21 Kasım 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

îeşrınısam ^Camhuriyef SON TELGRAFLAQ [Banakalırsa J Cenevre konferansıgene tehir mi ediliyor ? Tehir taraftarı olan İtalya bu talepte bulunursa Amerika ve İngiltere de tehiri istiyecekler Cenevre 20 (A.A.) Havas a jansı bîldiriyor: Büyük devletler murahhaslanmn M. Henderson «ezdinde yaptıklan içtima 3 saat kadar sürdü. M. Hendersonun konferansm devami lehinde fazla israr ettiği his sediliyor. Murahhaslar eumartesi günü mükâlemelerde söyledikleri seylerî tekrar etmîşlerdir. tngîltere murahhaslan hükutnetlermin konferansı her ne pahasma olursa olsım kurtarmak maksadile yenî esaslar aramasını haklı göstermeÇe çalıştılar. ttalya murahhasi. Almanya olmaclan hazırlanacak bir mukavelenin bosluğunu göstererek tehir tavsiye etti. M. Norman Davrîs olmadığı îçin, Amerika murahhası M. Dawism son beyanatmı tekrar etmekten baska bîrsey yaomadı. Bu beyanata göre s'lâhlan bıraktna meselesi artık sadece Avrupavi alâkadar etmektedîr. M. Benes hichirsev söviemedi. Fransa mümessili, hükumetinin teklifi üzerine kabul edU«»n prensiplere sa^'k o'dusrunu bildirdi. M. Pol Bonkur, Fransamn yapa b'leceği fedakârlıklann azamî haddine varmış olduğunu teyit etti. Fransız nazmnm sözleri mevcut murahhaslara, bilhassa Sir Jobn Simona oldukca tesîr etmise benziyor. Sir John Simon, o dakikadan îtıbaren yeni münakasa esaslan teklif etmenin lüzumsuz oMuğuna hükmetmiş gibi görünüyor. Bu serait altmda konferans, bueünden it'haren ya tehir vahut ta Sir John Sîmon tara • fmdan yapılan teklif esası dahilin • de me*aîve devam olunacakhr. Tehîr talebini ttalyanm vapması ih'imali vardır. Bu takdirde İngiltere ve Amerika heyeti murahhasaları bu talebinde ttalyaya iştirak ede ceklerdir. Fransa kendisine göre bir mukavele hazırlanması kabil ve şayanı arzu olduğundan tchire itiraz edecektir. Esasen Fransa bir tehir mes'uli • yeti ile belki de bu sebepten istifa edecek olan M. Herdersonun çekil mesi mes'uliyetini üzeTİne almak Utememektedir. Konferans bürosunun büyük devletlerin tekliflerini öğrenmek üzere salı günü toplanmağa davet edü mesi muhtemeldir. Müstesna olan bu celse, umumi olacaktir. Cenevre 20 (A.A.) Havas a jansı muhabirinden: Cenevredeki vaziyet hiçbir deği şikliğe uğramamıştır. Diplomatlar arasında yapı'an ilk görü&ene Srr Con Simon ile Amerikan murahhaaı M. Vilson arasındaki konuşmadan ibaret kalmıştır. Bu görüşme hakkında alinan malumaia göre M. Vilson Fraıtsız hükumetrnin kararlan üzerinde hiçbir tesir yapılmamasını muhataplanna tavsiye etmiş, Fransanın hareket tarzında tamamile serbest kalması lâzım geldiğini söylemiştir. Büyük devletierin mümessflleri arasmda bu akfara yapılacak tkinci toplaırtıda aiınacaği zannediien kararlar merakla beklenmektedir. Bu toplantı Cenevıe civanndaki köy • lerden birinde M. Avenolun oturduğu evde yapılacakhr. Bu içtimam geceleym devami ihtimalinden dolayı lâzım gelen tedbirler alınmıştır. Başmurahhaslardan bir çoğu mensup oldukları memleketlere çarç a buk dönmek istemektedir. Bundan dolayı konferan* bürosunun yann umumi bir top'anrtı yapacağı teyit edilmektedir. Sütun komşum Abidin Davere açık mektup ostum, Fremsanın en büyük nesriyat evlerinden biri Larousse kü tüpbanesidir ve bilirsin ki, bilhassa kamuslannuı, lugatlerinin mükemmeli yetlerile meşhurdur. «cYirminci asır» kamusunun Türk edebiyatı fashndan son kısmını bana gösterdiler. Beraber okuyalun: On dokuzuncu asrın ortasından itibaren, Osmanlı edebiyatı, Şinasi, Na mık Kemal ve Abdülhak Hâmitle beraber yeni bir yol aldı; Fransız, Al man, İngiliz edebiyatını taklit ederek Arap ve Acem an'anesini kırdı. Evvelâ Arap ve Acem kelimeleri tasfiye edilerek lisan sadeleştirildi. Türk şirinin şekilleri bırakılarak Fransız şirinin şekilleri alındı. 19141918 harbi esnasmda bir müddet tevakkuf geçiren Turkleştirme hareketi harpten sonra en güzel istikametini aldı; Türk telâkkisine uydurulan garp romanlan tercüme edildi. Ede biyat gittikçe millilesti. Mevzular Türk masallarından ve millî tarihten alındı, halk şirinin orijinal şekilleri kullanıldı. özbek, Uygur, Türkmen edebiyatlannın o devre kadar meçhul kalan mahiyetleri Türk Osmanlı edebiyatının sermayesini büyüttü. O andan itibaren birçok müverrihler, romancılar, şair I d zuhırr eder: Evvelâ Rıza Nur Bey, ki 14 ciltlik Türk tarihinde ilk defa olarak Arap, Acem kelimelerinden tasfiye edilmiş bir lisan kullanmıştır. Köprülüzade Fuat, Nüzhet ve Ferit Bey leT halk şürlerini toplamışlaTdiT. Şairler araaında Akbaba mizah mecmuası müessisi Yusuf Ziya, Halide Nusrat, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Halil Vedat.. zikredilebilİT. Romancılar arasında Reşat Nuri, Peyami Safa, Selâmi Izzet, Fahri Celâl, Bürhan Cahit vardır. Çok takdir edilen piyesler müellifi Mahmut Yesari ile yukanda zikri geçen Rıza Nur ki hece veznine tatbik ederek Fransız operalan tercüme ve TüTk operetleri telif etmiştir bilhassa zik rolunacak edipler meyanındadır. İHEM Sovyetlerle askerî bir lstanbul kümese döndü! NALINA MIHINA Neler uyduruyorlar? ittifak aktetmişiz! Birinci sahifeden mabat teleri Jeneral Voroşilofun ziyareti rafinasebetile Türkiye ile Sovyetler ara sında askerî bir ittifak yapddığıni bile bir şayia olarak kaydetmişlerdi. Hatta İtalyamn, Türkiyeye yaptığı ikrazın son taksiti olan 1,600,000 İngiliz lirasmı, vadesi hulul ettiği halde bu ittifaktan dolayı tediye etmediği ve ttalyanm bu hareketi Türk mehafilinde pek fena bir tesir yaptığı «Deyli Telgraf» ta rafından yazılmıştı. Şimdi de İngiliz gazeteleri Gazi Hz. Oe Jeneral Voroşilof arasında askerî bir ittifak yapddığını ileri sürecek kadar iddialarında ileri gitmişlerdir. Daily Mail» gazetesi 17 teşrinisa ni tarihli nüshasında: «Rusya ile Türkiye tua bir ittifak aktediyorlar ve Sovyetler tngilterenin petrol merkezlerini tehdit edecek bir mevkide bu lunuyorlar» serlevhası nltında şunlan yazmışbr: «Avrupa devletlerinin tam burnu dibinde Rusya ile Türkiye arasmda sıkı bir ittifak vücut buluyor. Anlaşılan Moskova hükumeti Ja ponyarun yakın zamand a Vlâdivostoku zaptedeceğine kanaat hasıl etmiştir. Moskova hükumeti boyle bir hal vu kuunda Vlâdivostoku feda etmeğe ve Sovyetler diyarı ile Çin arasında yeni kuvvetli bfr Japon devletinin teşekkül etmesine rıza göstermeğe simdiden karar vermiş bulunuyor. Sovyet hükumeti Uzakşarkta uğn yacağı bu kaybı baska tarafta telâfi için Hindistan hududundaki meş'um fa • aliyerine tekrar başlamağa hı^iTlanıyor. trana muslihane hulul etmek ve Basra körfezinin ılık sularına inebilmek için simdiden bütün gayretile çalışıyor. Geçen on beş gün içinde Rusya, Tür • kiye ile yeni bir ittifak aktetmek suretile Akdenize inmek için ilk mu • vaffakiyetli adımları atmış bulunuyor. Bu ittifakın esaslan Ankarada Gazi Hazretlerile Rus komiseri Voroşilof arasuıda kararlaşhnlmışttr. Türkiye pamuk mensucatı ve şeker fabrikalan tesisi için zaten Rusyaya büyük mukavelelerle bağlı idi. Yeni itilâf i.rt tam manasîle taahhütleri muhtevi askerî bir ittifak şeklmde tezahür edecektir. Böyle bir ittifak, Karadeniz üzerinden yapılacaic bir taarruza karşı Rus • yayı muhafaza edecektir. Diğer taraftan Rusyarun tngiliz im paratorluğuna karşı yeni bir harekette bulunması için bir istinat noktası da teşkil edecektir. Bir defa hatritaya bakmtz: İngiltere Süveyş karvalı üzerindeki hakimi • yetini kaybediyor. Şarka giden tngi • liz hava yollan Filistin, Irak ve Basra körfezi üzerinden geçiyor. Bu yollar tngihere ile Hindistan a rasmdaki muvasala için mühimdir. İngiliz donanmasmm muhtac olduğu petrolü temin eden tngiliz îran petrol tasfiye fabrikalarmm muhafazası için bu yollar mühimdir. Türkiye hududu Basra körfezinin müntehasmdan 800 mil mesafededir. Sovyetler, mattefikIeri Türkiyenin arazisi üzerinden trana yahut tngilterenin müttefiki olan Irak üzerine hasmane bir harekette bolunmasalar bile Rus tayyareleri bir günde tngiliz donanmasının (Abadan) da bulunan petrol üslerine inebileceklerdir. Sovyet tayyarelerinin atacağı bir kaç bomba bu üslerdeki tesisatı mahiv ve harap etmeğe kâfi gelecektir. Diğer taraftan Sovyetler hava tarikile lstanbul üzerinden Hayfaya da bir günde gelebileceklerdir. Halbuki Hayfada 1935 senesind» Şimalî Irak tan borularla getirilecek ham petrolü tasfiye için fabrikalar inşa edilmiş o lacaktır. Halihaztrda Sovyetlerin Baküdeki propaganda kolennden petişen pro pagandacılar Hindistanda tngiliz siyaseti aleyhinde tahrikâtta hulunuyorlar. tngiltere için hasmane olan bir Sovyet Türkiye ittifakı tngiliz imnaratorluğunun en canalacak verleri üzerinde kahir bir tazvik yanabilir. Velhasıl Sovyetler Uzakşarkta Ja • ponlardan n§nyacaklan hezîmete karşı Hindistanda. Basra körfezinde, ve Akdenizde tavizat arayorlar. Rusya Türkiveyi kendi amalî için kullamyor. Türkiye büvük komsusu nun kend'tine destek olmasından memnundur. Filvaki bugün icin âcil bir tehIike yoktur. Maahaza tngiltere bu iş lerin tazammun ettiği tehdide karşı simdiden ciddî tedbirler almalıdır. Hayfa ile Ba&dat arasmda inşası ta»awur olunan demiryolunun sevkü! ceyşî hikmet ve manası da budur. Bu yol Akdenizdeki tngiliz üslerile Bas ra körfezindeki tngiliz üsleri arasm da en kısa muvasala yolu olacaktır. 1930 da aktolunan fngiliz • Irak ittifak muahedesi mucibince Irak Kralı tngiltere tarafın dan talcp vukuunda tngiliz kuvvetlerinin Irak arazisinden geçmesi için her teshilâtı göstermeğe mecburdur. FOvaki Fransızlar Suriyede bulun • dukça ve Irak Kralı tngilterenin müt • tefiki oldukca tngiltere, Rusyanın Türkiye üzerinden cenuba sarkmasnıa karşı şimdilik mahfuzdur. Fakat İngiltere ile Îran arasında bir itilâf akti için cereyan etmekte olan müzakereler muvaffakiyetle intaç edilmedikçe Suriye ile Iraktaki müdafaa tertibatı taarruza maruz bulunacaktır.» CUMHURİYET • tngiliz gazetesi nin bütün yazdıklan müheyyiç haberler vermek arzusundan doğmanuş ise esassız bir tevehhümden ibarettir. Türkiye, bütün komşularile dost geçin mekten ibaret olan bir sulh siyasetj takip etmektedi, Cumhuriyetin haricî siyaseti, Osmanlı imparatorluğu gibi şu veya bu büyük devletm amaline alet olmıyan millî bir siyasettir. Dayly Mailin esassız ittifak haberlerile tn giltere efkân nmumiyesrni Türkiye ve Rusya aleyhine tahrik etmesi dünya sulhu namına çrrkin ve teessüfe şayan bfr harekettir. tumuz da tiyatro müellifi değil, sadece nakilidir. Türk edebiyaona hediye ettiği teKfler yalnız romanlan olmak lâzım gelir. Dostum, geçen gün Hachette Almanağında Türk bayrağı hakkında ya pılan koskoca yanlışı, resmile beraber, sütununda teşhir ve tashih etmiştin. Bu da benden. Allâme Avrupanm Türkiyeye ait her işte ne kara cahil olduğunu ispat eden bu vesikalara en küçük bir mü lâhaza ilâve etmeğe lüzum görmüyorsam da, malumlar arasmda bu kadar meçhul kalmanm bize düşen mes'uli yeti üzerinde tekrar konuşmak lâzım geldiğini vckm edemem. Buşünlük «onlar bihruvorlau" ama biz de bildir miyoruz.» gibi sade bir hakHcat cümlesile sözümü bitirivorum. S stanbul, gürültüsü çok bir çe II hirdir ve bu gürültü, Belediyenin aksini temin için yaptığı nizamnamelere rağmen gittikçe artmaktadır. Otomobil kornalan, halkı ihbar ve ikaz suretile değil, canhıraş bir nara ile kor kutup kaçırtmak suretile iş gör mek prensibinden ilham aldık ları için şehirde, kıyamet kopu yor. tstanbul, tufandan evvel yaşamış alelâcayip hayvanların korkunç gökremeleri ve çirkin anırmalarile dolu bir ormana dönüyor. Seyyar satıcıların, mütemadl bağrışmaları, sabahtan akşama kadar sokaklarda oynıyan ma halle çocuklarının gürültüleri, her çeşit ehlî hayvanatın, hele horozların bolluğu ve saire... ve »aire... yetişmiyormuş gibi şim • di bir de kümes hayvanlarının sesini taklit eden bir oyuncak çık tı. Hangi muzip ve zevksiz icat etmiş, bilmem... Mecidiye bü yüklilsünde küçük bir tefin ortasına bir sicim takmışlar, sicimi sıvazladıkça küçük teften aü rü sürii gıtgıt gıdaklar yük»e * liyor. Mahalle aralannda her çocuğun elinde bir tane... Eski Yoyo salgınına benzer yeni bir sal gın... Yoyo sessiz bir oyuncak tı, kimseyi rahatsız etmezdi. Bu yeni cırlak Yoyo ise tstanbulu kümese döndürdu. Şehirde gürültüyü azaltmak Ia mükellef olan Belediyeden kulaklarımızın sükun ve asayişini temin için bu zırlak oyuncak* ları menetmesini rica etmek hak> kımızdır. Fransa • Surîye muahedesi Yunanistanda ihtilâf kalmadı Muahede imzalandı, ko Af ilân edildi, muhalifler miser bir tebliğ neşretti Meclise iştirak edecekler Beyrut, 20 (A.A.) Havas ajansı bildir!yor: Fransız Suriye muahedesi imzalanmıştır. Yüksek komiserliğin bir tebliği, yegâne neticesi, Suriyenin tekâmülünü gecikt'rmek olan bir uzlasamamazlık fikrine karsi parlamentonun nazan dikkatini celbetmekte ve siyasî ol • gunluk olmadığına nazaran verile • cek menfi bir reyin bugünkü halile mandanın serbestçe tatbik edilmes'ne mânj olmıyacağmı ve bu tak • dirde mandanın kayrimuayyen bir zaman için tatbik edileceğini tek • rar bildirmektedir. Muahede 25 sene müddetle yapılmıştır ve salı günü bu iş için toplanacak olan Suriye meclisi tarafından tasdik edilmesi beklenmekte • dir. Atina, 20 (Hususî) Başvekil cumhurreisi ile görüşerek 6 mart hâdisesi alâkadarlanmn ve Mösyö Venizelosun affı hakkındaki kararnamenin tasd'ikini talep eylemiş ve cumhurreisi dahilî işlerin intizama girmesi için Basvekil tarafindan sarfedilen mesaiyi takdir ve af kararnamesini tasdik etmiştir. Af kararnamesi bugün resmen ilân edil • miştir. Affm ilâmni ve hükumet tara • fmdan verilen diğer teminatı kâii gören muhalefet arhk meclisi mebluan içtimaına iştirak edeceklerdir, Bu kamusta muasır Türk edebtva • h hakkmda baska malumat yok. Fransanın, hatta yervüzünün en ciddî mü esseselerinden biri tanman Larousse kutüphanesinîn bu eserfnde edebiyatı» mıza dair otuz sahr içinde yapılan hatalara isaret edelîm: 1 Sinasi, Kemal, Hâmitle beraber Türk edebivah yeni bir yol alrmshr ama Türk şirinin s«»knieri brrakılarak Fransız şirinin sekiTlerî almdıgına dair verilen kat'î hükümde acele edilmiş • tir. 2 Edebivat ve lisam Turkiestfrme hareketi Büyük Harp esnasmda te • vakkof devttesi gecirmemis, bilâkis Türk ocaklarmm ve Türk yurdu mecmuasır^m en faal devri olan bu 2?man zarfmda tasfiye hareketi çok üefcle mistir. 3 özbek, Uvsrur, Törkmen ede biyatlan biraz tetkike başlanmıssa da yazık ki hS'â bile edebî sermayemizi şişirmiş «'«•STİdir. 4 tlk defa olarak Arap ve Xeem kelirrrf»lerfni kullanmıvarak vazı yazan muharrtr Rıza Nur Bey deçil » dir. Türk rarihi müellifi olarak tanı nan bu zatm edebî yazı islerinde adı bile anılmaz. Adapazarı Bankasımn açılış yıl dönümO Gemlik, 20 (Hususî) Bugün Adapazarı Türk Ticaret Bankası • nın açılışmın üçüncü yıldönümü idi. Bu münasebetle banka bayraklarla süslenmiş, müşterilerine ikramlarda bulunmuştur. "Oda Musîkîs?,,"cemiyetinin konserieri Geçen sene teşekkül ettiğini haber verdiğimiz «Oda Musikisi» cemiyeti. bu mevsim içm vereceği konserlere ha zırlanmağa başlamıştır. Ferdi Fon Şta*. ser (piyano), Necip Yakup (keman) ve Mes'ut Cemil (viyolonsel) Beylerden mürekkep bir triyo pek yakuıda konserlere başlıyacaktır. Şimdilik hazırlık olmak üzere her on beş günde bir tstanbul Radyosunda konserler ver« mektedir. Bu aksam radvoda bestekâr SchubertJn maruf (Forellen) kentetinî çalacektır. Schubertin kenteti için hevete bssist Glazer ve kemeaıî tzzet Nezih Beyler de iştirak edeceklerdir. «Oda Musikisi» cemiyetinin halka vereceği umumî konser aîâka ile bek • lenmektedir. DGnkfl Meclis içtimaı Ankara, 20 (Telefonla) Mec> İU bugün Esat Beyin riyasetinde toplanmıştir. Hayvanlar vergisi kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki lâyiha müzakere ve kabul olunmuş, ruznamede bas > ka bir şey bulunmadığı îçin içtima perşembeye bırakılmıştır. Bir köylö beş çocuğunun ismini değ ştirdi Mersin 20 (A.A.) Mersinin Bürhan köyünden Hasan Efendi beş ço • euğunun adını değistirmek için mah • kemeye müracaat etmiştir. Evvelce Ali, Hüseyin, Nurettin, Mahmut, Ati ke olan çocuklann atlan Şahîn, Çetin, Aydın, Yalçın, Ayten olmustur. Maarif Vekili Ankarada Ankara, 20 (Telefonla) Ma • arif Vekili bugün şehrimize geldi. Istasyonda Maarif erkânı tarafın • dan karşılandi. Yakup Kadrinin, Falih Rıfkınm, Ruşen Eşrefin, Aka Gündüzün, Salâhattin Enism, Ercüment Ekremin ve diğer pekçoklarnun isimleri yoktur. (Bellibaş lılar bile saydmamıştır.) 7 Şairler arasında şair olarak yalnız dostlan tarafından tanınan genç 5 Koprölüzade Fuat Bevden son Halil Vedat Bey arkadasımız zikre ra ismi pecen zal Spdettin Niîzhet Bey dildiği halde Recaizade Ekremden tuolscak. MİTltPmmel. Fakat «Ferît» Bey tunuz da Tevfik Fikret, Faik Ali, Hüde kim ola? Maruf ve sabik «Serh! me seyin Siret, tsmail Safa, Mehmet Emin, tun» möıî(*nM usta^trmz Ferit Bev î « Celâl Sahir, Yahya Kemal, Ahmet Hakendisini bilhassa tran edebiyatinda şim, Necip Fazıl, Nazun Hikmet, Or mütehassıs olarak gostermek lâzım gehan Seyfi ve daha birçoklan zikredilIhdi. memistir. (Bellibaşhlar bile sayılma 6 Hâmitten sonra lîkre^nmeri mışbr.) lâzım gelen romancılar ve nasMer a8 Rıza Nur Beyin fransızcadan rasmda Halit Ziyanm, Cenap Seha hece veznile tercüme ettiği operalan bettinin, Süleyman Nazifîn, Mehraet ve telif ettiği operetleri gören, dinliyen, Raufun, Ahmet Hikmetm, Hüseyin Ca okuyan varsa Allah için söylesin! 9 Ve nihayet, romancılar arasınhidin ve o nesilden diğerlerinin isim • da zikredilmiyen Mahmut Yesari dosleri olmadığı gibi daha sonrakilerden lerini bozmadığı sis kadar hareketsiz, bulunduklan yerlerde titreşiyorlardı. Biliyordum ki, şurada, ayakta duTan kadm beni sevemezdi, biliyordum ki bende ona cirkin görünmiyen hiç birşey yoktu. Fakat bu mukavemet edilmez uyuşukluğun ortasında, yalnız başımıza nefes ahyorduk. Ailesi tarafından göz hapsine ahnan bu mustario mahluk, güneşe dönen bir çicek gibi suursuzca benrm gözleri mi anyordu. Fakat her hangi bir manalı söz söylemis olsaydsm alav dan başka cevap almıvacaktım. En mahcup hareketimi nefretle reddedeceğini biliyordum. t«te. içinde yeşil yapraklan müsıtakbel bağbozu mu mevisminin giVneşle pişirdie'i bu büyük fıcnın kenarında, böylece, yanyana durup kalmış.tık. tza ya sen, tza, sabah karanlık larında bu beraber çıkışlarımıza ve herkea uyuşup kalırken bizim bu Teşekkür Gaybubeti ebedisile dilgir oldu • ğum zevcim Elektrik ve Tramvay »irketleri veznedar muavini Halit Bevin cenaze meras'minde bulun mak ve beyanı taziyet eylemek suretile elemime iştirak etmis olan ehibr ba ve dostlanmızla merhumun şir • ket arkadaşlarına ve bilhassa gerelc hastaî'k esnasmda ve çeıek cenaze merasimİTide pek büyük ulüvvü cena] ve insaniyet göstermis olan şirket müdiranı muhteremesiine derin te şekkür ve minnetlerimi arzeylerim. Merhumun zevcesi MAKBULE nannda hiçbir sergüzeşt olamıya cağı doğru idi: ortada hiç kimse yoktu ama biz bir sahnetnin üstünde gibi idik. ö&le uykusuna dalmıvan bir köylü, ıhlamurlar kadar hare « ketsiz durdueu halde, bizi görmüş olamaz miydı? Geceleyin yaptı*ımız gezinftiler d« bövle masumdu. Bir aŞustos gecesinJ hatırlıyorum. Aksam yemeği Drey fus meselesi yüzünden fn"trnalı geç« mişti. Marinet ki benimle beraber, davanm yeniden tetkîkine taraftardı, rahip Ardueni yolundan çıkar mak ve lehimize kazantnak husu • sunda benden ileri vanyordu. Sea Drumontun bir makalesinden bah sedince, Marinet, dua okuyan bir ço» cuk sesile sormuştu: Rahip efendi? Yahudilere gı raz bağlamak dogru mudur? PEYAMt SAFA sohbetlerimize ne mana veriyordun? Bunu da biliyorum, çünkü bir gün duydum. Evet, salonun kapalı pan curlan arasmdan (şüphesiz Marinete biraz daha fazla pözkulak olun masını temin için Kaleze gelen) annene sövlediğin şu sörleri isittim: Marinet üzerinde kocamın fikir itibarile fena tesiri oluvor... Fakat başka hususlarda yalnız onun zihiini oyalıyor. Bvpun da zaran yok. Annen cevaD verdi: Evet, zihnini oyalıyor, fakat bu esastır. • Ben sana nekadar saygısızlık ilham etmiş clursam olavım, tza, şu sövlediğin sözlerden dolayı sen be nim sözümde daha küçük düstün. Bu meselede en küçük bir tehlike ola bileceğini de hatırına getirmiyor mıydın? Kidınlar tecrübe etmedik leri şeyleri akıllanna getirmezler. Yemek4en sonra bir ©vanm ke • EDEBÎ TEFR1KAM1Z:21 Yazan: François Maariac E ngerek | f^ Uugumu •• W •• •• Tercüme eden: Peyami Safa «O bana daima iyi muamele yapar.s. Benim gayritabüliğimi hissetmiyor. Ben sdzin sıddmıza gitmek için onu herkese karşı müdafaa ettikçe hosuma gittiğine kanaat getiriyor. Bende gençlik namına biraz bir şey kald'ığı zamanlar bile para uğruna neler feda ettiğimi zavallı Olemp bilseydi! Otuz beş yaşımın sabahlarında, kızkardeşin ve ben, atlarımızla, henüz ısınmıya başlıyan sulfatlı bağlann yoluna glrerdik. Bu alaycı genç kadına hep kaybedilmemesi lâzım gelen o müyonlardan bahsederdim. Tehdide maruz bulunan bu milyonların tasallutundan kurtulunca, o bana istihfaik&r bir nezaketle gülerdi. Ben de kendimi müdafaa için, yağmurdan kaçtıkça doluya rutulurdum. «Ben sizin menfaatiniz için ısrar ediyorum, MarineL Siz beni çocuklarının îstikbalini düşünen bir adam mı sanıyoTsunuz? tza onlarm ser • vetinize burunlarını sokmalannı istemiyor. Fakat ben...» Gülüyor ve dişlerini sıkarak: «Sahd siz korkunç bir adamsınız.» diyordu. Kendi saadetinden başka birşey düşünmediğimi söyliyerek itiraz ettim. Nefretle başını sallıyordu. Ni hayet, hiraf etmedi ama anladım ki evlenmekten ziyade ana olmağa heye»i vardu Hava sıcak olduğu halde, yemekten sonra, karanlık ve soğuk evden çıkmak niyetinde idim. Aile divan lann ve hasır iskemlelerin üstüne ırzanarak uyukluyordu. Taraça kapılan nı açarak ateş gibi yanan havada dışanya doğru aessizce kayarken, beni istihfaf etmesine rağmen Ma rinetin arkamdan geldiğini anlamak için başımı çevirtneğe ihtiyacım yoktu; kumlann üstünde adımlarını duyuyordum. Fena yürüyor, yüksek topuklarını sert toprağa »ürtüyor du. Taracanın parmaklanna dirsek lerimizi dayamıştık. Yakıcı taş ü* tünden çıplak kolunu uzun müddet ayırmadı. Ayaklanmızm altında ova, ay ışığı varmış gibi derin bir sessizlik içinde kendini güneşe sahvermişti. Kırlar, ufukta, üstüne madenî semanın bindiği siyah bir tak teskil ediyorlardı. Saat döVtten evvel dişanya bir tek adam, bir tek hayvan çıkmazdı. Sinekler, ovada hiçbir nefesin »ekil

Bu sayıdan diğer sayfalar: