April 9, 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

April 9, 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Nisan 1939 CUMHUBÎYET ŞEHRİN İÇİNDEN Iktısadî hareketler Harb tehlikesi ve beynelmilel piyasa PAZAPDAN PAZABA Açıkgözün macerası Bugün ne pişireyim? Kavgasız Hep o sistem Dört mevsim ediyorlar, kahraman Arnavudlar düşmanı püskürtüyorlar...» tarzında palavralar savuruyorlardı. Ayni gazeteler kahraman Habeşlilerin, kahraman Ispanya cumhuriyetçilerinin, kahraman Çinlilerın de her gün zaferlerini ilân edip durmuşlardı. Habeşistan ve Ispanya baştanbaşa, Çinin de yandan fazlası karşı tarafın eline geçti. Arnavudluğa gelince, Musso Amansız avukat düşmanı bir tngiliz Persi Hörst, hayatmda tek avukata selâm vermemiştir Hıçkıran Aınavudluk Her millet, kendi başının kaygusuna düşmüştür. Küçük ve zayıf Arnavudluk, yardımı ancak kendi küçük ve zayıf varlığından bekliyebilir Taksimde «Tan» apartımanının önündeyim: Arnavudluk konsoloshanesi, işte burası... Bir mezar sükutuna bürünen karanlık medhalde el«ni dokundurduğum zil, bir tehlike çanı gibi uzun uzun öttü. Biraz sonra, yarı açılan kapıdan: Kimi istiyorsunuz? diye sordular. Konsolosu göreceğim! Odadan gelen ayak sesleri birdenbire kesildi ve tekrar aralanan kapının arkasında, uzunca boylu bir genc göründü: Buyurunuz efendim... Gayet güzel türkçe konuşuyordu; sordum: Kiminle teşerrüf ediyorum? Hüviyetini bildirmemeği tercih etti: Gazeteci olduğunuza göre, sizin için sadece bir «Arnavud» um. Bu kadarı kâfi gelmez mi?... Kalesi muhasara edilmiş bir kumandandan farkı olmıyan nâzik muhatabım, bunu söylerken, bir yandan da bana yer gösteriyordu: Bir Arnavud sigarası almaz mısınız? 3u dakikada, bütün kara, deniz ve hava kapıları cehennem ateşlerile çevrilroiş, bütün limanlan tahrib edilmiş, payitahana vanncaya kadar bütün kasabalan işgal altına alınmış fakir ve küçük Arnavudluğun mümessillerinden biri olmak talıhsizliğini kurtarıknış bir «eref bahasma dahi olsa gizlemeğe muvaffak olamıyan bu meçhul Arnavud vatandaşına içimde, anlaşımlaz ve anlatılamaz, bir sızı duyarak bakıyorum. Aramızda bu bakışların devamına münhasır kalan kısa, fakat derin bir sükut hüküm sürüyor. Bu sükutu ilk ihlâl eden ben oluyorum: " Tirandan yeni bir haber var mı?.. Kontakt yapan bir elektrik teline dokunmuş gıbi sarsılıyor Sonra, dudaklarında sallanan acı bir işmizazla iıâve ediyor: «Tiran» ı terkettik... Ve bunun tabiî bir netice olduğunu tasrih etmek ihriyacile: Zaten diyor, sahilde tutunmak imkânı yoktu. Düşmanı mümkün mertebe oyalayarak içerilere çekilmek zanırî idi. Size şu kadannı söyliyeyim ki: Kasabalarda, hemen hemer. tek insan kalmamış, hepsi dağlık mmtakalara çekilmişlerdir. Düşmana karşı ciddî bir mukavemet gösterilebileceğine inanıyor musunuz? f Merinos yetiştiricileri arasında bir müsabakaj Dünya sulhu, iki bahardır harb tehdidi altındadır ve dünya ticareti de iki yılAçıkgözün maceras* dır şirazesinden çıkmış bulunuyor: Geçen Pabucunu çıka»" sene Almanyanın Südet arazisi üzerindemış, ayaklannın u ki isteklerile beliren Avrupa üzerindeki cuna basa basa, harb bulutlan bugün İtalyanın hareketile | f I e t u y k u s u n d a Arnavudluk üzermde tekasüf etmijür; j sayın generalin yayarın için gÖstereceği tezahürü şimdiden tağına yaklaşmış, tahmin etmek biraz müşkül ise de muhakYazan: SALÂHADD1N GÜNGÖR kak olan jey, Avrupa ve Akdeniz hav maymuncuğunu onun mahremiyetine Gözünü Kral Zogo'nun duvardaki yağ zası üzerinde bir harbın dolaştığıdır. Bü 3okmu§, içindeki fitün dünya ticareti bu vaziyetin tesiri allı boya resmine çevirerek: kirleri çalmış, gazetmda, endişeli, ezici, aşırı ihtiyatlı bir ha Şimdiden, diyor, kat'î bir hüküm tesinde pazara çıkaverilemez. Fakat ümidimiz çok kuvvetli va içinde sürüklenip gidiyor. rınca manevî polis dir. Kral Zogo. kTndi miüetinden' kırk | , Ticaretin başhca düşmam olan harbin bu kadar yakından hissolunduğu bir sıra1 yakasına yapışmış, yapışınca açıkgöz s a dört defa kalabalık ve bin defa fazla müy Irmı e k e n d ı m toplamağa çalısarak: d d bi l h | §I r m ı « J kendini toplamağa çalısarak: sellâh bir millete karş' küçük Arnavud da, dünya iktısadî vaziyetinde bir salah | § « bunlan sana getiriyordum! Ben milletinin göğsünü siper etmekten korkma ve inkişaf beklemek muhaldir. Bilâkis geçen bahardanberi gö'rülen durgunluk, tnü demiş. dığmı, bütün dünyaya ispat etti. Küçük Bu iddiaya göre açıkgözün vaziyeti ordumuz bu sözü ne büyük bir imanla tekabil itimadsızlık için çekinmenin gittikşöyle birşey: Bir yandan generale dönüsöylüyordu ancak yırmi beş bin kişilik çe arttığını görüyor ve hissediyoruz. Harbi Umuminin verdiği büyük ders yor, yerlere kadar iğiliyor: bir kuvvet teşkil ettiği ve tek tayyaremiz Sayın general! Sizin bu memleolmadığı halde, istilâcıiarı hayli zaman ten istifade edilerek, beynelmilel ticarette t ı , D kıu kı . • 8görülen zahırî hararet, bazı devietlerın, kete yaptığınız büyük iyilikleri takdir et• ugraştıracaktır. Bız bilhassa bir nokta u ' " , , . , , , . t1 .., ı.istek ve alışları, r fiatlan mediler. Sizde kâinatı peşinden sürüklizerinde ısrar ediyoruz: «Arnavud milleleri piyasayı daha fazla teenniye sevket yecek bir kudret var! ti, ölmesini bilen bir millettir!» diyoruz. îçinde bulunduğumuz en kötü şartlar al mektedir. En fazla rağbetin gıda maddeDiyor, bir yandan da halka dönerek: tmda bile ana toprağımızı, kendi ihtiyarı lerine oluşu, en çok paranın harb sanayii Enayiyi kafese koydum, ham maddelerine verilişi gözden kaçmımızla düşmana terketmiyeceğiz. yor; harb stoklannın yığınlanna mümkün dım ağzmdan lâf almaktı! diyor. Tiran radyosu, artık çalışmıyor deKarga ile rilki hikâyesi. Kargamn ağolduğu kadar daha bir şeyler ilâvesine çağil mi?... zından peyniri kapmak için ona şarkı çılışıldığı görünüp biliniyor. Hissedilir bir iççekişi arasında cevab Eğer, bu kadar yakın tehlikeye rağmen ğırtan tilki, Şarkılı îbret muharririne de verdi: yakm bir harb dünya sulhunu bozmıya ibret şarkılan söyletmek istemiş. Hayır! Çalışmıyor. Son olarak, cak ve bugünkü medeniyet böyle yıkıcı bir Fakat ne sayın general bir karga, ne onu dün gece, saat yirtni buçukta dinletehlikeden daha uzun seneler yakasmı kur de açıkgöz gazeteci bir tilkidir. Hile yadik. Neşriyat yapan istasyonun başka bir tarabilecek olsa dahi bu havanın devamı rıyolda kaldı. General gaflet uykusundan merkeze nakledileceğini haber verdikten dünya iktısadiyatının mahvına, içfnden sonra, artık konuşmadı. uyandı ve açıkgöz yakalandı. çıkılatnıyacak, tesiri kolayca izale edileSesini kaybettiği vatanına karşı duyduGeneralin memleketine hizmetlerinî ve miyecek bir buhranın doğmasına başhca ğu hasret ifadesi, kızarmış gözlerinin içinâmil olacaktır. Beşeriyet, bu gayritabiîh on beş senelik vakur sükutunu bilenler de okunuyordu. Devam etti: onun aldatılmış ve megalomani damarığin cezasını çok ağ;r çekeceğe benziyor. Maamafih, bu sükut muvakkat oF. G. na basılmış olduğunu anladılar. Fakat, lacaktır. Yakında başka bir merkezden açıkgöz gene gayelerinden birine kavuştekrar neşriyata başlanılacağını umuyotu, nifak ocağmı tutuşturdu ya!.. nım. Çünkü telsiz teçhizatı Tiranda bırakılmamıştır. Bu#>"n ne pişireyim? Kral Zogo'nun nerede bulunduğuHani ev kadmlanu biliyor musunuz?... rınm günlük bir derd Nerede bulunduğunu bilmiyorum leri vardır, her sabah amma, ordusunun başında olduğuna emidüşünürler: «Bugün nim. Kral, elindeki silâhı kolayhkla tesne y e m e k yapalim eden bir adam değildir. Fakat bunun yım?» pek nispetsiz bir mücadele olduğunu da Politikaya düşkün kabul etmek lâzım... Bire karşı kırk dört!. bir kadın sövle bir Bursa (Hususî) Asliye ceza mah çare bulmuş: Her Dev ile bir beşik yavrusu arasmdaki mu kemesinde enteresan bir dolandıncılık gazetenin ilk sacadele de ancak bu kadar merhametsizce rhuhakemesine başlarimıştır. hifesine bakarak kavuku bulabilirdü... an bir papaz, dolandıran da bir Erme Arnavudluğun Yugoslavyadan yar n dir. Şehrimizde parmakla sayılacak rarını veriyormuş. Meselâ, Almanya Çedım talebinde bulunduğuna dair bazı ri kadar az hıristiyan bulunması, bu do koSIovakyayı aldı, kadın aşçısma emrevayetler var! andıncılığa imkân vermiştir. Bursamn diyor: Bu rivayetlerin sıhhatine inanmam! yegâne kilisesi olan Hocaalizade ma Domuz pirzolası! Çünkü her millet, kendi başının kaygısı hallesindeki kilisenin papazı Manton aİngiltere Lehistanla anlaştı. Kadın emna düşmüştür. Küçük ve zayıf Arnavud dındaki Fransıza, tstanbulda yaptığı bir rediyor: luk, yardımı ancak kendi küçük ve zayıf Biftek! hırsızlık suçundan altı sene üç ay hapvarlığından bekliyebilir! Bu sayın bayanm dün hangi yemekleri e mahkum olup Bursa hapisanesine Salahaddin GÜNGÖR tercih ettiğini anlamak zor değil. Gazegönderilen Hayık admda bir Ermeni teyi eline alır almaz aşçısma bağırmıştır: müracaat etmiştir. Makarna ve prasa! Müracaat de şu şekilde olmuştur: HaKavgasız yık, diğer bazı mahkumlarla birlikte kiBir Fransız karikatürü, Hitler'e, «Kaviseye mücavir Kız Enstitüsü binasmda gam» adlı kitabmın adıriı şöyle değiştirçalıştınlırken bir kolayını bulup mahkumlann istirahat ettikleri sırada pa mesini tavsiye ediyor: «Kavgasız». Güzel amma Fransız artisti biraz apaza gitmiştir. Kurnaz Ermeni kendisi cele etmiş. Henüz bu kavgasız istilâ'arın nin şoför olduğunu, bir kaza netıcesinde mahkum olmuşsa da mahkumiyetini bi kavgaya mı, banşa mı çıkacağını bilmitirerek Adliye binasımn tamirini ta yoruz. Banşa çıkacağını bilseydik, bu kaahhüd ettiğini, bunun için de kendisinde rikatürü ilham eden realite, Alman Devmevcud üç, dört yüz liranm buna kifa et Reisine Nobel sulh mükâfatnı kazanyet edemiyeceği cihetle kendisine nak d:racak kadar lehinde tefsir edilmek lâden yardım edilmesini dindar bir eda :1e zım gelirdi! Papası dolandıran mahkum Ermeni Bursada enteresan bir davaya bakılıyor Müsabakaya giren Merinos knznları Bursa (Hususî) Merinos koyunu yetiştiricilerı arasında Bursa mezbahasında yapılan kesim müsabakasına Bursa merkezile Yenişehir, Karacabey ve M. Kemalpaşa kazalarındaki 125 ten fazla yetiştirici iştirak etmıştir. Müsabakaya giren 240 kuzu kesilmiştir. Bu kuzular evvelâ canlı iken tartılmışlar, kesildikten sonra tekrar tartılarak verdikleri et randımanına göre derecelere aynl mışlardı. Bunlar arasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncüler ayrılarak sahiblerine para mükâfatı verilmiştir. Bu müsabaka valnız halk yetiştiricilerine mahsus oMuğundan Karacabev harasmdaki Mer'rsos Yetiştirme ciftl ği iştirak etmemiştir. 30 ar lira, 14 kuzu ikinci derecey: almış, bunlann sahiblerine de yirmişer lira, 20 kuzu üçüncülüğü almış, sahiblerine on beşer lira, 26 kuzu dördüncülük almış, sahiblerine onar lira mükâfat ver.lmiştir. Birincilik alan kuzuların sahibleri: Çalış köyünden Mehdi Kâhya, Düm berez köyünden (M. Kemalpaşa) İlyas Özsoy, Bursa Paşa çiftliği sahibı Mu hiddın Sincsoy, Karacabeyden Nail. Sultaniye kövünden Ali, Köprübaşı çiftliği sahibi Süreyva, Yen'şer Koyunhi sardan Mehmed Pomak, Karacaaliden Ali Osman Horasan, Minareliçavuştan Süleyman Gündoğdu, Minareliçavuştan Tahir Güney.. papazdan rica etmiştir. Papazm mezheHep o sistem bini de kabul etmiş gibi görünen Hayık, Ben zavallı Arnavudluğun yutulacağıbu suretle papazdan 50, 50 ve 25 olmak nı daha ilk gün, bazı gazetelerimizin ağüzere üç defada 125 lira dolandırmaya zmdan anladım: «Kahraman Arnavudmuvaffak olmuştur. Dördüncü seferin lar memleketlerini karış karış müdafaa de bir hususî otomobille gene kiliseye gelen Hayık, kapıcı Aliden on lira istemi§, Adliye binasımn tamirine müte allik işlerin biraz sıkıştığını söylemiş, ayni zamanda yanında bulundurduğu bir adam da Hayığı tasdık etmiştir. Kapıcı Ali kendisinde para olmadığını ileri sürerek papaza gitmiş, papaz Manton kızarak: Buhar, elektriğe galib geldi Persi Hörst ismindeki bir İngiliz, avukatların âmansız düşmanı olmakla meşhurdur. Şimdi ölmüş bulunan bu adam, hayatmda «avukatlarla uğraşmak» prensipini benimsemiş, bu husustaki uğraşmalan zaman zaman gazetelere aksetmiştir. Kendisi, avukatlar aleyhinde sözle, gazetelerde makaleler neşretmekle propaganda yapmayı kâfi görmez, arada sırada Londranın en kalabalık caddelerinde doIaşarak daha başka türlü de propaganda yaparmış. Başına bir silindir şapka giyer, bu silindir şaokanın nmjfeharrik olan ilît kısmı, kendi kendine boyuna döner ve sağdan soldan, ileriden geriden şapka üzerindeki bir yazı herkes tarafından okunabilirmiş: «Avukatlardan sakınınız!...» Bu yazile de propaganda yapan adam, lini bugün Zogo'nun ensesinde boza piyaşadığı müddetçe hiçbir avukata hiçbir şiriyor ve Itaİyan askerleri Tiran'da mı iş havale etmediği gibi, tek avukatı yanısır patlatıyorlar. na yaklaştırmamış, hüviyetini bilerek tek Palavrayı bırakalım. Millî menfaat avukata selâm vermemiştir. okuyucuyu aldatmakta değil, ona hakiPersi Hörst, bu meşhur avukat düşmakati olduğu gibi yazmaktadır. Ajansların nı, günün birinde hayata gözlerini kapabirkaç gün, bazan da birkaç saat sonra dıktan sonra, iş birdenbire değişmiştir. tekzib edecekleri yalanlar uyduran bu Kendisi, hemen hemen yarım mılyon radgazeteler, millî menfaatimiz değil, ken desinde miras bırakmıştır. Mirasın bir kısdi çarpık ideolojileri bakımından da hiç mı, akraba ve tallukatma düşmektedir. birşey kazanmış olmazlar. Fakat, mirasından mühım bir kısmını da Dört mevsim «hukuk sahasında ıslahat cemiyeti» ne vasiyet etmiş. bulunuyor. Mirasın cemiy^te tahsis edilmıyen kısmına konan mirasçılar, cemiyete bırakılan kısmı da aralarında paylaşmağı düşünmüşler, vasiyetnamenin muteber sayılamıyacağım iddia ederek, dava açmışlardır. Yukarıda ısmi geçen cemiyetin bir hayır müessesesi sayılıp *ayılamıyacağmı münakaşa ederek, kanunun maddeleri arasında vasiyeti kayndtmak jstemekte, şekle aid bazı cihetlere dokunmaktadırlar. Bu suretle de avukattan nefret eden adamın mirası etrafmda, varislerin ve cemiyetin tevkil ettiği müteaddid avukatlar çarpismaktadırlar. Diğer taraftan, davaya bakan hâkım, muhakeme celselerinden birinde «mi ! eDört mevsimin birisi kıştır, fırtınalı ve veffanın vasiyetnameyi hazırlarken hiç soğuktur. öteki yazdır, boğucu sıcaklarla değilse bir avukata o':un danışmamış olgeçer. Fakat biraz nefes almak imkânı ması, esef edilecek bir^eydir. Halbuki iki bahara kalmıştır. Hepimiz omm il şimdi mesele bircok avuk?Mn elinde didikkını de, sonunu da severız. Kuniar ma îenıp auruyor» aemışıır. v dsıycaıamcnıu tanziminde kanunun bazı maddelerine gölum. Velâkin, öyle bir dünyada yaşıyoruz re şekle aid bazı cihetlerin tasrih edümiyerek mÜDhem bırakılmış olmas'. vasiveki, politika fırhnalan baharlann da keyti mesele haline sokmakta ve mevzu, allfini kaçırmaya başladı. Bütün manevra ka uyandırmak^dır. Hâkimin esaslı bir lar, tehdidler, ültiamtomlar, işgaller, il tetkikten sonra bildireceği karar, meraıkla haklar hep baharlara tesadüf ediyor. Ge beklenmektedir. çen sonbaharda Südet arazisi Almanyaya ilhak edildi ve dünya büyük bir harb korkusu geçirdi; bu ilkbaharda bütün ÇekoSlovakya ve Arnavudluk işgal edildi. IBaşmaltaletlen devami Eski zamanda bahar, «ilânıaşk» mev Mussolini bu hareketile bir cevab vermek simiydi. Şimdinin bahannda ne ilânıaşk istemiştir. Hâdisenin arkasında şu satırver, nede ilânıharb! Fakat âşıklar ve fa lan okumak mümkündür: Dikkat et! tihler, göz koyduklarını bir anda ele geKarşıma çıkarmaya savaştığın biçareleri işte ben böyle birer birer yutarım ha! çiriyorlar. Kalbleri, vücudleri ve ülkeıeri 2 Yugoslavyayı ve dolayısile Balfethetmenin bu kadar kolay olduğu bir kan devletlerini ikaz ederek onları suya dünyada, artık, baharın gülü ve bülbülü sabuna dokunmaz bir hale getirmek. Areski ve acayib bir Acem masalından baş navudluğun bilfiil İtalyan işgali altında bulunması, îtalyaya herhangi bir vaziyetka nedir? SERVER BEDl te garbdan ve cenubdan Yugoslavyayı kıskaç içine almak imkânlarını vermekteBir batmda üç çocuk dir. Bu ise, muhtemel bir Akdeniz harbinde, hareket serbestisi bakımından İtalDeveli (Hususî) Kazamıza bağlı Ayşepınar köyünden Derviş oğlu Ömer ya için mühim bir kazanc teşkil eder. 3 Çoktanberi sakin bulunan faşist karısı Şerıfe bir batında 3 erkek çocuk hükumeti, şimalde komşusunun son mudoğumuş, kadın, doğumdan üç gün sonra ölmüştür. Çocuklann vücudlerinde hiç vaffakiyetleri üzerine siyasî prestijini tac bir noksanlık yoktur, üçü de berhayat zelemek dü üncesile, zaten kendi eseri olan ve İtalya sayesinde yaşıyan küçük tır. bir devleti bütün bütün ilhak edivermiştir. Bu saydığımız noktalardan her biri ayrı ayrı doğru olabileceği gıbı, hıçbırınm hakikate uymaması, yahud her birinin hakikatten küçük bir parça sak'aması ihtimali de vardır. Vaziyeti zaman aydmlatacak! NAHtR NADÎ Arnavudluk tarihe karışırken Açık teşekkür Ailemizin eski emektan, çocuklan Ona ben 125 lira verdim. Daha mı mın sütninesi (Emine Tuna) nın ölü vereyim? diye reddetmiştir. mile neticelenen hastalığmda, Beyoğlu İş mahkemeye int.kal etmi§, Hayık hastanesi sertabibi Fikret Onoralp başmahkemede evvelâ inkâr etmiş, ancak ta olduğu halde. kıymetli dahiliye hek mimiz Necmeddin Hakkı İzmirlinin ve adedi kırkı bulan hıristiyanlardan iane bilhassa çok tehlikeli bir kanser ameliolarak topladığmı söylediği on beş lira yesin1, şimdiye kadar emsali pek az göaldığını söylemiştir. rülen bir meharetle ba^ara^ak, avnca Papazm teklifi veçhile dinini kabul etkalbinden de rahatsız olan hastamızı Bu kesim müsabakasında gördük ve mediğinden kendisine böyle bir iftirada aylarca yaşatm?*a muvaffak olan ooeMerinos veti^tirme müfettişi Tevfik, inandık ki, merinos davası muht'mizde bulunduğunu iddia etmiştir. ratör Sadreddin Onaranın ve doktor davetlilere hntaben mer nos davamız inanla kavranmıs ve yetiştiriciler taraZeki ile hastanenm süzide B=>«hems:iresi Reis Bürhaneddin Hayık! Seninle hakkmda iza^at vermi=tir. Bundan son fır^an famamile benimser>miştir. Senihanın, hem^ire Vedia. Jalenin ve İstanbulda epeyce karşılaşmıştık. Hele ra VaHmİ7 Pef'k Sover. merinos faali erkek, kadm bütün hastabakıcıkrın. msonra avnca ağıl ve bakım doğru söyle bakalım! deyince, gene bu yeti üzerinde hükrmetçe yaoılan uzun sanlık ve şefkat duygularının en vük sı yamiacaktır. Hükumet. yetetkiklen. bun^rdan sonra varılan ne tietiric lerin sattıkian merinos yününün şekilde iane olarak aldığını bildirmiştir sek tezahürlerle gösterdikleri alâka ve Hasta olan papaz Mantonla kapıcı Ali ve ticev: anlatmıştır. ihtimama karşı ailece h'ssettieimiz beher kilosu basma orim de verecektir fırıncı Nazifin celblerile dinlenmelerine Müsabakava gıren ve derece alan 70 j Bu suretle memlekette merinos koyun Amerika Baltimor civarında buharla ve elektrikle müteharrik ik minnettarh&ı bu sütunlarda arıkca ifay karar verilerek muhakeme taLk edilmiş lokomotif arasında bir yarış tertib olunmuş, buharla işliyen lokomotü. di ' de etmeği ben üzerime alıvorum. kuzunun saVbine rıara mükâfatı veril j larını üretme yolunda büyük bir teşvik i Salahaddin Güngör tir. miştir. On kuzu birinci gelmiş, bunlara'yolu açmış bulunmaktadır. ğerini geçmiştiı; irinci

Bu sayıdan diğer sayfalar: