11 Haziran 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

11 Haziran 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Haziran 1937 CUMHURÎYET SAĞLIK BAHİSLERİ İskele resmi ve liman vergileri 1 hazirandan itibaren bunlann alınmaması kararlaştırıldı Ihtiyarhk bir hastalık mıdır? Yazan: Selim Sırrı Tarcan Parisîn tanınmış hekimlerinden doktor (Rene Matton) ihtiyarhk bir hastalık mıdır? Sualine şöyle cevab veriyor: «îhtiyarlık bir hastalık değil, tabiî ömriin son devresidir. Halbuki hastalık vücudün muvazenesinin bozulmasından ileri gelır. Bu muvazene bozulunca hayatî uzuvlar azçok süratle ehemmiyetli bir surette hasara uğrar. İhtiyarhkta böyle birşey yoktur. Çünkü o hayat kursunun tabiî bir merhalesidir. Unutmıyahm ki herşeye rağmen yaşlan çok ilerlemiş olduğu halde hayatlannın sonuna kadar gencliklerini, diriliklerini muhafaza etmiş olanlar pek çoktur. Öyle ise tedavi edilecek bir ihtiyarhk yok, fakat bakıma ihtiyaa olan ihtiyarlar vardır. Şimdi ihtiyarhk denilen devrin karakterini tesbit et memiz lâzundır. Bu devre hakikî bir surette kaç yaşmda başlar? Buna bir had koymak mümkün değildir. Şahsa göre değişir. Çünkü ihtiyarhk fiziolojik bir hâdisedir. Fizioloji ise şahsî olduğundan her ferdin ayn ayn tetkik ve mütaleası icab eder.» Paris sergisinde hâlâ bitmiyen paviyonlar var Serginin en mükemmel paviyonu Almanlarındır. Neler kaybolmuyor ki?.. ün Mahmudpaşa camisi avluDiğer binalarda faaliyet devam ediyor için en büyük felâket kimsesizlktir. Kansı, evlâdlan, torunları bulunmıyan ihti sundan geçiyordum. Gözümün yarlar hakikaten bedbahttır. (Victor önüne o avlunun eski hali Memlekette hayat ucuzluğunu temin Hugo) : geldi. Orası îstanbulun en neşeli ve en için başhyan mücadele ve mesaide büyük «C'est triste paur un vicux de n'etre bir mevkıi olan İktısad Vekâleti, hem bu hüzünlü bir yeriydi. Sıra sıra kahveha as grand pere.» nelerden sıra sıra garsonlann taşıdıklan maksadla, hem de deniz ticaretimizin innargileler, ağac altlannda sıralanan tirBir ihtiyar için büyük baba olamamak kişafına yardım gayesile denize aid bir yakilere sunulur ve gelip geçenler orada limdir. Diyor çok vergileri ilgaya karar vermiştir. Vesu ile ateşin imtizac etmesinden doğma İhtiyarhkta en çok içtinab edilmesi lâ kâletin ilga ettiği bu vergiler arasında dumanlı bir gulgüle dinlemek imkânmı ım gelen heyecandır. Bu ister sevinc, is iskele resimleri de vardır. bulurdu. Otedenberi halka fazla bir külfet verer keder veren hâdiselere karşı olsun Avluda birçok ağac vardı ve bunlar nî tahavvüller, ihbarlar için daima za diği halde Hazineye de çok bir varidat oraya yeşil bir mesire çeşnisi getirirdi. arlıdır. Onun için her ne mahiyette olur temin etmiyen bu liman vergilerinin malî Mabedle mesire, ukba ile dünyayı ku olsun ihtiyarhkta iptilâ şeklini alan iti senebaşı olan haziran ayından itibaren alınmaması hususunda Deniz Ticaret caklaştırmış, hayatla mematı yanyana ıdlardan sakınmalı. İhtiyarhkta gönül gerirmiş gibi oluyordu. Ezan okunurken evgisini tabiate bağlamalı ve bahçeye, müdürlüğü tarafından bütün alâkadar nargileyi bırakıp camiye gidenler bulunğaclara, çiçeklere bağlanmalı. Musiki lara tebligatta bulunulmuştur. Kaldırılan duğu gibi namazdan sonra aptes men de ihtiyarhkta çok zevkli bir meşgale vergiler meyanında şamandıra, rıhtım ve demir vergileri, kaptan tebdili, fesih ve dilini koyunlanna sokup kahve peyke dir. ruhsat tezkeresi harclan vardır. sinde nargile tokurdatanlar da bulunurTiyatro, sinemalann facia sahneleri Senevî 20 25 bin lira kadar tutan du. O gidışle bu geliş garib bir tezad teşhtiyarlara gelmez. Onun için komedi bu vergi ve resimler bir takım külfetli kil ederdi. mahiyerinde oyunları veya gönül açan muamelelere yol açıyordu. Binaenaleyh, Paris sergisinin en muhteşem binası: Alman paviyonu (solda) Trocadero sarayı Benim, o zamanlar, en hoşuma giden manzaraları arasıra seyretmekle iktifa etbunlann kaldırılması denizde çahşanlan meli. Paris (Hususî muhabirimizden) tün cihana sosyalizmin 20 yıllık başa caminin biraz ilerisinde ve Büyükçarşı fevkalâde sevindirmiştir. Hulâsa ihtiyarhk devri, kendine bakAylardanberi hazırlanan Beynelmilel, rısını haykınyor. Paviyonun içindeki cephesinde bulunan mektebdı. Kendim îlga edilen liman vergileri devletin alilk besmeleyi orada çekmiş, ilk harfi o îşte sırf bu hâdise değil midir ki her masını bilenler yani bir rejim dahilinde dığı rıhtım resmi ve sairedir. Binaenaleyh, Paris sergisi açılalı bir hafta oluyor. Ser kürkler, otomobıller, matbua ve diğer eşrada tanımış, ilk falakayı orada yemiş zaman bizim karşımıza otuzunda genc aşıyanlar için pek hoş ve tatlı bir hayat bir hizmet mukabili olarak liman işletme gi açılalı diyorum, halbuki sergi sahası ya bu dost devletin en aşağı diğer tim. Bir odadan ibaret olan mektebin alihtiyarlan veya altmışında ıhtiyar gencle :ır. Genc kalmasını bilmek gibi ihtiyarla idaresince alır.makta olan palamar ücreti, desem daha isabetli olur. Zira paviyon mılletler kadar her sahada muvaffak oltmda bir fınn, kapısının yanında da meların ancak dörtte biri resmen küşad e duğunu gösteriyor. masmı bilmek te bir hünerdir, bir marifet şimden sonra da ahnacakhr. ri çıkanyor. zarhk vardı. Her sabah taze simidlerin Alman gamalı haçı ve kartalı karşısmdilmiştir ve bunların içinde de amele hâUmumiyetle altmışa doğru yüzde ir. Bu bilgi her yaşın ihtiyacını takdir iskele resimlerine gelince: Şimdiye da Sovyet orak çekici tuhaf bir tezad teş iştiha şahlandıran ve mezarlığm iştiha kafazlaca kırışıkhklar belirir, bakışlar de tmekten ibarettir. îhtiyarlıkta ençok a kadar Belediye tarafından idare edilen lâ çalışıyor. Bugüne kadar îtalya, Belçika, Bel kil ediyor. Acaba bu tezadı Fransız dost pıyan kokulan burnumuzda birleşir ve ğişir, saç ağanr, dişler dökülür. Vücud ranan neşedir. Hayatın guruba yaklaş iskelelerden yolcu başına ve çıkanlan çika kongosu, Isviçre, Almanya, Dani larımızın cemilekârhğına mı borduyuz? biz burnumuzu çeke çeke hocamızın ö çevikliğini, atikliğini, canlılığını kaybe ması tabiatile güneşin grubu gibi kalb eşya üzerinden muhtelif resimler alını marka, Norveç, Sovyet Rusya, FeleSergide nazarı dikkati celbeden diğer nünde alfabe hecelerken o kokulardan der. Fikre veya buna aid faaliyetlerde erde bir hüzün tevlid eder. Onunla mü yordu. tskelelerin idaresi kendisine dev menk, Filistin ve Monaco devletleri pa paviyonlar arasında Belçika ve îtalya gelme bir rehavet beynimize müphem yorgunluk çabuk tezahür eder. Adalele cadele etmek ve kendini sahvermemek rolunan îktısad Vekâleti buralarda yolcu viyonlarını halka açtılar. Fransanın ise nınkiler de var. İtalyan paviyonu dört ninniler işlerdi. rin kuvveti azalır, meharetleri kaybolur, âzımdır. Her ihtiyar hayatın nâzımı ne başına bir ücret ahnmasını doğru bulmaAvludaki ağaclar, mekik gibi hızla tütün, alüminyon, şarab paviyonlarile, kattan mürekkeb gayet muhteşem bir dığı gibi muhtelif eşyalar üzerinden alınhafiza zayıflar, şehvanî iştiha tedricen se olduğunu bilmelidir. gidip gelen garsonlar, nargileler, kahkaBir kitabda şöyle birşey okumuştum: makta olan resimleri de fazla görmüştür. ışık ve ihtira sarayları gezilebilecek hal eser. kaybolur. halar, bir yandaki şer'î mahkemeye güMilâno ipeklileri, İtalyan ressamlannın Yaşı altmışı bulmuş, saç sakalı ağar Bu sebeble, yolcu iskele resimleri tama de. $ık Parisli kadınlar tozlu tahtalar lerek girip ağhyarak veya ekşi yüzle girîşte bu alâmetler şahsa göre daha geç mış, beli bükülmüş bir zat ikide birde men kaldmlmış, eşyadan alınan ücretler üzerinde dolaşırken ince iskarpinleri yır tablolan, cam (züccaciye) eşyalar bü dikleri halde gülerek çıkanlar beni pek veya daha erken başlar ve doktor (Matyük bir çalışma eserinin mahsulleri. Bildoktora gider sorarmış: de muhtelif iskelelere göre yüzde elli ile tılmasın diye terler döküyorlar. alâkadar etmezdi. Zihnimde daima dik ton) un dediği gibi bunlar hastalık değil Meşhur Trokadero binası boyacı, ba hassa 1,75 metro kutrunda kristal bir Dizlerimde bir dermansızlık var. yetmiş arasında tenzil olunmuştur. duran merak, şu camiyi yapan, şu kah bir nevi aşmmadır. danacı ve marangozların istilâsına uğra tabak hakikaten şayani takdir. Aşağı Acaba neden? Bazı belediyelerce iskele resimlerinin vehaneleri açan, şu mahkemeyi kuran ve Bunlann haricinde kalb, ciğerler, mış. katlar îtalyan müstemlekeciliğine tahsis Doktor: kaldırılmasına varidat noktasmdan itiraz hele şu mektebi yapan Mahmud Paşa böbrekler, mide, em'a, sinirler, bir anza En mükemmel paviyon Almanyanın edilmiş. Birçok grafikler ve resimler bu Ondandır! edilmişse de, îktısad Vekâletinin büyük nın kim olduğu meselesiydi. gösterirse o zaman bir hastalık olur ki bu dır, 5 asansör sizi 165 metro uzunluğun milletin çahşmalannı pek güzel tebarüz Fazla yokuş çıkarsam tıkanıyo bir isahetle aldığı bu karara saik olan Bir gün cüret ettim, hocama sordum. gibi afetler uzviyeti sağlam olmıyan kimhayatı ucuzlatma ve külfetli ve lüzumsuz da olan binanın tarasına çıkarıyor. Aşa ettiriyor. Adamcağız Mahmud Paşanm papazhkselerde her yaşta belirebildiğinden ihti rum! Sergide herşey mükemmel, fakat söymuameleleri bertaraf etme mevzulan, ğıdaki salonlarda Alman sanayiinin, gütan gelme bir «evliya» olduğunu söyledi, Doktor: yarhğa mahsus değildir. zel san'atının ıhtişamı Fransaya ve bütün lediğim gibi hazırlanmış paviyonların abazı belediyeler varidatının biraz azalma uzun bir menkıbe anîattı. O yaşta evli Ondandır! Dört mevsimden ibaret olan hayatımıdedi pek az. Şayanı dikkat olan şey asıl veya çoğalması işile mukayese edilemi dünyaya âdeta meydan okuyor. yanın ne demek olduğunu anlamamak Geceleri uyuyamıyorum. zın her mevsimini yirmi beş yıl kabul eKarşısında bulunan Sovyet Rusya pa Fransızlann hazır olmayışı. Bilâmubayecek kadar mühim görüldüğünden bu lığıma rağmen bu menkıbe bana karışık Doktor: dersek tabiî ömrümüzün yüz yıl olduğumüracaatler nazarı dikkate alınmamıştır. viyonu da ayn bir abide, Tamamen çe lâğa, daha döşeme tahtalan konmamış, görünmüştü. Sonra Mahmud Paşanın Ondandır! nu teslim etmekte tereddüd etmeyiz. Her İskele resimlerinin 1 hazirandan itiba likten yapılmış 2 Sovyet işçisinin heykeli duvarlan sıvanmamıs paviyonlar pek hayatını okumak fırsatı elverdi. Artık Herşeye çabuk kızıyorum, kan bamevsimin icab ettirdiği takayyüdlere gigiriş kapısının üzerine konmuş, sanki bü çoktur. Ferzan A. Arat Bosna fatihi, Midilli fatihi , Trabzon şıma çıkıyor. Etrafımdakileri haşlıyo ren alınmaması alâkadarlara tebliğ edilyinip kuşanma, yiyip içme, yatıp kalk miştir. fatihi ve Türk şairi Mahmud Paşayı tama hususunda azçok dikkat ederiz. Me rum. Doktor: nıyordum. Onun ölmüş bir şehzade için şm buzlu hoşaf içmeyiz. Ondandır! matem tutmadığmdan, yas günleri sıra selâ yazın kürklü palto giymeyiz veya Beni hiç birşey eğlendirmiyor, hersında beyaz elbise giverek evinde dostlakışm buzlu hoşaf içmeyiz. İhtiyarlama şey sıkıyor, aydmlıkta geziyorum, etra rile şatranç oynadığından dolayı öldü mak için her mevsimin olduğu gibi, her fımı karanlık görüyorum. Yediğim içtirüldüğünü biliyordum. Bundan bir müdyaşm kendine mahsus hususiyetlerini d ğim vücudüme zehir oluyor. Sonra yıllar ve uzun yıllar geçti, cami det evvel Şehzade • daıma gözönünde tutmamış lâzım gelir. Doktor: enikonu eskidi, avludaki ağaclar gali başında Habeş KraVücud kuvvetten düştükçe ona daha Ondandır. ba bir odun kömür buhranı sırasında liçesi adile anılan 14 itinalı bakmak, onu zora koşmak, fazla Nihayet adamcağızm sabrı tükenmiş, kesildi, mahkeme kapanmadan önce yasında Nihal is yormamak icab eder. thtiyarlık ikinci bi «Aman illâllah doktor. Ondandır! On yıkıldı, kahvehaneler ortadan kalktı ve minde bir kızm çocukluk gibidir ki çok dikkat ve ihtimam dandır! Bu ondandır ne demek?» de yalnız mekteb, o benim ilk mektebim, aMehmed adındaki ister. Vaktinde yatıp, vaktinde kalkmak miş. yakta kaldı. Arasıra oradan geçerken sevgilisile Adanaya yemek içmek, eğlenmek hususunda iti Doktor gülmüş, geliniz kulağınıza söyzamanın neler yaptığını, zevklerin ve ihkaçtığı ve orada yaclali elden bırakmamak, suiistmallerden liyeyim: tiyaclann değişmesile nelerin gaib Te nekalandıklan yazıl sakmmak ve mümkün olduğu kadar sade lerin yeniden hasıl olduğunu ibretle dümıştı. îhtiyarlıktan! dağdağasız bir hayat geçirmek lâzımdır şünüyordum. kaçıran Ben hiç bu fikirde değilim. Çünkü Nihali Ihtiyarlann her hal ve hareketi ont bence ihtiyarhk yok. İhtiyar vardır. Nice polisçe Dün mektebin de yola inkılâb ettiğini Mehmed, Nihal seven, onun yaşamasmı istiyen kımselerir altmışhk babacanlar tanırım ki fiziolojik yakalanmış ve Nihal de dün Adliyeye gördüm. Beş yüz yıl o köşecikte yaşıyan, Susığırlık köyiinden güzel bir manzara gözünden kaçmamalı ve onu tıpkı bi yaşlan henüz otuzdur. Yediklerini öğü getirilmiştir. Daha genc yasında macera Bursa (Hususî) Bursanın en büyük Halbuki yambaşında çok daha küçük kaburgaları dağılacak hale geîmişken geçocuk gibi sıyanet etmelidir. Ihtiyar bi türler, okurlar, yazarlar, gezerler, eğle pesinde koşan Nihal, dün tabibi adliye bir köyü olan Susığırlık, hazirandan iti bir köy olan Kestel bir nahiye merkezi ne dizüstü gelmemekte, yere çökmemekçocuk gibi şefkat ve muhabbete muhtac nirler, deliksiz uyurlar, yüzlerinde neşe, sevkedılmiş ve Enver Karan tarafından baren nahiye merkezi olmuştur. Şehre idi. Halkın mütevali dilekleri üzerine İ te ısrar eden mekteb, nihayet faniliğin zadır. Onun bir çocuk gibi kaprisleri, şıma dudaklarında tebessüm eksik değildir. muayene edilmiştir. Tabibi adlî tarafın çok yakm olan ve bir şose ile İnegöl hükumet bu nahiye merkezini Susığır ruretine boyun eğmiş ve yıkılmış. rıklıklan hatta açgözlülükleri vardır. İçim sızlamadı desem yalan. Çünkü Hayır, hayır doktor Matton pek doğru dan görülen lüzum üzerine Tıbbı adlî Bursa şosesme bağlanmış bulunan bu lığa nakletmiştir. Şimdi Susığırlık, naihtiyarlar umumiyetle çocuklan se köy şimdiye kadar, belediyesi dahi bu hiye ve belediye teşkilâtile Bursanın dimagıma ilk ışığı veren mum orada yasöylüyor. ihtiyarhk hastalık değildir. meclisince de muayene olunmak üzere verler. Çünkü onlarda geçmiş hayatı Fakat hasta ihtiyarlar vardır. Nihal Tıbbı adlî müessesesine gönderil lunmasına rağmen ancak bir köy halin model bir nahıyesi olmuş bulunmakta nıyordu. Tefelsüf de etmedim desem yade idare olunuyordu. dır. Bundan halk çok sevinmektedir. bütün izlerini bulurlar ve onlarla sank lan. Çünkü kaburgaları henüz kaldmmSELtM SIRRI TARCAN miştir. ikinci bir ömür daha sürerler. Bir ihtiyar larda sürünen mektebin her çürük tahtaOrhan, hâlâ, ağzından vücudüne ya smda «dbet gider, gelen cihana» haki Mektebin önündeki sahile gelmişlerdi. Fakat üstüme bir el dokunur dokunmaz Karaya çekilmiş bir balıkçı kayığının ya yılan lezzetlerin sıcakhğı içinde, dudak kati okunuyordu. Evet, canlı ve cansız mukavemet ediyorum. Daha muayyen konuşahm. Ben nında durdular. Birkaç adım ötede ka larla bu tarzda konuşmanın sözle anlaş her varlık, er veya geç, göçüyor. M a h Rüştü Bey gibi müracaat etsem ve acele ranlık suyun hareketleri görünmediği maktan daha çabuk neticeler verebileceği mudpaşa mektebi bu kaide önünde istishalde yorgun bir hayvanın uyurken nefes ümidinin sevincini de duyuyordu. cevab istesem sizden ne cevab alınm? na mı teşkil edecekti?... Vedia, memnuniyetini ifşa etmekten Vedia durdu ve hemen cevab verdi: almasma benziyen hafif, mevzun, yayM. TURHAN TAN Reddetmem Orhan By, hemen ka van sesi duyuluyordu. Denizin şurasm sıkılan titrek bir sesle sordu: = Bu seyahati yapmasanız olmaz bul de etmem. Yengemin kararını bek da, burasında yırtılmış bir bulutun aralıBazan da aksi. Hoş bu da gene sizin de niz de doğru: Herşeyin azçok değişmi • lerim. O istemezşe ben gene düşünürüm. ğradan vuran hafif ışıklann donuk ve mı? Mecbur musunuz? Karacabey yolunda bir otoğiştiğinizi gösterir. Ve şimdi kendi ken yen bir şekli de var, yok değil. Bunsuz Sizin için bu yalnız, Orhan Bey, gene yağlı panltı lekeleri vardı. Çok mecburum. Amcamı sever • büs devrildi dime soruyorum: «Dünyada ne sabit olmuyor. Sizinle bunları konuşmak çok düşünürüm. Biraz daha konuşahm, deOrhan, içindeki ümidlerin ve henüz dim. Mezarmı ziyaret etmek istiyorum; hoşuma gidiyor. Fakat başka taraflarınıBursa 9 (Telefonla) Bugün Ka tir?» Bununla beraber herşey oldukça rim. Bu belki pek uzun yahud pek kısa en son şekillerini bulmamış, müphem gü yengemle benden başka varisi olmadığı racabey yolunda bir otobüs kazası olmuşsabit şekiller içinde daha güzel barınıyor. zı iyice tanımıyorum. Başkalarmda ek sürer. zel hayallerin verdiği hazzı sesine doldur için oradaki işlere nezaret etmem de lâtur. Şoför Halilin idaresinde bulunan Sizin birçok parçalara bölünmüş bir ru sik olan pek çok şeyler sizde var; sizde zım. Bu cevab, Orhana, ilk safhada redde mak için mınldandı: hunuz olmasından ve herbiri üstünde bo eksik olan şeylerden bazıları da başka dilen üç namzedden daha yüksek bir 122 numaralı otobüs 27 nci kilometroda Ne zaman hareket edeceksiniz? Vedia... larında... Amma herkes için böyle. Büğum boğum yaşamasmdan korkuyorum. derece tayin ettiği için, müphem netice Telgraf çektim, cevab bekliyo devrilmiş, yolculardan iki kadm ağır suVe onu kucakladı. İhtiyatla yürüyen Ben bu parçalardan biri olmağa razı de tün erkeklerin bütün iyiliklerı bir kişide sine rağmen sarih bir memnuniyet verrette varalanmıştır. Şoför tekvif edilmiş dudaklannı Vedianın saçlarından du rum. Alır almaz. ğilim. Bende bütün iştiyakı var. Anlata toplanamaz. Kadınlann da öyle. Eğer mişti. Askerî mekteb tarafına doğru yütir. Diğer yolculardan hafif yaralılar Vedia durdu, yere baktı ve sordu: daklanna kadar, birer nokta koyar gibi biliyor muyum? Velhasıl, şimdi sizin ya böyle bir ideal kadm ve erkek yaratmak vardır. rüyorlardı. Orhan, seyahati esnasmda, getirdi ve ağzı üstünde durdu. Kızın Bugün ayın kaçı? nınızda olmam cesaretime dels'.dir amma isteseydi, Allah iki kişi yaratırdı, değil Vedianın teklif ettiği konuşmalarm fası gene bayılmasından korktuğu için hemen Martın yedisindeyiz. korktuğum tehhkeler de pek çok. Düşün mi? Otekilerine ne lüzum var? Herşeyi laya uğrıyacağmı düşünerek sordu: Kız başmı gökyüzüne kaldırdı ve mıçekilmeğe hazır duruyordu. Silinmesincelerimi hulâsa ettim. Bir kısmını da şim istersek hiçbir şey bulamayız, diye kor Herhalde Elâzizden gönderece den korkulan bir mühür basar gibi du [ rıldandı: di, yanınızda düşündüm. Böyle, sabaha karım. Bunu biliyorum. Henüz sizin ekğim mektubları cevabsız bırakmazsınız, daklannm tazyikını, kollannın arasındaki Yedi mart. kadar söyliyebilirim, fakat daha ziyade siklerinize dikkat etmedim. Fakat ola Giizide edib İstnail Habibin Orhan tekrarladı: cak. Allah değilsiniz. Bende de pek çok değil mi? Vadetmiştiniz. Ümid ederim vücudün ürpermelerine göre ayarlıyarak sizi öğrenmek istiyorum. 1920 23 senelerinde yazıp şimdi Yedi mart. var. Bunlar birbirini mi tamamlamah? ki bunlar da anlaşmamızı kolaylaştıra itina ile artırdı. Denizin sesine benziyen kitab haline getirdiği eser çıktı. Peki Orhan Bey. Siz kendi korcak.. Ve ilâve etti: Birbirinin ayni mi olmalı? Bilmem ki. derin nefes alışlar içinde bir müddet kalİnkılâb tarihinde mühim ve heyekularınızın bende de olabileceğini hiç düAradaki farklar mı iyi, yoksa benzeyişVedia aydmlık bir sesle: Belki ihtiyarhğımızda bugünü sıdılar. Vedia hafifçe doğruldu ve yüzünü canlı safha ve sahneleri canlandışünmediniz mi? Siz kendinizi anlatırken, ran bu kitab bütün kütübhanelerde ler mi iyi? îkisi de mi lâzım? Nekadar? Şüphesiz, dedi. zinle beraber hatırlıyacağız. Orhanın gÖğsüne kapadı. tıpkı tıpkısma beni anlatıyorsunuz. Ev ve taşra bayilerimizde satılır. KaBilmem ki. Böyle düşüne düşiine de inBirkaç adım sonra, sesinin mahrem biı Fakat Orhan bunu söyledikten sonra, Sonra yavaşça onun kollanndan sıylenmek gibi sabit bir şeklin içine hayat rilerimize hararetle tavsiye edesan birşey yapamaz değil mi? Onun için alçahşile ilâve etti: nlarak saçlannı düzeltti, denize baktı ve göğsünden boğazına doğru hava kabarnasıl girer, dediniz. îşte ben bunu on seriz. ben kendimi bıraktım. Beni alıp götür cığına benziyen bir şişkinliğin yürüdüğü Merak etmeyiniz. derin bir nefes aldı. nedir, belki daha fazla, düşünüyorum da sünler, sürüklesinler diye bekliyorum. nü hissetti. lArkast var) Ve hafifçe Orhanın koluna asıldı. Yürüdüler. sizin gibi anlatamam. Gene sizin dediğı 0 «Habeş Kraliçesi» Adliyede Nahiye merkezi olan güzel bir köy Cumhuriyetin edebî tefrikası: 98 BiZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa O Zamanlar J

Bu sayıdan diğer sayfalar: