8 Temmuz 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

8 Temmuz 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CÜMHURÎTET DUYDUNUZMU Ort ki ölem! Fransa kasabala '// rından birinde, Karletti adında bir duvarcı, günün birinde kaybolmuş. Bir hafta sonra da, civar nehirde, tanınmaz bir halde bir na'ş bulmuşlar. Na'şı teşhir etmişler. Karletti'yi tanıyan nekadar adam varsa hepsi «Vah zavallı! Ta kendisi!» demiş. Kazara suda boğulup öldüğü anlaşılan zavallı Karletti'yi gömmekten başka yapacak iş kalmamış. Dârı dünyada kimseciği de yokmuş. Evini aramışlar; tıklım tıklım elbise dolu bir dolab, birhayli eşya, iki bin frank da parası çıkmış. Bu para ile, şanına lâyık bir cenaze alayı tertib edilmiş, cenazesi gömülmüş. Esvabları ve eşyası, kasabanın fakir fıkarasma, Allah rızası için dağıtılmış. Ertesi gün, Belediye Reisinin odasında, Karletti arzı endam etmez mi? Meğer, civar bir köyde iş bulmuş. O işi bitirmekle meşgulmüş. Kendi vefatı ve cenazesinin defni havadisini gazetede okuyunca koşup gelmiş. Karışık iş. Evvelâ, ölüp dirilen bir adama, hüviyetini iade etmek bir mesele. Haydi edildi, eşyasını ve parasını nasıl iade edersiniz? Karletti, kendi yerine gömülenin mezarı başında durup «însan bir defa ölür; artık Azrailden korkum kalmadı!» diye teselli bulmaya çalışıyormuş ama, evini tamtakır bulduğu gün mutlaka: Ort ki ölem! demiştir. Yeni istimlâkler Demirspor takımı Dinarlı Mehmedle Belediye Unkapanı caddesi için hazırlık Almanyada Mirabel sarayının bahce: şehrimize geldi Bulgar karşılaşıyor lara başladı sinden göç eden bu kıymetli istanbul Takım, burada çetin Yarınki güreşler, büyük Bankasından Belediyesinin Belediyeler akdettiği istikrazın üç milhevkelleri toplamaya çalışıyorlar bir alâka uyandırdı yon lirasmı Eminönünden Unkapajıına kamücadeleler yapmak mecburiyetinde Millî küme şampiyonasınm son maçını yapacak olan Ankara Demirspor takımı, dün İstanbula geldi. Galatasarayla Beşiktaş arasmdaki maçın tekranna dair verilen karann federasyon tarafından geri çevrilmesi, Demirsporu beklediği şampiyonluğa yaklaştırmıştır. Malum sebebden dolayı oynanmıyan bu maç hakkında, Beşiktaş kulübünün yaptığı müracaati Beden terbiyesi umumî müdürü nazan itibara almıs ve bu maçın yapılması lehinde mütaleada bulunmuştu. İşin beynelmilel cephesini bilenlerin itirazı karşısmda iki taraf anlaşmış olduktan sonra ortada bir mesele kal mamıştır. Faraza; Galtasaray bu maçı evvelce yapıp mağlub bile olsaydı; hiç olmazsa bir puvan bile almıyacak mıydı? şek linde işi müdafaa eden umumî müdür, Ankaraya döndüğü zaman Demirspor tarafından yapılan itirazlan da muhik görmüştür. Bu maçın yapılması hakkında evvelce verilen karar? işin yeniden incelenmesi karşısmda geri alınmış, bu suretle De mirspor takımı yukanda söylediğimiz gibi şampiyonluğa bir kademe daha yaklaşmıştır. Demirspor bugün ilk maçmı Taksim stadında Vefa ile yapacaktır. Uzun zamandır oytmunu görmediği miz Demirspor, millî küme şampiyon luğu için burada çok çetin maçlar yapmak mecburiyetindedir. İstanbuîa ilk geldiği zaman Galatasaraya ve Fenerbahçeye mağlub olan Demirspor, Vefa ve Beşiktaş karşısmda acaba daha ümidli bir vaziyette midir? Bir maçta berabere kalması bile şampiyonluk yolunun kapanmasına vesile vereceği içindir ki, Demirsporun bu gün ve yarın yapacağı iki maç üzerinde ciddiyetle durmak lâzımdır. 1939 40 senesi millî küme şampiyonluğunu Galatasaray gibi neticeyi bekliyerek değil, iki maç kazanmak suretile elde edecek Demirspor takımı bugün Vefayı, yann Beşiktaşı mağlub edecek olursa, böyle bir takıma şampiyonluk hem yakışır, hem de lâyıktır. Bugünkü maçı Ahmed Adem idare edecektir. Habeş, Bulgar ve Türk pehlivanlannın iştirakile yapılacak müsabakalann sonuncusu yann Taksim stadında yapı lacaktır. Kara Ali gibi en maruf pehlivanımızla sıkı bir çekişmeden sonra berabere kalan Bulgar Feriştanof'un karşısına çıkmağı kabul eden Dinarlı Mehmedin kendisinden kiloca ve kuvvetçe fazla olan bir pehlivanla yenişinciye kadar müsabaka kabul etmiş olması, güreş muhitinde büyük bir alâka uyandırmıştır. Polonya ve Almanyada yaptığı maçlarda daha ziyade Greko Romen güreş yapmak suretile tamnmış olan Bulgar pehlivanının, aksine olarak serbest güreşte hemen bütün oyunlan iyi kavra mış olan Dinarlı Mehmedin birbirlerine faik olduklan taraflar bu sistem farkı dır. Ele, avuca sığmıyan Habeş pehlivanı Kasım Tafari ise büyük şöhretine rağmen yaptığı iki maçı da gürültülü bittiğinden, Kara Ali ile yapacağı son maçta şerefli bir netice almağa çalışacağı için müsabaka saatini bilhassa uzatmağı kabul ettirmiştir. Cü ce 8 Temmuz 1939 Fuar maçlarî İzmir fuan dolayısile, futbol federasyonu bazı ecnebi maçlar tertib etmek tasavvurundadır. Atina, Pire, yahut Selânik muhteliti namı altında bir takım davet edilmesi ihtimali kuvvetlidir. İstanbul ve Ankara takımlannın da işti raki düşünülen bu maçlar, 2 eylulde başlıyacak, bir hafta devam edecektir. Kulaklı balıklar Bir âlim, balıkların sağır ve dilsiz olmadığını ispat için, do, re, mi, fa, sol usulüne baş vurdu. Okuyucularıma habor vermiştim. Tecrübesini ilerletiyor, sesleri, yalnız gel, git işareti olarak değil, balıklara muhtelif işler gördürmek için kullanıyormuş. «Do» dan sonra, sıra «mi» ye gelmiş. Birer birer, bütün sesleri kullanacak, sonra dünyaya bu şaheserini, öğünerek göstejrecekmiş. Âlim, bu kadarla kalmıyor. Ses tecrübesi, balıkların işitme hassasını ispat ediyor. Dilsiz olmadıklarmı, mükemmelen konuştuklannı ispat için de, balık seslerini teksif edip büyüten bir cihaz hazırlamakla meşgulmüş. Yakında, balık sesini ve balık lisanını işiteceğiz demektir. Deniz dibinde ne var ne yok diye dalğıç indirmeye, artık lüzum kalmıyacak öyleyse. Filân denizde bir servet mi yatıyor? O civarda yaşıyan balıklan do, re, mi, fa, solla suyun üstüne da^et edip tabiî o zamana kadar tahsil edeceğimiz balık dilile bir iki sual sorduk muydu, servete konduk gitti. Oldu olacak, Profesör Pikar, beş bin metre deniz dibine inmeyi biraz daha geciktirse de, tahtelbahir âlemin esrarını erbabmdan öğrense. ltalya, Macaristan atletizm maçı îtalya ile Macaristan arasında yapılan beynelmilel atletizm müsabakaları, Macarlann 84 puvanına karşı 99 puvanla İtalyanlann lehinde bitmiştir. Günün en güzel derecesini İtalyalı Lanzi 800 metreyi 1,49,9 dakikada koş mak suretile yapmıştır. Demirspor kulübü İstanbul Demirspor kulübünden: Cemiyetler kanunu hükümlerine göre, esas nizamnamede yapılacak tadılât hakkında görüşmek üzere müessis üyelerin 10/7/939 pazartesi günü saat 18 de Yedikuledeki kulüb merkezini teşrif leri rica olunur. Millî küme hakemleri Beden terbiyesi îstanbul bölgesi futbol ajanlığından: Evvelce yapılan ilânda gösterilen millî küme maçları aşağıda adlan yazıh ha kemler tarafından idare edilecektir: Demirspor Vefa, Ahmed Adem Göğdün. Demirspor Beşiktaş, Feridun Kılıç. Beşiktaş kulübünün kongresi Beşiktaş jimnastik kulübü başkan lığından: 5/7/939 çarşamba günü saat 18 de toplanacağı ilân edilen kulübümüz fevka lâde kongresi nisabı ekseriyet hasıl olmamasına mebni 12/7/939 çarşamba günü saat 18 de Beşiktaşta Akaretlerdeki kulüb merkezinde toplanacağından sa yın aslî azanm teşrifleri rica olunur. Ruzname: Cemiyetler kanununa göre tanzim olunan kulüb nizamnamesinin müzake resi. *** Sanyer kazası gencter mahfili baş kanlığından: Görülen lüzum üzerine 10/7/939 pazartesi akşamı saat 21 de toplantı yapılacağından azalann iştiraki rica olunur. Ruzname: Yeni cemiyetler kanununa uygun olarak nizamnamenin tadili. *** Tokkapı spor kulübünden: Topkapı spor kulübü başkanlığında 9/7/ 939 pazar günü saat 13 te fevkalâde kongrenin toplanması mukarrerdir. Üyelerin teşrifleri rica olunur. Ruzname Yeni cemiyetler kanununa göre nizamnamede yapılacak tadilâttır. ka kaldı. Ne demek istemişti bu kız? Madamın ve Kâmilenin aleyhinde bulunmaya cesareti olmadığı için Türkânı bu kadarcık uyandırmakla mı iktifa etmişti, yoksa, maksadı yalnız onun vaziyetini anlamaktan mı ibaretti? Oyle ya, ne de olsa Türkân onun ve arkadaşlarınm rakibesi demekti. Genc kız, gene annesini üzmemek için, o akşam bu küçük hâdiseden de bahsetmedi. Ertesi gün, mektebden çıkmca, doğru terzinin evine gitti. Artık o gün işe başlıyacaktı. Kapıyı gene o kız açtı ve madamm da, Kâmilenin de evde olduğunu haber verdi. îkinci k^ta yukarıdan hâlâ birtakım eşya, bir biçki masası ve bir prova aynası indiriliyor, sofada madamla Kâmile rumca münakaşa ediyorlardı. Kalyopi, gene Türkânı görmemiş gibi yaptı ve Kâmile ona biraz beklemesini işaret etti. Münakaşa bittikten sonra madam yukanya çıkmıştı, Kâmile Türkânı kendi odasına aldı: Herşey olup bitmişti, dedi, atelye hazırdı. Fakat madamm inadı tuttu, odalann vaziyetini değiştirmeye kalkh. Aman, bilmem. Ne hali varsa görsün. Ortalığı çorbaya çevirdi. Slâvya, Beoğradskiyi 2 1 yendi Slâvya ile Beoğradski takımlan arasındaki merkezî Avrupa kupası maçı Prag'da oynanmıştır. 25,000 kişi önünde yapılan bu maçta Slâvya takımı çok sinirli, buna mukabil Yugoslavlar, çok sakin ve güzel oyna mışlardır. 2 1 Slâvya takımının galibiyetile biten maçta yapılan üç gol de birinci de\Tede olmuştur. Izmirde güreşler İzmir fuarında İstanbul, Ankara ve İzmir takımları arasında güreş müsabakalan yapılacaktır. Bu sene yapılacak Türkiye serbest güreş birinciliklerine ordudan da takımların iştirak ettirilmesine karar veril miştir. Muhtelif alay ve fırkalar, birer ta kımla müsabakalara gireceklerdir. Dört kavgacı kadın Fatihte Hasanhalife mahallesinde oturan Vezire, Makbule, Hatice ve Zekiye adlanndaki dört kadın, aralarında te haddüs eden bir mesele dolayısile kavga etmişler, birbirlerini dövmüşlerdir. Dört kavgacı da yakalanmıştır. dar olan sahanın açılmasma tahsis edeceğini ve bu parayı burada mütedavil sermaye olarak kullanacağını yazmıştık. îstikraz aktedildiği cihetle Belediye mezkur yolun açılması için lâzım gelen formalitenin ifasına başlamıştır. Şimdiki halde balıkhanenin arkasından Çukurhana kadar uzanan Eminönü Unkapanı caddesi sahasmdaki 700 parça emlâkin vaziyetleri ve kıymetleri tespit edilmiştir. Bunlar hakkındaki menafii umumiye kararı Daimî en cümenden çıkmış ve bu karar tasdik edilmek üzere Dahiliye Vekâletine gönderilmiştir. Esasen bu sahanın harita ve plânları hazır olduğu cihetle menafii umumiye kararı Dahiliye Vekâletinin tasdikına iktiran ettikten sonra hemen faaliyete geçilerek yolun açılmasma başlanacaktır. Almanyada toplanmasına çalışıjpn cüce heykellerinden üçü Belediye bu yolun yirmişer metre derinHaberci Elmalı Kadın Yorgun Bahçıvan liklerini de kendi wmına istimlâk ederek buralarda yeknesak bina inşa edilmek üzeAlmanyada bir zaman aynî bahçede gibidir. re taliblere satacaktır. duran yirmi sekiz cüce heykeli, tarihe Böyle cüce heykelleri, îstanbulun saygeçen maceralar geçirmiş ve bunlar bir fiye yerlerindeki bazı bahçelerde, havuz irlerinden avrılarak adeta seyahate çık başlarmda da süs olmak üzere vardır. mıştır. Şöyle ki Zaltsburg'da Mirabellen Bilhassa Büyükadanın birkaç köşk bahsarayı bahçesinde duran mermerden yir çesinde heykel cücelere yer ayrılmışhr. mi sekiz cüce heykeli, günün birinde, Bunlann umumiyetle Mermerden başka Bavyera Krallığı Veliahdi olan Lud taşlardan ve tuğla renginde yapılması vig'in hoşuna gitmemiş, «Bu acayib mah gözetilirse de, Zaltsburg'da Mirabellen Limanlarimızın inşa ve ıslahı hakkında son tetkikleri yapmak üzere Müna uklar sinirime dokunuyor; bir daha gör sarayının bahçesindekiler mermerdendir kale Vekâletince yapılan davet üzerine miyeyim.» demiş ve bu suretle 1811 se ve yapılışlan oldukça san'atkâranedir. tngiliz hükumeti müşavirlerinden liman nesinde bu cüce heykellerine saray bah Bazı kimseler, böyle grotesk figürlerin inşaat mütehassısı Doktor Kip'in iki mu çesinden yol görünmüştür. Elden ele o süs olmasmdan hoşlanmazlar; san'at avinile teknik müşaviri çarşamba günü radan oraya dolaştırılan heykel cüceler, kıymeti bulunsa da, süs olmak üzere göşehrimize geleceklerdir. Mütehassıslar o zamanla tekrar ayni saray bahçesine ge ze görünen şeyin derlitoplu, biçimli ol akşamki trenle Ankaraya gidecekler ve tirilerek, 1923 senesinde tekrar birbirleri masını tercihe mütemayildirler. Nitekim, ondan sonra limanlanmızda etüdler ya ne kavuşmuşlarsa da, bu tekrar kavuş Bavyera Krallığı Veliahdi Ludvig'in de parak inşaat projelerini tekemmül ettire ma, ancak yirmi altısına müyesser olmuş sırf bu hisle cüceleri oturduğu muhteşem tur. Çünkü ikisi hususî bir bahçededir ve saraym bahçesinden uzaklaştırttığı anlacek ve kat'î hesabları vereceklerdir. bunların sahibi, bir çift cüceyi elden çı şılmaktadır. Yoksa, eğer san'at kıymetini Limanlarimızın ıslah ve inşaatı ıçm kamııyarak, onları akraba ve taallukatı gözönünde tutmasayd;, sjnirine dokunan Doktor Kip evvelki sene bizzat memlena hasret bırakmakta inad etmektedir. bu cüceleri kırdırıp ortadan kaldırtabi ketimize gelmiş ve inşa olunacak limanMirabellen sarayının bahçesi, ilk defa lirdi; kendisi, kırılmadan itina ile oradan larımızla îstanbul limanının inkişafı üon sekizinci asırda tanzim olunarak, bu götürülmesini söylemiş ve bu arada Mi zerinde tetkikler yapmıştı. Bu tetkikler cüce heykellerin dikili durdukları kısım rabellen saraymda mevcud güzel tipleri sonunda projeler hazırlanmıştı. da «Cüceler bahçesi» diye anılmıştır. canlandırır heykellere dokunmamıştır. Öğrendiğimize göre bu defa hazırlaŞimdi de o eski vaziyette, tarhlı yollarm Bazı kimselerin san'at kıymetini takdir nan projeler üzerinde son ve kat'î bir kenannda sağlı sollu duran cüceler, muh etmelerine rağmen, mevzuu veya modeli etüd yapılacak ve sonra lhnanlanmızın telif tipleri göstermekledir. Meselâ, dişi çirkin olan tabloları evlerinde bulundurtesisatı hususunda Ingiliz kredisinden isbir cüce, önlüğüne yerleştirdiği elmalar mak istemeyişleri, böyle bir sempati ve tifade edilerek inşaata başlanacaktır. dan birini havaya kaldırıyor; maksadı antipati meselesi olarak, her yerde her Son etüdleri yapılacak îimanlarımızm da, bu elmayı beriyanda duran âşıkma zaman görülegelen bir husustur ki tamabaşında Trabzon gelmektedir. Trabzon fırlatmaktır. Halbuki onun karm toktur, mile ruhî bir tahlil mevzuu sayılmakta ve limanının tahsisatı da hemen hemen ha elini karm üzerine koymuş bunu anlata san'attan anlayıp anlamamaktan ayn zır olduğundan sür'atle inşaat safhasına rak, üstelik maşukasına dilini çıkarıyor; bir noktadır» kaydile ruh tahlilinde bu geçilecektir. îskenderun limanının ise ye kendi aşkmdan bahsederken, onun elma mevzua yer bırakılmaktadır.. niden etüdü yapılacaktır. Bu limanın in ikram etmesine öfkelenmiştir; erkek kaşaatı işine büyük bir ehemmiyet veril dınla alay ederek öfkesini alıyor. Bir mektedir. parça daha ötede, tahta ayaklı bir di İki arkadaş birbirine girdi, Bu defa îstanbul limaninîn inkişafı î lenci, suratını ekşitmiş, acındırıcı bir halsuçlu kaçarken yakalandı şinden başka Karadenizde de yapılacak de elini uzatmış, sadaka bekliyor. Lâkin büyük limanın Ereğlide mi, yoksa Ça biraz yandan bakılınca, bu dilencinin baEvvelki gece saat 11 de Halicfenerintalağzında mı kurulması hakkında kat'î cağı sağlam oldugu, tahtayı bacaksız gö de ağır bir yaralama vak'ası olmuştur. rünerek sadaka toplamağı kolaylaştırmak bir karar verilecektir. Fenerde Yılaırım caddesinde oturan maksadile taktığı öğreniliyor. BeritarafAhmed, vak'a gecesi fıstıkçılık yapan ta da, yorgun bir bahçıvan, küreğine daYakalananlar Mehmed ismindeki arkadaşile bir içki Kurtuluşta Yazıcı apartımanında otu yanmış, dinleniyor. Sakallu sarıklı bir âlemi yapmıştır. ran Vasil, Taksimde Lâmartin cadde ihtiyar, kaşları çatık, kuru bir dala gözGeç vakte kadar ka£alari adamakılh sinde Manton apartımanında oturan İsak lerini dikmiş ve az uzağında da cüce bir tütsüleyen iki arkadaş, tatlı tatlı konu ve Ortaköy Bulgurcu sokağmda oturan hırsız, gözlerini ona çevirmiş, kis kis gü şurlarken aralarmdaki eski bir meseleyi Baran, 2007 sayılı kanuna aykın hare lüyor. Hırsız, bir tavuk çalmıştır, tavuk tazelemişlerdir. ketleri görüldüğünden yakalanmışlar elindedir. v.s. Birbirlerine saldıran Ahmedle Meh t dır. Hulâsa, ikisi şimdi hususî bir bahçe med şiddetli bir kavgaya başlamışlardır. f zmir kulüblerinin isimleri de bulunan bu yirmi sekiz cüce, insanın Bir aralık Mehmed, bıçağmı çekerek A h ' ruhî haletini türlü cephelerden tezahür medi muhtelif yerlerinden agırca yaralaİzmir 7 (Hususî) Alsancak kulübü ettiren eserlerdir. însanların temayülleri mıştır. kongresi dün gece toplanmış ve tekrar Arkadaşını kanlar içinde yere serdikeski «Altay» ismini almağı kararlaştır ni karikatürize etmek esas tutularak, bu husus gözetilerek ortaya konulmuş ve a ten sonra ayılan Mehmed, elinde bıça < mıştır. Bugünlerde Üçok kongresi de topla ğaclarla tarhlar arasında olgun görüîen ğile şaşkm bir halde kaçmak teşebbüsün» nacak ve eski «Altmordu» ismini ala yerlere yerleştirilmiştir. Her birinin bü de bulunrnuşsa da polisler tarafından yayüklüğü, on yaşında bir çocukla müsavi kalanmıştır. caktır. Liman mütehassısı Dr. Kip memleketimizde tetkiklerine başlıyacak Eski mesele yüzünden... UÇURUMDA 2& k Roman: 22 t Genc kız, o günün akşamı, Kâmilenîn Bfa'arlı davetini düşünerek, sırf onu gör^ftek için terzinin ev»e uğradı, fakat bulamadı. Madam da yoktu. Kapıyı açan dikişçi kızı da şapkasını giymiş, dışarı çıkmağa hazırlanıyordu. Bu, Türkân, îclâl, Feriha ilk defa bu eve geldikleri zaman onlara kapıyı açan kızdı. Yüzünde hep o soluk, mahzun ve saf gülümseyiş vardı. Sokakta beraber yürüdüler. Türkân sordu: Atölye hazırlandı mı? Dikişçi kız yorgun bir sesle: Evet, dedi. Sonra durdu, Türkânın yüzüne korkak yan gözlerle bakarak sordu: Niçin siz geliyor buraya her zaman? Türkân hakikati söyledi: Yazan : Server Bedi Ben de çalışacağım. Çahşacak? Nasıl! Dikiş dikeceğim. Caddeye gelmişlerdi. Rum kız; durdu, Türkânın yüzüne baktı, birşey söylemeğe hazırlanır gibi kaşlarını kaldırdı. Ve dudaklarını uzattı. Sonra önüne baktı ve 3 kaşlarını çattı. Yutkunuyordu. Türkân onun birşey söylemek istediğini, fakat bir tereddüd geçirdiğini anladı. Söyleyiniz! dedi. Kız sordu: Siz tanıyor Kâmileyi eskiden? Hayır tanımıyorum. Madam tanıyor? Madamı da yeni tanıyorum. Dikişçi kız birdenbire: Orevuar! dedi ve uzaklaştı. Türlcân onun arkasından bir an ba Kapınm önünde, ayakta duran Türkânın omzuna bir elini koyarak: Sen nasılsın, cicim? dedi, buraya adün gelmişsin. Biz madamla Hacoplu pasajına kadar gittik. Bekleseydin gelirdim. Neyse yavrum. Sen şimdi biraz burada otur. Biz şu biçki odasını yerleştirelim. Genc kız boynunu bükerek: Kuzum, dedi, boş durmasam olmaz mı? Vakit geç... Biraz çalışmak istiyorum. Dur bakayım, sana bir iş getireyım. Kâmile odadan çıktı ve tekrar içeri girdi: Sen iyi ilik yapabilir misin? Yaparım. Bizim Eleni yapardı. O da iki gündür hasta. Bir tayyör var, çabuk yetiştirilecek. Onun ceketini sana vereyim, iliğini yap. Buraya getiririm. Fakat hatırlı müşteridir, iyi yapabilirsen... Merak etmeyiniz. Çünkü ilik başka iştir. Herkes beceremez de... Biliyorum. Türkân oradaki divana oturdu ve bekledi. Kâmile elinde bir tayyör ceketile gelmişti. Arkasından bir kız da büyük bir dikiş kutusu getirdi ve çıktı. Kâmile ceketi Türkâna vererek larif etti: Sen bunu bugün yap, yetişir. Bu tayyör madamın içine derd oldu. Eğer iyi yaparsan çok memnun olur. Türkân ceketi sevincle eline aldı, muayene etti ve hemen işe başladı. Kâmile dışarı çıkmıştı. Uzun müddet görünmedi. îçeriki odadan eşya gürültüleri ve Kalyopi'nin keskin sesi geliyordy. Türkân elindeki işe bir tahlisiye simidi gibi sarılmıştı. Oooh... Nihayet çalışıyor işte... Neydi bütün o şüpheler, korkular?.. îçine büyük bir ümid ve cesaret dolan genc kız etrafına baktı ve düşündü: «Hayat!.. dedi, böyle bir evde, böyle bir odada çalışacağımı hiç hatırımdan geçirir miydim?» Kâmile içeri girdi ve Türkânın yanında oturarak çalışmasma baktı. Birdenbire el çırpmıştı: Bravo! Aman ne güzel yapıyorsun? Bravo! Dur madama gidip müjdeleyim. Koşarak odadan çıktı. Fakat madam da, kendisi de görünmedi. Bir saat daha geçti. Türkân ikinci ve üçüncü iliği daha çabuk yapmıştı. Dördüncüsüne başlarken odaya madamla kâmile girdi. Kalyopi Türkâna yaklaştı, ceketi elîne aldı, baktı: Bravo! dedi, güzel, çok... Sen çalışmış bundan evvel başka yerde? Hayır madam. Çok iyi yaptı sen bu ilikleri. Hem de çabuk yaptı. Üç tane kaldı. Uğraşırsam sekize kadar bitiririm. Bitmezse eve götürürüm, sabahleyin erkenden getiririm. Olur, olur. Kalyopi bir omzunu kaldırıp indirerek hemen arkasını döndü ve odadan çıktı. Kâmile Türkânın yanına oturdu ve elini onun omzuna koyarak: Makine dikişi olmadığı günler sen hep burada çalışırsın, olmaz mı gülüm? dedi. O pis kızların yanında yapamazsın sen. Ve Türkânı saçlarınm üstünden optü: Ne hazine bu saçlar, dedi, altın madeni, altın! Sonra ayağa kalktı ve gardrobun önüne giderek: Bana izin verir misin? dedi, senin yanında soyunayım, giyineyim? Bu gece davetliyim. lArkosi vorl

Bu sayıdan diğer sayfalar: