9 Kasım 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

9 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

leşnnisanı ^Cumhuriyet' SON TELGRAFLAQ ~Banaka7ırsa' 1 Kadm asker olabilir mi? Bir okuyucumuza cevap Doktor, operatör Nadire Sadi Hanım, kadınların pekâlâ asker olabilecekleri fikrinde... lbette hakkınız var. Bunlar konuşmağa bile değmez.. Hararetli cnektubunuzdaki de • lillere de hacet yok. Gene size teşekkür ederim: Massolinin'm fikirlerini 1933 mecmuasında okumuş ve be • nim geçen gün bu sahifede yaptı ğım tercümemle karşılaştırmak zahmetinde bulunmuşsunuz. «Harfiyyen doğru» olduğunu bildiriyor ve yanlış olduğunu iddia eden bir zavallıya karşı beni müdafaa lüzumunu du • yuyorsunuz. Tekrar edeyim ki ha cet yoktu. Fakat biraz konuşalım. G. de Porto • Riche sevdiğîm bir muharrir olduğu halde, en meşhur piyeslerinden biri olanLe vieil Homme isimli eserini ne gördüm, ne de okudum. «Büyük Harpten evvel Fransada şöhret kazanan bu piyesin kan ramanı Fontanet isminde yaşlı bir adamdır ve ihtiyar olduğu halde gençlik nevesatına bağlı kalan ebedî bir âşık vaziyetindedir. Meşhur Fransız muharriri de Le vieil Homme tabirini sizin tercümede kullandı ğınız manada kullanmıştır. Binaenaleyh muarızınız ya cahil, ya hasut vaziyetindedir.» diyorsunuz. Şüp • he mi var?Vt'ei/ Homme tabiri, içinde bulunduğu cümleye göre «eski», yahut «yaşlı adam» manasına gelir. tkinci manayı ihtiyar ettiğim için cehaletime ve ukalâlığıma hükme den o muharririn maksadı, iddia sından fersahlarca uzaktalar; maksadı açıktır: Hiç kimsenin ağzına almak istemediği ismm« benim sü • tununda bir mahreç bulmak. Sitn diye kadar bu arzusumı arkadaşça veya düşcnanca birkaç kere yerine jyetirdim. Fakat, artık, yağma yok. Hatta, çağdan bahseden ve yaş ilerledîkçe insanın zevke düştüğünü anlatan Mua*o/înfnin sözleri içinde Vieil Homme kelimesinin ne mânaya geldiğîni bilmiyen brrrne cevap vermeği hatırımdan geçrrmezdîm. ttalyan Başvekilinm tecrübe ve vakıa tenkidi hakkındaki sözlerine gelince, ben onun bu fikrini ifade eden mükerrer cütnlelerînden esaslı parçalarını almışhm. Üç sütun tutan brr mülâkatı sütunuma kâmilen geçiremezdim. Maamafıh tamam ter cümesinden çıkan mana da şudur: ttalvada serbest tenkit ve münakaşa vardır. Massolini bu tenkitlerin tecrübe ve vakıaya en mutabık olanına itibar edeceğini söylermiş oluyor. Bu da pek tabiî. Esasen mevzu frkir, viodan ve söz hürriyetidir. O beyanatındc. ttalyan Başvekili biraz daha serbest tenkit taraftan görün müştür. Ben de zaten onun bu noktayı «anlamağa başlamış gibi» olduğunu yazmış, tam ve kat'î bir mütaleada bulurnnamıştrm. Fakat, dediğiniz gibi, «mesele burada değil; mesele bu kadar iptidaî hatalar yaparken ilkmektep çocuklannm kahkahalarını duymıyan eçhellerin yazı yazacak bir gazete bvlmalandır.» Kadm hastalıklan m ü t e h a s s m d o k • ! tor operatör Nadire Sadi Hanunefendinin muayenehanesinin k a p u u n çal dım. B e y a z bir iş gömleği giyen genç 1 doktor kapıyı bizzat açarak beni kabu salonuna aldı. N e için geldiğimi s ö y • lediğun zaman Nadire H a n ı m : Size evvelâ bir sual soracağım, dedi. Bu m e s e l e hakkındaki şahsî fik riniz nedir? Hiç beklemediğim bu sual karşısın da cidden fasırdım. Fakat bir atalar sözünü hatrrlıyarak gülümsedim: «Ava giden avlanır!» tste bunun canlı misali şimdi bendim. • *• Sovyet ihtilâlinin on altmcı yıldönümü M Molotof, «Fr taarruz vukuunda düşmanlarımız Kızılordunun ne olduğunu anlıyacaktır» diyor Moskova 7 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: Teşrinievvel ihtilâlinin 16 ıncı yıldönümü münasebetile, gasrete ler on altı sene zarfında Sovyet Ruı yada siyasî, iktısadî ve harsî hayatın bütün sahalannda ihraz edilmis olan muvaffakiyetlere uzun makaleler tahsis etmektedirler. tsvestia gazetesi basmakalesindie ihti'âlin on altmcı senesinin Sovyet ziraat!, sanayii ve ulumu için büyiik muvaffakiyetler senesi olduğu gibi memleketin müdafaa kabiliyetini artnan, Sovyet Rusyanın muslihane siyasetinin büyük muvaffakiyetine şahit olan ve fakat ayni zamanda bevnelmilel mü nasebetlerm haleldar olduğunu ve harp t»hlikesinin arttığını gören bir sene olmu* o'dusjunu yazmaktadır. Bu hâdîseyi hususî bh dikkatle ta kip etmemîz ve devamlı bir dikkatle Uzakşarktaki vakayii gözönünden ayırmamamız lâzımdır. Kızılordumuzu takviye ettik ve ediyoruz. Kat'iyyen emi niz kî bir taarruz vukuunda mütear nz namağlup Kızdordunun, ne demek olduğunu anlıyacaktır.» Bütün hazır bulımanlar, M. Molotofu siddetle alkışlamışlardır. NAL1NA MIHINA 20,315 1,892 avuzun Büyük Harptekr tekiz memuru Georges Koppun gazetemizin ikinci •ahtfesmd* muhterem karilerime takdun ettiğan hatnatmda, eski Taşkışla yangmmdan ve bu münasebetle o zamanki Rfaiye teşküatımıztn zâfmdan ve mahalle tulombalannm kepazeliğinden bahU var. dı. Birkaç gün sonra, gene bizim ga zetemizde, Cumhuriyet Bayramı mü nasebetile lstanbul Belediye ve hususî idarenin 10 sene zarfmda yaptıklan işler hulâsa edilirken tstanbul itfaiyesinden de hararet ve takdirle bahse dilmişti. Bu iki yazıyı bir iki gün fasıla 0e okuyunca tstanbulun eski ve yeni kfaiyelerinde, saltanat ve cumhuriyet idarelerinin tam bir kıyasmı buldum. Mesrutiyet devri, lstanbul için tam manasile bir yangm ve harabî devri ohnuştur. Birkaç bin evi birden yakan yangmlann tevalisi karştsmda tstan bulun belediyesi de, vilâyeti de, hatta Dahiliye ve Harbiye nezaretleri de Sadareti Uzması da, insanı utandnan bir aciz ve meskenet göstermişlerdir. Binlerce evi, ve milyonlarca liralık serveti silip süpüren büyük yangmla nn ferdasında «Harik komisyomı âlütîı diye bîr komisyon toplamr, müzakereler, münakaşalar, raporlar, bir sürâ lâfü güzaf... Bir miktar iane... Ko misyonun müzakeratı can çekişmeğe başlarken yeni bir yangm daha ortahği siler süpürürdü... Mesrutiyet devrinde bu âli komis yonlarm bütün yaptığı iş harikzedegan apartamanlarile Rfaiye efradmt taşryacak bk iki tanecik otokardan ibaret kalmışur. tstanbulu kasu kavuran büyük yangmlann birinde, Mercan ve Aksaray yangmında sabık Meclisi Meb'usan bi» nasının önünde duruyordum. Kanter içinde, göğsü bağn açık, yüzleri mosmor olmuş, atlan köpük içinde kalrmf bir Rfaiye bölüğü gelip geçti. Nefer • lerden biri üdsi bu temmuz gününd« koşmaktan öyle bir hale gebnişlerdi ki meclis kapısmın önündeki terkos mu» luğundan sızan sulan içmek için yer < lere kapanddar. Askerleri içeri aldık. Kendüerme su verdik ve nereden geldîklerini sorduk: c Sanyerden!» Cevabım almca o zavalh Mehmet • çDderi bu cehennem gibi sıcak gün • de Sanyerden Mercana kadar koştu • ranlara lânet etmiştmı. tstanbulun dori köşesinden koşup gelen insanlar, yan> gm yerine vannca bitkin bir halde yerlere seriliyor ve elle basılan ağn rulumbalan isletecek halleri kalmadığı için azgın alevlerin seyircisi oluyorlardı. Buna susuzluk, rüzgâr, ahşap ma hallelerin sıklığı da inzimam edince yangm birkaç bin ev yakmadan tön muyordu. Koca Osmanlı saltanatı, bir türlü tstanbulu yangmdan kurtaracak asrî bir rtfaiye vücude gettremeden göçüp gitti; fakat msana kastî dedirtecek mer « tebeyi bulan o aciz ve meskenet yö • zünden canım tstanbul da bir harabe» ye döndü. Cumhuriyet teessüs ettikten sonra, Haydar Bey, AHah razı olsun, bir himmet ederek tstanbula kolayca asrî bîr kfaiye bediye etti. O valdttenberi de gittikçe tekâmül ederek artık şehirde binlerce ev yakan yangm haileleri gorülmez oldu. Bugün Rfaiyemiz bir tek eksiği ile mükemmeldir. Eksiği de çabucak sahillere ve Adalara yetişecek çok süratli bir motörbottur, o kadar... Müsaadenizle resmî vesaikten çı kanlmış bazı rakamlar zikredeyim: tstanbulda askerî itfaye 1290 senesinde teskil edilmistir ve 1290 dan 1324 e kadar geçen 34 sene zarfmda tstanbulda 14,276 bina yanmıştır. 1324 senesinden 1338 senesine kadar süren mesrutiyet devrinde, yani 14 sene zarfmda tstanbulda 20,315 bina yanmıştır. 1339 senesi başından 1933 senest haziranı nihayetine kadar geçen on cumhuriyet senesi zarfmda ise şehirde 5416 yangm çıkmış, fakat bu yan • gmlarda Rfaiyenin himmet ve mükemmeliyeti sayesfnde yalnız 1892 bina yanmıştır. 14 mesrutiyet senesinde 20,315, 10 cumhuriyet senesinde ise yalnız 1892 bina yanmıştır. Saltanat ve Cumhuriyet idareleri nin iş görme kabüiyetleri arasındaki farkı, İstanbulun dünkü ve bugünkü Rfaiyeleri kadar asîkâr olarak gösteren de» > lil pek az bulunur. Tezahflrat ve resmi geçit Moskova 8 (A.A.) Teşrinievvel ihtilâlinin 16 ıncı yıldönümünün tes'idi merasimi evvelki gün Moskovada başIamıştır. Harbiye ve Bahriye komiser muavini Toukhatchevski askere bir geçit resmi yaptırmıştır. Geçide her sınıftan makineleştirilmiş ve motörleşti • rilmiş bütün kıtaat iştirak etmistir. Sta . line, Molof, Kaganovitch Kalentne ve di§er fırka ve hükumet erkânı tribünü ve Leninin merkadini işgal ediyorlardı. Sefirlere hususî bir tribu ntahsis edil. miştir. Sehrin bütün cadde ve meydanları. Kızıl meydandaki merasime iştirak etmek için kolonlar teskil etmiş olan müstahdemin ve amele ile dolmuştu. Nümayişçiler, Sovyet hükumetinin sulh siyasetini, mazhar olduğu terakkileri temsil edVn ve memleketîn müdafaası vasıtalannı ve Kızıl ordunun satvetini takviye etmekle b«raber sulh için mücade • leye devam etmek zaruretine işaret eden levhaları taşımakta oldukları halde geçmişlerdir. Gece M. Ka . lanine büyük bir süvare vermiş ve bunda hükumet erkânı ile sefirler hazır bulunmuşlardır. Kadının asker olacağına kani misıniz? Yani kadın mutlak olarak as ker olabilir mi? Kadınlığm fizyolojik anzaları, asker olmasma müsait midir? Evvelâ sualinize hep birden cevap vereyim: Kadm pek mükemmel asker olur. Bu fikrimi ispat yolunda da kadının asker olmasma sözde mâni olan bazı hususatı birer birer cünitmek icap edecek ki onlar da şunlardır: 1 Fizyolojik mâni 2 Fizikî kuvvet 3 tdare ve cesaret 4 Cemiyetteki vazifesi 1 Fizyolojik mâni: Bir kere, bence bu, mâni değildir. Çürkü kadınm gecirdiğ fizyolojik hâdise gayet ta • biidir. Hamile kalmak, çocuk dofurmak ta hasatlık değildir. Her kadın icin gayet abiî birşeydir. Hatta çocuk doğurmus bir kadın bilâkis serpilir ve kuvvetlenîr. Vücudü inkişaf eder. Fakat aşermek, mide bulantısı gibi şeyler de doğrudan doğruya psychique (manevî) bozukluklardır. Kadın bu gibi hâdiselere daha çocukluğunda etrafmdan duyarak, görerek hazırlanıyor ve kadın nekadar yüksek tabakadan olursa bu bozukluklar da o kadar artıyor, Bunlar, bence, nazik, mce kadmlara yakıstm'an bîr terbiye sistemînden ( ! ) ileri geliyor. Anadolulu Ayse Hanımın hamile lik zamanmda hicbir zaman ne hav yar, ne de muz istemek hatmna ge lir. Hamilelik zamanmda bazı kadm larda olan böyle bir hastalığı nazan itibara almak doğru değildir. Çünku erkek te hasta olabilir. 2 ve 3 Kadınm asker olabilme • sine mâni addedilen bedenî kuvvetle irade ve cesaret meselesine gelince: Bunlan doğrudan doğruya terbiyeye bırakmak icap eder: Bir baba ve ana daima erkek ço • cugunda kuvvet, idare ve cesaret arar, onun bu meziyetleri ile iftihar eder. Kız çocuğa ise : «Uslu dur! Hanım hanuncık otur!» diye ihtarlarda bulunarak onlarm hassas ve mce olmalarile gurur duyarlar. Eğer kız çocuça oyuncak olarak bebek yerine tüfek verilse, ata binmek, spor yapmak öğretilse, o zaman erkek ve kız çocuklar manevî cihetten de farksız olurlar. Kızlara dikişi, resmi, musociyi, roman okumağı tavsiye edersek onlar daima kuvvet te, iradede, cesarette erkekten asağı kahrlar. Bunu düzekecek te terbiye • dir. öyle bir terbiye ki erkekle kız çocugu ayırmaması şarttır. Bu fikirleruni ispat eden bazı de liller vardır. Meselâ, bugün Orta Af rikada, iptidaî bazı kabüelerin reisi kadındır. Oralarda aile reisi de kadmdır. Bir kadının üç veya beş kocası vardn. Kadm bu kocalan idare eder. Yani bu, gösteriyor ki oradaki kadm hem beden, hem irade, hem cesaret ttibarile erkekten yüksektir. Medenî memleketlerde ise medenî denilen terbiye ile kadınlar bu meziyetlerini kaybetmislerdir. ceğim, sana vadeıttim. Bu sabah bana: «Çocuklar seni görmedikleri için sızlanıyorlar.» demiştin. Kızımız Genevyev seninle beraber, yatağıman yanında, ayakta duruyordu. Onunla yalnız kalayım diye dışarı çıktın: Bana bir soracağı vardı. Siz dışarıda fısıldaşırken ben duymuştum. Genevyeve: «Sen ilkönce söylersen daha iyi olur.» diyordun. Tabiî, mesele onun damadı Fili. O boşta gezentn boş kalfası. Bahsi nasıl çevirdim, meselenin açılmasına ne mükemmel mânî oldum! Genevyev bana hiç birşey söyliyemeden dışarı çıktı. Ne istediğini biliyorum. Geçen gün hepsini duydum: Benim odanın altında salonun penceresi açık olduğu vakit başımı biraz dışarı çıkarmak kâfi. Mesele Filiye muhtaç olduğu ser mayeyi vermekti. Hepsi âyme gJttiler. Paskalya evi, tarlayi boşalttı. Ben yalnız kalıyo rum, gaddar ibtiyarlık yüzünden dünya sevincinden a y n yaşıyan ih Doktor, operatör Nadire Hanım 4 Kadınm cemiyetteki vazifderine gelince: Şüphe yok ki kadtntn cemiyete karşı büyük vazifelerî vardır: Çocuk doğurmak, çocuk büyütmek, evinm işlerini yapnkak ilâh... gayet tabiidir ki bunlar kadınlann asker ol malanna mânidirler. Fakat eğer devlet kadınm asker olmasmı kabul ederse kadınlara bir takım sühuletler göstermesi icap eder ki onlar da şunlar • dır: Çocuk bakım evleri, çocuk terbiye evleri, umumî Iokantalar, umumî çamasırhaneler ve saire... Bu süholetler gösterilirse askerlik vazifesini yapan kadının gözü hicbir vakit arkada kal • mıyacakhr. Zira onun vazifesini bu teskilât yapacaktır. Hanımefendi, dedim. Kadmla erkeğm mutlak müsavatmı kabul ediyor musunuz? Yukarıda saydığımız bütün mâniler ortadan kalkar ve kadına henüz verilmiyen bazı haklar da verilirse erkekle kadm arasındaki müsavat ta tabiatile mutlak olur. Son bir sual. Bugünkü TSrk kadını askerlik yapabilir mi? Bugünkü Türk kadtnı, ferdî olarak askerlik yapabilir. Bu, ise gönüllü olmağa vabestedv. Kadmm asker liğini ferdiyetten umumiyete tesmil edersek kadtnı çocukluğundan itibaren bunun için hazulamak icap eder. F. Selçnk 1 M. Mo'ofofun nutku Moskova 8 (A.A.) Sovyet halk ıcomiserleri reisi M. Molotof Sovyet ihtilâlinin 16 ıncı yıldönümü münasebetile Moskova tiyatorsunda yapılan büyük içtimada siyaseti hariciye hak kında demistir ki: « Şimdiki halde başlıca vazife mizin sulhun ihlâline matuf her türlü maceralardan vaz geçmektir. Kızıl • orduyu ve memleketin müdafaasını takviye etmek, komşularımızla iyi münasebetlerimizi kuvvetlendirmektir. Sovyet Rusyaya karşı bir taarruz vukuunda yegâne gayemiz şu olacaktır: «Düsmanın tam inhizami Kızılor • dumuzun zaferi». Emperyalistlerin harp hazırlıklan yalnız şarkta değil, garpte de inkişaf etmektedir. «HmrunıltlımilllllllllllllMlllllllllllllllinillllllintHIHimHMu» Muhtarların işini kimler yapacak? GaziHz. ne gelen tebrik telgrafları Dahiliye Vekâleti bir Reisicumhur Hz. gelen talimatname hazırladı telgraflara cevap verdiler Ankara 8 (Telefonla) Kânunusani iptidasında büyük sehirlerde muhtarlık kalkacağı için bu islerin nasıl yapılacağı hakkuıda Dahiliye Vekâle . tince bir talimatname hazırlanmıştır. Bu ta'imatnameye nazaran bu vezaif üç kısma aynlmaktadır. Bu işler den bir kısmı iandarma, bir kısmı polis, bir kısmı da belediyeler tarafmdan ifa edilecektir. Bu maksatla belediye . !ere bu isle meşgul olmak üzere hu kukî malumatı olan birer memur alınması muhtemeldir. Ankara 8 (A.A.) Cumhuriyetimizin 10 uncu yıldönümü müna sebetile Fenlandiya Cumhur Reisi M. Svinhufund, Amerikanın sabık Ankara büyük elçisi Amiral Bris tol. Alman Başvekil muavini Von Papen, Balkan konferansi Yunan millî grupu reisi M. Papanastasiu ve M. Papadopulostan Reisicumhur Hz. ne tebrik telgrafları gelmiştir. Reisicumhur Hz. de bu zevata mütekabilen teşekkür etlgraflan göndermişlerdir. Başvekilimizin kıymetli bir yazısı Başmakaleden mabat Başvekilimiz yazısında hususî menfaatlere de büyük bir yer vermiştir. Ve bunu gayet vazıh bir surette yap . mışhr. Fvka programınuıda iktısavta devletçiliğimizin «ferdî mesai ve fa • aliyeti esas tutmak» olduğuna işaret etmek üzere şunu yazmıştır: «Efradın yapabileceğî bir şeyi devletin, bahtısut bizim devletimi . zin yapmaması, şayani arzudan da fazla birşey, lâzım birşeydir.* Fakat, yukarıda tekrar ©ttiğimiz umumî memleket menfaati düşünülerek Başvekilimiz: «Devletin ancak ferdin yapamıya cağt şeyleri yapmağa çahşmalıdır, nazeeriyesi basiretle mütaleaya şoryandır.» Demekie de tam bir izah yaprmş bulunuyor. Işte; Türkiye Cumhuriyetinde her seyin üstünde Türk memleket ve milletinm umumî menfaati olduğunu bir kere daha öğrenmiş oiuyoruz. Bu büyük prensibin önünde herkes hürmetle iğilmelidir. Yeni Türk dev . letini idare eden büyüklerimiz, ve buyüklerimizin büyüğü herşey ve her insan için bu düstunı tatbik ediyor: *Herşeyin üstünde Tark memleket ve milletinin umamî menfaati!..> tstanbul meb'usu ALÂETTİN CEMlL tiyar Faust. ö ğ l e yemeğinde, borsaya ve işlere daîr ne söyliyeceğim diye hepsi ağzımın içrne bakıyorlardı. Bilhassa Hüber için, eğer vakift geçmetnişse biraz kendini idare etmesfni söylüyordum. Ne halecanla beni dinliyordu .. İste içini gizlemi yen bir herif Oğullannın bir endişe içinde harap olduklarmı gören ve onlara zorla yediren analann inadile senin doldurduğun tabağı boşaltıyordu, sanki bunda bir kazancı varmıs gibi. Benhn vaktile anneme yaptığım gibi simdi de seni o yolu yordu. Ya o genç Filinin bardağımı dol durmak için gösterdiği gayret! Ya karısı kücük Janinin sahte alâkası: «Büyük baba, sigara içtiğinize iyi etmiyorsunuz. Hatta bh sigara bile fazla. Bakalım o kafeinsiz kahve de iyi mi? Yanlış birşey yapmasınlar? (Mabadi var) lir hanım çine kazası muhtarı Neş'et ömer Bey bugOn geliyor Almanyada möhim bir içtima oldu Ankara 8 (Telefonla) UniverBerlin 8 (A.A.) Volf Ajansı Ankara 8 (A.A.) Çine kazası Karpuzlu nahiyesi Demirdere köyü muh. tarlığına intihap ediien Gül Hanım intihabı münasebetile Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Beye aşağıdaki telgrafı göndermiştir: site Emmi doktor Neşet ömer Bey bu akfam tstanbula hareket tir. Neşet ö m e r Beyin kadrosunu da beraber tahmin edilmektedh*. etmiş Universite götürdüğü bildiriyor: Reich hükumetile diğer Alman memleketleri mümessilleri ve sefirler hazır olduğu halde bütün Alman iktisadiyat âlemine mensup 20 bin mümessil, bir intihap toplantısı yaomıslardır. Bu toplantıda müttefikan hükumetm siyaseti lehine karar verilmis ve 12 teşrinisa n ; de yaoılacak plebisistte kadın erkek bütün Almanlann hükumetm siyaseti lehine karar vermesinin ve bu siyaseti kendi irade ve azimlerinin ifadesi ol . duerunu iiân etmelermin Alman mflle tinin şerefi icabı oldupunu mübeyyin bir karar sureti kabul edilm'stir. Alman sanayii kornorasyon namma korporas yon sefi M. Kruoo, sulhun kat'î surette tem;ninin ancak bütün milletlerin mü. savî surette ve avni zamanda silâVılan bırakmalarile kabil olabileceğini söy . leınistir. M"maîleyhe demiştîr ki: « Silâh siparişlerinin hicbir za • rrvan milletlerin ikhsadivatnva veremivece&I ink'sah ancak sulh verebilir. da gezmdiğim zaman sen benim varlığımın farkında oluyordun. Ben onlarm üstünde bir hak iddia edince sen bana kin beslemeğe başladın. Sana karşı cesaret ettiğtm bu itirafa sevin: Beni o iddiaya sevkeden şey babalık insiyakı değildi. Çocukla • n n sende uyandırdığı ihtirası pek çabuk kısksnmıştım. Evet, seni ceza • landırmak için onları senin elinden almanın yoluna bakıyordum». Ken dimce büvük sebepler buluyor, va • zife icaplarını öne sürüyordum. Çocuklarımm rubunu kaba sofu bh* kadının îfsat etmesini istemiyordum. Bu hikâyenin için den çıkabilecek miyim? Ben buna senin için basla dım; fakat yazdıklanmı uzun uza • dıya okuyacağına akltm kesmiyor. İşm aslma bakarsan ben kendi ken d>m için yazıyorum. Eski bir avukat olarak dosyalarımı tertip ediyor, bu kaybolmus davanın ve hayatımın safhalarını sıraya kovuvorrm. Ah bu çanlar Yarm, paskalya. Bu mu • kadde« günün şerefine aşağıya ine PEYAMl SAFA Çok derin saygı ve sonsuz bağhIıklarımla Karpuzlu nahiyesi kadmlığının şükran ve azim hislerini ar • 2etmekle bahtiyarım. Şükrü Kaya Beyin bu el yazuma verdiğî cevap şudur: Türkiyed'e ilk kadm muhtarı ola rak seçilmenizden dolayi sizi tebrik eder ve muvaffakiyetler dilerim. Dahiliye Vekili Şükrzk Kaya Kadroda değişiklikler him değişiklikler yapıldı Universite kadrosunda bazı müyapılmıştir. Bu cümleden olmak üzere sabık Darülfünun Hukuk faküKesi idare mü derrisi Muslihittin Adil Beyin tek rar kürsüsüne iade olunduğıı mu hakkak addedilmektedir. Ankarada kosfümlö balo Ankara 8 (Telefonla) 30 kânu. ntıevvel aksamı Himayeitefal Cemiyeti tarafmdan burada kostümlü bir balo verilecektir. Baloya iştirak edenler kâmilen millî kostüm giyeceklerdir. Amerikada îçki memnuiyeti famamen kalktı Nevyork 8 (A.A.) Utah hüku meti, 36 ıncı olarak yaş rejim lehin de karar vermis olduğundan Birleşik Amerikada içki memnuiyeti ortadan kalkmısttr. EDEBİ TEFR1KAMIZ: '6 Engerek Düğümü Tercüme eden: Peyami Safa ken sen, gene beni oraya ittin. Hüber doğduktan sonra senin hakikî tabiatin meydana çıktı: Sen ana idin, yalnız ana olmak için yaratılmıştın. Dikkatini başka yere çevir dm. Artık beni görmez oldun; harfi harfine doğrudur ki senin gozlerin yalnız çocuklannın üstünde idi. Ben seni aşılarken, senin benden bekle • diğin şeyi yapmıştım. Çocuklar birer karakancolos oldukça onlardan alâkamı kestniştim, artık birbirimize vücutlarm itiyat sevkile hareket ettikleri mezhebî tavırlarla yaklaşıyorduk ki bu takdirde erkek ve kadın, etlerinin hakikî arzularından bin fersah uzaktadırlar. B«JI ancak bu çoçuklann etrafın Yazan: François Mauriac tlkbahard&. gene gebe kalmıştm. Seni çok idare etmek lâzımdı. Artık ondan sonra gebe kalmalar, kazalar, doğumlar yılları başladı ki benim senden uzaklaşmam icap etmediğine dair birçok bahaneler zunur edi yordu. Gizli »efahetlerle dolu bir hayata daldım. Çok gizli, çünkü fazla d*vam vardı ve benim için zavahhi kurtarmak icap ediyordu. Saatlerim, itivatlarım muayyendi. Bir taşra şehrinde bayat, b:r sefihin av hi'esi insiyakını uyanrfınr. Etnin ol, tza, beni seni iğrendiren şeyden kurta racağım. Hemen hergün içme indiJîm bu cehennemin tasvirini yapacağımdan korkma. Beni oradan çe

Bu sayıdan diğer sayfalar: