22 Nisan 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

22 Nisan 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Nisan 1938 CUMHURÎYET Ziraî kalkınma Çif tçiy e ne gibi yardımlar yapmak lâzımdır? Köylüye ucuz ve kolay kredi bulmak ve memlekette topraksız köylü bırakmamak başta gelir 2 F*l Köy mekteb muallimlerinin her sene üç aylık ziraî bir kursa devama mecbur kılmması ve her köy mektebinin üç veya beş dönümlük bir nümune bahçesi bulunması lâzımdır. Mekteb muallimlerinin bu nümune tarlalarında bölge programına göre ye tiştirecekleri her türlü meyva ağacı, hu bubat ve sebzeleri ve bilhassa meyva ağaçîarını aşıladıktan sonra köy halkına tevzi etmeleri memlekette hem ağaç sevgisini kökleştirecek ve hem de köylü çocuklarını pratik ve modern bir çifcçi olarak yetiş tireceğinden köy mekteb muallimleri hem iyi çiftçi yetiştirmek hem de mevcudu tenvir etmek bakımından bulunmaz birer eleman olabıhrler. Ayrıca Ziraat ve Sıhlıiye Vekâletle rile parti tarafmdan köylünün anlıyabileceği bir şekilde siyasî ve iktısadî bir gazete çıkarmak ve bu gazeteleri en ücra köylerimize varıncıya kadar sokmak çok faydalı olacaktır. Ziraî davaları uzun zaman sürünce mede bırakmamaktan elde edilecek birçok iktısadî menfaatlerden sarfınazar, ayrıca zabıta vak'alarının da yan yarıya azal masını mucıb olacağından ziraî davala rın kısa bir zamanda hal ve fasledilmesini temin etmek iktısadî ve idarî bakımdan elzemdir. Bilhassa memurlanmızm formaliteden, kırtasiyecilikten kurtanlmalan ve köylü nün hükumet kapısından müsbet veya menfi çabuk bir netice alabilmesinin te mini de çok mühimdir. Validen nahiye müdürüne kadar her idare âmirinin mıntakası dahilinde ya pılacak iktısadî ve ziraî kalkınma işlerinin behemehal birer programı bulunmalı ve her gelen memuru gidenin yarıda bırak tığı işleri tamamlamağa mecbur tutma lıdır. Sıhhî teşkilâtımızı ziraî teşkilâtta ol duğu gibi bölge suretile idare etmek, yani her ziraî mıntaka ve bölgelerde Sıhhiye Vekâletimizin de teşkilât yapmasmı te min etmek çok faydalı olacaktır. Köy muhtarlarım köylerden çıkacak en ufak bir sıtma vak'asını bile yirmi dört saat zarfmda mıntakanın sıhhiye memu runa bildirmeğe mecbur tutmalıdır. Memleketimizde sıtmanın yaptığı tahribat çok mühimdir. Bugünkü teşkilâtı mız maalesef sıtmanın memlekette fazla tahribat yapmasmm henüz önüne geçe mediğini görmekleyiz. Sıhhî durumumuzu ıslah etmek, yeni neslin iyi teşekkül etmesine ve gürbüz yetişmesine sebeb olmaktan başka nüfusumuzun da kısa zamanda artması bakı mından da fevkalâde lüzumludur. Diğer taraftan köylünün yaşama tar zını daha ziyade yükseltmek zorunda bulunduğumuz da unutulmamalıdır. Türk milletini muasırı medeniyet seviyesine çıkaracak olan ziraî kalkınma işlerine başlanırken köylülerimizi plânlaştırmak ve köy inşaatını da vilâyet heyeti fenniye lerinin nezaretleri altına koymak mem eketin imarı bakımından olduğu kadar sıhhî bakımdan da elzemdir. Görülüyor ki Türk milletinin iktısadî savaştan muvaffak olaıak çıkabilmesi için her Türkün el birliğile sükun ve huzur içinde daha on beş sene var kuvvetile çalışması icab etmektedir. Olmıyacak zannedilen işleri umulmı yacak kadar kısa bir zamanda başaran YÜCE A T A T Ü R K pek yakın bir zamanda siyasî ve iktısadî sahada olduğu kadar ziraat sahasında da harikalar yaratacağına biz cumhuriyet çacukları şimdiden iman etmiş bulunuyor ve seviniyoruz. Toprağa sahib olmıyan bir adamın ortakçılıkla çiftçihk etmesine imkân olma dığı gibi geniş ve mümbil topraklara sa hib bulunan bir adamın da sermayesiz bu topraklardan istıfade etmesine bittabi imkân yoktur. Cumhuriyet hükumetinin Türk köylüsünün behemehal toprağa sahıb kılmak için aldığı tedbirler bu bakımdan pek yerindedir. Ancak bizde çiftçiye kredi temin edecek hiçbir müessese yoktur denilebilir. Ziraat Bankasının bin türlü formalite ile ikraz ettiği küçük mıkyastaki paralar köylünün şehirde kald:ğı nıüddetçe han ve kah\e parasile ceb harçl.ğına tekabül edecek miktarı hiçbir zaman tecavüz et mediğinden bu hal çiftçinın menfaatinden ziyade zararını mucib olmuştur. Binaen aleyh köylünün her zaman ucuz kredi bulabılmesıni temin için Ziraat Banka srnın sermayesini bu işi yapabilecek bir hale ifrağ etmek lâzımdır. Çiftçilerimizin kısmı azamı hâlâ kara sabanla çalışmaktadır. Çiftçiyi modern vesaitle teçhiz etmek zamanı çoktan gelmiştir. Bunun en pratik çaresi çift alât ve edevatmm bilhassa pulluk, biçme makinesile dört tekerlekli arabanm menfaati mize en uygun bir şekilde hükumet elile yapılması ve çiftçiye kredi ile tevzi edil mesidir. Son zamanlara gelinciye kadar tohum işlerine hiç ehemmiyet venlmemiştir. Cumhuriyet hükumetinin muhtelif mıntaka larda tesis ettiği tohum isiâh istasyonlarının da henüz ihtiyacı kar§ılıyacak kadar adedleri arttırılmamıştır. îstihsalâtımızm nefaseti ve tohumun muhite intibak edebilmesi noktai nazarından memlekette bilhassa her mıntakada yeniden müteaddid tohum islâh istasyonlan tesis etmek zaruretindeyiz. Millî istihsalâtı korumaktan memlel ket lehine elde edüecek taydaları buğ dayı koruma kanunu çok iyi bir misal teşkil eder. Yarm bir maziye kadar en küçük kasabalanmızın bile istihlâk ettikleri Ro manya ve Amerika unlarına mukabil bu gün kendi buğdayımızın ununu yedıkten başka aynca her sene de yalnız Ziraat Bankası elile harice 5 ilâ 7 bin vagon buğday ihrac etmekÜğimız buğdayı koruma kanununun memlekette istihsalâtı ne kadar arttırdığını gösteren en kat'î bir delildir. Zelzele devam ediyor İKTISAD MESELELERİ: Millî sermaye terakümü Yazan; Dr. MUHLİS ETE Hergünkü hayatta, cemiyet hayatın da, mübadelenin para ile cereyan ettiği nakdî iktısadlarda, hemen herkes para dan, sermayeden bahseder. Para ile sermaye çok kere müteradif olarak kulla nılır. Paralı adam, para gözlü adam, paraya haris adam dendiği kadar sermayesi çok olan tüccardan, iş adammdan bahsedilir! Birşey almak için, bir iş yapmak için paraya, sermayeye ihtiyac vardır. para toplamış da, biraz sermaye yapmış deriz! Teşebbüste muvaffak olamıyan bir adama halk dilinde «sermayesini kediye yükletmiş» derler. Sermaye, iktısadî faaliyeti vücude getiren sây, tabiat gibi bir istihsal vasıtasıdır. Sermaye işliyen servettir; nakdî iktısad da para ölçüsile i£ade edilen bir istihsal unsurudur. Bu istihsal unsuru diğer istihsal faktörlerini teşkil eden iş ve tabiatin telifınden doğan yeni bir haldir. Fakat bu yeni hal veya vasıta istihlâkten ziyade tekrar istihsale, daha fazla istihsale yarıyan bir prodektif hal, insan tarafından istihsal edilmiş bir istihsal vasıtasıdır. Bir adım daha ilerliyelim: Kapitalist ferd ve kapitalist devlet mefhumları hergün gazetelerde gördüğümüz kelimeler değil midir? Kapitalizm (sermayedar lık) kehmesi bazılarına menfur bir kelime gibi gelir, komünistler sistemlerini müdafaa ederken, sosyalist bir iktısad nizamım tanımıyan cemiyetleri, kapita ' listlikle itham ederler! Halbuki zavallı kapitalizm kelimesi kapital yani sermaye kelimesinden gelir, lugat manası istihsal «unsuru sennayenin diğer istihsal unsurları olan iş ve tabiate nazaran daha hâkim rol oynadığı bir istihsal tarzmı ifade eden bir mefhumdur. Muhtelif cemiyet ve rejimlerin münakaşa ettikleri mesele, sermayenin ferd veya devlet elinde bulunması ve kullanılmasıdır. Yoksa sermayenin ortadan kaldml ması değildir. Nasıl ortadan kaldırılır, birçok cemiyetlere bugünkü medeniyeti temin eden bu asil istihsal vasıtası! Sermaye meselesini kurcalayınca, bunun ne suretle ortaya çıktığını da söylemek lâzımdır. Sermaye, evvelâ tasarrufla meydana çıkmıştır. Fakat tasarruf nedir, bunun ilmî tarifini mektebe bırakıp, burada herkesin tasarruftan ne anladık larını tarife çahşalım. Çok kimse ta sarrufu yalnız para biriktirme, kumba raya atma, yahud bankaya götürüp bir hesab açtırma ve bankadan bir faiz alma suretinde alır. iktısadî hâdıselerle yakmdan ünsiyeti olmıyan kimselerin bu düşüncesi yanlış değildir. Maamafih bu meyanda bizim gayriiktısadî dediğimiz bir garib biriktirme şekli daha vardır, parayı bilhassa madenî şekilde, altın ve gümüs halinde küplerde, kasalarda sakla mak şeklinde bir tasarruf ( * ) ! . Bu nevi biriktirme bir nema getirmediği, tabiri amiyanesile, yavrulamadığı cihetle, sermaye yaratmaz, müsmir olmaz. Sermaye tevellüdünün en basit bir şeklinden bahsedeyim: Kendine ağacdan bir sapan yapan bir köylü veya kuzu ve oğlaklarını kesmeyip bunları hayvan mevcuduna katan çiftçi «ayni şekilde» ta sarruf yapmış yani sermaye üretmiş oluyor. Mübadelenin inkişaf ettiği ve tedavül sahasma paranm girdiği bir yerde tasarruf ve sermaye teşekkülü nakdî bir şekilde cereyan eder. Gelirinin bir kısmmı sarfetmek, istihlâk etmek istemiyen bir kimse, ayırdığı kısmı işletmek üzere sermaye piyasasına tahsis eder. Tasarruf erbabmın parası banka ve borsa dediğimiz teşkilât vasıtasile sermaye haline inkılâb eder ve iktısadî vaziyete göre, sa hibine ve mutavassıtına bir kira, bir faiz, bir temettü velhasıl bir nema getirir. Bu şekil tasarrufta erbabı tasarruf tamamen serbestçe hareket etmistir. Gerçi gelirinin bir kısmından feragat etmekle bir kısım istihlâkten uzak kalmış, fakat buna mukabil cemiyette teraküm eden ve işliyen millî sennayenin bir hissedarı olmuş oluyor. Çünkü banka dahi bu parayı istih salde bulunan bir fabrikatora, tüccar veya sair bir zümreye kiralamakla parayı sermaye haline getirmiş ve «içtimaî ha sıla» dediğimiz mal yığmını artırmağa ve millî gelirin çoğalmasma yardım etmiş oluyor. na ve işletmesine sarfeder ve bu suretle içtimaî bir sermaye yaratmış olur. Zannediyorum ki, eski Türkiye ile Cumhuriyet Türkiyesini «sermaye tera kümü» bakımından mukayese etmenin yeri burasıdır. Eski Türkiyenin varidatı saray ve devlet masraflarını karşılamaktan âcizdi! Aslî varidat yetmediği gibi, dahilî sarraflardan, ecnebi sermayedar lardan aynca istikrazlar akdolunurdu. Devlet kendi varidatını bile toplamaktan, faizleri ödemekten âciz kaldığı için, varidat membalarının idaresini, memleketimizdeki ecnebi alacaklıların tahsildarlı ğını yapan Düyunu Umumıye idaresine terketmeğe mecbur kalmıştı. Cumhuriyet hükumeti, senelerdenberi mütevazın bir bütçe ile çalışmaktadır. Varidatının mühim bir kısmını millî servet ve sermayenin tevessüüne hizmet maksadile müsmir işler sayılan fabrikalara, demiryollarına sarfetmektedir. Cami ve sebil yerine fabrika yapmak ve binlerce kisinin karnını doyurmak, maişetini te min etmek, refahını artırmak kabahat midir? Yalnız devlet birçok istihsal sahalarmı ele alırken, madencilik, fabrikacılık, nakliyecilik yaparken bunların tesis ve iş letmesi için icab eden parayı, dahilden temin ettiği müddetçe vergi veya istikraz yolıle toplar. Ergani ve Sıvas Erzurum hatlan içiu istikraz yoluna başvuran devlet sair ik tısadî teşebbüslerini, esas varidat kaynağı sayılan, vergilerle kuvveden fiile geçiriyor. Yalnız' sermayenin bu tarzda te mini, dolayısile istihlâkin kısılmasına müncer olabilir. Çünkü mükellef vergi vermekle satın almağa tahsis edeceği gelirinin bir kısmından mahrum kalmış oluyor. Bunu da takdir eden hükumetimiz bir taraftan vergi yükünün hafifletilmesi çarelerini düşünjirken, diğer taraftan istihlâkin artması için bir takım maddelerin fiatlarını indirmeğe koyulmuştur (şeker, tuz, çimento ve saire). Paranın istikrarmı esas itibarile kabul ettiği içindir ki, para miktarını artırmak veya kıymetini düşürtmek yoluna girmedi ve bu siyasetile iktısadiyahmızın en nazik bir devirde sarsılmasma meydan vermedi. Çünkü millî iktısadiyatımızı millî sermaye ile kurmağa azmettiğimiz bir de virde, para kıymetinin sallanması her • şeyden evvel tasarruf erbabım ürkütecek ve plânsız gayrimenkul kıymetlere inti kaline fırsat verecekti. Türk parasının ne zaman ve ne şekilde stabilize edildıği malumdur. Dünkü gibi bugün de hükumetimiz iktısadî kalkınma etrafında çalısırken bazı memleketlerin yaptıklan gibi para cephesinden hareket etmiyor yani para kıymetini tenzil etmek veya para kıymetini artırmak yoluna gitmiyor. Paranın bir gaye değil, yalnız bir vasıta olduğunu takdir ettiği için iktısadî faaliyetleri istihsal ve istihlâk cephelerinden te.şvikj sevk ve idare ediyor. Hele iç piyasa hacmini genişletmek hususunda aldığı ve almakta olduğu tedbirler tedavül sahasını para manivelâsile değil, emtia fiatlan mekanizmasile harekete geçirmek istediğine dair delillerdir. Hükumetimiz para sistemile oynamak isteseydi, iktısadî tabirlerle, enflâsyon, devaluation politikaları takib etmek isteseydi, herhalde emtia fiatlarını indirmek ve alım kabiliyetine uydurmak suretinde bir siyaset takib etmezdi! Demek ki, millî para sistemi değişmiyecektir, para kıymeti düşürülmiyecektir. Bu kararında ısrar etmekle hükumetimiz işin kolay tarafını değil, güç tarafını ihtiyar etmiş oluyor. Az zamanda fazla para temin etmek değil, sağlam bir para sisteminde ısrar etmekle iktısadî itimad temin etmek suretile herşeyden evvel is tikrarı temin ve idame etmiş oluyor. Ve ıstikrar, Türkiyenin hakikaten çok muhtac olduğu bir lâzimedir. Nihayet sermaye terakümünün en modern sekline geliyoruz: Bu şekil, kredi veya tevdiat bankalarının kendiliklerinden kredi ihdas etmek suretile millî sermayenin teşekkülüne yardım etmiş olmalarıdır. Bugünkü bankalar yalnız para ve kredi ticaretine tavassut eden mü esseseler olmakla kalmayıp ayni zamanda kredi ihdas eden müesseselerdir. İktısadda bir hâdise diğer hâdiselere bağlıdır. Kısaca mevzuu bahsettiğimiz :asarruf ve sermaye terakümü meselesi, para sistemi, faiz miktarı, sermaye tesisa:ınm emniyeti meselesile, vergi sistemile ve millî istihsalin vüs'atile alâkadardır. Zavallı ihtiyar, felâket kurbanı olan çocuklannrn ölüleri başında (Baş tarajı 1 inci sahifede) Elîtn manzaralar etmiş olması, zelzelenin siddetine rağmen Kırşehir 21 (Sureti mahsusada gönnüfusça zayiat miktarının daha geniş olderdiğimiz arkadaşımızdan) Akpımamasını intaç etmistir. Gene bu sebebledir ki, ölenleri daha ziyade kadınlarla narda enkaz arasında yapılan araştırmalarda kayıblardan bazılarınm cesedleri çocuklar teskil etmislerdir. bulundu. Bu arada çorab örmekte iken Zayiat miktarı nedir? yanındaki çocuklarla birlıkte enkaz al Bugün zelzele sahasındaki muhtelif tında kalarak feci şekilde ölen gene bir köylerde tesbit edilmiş olan zayiat miktakız da vardır. rı şöyledir: Bu köydeki yurddaşlardan Rıza AkPekmezcide 7 ölü, 7 yaralı, yıkılan evpınarın hemen bütün ailesi efradı en ler 25 kadardır. Acıselimlıde 8 ölü, 3 kaz altmdan çıkarması da elîm bir manyaralı, Hacımirzada 1 ölü, 1 yaralı varzara teşkil etmistir. Rıza Akpınarın hadır. 15 ev harab olmuştur. Alişarda 5 ömile olan refıkası, dört çocuğu ve bitı lü, 7 yaralı, Tatarilyasta 7 ölü, 4 yaralı, şikte oturan kardeşinın üç çocuğu da öAşağı Umurluda 10 ölü 7 yaralı, Yukalenler arasındadır. n Umurluda 2 ölü, 6 yaralı, Köşkerde Geceyarısı bütün ovayı titreten müt17 ölü, 9 yaralı, Akpınarda 57 ölü, 37 hiş bir tarrake işitildi. Her taraf yeniden yaralı ve 15 de kayıb vardır. Evdirek, şiddetle sarsıldı. Bu sırada IshakhocahDemiroba, Ortaoba, Karabacak köyleda Akpınara giden yoldaki küçük köp rindeki evler kâmilen yıkılmışsa da insanrünün taşları birbirine binmiştir. Bazı ca zayiat yoktur. Sofular mıntakasında köylüler, bu sırada civar tepelerden bir hasar olmakla beraber sadece Sarıkaya alev yükseldiğini söylüyorlar. Büyük sarköyünde yıkılan evlerin birinde 3 yaşın sıntılar başladığı zaman şiddetli bir rüzdaki bir çocuk ölmüştür. Han yerinde gâr da esmektedir. nüfusça zayiat yoktur, fakat hasar çok Tetkik heyetleri gidiyor tur. Burada topraklar çatlamış, sular fışkırmıstır. Ankara 21 (Telefonla) Maden Sıhhî imdad faaliyeti Tetkik ve Arama Enstitüsü mütehassıslarından mürekkeb bir heyetle İstanbul Kızılay müfettişi Mazlum, bugün de Universitesi profesörlerinden bazıları, sabahtan itibaren Sofular civarı, îshakbugünlerde Kırşehirde zelzele mıntakahoca, Hacımirza, Akpınar ve Köşkir sına giderek jeolojik tetkiklerde buluna köylerile civarında tetkikler yaparak y:caklardır. kılan evleri ve açıkta kalanları tesbite devam etti. Bir taraftan da doktorlar bu Beyoğlu Halkevinin güzel hareketi mmtakaları dolaşmaktadırlar. Beyoğlu Halkevi sosyal yardım şubeYaralılar, kâmilen Kırşehir hastane si, dün fevkalâde bir toplantı yaparak sine nakledilmiştir. Fakat doktorlann zelzele mmtakasındaki kardeşlerimizin zelzele sahasında olmalan dolayısile felâketleri karşısında duyulan ıstırabm o Kırşehre ayrıca bir sıhhî heyet gönderil mıntaka Halkevlerine telgrafla iblâğına mesi takarrür etmistir. karar vermiştir. Toplantıda felâketzedelere maddî yardımda bulunabilmek için bir komite 3 4 yüz kişilik yaya ve atlı kafileler halinde îshakhalil köylüleri Akpınarh ayrılmıştır. Elçilerin takrirleri ların yardımma koşmuşlar, kazma ve küreklerle yığıntıları açarak yaralılan ve Ankara 21 Bulgar Kralı Majeste cesedleri çıkarmışlar, ölülerin defninde Boris Sofya haricinde bulunduğu esnada Millî mahsulâtımızı korumanın mes'ud bulunmuşlardır. Kırşehirliler, aralarında Kırşehir zelzelesi haberini almış ve Türneticesini bütçe üzerinde olduğu kadar iane toplamağa devam ediyorlar. Ken kiye sefaretinden teessürlerinin Cumhur memleketin her köşesinde de türlü türlü dilerine karşı gösterilen yüksek şefkat ve Başkanı Atatürke iblâğı iltimasmda bu şekillerde görmek mümkündür. alâka, bugün açıkta kalan binlerce vatanlunmuştur. dasın en yüksek tesellisi ve istinadgâhı Hususile bugünkü korumanın yarım bir Reisicumhurumuz Bulgar Kralınm bu dır. koruma olduğunu da hesaba dahil edecek pek dostane alâkasından çok mütehassis olursak millî mahsulâtımızm tam mana Akpınar köyünde bir taraftan (da olarak kendilerine teşekkürlerinin iblâğı sile korunmasından hasıl olacak fayda mım, taşım kalmadı) diye inlemekte oliçin Sofya elçimizi memur buyurmuşlar ları şimdiden keşfetmek için kehanete hiç duğu halde bir yandan da toprak yıkındır. de lüzum olmadığı anlaş'.lır. tıları arasında kalan küçük çocuğunun * * * Memleketi iklim şartlanna ve arazinin cesedini aramakla meşgul olan bir anneAnkara 21 Son zelzele münasebenin çadırların ve erzakın geldiğini görünkabiliyetine göre muhtelif mıntakalara ce söylediği sözler, göz yaşartıcı idi. Ak tile M. Metaksas ve Celâl Bayar arasınayırmak ve her mıntakada tatbik edilecek pınar ilk okulunun 65 çocuğu, sarsıntılar da aşağıdaki telgraflar alınıp verilmiştir: ziraî kalkınma hareketlerini mütehassıs B. Celâl Bayar içinde, felâket arasında bugün Cumhu bir heyet vasıtasile programlaştırmak ve Başüekil riyet marşını söylediler. halihazır ziraî teşkılâtımızı lâğvederek Ankara her mıntakada mes'ul bir ziraat müfettişAkpınar muallimi anlatıyor Dost milletin maruz kaldığı ve bir çok liği ihdas etmek artık bugün için bir zaruHocaları Rifat Türköz diyor ki: kimselerin ölümüne sebeb olan felâket ret halini almıştır. « Öğleü>tü 65 talebeyi mektebden haberinden acı bir surette müteessir ola Mmtakaları ayrıca küçük bölgelere takmeydana çıkarmıştım. 23 nisan bayra rak, mateminize içten iştirak eder ve Krasim etmek ve her bölgeye de gene mes'ul mma hazırlanıyorduk. Tam bu sırada liyet hükumetinin ve bütün Elen milletibir ziraat memuru vermek lâzımdır. Zimüthiş çatırtılarla yer sarsmtıları arasın nin derin sempati hissiyatını kabul etme raat müfettişi ve memurîarı mıntaka ve da şu koskoca köy gözümüzün önünde nizi rica ederim. bölgeleri dahilinde program dairesinde altüst oldu. Eğer talebem bayram hazırlıBaşvekil: Metaksas köylüye modern ziraat usullerini ve hayğı için çalışmağa çıkmasalardı yıkılan Ekselâns M. Metaksas van bakımını öğretmekle meşgul buluna mekteb binası altında kalacaklardı.» Başvekil caklarmdan bu işi lâyıkı veçhile yapabilMEKKÎ SAİD Atina meleri için, bunları formaliteden azade Sofular jandarma karakola Türk milletinin maruz kalageldiği maBir köylü kılmak mıntaka ve bölgtlerinde göstereKırşehir 21 (Sureti mahsusada giden teme dostane iştiraklerinden dolayı ekse Bitti cekleri faaliyet derecesine göre de terfi arkadaşımızdan) Çok modern bir şelânslarına hararetle teşekkür ederim. ve terfihlerini teminat altma almak lâzım[1] Birinci yazı 21 nisan tarihli sayımız kilde yapılmış olan Sofular jandarma kaMüttefik dost milletten gelen sempati dır. dadır. rakolu binası hâlâ devam eden sarsıntılar teminatı bizim için çok kıymetlidir ve büyüzünden birçok yerlerinden çatladı. tün Türklerin kalbinde en derin akis buJandarmalarımız, karyolalarını karakol lacaktır. binasının bahçesine çıkarmışlardır. Fakat Celâl Bayar kendileri nöbetlerini ve işlerini bina da * * * lilinde görmekte vç telefcr. başından ayAnkara 21 Kırşehir zelzelesi müılmamaktadır. Bu beton binada banyo nasebetile Amerika, Almanya ve Ingiltelairelerine kadar her türlü asrî tesisat • büyük elçilerile Norveç, Çekoslovake •ılunmaktadır. ya ve Bulgaristan elçileri ve Sovyet müHarabeler arasında... messili tahriren ve Yugo^lavya elçisi de Kırşehir 21 (Sureti mahsusada giden şifahen Hariciye Vekili Dr. Arasa taziırkadaşımızdan) Zelzele sahasında yede bulunmuşlar ve Dr. Aras da hükuyıkılmış olan bazı binaların tektük du metin teşekkürlerini b'idirmiştir. * * * varları, mütemadi sarsıntılarla çökmek tedir. Bazı felâketzedeler, eşya veyahud Ankara 21 Yugoslavya elçisi M. erzak çıkarmak için harabeler arasma Ecemoviç Hariciye Vekilimizi ziyaret egirdiklerinden bir takım kazalar olmakta derek Kırşehir zelzelesinden dolayı Yudır. Nitekim Akpınarda karısını ve çocu goslav hükumetinin teessürünü arzeyleğunu kaybetmiş bir köylü, yıkılan evinin miştir. bir tarafmdan yiyecek çıkarmak için uğHariciye Vekili Dr. Aras bu hazin Londra Kazaklardan mürekkeb bir grup Londrayı ziyaret ederek at raşırken taş ve toprak çöküntüsü altında münasebetle izhar olunan alâkadan dolaüzerinde göstenşler yapmışlardır. Resmımız, Kazakların alevler arasından kaldı. Sağ kolu kırılan köylü Kırşehir yı dost ve müttefik milletin diplomatına geçişmi gösterıyor. hastanesine gönderildi. hararetle teşekkür eylemiştir. İane devam ediyor İktısadî sahada çalışan teşebbüsler, ticarethaneler, fabrikalar, nakliye müesseseleri, işletme devresi sonunda temin ettikleri kazancı, istihlâke tahsis edecekleri yerde, makine ve sair istihsal vasıtası almak suretile tekrar istihsale tahsis edecek Dr. MUHLİS ETE olurlarsa, bu da bir nevi sermaye terakümü demektir. Karın üzerinde yürütülen (•) Bu biriktirme şekline thesauration, bir kar topunun gittikçe büyüdüğü gibi, türkçe iddıhar denir. işletme sermayesi de eklendikçe büyür. Marsilya kiremidi isteniyor Hususî şekilde teşekkül eden bu serSatılık Marsilya kiremidi olanların maye terakümüne devlet de iştirak edemiktar ve fiatlaıını istanbul 246 posbilir. Meselâ bizde de olduğu gibi, devta kutusu adresine yazmaları. let vergi varidatının bir kısmını demiryolKullanılmış mal da kabul olnunur. lan, fabrikalar, madenler ve saire inşası

Bu sayıdan diğer sayfalar: