23 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

23 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Mayıs 1937 CUMHURİYEfc Denizcilerin bahar bayramı Dün Heybeli Deniz Lisesi ve Harb okulu çok samimî bir tören ve ziyafetle ilkbaharı kutluladı Milletler Cemiyeti Münakaşa çıkaran kitab Sancak davasmı görüşecek IBaştarafı 1 inci sahifede] lar aleyhine yeniden nümayişler yapılmıştır. Protesto makammda grev ilân eden nümayişçilerle polis arasmda musademeler olmuştur. Hâdise hakkında tafsilât alınamamıştır. Şair Fuzuli ve Ermeni rahibi Terzibaşyan Terzibaşyan hayatının yirmi senesini vakfettiği eserini ne için ve nasıl yazdı? 1 nekadar büyük bir işkenceye mahkum ettiğimin farkmda değildim. Çünkü Fuzulinin eserini inceden inceye tetkik etmekten başka, Hazreti Muhammedin, Hali felerin ve Arab devletlerinin, Arab medeniyetinin, Osmanlı devletinin mufassalan tarihlerini tetkik etmek mecburiyetin de kaldım. Bunların haricinde Kur'anı Kerimi, müteaddid Arab, Acem, Lâtin ve İtalyan şairlerinin eserlerini de inceden inceye tetkik etmek zaruretinde kaldım. Bütün bunlar kâfi değilmiş gibi, çalışma ıtibarile öldürücü bir işe daha katlanarak bütün bu şairlerin eserlerini satırı satınna Fuzulinin şiirlerile karşılaştırarak mukayese ettim. Bu işin korkunc müşkülâtım ve zahmetlerini kimse takdir edemiyecektir. Müteaddid defalar başladığım işi yanda bırakıp geri dönmek istedim, fakat müteveffa dostlarımın «Yaz! Birşey yaz» Kevork Terzıbaşıyan sözleri ateşten bir emir gibi gözlerimin Büyük Türk şairi Fuzuli hakkında raönünde tecessüm ediyordu.» hib Kevork Terzibaşyan tarafmdan haTerzibaşyan, Ortaçağlarda Italyada zırlanan ermenice eser birdenbire günün görduğümüz Renaisance'a ergeç Türkimeselesi halini almıştır. Birinci cildı 1928 de, ikincisi de müellıfinin ölümünden son yede şahid olacağımızı söylüyordu. Terra, 1929 da neşredılen bu muazzam ese zibaşyan ilk şafağm doğduğu, ilk gülün rin muhteviyatı hakkında henüz müspet açıldığı, ilk bülbülün öttüğü şarkta gözlebirşey yazıloıadığı gibi, bir Ermeni pa ri kamaştıran yeni bir medeniyet doğacapazını hayatının yirmi senesini Fuzuliye ğına inanmıştır. Türk, Hind, Yunan, Erhasretmeğe sevkeden sebebler de araştırıl meni, Arab, Acem edebiyatlannı insan mamıştır. Diğer taraftan ermenice olarak dimağının birer şaheseri addeden Terziyazılmış olması, eserin Türk münevverle başyan eski şark edebiyatını yeni nesle tari tarafmdan tetkik edilmesine mâni oldu nıtmayı kendine bir vazife addetmiştir. Rahib Terzibaşyana göre eski kıymetleriğundan, ermenice Fuzulide Türk münevni tanıyan yeni nesil onları Avrupanın verleri için bir yenilık bulunmadıgı zankıymetlerile mukayese ettiği takdirde danedilmesine sebebiyet vermiştir. ha mükemmel eserler vücude getirecektir. Eserin muhteviyatını tetkik etmezden Yunan edebiyatmdan doğan Lâtin edeevvel müellifıni yakından tanımak lâzımbiyatı, Lâtin edebiyatmdan doğan İtaldır. Rahib Kevork Terzibaşyan 1862 de yan, Fransız ve îngiliz edebiyatı gibi, Ankarada doğmuştur. Küçük yaşında eski şark edebiyatlarında da yepyeni ve babasını kaybeden Kevork ilk tahsilini daha mükemmel bir Türk edebiyatı doğaAnkarada görmüştür. Hocaları küçük cağına kuvvetle iman etmektedir. Kevorkun kabiliyetini ve yüksek zekâsını Terzibaşyan bu ağır yükü omuzlanna takdir ederek, ilkmektebi bitirir bitırmez onu Romaya göndermişlerdır. Ankarada alırken Avrupalıların bir tek kelime için ki katolik papazlarm tavsiyesıle Romaya eserler neşrettiği halde, Türkiyede Fuzuli gönderilen genc çocuk oradaki meşhur için şimdiye kadar bir ilmî tetkik eseri neşPropaganda Universitesine talebe kayde redilmemiş olmasım ve Fuzuli hakkında dilmiştir. Terzibaşyan burada yabancı şimdiye kadar neşredilen eserlerin Fuzuli dilleri, felsefe, ilâhiyat tahsil etmiş ve hakkında hakıkî bir fıkir veremiyeceğini Universiteyi 150 talebe arasında ibrinci kaydederek, eserini vücude getirmek için likle bitirmiştir. İmtıhanlarda hazır bulu tam yirmi sene çalışmak mecburiyetinde nan Papa Onüçüncü Leon, Terzibaşya kaldığını söyliyerek, başka türlü ciddî bir nın parlak muvaffakiyetini altm ve gümüş eser hazırlanamıyacağmı büdiriyor. madalyalarla takdir etmiştir. Universiteyi bitirdikten sonra rahib olan Terzibaşyanın Avrupanın birçok şehirlerini gezerek, ingilizce, felemenkçe öğrenmekle beraber, italyanca ve fransızcasını da ilerletmiştir. Terzibaşyan Av rupadaki tetkiklerini bitirdikten sonra Türkiyeye dönmüş ve ruhanî vazifelerle Adana, Hacin, Erzurum ve Ankarada bulunmuştur. Bılâhare İstanbula tayin edilerek Patrik Azaryan zamanında Er meni katolik patrikanesi başkâtibliğine seçilmiş, ve uzun müddet bu vazifeyi büyük bir liyakatle ifa etmiştir. Rahib Terzibaşyan boş zamanlarını edebiyata hasretmiş ve «Lâtince Gramer» ile «Lâtin Vezni» adlı iki eser yazmış, ve ruhanî mecmualar çıkarmıştır. Rahib Terzibaşyan Umumî Harbin arifesinde, ihtiyarhğı hasebile, fılî hizmetten çekilmiş ve tamamile tetebbüatla iştigale başlamıştır. Bu sıralarda iki ruhanî eser neşretmekle beraber Fuzuli hakkındaki muazzam eserini de hazırlamağa başlamıştır. Terzibaşyan, Romada ilâhiyat ve felsefe tahsil ettiğinden ve lâtince ile garb dillerinden başka türkçe, arabca ve farisî ile eski sâmi dıllere de vâkıf bulunduğundan, Türk edebiyat tarihi hak kında da esaslı tetkiklerde bulunmuş ve nihayet yirmi senelık fasılasız çahşmalardan sonra ermenice Fuzuliyi meydana getirmiştir. Terzıbaşyan bu zorluktan şıkâyet et memiştir, bilâkis hayatının yirmi senesini eserine hasrettiğinden dolayı memnun .olduğunu ilâve ediyor. Şimdi gelelim Terzibaşyanın çalışma tarzile eserinin muhteviyatına: Rahib Terzibaşyanın Fuzuli hakkında bir eser yazması ruhanî mehafilde bazı hoşnudsuzluklar uyandırmıştır. Terzibaşyanı çekemiyenler, bir hıristiyan papazı nın bir müslüman şair hakkında dört cildlik bir kitab yazmasının din kaidelerine mugayir olduğunu iddia etmişlerdir. Bu dar zihniyet neticesinde, Terzibaşyanın eserinin üçüncü ve dördüncü cildini tabedecek olan ve ruhanilerin elinde bulunan bir matbaa taahhüdünden vazgeçtiği için, eserin iki cildi bugüne kadar neşredilememiştir. Terzibaşyan eserinin bu gibi zorluklar karşısında bulunacağmı daha evvelden ihsas ederek, eserini şiddetle müdafaa ediyor ve Fuzulinin yüksek fikirlerini, insanî duygularını zikrederek papazlar tarafmdan yapılması muhtemel gördüğü hücumlara cevab vererek Fuzuliyi okuyan genclerin ömürlerinin sonuna kadar fenalıktan sakınacaklarını ve eserinin Çiceron'un eseri kadar insaniyete faydalı olacagım söylüyor. Habeşistanın vaziyeti Bayrak çekme merasimi ve mektebe davet edilen talebelerden bir grup karşilanırken file Heybeliye muvasalatla Deniz Lisesinin kapısında dizilmiş talebe ve mekteb komutam albay Ertuğrul tarafmdan karşılanmışlar ve kendilerine mihmandarlık eden Deniz talebesinin delâletile mektebin her tarafını gezdıkten sonra merasıaı yapılacak sahaya gelmi§ler ve mızıka ile hep beraber îstiklâl marşını sbylemişlerdir. Buradaki denizci genclerimizin bir örnek spor kıyafetlerile bandoya uyarak yaptıkları ritmik jimnastik birçok takdir edılerek uzun uzun alkışlanmıştır. Bunu bir koşu, ve harb sınıflan arasında üç çifte kik, sınıflar arasmda t:k ve çift padılbot ve bot yarışlan takib etmiştir. Koşuda birinci smıftan Faik Ararat, üç çifte kikte 2 numarah kik, smıflar arasmda tek padılda 2 nci sınıftan Ziya, çift padılda 2 nci sınıftan Hüsameddin ve Halid, botta harb sınıfından Ali bi rinci gelmişlerdir. Bundan sonra sportmen denizcileı mektebin bahçelerindeki muhtelıf saha larda futbol, tenis, voleybol ve güreş müsabakaları yapmışlardır. Bu müsabaka ların ekserisini davetli arkadaşlarile ya pan Deniz talebelerinin her hareketlerinde centılmen birer ev sahıbi kibarlığı iftıharla göze çarpıyordu. Saat dörtte mektebin büyük müsamere salonuna toplanan davetliler, talebe cazile bir müddet dans ettikten sonra gösterilen fılımleri seyretmişler ve hazırlanan büfelerde büyük bir neş'e ile akşam çayını içmişlerdir. Bu sırada misafirler adına Gelenbevi ortamektebi fransızca muallimi Tevfik söz alarak: «Bugün Deniz Deniz yarışlarmdan bir intîba Lisesinin çok sıcak ve misafirperver kuneş'e ve alkış kasırgası ortasında, Deniz cağında geçirdiğimiz bahtiyar saatleri bandosunun yaptığı şen ahenkler içinde hayatımızın en güzel zamanlan sırasına sandalya kapma yanşıle kara müsabaka kaydedyoruz» diye başladığı nutkunu larına nihayet verilmiştir. Bu müsabaka şu sözlerle bitirmiştir: « Biz, mekteblerimizde Deniz Lilarda çuvalla koşmada ikinci sınıftan Bürhan, marul yemede Arif, yoğurt ye sesıne, denizın sırrını bilen, denizin şi'rini mede Naci, sandalya kapmada Zıya, anlıyan ve orada temeyyüz eden ve kendini sevdiren kıymetli unsurları hazırlamakpatateste Arıf birinci gelmişlerdir. Saat 12 de Marmaranın ışıldıyan su la bahtiyarız. Deniz Lisesi sayın erkânına larına bir bahar çerçevesi yapan ağaçla teşekkürlerimizi takdim ederken Türkiye rın serin gblgelerinde kurulmuş sofralar Cumhuriyeti donanmasma şeref verecek, da bütün davetliler ve talebe yüzlerle ki onu yükseltecek genclerimize sonsuz muşilik muazzam bir aile halinde iştiha ilc vaffakıyetler dıleriz.» Mekteb komutanlığı emir zabiti Bürkuzularını, helvalarını yemişlerdir. Yemeği müteakıb 1 de mekteb rıhtı han Güreli de çok samimî bir ifade ile mındaki sancak direğine yiğit denizcilsri bilmukabele teşekkürlerini bildirmiştir. miz mutad merasimle sancak çekmişlerdir. Misafirleri tekrar bütün arkadaşları naÜçe kadar talebe cazı tarafmdan mu mına selâmlamıştır. Bu sırada Deniz tavaffakiyetle çalman parçalar davetlileri lebesile misafirleri karşılıklı birbirleri şedansa davet etmiş ve Adanın o ilâhî g:i refine üçer defa şa şa şa!.. diye bağır zelliğine bir başka güzelhk katan dekor mışlardır. Mektebin önündeki sahada toplanan içinde çok hoş bir vakit geçirilmiştir. Dünkü merasimin en mühim hususiye davetliler burada denizcilerimizin muvafti, ilk defa olarak Deniz Lisesinin, yap fakıyetle oynadıkları millî oyunlan sey tıkları bahar eğlencelerinin neş'esine İs retmişler ve hep bir ağızdan söyledıkleri tanbuldaki bütün lise ve ortamekteble muhtelif deniz marşlarını ve operetlerini rindeki arkadaşlarını da ortak etmek is dınlemişlerdir. temeleridır. Aynlmak saati yaklaşırken, bütün sivil Bu maksadla davet edilen lise ve or talebe namına Heybeli ortamektebi taletamekteblerin sekizinci sınıf talebeleri de besinden Ali Gürkan denizci arkadaşları«aat ücte muallimlerıle birlikte kafile ka ] na hitaben şu sözleri söyledi: Heybeli Deniz lisesi ve harb okulu dün ciddıyeti samimiyeti mezceden çok temiz ve Tiirk denizcilerine has ve asil hava içinde an'anevî merasimle baharı kutlulamıştır. Başta harb filosu komutam Amiral Fahri Engın olmak üzere, dığer komu tanlar ve talebe ailelerinden mürekkeb davetlıler mektebin çok zarif bir şekilde tanzım edılmiş orta bahçesinde çamların altında bir miiddet istirahat ettikten ve mekteb gezildıkten sonra saat 11 de çalan borularla tören başlamıştır. İlk yapılan çuvalla koşma yarışım marul yeme, yağurt yeme, patates toplatna yarışları takib etmiş ve büyük biı « Sayın denizci kardeşler... Bugün okulunuzda görduğümüz samimî kabule bütün arkadaşlarım namına içten coşan teşekkürleri sunarım. Hayat ve bilgi sunan bu kaynaktan doya doya içen kardeşlerimize ne mutlu! Yurdun deniz koruyucuları, belki bizler de bir gün yanınızda yer alırsak, bu, bugün bize sevgi ve samimiyetle kucak açışınızm eseri olacaktır. Şu anda hepimizin kalbindeki tek dileği, dilimizle tekrar edelim: Yaşasın Ulu Önderimiz Atatürk!» Coşkun alkışlarla karşılanan nutku mü Londra 22 (A.A.) Havas ajansının muhabiri büdiriyor: Haile Selâsie, bugün Cenevreye bir murahhas heyeti gönderip gdndermiyeceği hakkında bir karar ittıhaz edecektır. Selâsie'nin müşavirleri ve bu meyanda Fransa Hariciye Nezaretinde yoklamalar yapan Fransız hukukşinası Jeze, Cenevreye bir murahhas heyet gönde rilmesine taraftar değıldirler. Bu suretle Milletler Cemiyetinin sarahatle cep he alarak Habeşistanda bir İtalyan hü kumeti mevcud olduğu için Habeş heyetinin uzaklaştırılmasma karar vermesinin önüne geçüecektir. Meselenin halli, bu suretle teahhur edecek ve İngilterenin vakit kazanmak hususundaki arzusu yerine gelecektir. Bu şekılden, Italyanlarm pek mem nun olmıyacakları beklenebılir. İngiliz siyasî mehafüi, Habeş murahhas he yetinin meclisten uzaklaştınlmasının İtalyanlar için bir zafer mahiyeti alma ması lâzım geldiğı kanaatindedirler. Londra 22 (A.A.) Milletler Cemi yetinin önümüzdeki içtimaı burada asabiyetle beklenmektedır. MLSHUI Milletler Cemiyetine aza olarak kabul edıl mesinden şüphe edümemektedir. Zira bu bir formaliteden ibaret bulunmak tadır. Fakat diğer taraftan Cemıyet paktının 16 nci maddesinin müzakere edileceği de sanılmamaktadır. Çünkü böyle bir münakaşanın dikkatli bir hazırlığa ihtiyacı vardır. Valancia hükumetinin Alman ve ttalyan müdahaleleri hakkında tahkikat açılmasmı istihdaf eden teklıfine karşı nasıl bir hattı hareket ittihaz edilebıleceği sarahaten malum değildir. İngilterenm bu teklifin Milletler Cemiyetinde müzakere edilmesine muhalefet edeceği ve meseleyi Londra komitesine göndermek istiyeceği tahmın olunmaktadır. Habeşistan meselesinin ortaya atılması müşküldür. Negüs, bu defa Milletler Cemiyetinde esasen temsil olunmıya caktır. Zannedildiğine göre eğer İtalyan İmparatorluğunun tanınmasını istihdaf eden her hangi bir teklif yapüırsa İngiltere bundan memnun olacaktır. Bununla beraber bu mesele hâlâ nezaketini mu hafaza ettiğinden bir kere daha talıkı tercıh olunmaktadır. Eden, hafta sonunda Londraya dönecek ve bu takdirde Lord Cranborne İngiltereyi silâhsızlanma bürosunun içti • maında temsil edecektir. «Türk İtalyan dostlugu inkişaf halindedir» Taîebeler yemek esnasında teakıb birbirine girerek gözleri yaşartan bir samimiyetle kucaklaşan gencler, biraz sonra ıki sıra dizilen deniz talebesine veda ediyorlardı. Davetlileri îstanbula götüren vapur, iskeleden ayrılırken, mektebin rıhtunına dizilmiş denizciler şapkalarını sallıyarak ve şa... şa... şa... diye bağırarak misafirlerini hararetle teşyi ediyorlar, vapurdakiler de Ada kıyıları gözden kayboluncıya kadar çırpına çırpma genc denizcilere selâm ve muhabbetlerini gönderiyorlardı. Heybeli Deniz lisesi ve Harb okulunda dün çok samimî ve temiz bir gün yaşıyanlar, her bakımdan mükemmeliyetine şahid oldukları deniz talebesinin, törenlerinin neşesine bütün lise ve orta okullardaki kardeşlerini de ortak etmeği hatırlıya rak, İstanbulda ilk defa bunu büyük bir nezaketle yaptıklannı da unutmıyacak lardır. [Bajfaro/t 1 inci sahifede] Vekili doktor Tevfik Rüştü Aras arasında Milânoda cereyan eden mülâkat 1928 de temeli kurulan dostluğun terakki ve inkişafma mâni olacak hiçbir se beb mevcud olmadığım açıkça göster • miştir. Akdenizde îtalyanın sulhu idame ve korumadan başka hiçbir gayesi yoktur.» Roma 22 (A.A.) Kont Ciano, burada bulunmadıgı için Hariciye Müsteşan Bastiani, âyan meclisinde îtalyanın haricî siyaseti hakkında izahat ver miştir. Müsteşar demiştir ki: «İtalyan Habeş ihtilâfını müteakıb muhtelif memleketlerle 30 dan fazla itilâf akdedilmesinde gösterilen sürat, îtalyanın bir teşriki mesai siyaseti tesis etmek istediğini göstermektedir. Roma Berlin mihverinden bahseden Bastianini, bu mihverin Avrupa sulhunu muhafaza ettiğini ve ecnebi matbuat ta rafından iddia edildiği veçhile bir blok teşkil etmediğini söylemiştir. Müsteşar, bundan sonra Roma pro tokollarile Yugoslavya ile akdedilen itilâfa, daima sulhcu olan îtalyanın Akdeniz siyasetine ve Türkiye Hariciye Vekilile yapılan konuşmalara telmih etmiştir. Bastiani, şunları ilâve etmiştir: Tarihî tablolar için bir paviyon açılacak Müzelerımizde mevcud tarihî resim ve tabloları halkın istifadesine arzetmek ve bunları tarih sıralarüe toplu bir halde bulundurmak için Topkapı eski Türk ve İslâm Müzelerinde yakında bir paviyon açılacaktır. Bu pavıyona mülhak olarak ayrıca bir de eski vesika ve yazıları teşhir edecek bir salon hazırlan maktadır. Bundan başka kıymettar halılar için de müzede bir meşher açılması düşünülmektedir. Bir yankesicinin cür'etkârlığı Sürat koşusu musabakası ba§larken Refıka admda 50 yaşlarında bir ka dın, dün sabah Üsküdar Adlıyesi önündeki tramvay durağında tramvay bek lerken meşhur sabıkahlardan yankesici Ramazan birdenbire yanına sokulmuş ve kadmcağızm elinde tutmakta olduğu içinde 100 lira bulunan çantasmı kapa rak kaçmıştır. Kadıncağız bu vaziyet karşısında derhal feryada başlamış ve civarda devriye gezen polıs yankesiciyi 10 dakika kadar kovaladıktan sonra yakalamıştır. Çanta sahibine verilmiş, sabıkalı da ket etmişlerdir. Adliyeye teslim edilmiştir. Fuzuliye bu kadar derin bir aşkla bagh « İtalya, Mısınn kapitülâsyonların olan Terzibaşyanın çalışma tarzile hazırFuzuli nasıl yazıldı? ilgası hakkındaki talebini derhal müsaid Ermeni şairlerinden müteveffa Tomas ladığı eserin muhteviyatı ayrıca tetkike şabir şekilde karşılamıştır.» Hariciye Müsteşarı bu münasebetle Terziyanla gene Ermeni münevverlerin yandır. S. Şamlı italya ile Mısır arasmda an'anevî dostluk den müteveffa Karabet Karakaş bir gün Terzibaşyana niçin bir eser yazmadığım bağları mevcud olduğunu kaydetmiştir. sormuşlardır. O zamana kadar bir eser Fransız fabrikalarında bolşe yazmayı düşünmiyen Terzibaşyan bir kitab yazmağa karar vermiştir. 1908 tari vikleşme vaziyeti hinde verilen bu kararın tatbik ciheti TerParis 22 (A.A.) Toulouse'tan bil zibaşyanı çok düşündürmüştür. Terzibaşdirildiğine göre, bu şehirdeki tayyare iBeyoğlunun en serin yan yeni birşey yapmak, başkalarına benmalâthaneleri, işçilerin imalâthaneleri ve kibar bolşevikleştirmek teşebbüsü yüzünden zememek, daha doğrusu başkalannın yaimalât son hafta içinde mühim surette pamadığı bir işi yapmak istiyordu. Ayni azalmış olduğundan, Bayonne'a naklo zamanda faydalı bir eser hazırlamak istediği için uzun müddet düşünmüş, nihayet lunacaktır. gencliğinde, birkaç gazelini okuduğu ve Paris Tokio hava seferi Her akşam şarkılı müzik çok sevdiği Fuzuliy' hatırlamıştır. TerziParıs 22 (A.A.) Tayyareci Doret'le Bira bUyük kadehi 20 Kr. başyan eserinin muiaddemesinde bu karefiki Michetti, Paris Tokio hava seferini tesis etmek üzere bu sabah hare rarından bahsederek şunları yazıyor: NOVOTNİ A Ç I LDI BA H Ç ES i TEPEBAŞ1 DAİRE «Heyhat! Bu kararı vermekle kendimi

Bu sayıdan diğer sayfalar: