29 Kasım 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

29 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

^Cumhuriyef SON TELGRAFLAO Bana kalırsa Vurüyen inkılâbın ilk merhalesi nunudpJrî demol<)asi döşmanlan, Türk demokrasi inkılâbına sol cenah tan bir çevirme ha • reketi yapmak için badt bir tabiyeye basvururlar, derler ki hiçbir inküâp başladığı yerde kalmaz, Heriye doğru yüriir, degişdr; demokrasinm de daha ötesi vardır, neden bu hareket noktasına kakılıp kalmalı, daha tleriye fır lamamalıdır ? Bazı mecmualanmızın esas temini teşkil eden bu iddiamn müspet bir ilim haysiyetmden nekadar mahranı oldugunu davanın konma tarzma bakanlar hemen anlarlar. Hiçbir ilim, cemiyet hadiseleri üzerinde bu kadar acele dedüksionlar yapılmasma ve muğlâk şeniyetlerin bu kadar bask umumî fikirlere bağlanmasRia müsait değildir. Hiçbir içtimaî bilgmin bu kadar »thî ve üstünkörü bir kanunu yoktur. Biz bir an için bu davanm kazi • yelerini hakikat farzedelim, kabul edelira ki bir inkılâp başladığı yerde duramıyacağı için Türk demokrasi inkılibı da sağdan »ola, yani koüekti • vizme ve sosyalizme doğru aeyrede cektir. (Bnakmu ki »osyalizmin azamî mertebeslne varmdk iddiasnvda bulunan Sovyet Rusyada bile inkılâp hiç böyle bir seyir takip etmis değildir. ve Çarlık mutlakiyetinden birdenbire yeni tarzda bir devlet sermayedarlığına atlamıstır.) Fakat, dedScleri gibi diyelim ki bizim demokrasimiz de «oIa doğru bu tekâmülü gecirmeğe mecburdur. Bıanun îçm Türk demokrasiânin başladığı noktadan gitmek istediği noktaya vararak bhind devrini tamam laması, yani demokra*i olmatı lAzmv dır. Halbuki mkılâbımızın hentiz ke • male ermediğini hep bir ağızdan sb'ylüvoruz ve yaa hürriyoti ean nkacak bir dereceyi buiımea matbuatuı he • niiz yüksek bir demokrasi merteb* • sfne çıkmadığmı ve kendi kendini teftis kabiliyetinden mahrum olduğunu Bleri sürüyoruz. Demek ld iBc demokrasi rrt^rhalesi tam deljini yapmış d«ğildir ve ücılâbımızuı yeni bn merhale • sinden bahsetmek sırası gelmemiştir. Bu mütearifeyi bir safsata ile çel melemek istiyenlerin Türk demokra • sisine ne kastleri olduğunu bilmeviz; fakat rrhkılâp kanunlarmm ve peflerinin hükümlerindeki bedahet hilâfma yapılan bu teHcinler karşısmda hassas bir varlık aramakta ısrar ederiı. Ne gariptir ki geçen gün Anadolu AJansı vasıtasile nesredilen bir yazıda dev • let murakabesmden bahsolunmuşta. Bu toprağm Gazisi, (matbuat nürriyetinden gelecek mahzvlann gene matbuat hürriyetOe izale olunacağmı) söylerken adeta bir sansör edası alan bu yazı herkesi hayretler içinde boaktı. Biz, inlnlâbm müdafaasmda sös hürriyetinin bekcüiğini ararken fuzuli bir murakabenin kâhyalıönı bulursak sasar kalmz. Bereket, bu hayretimizi bir ibare yanlısına veya ekstkligine tevcih ederek &imdilik müsterih oluyoruz! Dişçi mektebinde Yeni inşaat gelecek ay içinde bitecektir; programlara mühim bir ders ilâve edildi Ingilizler on bin tayyare istiyorlar Hava kuvvetlerini tezyit cereyanı ilerliyor, meseleye parlâmento da müdahale edecek Londra 28 (A.A.) «Bizim daha j «Hava ordumuz, şehirlerimizin müçok layyareye ihtiyacımız vardır. Bundafaası hususunda, ancak bir uçurtma lar hize hem kıyı'anmızı müdafaa, hem kümesi kadar müessir olabilir.» de beynelmilel mec'is'erde sö «tyonink Standarts gazetesi de, bey' zümüzü geçirmek icin lâzımdır.» nelmilel fakat müsteb'at bir anlaşma olmadığı takdirde, büyük merkezlerin «!yon:nk Niyoz» gazetesinde intişar müdafaasuıın, tayyare adedinin feveden bu iddia, yann parlâmentonun kalâde arttınlmasırva vabeste olacağını müzaaf müdahalçsile teyit edilecek oyazıyor. lan, ve hava kuvvetlerini arthrmağa ...Muharif sol cenah matbuatı, mütezamatuf bulunan müfrit muhafazakârlık yit askeri techizatın lüzumunu reddedecereyanına zamimedir. rek, yalnut beynelmile] mukavelelere Tayyare adedinin 10,000 e iblâğını karşı beslediği sarsılmaz imanı tenkit istiyen aynî gazete diyor ki etmektedir. i'M.ı.ııı.frrımıllltmi fHEM ı NALINA MIHINA Büyük Harbe girişimiz I Belçika Almanyayı Avusturya Alman şikâyet edecek hududu hâdisesi Belçika Meclisi Hariciye Encümeninin bir raporu Nürenberg, 28 (A.A.) Geçende Avusturya hududunda Avusturya hudut muhafızlan tarafından öldürülen Alman askeri için resmî cenaze merasimi yapılımştır. Merasimde Bafvekil M. Hkler ve millî müdafaa nazın Jeneral Blomberg bizzat hazır bulun • muşlardır. Başvekü bütün Alman milleti mi] • lî müdafaa nazın da Reisicumhur ve ordu namına askerin mezarına birer çelenk koymuşlardır. Jeneral Blomberg, söylediği nutukla demiştir ki: « Bu ölü yenî Almanyamn istikbali tıgrunda verdiğimiz b>r kurbandır. Almanya içn askerce ölen bu vatandaş bosuna ölmemiştir.» Başvekü de nutkunda söyle soyle • mi;rir: « Bu askerin, ugnmda canını verdiği ülkii bütün Alman mil'etinde derin bir iman halindedir. Avusturya hudutlannın öte tarafmdaki milyonlarca ırkdaşım. seslerinî yülcseltmek im Karunı boimus olsalar bu askerin ka • tillerini ve bu katle sebebiyet veren prensipleri telin edeceklerd'V. Bunun îçindir ki bu ölü bizim için yeni bir aci kaynağı değil, fakat yeni Alman bir. liği yolunda yapıbnış bir fedakârhk < ! >• mahdır.» Berlin 28 (A.A.) Volf ajan sından: Hariciye Nazın, Viyanadaki Alman orta elçisini, geçenlerde A vusturya Alman hududunda vuku bulan hâdse hakkinda ne gibi bir vaziyet almağı düşündüğünü ve bu hale ne vakit bir çare buIacaŞım Avusturya hükumetinden sormağa memur etmiştir. Difçt mektebinde, mektep müdüru Kâzım Esat Bey talebeye ders gösterirken Tıp fakültesi di» tababeti mek tebinde yeni klinik ve lâboratuvarların insaati henüz bitmediği içm talebenin klinik ve Iâboratuvar me saisi geri btrakılmıstır. Yenî tes! • *at ve insaat gelecek ay içinde bitecektir. Diş tababeti mektebinde tedrisat proğramı büyük tadilâta uğramıştır. Tedrisat müddeti üç seneden dört seneye iblâğ edilmis, mektebin muallim kadrosu bir ecnebi »rofesör ve altı doçent ile takviye edilmistir. Dis protezi kürsüsünü isgal edecek olan profesör Alfred Kantorovrier bir haftaya kadar tstanbula gele cektir. Müfredat programına sbn diye kadar dis tababeti mektebinde gösterilmiyen memleket dis bakımı sağhirile alâkadar diş ve yiiz ortopedisi dersi ilâve edilmistir. Bu ders için gene dis tabiplerinden Orhan Abdullah Bey docent oHıcaktıır. Dün Orhan Bey yeni ders hakkında bir muharririmize demiştir ki: c Melrtebimiz prograrmna yeni konan ve diş tababeti Iisamnda ortadonsî ismini taşıyan bu mühim şube Avrupada daha on sekizinci asnn ortalannda başlamış ve bun dan yarım asır evvelinde büyük bir tekâmüle mazhar olmustur. Ünivershe kurulurken mektebi » Alman Başvekilinin mühim bir nutku Brüksel, 28 (A.A.) Meb'usan meclisi hariciye encümeninin raporu, Belçikanın, Almanyanm muahedelere riayet etmemesinden dolayı Milletler eemiyetine müracatta haklı olacağını bildirmektedir. Rapor boykotaj fikrint reddetmekte, fakat Almanyadan Lozanda yapılmasına nza gösterilmiş fedakârlıklara mukabfl vadedilen ticarî tmtiyazlarm istenmesini Uvsiye etnektedir. Rapor şark hndutlannm emniyet altnıa almması lüzumu hakkında ısrar etmektedir. Diğer bir raporda koraisyonda ekalliyette kalanlann rmimessili meb'us M. Pierart, Belçikanm milletler cemi yetinde ve Lâhey divanradan Versay muahedesinin askeri maddelerine hfirmet edilmesini istemek hakkı olduğu • ntı ve Almanya muvafakat etmediği takdirde milletler eerrriyeti konseyinin cezai hükümler tatbîkine hak kazanacağını bildirmektedir. Amerikada alkol hOkumet kontrotu altına aldındı Warmspring 28 (A.A.) M. Ruzvelt, kongre kat'i brr kanun neşredene kadar alkolün hükumet kon trolu altına aJmraasma dair bir e • mırname imzalamıştır. mizde yapılaeak birçok yenilikler arasmda müfredat proçramma bu ders te ilâve edilmistir. Memleketi mizde henüz tanınmıyan fakat halkm snhhatile çok yakmdan alâkadar bulunan bu şube hakkında biraz izahat vermeğî favdali bulurum. Or • todonsi dersi dişlerin ve çenelerin gavritabiiliklerinden bahseder. Bu şubenfn bir de özkardeşi vardır ki buna da Ortoenasi divoruz. Bu da gayritabiî çenelerin düzeitilmesm • den bahseder. Bunlar daima müş terek yürürler. Diş ve cene gayritabüliklerini doğuran amiller pek çokrur. Bunlar içinde bilhassa anne, baba ve mürebbiyelerin bilmesi lâzım gelen kısımlar, fena rtiyatlar ve teneffüs muvaxenesizlikleridir. Ço cuklann ağzına ağlamasm dive Iâstik memeler tıkıltnası, çocuklann parmaklanm, dillerini emmeleri, kalem gibi sert cisimlerm dişlerin arasına sıkıstırılması fean sekilde meme verilmesi hep gayritabiilikleri doğuran sebeplerdendir. Bu gayrî tabiilikler ilerliyerek teneffüs cibazını tıkıyan ner türlü hastalıklan tevltt edebilir. Galatasaray ve tstanbul liseleri talebesinden bin efendinin, dislerini muayene ettim. Ne ticede yüzde seksen beşinin dişlerinm gayritabiî olduğunu gördüm.» Ayasofya camisi M. Tahi gîdiyor Avusturya ve Macaristan Bursadakl muhakeme Viyana 28 (A.A.) Macaristan Başvekili M. Gömböş ve Ziraat Na • n n M. Kallay, Budapeşteden Viyanaya gelmişlerdir. Nazirlar M. Dol • fusun vereceği av eğlencelerine iş tlrak edecekler ve Maear Avusturya ticaret muahedesi hakkında yapılan müzakerelerde bulımacaklardır. Kubbeden sıva düşmesi Macar sefiri bugün leketimizi terkedivor mühim değildir Ayasofya eamismde kubbeden büyük bir sıva parça&mın koparak meyzin mahfiline düstüğünü dün yazmıstık. tstanbul Evkaf müdürü Niyazi Bey, dün heyeti fenniye ile birlikte camiye giderek tedrikat yapmıstır. Niyazi Bey, bu tetkikattan sonra bir muharririmize şunlan söylemiştir: « Ayasofya samismde tehlikeH bir vaziyet yoktur. Cami mihrabınm üstüne tesadüf eden yanm kubbeden bir sıva parçası düsmüştür. Esasen evvelce de bu yerde iki sıva parçam kopmustu. Fenaf tetkikat, kubbenkt kurşunlan tamir «dilmeden evvel sı zan yağmiH sularmdan sıvalarm kıs men kabardığını ve bunlann kuruduktan sonra zamanla parçalandığmı gostermiştir. Kubbenm tuelaJarı arasmdaki harç çok sağlam olduğu için birkaç srva parçasmm dü*mesi ehemroivetK değildir. Maamafih bunun tekerrürüne meydan vermemek icin lâzım gelen tedbirler alnvmıştır. Kubbenin altında iskele kurubnak suredle düsmesi muhtemel olan srvalar çıkanlacak ve icap eden tamirat yapılacaktır. Namaz kılmağa mâni bir vaziyet n»evctrt olmadığı heyeti fenniyenin tetkBıatile anla • sıldığı icin cami kaoaidmıvacakttr.» da kendi namına bir kasa ahr; ben servetiırti oraya koyarıtn. Bana kasayı açmak için vekâlet verir ve ben ölünciye kadar oraya el sürmiyeceğini taahhüt eder. Kasamn içinde ne varsa malım olduğuna dair bana bir kâğıt rmzalamasını da şart koştum. Ana oğul ben öldüğüm zaman bu kâğıdın ele geçebilecegini öne sürdüler. Avanaklar teklifime bir türlü razı olmak istemiyorlardı. Gene bunlar a anlatmağa uğraş hm ki benim köyde Buru isminde bîr avukat kâtibim var, bütün hayatmı bana borçludur, kendisile kırk se nedir iş yapıyorum. Onun yanmda bîr zarfım var ki üstünde şu yazılı: «öldüğüm gün yakılacak evrak» ve içinde ne varsa yakılacağından da eminim. tste Roberin kâö)dını da o zarfın içine koyacağım. Burunun bu kâğıtları yakacağmdan eminim, çünkü bunlann arasmda ortadan kalkması kendi menfaatî icabından olan ev • rak ta var. Fakat Roberle anaaı, ben öldük • Hükutneti ta rafmdan Stok • holm elçüiğ'ne tayin edilen Macaristanın eski Türkiye sefiri V Tahi bu akşam Pake kumpanya • sınm bir vapurile ve Marsilya ta rikile Stokholme gidecektîr. M. Tahî on SP neden fazla bir Tahi zamandanberi dost ve kardet Ma caristam Türkiyede temsfl etmekte idi. M. Tahi bu on sene içinde iki memleketm dostluk ve kardeslik hislerinin takviye ve mkişafı için çok çalısmıs ve muvaffak ta olmuştur. M. Tahinin bu on sene süren sefirliSi zamanında ve iki memleket ricalinin Tiüsnü niyetî savesinde T'"rkiye ile Macaristan arasmda halle muhtaç hiçbir mesele kalmamışftır. Kendismi muhitimizde çok sevdiren ve türkceyi bizim kadar bilen muhterem Macar »efirinin memleketi mizden aynhşım teessürle karşı lar, kendisine yeni vazifesinde de mu vaffakrvetler dileriz. ten sonra bu kâtibin hiçbir kâğıdı yakmamasından ve santaj yapma sından korkuyorlardı. Sunu da düşündüm: Ben bunlann eline öyle bir vesika vereceğim ki o kâtibi şavet bir münasebetsizlik yaparsa mah • vedebilîr. Buru gelip o kâğıdı jröz lerinin önünde yakacak, ancak bu sartla onlar da vesikayı ona iade edeeekier. Dana baska eltmd«ı ne gelir? Gene de lâkırdı anlamıyorlar, kendilerine milyonlar bahsetmek iste ditjim bu avanak karı ile ahmak oğlan dizlerime kananıo tesekkür e decekleri yerde. inadediyor, benim1e mümkasava. kavjrava tutuşuvor lar . Gene de bazı tehlikeler olabilîrmio. TfSeıt?ı îmzalam?k îstemTvorlar. Ah! Bu iki sersemin yüzüne ka pıyı vurup çıkmama mâni olan şey ötekilere karşı beslediğim km mi? Bunlar «onlar» dan da korkuyorlar: «Ya herşeyi anlarlarsa, aleyhimize Bursa 28 (Telefonla) Komü • nistlik maznunlarınm muhakeme » sine gizli olarak bugün de devam olundu. Gelmiyen sahitlerin celbi için muhakemehe 2 kânunuevvele talik olundu. Almanyadaki isfanbul mOzesi mödürlGğü Berlin 28 (A.A.) Tamnmıs âlimlerden Dr. Kurt Dittel, Alman yanm tstanbul ftsan atik* müesse • sesi fen muavinliğine tayin olun • muştur. iktısat Vekili iyileşti Ankara 28 (Telefonla) Birkaç gündenberi rahatsız bulunan tktı *at Vekili Celâl Bey taraamen iyi • leşmiştir. Celâl Bey yanndan iti . baren çalışmağa başlıyacaktır. PEYAMt SAFA Bulgarisfanda bir filim yasak edildi Bir frene haydutların hOcuum Harbm 28 (A.A.) Siberya aş*n trenine haydutların yaptıklan bir hücumda yolculardan 10 kişi ağır su> rette yarlanmıştır. Diğer yolcular haydutlara hücum ederek dağıtan Japon muhafızların sayesinde kurtulmuşlardır. r Ankara 28 (Telefonla) Diikkânı olaa kundura boyacıları, ber • ber ve hamamcılar gibi cuma ta * tîlinden istisna edilmeleri için Büyük Millet Meclisine müracaat e4mişlerdir. Kundura boyacılannın verdik • leri Utida Meclisin arzuhal encü menine havale olunmuştur. Kundura boyacıları cuma gönleri çalışmak istiyorlar Sofya 28 (A.A.) Hariciye nezareti, Alman sefaretinin teşebbüsü üzerine (îblisin hava filosu) ismin deki filrain RÖsterilmesmi yasak ettirmiştir. Bu filknde, Alman ordusu çirkin bir şekilde teşbir edilmekte idi. iki tayyare çarpıştı Löpa • de Lansiye 28 (A.A.) İki tayyare uçarken çarpışmışlar dır. Bir ölü ve bir yaralı olduğu söyleniyor. Râkiplerden üçüncü»ü pa raşütle yere inebilmiştir. Yurttaş! Yerli malı VullanmaV, yurda bağlı olmak demektir. Mill! iktısat ve tasarruf cetniveti v ekteplerde okutulan yeni ta« rih kitabmda Türkiyenm Umumî Harbe girisi şu surctle anlafalıyor: «1914 te Ghan Harbi basladı. Karadenizde Osmanlı ve Rus donanma • lan arasında vukua gelen bir musa deme Osmanlı devletJni harbe türük« ledi. Osmanlı devleti harbe Alman lann şark ve garp cephesinde sıkış • tığı bir zamanda girmişti. Harhs giriç zamanı muvafık değildi * Bu kkabın evvelce basılan mufas v sal nüshalarmda da ayni hâdUe şu şe< kflde yazılıdır: «Karadenizde Rus ve Osmanlı donanmaları arasmda çıkan bü hâdise (29 tesrinievvel 1914) Osmanlı Rus ordulannı filen harbe soknrjş oldu. Osmanlı menfaati noktai na7anndan harp muvafık bir zamanda baslamış değildi. Mustafa Kemal Bey raporlari. le bu mühim tarihî noktayı tesbip et • miştİT.» Osmanh devletmin Büyük Harbe nasıl girdiği artık bütün dünyaca malumdur. O zaman Karadenizde musa deme olmamış, yalnız bir baskın ol mustur. Amiral Suşon, Türk bayrağı çekmiş olmalarma rağmen, Almanlar tarafından idare edilen Yavuz ve Midilli ile Cemal Pasanm kendi emrine verdiği Türk gemilerini alarak Kara • denize çıknmş, muhteüf Rus liman lanna baskın yaparak Türkiyeyı zorbı harbe sürüklemişti. Sonra da, dünya ve daha ziyade Türkiye ile nvhtefik lerinin efkân umumıyeai karşısmda harbin mesb'uliyetini Ruslara yüklemeJ istemişti. O zaman Karargâhı Umumî filo kumandanmm raporuna istina » den şöyle bir resmî tebliğ neşretmiş ti: «Tebliği resmi: 17 tesrinievvel 1330 Rus filosu Osmanlı filosunun 14, 15 tesrinievvel günleri tekmil harekâtını tas'ip ve muntazaman bütün talimle rini ihlâl etri. Rus filosu bugün muha<samata iptidar eyledi. Bir Rus mavîn gemisi ve son sistem üç torpito seri •» nesile bir kömür sefinesi fikri muna * sama ile Karadeniz Boğazına müte * veccihen hareket ediyordu. Yavuz ma« yin sefinesini gark ile kömür sefıne sini musadere ve torpitobotlardan bîr tanesini miıhim sınrette hasara uğrat • tığı gibi 3 zabit ve 72 nefer esir ve Sıvastopolu kemali muvaffakiyetle boıtl baıdıman etti. Efrat 17 teşTİnievvelde lstanbulda bulunacaktır. Mayin gemi« sinde 300 torpil ve 200 efrat vardu Esirlerin ifadesinden Ruslaann boğaz^ lara mayin dökeTek donanmayı mah * vetmek istediği anlaşıldı. Midilli... ilâh. ilâh...> Birkaç gün sonra ilânı harbi btldiren hradei «eniyede de şöyle denili yordu: c Şehrihalm 16 ncı günü donanmayi hümayunun bir kısmı tarafından Ka • radenizde manevra icra edilmekte ol duğu sırada Karadeniz Boğazına tor * pil dökmek vazifeâle hareket ettiği bilâhare anlaşılan Rusya donanmasınuı bir kısmı, mezkÛT manevralan ihlâl ve müteakıben îzhan muhasama ile Boğaza doğru hareket etmelerile donanmayi hümayun tarafından mukabele olunmakla beraber şayanı teessüf olan bu hâdise hakkında Rusya devletine müracaat ve tahkikat icrası ... ilâ...» Görülüyor ki yeni tarih Idta bmda Osmanlı devletinin Umumî Harbe girisi yazdırken yukan ki Osmanlı tebliği resmileri ha idkatin ta kendisi diye kabul e dilmiştir. Halbuki bugün artık, harbe Amiral Suşonun sebebiyet verdiği bütün dünyaca kabul edilmiş bir hakikattir. Ruslara atfedilen husumetkârane hareketin aslı yoktur. O halde o za man içm nydnrulan bu resmî yalanı kapah bir şekilde de olsa yeni tarih kitabına koymakta mana ve fayda ne dir? Esasen bu resmî yalana, o zaman, O'mrn'ı devleti ile müttefikleriram efkân umumiyesinden baska kimse inanmamıstı. Ruslar ve bütün kablolara hâLutfen sahifevi ceviriniz dava açarlarsa . » Rober ve annesi, ailemin arkam a bir hafiye takmış olduğundan bile şüphe ediyorlardıBu gece, haziranm on üçü, ma hallede bir orkestra çalıyor ve kSşe başmda çiftler dansediyorlar. Ey ses siz Kalez! Orada geçirdiğim son geceyi hatırlıyorum: Doktor menettiği halde bir veronal hapı alnwş ve de ' rin derm uyumuştrum. Sıçrıyarak u yandım ve saate baktım: Birdi. Birçok sesler duyarak dehşete düştütn: Pencerem açık kamıştı; avluda ve salonda kimse yoktu. Kapı tarafın : dan şimale bakan tuvale* k»' "• gectim. Kapmm Bnünde parmaklık tarafında bütün aile, mutatları hilâfma, geç vakte kadar kalmış, oturuyordu. Gecenm bu îlerlemlş saatin de kimseden şüpbe eden yoktu. (Mnbadi var) EDEBİ TEFRtKAMlZiiS Engerek Yazan: François Mauriac Düğümü Tercüme eden: Peyami Safa bir gayrimeşru çocukla karşılaşacaBir de neden bu sahifeleri yok eğımdan şüphe etmiyordum. Onu kâh deyim? Oğlum, varishn beni anla Lük gibi asil, kâh Fili gibi güzel farmak hakkını haizdir. Bu itirafımla zetmiştim. Her şeyi tahmın etmiş, doğduğu gündenberi kendisinden fakat bana benzemesi ihtimalini haniçin uzak durduğumu kısmen biltırımdan geçirmemiştinı. Kendile drrmiş ve atmir etmiş olurum. rinet «Oğlunuz size benziyor» denHeyhat, ne biçim adam olduğunu diği zaman memnun olan babalar anlarnak için kendisile iki defa kovar mıdır? nuşmak kâfi geldi. Bu yazılara en ufak bir ehemmiyet verecek mahluk Kendi heyulâmın böyle karşıma değil. O küçük, âciz memur bun dan dikildiğini görünce kinimi ölçtüm. ne anlar? Lükü bana benzemiyen bir oğul gibi sevmiştim. Bir noktada Rober, Bordo ile Pari* arasmdaki seya • hakik! oğlum benden farklı: En hatimde onun bana yaptığı sitemleri hatırlıyor ve cevap hazırlıyordum. Ti küçük bir imtihan bile verememiş. Biribirini takip eden muvaffakiyet yatro ve roman basmakalıplan insanm Gstünde nekadar tesir bırakıyor. Ben siztikler üzerine bundan vaz geçmiş. Ana«»i mütemadiyen bunu telmih • • yüreği acı dolu ve ruhan yükselmif diyor; oğlu başını eğiyor, teselli kabul etmez bir halde duruyor. Benim ona bırakacağım servet, sefil mu hayyilesini aşıyor; nazarında bunun hiç hükmü yok; inanmıyor. Ana oğul korkuyorlar: «Bizim kanunen mirasa konmağa hakkımız yok, ya baştmıza birşey gelirse?...» diyorlar. Bu tombul, solgun, saçları renk siz kadın, sevdiğim mahlukun bu karikatürü, hâlâ güzel gözlerini ü«tüme dikerek: «Eğer yolda karsıma çıksaydınız sizi tanımazdım.» diyor. Ya ben? Ben tamr mıydım? Bu kadının bana kin beslemesinden, mukabelebilmisil yapmağa kalkmasm dan endi»e ediyordum; hersey aklıma gelirdi de beni böyle içli bir lâ kaydile karsılaşacaği hatınmdan geçtnezdi. Günde sekiz saat yazı makinesile çalısmaktan yorulmuş ve sersemlemiş olduğu için herşeyden korkuyordu. Vaktile takifa^a uğradığı içm adliyeye de maraiî itinatsızlığı vardı. Onlara yapacağımız manevrayı iyic« anlftttım: Rober bir bankaı

Bu sayıdan diğer sayfalar: