3 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

3 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 3 Hazîran 1936 ( Şehir ve Memleket Haberleri YIYANA DONU Tarihf tefrîka: 51 M. TURHAN TAN Siyasî icmal Fransada yeni Parlamento ayısın son gününde eski Fran* sız parlamentosunun müddetî bittiğinden 1 haziranda yeni parlamento toplandı. Fransada seçim sa< vaşı intihab günlerine münhasır değildir. Asıl büyük savaş intihab mazbatalarınıd tetkiki münasebetile yeni meb'usan mec^ lisinin ilk toplantılarında yapılır. Ekseriyet kazanan partiler bu savaşta büyüÜ rol oynarlar. Bir meb'usun intihabı yolunda olup olmadığına dair son hükmu verecek meclisin kendisi olduğundan ekseriyet partileri türlü türlü entrikalar ve manevralar çevirirler. Matbuat Birliği nizamnamesi Halkın şikâyetleri Sirkecideki tramvay durağı ve şoförler Sirkecide tramvay yolunun ö nündeki taksi durağma Belediye tarafından bir levha asılmış ve burada dört otomobilden fazlası nın durması menedilmişti. Şoförler de Belediyenin emrine itaat edip Postanenin arkasmdaki sokakta durup sıra beklemekte ve taksi durağından bir otomobil müşteri alıp kalkınca onun yerine bir tane gitmekte idi. Akşamları saat 9 dan sonra şo förler büsbütün tenhalaşan ve kimse geçmiyen Postanenin arkasmdaki sokaktan çıkıp taksi durağmda müşteri beklemektedirler. Fakat Eminönü kaymakamlığı yeni bir emirle geceleri de durakta dört otomobilden fazlasırun dur masını menetmiştir. Şoförler geceleri de o tenha yolda sıra beklemek yüzünden müş , teri kaybettiklerini söylemekte ve «biz bu vatanm evlâdı değıl mi yiz? Ailemizi beslemek için gece ( gündüz çalışıyoruz. Geceleri 9 dan sonra caddede durmamızdan kim zarar görecek ki bizi ıssız sokağa girmeğe icbar ediyorlar> demekte ' dirler. < Üniversite talim taburu kampı Pendikte şimdiden hazırlık başladı Üniversite talim taburu kampı 10 haziranda Pendikte açılacağından tabur dünden itibaren Pendiğe taşınmağa başlanmıştır. Tabur kumandanı binbaşı Sıtkı dün kumanda heyetile beraber Pendiğe giderek talebelerin istirahati için ahnacak sıhhî tertibatı tanzim etmişlerdir. 10 haziranda başlıyacak ilk kampta imtihanlar dolayısile az talebe bulunacağmdan buraya diğer fakültelerde olup ta imtihan vaziyetleri müsaid olanlar kabul edileceklerdir. îkinci, üçüncü ve dördüncü devre kampları mecburî olup buraya ancak ilân edilen fakültelerin talebeleri ahnacaktır. Bir gün geç gelenler kampa kabul edilmiyeceklerdir. Üniversite ve yüksek mekteb talebelerine bir kolayhk olmak üzere dün yerinden öğrendiğimiz kamp devrelerinin günlerini aşağıya yazıyoruz: Halk Padişah sarayını saran kızıl alevli yangında Mütaleaları için alâkaparlak bir donanma ahengi sezerek derin bir darlara gönderildi kayidsîzlikle bu yangını seyrediyordu Geçen sene Ankarada toplanan MatEvet, saray yanıyordu, hem yaman bir hızla yanıyordu. Bu, umulmaz ve inanılmaz bir şeydi. Bütün İstanbul, çıralaşmış tahta evler yüzünden yanmaya mahkum bir şehir şöhretini taşımakla ve bu şöhrete liyakatini sık sık yüz gösteren büyük yangınlarla ispat etmekten geri kalmamakla beraber saray, onun ateşe karşı da afsunlaşmış bir köşesiydi. Oraya yoksulluk, keder, ıstırab ve üzücü düşünce girmediği gibi ateş te giremezdi. Saray, yakan ve yanmaktan daima uzak kalan bir yerdi. Onun eşiğinde canlar yanar, ocaklar yanar, fakat içerisinde yalnız neş'e, kahkaha, süs, eğlence ve aşk yaşardı. Acaba hangi cesur tesadüf bu afsunlu yere yangın âfetini sokmuştu, sokabilmişti?.. Kara Mehmed, beynine hücum eden bu mülâhazaları ruhî bir silkinişle attı, küreklere yapıştı, şimdi Eminönü dediğimiz yere dönüp kayığı kıyıda bıraktı, karaya fırladı, saraya doğru koşmağa başladı, Tezeri bulmak, Tezeri kurtarmak istiyordu. Fakat bu delice bir düşünceydi. Sa raya, yanarken dahi, yabancı ayaklann girmesine imkân yoktu. «Haremi Hu mayun», ancak Padişahın ye Hadım ağalannın içinde dolaşabilecekleri bir cennet köşesiydi. Bu köşeyi yangın kucaklasa bile halkın yardıma koşması yasaktı. Cenneti korumak cennet adamlannm hakkı ve bu uğurda ölmek de onların va7İ fesiydi Kara Mehmed, büyük afeti yabancı gözlerden saklamak ister gibi yüksek duvarlann dibinde ve gene kapalı duran demir kapıların önünde bu hakikati anladı. Saray, içindeki faciayı gene içinde hapsetmek istiyordu, dışarıya lelâşını sezdirmiyordu. Fakat halk da kayidsizdi. Kimsede yardıma koşmak meyli görülmüyordu. Ansızm patlamış bir yanar dağ gibi kıvılcımlı alevler ve alevli dumanlar püsküren sarayın yanışını minarelerden seyrediyorlardı. Ayasofyanın, Sultanahmedin bütün şerefeleri yataklarından fırlamış halk kümelerile dolu idi. Bu me raklı insanlar, karanlık bir mahya gibi minareleri kaplıyorlar ve Hünkâr yurdunu saran ateşte parlak bir donanma ahengi sezmişe benziyorlardı. Acıyan yoktu, gülen çoktu!.. O devirlerde yangmlan söndürme işi Yeniçeri Ocağına yükletilmişti. Fakat bu ayn bir teşekküle vazife olarak verilmiş olmayıp gelişi güzel gördürülen bir işti. Halk ta yangın yerine kosan Yeniçerilere yardımda bulunurdu. Halbuki saray yangınına Ocak ta alâka göstermiyordu. Bunun sebebi, haremi humayuna hürmet göstermek maskesi altında sarayın yan masını kolaylaştırmaktı. Çünkü yangın ne kadar büyük ziyan verirse ocağın kazancı o nisbette fazlalasacaktı. Bu ga rabet, büyük pay işlerinin Yeniçeri ocağı tarafından iltizam suretile taahhüd olunageldiğini hatırlatmakla izah olu nur. Ayni zamanda saray, ocaktan, is teksiz de olsa, gelecek yardımı kabul etmezdi. Zira yağmadan korkardı. Ni tekim şimdi de kapılannı açmamakta ısrar ediyordu, hatta saray içindeki Bos tancı ocağını bile harekete getirmekten ve hareme yaklaştırmaktan çekiniyordu. Yangmla uğraşanlar yalnız kadınlar ve haremaglan idi. O afeti bu zümrenin karşılamasma ise imkân olmadığından yangın alabildiğine genişliyordu. Kara Mehmed işin içyüzünü kavra yamamakla beraber felâketin gittikce büyüdüğünü göklere yükselen kızıllıktan anhyordu, dört yana koşarak bir delik, saraya kendini sokcak bir yol anyordu. Ay ışşığı altında ansızın beliren ve bo yuna büyüyen bu kızıl şafak, onun gözünde Tezeri kucaklayan ateşten bir mezar gibi görünüyordu. Kızcağızm o mezar içinde yana yana eriyeceğini, inleye inleye küle çevrileceğini düşündükçc çıldıracak hale geliyordu. Lâkin facianm icine girmek mümkün değildi. Yangın aşılmaz yalçm bir dağ silsilesinin, yüksek duvarlan arasında yaşıyordu. Kara Mehmed, dayanılmaz bir ıstı ' rab içinde böyle düşünüp dururken Alay köşkünün altındaki kapı önünde bir kalabalıgın toplandığını rçördü ve bir bakışta İstanbul muhafazasına memur Sadırazam Kaymakamı Süleyman Pa şanın orada ayak divanı kurduğunu anladı. Paşa, at üzerinde emirler veriyor ve saravın buradaki kapısında acık duran bir delik delâletile içeriden haberler alıyordu. Kara Mehmed, heyecanını belli etmemeğe çalıştı, kalabalığa karışarak Vezirin yanına sokuldu, konuşulan şeyleri dinlemeğe koyuldu. Telâş büyüktü, lâkin hiçbir tedbir alınmıyordu. Yapılan şey yangının sumulü üzerine derdleşmekten ibaretti. Kara Mehmed, en küçük bir müdahalenin pek büyük şüpheler uyandıracağını düşünerek dılini tutuyor, kalbini susturuyor ve yalnız Tezerden bahsedilip edilmiyeceğini anlamağa sa • vaşıyordu. Gerçi Padişahın sarayda bulunmamasına göre Tezerin bu yangın işile ilgisi olmıyacağına kanaati# vardı. Fakat sebebini bilemedigi bir korku, bu kanaati kemirip durduğundan eve dönemiyordu, içerden verilen haberlerin so nunu bekliyordu. Ne Tezerin, ne de başka bir saraylının adı anılmadan bu haberler gidip geldi ve gün doğarken yangının söndüğü Kaymakam Paşaya müjdelendi. Yang'n dan çıkmış bir kömür parçası gibi yanik bir yüz taşıyan haremağasının ağlaya ağlaya Vezire anlattığına göre bütün baremi serifle (!) Adalet köşkü, kubbeli divanlar, dış hazine odalan, defterhanenin üstü, kızlarağası kapısı, karaağalar odalan, Valide sultan yeri, iç mutfak yanmıştı, kızlar çınlçıplak çayır köşküne kaçmışlardı, saçlannı yolup ağlaşıyorlardı. Canca ziyan yoktu, kimsenin burnu ka namamıştı. buat kongresinde bir Matbuat birliği teşkiline karar verilmiş ve bu birliğin nizamnamesini yapmak üzere Ankarada bir heyet seçilmişti, Bu heyet, teşkili mevzuu bahsolan birlik hakkında bir kanun lâyihasile birliğin esas nizamnamesini hazırlıyarak mütalealannı almak üzere alâkadarlara bildirmiştir. İstanbul Matbuat Cemiyeti idare heyeti yaptığı bir toplantıda bu lâyihayı tetkik etmiştir. Tesisi mevzuu bahsolan birlik, kısmen Etıbba Odası veya Tica ret Odası mahiyetinde olacaktır. Ayn, ayrı kısımları ihtiva edecek olan mntbuatın muhtelif şubelerinde fikren ve bedenen çalışanlar mecburen cemıyete aza kaydedileceklerdir; fakat birliğin esasını matbuat teşkil edecektir. Birliğin teşkilinden maksad, bu işte çalışanları bir teşkılâta tâbi tutmak ve bazı kimselerin gazetecilik mesleğinden istifade ederek mesleğe mugayir hareketlerine mâni olmaktır. Birlik lâyıhası, meslektaşlara bilhassa nakil vasıtlarında ve saire gibi hususatta maddî ve manevî istifadeler temin etmektedir. Fakat Matbuat Cemiyeti idare heyetinde lâyiha görüşülürken bazı mü him noktalara itiraz edilmiştir. İtirazı mucib olan noktalar, vilâyet veya mıntakalardaki matbuat birliklerinin tam bir istiklâl sahibi olmamalan ve merkezde teşkil edilecek ve hatta ekseriyeti gazetecilerden olmıyan bir heyetin matbuat birliğinde ve matbuat işlerinde amil olmasını istihdaf eden kayidlerdir. Etıbba ve Ticaret odaları bile bir istiklâl sahibi olduklan halde matbuat gibi hamunı serbesti ile yuğrulmuş bir teşekkülün böyle bir heyetin idaresine girmesi doğru olamıyacağı söylenilmiştir. Keyfiyet, birlik lâyihasını ve nizamnamesini hazırlıyan heyete bildirilecektir. Esasen Matbuat Umum Müdürlüğü varken Ankarada böyle bir heyetin teşkiline lüzum görülmemektedir. Birlik nizamnamesini hazırlıyan h«yet* matbuat teşekküllerinin fikir ve mütaleaarmı aldıktan sonra lâyihayı Dahiliye Vekâletine verecektir. Vekâlet, lâyihayı lüzum gördüğü şekilde ıslah ederek Meclisin gelecek sene içtimaına yetiştirecektir. Ne hazin tesadüf Inebolu vapurunda boğulan bir kızın cesedi bulundu îzmir körfezinde batan înebolu vapurundaki mallan çıkarmak için Muharrem kaptan isminde birisi tarafından teşeb büslerde bulunulmuştu. Izmir körfezinde uzun müddettenberi çalışmakta olan Muharrem kaptan işini bitirerek Denizyollan Idaresinden hak kını almak üzere şehrimize gelmiştir. Muharrem kaptan înebolu vapuru üzerinde deniz altında günlerce çalışmasını şöyle anlatmıştır: « Gerek batan vapurun süvarisi, gerekse hâdise esnasmda orada bulunan İngiliz vapurile tstikbal şilebi mürette batınm bana gösterdikleri 35 kulaç derinlikte günlerce vapuru aradık, bulamadık. Hergün iki dalgıç iniyorduk. Dibie bazan bir torpidoya, bazan bir yelkrnliye tesadüf ediyorduk. Fakat înebolu vapuru ortada yoktu. îzmir limanı kazan biz kepçe arar dururken gösterilen yerden çok uzakta 26 kulaçta vapuru bulduk. Hemen yukan çıkarak oraya iki şamandıra koyduk ve işe başladık. Gemi tamamen devrilmiş olduğundan ambarlanna girip, eşya çıkarmak mümkün olamıyordu. Dinamitle gövdesini parçalıyarak boşaltmak istedik. îdareden müsaade etmediler. Bunun üzerine halatlarını, demir lerini, çapalannı aldık. Bu defa, ekseriyeti kazanan sol cenaK partileri ve bilhassa komünistler, sağ partilere ve mücadeleci faşist teşekküllerina mensub bulunanlardan nüfuzlu ve kuv * vetli şahsiyetlerden kırkını meb'usluktaa mahrum etmek için şiddetli mücadele yapıyorlar. Bu gibi jahsiyetlerin arasında îki sene evvelki 6 şubat hâdisesinde sosyalistlere ve komünistlere şiddet gösteren sabık Paris polis müdürü ve şimdiki şehremini M. Chioppe ile Doriot ve geçen meb'usan meclisinin reisi Bouisson var * îlk devre 10 haziranda başlıyacak 27 dır. haziranda bitecektir. Sosyalistler ve bütün sollar meb'usa ^ Bu devreye gelmeleri mecburî olan tanın bu gedikli reisini bertaraf etmek için lebeler şunlardır: Tıb fakültesinin 1 inci, 2 nci sınıflarile, bütün gayretlerini sarfediyorlar. Sollar Edebiyat fakültesinin 1 inci ve 2 nci sı divanı riyaseti kendilerine hasredetek nıfları ve hangi fakülteden olursa olsun parlamentoya tamamile hâkim olmak istiyorlar, bu maksadla riyasete Hariciye gelmek istiyenler. Nezaretini reddeden M. Heryoyu ve îkinci devre 2 temmuzda başlıyacak ikinci riyasete komünist Dudosu getir * 18 temmuzda bitecektir. Bu devreye Humeğe hazırlanmışlardır. kuk fakültesi, Güzel San'atlar Akade Meclisteki savaşlar bittikten sonra yemisi, Diş Tababeti ve Eczacı mektebleni kabine kurulacaktır. Yeni kabinenin rile Edebiyat fakültesinin 3 üncü sınıf kurulması ahiren büsbütün yeni zorluk * talebeleri çağmlmıştır. lar karşısında kaldı. Komünistlerin inti * Üçüncü devre 22 temmuzda başlıyahab propagandası Fransadaki amele sı« cak 8 ağustosta bitecektir. Buraya Mülnıfında büyük ümidler uyandırmıştı. îskiye mektebi, Yüksek Mühendis mektepanyada olduğu gibi, intihabda sollana bi ve Fen fakültesi davet edilmiştir. kazandığı belli olur olmaz, Fransız ameDördüncü ve son devre 12 ağustosta lesinin yeni parlamentonun toplanmasma başlıyacak ve 29 ağustosta bitecektir. Bu ve yeni hükumetin teşekkül eylemesine raya da Tıb fakültesinin 3 üncü, 4 üncü, intizar etmeksizin vaziyete hâkim olacak5 inci sınıflarile Yüksek Orman fakültesi lannı zannetmişlerdi. Bunun için Paris ve Yüksek İktısad ve Ticaret mektebi etrafındaki intihab dairelerinde çalışan çağmlmıştır. madenî imalât amelesinden yüz bini, İtalyada faşistler iş başına gelmeden evKÜLTÜR İŞLERİ vel komünist amelenin yaptığı gibi se * bebsiz grev ilân etmişler ve fabrikalarî Muallim muavinliği zaptederek içine yerleşmişlerdir. imtihanları Ortamekteb muallim muavinliği imtihanına girmek üzere müracaat edenlerin evrakları Maarif Vekâletine gönderil mişti. Vekâlet, bunların imtihan günle rini tesbit, ederek imtihan suallerile beraber Maarif Müdürlüğüne gönder miştir. îmtihanlara 16 haziranda, Üniversite fakültelerinde başlanacaktır. 16 haziranda Edebiyat fakültesinin muhtelif şubelerinde tarih, coğrafya, yurd bilgisi ve türkçe, 1 7 haziranda Fen fakültesinde riyaziye, 18 haziranda gene ayni fakültede fen bilgisi ve biyoloji imtihanları yaDilacaktır. Sarraut hükumeti muvakkat olduğundan fabrikalarî zapteden ameleye karşi şiddet göstermekten çekinmiştir. Zaptedilen fabrikaların hemen cümlesi mühimmat ve tayyare ve otomobil gibi memleketin, müdafaasile sıkı alâkadardırlar. Bu hale rağmen müstakbel Başvekil M. Blum dahi komünistleri kendisinden soğutma « mak için bu grevi şiddetle tenkid etme ^ miştir. Grevin çıktığı yerler komünist meb'us çıkaran intihab daireleridir. Fakat radikal sosyalistler derhal mü dahale ettiler. Şahsî tasarrufun şiddetle taraftan bulunan küçük burjuvalardan mürekkeb olan bu parti, fabrikalar tahliye edilip hakkı tasarruf tanınmadıkça' yeni kabineye iştirak etmiyeceklerini bildirmişlerdir. Bu tehdid karşısında fabri* kalann bir kısmı tahliye edilmiştir. Bu • nunla beraber grev inşaat ve çamaşır ame>» lesine sirayet ederek genişlemiştir. Radikal sosyalistlerin bu müdahalesi sosyalist partisi kongresinde M. Blumün çok ihtiyath bir lisan kullanmasma sebeb' oldu. Mumaileyh derhal sosyalist reji • mi kurulmıyacağını ve bugünkü kapitalist rejimini yıkmaksızm amelenin menfaati için çalışılacağını vadetmiş ve faşisîIerin pusuda olduklarmdan bunlara fırsat verecek taşkmlıklardan ve müfritane ha« reketlerden içtinab edilmesini söylemiştir* Hulâsa, yeni Fransız kabinesi, sosyalistlerin lideri tarafından teşkil edilmesine rağmen, malî ve iktısadî ve bilhassa içtîmaî inkılâblan derhal tatbik etmekten çekinecektir. VÎLÂYETTE Soy adı almak için verilen mühlet temdid edilmiyor Dün akşam feci bir tramvay kazası oldu Dün Vilâyette Vali muavini Hüdainin riyasetinde İstanbul kaymakamlan bir toplantı yaparak vatandaşlar tarafından alınan soy adınm tesçili işini konuşmuş lardır. Dahiliye Vekâleti kayid muamelesi için tayin edilnjiş olan 2 temmuzdan sonra kayid muamelesinin temdid edileceği hakkındaki haberlerin doğru olmadığını ve bu müddet zarfında kayid muamelesinin behemehal yapılması iktıza ettiğini bildirdiğinden bu müddete kadar herkeKara Mehmed, son söze mim koydu sin soy adı almış ve kaydettirmiş bulunve ferahladı. Mademki kadmdan, er ması temin edilecektir. kekten yanan olmadığı haber veriliyordu Bunun için de memurlardan ve mualDemek Tezer sağdı, o halde endişelenlimlerden istifade edilecektir. Maamafih meğe mahal kalmıyordu. ders senesi zarfında çok yorulmuş olan [Arkası vari muallimlerin fazla işgal edilmiyerek bu işin kısa bir zamanda neticelendirilmesine çalışılacaktır. Facladan sonra: Bu feci resmi tramvaylara etlamayı eğlence yapan çocuklara bir ibret dern olmak uzere koyuyoruz Dün akşam saat 5,30 radddlerinde Gülhane parkı önlerinde bir tramvay kazası olmuş, 12 yaşlarında bir çocuğun ayaklan kesilmiştir. 34 numarah Yedikule Sirkeci tranr vayı Gülhane parkı önünde yolcu almış ve Alemdar sinemasının bulunduğu yo kuşu çıkmağa başlamıştır. Tramvay bü yük çınarın önüne geldiği vakit, Sirkecr de Derviş sokağında 16 sayılı evde otu ran 48 inci ilkmekteb talebelerinden 12 yafUniKİa Orhan tramvayın romorkuna atlamak istemiştir. Küçük mektebli tramvaya atlıyamamış ve yere düşerek romorkun altına gitmiştir. Zavallı çocuğun a yaklan tekerlekler altında kalmış ve şol ayağı bilek kısmından, sağ ayağı da dizkapağından yanya kadar kesilmiştir. Vatman kazadan haberi olmadığı için yoluna devam etmiş 10 metro kadar ilerledikten sonra caddedeki halkın bağırtıları ve biletçinin tehlike zili üzerine d u r muştur. Yaralı çocuk ölüm halinde Gülhane hastanesine kaldırılmıştır. Geç vakit hastanede çocuğa bir ame liyat yapılarak iki ayağı kesilmiştir. Memba sularmın yüzde yetmişi terkos suyu imiş Son zamanlarda memba suyu diye piyasada satılan ve bilhassa lokantalarda müşterilere verilen suların bozuk olduğu damacana, şişe ve fıçılarla getirilen bu suların yüzde 70 nisbetinde Terkos su yunu ihtiva ettikleri hakkında Beled'yeye şikâyet edilmiştir. Bu şikâyetler üzerine gerek Belediye, gerekse Evkaf idaresi tetkikata başlamıştır. Badema büyük damacanalara çift mühür vurulması, şişelere de kurşun mühür vurulması alâkadarlara bildirilmiştir. Biz gemide çalışırken garib bir hâdise ile karşılaştık. Arkadaşım güverteJe dolaşırken ayağı yumuşak bir cisme takıldı. Eğilip bakmca bu cismin parmakhk arasına takılmış bir gene kız cesedi olduğunu gördü. Hemen bir halata bağlıyarak yukan çıkardık. Gemi batalı uzun zaman geçtiği halde kızm vücudü hiç bozulma mıştı. Bilmiyen onu uyuyor zannederdi. Cesedi zabıtaya teslim etmek üzere Krizmeye götürdük. Oradan Urlaya sevke dilmek üzere vasıta beklerken bir yolcu otobüsü çıkageldi. Şoföre cesedi teslim ederken yolculardan biri: Benim de bir kardejim var, ŞEHÎR ÎŞLERİ görebilir miyim? kayib sordu. diye Yolcuyu cesedin başına götürdüler, Eyübdeki elektrik tesisatı örtüyü kaldınp gösterdiler. Ne garib bir değişecek tesadüf... Kız, o yolcunun kardeşi de Şimdiye kadar Eyübsultan semti, 110 ğil mi imiş? Üzerine atılıp ağlamağa, savoltluk bir elektrik şebekesile tenvir edi çını başını yalmağa başladı.» liyordu. Şirket bu şebekeyi kuvvetlendi rerek 220 volta çıkarmağa karar vermiştir. Bu mıntakadaki elektrik tesisatının da buna göre tadil edilmesi icab ettiği için şirket memurları her evin tesisatını Kızılay haftasının ikinci gününde de yurmuayene edeceklerdir. Bu kontrol ve nıu dun her yerinde Kızılay şubeleri tarafınayene için ev sahiblerinden hiçbir para dan aza kaydine devam olunmuştur. Her alınmıyacaktır. Fakat halkın elyevm kul şube kendi mıntakaları dahilinde bulu lanmakta olduğu 110 voltluk ampullerı nan mahalleleri 7 haziran pazar günü akde 220 voltluk ampullerle değiştirmek şamına kadar dolaşarak aza kaydini bilâzım gelecektir ki, bu halkm zararına tireceklerdir. Dün birçok şubelerde müolacaktır. samereler verilmiş ve muhtelif eğlenceler llkmekteblerde imtihanlar îlkmekteblerin beşinci smıf imtihan larına başlanmıştır. Bu sınıflann 'rn tihanlan, 12 haziranda biteceğmden azlık ve yabancı mekteblerin beşin ci sınıflannm imtihanları da ancak bu tarihten sonra başlıyacaktır. Bu mektebler azamî olarak 25 hazirana kadar açık kalabileceklerdir. Bir dersten muvaffak olamıyanlar Geçen sene lise mezuniyet imtihanma girip te bir dersten muvaffak olamıyanlann, yeni talimatname mucibince yalnız muvaffak olamadıkları dersten bu sene de imtihana tâbi tutulmalan dün Maarif Müdürlüğüne ve alâkadarlara bildiril miştir. GÜMRÜKLERDE İki büyük kaçakçılık Gümriik muhafaza teşkilâtı uzun müddettenberi üzerinde meşgul olduğu iki büyük kaçakçılık vak'asını Gümrük Sekizinci İhtısas mahkemesine vermiş ve şimdi bunlar Dokuzuncu İhtısas mahkemesine devredilmiştir. Yakında mahkemeye intikal edecek olan bu kaçakçılıklardan biri beynelmilel bir şöhreti haiz bir müessesenin şehrimizdeki şubesinin yaptığı bir kaçakçılık, diğeri de Bursada bulunan bir Türk ecnebi grupunun, sanayi müessesesinin yaptığı büyük kaçakçılıktır. Kızılay Haftası hararetle devam ediyor Muharrem Feyzi Togay Cihanbeylide yagmurlarm yaptığı tahribat Konya (Hususî) Mıntakamızda ya» ğan yağmurların seli Cihanbeyli kaza • smın Hatırlı köyünü basmış ve bu köy> de beş evi, köy mezarlığınm duvarlan • nı yıkmıştır. Köy çeşmesile bazı bahça duvarlarını da sürükleyip götürmüştür. İnsanca zayiat yoktur. Selden evi yı kılanlara köy sandıkları ve köylü tarafından yardım edilerek evleri tekrar yaptırılacaktır. tertib edilmiştir. Şişli şubesi dün Meşrutiyet mahallesi ve civannda aza kaydile uğraşmıştır. Bugün de Fatih kaza şubesi zengin pro gramlı bir merasim hazırlamıştır. Kızılay timsali ve afişlerile süslenmiş dört kam yondan mürekkeb bir alay saat 14 te Unkapanından hareket ederek Fener, Vefa, Beyazıd yolile îstanbul Kızılay mümessilliğine ve Eminönü kaza şubesine uğradıktan sonra saat 1 7 de Taksim meydanına gelerek Cumhuriyet abidesine bir çelenk koyacaktır. Yapağıların standardizasyonu İktısad Vekâletinin bu sene yapağı larımızı kat'î bir standardizasyona tâbi tutmağa karar verdiğini yazmıştık. Ti caret Odasında bu hususta çalışmalar devam etmektedir. Vekâlet ayni zamanda tiftiklerimizin de standardizesine karar vermiş olduğundan Odada tiftik ihracat tacirleri de bu mevzuda Vekâletçe sorulan sualler üzerinde tetkikat yaparak cevablarını vereceklerdir. Izmir fuvarına hazırlık îzmir (Hususî) Kültürparkın fuvar kısmında fiskiyeli iki büyük havuz inşa edilecektir. Bu hususta şimdiden faaliyete başlanmıştır. Havuzlara zengin bir şekil ve muhtelif renkler verile cektir. Bu yıl, fuvarımıza iştirak edecek vilâyetlerin adedi fazla olacaktır. Bü yük bir sirk kumpanyasının gelmesi de temin edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: