19 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

19 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 19 Haziran 193Î Ruçuğun aşkı Hüseyin kaşlannı çatarak: Çocuk! diye mınldandı. Genc kız, aynanm önünde beyar müslinden eteklerı ipek dantellerle süslü ve kollan iki kelebek kanadı gibi omuzlarında yükselen ve ona eski resimlerdeki kü çük prenslerin rüyalı, Iâtif halini veren elbisesini düzeltmekle meşguldü. Aynanın içinden pembe yüzü, koyu siyah gözleri parlayarak genc adama güldü. Kuş gibi bir sesle cıvıldadı: Evet, çocuk... Fakat babam'a senin nazannda... Işte görüyorsun ki herkes senin gibi düşünmüyor. Çocuk, fakat bu çocuğu sevenler var dostum... Ona çılgın gibi âşık olanlar, ona belki de senin gülerek alay edeceğin en ateşli, en güzel sözlerle hitab edenler var. Sustu. Hafif kahkahalarla gülüyordu. Aynanm önünden aynldı, odanın ortasmda eteklerini tutarak dans eder gibi döndü. Siyah bukleleri hafıf hafif sallanıyor vc koyu parlak bir saç parçası geniş alnına doğru tel tel ayrılarak uçuşuyordu. Mercan rengi yanm aralık dudaklarında hafif bir ürperti vardı. Gözleri ise sanki kendi güzelliğine, tazeliğine hayran gibi hafif bir şaşkınlık ve sevincle biraz daha büyümüş, alnmı iki siyah ipekten çizgi halinde süsliyen kaşlarından biri yukan doğru kalkmıştı. Peride Celâl Marlene Ditrichin başına gelenler Maruf sinema yıldızı bazı eşyasını ve mücevherlerini vergiye yatırdı R A D VO Deanna'nın ilk aşkı Henüz on yedi buçuk yaşında olan küçük yıldız Paul Vaughn isminde bir rejisör muavinile sevişmeğe başladı Holivud'dan yazılıyor: Universal sinema şirketi, böyle bir felâketin başına geleceğini hiç de tahmin etmiyordu. Üç senedir, hayatında değil, filimlerinde bile aşk ve sevgi bahsine yanaşmadan hep masum çocuk rollerini oynıyan Deanna Durbin'in bir gün gelip delicesine âşık olacağını ve Deanna ve müstakbel nişanlısı Paul Vaughn bir mesleğ'ni ihmal edelokantada birlikte yemek yerlerken... ceğini.. Çevirdiği kordelâlarda daima filim amilinin ve rejisö Deanna, dedim, artık kimse ne kendisine gösterdiği yolda körü «Üç modern kız» dan, ne de «Ne şeker run körüne yürümek fazilet ve meziyetini şey!» den bahsetmiyor. Herkes nişanlangösteren genc yıldız hususî hayatında oy mana ve izdivacına aid dedikodularla nıyacağı rolün senaryosunu ve bu oyun mesgul.. Dik dik beni süzdü: daki partönerini hiç kimseye sormadan bizzat intihab etti. Bu aşk ve sevgi par Rica ederim, diye cevab verdi, o töneri ne bir Robert Taylor, ne bir prens, dedikoducular arasma siz de kanşmayıne de bir milyonerin oğludur. Aleîâde bir nız. Benim hususî hayatımm ancak kenrejisör muavini.. dimi alâkadar edebileceğini ve bunun Halbuki gerek ailesi, gerek mensub için kimseye hesab vermek mecburiyetinolduğu kumpanya, onun istikbali için ne de olmadığımı pekâlâ takdir edersiniz! ler düşünmüyorlardı neler.. Gitgide daHele şu dünkü çocuğa bakm.. Adeta ha ciddî, daha kuvvetli filimler çevirecek durmuş, oturmuş, feleğin binbir çembe ve sesi adamakılh tekâmül ettikten sonra rinden geçmiş artistlerin lisanını kullamMetropoliten operasında başrollere çıka yor. Buna karşı ısrar gösterip onu kızdıcak bir artist olacaktı.. rabilir miydim?. Hayır.. Fakat size, büEvet, Deanne bu ümidlerin pek yerintün kuvvetimle temin edeyim ki Deanna de olduğuna dair deliller göstermekten ile Paul Vaghn aylardanberi tanışıyorlar de hali kalmıyordu. Geçenlerde kendisive son zamanlarda yekdiğerlerinden ayni ziyaret ettiğim bir gün baktım, hocası rılmaz bir hale geldiler. Arabalarda beMadam Morisson'la birlikte Persifal oraber geziyorlar, plâjlada birlikte banyo perasını tetkik ediyor. Manalı manalı yapıyorlar, lokantalarda karşı karşıya yüzüne baktığımı görünce: Zannetmeyin ki, dedi, müstakbel yemek yiyorlar, gece lokallerinde daima filimlerinin birinde bu operalardan par yekdiğerlerile dans ediyorlar, yani seviçalar söyliyeceğim.. Hayır.. Yalnız ken şiyorlar.. Bizim için temenni edilecek şey şudur, aşk ve izdivacla meslekî mecburiyetler arasmdaki ihrilâf ve zıddiyetin acılannı Deanna bu genc yaşında duymasın. O minimini avuçlarında sevgi ve aile saadetile san'at hayatındaki muvaffakiyeti ayni zamanda zaptedebilsin. örtüvermişti. Hüseyin, onun dışarıda: Dadı, ben yemeğe Jülideye gidi yorum, akşam erken dönerim, diye bağırdığını duydu. Sokak kapısı örtüldü ve her taraf dprin bir sessizlık içinde kaldı. akşamki programj Türkıye Radyodrfüzyon Postaları DALGA UZUNLUĞÜ 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kca. 20 Kw. T. A. P 31,70 m. 9465 K.CS. 20 Kw. 12,30 Program, 12,35 Turk müziği Pl. 13,00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteorolojı haberleri. 131514 Müzik (Karışık. program Pl.) 19,00 Program, 19,05 Miızık (Bır solLst Pl.) 19,15 Türk müziği (Fasıl heyetı) 20,00 Memleket saat ayarı, ajans ve m.eteoroloji haberleri. 20,15 Neş'ell plâklarR. 20,20 Turk müziği 1 Bayatıaraban peşrevi. 2 Haşim Bey Bayatiaraban şarkı Nimeti vaslm için 3 Rahmi Beyin Bayatiaraban şarkı Gönlümü hicrana yaktı. 4 Kanun taksimi. 5 Suyolcu Bayatiaraban şarkı Neyleyeyim nıcedeyiın olamam. 6 Bayatiaraban şarkı Düşme dağda gezen geyiğin 7 Bayatiaraban saz sema isl 8 Leylâ Hanım Hicaz şarkı Zeki sev da duymadım. 9 Salâhaddin Pınar Hüzzam şarkı Umldini kirpiklerine 10 Hayri Yenigün Hüzzam şarkı Ölursem yazıktır sana kanmadan 21,00 Konuşma (Doktorun saati) 21,15 Müzik (Ferhunde Erkin tarafından Brahms'dan piyano parçaları) 21,35 Müzik (Melodiler Pl.) 21,45 Konuşma 22,00 Müzik (Küçük orkestra Şef: Necıb Aşkm) 23,00 Son ajans haberleri, ziraat, esham, tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 23,20 Müzik (Cazband Pl.) 23,55 24 Yarınki program. Genc adam kendi kendint; Nasıl da yalan söylüyor! diye, mınldandı. Gidıp bir koltuğa oturdu. Düşünmeye başladı. O, işin bu kadar ciddî bir şekil alabileceğini şimdiye kadar aklından geçirmemişti. Nazan, doğru söylüyordu. Genc kız, kendisini köşelere çekip, gözleri parlayarak küçük itiraflarda bulunmaya kalktığı, bir adam sevdiğinden, bu adamm kır saçları olduğundan ve ateşli gözlerle kendisine baktığmdan bahsettiğı zaman bütün bu sözleri de gene onun şakalanndan biri zannetmişti. Dayısı, daha geçenlerde ona Nazanı işaret ederek manalı bir tebessümle: Bu kızda bir hal var, demişti, âşık mı oldu nedir! Genc adamm dudaklan öfke ile kısıldı. Şu küçük budalaya ne diye mâni olmamış ve onu büyük bir ağabey gibi azarlamamıştı? Onun bir fen adamı diye bahsettiği, göklere çıkardığı ve ismini söylemek istemediği bu adam kimdi? Ya ahOdanın ortasında büyük bir ahenk ve lâksız çapkmm biri ise... Ya masum, ale«li zarafetle dönerek birdenbire geldi, genc bir âşık rolü oynayrp kızm yüzüne gülüadamm karşısında durdu. Ellerini iki ya yorsa... Hüseyin, birdenbire kalktı, odada asanına sahverdi, göğsü heyecandan inip kalbiyetle gezinmeye başladı, şimdi kafasma karak: en korkunc ihtimaller hücum ediyordu: Seviyorum, dedi, seviyorum ve sizBir otel odası... Bilmeden kanşık bir içki lerin zannınızın hilâfma artık çocuk değiiçip kendini kaybeden genc kız... Adamm lim. bir hilesile mahsus kaçırılan son vapur... Hüseyin ilk defa kalbinde birşeyin kı Yani ahlâksız bir kadm avcısmın s?f bir rıldığını, derin bir sıkmtı içinde kaldıaını kızı düşürmek için kullanabileceği bütün hissetti. Şimdiye kadar bu çocuğun bütün çirkin vasıtalar... hareketlerini dudaklarında biraz müstehHüseyin: «Allahım bu olamaz, bu olzi biraz müşfik bir tebessümle takib etmiş, mamalı.» diye mınldandı. Yüreğinin paronu sevmiş, fakat ehemmiyet vermemişti. çalandığmı hissediyordu. Şimdiye kadar Nazan, dayısınm kızı idi. Annesi yok hiç böyle derin bir acı ve endişe duyma tu. Babası i'e onu oMukça şımartarak bü mıştı. Derhal şapkasını kaptı, evden deli yütmüştü. Hüseyin, her zaman Nazanın gibi çıktı. bu bir takım kaDrisleriIe, babasınm hu îskeleye geldiği zaman Ada vapuru dudsuz sevgısinden cesaret alarak yaptığı kalkmıştı. huysuzluklarla alay etmiş, onu kızdıracak Orada biran hareketsiz kaldı. Sonra geri ve«ileler bulmaktan zevk almıştı. döndü. Akşama kadar bütün gün sokakFakat, işte, bugün ilk defa bunlardan arda ne yapacağını bilemiyerek kararsız hiçbırıni yapamıyordu. Sessiz, hatta yüzü şaşkm dolaştı. Şuraya, buraya uğradı. biraz solgun duruyor, bu küçük kıza onu Bütün vapur saatlerinde iskeleye koşuyor, ilk defa görüyormus eibi biraz şa«kın, biAda vapurundan çıkanların içinde genc raz hayran gözlerle bakıyordu. Nihayet kızı arayordu. Saat yedi oldu, genc kız birşey söylemiş olmak icin o her zamanki avdet etmedi. müstehzi tebessümile gülümsemeye çalıHüseyin nihayet kendisini biraz topşarak: ayabildi. Artık birşeyler yapmak, Adada Çocuk, çocuk! kimbilir nasıl bir felâkete maruz kalacak Diye, tekrar mınldandı. Nazan şimdi olan genc kızm imdadına koşmak lâzım ona iyice sokulmustu. geldiğini anlıyordu. Hâlâ sen alay et, divordu, hâlâ «Evvelâ babasma haber vermeüyim» alay et. Fakat on sekiz yaşında olduğumu diye düşündü. Derhal bir otomobile atlaunutma. Hele âşık olduğumu, çılgm gibi dı, dayısının evine gitti. sevdiğimi hiç unutma... Hem sen bilmiTelâşla otomobilden inip de zili çaldıyor musun ki, aşk, bazan yaşlılan cocukğı zaman kapıyı ona Nazan açh. Gene o laştırdığı gibi gencleri, hatta işte bazan beyaz, güzel elbisesi üzerindeydi ve tatlı benim gibi çocukları olgunlaştınr. tath gülümsüyordu. Demek hakikaten seviyorsun, de Genc adam onu karşısında görünce samek bir şaka değil... diye söylendi. atlerdenberi çekmekte olduğu ıstırabın bir Genc kız, birdenbire durgunlaşarak anda taştığını hissetti. Sert bir hareketle ondan ayrılmi|tı. îlerledi, masanın üzerin genc kızın kolundan tuttu ve boğulan bir de duran geniş kenarlı hasır şapkannı al sesle bağırdı: dı. Aynanm önüne geçip itina ile başına Ne zaman geldin, söyle! Ne zaman yerleştirirken cevab verdi: geldin, neredeydin! Utanmıyor musun Zaten sana ne zamandır onu sevdi sen! ğimi, rüyalarıma girdiğini, onun da yaşıNazan kolunun acısmdan bagırdı. Sonna, ağırbaşlı bir fen adamı olmasına rağra onun korkunc bir şekilde büyümüş gözmen bana lâkayd kalmadığını söylemiyor lerine, sapsarı yüzüne bakarak kekeledi: muydum? Sen bütün bunlarla yalnız alay Ne var, ne oluyorsun? Çoktan buettin. Onunla akşam üzerleri sahilde buradayım. Dur, kolumu bırak, söyliyeceluştuğumu, babamla nereye gitsek, onun ğim. Vallahi söyliyeceğim. da oraya gelerek uzaktan beni selâmladıGenc adam onun kolunu bıraktı, soluğını ve gözlerini üzerimden ayırmadığmı yaraki söylediğım zaman da inanmadın. Fakat Çabuk söyle, dedi. artık görüyorsun ki iş ciddileşiyor. Cevab beklerken tehdidkâr bir tavır Eldivenlerini, çantasını aldı, birdenbialmıştı. Genc kız geriledi, kolunu uğuşture yüzü durgunlaşmıştı. Gözlerini genc ruyor ve hafif hafif gülümsüyordu. Alçak adamdan kaçırarak, dudaklarının ucunda sesle: garib bir tebessümle: Babam duyacak, dedi, ne bağ'nyor İşte böyle muhterem halazadem, sun? Hem, bu hiddet, ne oluyor? Saat dedi, bugün onunla ilk randevumuz var. beşte buradaydım. Bunu, senin böyle şeylere ehemmiyet verGenc adam ona doğru bir kaç adım mediğini, babama ise bir tek lâf açmavaatarak kısık bir sesle: rak kadar beni sevdiğini bildiğim için iti Yalan, Adaya gitmedin, dedi, başraf ediyorum. ka yerdeydin, belki de adamm evinde... Onunla adaya gideceğim. Benimle u Delirdin mi sen, Adaya gittim işte. zunuzadıya konuşrrası lâzım ge Hem sen benim işlerime ne kanşıyorsun? söyledi. Herhalde beni babamdan iste Hüseyin, acı acı güldü: mek için müsaademi almak istiyor. Karışmamak mı? Hele şuna bakm! Ne dersin, başka ne olabilir? Şimdi babana gidip herşeyi söyliyeceğim, İkiniz yalnız mı g'd'yorsunuz? Genc kız, ona baktı. Bir an gözgöze anladın mı? O, senin aklını başına getikaldılar. Sonra Nazan sıcradı, onun boy rir. Asabî bir tavırla salona doğru yürünuna atıldı ve iki yanağından şapırtılarla meye başlamıştı. Genc kız arkasından öptü. Ondan aynldısı zaman sarib bir sekoştu, elini omzuna koydu. Şimdi yüzü vinc ve telâş içinde görünüyordu: solgun görünüyordu, gözleri gölgelenmişKapıya doğru kosarak: Ah, sen hâlâ beni çocuk zannedi ti: Babama hiç birşey söylemiyeceksin, yorsun diye, basırdı. Tabiî valn;z.. Yanımıza bir de bekçi, yahud dadımı ala dedi. Genc adam döndü, ıslık gibi bır sesle cak değilim ya!.. Hüseyin arkasından gitmek ister gibi sordu: Neden? bir hareket yaptı: Çünkü sana bütün söylediklerim ya Nazan, Nazan!. diye seslendi. Fakat genc kız çoktan dışarı fırlamış, kapıyı landı, öyle bir adam yok, evet, Adaya da v Marlen Ditrich Normandi vapuru 15 haziran perşembe günü Nevyorktan hareket ederken yolcuları heyecanda bırakan garib bir hâdise olmuştur. Şöyle ki; gemi, teşyie gelenleri dışan çıkmaya davet eden klâsik kampana nın üçüncü defa çalmdığı ve artık son hareket hazırhkları yapılmasına başlandğı sırada, vergi memurlarınm bir baskınma uğramıştır. Bunlar, vapurun yolculan meyanında bulunan maruf sinema yıldızı Marlene Dietrıch'in 284.000 dolarlık bir vergi borcundan dolayı Amerikayı terketmesine mâni olmak istemişlerdir. Geminin lüks kamaralanndan birinde kocasile ve kızile birlikte yola çıkmaya hazırlanan Marlene, beklemediği bu muamele karşısında çok müşkül vaziyette kalmış ve sinirinden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştır. Bu 284 bin doların memurlar, 1936 37 senesinden öden memiş bir borc olduğunu iddia etmiş lerdir. O tarihte Marlene, Londrada bazı fılimler çevirmiş ve bunlardan Amerika vergi memurluğunu haberdar et memiştir. Zira geçen haftadanberi A merikan tâbiiyetine geçmiş olan Mar lene Dietrich bütün kazancını bildir mek mecburiyetinde idi. Operalar ve operetler 21,05 Bruksel H: Operet temsili. 21,05 Paris (P.T.T.): Fen kulesi. 23,25 Münih: Siyah kuğular memleketlnde (II inci perde). Büyük konserler 17,05 21,20 21.20 21.45 21,45 22,05 22,05 22,05 22,50 Bruno: Dvorak, Mozart ve saır bestekârların eserlerl. Hamburg: Grieg, W€ber, Beethoveu ve sair be^tekârlarm eserleri. Melnik; Schumann ve Brahms'ın e« serleri. Doyçlandzender: Muhtelif parçalar. Hılversum ü ; Eski mu^iki. Stuttgart: Senfonik konser. Milâno: Vivaldi, Rossini; Brahms va sair bestekârların eserlerl. Varşova: Leh musikisi. Droitvich: Rimski Korsakof'un eserleri. 23,45 Kolonya: Seçme havalar. Oda musikileri 22,35 Melnik: Beethovenin eserlerl. 23,40 Kopenhag: Dvorak'm eserkri. 24,05 Doyçlandzender: Schubert, Debussj» ve sair bestekârların eserleri. Vergi memurlan güzel sinema yıldızının yanmda götürmeğe hazırlandığı 20 sandık, iki valiz ve on aded kadar da paketine vaziyed etmişlerdir. Bu da kâfi gelmemiş ve Marlene 100,000 dolar kıvmetmde tabmin edüen mücev herleri de bırakmak zaruretkuie kal di zevkitn ve musikide yükselmem için bu mıştır. işle meşgul oluyorum.. Normandi bu yüzden 40 dakika kadar O vakit Deanna'yı bir gün gelip Metgeç hareket etmistir. ' ropoliten operasında dinliyeceğime ben de kail olmuştum. Bu seferki görüşme Bursada bir doğum evi mizde ise musikiyi ve sinemayı tamamile açılacak unuttum: Bursa (Hususî) Şehrimizde 20 yataklı bir doğum evi açılacaktır. Bu doğum evinde biri çocuk, diğeri de nisaiyeci olmak üzere iki mütehassıs bulunacaktır. Yataklardan onu hasta kadmlar, onu da çocuklar içindir. Ernest Ferny ismindeki Fransız Şehrimizde açılacak olan bu doğum sinema aktörü kısa bir rahatsızlık netievi, Manisadaki doğum evinin eşya ve cesi vefat etmistir. Bu san'atkâr son dekadrosumm buraya nakli suretile temin fa olarak Londrada îngilizce çevrilen olunmaktadır. Bina buhınduğu zaman «Bir başkasının hayatı» ismindeki korManisada doğum evi açılmak üzere aydelâda yegâne Fransız aktörü olarak oyni kadro orada da ipka edilmiş bulun maktadır. 90 parça ambalâj teşkil eden namış ve bir Franşız polisi rolünü tembu eşya, bugünlerde Manisadan şehri sil etmişti. fç «Kaybedilmiş olan cennet» isminmize nakledilmek üzeredir. Bursada doğum evi için üç bina bulunmuştur. Bun deki filmin son sahneleri de çevrilip bitiları tetkik etmek üzere Sıhhat ve tçti rilmiştir. Mezkur kordelânm rejisörü yamaî Muavenet Vekâleti içtimaî muave kında mevzuu Korsika adasında cereyan net dairesi reisi doktor Ekrem Tok şeh edecek olan yeni bir fılm daha vücude rimize gelmiş ve bu binalan görüp An getirecektir. karaya dönmüştür. Doktor Ekrem Tok. ^ ş rollerini Dita Parlo ile Pierre Vekâlete icab eden izahatı verdikten Larquey'in oynamakta oldukları «Allasonra binalardan hangisi tercih edilirse, buraya keyfiyet telgrafla bildirilecek ve hm damgası» ismini taşıyan filme aid müteakiben münasib görülen evde ha çalışmalar iyice ilerlemiştir. Bu faaliyetzırlıklara başlanıp doğum evi hemen a lerin yakmda hitam bulmasına intizar eçılacaktır. dilmektedir. Solistlerin 18,20 19,20 19,25 20,50 23,35 konserleri o ır Ü BcB Bolu Orman mektebi müdürü Bay Salıh Evrenin ruhuna 21/6/939 çarşamba günü öğleden sonra saat 13 te Kızıltoprak Zühtüpaşa camiinde Mevlid okunacaktır. Arzu buyuranların bulunmalanna da mevzu itibarile fecidir. Binaenaleyh nı rica ederim . Eşi tereddüd ediyorum. demistir. ÖLÜM "^ Kanadada sinema salonlarında yüzde otuz vergi almmaktadır. Hükumet buTurk ordusunda uzun seneler çalışanunla iktifa etmiyerek vergileri yüzde on rak kolağası rütbesine kadar yükselen zammile yüzde kırka çıkarmak istemiştir. Samatyada doktor Hristaki Paşhalidis Bunun üzerine Kebek'deki sinema salon vefat etmistir. Cenazesi bugün saat 15,30 da Samatları müdürleri bir içtima yaparak hükumet yada Ayamina kilisesinden kaldınla * bu şekilde hareket edecek olursa salonlacaktır. rmı kapayacaklarını tehdid makamında beyan etmişlerdir. c Roma: Piyano konseri Vlyana: Şan konseri. Königsberg: Şarkı ve piyano konseri. Londra (Regional): Viola konseri. Saarbrücken: Kadın bestekârların eserleri. 23,35 Vlyana: Viyolonsel ve piyano konseri. MEVLÎD oırD c gitmedim, gerçekten Jülidedeydim. Hüseyin şaşaladı. Sonra yüzü birdenbire düzeldi. Geniş bir nefes aldı: Ah Allahım, dedi, gene şaka, gene alay degıl mi? Demek şimdi kimseyi sevdiğin yok? Genc kız, birdenbire ellerini yüzüne kapadı. Omuzları sarsılmaya başlamıştı. Ağlıyordu. Onun sözünü keserek, hırçm hırçm: Budala. budala, dedi, hâlâ aııla yamıyorsun, değil mi? Ve kaçmak için davrandı. Fakat genc adamın gözleri evvelâ hayretle büyümüş, kendini toplar toplamaz da koşup onu tutmuştu. Şimdi ellerini çözmeye uğraşıyor: Ah çocuk, çocuk! divordu. Genc kız nihayet onunla uğrasmaktan vazgeçerek başmı göğsüne bırakırken: Seni kıskandırmak, alâkanı celbetmek istiyordum, diye itiraf etti. Hüseyin şimdi onu sıkı sıkı kollannda tutuyor: Bunda fazlasile muvaffak oldun, Nazan küçüğüm, seni seviyorum. Diyerek, siyah büklümlerinden görü nen kulağmm pembe ucuna doğru heye candan titriyen dudaklannı vakta«tmyordu. Peride Celâl ^ Erich von Stroheim ile John Loder'in yakında çevirmeye başîıyacaklan büyük filmin adı «Ben öldürmedim!» olacaktır. Jç Vaktile vücude getirilen versionunda Anna Sten'in baş rolü temsil ettiği Emile Zola'nın Nana ismindeki romanından iktibas edilerek yapılan kordelâ yeniden çevrilecektir. Baş rolün Viviane Romance tarafından oynanması takarrür etmişse de diğer artistler henüz intihab olunmamışlardır. ^f Emile Zola'nın meşhur eseri «Nana» nın yakında filme çekileceğini ve bu kordelâda baş rolü Viviane Romance'm oynayacağını yazmıştık. «Nana» nın rejisini idare edecek sahne vazıı henüz seçilmemiştir. Bazı mehafilde Marcel Carnenin bu iş için pek münasib olduğu söyleniyorsa da Fransız rejisörü: Bana ötedenberi daima acıklı filmler yapıyorsun diye sitem ediyorlar, Na• f Fransız artistlerinden Corinne Lu^ chaise'in apandisitten rahatsızlanarak bir hastaneye yatınlıp ameliyat edildiğini haber vermiştik. Corinne tamamile iyileşerek hastaneden çıkmıştır. Yakında tekrar film çevirmeğe başlayacakhr. •jf Pariste uzun zamandanberi oynanmakta olan «Marsilya, aşk memleketi» ismindeki operetten iktibas edilen filmin çevrilmesine başlanmıştır. •^T Fransada «Washington işte geldık!» isminde bir film çevrilecektir. Bu kordelânm mevzuu XVI ncı Louis zamanındaki Fransa Amerika münasebatına temas edecek, Marie Antoinette'ın hayatı da o arada tafsil edilecektir. Baş rollerden birıni Polonyah opera artistlerinden Stazi Nora deruhde edecektir. •JC Fransız çocuk hikâyelerinin en meşhur kahramanlarından olan «Becassine» in maceralan filme çekilmektedir. Becassine rolünü Paulette Dubost deruhde etmistir. Kordelânm diğer artistleri şunlardır: Max Dearley, Nita Raya, Alice Tisset, Marcel Valli. Rejisör Pierre Caron haricî sahnelerini tamamen Bretanyada çektirmiştir. TAT Rejisör Leon Poirier ile bir kısım artistler «Brazza» filminin haricî sahnelerini çevirmek üzere Afrikaya gitmişlerdir. Kafile 25 haziranda Fransaya avdet edecektir. NAŞİD ÖZCAN ERTUĞRUL SADİ TEK Birlikte Şehzadebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece halk gecesi Her yer 20, paradi 10, localar 100 •vodvil 3 perde Okuyucu Aysel Eğe Tiyatrosu temsilleri Nureddin Gencdur ve arkadaşları 19 haziran pazartesi akşamı Bakırköy Sakızağacı sinemasında Çıldıran Adam, Murad Şamil varyetesi Kiralık apartman İstanbul, Türbe, Belediye karşısında 19 numaralı Sinanağa dairelerinde her tiirlü konforlu 6 numaralı daire kiralıktır. Kapıcıva ümracaat. 23 Temmuz 1939 TÜRK GÜNÜ NEWYORK Sergısine ve bu büyük güne yetişecek olan seyahatler tertib edilmiştir. Bütün Amerika bu büyük günü kutlamağa hazırlamyor. 5 Temmuz kafilesi Queen Marry de Kamara ve yemek Normandle İle Havre'a avdet Aynca ceb parası temin edilmiştir. Nevyorkun en muhteşem oteli Barbizona Plaza'da 16 gün ikamet Simplonla Paris Pariste 7 gün otel ve yemek 40 gün, 40 gece Kayıdlar kapanıyor. Acele ediniz. N ATT A Galatasaray, Tel: 44914 Pr. Behaeddin Lütti Varnalı Böbrek. mesane, Idrar ve tenasul yollan hastalıklan cnütehassısı. Beyoğlu U Bankası karşısı Emirnevruz sokak 10 Pananiya ap. No. 2 Telefon: 42203. ürolog Operatör

Bu sayıdan diğer sayfalar: