5 Ocak 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

;> ikıncıkanım TELGPAF MABERLEGİ Lindbergin çocuğunu öldürenlerin muhakemesi Lindberg ve karısı, gözyaşlan arasında jüri heyeti huzurunda şehadette bulundular Flemington 4 Madam Lindberg mistir. Lindberg merdtvenm düşme • tnuHakemenm eelsesine iştirak ederek sinden çikmıs olmak îhtîmali olan gii • Hauphnani ilk defa ©larak göriiyordu. riiltüyü nasil duyduğunu, çocuğun naJüri heyeti sekiz erkek ve dört ka • •U kaçlrilmiş ve fidye istiyen mektu • dından mürekkebdir. Erkeklerden bi • bu nasü bulmuş olduğunu anlatmif, ri makinist, ikisi çiftçi, biri sigorta metüfeğini alıp çikarak baf hizmetçisi • muru, biri isçi, biri terbiye mütehas • nin gidip muhtara haber verdiğini söy•Uldır. lemi|, pencerenin altinda bir adamta Kadinlardan üçü evli, biri duldur. ayak izlerini gördüğünii üave etmiştir. Bir şahid Lindbergin evini tarif et Flemington 4 Hauptmamn mutikten sonra Madam Lindberg sehadet hakemesinde, genç avukat W3entz yerine geçerek yemin etmi* ve bir mıparmagüe Hauptmam gostererek id • rılbya benzer sesle bQdiklerini anlat dianamesine «cinayeti işliyen adamin raağa başlamistir. bu »alonda olduğunu ispat edeceğiz» Çocuğun kaçinldığı günu anlatnr •Szlerüe baslamif ve tonra vukuatı anken Madam Lindbergin gorîeri yaşarlatmiftir. miçtir. Kocan o aralık smirli bir ka • Avukatin beyuıatı devamınca, Ha reket yaptniştir. optmann gözlerini kirpmadan ileriye Madam Lindberg çocufun resimle • dikraif, hareketsiz bir balde duruyorrfle dbiselerini tanunisttr. du. Madam Lindberg basını öne tg 45 dakika süren şehadeti esnasm • miş v« Lindbergin alnindan ter dam da Haupbnan sinirli bulunuyordu. lalan akiyordo. Hayatinm en acı dakikalari olan bu VVilentzin iddianamesinden sonra sehadeti esnasmda Madam Lindbergin müdafaa avukatı kalkarak, iddia avugösterdiği cesarete hayran kalınmıstir. katmin jüri heyetini te»ir altında bı • Lindberg, karısı sSylerken, ondan rmkmak istediğini ve buna binaen utul cesaret almak ister gibi mOtemadiyeo hatati mevcud olduğuna karar veril • ona bakıyordu. mesini istemifse de ba istek reddedil roıştir. Sonra kendisi sehadet yerine geç nıınınıınmnıııuınııııııımııııtı 1 GUNDE BU t 4000 Yıl önce lürk Tigatrosa Dünyanın etrafı auvarmısı u bizim Nasreddin Hoca büyük adammış, vesse lâm! Biz onu nekre, nükteperdaz, frenklerin spirituel dedikleri hicve meyyal bir adam sanır, hâkimlik cihetini biraz hor görürüz. Halbuki, bazı fıkralarından anlaşıldığı na göre, rahmetli, kendisinden a sırlarca sonra yetişen âlimlerle o muz öpüşecek kabiliyette imis. te haberimiz yok. Işte size bir misal: Dünyayı son zamanlarda altüst eden nıeşhur nazariye sahibi Profesör Ayınf tayn ortaya yeni bir iddia atmif : Kâinat bildiğimiz gibi sonsuz bir boşluk değilmiş. te, kalın bir duvar ile çevrilmiş bulunuyormus. Tıpkı Pekin şehrini ve Çin ülkesini çeviren Seddiçin gibi! Muhterem profesöre sormuş lar: Bu iddiam ne ile ispat edi yorsun ? O d^ şu cevabı vermis.: Aksini iddia edenler, ne ile ispat etmişler ki?! jnanmıyan gi dip baksm. O vakit, hangimizin iddiası doğrudur, anlasılır. Nasreddin Hocanın bu münasebetle akhma gelen fıkrası da buna es olabilir. Rahmetlinin, halka bazı kera metler savurduğunu haber alan Aksak Demir onun oradaki ahali üzerinde bu suretle peydaladıgı nüfuzu kırmak için, Hocayı bir gün divanına celbeder. Bak! der; senin kerametîn varmıs.. Herçeyi bilirmiçsin. Do£ru mu? Bilirim. ö y l e ise, surada oturan vezirimin sakalında kaç tel olduğunu haber ver. Hoca, asia tereddüd etmeden: On dört bin dört yüz elli altı.. Cevabmı verir. Nasıl ispat edersin? Ispatı bana düşmez. Daha az veya çok olduğunu iddia eden varsa, onlara birer birer saydınnız. Ben bildiğimi söylüyorum. Doğru olan benim iddiamdır. Aksini siz ispat ediniz. Zavallı Hocanın o vakit buldu ğu bir ispstı müddea tarzının bu gün, asırlar geçtiği halde, zamanın en büyük bir alimi tarafından benimsenmis olması, rahmetlinin ruhunu şadedecektir. Hatta düşünüyorum da, şimdt Içime bir de süphe geliyor: Acaba izafivet nazariyesinin de vazu bizim Nasreddin Hoca mı idi? Ereümend Ekrem TALU Politika gazetesi mühim bir makale neşretti «Türkler eski ve muazzam bir medeniyetin evlâtlarıdır. Bu hakikat unutulmamalıdır» Belgradda çikan «Politika» gazete • sinin 24 ilkkânun 1934 tarihli nüshasından: «Türkler kadar centlb Slavlar üze • rinde uzun zaman ve devamlı bir surette tesirde bulunmuş diğer bir ulus yoktur. Bu tesirin biraktığı izler pek çoktur. Ba izlere bilhassa dilimizde de rast gelmekteyiz. Birçok Türk sözleri ve Türk dili vasitasOe birçok yabancı sözIer dilimize girmis ve yerleşmijtir. Dil msanlığm, en büyük varlığı ve insanlığin yarattığı seylerin, kültür bakimın dan, en nlusudur. Türkler bize her seyden önce dil vasitasile tesirde bulun • muf olmakla beraber biz Türk güzel san'atleri ve kültürü hakkında pek az bOgi sahibi bulunmaktayiz. Bütün kültürel uluslar gibi biz de bugün Türk ulusunon büyük Türk oğlu Gazi Mustafa Kemalin önderliğüe kua bir zaman içinde yaptıgı muazzam te rakkDerin çok yerinde olarak, hayranı bulunmaktayiz. Halbuki Türk mi'.leti • nin Kemal devrinden evvel dinî fanatiklerin takib ettikleri siyasa yüzünden medeniyet sahasinda yasami» olduğu gerilik devresinin Türk millî tarihinin yalniz muvakkat bir devresinden başka bir sey olmadığuu bHseydik Türk ulusunun bugün mazhar olduğu terakkîier bizi bu kadar mütebayyir etmezdi. Bizim gozümüzde Türkiyenin tarihi müslümanhğı kabul etmesile başlar. Bizim için «Türk» sözü «müslüman» sozünün müteradifidir. Türk olmak müslümanlığı kabul etmek manasini ifade eder. Halbuki bütün bu sözler bir dil yanhfindan başka bir fey değildir. Bunu âlimler büirler ve bu kelimelerin ortaya çikmasmı icab ettirmiş olan busost sebebler vardır. Tfirkleri tanidığımtz zaman orta çaft Strb kültürfi hero Bizans hem de Roma külrarü ile rekabet halinde bulumıyordu. Türklerle karsikarsiya gelmek devamlı bir çarpifmayi mucib oldu. O devirde bu çarpışmanın ulusal bir mahiyeti yoktu ve olamazdı. Ba çarpiş • ma evveli sultan ile car arastoda bir hâkimiyet mücadelesi, ondan sonra da müslümanhk ve hıristiyanlık arasinda faikiyet ve şohret çarpişmasi idi. Hual ve salib arasmda uzun ve kanII bir çarpisma devresi olmuştur. Halbuki hakikati halde hem hilâl, hem de salib birlesmis bir halde insanlık kül türüne karsi mücadele etmişlerdir ve her îkisi insanlığı zulmetler içinde bı • rakmıslardir. tnsanhğm uyanib bir zatnanlar, paganist olmakla beraber, haIdkt bir kfiltur mevcod olmasmi anla • mast için asirlar ffeçmesi icab etmiştir. Bundan sonra dirilme oldu ve tarih dirilmeğe «Renaissance» adini verdi. Bugfinku Türkiye bir vakitki Türkiye değildir. Türkiyede bugün orta çağ devrinden çıkmıs ve kurtulmuştur. Hilâl ve salib arasmdaki mtİcadele her uosinin de zaferiyle neticelenmistir. Törkiyenin de diriimesi icuı birçok asirlann germesi icab etmiştir. Türk ler ancak Kemalin gelmesiyle dirilme devresine girmîflerdîr. bir parçası bugün dahi mevcuttur. Ba piyes parçasi Türk tiyatro edebi • yatmın epik olduğunu göstermektedir. Piyesin mevzuunu Türklerin o zamanki harblerinden birinin zaferi teşkil etmektedir. Bu piyesin zamammızdan iki bin yıl önce oynanmış olduğunu hatirlamak gerektir. Elski Türk tiyatro san'atinden kalmif ve bugün taninmif olan ikinci eser birindden az daha yenidir. Ba piyes Türklerin Çine hücumlan zaman in dan kalmadir. Ve bir kahramanlık ve trajedi vak'asıdır. Vak'anin kahramanlan üç kisiden ibarettir. Mevzu şudur: Bir Türk muharibi harbe gidi yor ve evde güzel zevcesiyle küçüb çocuğunu birakiyor. Muharibin haref* • tini müteakıb kansint elde etmek istiyen bir Çinli ortaya çikiyor. Kadm Çinliye karşı kudurmuş bir aslan gibi kendini müdafaa ediyor. S«fO Çinli emeline muvaffak olamiyacağmı go • rünce intikam sevdasma düsüyor ve kadinı yüzünden yarahyor, daha doğrusu Türk fairinin dediği gibi «kadınin güzelliğmi çaliyor.» Fakat harb mey • daıuna doğru ilerOeyen Türk bir aralık hamayluini evde nnuttuğunun farkina variyor ve bu hamaylı olmadan harbe gidilemiyeceğinden hamaylıyı almak için eve dönüyor, ve çok sevdiği karl smı güzeüiği mahvolmuf bir balde bnluyor ve facia kanlar içinde bitiyor. Jozef Gregor «Dünya tiyatro san'ati» adlı eserinde bu piyesten de bahse • diyorsa da hiçbir komanter yapmiyor. Fakat biz bu eser hakkında birkaç soz sSylemek mecburiyetindeyiz. Çünkü ilim adamlari, sa ve yahut bu kültürel varhğın ortaya çıkma»ina âmil olan müessirleri arastirmak adetindedirler. Türk miHeti arasinda tiyatro san.'ati • nin kendiliğinden vücud bulmuş oriji nal birşey olduğunu itiraf etmek ge • rektir. Zamanimizdan iki bin yd evvel Türklerin, Çinlilerden başka, kültürel seviyesi yüksek olan komsularl yoktu. Halbuki bundan iki bin yd onee Çinliler arasinda tiyatro san'ati yoktu. Çünkü Çinliler ancak Isa doğumundan 800 yıl sonra tiyatro oynamağa baslamış • lardir. Ancak »ekizinci asirda Çmlile • rin tiyatrodan bahsettikleri görülmek tedir. Ba tarihteki Çin tiyatrosu strf dekoratif ve çocukça bir şeydir ve Türk tiyatro san'atinden çok farklıdir; zira Türk tiyatro san'ati epik meseleleri ve ihtilâflan tetkik ve halletmekte, tiyatro tekniğinden haberdar ve bugünkü garb tiyatro tekniğinden çok farkll bulunmaktadır. Demek oluyor ki Türk milleti arasinda Türk dramı tamamen müstekillen inkişaf etmiş ve gıpta verecek bir seviyeye çikabilmişttr. Ba da tiyatro sevgisinin insanlarin ruhunda tsibiî birşey olduğu hakkmdaki nazariyeyi teyid etmektedir. Türk tivatrosunun karakterleri bakımmdan daha bir noktanm dikkat na • zarina almman gerektir ki, ba da Türk tiyatrosunda mistisizmin tamamen meflrud oluşudur. Türk tiyatrosunda ne ilâhlar, ne ruhlar ve ne de yaraddif fevkinde olan sey ler vardır. Halbuki hamaylı hikâyesme bakilirsa Türklerin o zaman kendüerine göre tanriları ol • duğu da görülmektedir. Ba ise o za manki Türklerin içtimaî ve kültürel sevive'erin^n ne kadar yüsek oldu&unu isbat eder. Bu Türk kültürü mistisizroden ve zulmetlerden beridir ve tama men tnsanidir. Eski Türk tarihinde ferdleri hür, yüksek, insenlık vekan ve ideaJ, aşk ve şerefle bezenmis görmekteyiz. Eski Türk draminm çok mühim ka • rakteristiklerinden biri de edebî fornra ve yazilı* üsldbundaki lirizn>dir. Aşk, rikkat ve iştiyakm ifadesi için Türk dili kadar hiçbir dil müsaid değildir. Türk dilmdeki incelik, nüans bolluğu lirik müzikalite pek seyrek dOIerde bulunur. Türk dili doğrudan doğruya li • rizm için yaradılmiş bir dil dir. Türk dili Tiirkün büyük, hasretli, genis ru • bundan doğmuştur ve hatta müslü manlık büe Türk düinin ba vasiflarmı tamamen mahvedememiştir. Türk dili de «Kur'andan baska kitab yoktur» diyen müslümanhğin mütbif bubran • Iarinı geçirmiştir, ki tskenderiyenin, büyük kütüpaneleri de ba sözden do • layı yakılmistır. Müslümanhk ve hıristiyanlık bundan sonra yalniz birer hatira olarak kalacak ve miüetler müs lümanlıktan ve hıristiyanhktan evvelki kültürel havatlanna kavusarak yaşıyacaklardir. Yarinın Türk şairi, Mohammedin geleceğini aklına getirmemif olan eski ecdadı gibi istiyaklı sevda şürleri söyliyecektir. Artık Türk milletinin anî terakki • lerini daha kolay anhyabiliriz. Büyük Gazi Mustafa Kemal Pasanin uyan dmp kültür hayatma döndürdüğü bugünkü Türkler eski ve muazzam bir medeniyetin evîâdlandir. Bu hakikat unutulmamalıdır.» Af. M. Nikolif Zelzele! ün akşam, saat beşe doğru, başliyan salmtı, birkaç defa tekerrür etti ve duyanların ödünü patlattı. Doğrusu korkmamak ta kabil değildir; çünkü tabiî afetlerin en korkuncu zelzeledir. Çünkü esrarlıdır, meçhıı lât doludur. Gözle görünmiyen müthiş bir kuvvetle toprağın içinden gelen korkunc sarsınbmn ne kadar süreceği, ne vakit biteceği belli değildir, nereden geldiği belli değildir, evinizi, ocağınızı yıkıp yıkmıyacağı belli değildir. Şehir lerin üstüste binaları, dar sokaklan, meydansız mahalleleri arasinda öyle kaçacak emin yer de yoktur. Hem soğuk kıa gecelerinde sıcak yatağınızdan nereye kaçacaksımz ki... Ne vakit baslayıp, ne vakit bitev ceği bilinmiyen, insanlara bir saniye içinde baskın yapan zelzele, he> le bizim gibi, toprağın sarsılması na alışmıyan insanlar için büsbü tün korkuludur. 1310 senesinde Istanbulda vuku bulan zelzeleyi görenler, hâlâ onun tesiri altında dırlar. Kapahçarşının ve birçok binalann yıkılmasına sebebiyet ve ren o zelzeleyi ben de hayal meyal hatırlanm. Biribirinden aynlıp sonra gene birlesen, toz duman içinde yıkılan duvarlar, çocuk ka famda öyle yer etmiştir ki dün aksamki sarsıntılarda, matbaamn Tahrir heyeti müdürlüğü odasın da, korkudan sinip kaldığım za man, çocukluğumun o korkunc hatırası gözlerimin önünde canla narak beni büsbütün korkuttu. Arkadaşım Feridun Osman da* sekiz on «ene evvel, lzmir d vannda vuku bulan büyük zelze l«yi Köyceğiz gölü kıyılannda görmüs olduğu için onun da kor kusu bihakkm büyüktü. 1909 senesinde îtalyanın Sicfl ya adası civannda müthiş bir zelzele olmuştu. 1910 da Mesina boğazından geçerken boğazın iki tarafındaki Mesina, Kalabriya ve Recyo sehirlerinin hemen hemen tamamen yıkılmış olduğunu gör müştüm. Hele Mesina şehrinm nhtımındaki koca binalann yüzü koyun denize kapanmış lınYı çok korkunctu. Fakat, buralardV her zelzelede binlerce adam ölmesine rağmen gene ahali yurdlanm ve şehirlerini bırakamıyorlar. O ya nardağlann dibinde oturuyorlar. Dimdik kayalık bir volkandan ibaret olan Stromboli adasmın iki lâv deresi arasına sıkıçmış bir parça smda evler yapıp gönül ferahlığile oturan insanlann, ikide birde, be '. şik gibi sallanan bu adada yerles meleri gösteriyor ki zelzeleye de, volkana da alışmak mümkundür. Fakat, ne sık sık zelzele ne de biz ahşalım... Berlinde esrarl bir hâdise Umumî hava vazîyetî Opera binasmda bir nümayiş oldu Berlm 4 Havas Aj.n.ı bildiriyor: Dün Berlinde saat 16 il« 17 arasmda opera binasmda tuhaf bir nümayit olmustur. Ahalinin mese • leden habeni yok ve üç kordon tefkil eden zabıta kuvvetleri halkı, uzaklaşmaya sevkediyorda. Tayyarelerin ucunra kat'î surette menedil • mistL Resmf mebafil tam bir sükunet ve ketumiyet muhafaza etmek» tedir. Propaganda Bakanlıgı nazi fırkasınm reist olan Hitlerin yapmif olduğu bir kabul resminden bahsetnekte ise d« tro fddia alınan ihtiyat tedbirlerint hiç t« muhik göster • memektedir. Hâdise, esrarengizli £ini muhafaza etmektedir. Anka**aya kar yağmakta devam ediyor Ankara 4 (A.A.) Tfirkiyede bugünkü hava durutu hakkında Zira • at Vekâleti meteoroloji enstitüsünden alman raalumata göre son 2 4 saat zarfinda yurdun Trakyadan maada yerlerinde 1 • 10 müünetro arasinda değisik yagıslar. Manisa, lzmir, Isparta çevresi Ak • deniz ve Karadeniz kiyüarında yag • mur seklmde. Balıkesîr çevresile Orta Anadolu ve dogu Anadolusunda kar şeklinde • dir. Ea çok yafis 4 8 miiimetro olarak Mardinde ölçülmüstür. Orta Anadolu • nun batı tarafından maada yerleri ve dojhı Anadolosa tamamile karla örtülüdfir. Karm kalinlığı Sankamista 47, Karsta 19, Çorumda 16, Yozgadda 9, Erzurumda 7, Ankarada 6, diğer yer • lerde 4 santimetrodur. Ankarada ba sabah saat 8,52 de hafif olarak başliyan kar saat 10,45 te kovvetlenmistir. Saat 14 te karm kabnlıgı 8 santimetroyu bulmnftur. Kar yagişı devam etmektedir. Kâzım özaipın teşekkürU tstanbul 4 (A.A.) Türkiye Büyük Millet Meclisi Baekam Kâzım özalp yılbası dolayısile her taraf • tan telyazısı ve mektubla aldıgı tebriklere tesekküre Anadolu Ajaıuun memur buyurmuslardır. Atinada gene bir darbeı hükumet şayiası! Atina 4 (Husasi) Dün gene hfikâmet aleyhtnde bir hareket hazirlanmakta olduğu sayi olması üzerine Harbiye Bakanı General Kondilis gazete • dlere hürriyetperver fırkastna mensub zabitlerin hükumeti devirmek için böyIe bir feye tesebbüs etmelerinin raümkün o!madığini söylemiştir. Lavalm Roma seyahati Somalide yeni bir İtalyan Paria 4 Lavalm hareketi, ha taarruzu vuku buldu raretli Fransız • İtalyan tezahürüne vesile vermistir. Hareket esna • sında «yasasın Laval, yasasın, Farn•a, yasasın ttalya!» sesleri birçok defalar yükselmistlr. Takriben iki bin kisi tesyi esnasmda hazır bu lunmuftur. Laval, hareketi esnasmda foyle demiştir: « tki memleketm dostlugıraa mühürlemek ve milletlerimizin u«« lasması isine Musolini ile birlikte çalısmak için Romaya gitmekte olduğumdan dolayı bahtiyarım.> Roma 4 (A.A.) Lavalm Torino ve Cenevre istasyonlarindan geçmesi, büyük sempati tezah&rlerme vesfle teşkü etmiştir. Fransiz Diş îşleri Bakanı Torino da Romadan gelmis olan Duçenin mümessOi Dük Cafferlli ile bü • tün ttalyan hükumet memurlan çok kalabalık bir halk kütlesi tarafından karsılanmıştır. Halkm önünde kardiniye • ler bir kordon vücude getirmişti. tarafi birinci sahifede) 1 ftalyan kuvvetleri Habesistan topraklarında kat'iyyen ileri gitrais dejildir. 2 Afdonb, Wardaisin mülha katındandır. Orada İtalyan kıtaa tının senelerdenberi bir garnizonu bulunmaktadır. 3 Hiçbir bombardıman yapıl» mamıstır. ttalyan tayyarelerinin uçtnasma Habeş kıtaatının Walwal ve Wardouri yakıalannda toplanmış olmalan sebebiyet vermistir. Bu notayı Suviş imzalamıstır. Italyanm vermis olduğu bu nota dan sonra Habesistan hUkumetmin Uluslar Kurumuna yeni bir nota vermis olduğu dikkate şayan görünür. Ankara Haftası gazetesinin yeni adı Ankara 4 (A.A.) Üç yüdanberi şehrimizde her persembe çikmakta olan «Ankara Haftası» gazetesi dünkü sayisile «Çankaya» adı altmda ve büyük Idt'ada intisar etraeğe başlanuf tlr. Gazete, yakında aksam gazetesi olarak hergün çikacağmi büdirmek • tedir. Tokadda yol faaliyeti Tokat 4 Kış bastırmif, viUyet yollan üzerindeki i?ler tatil edil • miftir. 934 malî senesinin ilk alh aymda 33 kilometro, 30S metro yeoi<fen sose yapılmıstır. Bu meyanda €40 metroluk Niksar köprüsü, 90 znetroluk Zidi köprü»ü, 94 parça köyü Erbaa merkezine bağlaması dolayısil« ekonomik bakımdan bü yük faydalar temin etmifttr. Bu içlerden başka 34 aded betonarme ve kârgir kSprü ve menfez yapılmı;tır. BiİDMa on gün evvel ikmal e • dilen Niksar ovası yolu, asırlardanberi bütün kıs mevsiminde merkezle alftkanaı kesmek mecburiyetinde kalan Niksarhlan çok sevin.dirmistir. Evvelce iki aaatte büyük zorluklarla geçrlen Tokat Turhal yolu »on 6 ayhk çalışmçdan sonra tamamile onarılmıs ve bu mesafe 45 dakika da katodilebilir bir duruma sokul Ankara Atış Poligonu büyütiilüyor Ankara 3 Barut tnhisarinm istasyon yanında evvelce insa ettirdiği Atış Poligonunun büyütülmesine karar ve rilmis ve bu hususta bir de proie ha • zirlanmiştir. Bu meyanda poligonun şimdiki yeri begenilmediği için başka bir yerde yeni bir bina yapilması da rievzuu bahsoımaktadır. Sar komisyonunun bir kararı Sarbruk 4 Sar komisyonu, e» hemmiyetsiz hâdiseler hakkında mubalâğah yazılar neşreden gaze • telerin kapatılacağını tebliğ et mijtir. lzmir borsasında fzmir 4 (A.A.) Şimdiye kadar tzmir borsasında satılan 286 bin eu • val üzümden 5,442 çuvalmi tnhisar Idaresi almişhr. thraç edilen üzümîer 25 bin tondur. Inhisarlar tdaresi ay rtca 4 0 0 0 toa hurda mcir satm almiş ve rekoltada hurda incir kalmamişUr. 7 4 inci Amerikan kongresi Vasington 4 74 üncfi Amerikan kongresi dün toplanmıştır. Kongre büyük nlusal meseleleri tetkik edecektir. Kongre reisligine Bayrns se çilmiftir. Türk ve Yugoslav mflletleri arasin da hiçbir aynhk yoktur. Bilâkis iki mület arasinda karsihklı ve yükrekten bir sempati vardır. Türklerle aramizda aynlık olması şoyle dursım, her iki millet müşterek siyasal ve kültür gayeleri ardmdan koşmaktadırlar. Bu yüksek gayelerin tahakkuku icin her iki millet •araimiyet ve merbutiyetle ea • hşmaktadirlar. Bunun için müslüman • lığı kabul etmezden ve aramizda cereyan eden uzun müeadelelerden evvel TSrkîerin ne olduklarmı bilmek faydadan hali değildir. Aneak eski Türk tarihmi tetkik etmek bizîm için kabil olmavip gazete sütunlan da buna hâfi değildir. Bu makalede yalniz eski Türklerin ne olduklarmı anlamamıza > kâfi ge'ecek olan bir *e"f*« i. v»ni e«Vi Türk tivatrosundan bahsedece^iz. Ti» Meselenin yeni müzakereleri yatro, kültürel sevivesi yüksek olan mlkartftırmasından korkuluycr letlere mahsus bh* müe»«esedir. Bir Cenevre 4 Habesistanm Mil • memîekette tivatro olabilmesi için o letler Cemiyetine müracaatinin Lan*emîekette sair, aktör ve sevirci bulunval ile Musolini arasındaki görüs • masi ?erektir. Bugün birçok küHüru aneleri kanstırmasından korkulu yüksek raemleketler vardır ki, »airleri, yor. Çünkü iki memleket arasın aktör'eri ve seyircileri oldnkca azdîr. daki halledilmemis meseleler So Halbuki Türkler bundan 4.000 yıl ön» mali Eritre ile Habeşistana dairdir. ce tivatro ne olduğunu biliyorlardı. Bundan 4,000 yıl önce Türkler büHik ve küitürce vüksek btr millet ve orta Asva^a büyük bir varlık idiler. Türk Atina 4 (Hususî) Atina gaze mületi muharlb bir milletti ve asil?adeteleri Arnavudluk hükumetmin Korfo lerden, Türklerden ve yabanc» millet • adasma gidip ge'meği menettigini yalerden ahnmiş kölelerden mürekkeb ziyorlar. Bu memnuivetin Arnavudluk bulunın'ordu. Asilzadeler zengin ve dahilî ahvali hakkında yolcularin çı • kuvvetliydiler. Bu da Türk'er arasinda karmakta oldu&u şayialarm önünü algüzel san'atler doğmasina âmil olmuşmak için yapildigı söylenmektedir. tur. Ba güzel san'atler inkişaf etmiş ve Türkler tarihin en eski tiyatrosunu meydana getirmişlerdir. En eski Türk piyesîerinden birinm Atina 4 (Hususi) Başbakan Çaldaris Harbiye Bakanı ve umum erkâniharbîye reis muavinüe memleketin müdafaasma aid îşleri konusmuş'ar ve birçok kararlar vermişlerdir. Hüku Reşad Nurinin en gttzel met kararlari yakında davet edeceği romaniN. yakında firkalar reislerinden mürekkeb bir meclise büdirecektir. Avrupa îşleri ve Japonya ı Londra 4 Japonyanm Paris büyük elçisi Saito dün aksam Londraya gelmiftir. Elçinin, Matsudeira ile Japonyann Avrupa islerine taalluk eden muhtelif meseleleri görüseceği zannedTlmektedir. Bir yardım Sar«| Burdur 4 Samsun Bı reisi avukat Halil tarafından Bur durun fakir çocuklarına sarfedilmel üzere 150 Iira verilmistir. Yeni bir iavyare rökoru için hazırlık Paris 4 Fransa ile cenubi Am« rika arasmdaki ilk merhalesiz irtibat, kânumısani ayınia ikmci on be günü zarfında Josef Lebri tayyareı tarafından temin edilecektir. Bu tayyareyi Rossi ile Codes idare e decek ve bunlar, hava sartlan mtt sakl olduğu takdirde hatts m ü s ^ takim üzerimfe cihan mesafe rökorunu kırmaya tesebbüs edecekler • dir. Arnavudlugun aldıgı tedbirler 29 Ramazan 1353 Cumartesi 5 Birincikânun 1935 Esani Güneş Ogle lldndi Akşsın Yatsı 7^5 9^17 12 Vasatl 7^» S2tl9 14t4o 16,54 183* Yunan millî müdafaasına dair karar r Gökyüzü Bayram namazı Vcsatî J 8,16 3,21 Ezoni

Bu sayıdan diğer sayfalar: