14 Ağustos 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

14 Ağustos 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'umharîyet' SON TELGRAFLAO Harkoftaki maç Takımımız Ukranya muhtelitine 3 Bir cevap Italya Balboyu büyük tezahüratla karşıladı M. Musolini tayyarccileri bizzat istikbal etti, Jeneral Balbo mareşal oldu Rena 13 (A.A.) Atla» seyahatinden donen Balbo filosu saat 18,30 da Ostieye inmege başlamif ve halkıa tarif edilmet heyecanı U < karsılanmıştır. Etrafında filonun ««Ctiği memJeketUrin sefirleri olan M. Musolini, tayyareıi ilk olarak denize inmiş olan Balboyu karsj lamıştır. Saat 19,15 te bütün tayyareler inmiştir. M. Musolini tayfaları tophyarak raporu dinlemiştir. Bundan sonra tayyareler alay halinde Romaya gitmişlerdir. Bütün yolda halk v«s faşist teskUitlan kendilerini alkiflamıalardır. Romaya saat 20 de varılmıatır. Roma 13 (A.A.) Bütün Italya Balbonun dönüfünü büyük teza • hürlerle alkıalamaktadır. Halk yollarda nümayişler yapmaktadır. Balbo şerefine toplar atılmaktadır. Roma 13 (A.A.) Bu sabah Balbo tayyare filosunun mürettebatı Kral tarafından kabul edilmiştir. Filo efradı aoıura Konstantinin zafer abidesi altından geçmislerdir. Böyle bir merasim 1527 denberi ilk defa olarak yapılmıştır. Nihayet Pa latinede büyük bir askerî geçit res. mi icra olunmus, bu geçit resminden sonra, M. Musolini Hava Nazırı Jeneral Balboyu bava maresah tayin etmiştir. Roma 13 (A.A.) Tayyareei lerin teskil etmiş olduklari alay Colonne gelmiş ve halk burada muazzam bir nümayiş yapmıştır. Jeneral Balbo, etrafında fırka kâtibi umumisi ve bütün tayyare . eiler olduğu halde Matbuat sarayı nın balkonunda görülmüs, fiddetli alkıslarla karşılanraıştır. Jenearl Balbo, bir nutuk •tiyli • yerek kendisile arkadaşlarına ya • pılan iyi kabulden dolayı teşekkür etmiş, şu sözleri ilâve eylemiştirı « Maamafih hakikati gözönünde kaybetmemenizi ve arkadaşlarıma da kaybettirmemeniau iaterira. Bizler büyük bir şefin mütevazi neferleriyİB. O şefin namına her türlü muzafferiyetleri elde etmek hem kolay, hena de aevklidir.» Jeneral Balbonun sözleri bireok defalar alkıslanmıs ve bu esnada miBika inkılâp marşını çalmıstır. Türk resminin Filorinahsı debiyatımızda hicve, ten . kide, füâna gelemiyerek nef sini müdafaa bahanesile keru di kendini pöhpöhliyen bir zat vardır: Filorinalı Naıım Bey. «Yüksek dehaeti siriye» sine delil ve şabit güstermek iein de, başta Ab • dülhak Hâmit olmak uzere, bazı Türk ediplerinin kendisi hakkmdaki naıik teveccühlerini gazetelerle ilân eder ve demek ister ki: «Manekkk bevler! Dikkat! Karsınızda ikinci bir dâhii & zam daha var.» Biz de bu iddiaya '•*• çı nihayet baş keserek, yer Bperck Filorinalıya «Türk Şiir Kralı» unvanmı teklif etmiştik ve üstat ta naçiz teveihimi. zi lutfen kabul buyurarak liirlerinin alfanda, imzalartnm yanma bu şahane hü. viyetlerini kaydetmefe ba»lamışlardı. Şimdi, mizaç kibarile, Türk siir kralı hazretlerinin bir esi de reaJm âlemimizde zuhur etmistir. Hâmit Necdet ismi. Hİ tasıyan ve kalem yerine maSruf »*bahindi tüvü kullanan işbu delikanh da, bpkı Filorinalı gibi tenkitlere »inirJenmiş, tıpkı Filorinalı gibi «böyük» lerin ve meselâ bir «Andre Lothe» un kendisine dâhi, eserlerine saheser dedi. ğini ilân etmis, vazdıfcı hikâveleri Ah met Haşimin pek beğendigini de dünkü Cumhuriyet sahîfesinde kendi kalemi. le kâ<nata bildirrnlştir. Yrlnız su farkla ki Filorinalı Nazım Bey hakkındaki teveccuhler hep yan iledir ve cidden pek maruf hnzalar taşır; Hâmit Necdet <"1>i n»kk'Tidxkî te. veccuhlerse henüı bir rivayetten îbare» tir ve kendinden menkuldür. Bunlarm bir kısım vesikalan Pariste kaîmış ve delikanh ancak mektep tasdiknamesini buraya getirtmiş. Onlan da getirte . bilmek içinbenden altı ay kade» latua bir mühlet istîyor. Fakat bu vesikala nn ne gibi seyler olduğunu çimdilik ker^'sinden baska bilen yoktur. Gene su farkla ki, Filorinah bütün iddialarma rağmen basan çok mîjteva. zıdır ve arada bir, eserleri hakkında herkese caczî mutlakınuzuı tecelfisi dir.» demesİRİ bilir; bu delikanhda ise böyle muvakkat bir tevazudan bîle e. ser bulamazsuıız. Bilâkis Avrupada şaheser telâkki edilen resimler yaptıgını, aradıgı şeyi bu eserinde buldugunu, şu eserinde buldugunu, o eserinde buldu. ğunu ve yazdığı üç hikâyenin Haşim tarafından kendi tabirile «çok beğenîldiğini» söyledikten baska, beni peygam. ber edast takmmakla rtham »ttjği hal • de, nübüvvet sirnna erdiğmi iddiaya kalkan gene bizzat kendisidir. Geçen . lerde Cumhuriyette çıkan Hk mektubunun son eümlesi kendisâu anlarmyan . ların da günün birinde hnana gelecek • lerini şu sahrlarla cihana tebliğ ediyordu: «ömSrlerinde bir defa olstm yarâ • tamamıs ve takiidm Stetine bir adım atamamıs bazı kimseler de beuiııı Mu. hamtnet tablom tçin bir av dünya san'at tarihinde misaller aramakla meşgol ol» dular. Harbi Umumi altı sene sörmeıniş, dört seaede bitraistir! Bu müddet zarfuıda ben Abdullah Cevdetin yanında değildim. Baba dostumuz olan bu muhte rem adamm İçtihat mecmuasuıda topu topu üç hafta kadar meşgul oldum, o da harpten sonra ve haftada bir 3ci gün. Sair lamanlarda kendismi evinde birkav kere ziyaret etmişimdir ve hhrçoklan gibi ben de İçtihat sahibile so. kakta ve kütüpanelerde görüsmek fır saııııı bulabilmişlerdir. Gene Filorinalı bilir, fakat hazret farkında değil ki beni Harbi Umumide tstanbulda kalmağa mahkum eden sebep, kendisinin vücu • dünde bir çizgi büe çizrniven bu haro . ten çok daha korkunç bir haricf hastalıkla dokuz sene mücadele etmek mec. buriyetjnde kalışımdır. Nihayet gene Filorinah bilir, fakat hazret farkmda değilki Abdullah Cevdetin refakati bir zül değil, sereftir. Güzel resimlerini her zaman metet • meğe hazır olduğum bu arkadaş, Av . rupa müıelermi görmediğim içm benim tenkidime ebemmiyet vermedigini de söylüyor ve gene ayni yazıda, kendisinin lehmde yazdığım btr makale için «Peyaminin bu tenkidi teknik cephe . den kuvvetli bir görüşün mahsulüdür.» diyor. Çok şey! Efendi bazretlerinuı re> simlermi metedersek «teknik görüşti kuvvetH bir muharrir» oluyoruz; ken . dini beğenme huyunu tenkk ederaek müze görmemiş, salâhiyetsiz bir mii • nekkit oluyrruı! Halbuki onun iddia. tma göre ancak bunun ak«i doğru ola bilirdi. Görölöyor ki »ğünmekte Filorinah fersah fersah geçerek nâbovvet iddia . suıa kadar gktigi halde, bflgi ve şuur dengi itibarile kat kat geride kalan bu Hâmit Necdet a 100 X Filorinah Naamdur. DünkS yazumda Yunu« Nadi Beye birinci rutbeden, bir musevi gencine ikinci rfltbeden tenkk mfanı ve res . sara Nurullah Cemale de gene bir ten • kit makalesi için iftihar madalyesi öı . san buyuran bu reasamanız, fırçaaue değil, resme ait iddialı kalemi ve miza . cHe, Fflorinalıdan yüz kere daha fazla «Ttirk resim krah» unvanına Iftjnk olmuştur. Bu bapta efkftn umumîyemizin Filormahyı diriğ etmediği Kîtfu Hâmit Necdet Beyden e»irgemiyecegin« de a. minim Yalnız, bu tetviç mera«imme Türk şiir kralmm riyaset etmesini ve Türk resim kra'ımn basuıa tacmı kendi •lila oturtmasını dilerim. Her halde o da bu lutfa esirgeıniyecektîr. Merast • me, Türk reaim krahnuı dahiyane aa • heserler vaphğmı söyliyen Fransu ressamı Andre Lothe cenaplarmm da Paristen çağınlmaaı lâznn gekKğnrt ha. tırlatmaga lüzum var rmdır, bilmem. PEYAMİ SAFA Sırası geldi de J Yerli Mallar SergUi kapanırken... erli Mallar sergisi yarm kapâ • nıyor. Millî mamulâtı adeta garip bir itimatsızlıkla mfthhn . sememeğe alışan halkımız dört beş se. nedir bu sergide gÖrdü ki Türkiyede, hatta en mühim sıhhî müstahzarat ta dahil olduğu halde bütün sanayi yapılabili yormuş. Avrupa mallarmdan daha mnkemmel, daha nefis, daha sağlant ve nihayet daha ucua esya çıkanlabih"yor muş... Yerli mallar sergileri eski de * virlerin bulanık duygulanndan biri olaı» kendimize HhnaUızhğı sindiriyor ve hnanımızı tazeliyor. Anhyoruz ki bu ka . dar rtmalı ve btiz bir dürüstlükle çalı şan sanayiciler, ve sanayii bu kadar hi. maye eden Cumhuriyet hükumeti ayni gayreti mütezayit bir şevkle devam et « tirdikçe bu mübarek topraklar üzerinde insandan başka yapılrmyacak hiçbirsey yoktur! Her günkü gazetelerde Uimlerini ve muvaffakiyetlerini okumaktan d«nn bi zevk duyduğumuz Sümer Bank fab rikalarile huausi fabrikalarm ipekB, yünlü ve namuklu kunaslan, haluaj( ıtriyat, çorap, trikotaj, sıhhî müstah zarat ve nsce ve saire halis Türk raa). lant önünden geçen her Türke örneğf az bulunur ve yerden göke kadar hakK bir iftihar veriyor. Kendi hesabıma paviyonlarda gördüğüm bir kumaş parçasıra bir bayrak, hvr kolonya şişesmi veya tıbbî müstahzan bir mukaddes esya kadar rziz bulduğum anlar olduk Millî ikbsat, millî sanayi diye her millet kendi gumrüklerinin kalesi ardın* çekiidigi gün; Türkün orta Afrikadaki habesler gibi çmlçsplak ve dımdızlalc kalacağım sanan yabancılara Türk sa. nayn sergilerin kazandığı raferle v« hudutlardan tasan haşmetU mana İle cevap vermiş oluyor. Şbndiden kandini saydırmağa bashyan gene sanayönia garp pazarlarmda garpU rakipknBe endişler verecek kadar bir kudrete eri#miştir. Bunon iS? işaretmi ve garbin iüc homurdamsm Londra konferansBidaı bir Alman murahhasuun ağzından din. lemiştik. Şimdi fabosonu tashihe çalı • şan bu n t , dünyaam iktısadî kalkmmas bembma bizim şeker sanayünden men'imizi istiyordu. Kendi fabnkalart mecburî atalete mahkum o'dugundaı , beri isttsadî düzgünlüğü diğer memle . ketlerm daima el mahna muhtaç pa M zarlar haKnde onlara zebun ohısanda arayankar bu soslevtn* Cumhuriy^ Ttiı idyeai kapılarmda; fabrika düdüklerl ve makine gürültülerüe cevap alacak • lardır. Sjkışmca çarığı çorapsu da gîymeci brlen Turk, beynehryiel Drtual manBumesinde aha ve satua rolünü bfc, rakmağa giden bir yol tutmuş değildir. Fak*t millî fabrikalarm biai tepeden trnağa giyinderek, medent ihtiyacfe • rnmn kemalile temine Ufayet etmek derecelerme gelen mamulâtı garpli mümfMİllerile boy ölçüsürken artık Avrupa sanayünin kafa totmasma pek te tahanunülümüz olmadığnı gögsM mazü gererek söyliyebiliriz. Beşinoi Yerli Mallar sergisi sanayü » nin bir ordu gibi guvenüebilir bir e n « niyet ınsuru ve bayat desteği olduğıma bir d*ha ispat ediyordu. Millî höku « metin ve millî müesseselerin yeni ha • zirlrklanm düsünerek 6 raa yerli maK lar sergisine daba geniş bir itimat ha r zırhğüe mtizar edebüim. FERİDUN OSMAN Moskovdda 2 • 1 galtblyetimîzie biten intikam maçtndan bir intiba Harkof 12 (Hususî) Futbol takımımız bugün burada Ukranya muhtelitile karşiiaştı. Maça saat on sekizde başlandi. ilk devreyi 0 1 bitirdik. Hakem bu devrede bizim bir golümüzü saymadı. tkinci devre de bizim bir golümüze mukabil Ruslar üç gol yaptılar. Neticede oyunu 2 . 3 kaybettik. Birinci devrede biz hâkim oynu • yorduk. İkinci devrede ise Ruslar daha ağır bastılar. Yarın atletizm müsabakalan y* . pılacakır. Ayın on yedisinde heye • timiz Türkiyeye müteveccihen ha • reket edecekir. llimillllllUIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIHnHlinHIIIIIMHIHIııUiHiın. ((Almanya gene silâhlanıyor!)) Pirede büyük bir yangın Ajanaın verdiği tafnlât Mr. Çurçilin İngilterede 360baraka yandı, birçok kimseler yaralandı söylediği bir nutuk Londra 13 (A.Â.) M. Vinston Çurçi] söylediği bir nutukta de « tniştir ki: ' « Bugün Almanya ancak kismen sijajhlıdır. FaJuU d*ha «iadidem kendltinden layıf komşulan, Avuslurya, îsviçre, Belçika ve Danimar. ka dVrin bir endişe duymaktadırlar. Filvaki Almanyanın muahedeie . re rağmajp; ;•{).* hlanmaka elduğuna Derkesı Inandıracak ciddt »ebepler Jvar.» M. Vinston Çurçil bundan sonraki sözlerile bugünkü Avrupada sulhun baslıea istinatgâhı olan Fransız oriduaile Ingiliz donanmasını zayıf Jatmak istiyen siyasati ifsa ve mahkum etmistir. «Sunday Referre» bu hafta «Almanya ordularım sil&hlandmyor» başlıği altinda yazdığı bir makale • de roühim bazi malumatı ifşa etmektedir. Ele geçirilen dosyadan, Almanya • nmbutun kuvvetlerinin Nazi rejimi tarafından harbe hazırlık gayesi esna • >md* sevkedildiği açıkça anlasılmak • tadir. Caıete, Almanyanın gîzlice silâh laıunaama müsaade edildiği takdirde bundan iehlikeli kanşıkhklar çikaea . |ını ittve etmektedir. f Atina 13 (A.A.) Pirenin mu acir mahallesinde çıkan bir yan • «mda 360 baraka yanmıstır. 250 aile ftçıkta kalmiştır. Zarar on bes yir • mi milyon drakmi tahmin ediliyor. Birçok yarah vardır. Samsunda ticaret kongresi Samsun 13 (A.A.) Bugün Samsun Tiearet Odası ve mintakamn ticaret odaları kongreleri müstereken aktedlldî. Kongre açılmadan evvel Fırka reisi doktor Nafiz Bey tara fmdan kongrenm mahiyeti ve bü • tün dünyada iktısadî işlerm iktisap eyledifl ehemtnîyeti izah eden ayni zamanda kongreye muvaffakiyet diliyen bir nutuk söylenıişti. Müteakıben Hcaret müdürii tara fmdan kongre açılarak müzakereye baslandi. Miizakerede mühim ola • rak Çarşamba hattinın Termeye kadar tetndidi, Samsun lirnamnm bir an evvel yapılması, millî mahsulâ • tm yağmur ve çamurdan muhafazası için silo teşkilâhm havi vâsi bir hangarın derhal yapılması ve ihra cat esyasına ait nakliyat tarifeleri nin biraz daba tenzili, kBylüye kalbur makineleri tevzii hususlan var> dır. Harkof 13 (A.A.) Bugün Ukranya muhteliti ile mutat merasimden sonra maç başladı. Hakemtn bir go . lümüzü saymamasına ragmen ilk devreyi bir »ıfır bitirdik. İkinci devrede onlar 3 ve biz bir gol yaphk ve oyunu 3 . 2 kaybettik. Birinci devrede biz, ikinci devrede onlar ağır bastılar. Takımımız esas ittbarile güzel ve be. ğenilir bir oyun oynadı. Müsabakada Ukranya icra komkesi reis veküi ve hükumet erkâıu vardı. Stadyom dolu idi. Yartn atletizm ve güreş yapılacak ve on yedi agustosta Odesadan tstanbula hareket edüecek • tir. ^ ^ ^ Hudut harici edilen tngiliz Ingiltere siyasî bir teşebbüste bulunmıyacak Sofyadaki kongre Radikal sosyalist kongresi açıldı SofŞS 13 (A.A.) Dun b'ğleden sonra radikal sosyaKst ve befueri br . kalar, beynelm3el aM?asma kongresi açıhnışbr. Kongreye Bulgaristaa, Dani. marka, Fransa, Ingiltere, Yımanistan, Polonya ve Hollanda iştirak etmak • tedir. Bu celsede hazır bulunan M. Her. yo, aamimî tezahürlerle alkışlanrmstır. Bütün matbuat M. Heryonun Sofyad* bulunusımu memnımiyetle karsılamak ta ve bu hâdisenîn Fransu . Bulgar münasebeti lehine «lacağmı kaydet • mekte îttifak etmektedirler. Sofya bele. diyesi, M. Heryoya fahri hemşeri on • vanını vermeği kararlaftırmıstır. Dulgar Yunan hududunda bir hâdise KObada kanlı çarpısmalar Havana 13 (A. A.) Machado kabinesi istifa etmiştîr. Havana 3 (A. A.) Machado tayyare ile kaçmıştır. Halk sarayda tahribat yapmış ve bazı siddet ha • reketlerinde buiunmuştur. Bunun neticesi olarak 20 kişi ölmüf ve 200 kîsi yaraiannnstır. M, Cespedes vekâleten hükumet reisi tayin olun • mushır. Havana 13 (A.A.) Ordu derhal sehre girerek asayi&i temin etmek içm emir almıştır. Sofya 13 (A. A.) Matbuat bir tiudut h&disesinden bahsediyor. YuRan askerleri, Bulgar topraklannda fculunan bir Bulgar devriyesi üserine iateş açmışlardrr. Fakat kamisyonun jraptiği tabkikat Yunanlılann komilaei sannederek ateş ettikleri netieesine varmiftır, M. de Şanbrun Roma 13 (A.A.) Fransiz »efh\ M. de Şambrdn itimatnamesini bugün oğleden sonra saat 17 de krala verecektir. Tan gazeiesînin Londra muha • «Oniartn da bana manacaklarî xa . biri telefonla gazetesine şu malu • man o kadar uzak değüdir.» matı göndermiftir: Ve gene su farkla ki, Filorinah Na. «Ingiltere Hariciye Nezareti Tür zım Bey Türk diline ve kaidelerine hak. kiyedeki sefirinden bir Ingiliz m ı . kUe vâkıf oldı&u gîbi Abdülhak Hâmidenî imal&t sirketi ajanının Tür de, Sezaiye, Fikrete. Safaya... ait mek. tuplar, kâğıtlar, resimler ve günün bikiyeden hudut haricine çıkanldığı hakkında Türkiye hükumetinin nok rinde edebiyat tarihmî aydıniatacak de. ğerli vesikalar tonlamtş edci bir edebitai nazanna dair mufassal bir ravat emektarıdır. Bizim delikanh ise por almıs ve siyasî bir teşebbüste dünkii Cumhuriyette bana hitaben ya . bulunmamağa karar vermistir. zıyor ki: Şimdiye kadar ne Ingiliz şirketi, «Evet, yazımın senînki gibi düzgün ne de Ingiliz hükumeti hudut ha olmasına imkân olmadıâım itiraf «dericine çıkarılan adamdan da bu me. rim. Çünkü altı Harbi Umunv senesini seleye darr malumat almamışlardır. senin gibi İttanbulda merhum Abdul . 1 Binaenaleyh Ingiltere, Türkiye l'h Cevdetin yanmda gecirmedirn ki ^ nezdinde hiç bir guna teşebbüaatBu erkadaş farkında değii, fakat Filorinah Nazım bilir ki biras evvel hik&ve. ta bulunmıyacaktır. Ingiliz gazeteleri hudut haricl çı lerinfn Haşim tarafından begenik|iğini söyliven bir adam, düzgün ya« y«za karılmak hâdiselerinde Ingiltere hükumetinin müdahalede bulundu madığım itiraf edince PÜMHIC bir te . ğu ender olduğunu yazıyorlar. Gene nakaza düsmüa oiur. Zira düzgün yazı yazmasmı öğrenmeden hikâye yan] bu gazetelere göre M. Lander Lon. maz. BJr de düzgün yan yazmak ilk draya geldiği vakit ne resmi me veya orta mektepte öğrenUir; Harbi U. murin, ne de Ingiliz sirketînin a • mumide İstanbulda ohnamakla bunun damları tar«fmdan istasyonda karalâkau yoktur. Gene Filorinah Nazım şılanmamıstır.» bilir, fakat bu arkadaş farkmda değil ki kere daha düşündü: «Acaba. bizim Fofo ne halde? Karı açlıktan ve soğuktan gebermemişse iyi» bereket, durgun bir teşrtnisani havası vardı. Dün geceki fırhnadan sonra lodos başlamış olacak ki soğuk yoktu. Her katın dar sofası, bazan iki üç odanın kiracılarma mutfak, ça. maşır yıkama yeri vazifeai gördüğü için ortada kazanlar, tencereler, mangallar, kirli çamasırlar duruyor, bütün bunlardan, Salihin bile alisamadiğı pis bir bulaşık kokusu yük selivordu. En yukan kattaki odasımn kapı sını bir tekme vurarak açtı. Çünkü topuz namına birşev yoktu ve an cak bu kapı dışarıdan asma kilitle, içeriden çengel ve süreü ile kapa • nıyor, iğreti zamanlarda da kena rın^an sıkısıvordu. Fofo, Salihin tahmîn ettiği gibi, geceleri yatak ve gündüzleri otura cak yegâne minder hizmetini gören tek şilteli bir kerevet üstüne uzan • mıstı. Salihin içeri girdiğini dvyun ca biraz kimıidandı, fakat duvara denük yüzünü çevirmedi ve mledi. Dağınık saçlan arasmdan sapsan bir kulağinı gören Salih, kendi ken • dîne: «Kan açlıktan ölüyor bel» Hedi ve kadına yakla«»rak çamurlu ayağmın ucile kalçasını dürttu: Kalk ulan Fofo, diye bagırdı, moruktan iki papel bulduk! Bir aı cak aey pisir de kursağına biraz yiyecek girsin! Kadın inledi: ölüyorum. Salih onun üstüne iğilerek ve vü cudünü yoklıyarak sarstı: Yok be!.. tki gün de açlıktan ölürtnüsün sen?.. Kalk hele!.. Fakat kadmın vnçudü adeta ka • zık kesilmişti. Nedir bu yahy?.. Karı fırtınalı gecede dondun mu yok sa? Salih Fofonun kollarınj ve bacaklarını uğmağa başhyarak sordu: Nen var be katingo?.. Usü • dün mü ulan?.. Bilmem... Dün gece... Bir tH Cumhuriyet Senelik 1400 Kr. 1700 Altıayhk 750 1450 Üç ayl.k 400 600 Bir aylık 150 Yeni Ingiliz sefiri Ankara 13 (A.A.) tngihere hukumeti Ankara büyük elçiliğrne Mısır fevkalâde komiaeri Sir Perfy Lorainei tayfn etmistir. reme gelmls bana... Salih doğruldu ve gene kundura • sını kadmın beline dayıyarak vücudünü aarstiktan sonra: Haydi bir davran be! Dîye bağtrdl, ben şimdi gider, kömür, tar hana, peynir, helva filân alir geli • rim. Sıcak birşey ziftlen, kendine gelirsin. Salih 5ok«2,a friadı, iki pap.'lin birini son meteiiğme kadar feda ederek öteberi ve bhr de küçük şişe konyak aldı, geldi, sofada mangali yaktı. Fakat çorbayi pişireceği ye gâne tasi eiine alınca bir de baktı ki içinde Fofonun çoraplan var. Hay Allah belânı versin, kan! Diye bağırdı. Kac defa söyledik sana, ulan çorba tasınm içinde ço vap yıkanır mı be?,. Fofenun bütün cevapları birer iniltiden ibaretti. Salih musluğa koştu ve tası soğuk su ile yıkadıktan sonra tarhanayı onun içinde pişhr meğe başladı. Fakat yemek hazır olmadan evvel karıya iki kadeh Abone ı T ü r k i y a şeraiti I 'Ç' n Nüshaci S Kunıştor 18 SERVER BEDt Sabahsız Geceler Salih yatağından doğruldu: jı Vor elini öpeyim. Salih Nafis Beyin uzattığı eli ö. perek, titreyen bir aesle: Sen gene adamsın, be!.. dedi. Nafiz Bey de teessür içinde: Sen de adam olmağa gayret e*, dedi. Eğer bu gayreti görürsem ben sana daha fazla yardtm ederim, )• te bulurum. Ne cesaretin kınlsın, ne de benim cesaretimi kır. Şimdi Hk ayda on lira benden alırsın. Bi raz da anandan kopar. Elbet surada Vurada ban isler de buluyorsun ki geçiniyoraun. Şimdilik böyle îdare et. Tulumbacılığı, serseriliği, içkiyi, e«ran brrak. Benim bu sana sen, atna en son nasihatimdir. Dinlemezten bq kapı da sana kapanır, Iste o vakit sürünürsün. Ben ınerharaetli adamım ama pek hissiyatıma da kapılmam. Bak, ananı çıldırasıya sev. diğim halde yirmi bu kadar sene oluyor, terkettîm. Sana da bir daha acımam. Bu son merhametimdir. 2 Salih, Beyoğlunda, Tarlabaşmm arka taraflarında, çamurlu, moloz • larla dolu, pis bir sokaktaki odası na çıkarken her zamanki gibi kibrit çakmağa mecbur oltnuştu. Çünkü bu •vin gündüzii geceden farksızdı. Ve hele merdivenier zifiri karanlıkti. Basamaklan çıkarken, sıvaları dö külmüs ve çatlaklan yer yer kabarmıs duvarlara sürtünmemek mecburiyeti de vardı. Kaplamalan sıntan bu duvarlar e kadar harap elmustu ki bir dokunuşta büyük bir parça nın yjkjltn*»! roümkündü. Salîh bir konyak içirdi. Her tarafını uğdu. Yüzünü, ellermi, bacaklannı tokat ı ladı. Fofonun yüzüne kan gehneğe başlam?ştı. Güçbelâ doğrulup otu rabildi. Dağınık saçlan alhnda yii sü o kadar buruşuk, öyle ihtiyar görünüyordu ki otuzuna varmadığt hal« de kırkını geçkin gösteriyordu. Salih, bhr küfür savurduktan soo ra dedi ki: Böyle leş gibi serilip yatarsan elbette donarsın. fcıraz çıkaydtrt, dolaşaydın, tek yirmi beşlik nikelini vuracak bir enayi de bulamadın mı? Yuh, be!.. Demek ben olmasam ka kırdayıp kalacaksın. Fofo sancılanır gibi yüzünU bu ruşturarak ve kıvranarak: Sokakta, dedi, korkuyonım polislerden... ... Ne yapacak poHs sana?... O geçen hafta saatinl çaldığı • mız herif ayrılroıyor pesimdefi, Mabadi var

Bu sayıdan diğer sayfalar: