1 Nisan 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

1 Nisan 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v&—,—hw.,b_h kalesinin bu kadar saflam ' kalabilmiş olmasının sebebi şüphesiz ma- B g bir ö ni inezle bereber| İ silin Wi B eai yi Ş 1 Nisan g007 Anadoluda £ AMİD YOLUNDA <—-za- Diyarbekir Kalesi Asırlara göğüs geren bu muhteşem eser hakkında daha geniş tetkikler lâzım ikinci bir surla bâ Tünmüş bir kısım gö Tüliyor Ki buraya İekale diyorlar. Ör- asında yüktelmiş bir Tarasad. tepesi ve bu tepe - üzerindeki harabeden anlaşılı yer ki kalenin / b kosmında n Yalnız. topraklar vinizde deği, belki bötün dünya " kale- leri arasında tarihim #nceşinlerine dalar: fardaa - birii — olan Diyarbekir kalesi e- kiliğine rağmen ea âlam ve mamar Kalmış - bir kaledir. » Ayni samanda san'at ve konireksiyon te-| kumandanlığının sarayı ve en mühim x eanüsünü mahafaza emmektedir. keri müesserat burada imiş, Bu kalenin anil kutanları Biranalları veya onlardan daha evvelkiler olduğunu kabül Cetmeğe mecburak ta buşünkü arada düran parçal . beden - - kümilen viyah İleri ve bütün kapılarile - baştanbasa bir) ü İezalt taşndandr. Bu faş sünger İ Türk everi elarık yaşıyor. S nalikli ve düz kesif olarak iki cinsten ka- | — Cerçi bu kalede Bizantin parçalar gö aKi İK yapılmış ve ber iki cine te ayni - |çenler yarmış. Mardin ve Dağ Kapılarımı kaği vemeti görtermiştir. Bu taş oranın, O| aelen İalört olmadığı ve bihana - (Ben İleelimin maldır. Bugün bil denüyolların |ve Sea) bürcünün - harict İslâmi olduğu 7”'da ve görelerde kullanılan balastların bu helde dakil teribabmm Bizanı oldu taşlardan yapılmakta olduğu sürülüyor. (mu iddia edenler varmış. - Halbuki bu * “Busiyah taştar yapılmış olduğu için (idaya iştrak etmek Bence pek zor - vekük Karaaak Öre södmiş olun büldür Te (Ben veSei) birü & surlar Orman oğulları tarafından günün |e bir - küldür ki” mimari ve insel ba birinde badana edilmiş, sonradanı hava- kızdan tek taşım bile bünyesinden » - 'yağmanım yalamarile badana dükü. lerek yerinde kirli bir iz birakmış ve danki asırlarca bu siyah taşlar havanın demasından tahallül ve tahammür ede zek hussi bir venk iltisab ederek tiyablı ai kaybetmişti. Amid surları Dicde nehtinin garb e| yannda tabü bir kale gibi yükselen - bir kaya üstünde mevzi almıştır. San'at bakımından e kiymetli bürdleri geh fin diğer üç cephesini - dolaşan - ovaya ve cemiba Dakan cephelere İanmıştır. ve öyle zannediir. ki tarihin ea mühim savaş ve vuraşmaları da bu cephelerde ve bu bürler önünde olmuş / HX O NU t ğudir. Büreler, bedenl Kale kapılarından en — mübümleri şi- e yapımış Hrotin AAA hat gutde UA hç ve Cainbele Vdi “Laresin - Dorlümü b aellin İ dN ÜAA elit Yi gaa c açağamm ae yi ll Hadanl (uldağe ol İlşmmla G » y b d yıramadan heyeti varlık diye bakmı dahili kontraksiyont ve mimarisi Bizanı olduğu halde hariet cephesinin dekoratil bir kaplama olduğunu kabul etmek im - ânsızdır, Binaenaleyh bu bürcün heye- San'at tetkikleri İmhazı Ormanlı âsarı harabeleri gürülmek- *Tedir. Kalenin bunlardan başka ikinci de- zecede bazı kapıları daha var, Kalenin şimali şarki köşerinde içeriden ti wmumiyesinin hüviyetini boyauna dola- CEMNURİYET Elektron bir hakikat midir' Prof. Jean Savard mühim bir konferans verdi Ünivenitenin bü ik salonunda ve vekle olan kon anların ea mü himlerinden biri de Fen fakültesi şimi fizik profesörü Je Savard O tarafı grofesör ” cElek bir hakikar midir gibi çok ince bir e alarak Temi ve çe riyazi dekilere istinad etmek süretile il mü bir konferane vermiştir. — Profesörün Sözleri v şekilde kaca hulâsa edilebilir GElektriğin, Elektron immi verilen kot. pösküllerden müteşekki olduğunu kabul etmek süretile bazı hâdiseleri izah etmek kabildir. Bundan 10 sene evveline ka dar biç kimse elektrnnim mevendiyetin « den güphe etmemeğe - Başlamıştı. Diğer taraftan, bazı hödiselerde elekttana at fedilen tesirlerin mevel hrule gelebildiğini görtermektedi dem fizik mevce mefhumunu kompüskül mefhumundan ayırmağa imkân olmadığı. a isbat etmekledir. Binaenaleyh, elek - Tiron ve mevce birer hakikat olmaktan zi- yade birer muhakeme wulüdür. ve bir etmek değil bilâkir itmam ederler, Demek oluyar K, hâdiseleri izah Vözmek için eleklronu ve korpüskülü mu - hafaza edebiliriz. ”- Fakat bu, elektrona mutlak bir ihtiyacımız olduğunu ibat et Müthiş sivrisinekler! tüzediği hakkında or. valar henüz soğuk gittiğinden böyle bir Şeye ihtanal veritmem cetedir. Prof. Dr. Server Hilmi ihtifali Diş fababeti ve Eczacı mektehleri ex- Dr. Server Hilmir rin vefatı dönüm yıh olan 2 nisan G37 fuma günü sant 19 te Merkerefendideki kabrinde büyük bir ihtifal yapıiscaktı terim ki bu kalenin anl kurucuları ve| ilk bânileri başka kavimler — olsa bile| bugünkü meveudü Türk everi olduğuna göre Türkler bu - kaleyi aldıktan sonra belki de genişleterek büre ve bedenlerini Baştanbaşa yenilemişlerdir. diyebileceğiz, benim bugünkü kanaatım budur, Diyarbekir kalesinde yazı ve tesimden mürekkeb pek çok kitabelere tesadüf - hanuyar, Bu kitabeler Türk taribinin bu' kalede nekadar canli olduğunu gösteri- yor. Resimlerde, aslan, öküz ve kuş ve simleri görülür. Y hâkimdir. Fakat bazı - semboli irne eden kitabeler de vardır. Dağ kapısından çıkılıca soldaki bürcün bitabe nazarı dikkat |celbetti ki Bu kitabe bugünkü Almanla- n Nazi armasını hatırlatmaktadır Bu kitahenin neyi ifade etmek üzere, kimin tarafından yapılmış olduğunu bi- Üemem, Arkeoloğlarımızın nazanı dikka- Sine arzetmek için çektiğim fotoğraf biraz zayıl çıkmış / olduğu için tavzihan bir kerki ilöve ettim. Son söz olarak şunü — söylemek iste - im ki Diyarbekir kalesi dünyada eşi az kalelerden birisi olup başlıbaşına, kosko: saldırdı, bu sefer daha çetin; Sartılmadı imanı ordusuna milletin. Ülümden acı geldi esirlik Türk oğluna, Türk döğüştü, vuruştu. İkin Her nefer bu savaşta bir adsız kahramandı. Atatürk, bu zaferi İnönü'ne kutlarken ir sahife yolladı yarattığı tarihten. kın onda ne diyor, ne söylüyor dinleyin, Dinlerken başınızı saygıyla öne eğin: ieÇok amndler yünli lik birie ai Üa «Başarmış kumandanlar, araştırsak geçmişi.r «Milletin istiklâli, hayatı, hepsi sizinn '« Kumandan, zabit nefer - bütün arkerlerni «Yurd seven yüreğine gönülden dayanıyor;» «Kumanda ettiğiniz orduya inanıyor.» «Siz', orada yalnız düşmanı değil, Türküne «Terr bahtırı yendi «öğünün, şimdi vatan, düşman ellerindekiz «Parçaları beraber, bir bütün varlık gibir «En ücra yerinde de bu zaferi hutlayor.» «Sizin kazandığınız bu savaşı mutlayor.> «O kadar büyüktür ki bu zaferin manası;» «Düşmanın Anayurda saldıran azgın hirsin «Parça parça olmuştur başını vura vuran «Azminizin kırılmaz yalçın kayalarına...r «Adınızı tarihe fahrile, şanla yazana «Ve mülleti şükranla kendinize bağlayan «Bu benzersiz zaferi ben de tebrik ederkenn «Söylemek isterim ki, durduğunuz tepedenı «0 size gösteriyor ünlü bir harb meydanır «Ve gene gösteriyor ışık dolu yarını.» «0 yarın millet için, sizin için muhakkakı «Yükseklik güneşleri doğan bir ufk olacak!» İnönü Atatürk'e şu cevabı veriyor, Bu cevapla tarihin huzuruna giriyor: «Zulmün ve istibdadın en yirtıci, en azgına «Hücumlarına karşı yapayalnız ve şaşkına «Kalar milletimizin bütün maddi, manevi> «Kuvvetlerini birden yüksek ruhundaki» «Ateşle toplıyan ve ... harekete getirenn «Ona kendi ruhundan yepyeni bir ruh verenn «Büyük Millet Meelisi yüce şanlı başkanın «Mustafa Kemal Paşal.. İnönünde düşmanın «Yere seren askerler, zabitler ve onlarlar «Vuruşan kumandanlar namına mefharetler «Arzı şükran ederim yüksek tebriklernizeln n kara bulutu deldi, üstünden Çankayaya yükseldi. İnönü deyince ben bir vatan köşesini, Tarihe şanla geçen bir savaşın sesini, Ve üçüncü olarak bu vatan köşesinden Tarihe şanla geçen bu zaferin sesinden Ayrı bir şey olmıyan iasanı hatırlarım; Ona öz yüreğimden sevgilermi yollarım. Böyle inanmışımdır: İki İnönü harbi, ; buna candan öğününl.r Yanıltmaçlar aki harfler, biz Türkleri okur - ken ve yazazken yanılmak i - gin biçilmiş birer kahtan gibiye ci O harflerle okur yazar sayılmak ni - metine erip te kürkü gevrekten veya kü » zekten ayırd debilenler parmakla gö Tüirdi. Dilenice, bütün mülletlerden daka Şek glarek yanılmaçlar, girmeni de işe Su yüzdendir. Harf iakılâbımdan önce 0 kuma, yazma öğrenmiş olanlardan - kaç kiri vardır ki ilkmektebde imlâ Entühanı nt girip te: Ayçıya yağ verl Yaver. Jum gibi, danmem. Ahmedi ço v Hatit oturduğum — minder, Âhmedimin der gibi yanıllmaçlar yüzünden dizi de zi ter dökmemiş olun. Çocukluk hali bu ya İmlâ yanıltmaç. larırdan mektebde skıldiğimiz halde 1 kakta onlar eğlence mevzas yapmaktar geri kalmazdık. Çünkü imlâya zor gelen ilmaçlar dile kolay gelirdi. Meselk bir birber bir berbere bre berber beri gel tekerlemesini, yahıdı “çocuklar, gelin, kelin, Bizim mahalleye gelin geliyora &- asın nekadar çok kullamrdik> Ya orla tahsil çağındak; Sülimanen yanılmaçlar veme2.. İlmin - 9 derirdeki tabirlere gö ve - henüz aynel' #lini, lâmel' f'ini bile bilmediğimiz halde garb bir pervanelik- İn lim geçinirdik, arabca / yanıltmaçlar üzerinde mürabakalar terib ederdik. O müharek dilin de yanıltmaz yeti az değildi ha. Söz gelimi âmene ile mnine aymi yekilde yazıldığımdan ekadere eden kederden emin olur> demek men ümene bilkader, emine mi - nel'keder ibaresini değru okuyana bir a - ferin vadederdik. Erki hatta (N) harli - sünlü olsun diye - kavnik ta yazılabildiği için bu karıyk Bareyi mezamez balıktır. #mez mez elekire diye akuyanlar da bu: Tunurdu. Bu, bir şey değil. Nurun alli mır iharesini ene var Ali ne vars diye oku - yanlar bile görülmüştür. Şimdi böyle şeyler yok. Fakat yerle - İizi yavay yavaş fransızca - yanılmaçlar aliyor. Her olgunlaşmamış kimeme gibi kendini devaynanında görm âlim ağar kullanmağa başlıyan oğlumda da bu merak uyarımış. Dün yanıma gel - G çalimir bir vaziyet aldı > — Sana, dedi, tarihçi diyorlar, Oğul- Ja bir, kızları iki eli olan hangi mület - in Gülerek cevab verdim: — Bunu Franuzlar bizden daha iyi bilier Çocuk, nükteyi kavradı amma çalımını bakmadı, «La aatf n'cat pas/ sansuta diye - bizim de küçüklüğümüzde belledi - iz - meşbur yanıltınacı okumak itedi. Sözünü kestim: Bunlar, dedim, kolı zünü anlıyabilir misin? Omu söyle. Satunca izah ettim: — Kelimelerdeki yazıltmaçlığı sen öğrenme, Lükin cahillerin göke de yıksalar kiymet bulamıyacaklarını öğren ve yanıltmaçı bir yana koyup hayatta ya- sılmamak yolunu bul. Babalık bu. Kelime oyunundan - bile , ca bir Türk tarihidir. Tetkik edildikçe diği Türk bitabesine ve başında taşıdığı İ d istlaktili Türk fruşlarına bakarak teş -| ” Kale bize çok şeyler öğrüiecektir. bite mecburuz. Binnetice SEDAD ÇETİNTAŞ u söylemek Şimdi dinlediğiniz şu iki yazı gibi, evlüda öğüd çıkarmak ister! Yüce tarihimizden iki şerefli yaprak; M. TURHAN TAN Az olür onün icin ne sövlesek, ne yazıaklı.. | HASAN -ÂLI YÜCEL 23 Niss 2 İ cocük Haftasının başlanmcıdır. —K Barani ai yapacık li Söyle| SA e z GS gn B D y el B Şökat iledke eli a tülsalir W o c ei GÜ n d l B ERU yi li | t ssalnari z aün? Bu Kkoyuyorsun? len aynlımıyacak u -| tette birleşmiştir, 7aten de birdir. Biz bu 'a eL'homme total — toptan imsan, ye- kün insana deriz. — Güzel. Fakat manayı maddeden 2- Yöran ve şeniyetin fikir, maddenin mana | ürtüne hegemonyasını kuran da sizsiniz. Ben Hepele karşı itrazlarınızı biraz bi Tiyorum, Realiteyi tefekkür Cumhuriyetin edebi tefrika: BiZ iNSANLAR |ve sadece suri bir karaktere sahibdi. Ken- S 3eee KA (B Hu eli M dik FAER . Hi dün a Bi BİNLE mbdd Te yekık Yazan: Peyami Safa e Ha et Ka Silnida b ağ| Teöece bunlardan üi aldi M S e tyraşlen Kaadalğe eli dalei Hd GN diği vü Ka alangyelk SUy n DN 35 İntanin faaliyedni rohun Faaliyeti olarak kabul etmediniz, Reel hayattarı kopmuş bir fi- kir hayatı olamazdı. Varlıkla düşünce, süğe ile obe arasındaki ihtilâfi halletmek atediniz. Diyordunuz ki, “insan içre bir mahlük olduğu için, faaliyeti de, zarar olarak müşahhas bir karaktere sü- tabiat| hihdi ve süje dediğimiz şey, sizce, He -| gel'in zannetiği gibi evaf - pura bir fas- iyet değildi. Süje ile ebje ve tabiatile in biliyorum. Senin / davana | tan İhtilâE / görmüyordunuz. zannetliğin kadar yabancı değilim. Bak | Bunların aratında, sizce yalarz birbirine| aa hulüsa edeyim: Hegel, hareketi, fa | geçiş ve birbirine taallük ediş vardı. Siz- İyeti, çalımayı insan suurunun, Elerin| ce insan b münakaşayı arasında tabist mahsulü olduğu zibi| kevirdiniz; idealit bir diyalektik yerine! e bir inkişafı telâkki ediyordu. - Bu, mü yahlıaa, reel, mahsus bir faaliyet değildi tabiat te bir insan mahsulüdür, değil mi? — Tamam. Doğru, — Sizce imsanın ihtiyaclarına intibakı beşer tarihinin tekâ der, Fakat dikkat ediniz, kendi kendi. nizi gimdi tekzibe başlıyacaksınız, İlköm ce süğe ile hje arasında bir ihtilâf kabul atmezken ve insan — fanliyetini — ikisinin müterek ameline izafe ederken, bitden bire bu sentezi kınyorsunuz!! —Ne gibi — Şöyle: Diyorunuz ki insanin faa- Tiyeti evvelâ insiyakidir, tıpkı hayvanlar-| da olduğu gibil — Evet, bir buna kanliz. — Nasil kani olabiliyomunuz2 Tabi atle insan arasında hertörlü Okidem - ve mmertebe ihkilâfinı reddeden siz değil mi- siniz? Hegeli yalnız şuura verdiği kıy - metle itbam eden siz, bu tefer onun tezi ni dersine çevirerek, şaurun yerine sevki tabüyi ikame ediyorunuz. - Bu, tam birl antitezdir, iddia ettiğiniz gibi senlez de-| düldir. — Fakat biz yalnız inan — tabit bir mahlüktur demiyor da hen tabü, hem beyeri bir mahlüktur; hayvan gibi tabisti önüne nasıl - çıkanın öyle kabul etmez, hem tabiate intibak et meğe çalışıı, hem de tabiati kendine int- bak ettirmeğe çalışır, diyoruz, İnsan fan- | ben kıyıda durup seyir mi edeyim? Sen liyetinin mevzuunu da bu çifte adaptar de dalarım. yen teşkil eder, Marz buna epraksir di-| — — İyi anıma biz aksiyon adamiyiz. yör. — Ben de kendime göre aksiyon adı: — Evet, fakat etabüs, sizce ebeşerln- | mıyım. Eğer sirf aksiyonla iş biteme bu- den evvel geliyor. İnsanın hakiki tabiati iten, intandan, çifte intbaklar sizce pratik faaliyetlerinde aranmalıdır, |dan, praksilerden ne bahsediyorsun. Bah- Hegel objeyi inkâra yürümüştü: siz ön- | ederen, benim de kabul etmediğim nok- ve vüğe ile obje aranındaki zaddiyeti bir | tları tenkid etmek hakkım değil mi? leştirmek ister göründünüzse de, neticede, | — — İyi amma bu münakaşamın — sonu siz de, süğe yerine objeyi ikame - ettiniz. | Yoktur. " Bir noktaya daha dikkat Bütün bu mü-| — — Sonu olmyan bir bahse girmipen cemed mefhumları dilediğiniz gibi kullar | kebahat benim mi? İyi / düşümseydin de irken, siz de muarızınıza imad ettiğiniz |böyle dipsiz bir nazariyeyi benimeme - bir işi yapmıyor — musunuz? — Bunlar da| #Eydin - Haydi. şimdi de aksiyona gele- bal gibi felse değil mi? Halis muhli bir| lim. Pratik konuşalun. Meselenin nazarl müfhmnsüluk değl odt tarafında wrar etmiyorsun. Tatbikata ge- Süleyman başını sallıyarak özüne ba- | celim. Türkiyede ne yapmak - istiyorun kayordu. Ağzını açmadan, göğrünün içim den gelen bir gülüşle güldüğü için vücr dü de ve u cüzdanının kapağını açıp kapıyor, ke- n cüzdanını açarak: bütün şark hakkındaki- fikirler dimizi hulâsa eden Birşey okusam dinler Jandı. Dizlerinin ürtünde tutu- aradaki kayışlarla oynuyordu. Önüne | isiniz? y Bakazak: — Müslmemtuniye — Bu işin felsefesine çok daldın mı| — Orhan da tekrarladı: büyle olur, ddi — Müsleemnuniyet Necati gülerek sordur — Peki, nasıl edelim? — Sen dal dal Garkanı vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: