. Üzniye muavini Nejat Bey tarafından Mechul şahıslar buradaki muhtelif bademcik ameliyatı ve ihtilâtlannda endikasyon hakkında izahat verilmiş, müsandıklan açarak içlerinde bulunan kıynakaşaya muallim Abdülkadir Bey ta metli eşyadan bir çoğunu alarak sıvış rahndan mide kanemasından sonra aler mışlardır. Bu sandıklardan bir tane • ji vak'ası takdim edilmiş, münakaşaya sinde heroin bulunduğu, hırsızlann ba muallim Nazım Şakir, Bürhanettin, Zeheroini de aldıklan söylenmektedir. ki Beyler; Zabıta tahkikata başlamışbr. tiırsızlar henüz ele geçiribnemişlerdir. AcılaHariciye başmuavini Kâmil Bey tararak icmden eşyalar çalman sandıklar fmdan (Neurolyse) ameliyesi yapılmıs bir vak'a takdim edilmiş, münakaşaya muhteüf tüccarlara ait bulunmaktadır. muallim Operatör M. Kemal, N v ı m Şa Bunlar henüz muayene edilmemişlerdir. kir. Nüzhet Beyler; Asabiye başmuavini Rasim Bey tarafından frengiden mütevellit asabı muharriki vahsii ayın feld vak'ası takdim edilmiş, münakaşaya muallim Nâzun ŞaRomanyadan Izmire 300 aUelik kir, Dr. Mehmet Ali Beyler; bir muhacir kafilesi gelmiştir. Cildiye muavini Kemal Bey tarafm Muhacirlere, Hilâliahmer tarafmdan sadn ve safende gom vak'alan takyardımda bulunulmustur. dim edilmiştir. Uzniye başmuavini Reşat Bey tarafın ni Yaver, Nâzun Şakir Beyler iştirak etdan bir hançere ödemi vak'ası takdim rrişlerdir. edihniş, münakaşaya müderris Tevfik Müsamereye saat ( 1 9 ) da nîhayet ve> Salim Paşa ile muallim Abdülkadir, Şarilmiştir. Cür'etli hırsızlık Gümrüğe girip kıymetli eşyayı aşırdılar Gülhane mösamereieri Romanyadan izmir'e 300 aile muhacir geidi

Bu sayıdan diğer sayfalar: