29 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

29 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Aguitos 19iâ KUçük hJkâye Annesi Yazan: Ercümed Ekrem Talu Yeni Şarbay muavini Radyo ile yayım işleri I Eski zaman hanımefendılerinden o panmca, Orhan, yıllardanberi içmi yalan büyükanasile, zengin bir tüccar o kıp kavuran suali ortaya atıverdi: Sen beni niçin bırakıp ta gittin, lan babasınm yanında, dadılar ve la lalarla, naz ve naim içinde büyümüş anne? Nasıl söyliyeyim, yavrum?. Ben, tü. Bu yaşa geldiği halde, ve her türlü bahtiyarlık sebeblerine nail bulunma babanm küfvü değildim.. Fakir, kimsesına rağmen, çocukluk hazlarından bi siz bir kadmdım. Büyükannen, benim, babanın karısı olmamı istemedi.. Seni, rini olsun tatmamıştı. Annesinden, ona, hiç bahseden ol ehmden aldılar. Ben de, günün birinde muyordu. Yalnız bir kere, babasile bü tahsili, terbiyesi yerinde, zengin bir ayükanasmın, aralarmda bu bahis a . dam olursun diye, seni onlara bıraküm. çılmış, kocakarı, gelinıne karşı gön Anladın mı, oğlum? lündeki sönmek bilmiyen kin ve ga Daha fazlasını söyliyemedi. Gözle razı bütün şiddetile meydana vurmuş rinden boşalan yaşlar, sessiz sessiz a tu: kıyordu. Terbiyesiz.. Budala.. Sürtük!. Ağlama artık anne! Lâkin, oğlu bunları tasdik etmiye Bana sık sık gelecek misin? rek: Elbette, anne! Bırakınız, anne! demişti. Müte Onun yüzünü, üstünü başmı tetkik emadiyen onunla böyle uğraşmaktan ne diyor, bir hakikat araştırıyordu. Gayrihaz duyuyorsunuz? ihtiyarî yerinden kalktı, annesinin yaVe o aralık, küçük Orhan, babasınm naklarmdan akan gözyaşlarmı elile sılsesinde iç yakıcı bir hüzün sezmişti. di. Annesini çok güzel, çok şuh ve çok Yavrum! Senin minimini ellerin, süslü tahmin ediyordu. Terbiyesizliği hiç benim yüzümde gezinmemiştü. ni neşesinin fazlalığile, budalalığım Yanyana oturdular; birbirlerine sa kendisme gösterilen cemılekârlıklara rıldılar. Orhan, serbest kalan elile ançabuk kanmasile, sürtüklüğünü de, u nesinin parmaklarını okşuyordu. facık çocuğunu yüzüstü bırakarak baş Evın ne güzel, anne! dedi; neka ka bir erkeğe kaçmış olmasile tefsire dar temiz.. Tertiblı! çalışıyordu. Hani budala ve sürtüktü?. Orhan on beş yaşım bitiriyorken, ba Ben temizliği daima severim, oğbasını kaybetti. Buyük anasma karşı, lum. Temizlik, fıkaralığı örter. Ben yesevgisiz bir saygı besliyordu. Yüzü hiç tim ve fakir bir kızcağızdım, bugüne gülmiyen, başı seccadeden kalkmıyan, kadar evim barkım olmadı ama, daıma insanlara hayatı sevdiren duygulardan ( temiz gezdim. hiçbirine gönlünde yer vermiyen bu Orhanın dudaklarmda bir sual titribaşı örtülü kocakarı ile kendi arasmda, yordu. Nihayet, kekeler gıbi, sordu: kan bağlıhğmm bile yakınlaştıramadı Anne! Şey.. Gerçek mi?. ğı bir mesafe hissediyordu. Ne, evlâdım? Bir gün, bu kadmla bir misafir ara Kocan varmış. sında geçen şbyle bir muhavere kula Evet, yavrum. Babana, ömrümün ğına çalındı: sonuna kadar yük olmayı istemedım. Ondan bir haber alıyor musunuz? Yapayalnız da bir kadmdım. Beni, ge Evet. Oğlumun öldüğünü duy ne kendi seviyemde, namuslu bir adam muş.. Orhanı görmek istiyormuş.. U istedi, vardım. tanmadan bana mektub yollamış. Ad E.. Bahtiyar mısın, anne? res te vermiş.. Fıruzağada Selâmet a Çok şükür; hoşnudum. Kocam iyi partımanı. Sanki çocuğu oralara gön bir adam. O, dışarıda çalışıyor, ben de derirmişım gıbi! eve bakıyorum. Ertesi gunü, evden fırladığı gibi, soOrhan, kendisini annesinden ayıran luğu Fıruzağada aldı. Araya araya Se aile faciasını tamamile anlıyor gibiydi. lâmet apartımanmı buldu. Bu, alelâde, Zihninde, ifadeye cesaret edemediği bir fakat temiz yüzlü bir binadı. Orhan, endişe daha vardı; ve zeki bakışları, obunun önünde bir müddet durdu, bak turdukları odanın açık kalmış olan katı. Kimi soracağını bilmiyordu. pısından uiacık apartunanın köşe, bu Maamafıh, cesaretini toplıyarak, ka cağmı araştırıyordu. Fakat ne bir be pıcınm karşısma çıktı. şik, ne bir oyuncak, ne de çengelde a Ben, dedi, tüccardan Mahir Beyin sılı minimini bir hırka, bir bere gözuoğluyum. Annemle babam daima ayrı ne ilişmiyordu. Dayanamadı: yaşadıkları için ben annemi tanımam.. Çocukların var mı, anne? Kapıcı hayretle dinliyordu. Orhan Yalnız sen varsın, oğlum! devam etti: İçini, sıcak bir güneş huzmesi gibi Şimdi. Haber aldım ki burada o kaplıyan hodkâmane sevinci belli et turuyormuş. Gormeğe geldım. Hangi memek için kendini sıktı. Burada, şu mütevazı bucakta öyle bir haz duyu numaradadır, acaba? yordu ki, bu sevincle beraber, gönlün Adı ne annenizin? de, kendisini yıllarca, bu hazdan mahOrhan, utanarak: rum ve uzak yaşatmış olan büyük anaBilsem?. dedi. Kapıcı biraz düşündükten sonra, du sına karşı keskin bir gayz uyandı. Yüzüne bakmakla doyamadığı, duruşun dak büktü. Bu apartımanda oturanların, hep, dan farkedılen annesine döndü, azimle: Yarın olmazsa bile, öbür gün mutkocaları var. laka gelirim! dedi; ve her zaman, her Orhanın birdenbire yüreği burkuldu. Oraya mıhlanmış gıbi duruyor, hiç ses hususta bana güvenebilirsin. Kadın, hazin hazin gülümsedi. Yavçıkarm^vordu. Kapıcı, onu baştanaşağı rusuna inanıyor ve güveniyordu. O dıkkatle sözdü, çehresine iyice baktı, kiracılardan herhangi birile bir benzer nun, nekadar iyi bir evlâd olduğunu halinden, temiz bakışlarından ve samilik aradı.. Ve nihayet: Hele, dedi, 6 numaraya çık, kapı mî sözlerinden anlamıştı. İğıldi, sarıldı ve öptü.. Uzun uzun, yı çal, bir bak. Orhan merdivenleri tırmandı. En üst doya doya öptü.. On beş yıldır düğümlü duran ana katta, tek kanadlı bir kapının önune geldi; üstündeki numaraya baktı, zili şefkati çözülmüştü. Güle güle yavrucuğum! çaldı. Orhan, apartımanm cümle kapısın Ben Orhanıml Yavrum!. Canım!. Evlâdcığım!. dan, sokağa adım ataratmaz, zengin ve Aman, koca herif olmuşsun! Bu ne gü müreffeh hayatınm hiçbir zaman ona zellik, ayol!. Gel, ninem.. Gel içeriye!. temin edemediği bir sevincle delirecek Nasıl oldu? Büyükannen nasıl izin ver gibi oldu. di? Kaderin bir hatasını düzeltmiş, evlâdca ve erkekçe bir iş görmüştü.. Ben kendim geldim! îçeriye girip te, arkasından kapı kaErcümend Ekrem TALU Telefon Sosyetesile Satın alma mukavelesi bugiin imzalanacak şirketinin mukavelesi, bir yıl sonra biteceğinden, radyo ile yayım işlerinin düzene konulması için geniş ölçüde tedbirler alınacaktır. Bu arada, köy meydanlanna, akümülâtörle işliyen radyolar konulması da vardır. Şimdiki halde, radyo dinleyicilerinin programlardan çeşidli şikâyetleri, buna karşılık ta, radyonun «kara dinleyiciler» lelinden çektikleri vardır! Tiirkiyedc, çahşan radyo makinesi 30 bin kadar tahmin edildiği halde, abone Halef ve selef bir arâda lerin sayısı bu rakamın yanında pek e Uray muavinliğine tayin edilen tç îş hemmiyetsiz kalmaktadır. Ayıp olmasın leri Bakanlığı Özel büro direktörü Ek diye adını yazmıyacağım, geçenlerde büremin emri yüksek tasdikten çıkmıştır. yük bir şehrimizde, radyo memurlarını Ekrem dün Uray binasmda Şarbay Mu âdeta hayrete düşüren bir hâdise olmuş, hittin Üstündağı ziyaret etmiş ve yeni bir radyo sahibi, kendisini arıyan soran vazifesine başlamıştır. bulunmadığı halde, bizzat gelerek abone Senelerdenberi İstanbul Şarbaylığm parasını ödemiştir! Büyük bir çokluğun, da muvaffakiyetle muavinlik yapmış radyolarını görünmez bir yere anten çekendisini herkese sevdirmiş olan eski kip ve yahud su borularından istifade emuavin Hâmid Oskay da dün muavın derek çahştırdıklan muhakkak sayılıyor lik işlerini Ekreme devretmiş ve işler ki, bu çeşid radyo amatörlerine, beynelüzerinde malumat vermiştir. İstanbul milel olmuş bir tabirle «kara dinleyici.» lularm pek sevdıği Hâmid 1 eylulden i denilmektedir. Alâkalılar, Finansal güçlüklere rağ tibaren yeni vazifesi olan Kocaeli îlmen, radyo programlarını zenginleştır baylığına gidecektir. Gerek yeni mu avine, gerekse yeni îlbaya muvaffakı mek yolunda elden gelenin yapıldığını ileri sürüyorlar. Meselâ Ankara radyo yetler temenni eyleriz. sunda bir buçuk saatlik program; konferanslar, şiirler, monoloğlar, hikâyeler, Bakanlık saatleri, hakikî caz müziği ve plâk neşriyatile doludur. Yalnız dört ay zarfında tam 2500 plâk sarfedilmiştir. Fakat bütçe darlığından, bu neşriyatın çoğu hususî anlaşmalarla yapılmaktadır. Ankara radyosu, memlekette ilk defa olarak transmisyon denemelerine de gi Telefon sosyetesinin hükumete devri rişmiş, Avrupa merkezlerinin kısa dal için incelemeler devam etmektedir. galı zengin neşriyatını abonelerine ver Dün sabah ta Bayındırlık Bakanı Ali meğe başlamıştır. Böylelikle, az IârnbaÇetinkayanm başkanlığı altmda Yeni lı radyolara da, bu istasyonlar dinletitmiş postane btnasmda bir toplantı olmuş ve oluyor. bu toplantıda sosyete delegeleri de haUlusun kültür ve politika terbiyesi için zır bulunmuştur. en değerli vasıtalardan sayıldığı Parti Sabahleyin saat 10 da başlıyan bu programına da geçmiş olan radyo mekatoplantıya saat 2 de fasıla verılerek öğ nizmasının şimdıki durumu bu haldedir leden sonra saat 3 te tekrar devam edilRadyo makinelerinin ucuzlatılması ve miş ve mukavelenin teferrüatile san yeniden kuvvetli istasyonlar kurulması da trallerin tesellümü ve memurlarm va bu makanizmayı ıslah için verilmiş kararziyeti hakkında önemli kararlar veril lar arasında bulunuyar. miştir. Mukavele bu iki gün zarfında imza edilecek ve telefon işi de hükumete peçmiş olacaktır. Yazan : M. Turhan Tan Ekrem, Hâmid Oskaydan Bugünkü durum ve ilerisi Tarihî roman : 30 Arslan postu içinde tavşan yüreği çarpmaz ki için düşünülenler isleri devir aldı Ankara 27 (Telefonla) Radyo Türkler arasında da ödekler bulunsun! Davuddan artık ben şaşırmıştım. Ka 1 melisiniz. Davudu bulup ta kafasınî Eesrımm sayıkladığını sanıyordum. Fakat . tiğiniz vakit kulağına benim de öcümü o, bar bar bağırıyordu: aldığınızı lutfen söylerseniz ruhumu se Çık, durma çık. Yoksa herşeyi yü vindirmiş olursunuz. züne karşı söylerim. Mustafa bu dileği biraz tuhaf bularak Şimdi içime kurd düşmüştü. Günahtan sordu: bahseden karım acaba neler söyliyecek Sen bizim Davudu aradığımızı neti? Bunu merak ediyordum. Sapsarı ke reden biliyorsun? silen Davuddan henüz şüphe etmemekle Üç dört ay önce bana bir mektub beraber onun odadan çıkmasım istiyor yollamıştı, aramızda birşey olmamış gibi dum. Yalvardım, yüzünü okşıya okşıya davranıyordu, Macar Kralıle uyuştuğukendisini sofaya çıkardım. nu ve onun yardımile Türkiyeye gireceKanm, başucuna dönmeklığimle be ğini yazıyordu. Böyle bir fikrin veya karaber elimi tuttu: rarın gizli kalması mümkün değildır. Türklerin kulağı ise pek deliktir. Onun Marya, dedi, senin kızın değildir. Benden doğan bir piçtir, babası Davud için kendi kendime düşündüm. Davudun ordular başına geçerek Türkiyeye doğru dur! yo'la çıkmasından önce Türklerin harekeÜst tarafını dinliyemedim, ölmek üzere bulunan kadının yüzüne bir balgam te geçip onu yakalıyacaklarını umdum. savurdum, eteğime yapışan kızı tekmele Bu gece çanlar ötüp te Türkler geliyor dim, sofaya fırladım. Ömrümün son dü gürültüsü sokaklara dökülünce hesabımellosunu yapacaktım, hain dostumla çar da yanılmadığım meydana çıktı. Ben sipışacaktım. Fakat onu bulamadım, evde zin beni bile aradığınıza inanıyorum. Budeğıl, Peştede bulamadım. Çırkin, ığ nu şu kıza söylemiştim ve saatlerdenberi renc ve murdar hakıkatın ortaya çıkaca sizi bekliyordum. ğını sezer sezmez savuşmuşjtu, bulunamıMustafa, ihtiyarın bir tesadüf yüzünyacak bir yere saklanmıştı. den doğru çıkan şu inanışile ilgilenmedi. Akıncı Mustafa, şen şen mınldandı: Kendine yarar bilgiyi elde etmek istedi: Gözün aydın ulu hünkâr. Amcan Davud, dedi, şimdi Peştede mi? oğlu cılk çıktı! Hayır. Syllide! Sylli neresi? Ihtiyar, türkçe söylenilen bu sözleri anlıyamadı, sordu: Buraya yakındır. Bize göre on, Ne diyorsun delikanlı, beni mi size göre bir saatlik yerdedir. kınıyorsun, Davudu mu? Saat dediğin şey sizin için ayn, bi Hayır ihtiyar. Ne onu yapıyorum, zim için ayrı mı işler? ne bunu. Bizim hünkân kutluluyorum. Eh, siz akıncısuıız delikanîı, yol Neden? Iar, sizin bindiğiniz atların ayağı altında Davudun Türk olmadığmı anla çok kısalıyor. dım da ondan! îyi bir görüş ihtiyar, hoşuma gîtti. Vay Davud Türk değil miydi, Hele verdiğin haber gerçekten makbule prens değil miydi? Türk olsaydı kardaş, dediği ada geçti. Sylliye gidip Davud dedeğin adamı mın ırzına göz koymazdı. Hele böyle de görmek isterim. İzin verdiğin için şu kızı da birlikte götüreceğim. Fakat içım de Iik delik saklanmazdı. Yanılıyorsun delikanlı. Türkler sızhyor: Sen yalnız ne yapacaksm? içinden de tek tük de olsa kötüieı Ben yalnız değilim uşağım var. çıkar. Nerede bu uşak. Kötü belki çıkar ihtiyar. Fakat Işte köşede oturuyor! korkak çıkmaz. Aslan postu içinde tavMustafa ve arkadaşlan başlannî çe^ şan yüreği çarpmazki Türkler arasında virdılcr, ihtiyarın gosterdiği köşcye (»akda ödekler bulunsun. tılar. Orada siyah bir tü»sekçikten başka Türklerin yaptıkları büyük işlere birşey görmediler. Bu tümsekçik kara bir bakıhrsa hakkın var demek gerekleşiyor örtüye gelişi güzel sarılmış büyücek bi* delikanlı. Lâkin Davudun benden kaçtımangalı, yahud bir çamaşır sepetini anğı da muhakkak. Belki bu kaçış utandıdırıyordu. Bıçımsız ve hareketsızdj. ğındandı. Mustafa, adamdan başka her şeye Utanan kaçmaz, özür diler. benzıyen o kara tümsekcığın yanına ka Her neyse delikanlı. Sözü uzatmı dar gitti, örtü gıbi görünen bezi çekti. Bu, yalım, takatim yok. Neredeyse nefesim kara bir paltoydu ve altında Baron Dokesilecek. İzin ver de hikâyeyi bitireyim. lindenle yaşıt sanılacak çağda bir adam Sö'yle ihtiyar, kulağım sende. çömelmişti, boyuna dua okuyordu. Genc Davudu bulamadım, kanmın da akıncı, herifi kolundan tutarak ayağa suçunu bağışlıyamadım. Biri kaçıp öbü kaldırdı, hastanm yanına kadar getirdi: rü de ölüp elimden kurtuldu. Gel gelelinı Bu ne çeşid adam, dedi, dudağı ki bu kız, canlı bir tükrük gibi elimde ve oynuyor, sesi çıkmıyor! bnümde kaldı. Onu atamazdım, suçsuz Baron cevab verdi: bir zavallı idi. Sevemezdim, çünkü be Türklerden çok korkar. Laybahm nimle hiçbir alâkası yoktu, üstelik alıklı basıldığını ve benim sizleri bekîediğimi ğımı, yıllarca aldatılmış bir koca oldu anlayalıdanberi İsa ile konuşuycr. Hoş ğumu haykıran bir mahluk demekti. Ona görün, ve kendini incitmeyin. baktıkça Prens Davudun namusuma fır Peki, uşağın senin olsun ihtiyar. lattığı tükrüğü köpürmüş gibi görüyorum, Biz, şu kızı alıp çekileceğiz. çıldırıyorum. Öyle iken on yıldır kendi Sylliye gıdeceksiniz, değil mi? sini besledim. O da beni şu ihtiyar gün Elbette. lerimde kırmadı, incitmedi, candan ba Davudu bulursanız öldüreceksikıp korudu. Şimdi ben ölmek üzereyim. niz ve öldürürken benim vasiyetimi yerine Davudun kızını korumak size düşüyor. getireceksiniz, değıl mi? Madem ki kandaşsınız, onu alıp götür(Arkast Var) Maslak faciası Karar nakzedildi, muhakeme yeniden görülüyor Sayım hazırlığı Kadıköy Biçki, Dikiş Evinin yeni mezunlan KadıkoVünde Altıvoîagzındaki Bîçkl, Dikiş Evlnde bu sene mezun oîseak talebenin imtihanları yapılıp bitmişlir. Mektebde talebenin eserlerinden mürekkeb ^ok güzel bir sergi açümıştır. Resmunız yeni mezunları hocaldrile birlikte gösteriyor. Geçen sen Maslak yolunda çok feci bir kaza olmuş, Îngiliz tebaasından M. Taragonun idare ettiği hususî bir oto mobille şoför Hakkımn idaresindeki otobüs çarpışmış. bu kaza neticesinde de Dişçi mektebi Direktörü profesör Kânm Esadın 18 ya r |ndaki kızı ölmüş, oğlu yaralanmış, bir cami kayyumu ile başka bir yolcu daha kazaya kurban j gitmişti. Ağırceza mahkemesinde bakılan bu dava sonunda da otobüs şoförü Hakkının iki sene hapsine, zabıtai be lediye talimatnamesine riayet etmedi ! ğinden Taragonun 10 lira para cezası vermesine, otobüs sahibinin de mes'ulü bilmal sıfatile 4200 lira tazminat Öde mesine karar verilmişti. Bu hüküm Mahkemei Temyiz tarafından nakzo Nüfus sayımı Merkez Genel bürusu lunmuştur. Nakızda muhtelif sebebkr çalışmağa devam etmektedir. Büronun gösterilmekle beraber ezcümle, ehli vukadrosu tamamlanmıştır. Adalar, Beykuf raporu iki tarafı da kusurlu gösteoğlu, Bakırköy, Beykoz kazalarmın bina cetvelleri bitmiştir. Eminönü de bit recek mahiyette olduğu halde Taragona mek üzeredir. Nüfus sayımına aid rek verilen cezanın kanunî vaziyete uygun lâm afişleri duvarlara asılmıştır. Res olmadığı gösterılmektedir. mimiz afişlerden birini gösteriyor. Davaya nakzan ve yeniden dün bakılmağa başlanmıştır. Taragonun vekıli bu hususta tetki kat yaptıktan sonra cevab vereceğini (Bastarafı 1 inci tahifede) söylemiş, davacıların vekili ise Tara Midilli kruvazörümüz 20 ikincikânun gonun bugünlerde memleket haricine 1918 de Alman Amirali Pasviçin ku gitmek ihtimali olduğunu, kendisinin) mandasmda olarak Yavuzla birlikte serbest bulunması itibarile tedbir alınî İmroz adasmda yatan îngiliz gemilerimasını istemiştir. Mahkeme bu ciheti ne muvaffakiyetli bir baskın yaptıktan düşünerek davacı vekilinin isteğini yesonra Boğaza dönerken Amiral Pasvi rinde bulmuş ve Taragonun memleket çin bir hatası yüzünden mayin tarladışma gitmesme meydan veırilmemesi sma düşmüş ve beş torpil yedikten soniçin Emniyet müdürlüğüne tezkere yara batmıştı. Midillinin Alman ve Türk zılmasma karar vermiştir. mürettebatından pek çoğu da beraber batmış ve boğulmuşlardı. Gönenâen sevkedilen tütünler arabalarla Bandırmaya gönderiliyor Mütehassıslar, Midillinin yüzdürül Gönen (Özel) Gönen halkımn baş' lan yapılan masarıti korumamaktadır. mesi kabil olabileceğini, fakat yüzdür (Baş tarafz 1 inci tahifede) lıca kazanclarmdan biri de tütüncülükGönenin nefis tütünleri bir iki seneme ameliyesmin çok masraflı ve zah malar sonucu olarak Feyziati liselerin. tür. Bir zamanlar pek yüksek fiatle sadir bir şirket tarafından mubayaa edimetli olacağmı söylemektedirler. den otuz genc kızın, Galatasaray ve tılan ve tüccar tarafından rekabetle mü lerek Almanyaya ve Belçikaya sevkeMidilli, aşağı yukarı 18 senedenberi Haydarpaşa lisesinden de otuz genc de bayaa edilen Gönen tütünleri son senedilmektedir. Patronu Almanyada buludeniz altmda bulunduğundan birçok likanlının festival için ihzar edilmesi lerdeki buhran yüzünden eski yüksek nan bu tütün şirketi mübayaa ettiği tüaksamının çürümüş olması pek muhte karar altma alınmıştır. Bu genclerin fiatini kaybetmiştir. Halkm ekip meytünleri kiraladığı imalâthanesmde yükmeldir. Bu itibarla tamiri kabil olsa bi hazırlanması da Azade ve Selma Tar dana getirdiği Gönenin nef : s tütünleri sek j'evmiye ile çalıştırdığı 200 Türk le yapılacak masrafla yeni bir gemı cana tevdi edılmıştir. âdeta müşteri beklemekte ve çok ucuz kadın ve kız amelesine işlettirerek denkyaptırmak mümkün olabıleceğı müta Komite dün akşam da Konservatuar satılmaktadır. Halkm birçok masraflar ler haline getirip İstanbul yolile Al • leasında bulunanlar da vardır. binasında bir toplantı yapmıştır. la meydana getirdiği tütünlenn satıg imanya ve Belsikaya göndermeittedir. LKTEŞRIN AZAR Gönen tütünleri Almanya ve Belçikaya satılıyor Midilli kruvazörü Festival için toplantı

Bu sayıdan diğer sayfalar: