February 14, 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

February 14, 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Şubat 1939 CUMHURİYET TETKiKLER ve DENEMELER Maaş meselesi Yazan: SAFAEDDtN KARANAKÇl Bundan evvelki bir yazımızda ücretlı memurlardan bahsetmiştik. Bu makale mizde de memleketiıniz için mühim bir mevzu olduğuna asla şüphe olmıyan maaş meselesini tetkik ve mütalea edeceğiz. 1935 senesinde yapılan sayıma nazaran çalışan vatandaşlarımızdan 314,769 kişi âmm« hizmetlerinde müstahdem maaşlı veya ücretli memurdur. Bu itibarla daha henüz kendi sây ve sermayesile kazanıp müstehlik hale gelen smıflardan mahrıım olan memleketimizde maaş, büyiik ve şümullü bir meseledir. Her ayın ilk günlerinde piyasamızda canh bir hareket görürüz. Dükkânlar, lokantalar, eğlence yerleri dolup boşalır. Çünkü memleketin yegâne müstehlik sı nıfı olan memur maaş veya ücret almıştır. Ay sonlannda memur sınıh neş'esizdir. Esnafm eli böğründedir, ağzını bıçak açmaz. Çünkü yegâne müstehlik sınıfı olan memurun iştira kabiliyeti yeni aylığı alıncıya kadar akamete uğramış br. Memur muayyen bir âmme hizmeti yapmaktadır. Bu itibarla devletten maaş veya ücret namı altında bir para alır. Memurla devletin mütekabil münasebetleri amele ile patronunki gibidir. îş ak dimle amelenin patronu, patronun da ameleyi istismar etmesi nasıl tecviz olunamazsa, âmme hizmetleri tevdi ve ifasında da devletin memuru, memurun da devleti istismar etmesi doğru olamaz. îdeal devlet, memurun yaptığı âmme hizmetlerinin degerini veren, onu kendisine temin ettiği menfaatlerle mütenasib bir şekilde terfih eden devletür. îdeal me mur da, yaptığı âmme hizmetleri mukabilinde devletten aldıgı paraya müstahak olandır. Memleketimizde maaşla alâkalı va tandaşlan dört sınıfa ayırabiliriz. A Hususî kanunlarına göre tasdik olunan bütçelerden aylık alanlar, B Mülhak bütçeli ve hükmî şahsiyeti haiz müesseselerden aylık alanlar, C Bir kanunu mahsusla kurulup sermayesinin tamamı devlete aid bulunan ve yahud sermayesinin nısfı devlet tarafmdan temin olunan banka veya müesseselerden aylık alanlar, D ^88 sayılı memurin kanununun tarifi veçhile kendilerine devlet hizmeti tevdi olunup umumî veya hususî bütçelerden aylık alanlar. Hususî kanunlarına göre tasdik oîu nan bütçelerden verilen aylıklarda kıstas, 1108 numaralı maaş kanunile devlet memurları maaşatmm tevhid ve teadülüne dair 1452 numaralı kanundur. Mülhak bütçeli ve hükmî şahsiyeti Kaiz müesseselerin aylık miktar ve tevziatında »abit ve kanunî bir esas yoktur. Teşkilât kanunlarındaki hükümler ve hususî baremlerdeki dereceler istisna edilecek olunursa bu gibi müesseselerde müstahdem memurların aylıklan maaş ve teadülü kanunlarile mukayyed değildir. Bu müesseselerin her sefte Büyük Millet Meclisince tasdik olunan bütçe kanunlarına merbut cetvellerde yazılı aylıklar Vekil namına hareket eden umumî müdürler tarafmdan istenildiği şekilde tevcih, tebdil veya tevkif olunurlar. Bu tevcih, tebdil veya tevkif keyfiyetinde müspet bir esas, muayyen bir kıstas yoktur. Bütçe kanunlanna merbut cetvellerde aylıklar yalnız aded itibarıle gösterilmiştir. Faraza 400 liralık üç tane şube müdürlüğü vardır. Bu müdürlüklerden birinin evrak, diğerinin hukuk, üçüncüsünün de teftiş müdürlerine verilmesi veya birinin mevkuf tutulması umumî müdürlerin salâhiyetleri cümlesindendir. Mülhak bütçeli müesseselerdeki bu keyfî maaş taksimatını bertaraf edebil mek için herşeyden evvel birer teşkilât kanunu yapmak lâzımdır. Her müessesenin hukuk müşaviri, memurin ve teftiş şubesi müdürleri için mahsus aylıklar teşkilât kanunlannda tasrih edilmelidir. Bir kanunu mahsusla kurulup serma yesinin tamamı devlete aid olan ve yahud sermayesinin nısfı devlet tarafmdan temin olunan banka ve müesseselerde verilen aylıklar, başlıbaşına bir tetkik mevzuudur. Sermayelerinin devlete aid olması ve yaptıkları iş itibarıle birer âmme müessesesi olduklarına şüphe olmıyan bu tesekküllerde müstahdem vatandasların ayhklarını tayinde, devletin malî vaziyetini, bu müesseselerin iş hacmini, müstahdemlerin tahsıl; ihtısas, kıdem ve verim kabiliyetlerini gözönünde tutmak mecburiyetindeyiz. 788 sayılı memurin kanununun tarifi veçhile kendilerine devlet hizmeti tevdi olunup umumî veya hususî bütçelerden aylık alan memur ve müstahdemlerin vaziyetleri calısmakta oldukları müesseselerin teşkilât kanunu olup olmadığma göre ikive ayrılarak tetkik olunabilir. Teşkilât kanunu o!an Vekâlet veya umumî müdürlükler memur veya müs tahdemlerine verecekleri her vazifeyi kıymetlendirmişlerdir. Faraza Emniyet Umum Müdürlüğü teşkilât kanununa göre Ankara Emniyet müdürünün aslî maaşı 90, Maliye Vekâleti teşkilât kanununa göre emsali hasılı ücret olarak da verilmek üzere İstanbul Maliye Muhakemat müdürünün maaşı 90 liradır. Adliye Vekâleti kadrolarında vaziyet böyle değildir. Vekâlet meselâ Edirne sulh hâkimliğinde isterse 35, isterse 80 lira aslî maaşlı bir hâkim istihdam edebilir. * * * Maaş tayininde kıstas ne olmalıdır?.. Ben; yapılan âmme hizmeti kıymetinin maaş tayininde esas tutulmasımn muvafık olacağmı düşünmekteyim. Nasıl ki bir fabrika veya imalâthanede işçinin yevmiyesi, sekiz saatlik normal mesai sonunda istihsal edilen emteanm mahiyetine, piyasadaki tedavül değerine ve ni hayet bu emteanın istihsali uğrunda işçi tarafmdan sarfolunan zamanın çırak, kalfa ve usta olduğuna nazaran kıymetine göre tahakkuk ettirilirse âmme hizmetini yapan memurun maaşı da memur tarafmdan bu iş için sarfolunan zamanın kıymetine memura mevdu vazifenin istilzam ettiği ihtısas ve tahsile nazaran ve elde edilen âmme hizmetinin devlet teşkilâtı bakımmdan değerine göre tayin edilmelidir. Münhasıran kıdemi, yüksek maaş is tihkakında kuvvetli bir müeyyede olarak kabul etmekte isabet görmüyorum. Böyle bir esası kabul etmek, devlet teşkilâtına vaktile intisab eden bazı tahsilsiz ve ehliyetsiz memurların ihbsasa ve bilgiye muhtac yüksek maaşlı memuriyetlere çıkmalarını temin eder, ki bu devlet me murluğunun icab ettirdiği vasfın taazzuvuna mâni olur. Devlet teşkilâtında hizmeti nekadar az olursa olsun ve hatta hiç bulunmasın ihtısas sahibi ve yüksek tahsilli kimseleri adam kayırmamak ve suiistimal etme mek şartile mükteseb hak teessüs etmemek üzere baremin hangi derecesine o lursa olsun, tayin etmek faydalı ve hatta lüzumludur. Maaş tayininde memurun vazifesini ve memuriyet mahallini nazarı itibara al mahyız. Hükumet 1452 sayılı kanunun 18 inci maddesi mucibince Ankarada müstahdem memurlara mesken zammı vermektedir. Bu, kâfi midir?... Ankara gibi mesken buhranı çeken başka yerlerimiz yok mudur?. Her şehir ve kasabamızdaki hayat pahalılığı da ayni vaziyette değildir. 35 lira aslî maaşlı bir müddeiumumî muavininin İzmirle Vezirköprüdeki ve 15 lira aslî maaşlı bir ilkmekteb mualliminin Istanbulla Nevşehirdeki istihlâk şartları; ihtiyacları ve aldıkları paraların bu yerlerdeki iştira kabiliyetleri bir midir?.. Diğer memur arkadaşlarına nazaran, hiç olmazsa bir melon şapka, bir jaketatay bulundurmak mecburiyetinde olan nahiye tnüdürü, kaymakam ve müddeiumumî gibi temsil vazifesile de mükellef olan memurlar, memuriyetlerinin icabı olan bu masraflan nereden ve nasıl temin edecekler? Bekâr ve iaşesi kendisine aid kimsesi bulunmıyan memurlarla evli ve iaşesi kendisine mevdu akrabası bulunan memurlar arasında bir fark yapmak lâzımdır. Verilen yüksek maaşlar bazı bekâr memurları israfa ve hatta sefahete alıştırmaktadır. Binaenaleyh maaş teadül kanununu tadil ederek maaşları; A Memuriyetin mahiyetine, yerine, B Yapılan âmme hizmetinin kıymetine, C Memuriyetin icab ettirdiği masraflara, D Memurun evli veya bekâr. çocuklu veya çocuksuz ve yahud iaşesi kendisine mevdu akrabası olup olmadığına göre tayin ve takdir etmeliyiz. Iktısadî hareketler Halk ve Halk Sandığı Hatk Bankası ve Halk Sandıklarını Cumhuriyetin en faydalı eserlerinden saymahyız. Fakat, halkın ta kendisi kadar halkın içine girmek gayesile hareket eden Halk Sandığı bu gayeye ulaşmamaktan mustarib görünüyor. Sandık yardım etmek, halk yardım görmek istiyor, lâkin arada aşılamıyan engeller, halledilemiyen noktalar var. Bu müşkülâtı anlamak için Halk Bankası ve onun kol ları olan Halk Sandıklarmm kuruluşundaki maksad ve gayeyi bilmek icab eder. Halk sandıklan, halkın en geniş kıs mını teşkil eden sanayi ve ticaret erbabını, bilhassa krediye en ziyade muhtac olan esnafı gözetmekte ve kendinc başhca müşteri olarak görmektedir. Fikir itibarile cidden fevkalâde birşey... San'ata dair DUYDUNUZMU 1700 sene yer altında kalan bir heykel Çorba ve kızartma Eski Ostia şehrinin harabeleri arasında bulunan bu heykel, devrinin en büyük mabudunu temsil etmektedir Yazan: ZEYNEL AKKOÇ Geçenlerde Romada 1942 senesinde yapılacak olan beynelmilel sergi hazır hklarından bahsetmiştim. Bu sergi Roma şehrinin San Paolo kapısından başlıyarak ta Ostia plâjına kadar büyük bir yeri işgal edecektir. Sergi için yer hazırlanırken civannda bulunan eski Ostia Şimdi gelelim, tatbikatın gayeye ve şehrinin harabeleri, yer altında kalmış gayenin de hayata uymıyan tarafına..* olan mabed ve binalara tesadüf edilmişSandık nizamnamesine göre, Halk San tir. dığından kredi temini için iki kefile ihtiVaktile Ostia eski Rotnanın limanı ve yac vardır. Kefıllerin esnaf, ticaret veya ticaret merkezi idi. Burada dünyanm her san'at erbabından olması şarttır. tarafından gelen tüccarlar ve hertürlü İşte buraya kadar güzel giden bu gamezheb ve dinler ve acayib lisanlarda ye burada bir çıkmaza girmektedir. Kekonuşan insanlar vardı. Bu şehrin nüfusu fil bulmanm nekadar müşkül birşey oldudevrine göre 80 100 bin arasında idi. ğunu bilen bilir. Küçük bir para için iki Eski Romalılar Tibr nehrini takib edekefil bulmağa mecbur olan, meselâ, bir rek, nehrin denize döküldüğü yerde bir küçük san'atkârın artık işinin sırrı kalır koloni kurmuşlar ve Ostia ismini vermiş.mı? lerdir. Ya ne yapılsın? Kefil aranmadan paSergi sahasında yapılan hafriyatın nera her rasgelinene, her istiyene verilsin ticesine bakılırsa bu şehir hiç de o kadar mi? Elbetteki hayır. dağılmamıştır ve berbad olmamıştır di O halde, başka bir formül bulmak, en kestirmesi esnafı, küçük san'at ve ticaret yebiliriz. Adeta Ostia şehri hususî bir şekilde muhafaza oluntnuş zannolunur. erbabını teşkilâtlandırmak lâzımdır. Birkaç yüz senelerdenberi topraklar al Kooperatifler en pratik bir fikir olarak tında kalmış olan ve bu günlerde güneş ileri sürülüyor. O zaman Halk Sandığı karşısında doğrudan doğruya yardım yüzü gören mabedler, evler ve abideler edebilecek ve oradan da bütün ortakla oldukça sağlam bir vaziyettedirler. rm faydalanabileceği bir teşekkül bul mu$ olacaktır, deniliyor. Fakat bu, bir hayli uzak, bir hayal gibi gözüküyor. Düşünmeliyiz ki, İstan bulda on bin ayakkabıcı bulunduğu halde Ayakkabıcılar cemiyetine kayıdlı aza mevcudu dört yüzdür. Bunu esnafın topluluğa verdiği ehemmiyet bakımmdan bir misal olarak zikrediyoruz. Son günlerde hafriyat neticesinde birçok enteresan san'at eserleri bulunmuş tur, bunların çoğunun eski Helen üstadlan tarafmdan yapıldıklan anlaşılmaktadır. Bunların arasında en şayanı dikkat Posseidon'nun yarı vücudü ve Mithra ilâhınm statüsüdür. Bu statü san'at ve arkeoloji bakımmdan fevkalâde ve hususî bir kıymeti haizdir. Belçika Kongosundaki Nyamalagira yanardağı feveran etmiş. Yanardağdan fışkıran lâvlar binlerce hektar ormanı ve ekilmiş araziyi ateşler içinde bırakmakla kalmamış, nehirlere de saldırmış, suları kaynar bir hale getirmiş. Avrupanm ve Afrikanın dört tarafmdan, seyyahlar, bu misli görülmemiş afetin taşlara, topraklara, sulara, ormanlara savletini temaşaya koşadursunlar, ormanlarda fil sürüleri, alevler arasında yanıyor; nehirlerde, ırmaklarda, çaylarda balıklar, kaynar suyun içinde pişip mahvoluyor. Elinin hamurile erkek işîne karışmak buna derler. Tabiat aşçılığa özenirse, işte böyle ormanlar dolusu fil kızartması, nehirler dolusu balık çorbası yapar! Eyfelin yıldönümü Paris şehri, Eyfel kulesinin ellinci yıldönümünü tes'ide hazırlanıyor. Merasimin, görülmemiş derecede muhteşem olması temin edilmiştir. Eyfel'in inşaatı 1889 nisanının 2 nci günü bitmişti. O tarihten biraz sonra Pariste bir sergi açılacaktı. Mühendis Eyfel, kuleyi, sergiden bir ay evvel bitirmeğe söz verdiği için beşer takati fevkinde çalışmış, sözünü de tutmuştu. Açılış resmi esnasında, kulenin ikincî balkonuna kadar çıkmağa ancak 200 kişi muvaffak olabilmisti. O devirdeki gazetelerden biri de: «Kulenin son katına kadar çıkmak cesaretini ancak on on iki kişi gösterebilmiştir» diyor. Bir bu cümleyi okudum, bir de bugünün paraşütçülerini düşündüm. Eyfel kulesini, beşeriyetin, elli senedenberi cesaretten yana da harikulâde yükseldiğini gösteren bir abide olarak, bir kere daha tes'ide lâyık buldum. nemalarda, eçlence yerlerinde ve umumî mahallerde hangi cins kömürün yakılmakta olduğu, kömür sarfiyatı ile soba vaziyeti ve ne kadar sobaya ihtivac olduğu sorulmuştur. Bu suallerin cevabları alındıktan sonra İstanbulun kömür iht vacı etrafında bazı mühim kararlar verilecektir. Sehrimi^de kömür fiatlan yüksek göriilmektedir. Hariçden gelen kömürle verli kömür fiatı arasında fark yok gibidir. Alâkadarlann bu vaziyeti tetkik mevzuu ittihaz ederek bilhassa fakirler için ucuz kömür tedariki imkânîannı aravacaklarına muhakkak nazarile bakılm'Vadır. Bugün Halk Sandığı, diğer bankalar Şimdiye kadar Mithra ilâhının yegâne gibi kudretli bir tesir yapmıştır. Fakat es bulunmuş heykelidir. Tarihî bakımdan naf şimdi şöyle düşünüyor: manası ve kıymeti çok yüksektir. Bu heyÖtedenberi bana kredi açan toptanci kel Ostia harabelerinin topraklan alrmyı mı tercih etmeliyfm, yoksa sandığı da hiç olmazsa bin yedi yüz seneden fazmı? • ' la kalmıştır. HelenRomen san'at devrinO, belki sandığı tercih etmek istiyor. de yapılmış heykellerdendir. Lâkin sandığın fazla bir menfaat gösterEski Roma İmparatorluğunun ilk se meyişile toptancımn ona formülsüz, hat nelerinde Yunanistandan birçok mahir ta senedsiz, kefilsiz mal kredisi vermesi, ustalar getirilmişti ve yerli san'atkârlarla onu gene eski yolunda yürütüyor. beraber çalışmağa başlamışlardı. Bu deîşi iki tarafh tutmak, sandıkla esnafı virde Mithra heykeli vücude getirilmiş obirbirine yakınlaştırmak lâzımdır. lacaktır. Bu devirde vücude getirilmiş eserler san'at tarihinde ' grekoromen F.G. (Yunan Roma) eserli ismini almışhr. Mithra heykeli hâlâ mütehassıslar tara fmdan adamakıllı tetkik olunmamışür. Mahrukat ihtiyacı etrafında Herhalde bu eser Atina üstadlan tara sual listesi fından yapılmış olsa gerektir. Ve eserin Etıbank, şehrimizin mahrukat ihtiya Atinalı Kriton tarafmdan yapıldığı çok cını karşılamak üzere vilâyete bir sual muhtemeldir, çünkü heykelin bulunduğu listesi göndermıştir. Banka tarafmdan yerin yanında bir mabedin sütunlanndd resmî ve gayri resmî müesseselerde, si bu heykeltraşm ismi yazılıdır. lunmuş olan kabartma resimlerde sağ elinde bir bıçak bulunmaktadır. Kabart malardaki Mithra eski îraniler elbisesini lâbistir, halbuki yeni bulunan heykelde ilâh Helen kıyafetindedir. Esasen Mithra eski Iranilerin mistik bir ilâhıdır. Bazı tarihçilerin yazdıklarına göre bu ilâh ilkönce Babel şehrinde görülmüştür. Ve sonra bu ilâhın dini etrafa yayılmağa başlamıştır. Küçük Asyadan sonra İrana geçmiştir. Milâddan 68 70 sene evvel eski Roma cumhuriyetinin son zamanlarmda Avrupaya gitmiş ve yayılmağa başlamıştır. Bu mezheb Helenlere çok tesir etmemiştir, yalnız şimalî Yunanistanda (Silicie) Patras'ta, Pire'de ve birkaç adada Mitraizm mezhebinin izlerine tesadüf edilmiştir. Halbuki eski Romada ve Voloniyatarında çok çabuk inkişaf etmiş ve yayil mağa başlamıştır. Hafriyat sayesinde Mitraizme aid olan mabedler: Kapua, Vetere, Roma ve şimdi de Ostia şehirlerinde meydana çıkmıştır. İtalya yarımadasından sonra dehşetli bir kuvvetle bu mezheb, Germanlar, Gollar ve hatta Britanyaya kadar yayıldığı malumdur. Tuna nehri üzerinde eski Romalıların Karnuntum dedikleri yerde Jenmenlerin Mitraizm mezhebinin merkezi olduğu kuvvetle söylenilmektedir, bu yere ayni zamanda Alman Pompei de denilir. Son zamanlarda Hitler'in emri üzere bura da hafriyat başlamıştır. Mitraizm mez hebi İsadan sonra dördüncü asra kadar devam etmiştir. Dördüncü asnn sonuna doğru Imparator Aurelius şark güneş mezhebini resmî din ilân ettikten sonra Mitraizm en parlak bir devreye intikal etmiştir. Mitraizm mezhebi eski îran dininin birçok esrarlarına karşı vücude getiril mişti; Mithra yalnız bir nebatat ilâhı sayılmıyordu, ayni zamanda güneş, hayat ve aklı da temsil ederdi. Zerdüşt kitablarında mevcud olduğu gibi, Mitraizmde de öküzün kanmdan üzümler ve beynindan de buğday çıkmıştır. Mahkumıın ruhu Ecnebi memleketlerden bazan pek garib adliye haberleri geliyor. Kânunusaninin 23 üncü günü Fransada bir Yugoslavyah mahkum hapisten kaçmış, kaçarken Sen nehrine düsmüş, boğulmu«tu. Fakat cesedi bulunamadığı îçin, adliyece hâlâ hayatta sayılıyor. Birkaç güne kadar, yeniden muhakemesi görülecek. Bu meyanda, birkaç gün evvel idam edilen Pilorge isimli haydudun adı da böyle bir iş münasebetile mevzuubahs oluyor. Bu adam, idammı icabettiren cinayetten baska, bir cürmün daha faili idi. O cürmün davası henüz neticelenmer..!şti. Dava, dönüp dolaşmış, tekrar Paris mahkemesine gelmiş, birkaç gün evvel, maznunun gıyabmda cereyan etmiştir. Tabiî, davanm sukutuna karar verildi. Rivayete göre bu suçu, ötekinden de büyükmüş. O kadar büyükmüş ki, celsede hazır bulunan zariflerden biri yanmdakine: îyi ki idam edildi, demiş, kim bilir ne ağır cezaya mahkum olacaktı! VİLÂYETTE MemıHar b^kkındaki kararlar İdare heyetlerince memurlar hakkında verilen lüzum veva men'i muhakeme ka'arlarmın Dahiliye Vekâletine gönderiien nüshalannm musaddak olması. vilâyetlero W Şimdiye kadar muhtelif yerlerde Mithra ilâhının hepsi kabartma resım şeklinde eserleri bulunmuştur. Bu hey kelde Mithra'nın vaziyeti evvelce bulu nan kabartmalardaki gibi, başım göklere kaldırmış, sol bacağile bir öküzün omzunu sıkmaktadır. Sol eli öküzün başını kesmek için hazırlıyor. Statünün sağ eli kırılmıştır, amma heykelin duruş vaziyetinden ve adalelerin hareketinden bu kırılmış kolun da vaziyeti kolaylıkla tespit olunuyor. Sağ eli hafifçe kaldırıl mış ve elinde bir kesici âletin bulunduğu muhtemeldir, çünkü şimdiye kadar bu îç ticaret umum müdürü şehrimizde İç ticaret umum müdürü Mümtaz Rek, Ankaradan şehrimize gelmiştır. Mümtaz Rek, şehrimizde birkaç gün kalarak iç ticaret umum müdürlüğünü alâkalandıran dairelerde tetkiklerde bulunacaktır. Umum müdür, dün îktisad Vekâleti ihracatı kontrol dairesinı ziyaretle bir müddet meşgul olmu§ ve bilhassa şehrimizde faaliyete geçen tiftık kursunu tetkik etmiştir. Umum müdür, dün öğleden sonra Türkofis İstanbul şubesini zıyaret ederek müdür Cemal Ziya ile görüşmüştür. Bir müddettenberi Avrupada bulunmakta olan doktor General Tevfik Sağlam dün sehrinvze gelmistir. f Ayvalık Halkevinde bir konser J SAFAFnniN KARANAKÇl Beyoğlunda Madalyon sokağında Şabana aid 2 numaralı evin bacasmdan yangın çıkmış, etrafa sirayet etmeden söndürülmüştür. Düşeme tahtalarının yanması ile neticelenen yangmın, bacadaki kurumlann tutusmasından ileri geldiğı ve evin sigortasız olduğu anla T»Iebe b"»*Hp;i irîn calışmalar Ün'versite Talebe Birliğinin tekrar sılmıştır. acılmasına karar verildiğini yaznvıştık. Otomobil, araba çarpışması Dekanlar, profesörler ve birkac talebeBakırköyde Çavuşbaşı çiftliğinde nin istirakile komisvonlar halinde etrafNıkonun yanmda çalışan Ahmed oğlu lı etüd yapılıyor. Toplantılardan sonra Ali isminde birisi, evvelki gece saat raporlar hazırlanacakhr. Bu raporlar 22 de, boş arabası ile giderken Zeytin dekanlar meclisinde görüsüldükten sonburnunda asfalt yol üzerinde Bakırköy ra nizamname tanzim edilecektir. Bu den gelmekte olan 2205 plâkah taksinin suretle talebe bırliği mart ayı içinde yesadmesine uğramıştır. Araba beygirleri ni teşkilâtı ile faaliyete geçmiş buluyaralanrmştır. nacaktır. Yangın başlangıcı Üniversite rektörü Cemil Bilsel yeni sene bütçesi etrafında görüşmek üzere bu ak?am Ankarava sidecektir. Rektö^. Maarif Vekâleti ile temas ederek Üniversitenin ihtiyaçlarım bildirecek ve vaml^c?k tesisat icin bu sene bütçesine fazla tahsisat konulmasını isteveeektir. Ankaraya gidiyor Doktor Tevfik Sağlam Okaziyon güzel bir yatak odası Ayvalık (Hususî) Halkevimizin faaliyeti günden güne inkişaf etmektedir. 300 kişilik bir dinleyici karşısında, yeni teşkil edilen orkestra muvaffakiyetli bir konser vermiştir. Aynca halk şarkıları çalan ve okuyan 5 kişilik ayrı bir heyet de bu konserin çalışmalarına iştirak etmiştir. Gönderdiğim resim, konser veren gencleri göstermektedir. İtina ile yaptırılmış çok ffüzel bir yatak odası okaziyon olarak satıhktır. Beyoglu, İstiklâl caddesi 353 numaralı mağazaya müracaat edilmesi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: