27 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

27 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYFF 27 Agustos 1935 Bir sarTatkârın sadakası Üniversiteliler ızmirden geldi Afyonlarımız ve Avrupa fabrikaları Cumhuriyet bayramınm üçüncü günü idı. Havada tath bir ılıklık vardı. Taksim çevresindeki bahçeler; temiz giyinmiş, güler yüzlü; yığm. yığın insanla dolmuştu. Taksim bahçesinin geniş kapısı ya Mustafa, bembeyaz sakalı, bir havlu nında; ak sakallı bir ihtiyar, kapının kögibi göğsünü prten o adamın başucuna şesine büzülmüş oturuyordu. Ayaklanndikildi, ne dıyeceğini ve hangi dille koda patlak papuçlar, sırtında limr. lime olnuşacağmı kestiremiyerek dujünmeğe dalmuş bol, uzun bir ceket vardı. Beyaz dı. Yaşı sekseni aşmış gorünen ihtiyasaçları omuzlarına dökülüyordu. Bacakrın gözleri kapalıydı, nefes abp almadığı larının arasında; çelimsiz, sıska bir kö bellı olmıyacak kadar sessiz ve dermansız pek yatıyordu. Köpeğin önünde; ihtiyar görünüyordu. Bu da Mustafayı ayrıca tedilenciye hem şapka, hem parsa çanağı reddüde düşüren bir durumdu. Genc vazifesini gören; kenarları yağdan parıl, akıncı bir ölüye veya ölmek üzere bulupanl olmuş, rengi solmuş bir gemici kasnan bir hastaya söz atmaktan çekiniyor keti duruyordu. İhtiyar dilenci; ötesi, begibiydi. risi sıyrılmış, köhne kemanına ak saçlı Kadın, o güzel kadm üç beş adım geyorgun başını iğmiş, bezgin bir eda ile ride duruyordu, kollannı kavuşturarak kemanm akordsuz telleri üzerinde yayı düsünüyordu. Bu gibi sahneler seyrine gezdiriyordu. Titrek elinin ağır, ağır çekalıskın olmıyan, hareket'izlıci ise iğrenc tiği yayın altında; kemanın iç gıcıklıyan bulan öbür akıncılar M'istafanm susmaçatlak sesi kulakları tırmalıyordu. Kesik, kendine çekiyordu. Eski İzmir Valisi, Celâl Bayarla birsından, kadının düşünmeğe dalmasından, Genc kemanist coşmuştu. Melodi likte otomobire binerek gsnclerin al kesik parçalar çahyordu. Bu, bir Rus ihtiyar adamın da sakalına 'anhp yataden melodiye geçiyor, durmadan ça kışları arasında Park Otele gitmişler mültecisi idi. Hergün sokak aralannda durmasından yavaş ya\aş sinırlenmeğe dolaşarak dilenirdi. Zengin yapılı apar lıyordu... İhtiyar çalgıcı ile genc adanıın dir. başlamıslardı. İçine gırdıkleri şu sır yuvatımanların pencere camlanna, kemanın etrafında gittikçe artan bir kalabalık topKâzım Dirik Başbakanla İç îşleri sının ilığini birayak önce bo<altmak, ne boğuk, çatlak sesi bu ak saçlı kemancı lanmıştı. İhtiyar kemana yanık bağrına Bakanını ziyaret ettıkten sonra en kı yapılacaksa onu hemen yapmak ve yapnın sefaletine sızlıyan bir hıçkırık, sü serın bir çağlıyan gıbi akan nağmelerın sa bir zamanda Edirneve gidecektir. tırmak icin sabırsızlanıyorlardı. rekli bir şıkâyet gibi çarpardı. O zam&n; arasında kendınden geçmış gıbıydı. Göğ Kâzım Dirik bir arkadaşımıza şunları îçlo hll tlrada n UZUtl Sakali. >el V11Taçılan tektük pencerelerden atılan birkaç sünü örten uzun sakalı, omuzlarına dö söylemiştir: muş bir pamuk yığını gıbi btrdcn oynadı, kuruş, kaldırımlara düşerdı. Onun fersız kiılen aksaçlarile, kilisede derin bir vec« On senedir İzmirdeyim. Bu miid kımıldadı, o kapalı gözler açıldı, mühürgözleri düşen paraları iyi 3eçemezdı. diçinde (Ork) dinliyen bir azizi andırı det zarfmda İzmirde hemen hemen el Ismet İnönünün ismini gösteren yazı görünce yeni baştan ve adamakıllı belin lü gibi duran dudaklar yan açıldı, alaYalnız nikel, bronz paraların kaldırım yordu. (Bobi) nin küçük, sarkık kulak sürmediğim toprak kalmamıştır. Faydal' da Yerli Mallar Pazarlan pavıyonunun lemişlerdi, birbirlerıne bakışmağa koyulmanca bir mırıltı duyuldu: taşlannda çıkardıkları sesleri o; çok iyi ları dikilmiş; o bile kıpırdamadan bir rüya olmak için elimden geleni yaptım. İz görülecek şeylerindendir. Bu yazı, fab muslardı. Laybahta türkçe konuşan bir Sizi bekliyordum efendıler, hoş bellemişti. Bu madenî seslerden atılan gıbi gönülleri saran, inliyen kemanı dinli mirden ayrıldığıma müteessir değilim rika bacalarını gösteren bir zemin üzerine kadm onlara bir akıncı atımn fil doğur sadakanın değerini anlardı. Paıanın düş yordu. Genc adamın alnında ter taneleri Çünkü bizim içm memleketin her kö yazılmıs olup bu zemın üzerinde yarı a ması kadar aykırı geüyordu. Lâkin bu geldiniz, fakat geç kald;nız! Arkada duran kadın kojar gibi davtüğü yere doğru yorgun ayaklarını sü belirmişti. Nihayet Cumhuriyet marşıle şesi birdır. Bılhassa Trakya gibi daha çılmış kapı vardır ve kapının üstüne de aj'kırıhktan ılıklerine kadar da zevk alırandı, sedirin önüne gcldı. bu sözleri rüye, sürüye yürür; el yordamile kaldm bu nefıs konseri bıtırdiği zaman: Sokağa süratle imara muhtac bir vatan köşe «Sümer Bank ulusal endüstrınin anah yorlardı. Ellerinden gelse gözlcrıni kamın üzerinde parayı bulur, ahrdı. Sada ve Taksim bahçesinin ıçerılerıne kadar sine gidiyorum. Sayın şeflerimden ala tarıdır» ıbaresi yazılmak suretile Sümer payıp kadının bir daha ve bir daha ko türkçeye çevirmek istedı. Mustafa gü kayı atan lutufkâr kimsenin bulunduğu yayılan bir alkış tufanı koptu. Herkes cağım direktiflerle burada memleke Bankın Türkıye endüstrısındeki büyük nuşması icin yalvaracaklardı. Aldıklan lümsiyerek onun tercümesini yanda bı « raktırdı: pencereye doğru ak saçlı basır.dan eski genc san'atkârı çılgınca alkışlıyordu. time hizmet edeceğim ümidile gidiyo rolü gösterılmıştır. Teşhır edılen esya a haz o kadar büyük, o kadar derincii. kasketini çıkararak selâm verir ve gene Genc adam elindeki kemanı ihtiyarın diz rum. İlk işım Genel Müfettişlik dahi rasında ençok dıkkate çarpanlar, Fesa Zahmet etmeyin, dedi, biz alamanKadm, onların neden sustuklarını ve kemanını çala çala sokak köşelennde leri üzerine bıraktı. Şimdi, ihtiyar ke lindeki ilbaylıkları dolaşarak vazıyeti ne fabrikasının 6 liraya satılan köylü kos bakışakaldıklarını da sezdi, sözünü taze ca da biliriz! mancının şapkasına yağmur gıbi on ku ve yapılacak işleri gdzden geçirmek, ve tümile Beykoz fbrikasının buna uygun ledi:' gözden kaybolurdu.... (Arkan var) ruşluklar, çil> çil yirmıbeşlıkler yağıvor, incelemek olacaktır > Fakat; üç gündür Cumhuriyet bayraolmak üzere yeni yaptığı köylü kundurasıdır. Bu köylü kunduraları Sümer mının zengin eğlenceleri içinde, millî yeşıl yapraklar gibi liralar dökülüyordu. Bank Yerli Mallar Pazarlannda 175 duygularla mestolan halk bu fakir ke Çok geçmeden yağlı, kir'i kasket ağBir otomobil kazası daha tnancıyı unutmuştu. zına kadar dolmuştu. İhtiyar yerinden Topkapı haricindeki Maltepeye giclen kuruşa satılacaktır. Köylü kunduraları, Sabahtan sokaklara dökülen kadın, kalktı. Gözyaşları aksakahndan «üzülü so«e üzerinden sür'atle geçmekte olan sağlamlıkları ve kâmılen kösele ve derid^n erkek çoluk, çocuk ancak gece geç vakit yordu. Genc adamın ellerine sarıldı. Sol 592 sayılı otomobil De\Iet matbaasınd; mamul olmalan itıbarıle çok ucuzdur. Bu suretle Sümer Bank, müstahsıl köylü fener alaylarının ardından evlerine dön gun, titrek dudakları minnet ve sükranla çalışan 302 doğumlu Osman oğlu Hü dükleri için, üç gündür çaldığı bütün ka birşeyler mırıldanıyordu. Genc adam du seyne çarparak ağır surette yaralaınıştır ve amele sınıflannı ucuz gıydirmek hu pılar ona kapalı kalmıştı. Artık açlıktan daklarında, temiz, tath bir tebessümle Şoför jandarmalar tarafından yakalan susundakı çalışmasını ıspat etmek'edır. kuvveti tükenmişti. İki yana yalpalıyarak ihtiyarın kambur sırtını okşadı ve halkın mış, hasta da Gureba hastanesine kaldı Bu meyanda ortahalli halka mahsus olan Yerli Mallar Pazarlannda 3b0 kuruşa bir sarhoş gıbi yürüyordu. Bu çılekeş ıh alkısları arasında kalabalığa karıştı. O rılmıştır. satılacak B kalite Beykoz kunduraları da tiyarın sıska köpeği de kendisir.den daha rada; bu mechul kemanistin admı bilen Bir otomobil kazası ayrıca zikredilebilir. Bunlar kâmilen yeriyi bir durumda değıldi. Hayvancağızın bir tek kişi çıkmadı. Fakat; yüksek duyİstiklâl caddesinden geçmekte bulu açlıktan kulakları sarkmıştı. Yerleri kok gulu genc san'atkânn ihtiyar kemancıya nan 6844 sayılı oto gene ayni cadede li derilerden yapılmış, çok sağlam kun lıyarak sahibinin ardından yürüyordu. sunduğu bu san'atkârane sadaka, ihtiya Faik apartımanında oturan Siyam adın duralardır. Sümer Bank pavıyonıle satış İhtiyar kemancı \e sıska köpek Taksim nn derdlı yüreğinde hatırası silinmez te daki bir çocuğa çarparak sol ayağmdan yeri, dekorasyonlarının zevki selime uygunluğu \e intizamı itibarile, sergiyi ziyabahçesinin kapısı dibine açlık ve yorgun miz bir iz bıraktı.. NURİ SAMt yaralamış ve şoför yakalanmıştır ret eden herkesin takdirini celbetmekteluktan bitkin bir halde yıkilır gibi çb'küdir. Bu paviyonun Sümer Bankın işlettiği vermisierdi. Bu iki canm açlıktan ölmeBeykoz deri ve kundura, Hereke, Fesameleri; ancak yürek sahibi bir elin ihtiyar ne ve Kayseri Bünyan yünlü mensucat kemancmın önündeki kaskete atacağı bir ve Bakırköy, Kayseri pamuklu dokuma kaç kuruşa bağlı idi. İhtiyar gene köhne fabrikaları gibi devlet fabrikaları mamukemanını ağır ağır çalıyordu. Bulanık lâtından başka diğer ulusal fabrikaların gözlerınde aeı b>r isyan, sapsan yüzündt burada teshir edilen esyası da pek iyi tertitreşen derin çizgiler; kemanın üsrün» tib ve tanzim edilmistir. düşmüş ak saçlı bas, sefaletin canlı bir heykelı gibi idi. Kemanın boğuk sesi uzun ak sakalınm örttüğü harab göğsünden kopan bir inilti gibi çıkıyordu. Kannlan tok, üstleri pek bir sürü insan güle oynaşa genış kapıdan bahçeye akı Almanvada Frank yorlardı. Fakat başını çevirip te onım furtamMavn fahbu harab haline bakan bile yoktu. Yerde rî konsolosluğu duran kasketine bir metelik bile atan olmuz açıldı. Yukartda eskiden kullanılan, aşağıda 1936 senesî mamıştı. Bulanık bakışlarından boş ş*pBu vazifeye Ead kanın içine büyük bir acı, derin bir hiobaşından itibaren kullamlacak arabalar Homburgda tica f ran, sönük bir ışık halinde zelıir gibi akrın kullanılmasını uygun bulmuştur. retle mesgul o Adana (Özel) Çiftçilerimız ö etı. Verilen yasak kararının tatbikine pek lan yurddaşları denberi, bir, bir buçuk ton ağırhğında yük Yayı tutan yorgun kolu yanına sarkh. mızdan Niyazi Rataşıyan iki tekerlekli manda ve öküz aıa az zaman kaldığı için, Belediyenin sappal tayin edilmisKöpeğine mahzun mahzun baktı. Haybaları kullanırlar. Bu arabalar hem, hay tadığı yeni model dört tekerlekli araba tir. Niyazi Rapal, vancağızın başını titrek elile okşıyarak; vanlan lüzumsuz yere ezer, az zamanda örnek tutularak çiftçilerimiz bugün bu yeuzun zamandanbe bu akşam da aç yatacağız (Bobi) dedi. çürüğe çıkanr hem de yollan çabuk bo ni arabalardan çok miktarda yaptırmakzar. Bu zararları gözönüne alan umumî tadır. Hayvan sahibinin ıstırab ve ümidsiz fSpanyanın merkezi Madridde «Mad tada) yüzme yerinin de kraliçesî fnti • ri Almanvada o Niyazi Rapaf Önümüzdeki yıl başından itibaren bu meclis, bundan iki yıl önce verdiğı bir Iigini anlamış gibi; ihtiyar kemancının ba rıd Havuzu» ismi verilen yüzme ye hab olunmuştur. Resmımiz intihab » turmakta ve tecım cakları arasında kuyruğunu sallamağa, rinde bir kraliçe seçimi yapılmı;, bir dan sonra kraliçeyi, ikınci ve üçüncü islerile meşgul bulunmakta olup ken • kararla önümüzdeki 936 yılı bşaından ili zararlı görenek de tarıhe karışacak ve evvel Fransada Torkeyde seçilen Matmazel Isabel Lutiere ve Mat dısini Almanyada çok sevdırmiş değer baren bu iki tekerlekli arabaların kulla1 böylelıkle Adana, şu geçen yıliar içind» ihHyann patlak papuçlarını yalıyarak müddet 1935 Avrupa güzellik kraliçesi seçil mazel Lolita Garciayı bir arada gds li bir gencdir. Niyazi Rapala yeni va • nılmasını yasak etmiş ve bunun yerine ay < başardığı birçok soysal yenfliklere bir yaJtaklanmağa başladı. Duygulu hay zifesinde muvaffakiyetler dileriz. ni işi görebilecek dort tekerlekli arabala1 yenisini daha katmıs olacaktır. yancağız janki bu halile; ihtiyar sahibini miş olan Matmazel Alicia Navarro (or termektedir. köylerine gitmiş olan Üniversiteliler dün Sakarya vapurile İstanbula dön müşlerdir. Üniversıtelilerin kafıle reisi Nihad Sargunalp intıbalarını şÖyle anlatmıştır: « İzmirde gerek Kâzım Dirikten ve gerek Türk köylüsünden gorduğü müz misafirperverlik bizi çok memnun etti. Orada inanılmıyacak kadar terakki etmiş nümune köyleri gördük ki, bunlar içinde genel duş verleri, pazarlar, cins tavuk istasyonları, radvolar vardı. Eğer İzmir köylerinde başlıyan bu kalkmma hareketi dığer vilâyetle rimizde de tatbik edilse az zamanda köy ülkümüze varırız. Ba koyleri ve köylüleri gördükten sonra yarından emin olarak derslerimizın başma dön dük. Bütün arkadaşlarımızm, eğpr devrimin başarıcılık kudretini görmsk istiyorlarsa, gidip bu kö\"leri görmclerini oyalamak, ona ümid ve cesaret \ermek dileriz.» istiyordu. Beş dakikadanberi temiz giyinmiş, şık bir genc ihtiyar kemacınm yanıbasmda durmuş, onu acıyan bir bakışla süzüyor(Baş tarafı 1 inci sahifede) du. Aç, yorgun ihtiyar kemanını dizleriMillî Türk Talebe Birliği ve İzmir Linin üzerine bırakınca; Genc adam ona selerinden Yetişenler Kurumu üyeleri yaklaştı ve: Kemanınızı biraz verir misiniz, de tarafından karşılanmışlardır. Gencler vapur yanaşırken hep bir ağızdan hoş di. İhtiyar hayret içinde, kemanını uzun geldiniz demişlerdir. Celâl Bayar ve saçlı artist tavırlı bu gence uzattı. O usta General Kâzım Dirik genclerin tezahüparmaklarla kemanın tellerinde seri bir ratına cevab vermişlerdir. Ekonomi Bakanına ve Trakya Genel akord yaptı. Göğüs cebinden ipekli mendılini çıkardı. Kemanla çenesinin arasına Enspektörüne iki buket verilmiştir. Gekoydu ve çalmağa başladı. Ihtıyarın elin neral Kâzım Dirik İzmirli genclerin de yağsız bir araba tekerleği gibi gıcır «İzmirden ayrıldığınıza müteessiriz, dıyan çatlak sesli keman; gencın elinde daha büyük bir vazifeye tayin edildi bir bülbül gibi şakıyor, ilâhî nağmeler ha ğinize seviniyoruz» sözlerine karşı linde inliyordu. Kemanın dokunaklı sesi «Benim de icimde acı ile sevinc yanyayoldan geçenlerin gönüllerini büyülüyor, nadır» cevabını vermiştir. Yazan : M. Turhan Tan Gencler, Izrnir köylerin Şimdiye kadar mal almı Tarihî roman : 28 yan fabrikalar muba Mustafa ile arkadaşları, hoşlarına giden minimini den çok iyi intıbalarla ağzın kendi dillerini konuştuğunu görünce yeni döndüler yaata başladılar îzmir Valisinin daveti üzerine İzmir Uyuşturucu maddeler monopolü kubaştan ve adamakıllı belinlemişlerdi! rulalıdanberi memleketimizden afyon almıyan ve monopolle şimdiye kadar /aptıkları birkaç konuşmadan hiçbir sonuc çıkmıyan Avrupa uyuşturucu maddeler fabrikaları karteline dahil fabrikalar Monopole başvurarak sipa rişler vermekte ve mal almaktadırlar. Dün bu hususta kendisile göraştüğü müz Uyuşturucu Maddeler Monopolü Direktörü Ali Sami demiştir ki: « Fabrikaların şimdiye kadar alıma geçmeleri ellerinde fazla stok bu lunmasmdan ötürü idi. Öneml^ stoklar şimdi bittiğinden tabiî alıma başladı lar. Vakıâ fabrikalar bu durumdan istifade ederek karşılarındaki monopolü yıkmak yolunu tutmuşlardır. Suna rağmen fabrikalarla hiçbir düşmanhğı mız yoktur. Onlar en tabiî müşterile rimizdir ve her isteklerıni yenne ge tirmek borcumuzdur. Mümessillerden aldığımız malumata göre monopolün yeni tip afvonîarı müşteriler tarafından çok beğenilmekte ( dir.» Mustafa, salonu geçti, karşısına gelen sağlı sollu kapılan birer birer açıp içeriye baktı. Yataklardan, dolablaıdan, masalardan başka bir şey göremedi. Evin boşluğa terkolunduğuna inanmak üzere bulunuyordu, en dipteki kapıyı da açtıktan sonra geri dönmeği tasarlıyordu. Bu düşünce ile arkadaşlarına döndü ve tabiatile türkçe konuşarak şu sözleri söyledi: Burada Baron maron yok. Boş yere kapı omuzlamıjız. Hele şu son odaya da bakalım da dönelim. Yüksek sesle fıkrini yoldaşlarına an latmıştı, elini de kapının tokmağma koymuştu. Fakat tuttuğu tunc topuzca^ızı henüz çevirmeden kapı kendiliğinden açıldı ve uzunboylu bir kadm göründü. Boş bulunacağı umulan odanın esığinde birdenbire belıren bu kadm, yüksek endamile ve o endama uygun düsen güzellığile genc akıncıyı şaşırtmıştı, bir adım geri atmıştı. O billur yüz, koca evi saran loşluğu, ıssızlığı bir sanıye içinde gidermiş gibiydi. Artık orada bir ısık, bir hayat vardı ve ansızın yüz gösteren bu bejrak canhlık Mustafayı da, arkadaş larını da belinletmisti. Kadm, beş erkeği şaşırtan şeyın orada (Baş tarafı birinci sahifede) görünüşü değil, belki taşıdığı yüksek güIar arasında mükemmeliyet ihbarilc ön zellik olduğunu anladığından bellı belirde gelenlerin en başında Sümer Bank siz gülümsüyordu, ayni zamanda derin Yerli Mallar Pazarlan paviyonu bulun ve çok derin bir bakışla karşısında kü maktadır. Yerli Mallar Pazarlannın bu melenen yiğitleri süzüyordu. Kendinin seneki paviyonu baştanaşağı değiştiril aşıladığı tath şaşkınhk sanki geri veri miştir. Paviyonda gösterilmesine bilhassa liyormuş gibi o da içinde, la yüreğnin itina edilen nokta Sümer Bankın tatbikını! içinde bir sarsıntı sezmeğe baslamıştı. Erüzerine almış olduğu büyük ödevi müm kekleri ve hele Mustafayı pek güzel bukün olduğu kadar, halka tanıtmak ve luyordu, beğeniyordu, aç bir gözle ısıra endüstri programının tatbikında şimdiye ısıra seyredıyordu. kadar varılmış olan noktalan işaret etBununla beraber ağırlığını, o eve yamek olmuştur. Bu maksadla istatistikler kısan esrarlı vekarını kaybetmemıştı. ve grafıklerle beraber Sümer Bank fab Hatta akıncılardan önce kendini topla rikalan mamulâtınm nümuneleri halka maktan da geri kalmadı, küçük bir re teshir edılmiştir. Bundan başka İzmit kâ verans yaptı: ğıd fabrikasının maketi ve fabrikanın Buvurun muhterem şövalyeler, müstakil kâğıd istihsalâtı \e memleketin dedi, Baron cenablan sizı bekliyor! kâğıd sarfiyatını gösteren arafıkler de Bu kelımeler onun ağzından kınk, fayardır. Temeli atılan Nazılli ba«ma fab kat tath bir türkçe ile çıkrmstı. Mustafa rikasının dıkkat değer bir maketı de gös ile arkadaslan hoşlarına giden şu mınıterilmektedir. mini ağzın kendi dillerini konuştuğunu Buyurun muhterem şövalyeler, Baron cenablan sizı bekliyor! Bunu söylerken yan yan çekilmişti, çağnsız gelen misafirlere yol veriyor gıbî bir durum almıstı. Kendını toplıyan Mustafa onu bekletmedi, hemen ilcrledi, odaya girdi. Arkadasjarı ardından geliyordu ve hepsınin adımlarından önce yürüyen gözleri orada yaşıyan s:rrı kucak lamağa çalıyordu. Oda hayli büyüktü, iyi de döşenmişe benziyordu. Fakat pencereler sımsıkı kapalı olduğundan ne döşeme, ne iıısan, birdenbire seçılemiyordu. Akıncılar da, biraz geceyi andıran bu karanlık içinde, ilkin birşey görememişlerdı. Gözleri muhite alışmca yaldızh tavanı, boyalı du varları, yere serili halılan ve bir kösede kurulu karyolamsı sediri gördüier, gözlerile kısaca bir konuşma yapaktan sonra hep birden o sedire doğru yürüdüler. Çünkü türkçe konuşan kadıran «Baron cenablan» dedıği adam oradaydı, upu z u n yatıyordu. Celâl Bayar İstanbulda İzmir panayırında Sümer Bank paviyonu Adanada iki tekerlekli arabalar tarihe karışıyor Avrupa güzellik kraliçesi tekrar kraliçe oldu Yeni Frankfurt konsolosumuz

Bu sayıdan diğer sayfalar: