21 Eylül 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

21 Eylül 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CüOTHTTRf! 21 Eylul 1939 Küçük hikâye Turgut ((Yeni Mecmua» nm ilk cildi RADYO Silâh altına çaflırılan artistler Fransada Jean Gabin, Pierre Blanchard, Albert Prejan, Pierre Fresnay ve onlar gibi diğer genc aktörler asker oldular Paristen yazılıyor: Bazıları artistleri, melekler gibi yemezler, içmezler, bir takım insanî zâflardan uzak insanlar zannederler. Onların sırf kendilerini eğlendirmek, güldürmek, yahud da ağlatmak için dünyaya gelmiş bulunduklarına kail olurlar. Halbuki onlar da diğer hemcinsleri gibi adam evlâdı değil midirler? Beşeriyetin diğer efradının başma gelen işlerden uzak kalabilirler mi? Fransada seferberlik ilân olunup da orduya iltihak etmeleri bildirilen smıflar vazifeleri başlarına gitmeğe koyuldukları esnada o sınıflara dahil bulunan artister d hemen hazırlanarak müretteb oldukları mahallere iltihak eylediler. Jean Gabin ilk kafileye dahil oldu. Pierre Fresnay çevirmekte olduğu «Düello» fılmini yarım bırakarak piyede mülâzimi üniformasını giydi. Albert Prejan vücude getirmekte olduğu «Sarı mayyö» eserini acele bitirerek tayyare müfrezelerinden biAskere giden Jean Gabin rindeki vazıfesı başına koştu. Pierre Blannişanlısına veda ederken chard da «Allahın damgası» filmini çeviriyordu. Eve gidip ailesile vedalaştı ve Belki de şimdi cephededir. Gilber Gil askerlik şubesinin yolunu tuttu. Jean Pi ve Bernard Lancret gibi daha genc olanerre Aumont da ilk gidenler arasmda idi. lar esasen askerlik vazifelerini yapıyorlardı. Onlar tabiatile silâh altında kaldılar. Bu aktörlerin ekserisi şimdiye kadar muhtelif filmlerde askerî üniformalarla Bir ikl satorla görünmüşlerdir. Birçoklarını tayyareci, •fa «Kiracı» ismindeki filimde rolünü piyade, topçu, bahriyeli olarak alkışladık. bitirmiş olan Mireille Balin arkadaşları Şimdi, bize hoş görünmek ve stüdyoda Georges Rigaud ile Mary Glory ve Da rol yapmak için asker olmuş değiüerdir. li'ye iltihak etmiş. «Son melce» filmini Memleketleri seferberlik ve harb ilân etçevirmeğe başlamıştır. Bu eserde Georges miştir. Ona hürmet ve riayet etmek için Rigaud filimde hovarda bir delikanlı, silâh altına girdiler. Bakalım orada da Mireille Balin hafifmeşreb bir kadın, beyaz perdede olduğu gibi kahramanlıkMary Glory ise metin ve sağlam ahlâkh lar gösterecekler mi? bir genc kız şahsiyetini yaşatmaktadır. Bunlardan diğer muhtelif Fransız aktör Halim, adeta büyük bir hastahk ge Bir müddet sonra tekrar annesinin yanıçirmiş gibiydi. Zihni endişeli, kalbi he na gitmişti. O zamandanberi ismi arasıra yecanlı, her tarafı halsiz ve yorgundu. evde geçerdi. Fakat hayatının teferruatı İçerenköyündekı köşküne çekileli bir haf hakkında fazla birşey bilmiyordu. Şefita kadar olmuştu. Saime ile birlikte ge ka, şimdi tekrar evleneceğini bildiriyor çirdiği iki senelik gürültülü hayatm ben du. Evlenecek ama, yeni kocası, şark liğine verdiği harabiyi dinlendiriyor, sa hududu gümrük muhafaza teşkilâtı mebahtan akşama kadar bahçe ile ugraşı murlarındandı. On bir yaşına basmak yor, öğleden sonra çiftlik kısmındaki a üzere oîan Turgudun oraya birlikte gelrazide uzun gezintilere çıkıyordu. mesini istemiyordu. Gümrük memurunun İki senedir, bu eski aile ocağına aya bu düşüncesi sacîc üvey bir evlâd besleğını atmak imkân ve fırsatını bulamamış mek ve onun sebebiyet vereceği rahatsıztı. Hep o kadının j'üzünden!.. Halbuki, hk korkusundan değildi. Terbiye ve tahgeniş gölgeü ağacları, taş duvarlı durgun silinin geri kalacağı endişesi de bunda havuzları, kar gibi beyaz tiiylü kuzulan, dahildi. durmadan cık cık öten piliçlerile burası Şefika yalvanyor, «bu mektubu, diHalim gibi dimain fazla yorulan insan yordu, gözyaşiarımla ıslatarak yazdım, lar için ne güze! bir sanatoryomdu. beyefendi, saadetırni temin edebilecek Saimenin hâlâ anlayamadığı bir se yegâne insan sizsiniz.. Yavrumu bir evbebden kendisini terkedip gidişi, oh, ne lâdlık gibi kabul ediniz, ister okutup yaziyi olmuştu. Beşerî mahluklann nankör dırınız, isterseniz çiftlikte bir işe koyu lüğüne ve vefasızlığma mukabil burada nuz.. Ne yaparsanız yapınız!. Ancak ki hayvanlar ve nebatlar ona nekadar o zaman, ben gözüm arkada kalmadan munis görünüyorlardı. Evet, buraya gel kocamla birlikte şarka hareket edece mekle isabet etmisti. Yıpratıcı bir derd ğim!» den kurtulanların nekahet devrelerini sü*** kun ve yalnızlık içinde geçirmeleri en Mükemmel!.. On sene evvel beşiğinmünasib bir şekil değil miydi? de minimini ellerir.in çırpınışını, kirpiksız İntişar günündenberi etrafında geniş Fakat, arasıra Saimenin o lâyıksız ve gözlerinin kırpıhşım seyrettiği Turgud omünasebetsiz hareketini de hatırlamaktan na şimdi bir arkadaş, bir talebe gibi ge bir kari kütlesi toplıyan «Yeni Mec geri kalamıyordu. Boyle birşey yapacağı lecek.. Bu cihanda en yüksek zevk sade mua> 20 nüshadan mürekkeb ilk cildıni çıkarmıstır. aklından bile geçmezken şimdi bu, bir aşk mıdır? Hiç şüphesiz hayır.. Şefkat, hakikat olmuştu. Ona, ne gibi bir fenalı evlâd muhabbeti belki de ondan üstünğı dokunmuştu? Fazla yüz vermekten, dür. Fakat Halim, henüz bekâr olduğu her dediğini yapmaktan başka hiçbir şey.. için böyle bir histen nasibedar olamamışDoktor Sabri Gündüzün kızı Türkân Gündüzle doktor Ekrem Tokun kaymHatta bazıları çok defa kendisini böyle tı. Hızla yerinden fırladı. Acele giyindi. davrandığı için tenkid etmişlerdi. İki aydır ilk defa İstanbula iniyordu. biraderı doktor İzzet Tokun Ankarada Evet, Saimeye karşı delice bir zâfı Karagümrüğe kadar uzandı. Şefikayı sa nişanlandıkları haber alınmıştır. Her vardı. Çılgınca masraflarına, sonsuz de muvafakat cevabı bile çılgınca sevin iki t3rafa saadetler dileriz. kaprislerine, önüne geçilmez hoppalık direcekti. Halbuki Halim kalkıp ta ayaŞişli Halkevinde meccanî larına göz yumuyordu. Nikbin olanlar o ğına kadar gelmişti. Teşekkür ve minnetdersler havaimeşreb kadına bütün bunları pek tarlığının büyüklüğünü göstermek için Şişli Halkevinden: yakıştmyorlar, bedbinler ise bir gün Ha defalarca elini ve eteğini öptü. Türkç? fransızca, ingilizce, almanca, limin başına büyük bir belâ getireceğinHalim, İçerenkcyüne yanında on bir biçki ve dikiş, çiçek, şapka, müzik, koden korkuyorlardı. Halim ne birincilerin yaşmda bir delikanlı ile döndü. Ertesi ro ve ev idaresi derslerine birinciteşrindüşüncesi, ne de ikincilerin endişesile a günden itibaren kbşkte ve çiftlikte yeni den itibaren başlanıyor. Dersler para lâkadar değildi. Saimeyi yaramaz bir ço bir hayat başladı. Turgud ağaclara tır sızdır. Fski talebeden kayıdlarını yapcuk farzederek bütün kabahetlerini affe manıyor, tavukları kovalıyor, kuzularla tırmak ve yeniden yazılmak istiyenlediyordu. Kadın onu bırakıp kaçmasaydı, beraber meliyor, Halim de bunlarla avu rin her gün saat 16 dan 20 ye kadar müHalimin Saimeyi bırakacağı yoktu. Bel nuyor, arasıra onu bahçeden çekip alı racaatleri. ki bütün serveti mahvolup gittikten sonra yor, ilkmekteb derslerini tekrarlatıyor: EGE TİYATROSU bu, bir mecburiyet halini alacaktı. Fakat Nuri Gencdur ve arkadaşları Seni, diyordu, bu sene liseye veregenc adam henüz böyle bir faraziye mer ceğim, iyi çalışacaksın değil mi? Beşiktaş Büyük Aile parkında 21 eylul perşembe günü akşamı diveninin ilk basamağına bile adım at Turgud başını önüne eğiyor: ANALARIN GÜNAHI* mak istemiyordu. Onun için Saimenin Teşekkür ederim, Halim Bey, siPiyes (1). baslangıç (3) perde kayboluşu HJimin üzerinde daha kuv ze lâyık bir insan olmaya gayret edeçevetli bir hayret uyandırmış, mevcudiye ğim! cevabını veriyordu. tinde hududsuz bir boşluk açmıştı. KolYalnız, küçük ders okurjarken ve ko^ları; bacakları kınlmış bir kukla gibi yat nuşurîârken veîinimefinın ctalrp dalıp ğîtTİYATROSU tığı yerden kalknbilmek için parça parça tiğinin farkma vanyor, gizli bir facianın Bu gece (Yeşilköyde) olmuş uzuvlarını toplayıp birleştirmeğe bu müşfik kalbı ateşli bir pençe gibi sıkyarın Büyükadada çahşıyordu. tığını hissediyordu. S A Ç L A R I N D A N UTAN Halimin gene ders okutmaya oturup *** Tam iki ay İçerenköyünün sessızüği da gözlerini boş ufuklara diktiği bir güniçinde bir sürgün gibi yaşadı. İlk zaman dü. Turgud birdenbire sordu: lar rüzgâr onun ateşten çatlayan alnını Halim Bey, ııiçin böyle müteessirbir teselli yelpaze?i gibi serinletmişti. A siniz? ğaclarm uğultuları uykularına ninni tesiGenc adam, şaşaîadı. Kendini topîa rini yapmıştı. Şehirdeki kalabalık yerine maya çalıştı: tavuklarm, horozların, koyunların mev Müteessir miyim, hayır.. cudıyetını bağrına basmıştı. Lâkın artsk Turgud velinimetinin yarasmı deştiğikâfı!. Fazla oluramıyacaktı. Tamamen ne pişman olmuş gibi hafif bir ric'at eseri yarası kapanmamış, hastalığı iyi olma gösterdi: mıştı. Belki de hiç iyi olamıyacaktı. Ha Bilmem yoksa bana mı öyle geliha neş'eli ve daha çahşkan olmamı istilim, bundan sonra hayatta emelsiz, mak yor.. yorsanız siz de biraz gülünüz ve benimle sadsız bir adam olarak sürünmekte deHalim, küçüğün bu mahirane manevberaber oynaynvz!. vam edecekti. Genc adam, yenilmez bir rasından çok mütehassis oldu. Sade zeki Evet, küçük hakhydı. Bir vefasız kaümidsizliğe düşmüş, müzmin bir melân bir evlâd değil hakikî bir derd ortağı buldın için boş yeıe hâlâ üzülüp gitmekte koliye yakalanmıştı. duğuna tam bir kanaat getirmişti. mana var mıydı? Halimin kalbindeki evBereket versin, talih ve tesadüf ona Evet yavrum, diye cevab verdi, lâd muhabbeti ve cemiyete faydalı bir beklemediği bir yoldan bir mektub ge biraz müteessirim.. Fakat senin etrafa adam yetiştırmek azim ve kudreti bütün tirmişti. Dadısmın kızı Sefikadan.. Şefi saçtığın neş'e ve büyük bir adam olmaya benliğini mukaddes bir ateş gibi baştanka, bundan on iki sene evvelki ilk izdi karşı gösterdiğin gayretle bu pek çabuk aşağı istilâ etmışti. Artık, Saimeyi kat'iyvacında bedbaht clarak ayrılmış bir genc geçecek!. yen düşünmüyordu. Küçük Turgudun kadındı. Kucağında çocuğile yangın veTurgud önüne baktı: şefkati onun sevgisinden boş kalan yeri ya zelzele gibi büyük bir felâketten kur Siz, dedi, nasıl bana nasihatler ve tamamile kaplamıştı. tulmuş bir biçare tarzında köşke yeniden riyorsanız, ben de size haddim olmıyarak Naklcden: iltica etmesi hâlâ onun deydı. birkaç söz söyliyecegim.. Eğer benim daHâdiye İclâl aksamkî program J Türkiye Radyodifüzyon DALGA UZUNLUĞU 1639 m. 183 T. A. Q. 19,74 m. 15195 T. A. P. 31,70 m. 9465 Postalan 12.30 program ve memleket saat ayan 12,35 Türk muziğı. Okuyan: Müzeyyen Senar. Ça lanlar: Ruşen Kam, Cevâet Kozan. 1 Neveser peşrevi. 2 Sadeddin Kaynak: Neveser şarkı (Hicranla harab oldu). 3 Arif Bey: Nıhavend şarkı (Meyler suziilsün. 4 Osman Nihad: Nihavend şarkı (Korfezde dalgın suya bak). 5 Civan Ağa: Rast şarkı (Bır acajıb habı gaflet). 6 Kanunî Rıza Efendi: Rast şarkı (Bugün hiç bakmadın). 7 Rast sazsemaısl 13 memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri 13,1514 müzık (karışık program Pl.) 19 program ve memleket saat ayan 10,05 müzık (sinema sesi Pl.) 10,30 Turk muziği (fasıl heyeti) 20,15 konuşma (zlraat saati) 20,30 memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri 20,50 Tiırk müziği. Okuyan: Nuri Ealil Poyraz. Çalanlar: Ruşen Kam. Cevdet Kozan, Refik Fersan. 1 Tamburî Ali Efendi: Suzidil peşrevi. 2 Tarnburî Ali Efendi: Suzidil beste (Yıkıldl darbl sitemle>. 3 TeUâlzade SuzıdU şarkı (Gücenmiş oldıli gülzar>. 4 Cevdet Kozan: Ud taksimi. ~> Şakır Ağa: Suzidil şarkı (Sevmişim btr kaddi mevzun). 6 Tan Ali Efendi: Suzidil şarkı (Her bir bahşmda neş'e buldum). 7 Hamdi Efendi: Suzidil Yüruk semaisi (Uşşak ile dolsun der isen) S Mehmed Bey: Suzidil saz semaisi 21,30 konuşma 21,45 müzik (operet seleksyonıan Pl.) 22 müzik (küçük orkestra). Şef: Necib Aşkm 23 son ajans haberleri, ziraat, esham, tahvilât. kambiyo nukud borsası (fiat) 2120 müzik (cazband Pl) 23.">)2I yannki program. Kcs. 120 Kw. Kcs. 20 Kw. Kcs. 20 Kw. Eroinci bir kadın yakalandı Dün polis tarafmdan eroin kaçakçısı bir kadın yakalanmıştır. Galatada oturan ve ötedenberi vaziyeti zabıtaca şüpheli görülen Kör Fani namile tanınmış bir kadının müteaddid defalar evi aran« mışsa da bir şey bulunamamıştı. Dün de bazı şüpheler üzerine Faninin evinde bi raraştırma yapılmışsa da gene bir şey bıılunamamıştır. Fakat zabıtaca, kadınm bazı şüphe verici hareketleri gözönünde tutula • rak polis doktorluğunca muayenesine lüzum gösterilmiştir. Yapılan muayenede Faninin vücudünün bir yerinden on, bir yerinden de beş gram eroin çıkanlmıştır. ( NİŞANLANMA Üsküdar Hâle sineması (YAŞASIN AŞK), Türkçe sözlü, arabca şarkılı RAŞIDRIZA lerinin de bu eserde mühim vazifeleri vardır Saturnin Fabre hoşsohbet ve şefkatli bir baba, Mila Prely cesur ayni zamanda hayalperver bir kızı, Jean Tissier de tenperver bir polis memurunu temsil etmektedirler. •jç Eyvelce hakkında uzun ,uzac?ıya malumat verdiğimiz «Paris Nevvyork» filmindeki bas rollerderij birini oynamış. olan Claud Dauphin, piyes muharriri Bernstein'in «Elvire» ismindeki piyesinde oynamak üzere angaje edilmiştir. Partönerleri Elvire Popesco, Jean Davy ve Janine Crispin olacaklardır. Çinde Muharebe ... Amerikada Muharebe •• • En büyük heyecanlar içerisinde ... Müthiş maceralar ... Tayyarede kahramanca hâdiseler ... geçirdikleri CLARK GABLEveMİRNA Loy Hgrb Muhabiri a ^ ^ ^ ^ ^ ^ H a H a H a H a H H a başlıyor M ^ ^ H M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H S A R A Y Sinemasında Bu akşam L A L E sineması istanbulun en kibar ve en ince zevkli halkını jüri olarak davet ediyor Fransızca sözlü filminde, Bu akşam BETTÎDAVIS NORMA SHEARER TYRONE PO\VER Kudretli san'atkâr Filminde kazandığı altın madalyayı hakketmiş midir? İlâveten: En son dünya havadisleri ve M1Kİ Loca ve numarah koltuklarınızı şimdiden alabilirsiniz. Telefon : 43595 DAMGALI BETTE DAVIS KADINLAR BU AKŞAM I P E K ' t e KANATLI İNSANLAR GörUlmemiş derecede heyecanlı ve meraklı bir mevzu AŞK HEYECAN ARKADAŞLIK ve fedakârlık tamamen renkli şaheseri Baş rollerde: FRED MC. MURRAY RAY yım. Meselâ neyi? O, Mısırh kızla, yahud başka bir kadınla hakikî bir münasebeti olup olmadığını. Eğer o kızı hakikaten seviyorsa... Kız elini alnından geçirerek ölgün bir sesle: O zaman başka türlü düşünürüm dedi. Aralannda kısa bir sükut oldu. Galib kaşlannı çatmış düşünüyordu. Sonra önündeki bardağı elile ileriye doğru iterek kıza doğru eğildi: MILAND Edebî roman : 2 6 Genc kız bu söz üzerine birdenbire cid dileşmişti. Bir an hareketsiz kaldı. Sonra kaşlarını çatıp önüne bakarak: Fenayım. dedi. Genc adam hayretle, biraz da tecessüsle ona doğru eğildi: Ne oldu? Bana anlatın bakalım. Fakat durun burada değil... Ayağa kalkarak ilâve etti: Haydi beraber çıkalım. Gider bir yerde oturur, konuşuruz. Burası oldukça sıkıntıh... Kız da bu tekliften memnun, kalktı. Doğru, dedi. Çıkalım, nereye gideriz? Galib bir an düşündü. Sonra başını kaldırarak: Bir bahçeye gitsek, nasıl dedi. Meselâ ben Taksimde arka tarafta bir bahçe biliyorum. Küçücük bir yerdir. Yeşillik. Kimse de bizi rahatsız etmez. Hava da almış oluruz. Nur «gidelim» dedi. Çantasını aldı, Yazan : Peride Celâl şapkasını düzeltti. Çıktılar. Bahçeye gidip oturuncaya kadar konuşmadılar. Ismarladıklan gazozlar önlerine gelince, kız alıp birkaç yudumla dudaklarını ıslattı. Galibin konuşmasmı bekler gibi yüzüne baktığmı görünce yerinde sıkıntıh bir tavırla kımıldadı. Başını önüne eğerek: Ona mektub yazdım. dedi. Galib merakla sordu* A... Peki? Cevab vermedi. Ne diyorsunuz ? Evet, tekrar yazdım, gene cevab vermedi. Genc adam elile çenesini kaşıyarak, düşünceli, düşünceli: Onu fena kızdırmış olacaksınız dedi. Kız içini çekti: Öyle olacak. Halbuki ona artık uslanıp akıllandığımı, bütün o e^ki rılgmlıklarımdan vazgectiğimi, ve bir «gel» demesinin kâfi olduğunu, benim ne kadar değiştiğimi gözlerile göreceğini yazmıştım. İnanmamıştır. Genc kız tekrar etti: Evet, inanmamıştır. Genc adam gülümsedi: Hakikaten böyle değistiniz mi. uslandınız mı artık? O başını salladı: Bu vak'adan sonra başka türlü olmasma imkân var mıydı? Demek böyle bir cezaya uğramanız lâzımmış. Nur başını kaldırmıştı. Meyus gözlerle ona baktı: Alayı bırakın, çok mustaribim. Hem şimdi yeni şeyler duydum Galib Bey. Ne duydunuz bakalım? Mehmed Münif zengin bir Mısırlının kızı ile sık sık görünmeye başlamış. Kız onunla evlenmek için çıldırıyormuş. Kızın babası da bu izdivaca mütemayil Her neye mal olursa olsun, onu görünüyormuş. tekrar kazanmak istiyorum. Öyleyse gidip onunla konuşunuz. Galib alâka ile yerinde doğrulmuştu. Mehmed Münif bu kızla evlenir Bu en doğru harekettir. Oh, hayır. Bu hareketi henüz yapmi dersinız? Kız tekrar içini çekerek tereddüdle mı mak istemem. Evvelâ herşeyi anlamalı rıldandı: Bilmem; belki.. Benden intikam almak, yahud beni unutmak için... Bu kızla evlenirse çok mu azab çekersiniz ? Nur birdenbire dimdik olmuştu: Ne diyorsunuz? Onu ne kadar seviyorsunuz ? Peki mektubunuza cevab vermedi diye kızmıyor musunuz? Kız biraz öfkeli, başını salladı: Hayır, çünkü onun haklı olduğunu biliyorum. Bütün suç bende. Genc adam: Ben kendi hesabıma ne olursa olsun sevdiğim insanın böyle bir vaziyeti karşısında çok kırılırdım. dedi. Nur dudağını bükmüştü: Artık sükunetle hareket etmeye karar verdim. Kızmak, köpürmek bana pek pahahya oturdu. Peki, şimdi ne yapmak istiyorsunuz? landı: Olur şey değil! Dün gece bir başkası da bana buna yakın bir şey söyledi, Gerçekten o kadar garib bir insan mıyım? Nur gülmekte devam ediyordu: Bunu söyleyen herhalde bir erkek değildi. Galib göz kırptı: Neyi öğrenmek istiyorsunuz? Kız yalancı bir hayretle kaşlannı kaldırmıştı. Hiçbir şey... Lâf olsun diye söyledim. Eğer merak ettiğim bir şey olsaydı, doğrudan doğruya sorardım. Buldum, dedi. Kızla alâkasmın Galib başını sallayarak alaycı bir tane dereceye kadar ilerlemiş olduğunu anvırla : lamak için onu takib edelim. Haydi, haydi.. sorunuz da içiniz Nurun gözleri parlamıştı: rahat etsin, dedi. Bana yardım edeceğinize emindim. Fakat kız lafı karıştırarak başka şey Belki siz de bana bunu teklif etmelerden konuşmaya başlamıştı. Bir daha ye gelmiştiniz... Herhalde eğlenceli bir bu bahse dönmediler. Artık Mehmed takib olacak. Kızm sitemle yüzüne baktığmı görün Müniften de konuşamadı. Uzun müddet bahçede oturdular ve ce güldü. Onun, masanm üzerinde duran hep başka şeylerden bahsettiler. Bazı elinin üstüne elini kapadı, büyük avucunun içinde Nurun eli kayboluvermişti. noktalarda uyuşuyor, bazan hafif tertib münakaşalar yapıyorlardı. Erkek soğukNur bu manzaraya baktı, gülümsedi: Tuhafsınız! dedi. kanlı ve hâkim, kızsa inadcı ve ateşli idi. Genc adam elini çekerek arkasına yasİArkast var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: