1 Ekim 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

1 Ekim 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUnlHURİYET I Bîrinciteşrin 1939 antaj Zavalh bir kadından acıklı bir mek tub aldım. Size aynen naklediyorum: «Derler ki hassas kalbler yakm felâ ketleri mutlaka sezerler.. Ben kendimi methetmek için söylemiyorum, îyi kötü bütün hâdiselere karşı ruhum bir zemberek ihtizazile titrer.. Halbuki o gün her vakitkinden daha neşeli, daha mes'ud dum. Fahirle evlendiğimizin yıldönü müydü. Erkenden beni kucakhyarak Çok şükür, dedi, aşkımızın onuncu senesini de elemsiz, kedersiz idrak ettik. Bu on yılı bana tatlı bir rüya içinde yaşattın, sana minnettarım.. Akşam erken dönmek niyetindeyim.. Adamakılh süs len, şıklaş.. Medihaya da en güzel elbiselerinden birini giydir.. Evvelâ bir sineır.aya gideriz, sonra Parkotelde yemek yer, dans eder, eğleniriz, izdivacımızın onuncu yıldönümünü hoşça kutlulamış oluruz.. Fahir, bankaya, Mediha da mektebe yollandıktan sonra duvardaki takvime bakarak bir müddet kanapenin üstünde dalgın, süşünceli kaldım.. 12 nisan.. On sene evvel kocama ilk defa rasgeldiğim günü hatırladım. Hafif bir yağmurun çiselediği hüzün ve ümidsizlik verici bir akşamdı. Altı yaşındaki kızım Mediha ile birlikte Ankaradan kaçtığımın haftasıydı. Istanbula gelmeği tercih edişün bu büyük şehirde insanlann birbirlerinin hayatile fazla meşgul olmadan yaşadıklannı bildiğim içindi. Necibin Ankarada sebebiyet verdiği rezaleti başka türlü unutmamın ve unut.turmamın imkânı yoktu. Üzerimde ağır bir mazinin yükünden başka ancak on, on beş lira kadar para vardı. Fakat benliğimde hayat mücadelesine atılmak için büyük bir kuvvet ve cesaret mevcuddu. Bana bu kudreti veren yavrucuğum, Medihacığımdı. Bereket versin, çarçabuk iş bulmakta gecikmedim. Yoksa ikimiz de biraz sonra açlıktan ölmeğe mahkum olacaktık. <:Kurtuluş sıhhat yurdu» na hastabakıcı girdim.. Ben ki bu devletin tanınmış ricalınden birinin kızı idim.. İki mektebden şehadetnamem vardı. Yabancı bir lisanı kendi ana dilim gibi biliyordum. Bir başkasının hatası yüzünden hemen boğazı tokluğuna gibi bir vaziyette günde on beş saat bu ağır işte çalışacaktım. Kızım da tavanarasında bana verilen küçük odada sabahtan akşama kadar kapalı kalıyordu. 12 nisan akşamıydı.. Artık tahammül cdemiyecek bir halle gelmiştim. Kızı alıp kaçmak.. Büsbütün uzak ve meçhul yerlere gitmeğe karar verdim.. Benim gibi parasız ve kimsesiz bir kadın için böyle yer neresi olabilir.. Ancak adem diyarı.. Fakat bir mucize beni ve kızımı bu ikinci felâketten kurtardı. O akşam Fahir hastaneye geldi. Ehemmiyetsiz bir otomobil kazası geçirmişti. Ağır hasta değildi. îki üç günlük istirahate muhtacdı. O gece ben nöbetçi olduğum için uzun zaman yanında kaldım. Ona doktorun tavsiye ettiği iîâdarla birlikte manevî teselliler de verdim. îhtimal, şimdiye kadar derin bir kadm şefkati görmediği için benim kendisile böyle yakından meşgul olmakhğım, ruhunu okşamıştı. Halimde, tavnmda, sözlerimde alelâde bir hastabakıcının fevkinde bir vaziyet de sezince beni adamakıllı bir sorguya çekti. Acıklı hayatımı fazla teferruata girişmeden anlatıverdim. Yarısında sözümü kesti Kâfi, dedi. Mazi hakkında fazla birşey bilmek istemem.. Onu sen de zihninden tamamile sil.. Ben de dinlediklerimi unutayım.. Bu sözlerin manasını Fahir, bana ancak hastaneden çıkacağı gün izah etti. Kalbiniz, dedi, başka birine bağlı ( TEŞEKKÜR J Kanmı Haydarpaşa Nümune hastanesinde büyük bir üıtimam ve hazakatle doğurtan kadııı hastalıklan ve doğum mütehassısı doktor Bay Zeki Tektaşla değilse sizinle evlenmek isterim.. muavini doktor Bayan Nesibeye ve şefİşte şu anda tekrar yemin ediyorum, katli yardımlannı esirgemiyen başheilk defa muvafakat göstermedim. kimle ebe ve hemşirelere açık teşekkü Kabil değil, imkânı yok!.. rü borç bilirim. Cevabmı verdim. Fahir ısrar etti: D. Demiryollan dipl. mühendis Kemal Oğul Mazinizi düşüncrek razı olmuyorsanız, sizi temin ederim ki benim için bu EVLENME en küçük bir mâni bile teşkil etmez.. Hem artık geçmişle meşgul olmaya ne lüzum Liman müfettişliğinden mütekaid var.. Yüzümüzü istikbale çevirelim.. Semerhum Osman kerimesi ve arkadaşıni dünyanın en mes'ud kadını haline ge mız Hilâlinin baldızı Şaziye ile pc tirecegim. Medihaya da öz evlâdım gibi subaylarımızdan Şükrü Altülün evlenbakacağım.. meakidleri, birçok akraba ve dostlan Ah.. Sade bu sözler karşısında değil, nın huzurunda yapılmıştır. Evlilere deFahirin bana gösterdiği mantıksız şefkat vamh saadetler dileriz. ve muhabbet önünde erimiş bitmiştim. OÖLÜM nu seviyordum.. Ayağıma kadar gelmiş olan saadeti tekmelemekte mana yoktu.. 1928 de matbaamızın linotip yazı dizEvlendik. On sene birbirimizi incitmeden, me makinelerini kuran mütehassıs J. kırmadan sonsuz bir bahtiyarlık içinde Poole, duçar olduğu peritonit iltihabınyaşadık. Mediha da ince ve zarif bir genc dan kurtulamıyarak evvelki gece tedavi edilmekte olduğu Şişli Sıhhat Yurkız olarak meydana çıktı. *** dunda vefat etmiştir. Müteveffanın ceEvlendiğimizin onuncu yıldönümünün nazesi, dün Sıhhat Yurdundan kaldınakşamı üzerime siyah ipekliden bir gece larak Haydarpaşadaki İngiliz mezarh elbisesi, başıma küçük bir akşam şapkası ğma defnedilmiştir. giymiş, Fahiri bekliyordum. Mediha da Merhum Haşim Paşa hafidi ve meryatak odasında hazırlanıyor, genc sesile hum menzil müfettişi doktor Safyeddin «Lambes Vok» tan bir parça söylüyormahdumu Denizyollan idaresi Karadedu. niz vapuru ikinci kaptanı Süreyya teBirden kapı çalındı. Hizmetçi tanıma davide bulunduğu Cerrahpaşa hastanedığı bir adamın beni görmek istediğini sinde genc yaşında vefat etmiştir. söyledi. Içimden korkunc bir ürperme Cenazesi bugün öğle namazmı mütegeçti: akib Aksaray Valide camiinden kaldı Acaba, diye düşündüm, Fahir bir nlarak Mevlânekapı haricindeki Merkezefendi mezarlığındaki makberi mahkazaya uğramış olmasın? Adam, salondan içeri girip de kapı ü susuna defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. zerimize kapanınca haykırmamak için kendimi güç zaptettim. Gelen Necibdi. Arsızca ve merhametsizce gülüyordu. A kaldım. Lâkin, bir an geldi ki bu heyeman yarabbi.. Genc kızlığımda cahilce canh sefil işe devam edemiyeceğimi anlasevdiğim sefil tekrar karşıma çıkmıştı.. dım. Kızunı alıp Istanbula kaçtım. Beni O, benim sade ilk aşkım değil, hayatta en bulmak için peşimden yola çıktığı zaman utanılacak alçakhklan yapmama sebebi Necibi yakalamışlar.. Maamafih, ne dersiniz, verdiği sözü tuttu. Elinde itham eyet vermiş bir cani, bir katildi. O zaman henüz on sekiz yaşmda idim. decek vesikalar olduğu halde mahkemeye Bir gece beni Erenköyündeki köşkün du hiç benden bahsetmedi. On senelik bir varından atlatarak kaçırmıştı. Kibar, fa mahkumiyeti tevekkülle karşıladı. Şimdi, hapisten çıkar çıkmaz gene bakat serveti mahvolmuş bir ailenin çocuğu idi. Muayyen bir işi yoktu. Fakat yakışık na koşmuş.. Ama, hâlâ sevdiğinden, yah bir delikanh idi. Tecrübesizlik.. Onu hud, hali vakti yerinde bir adamla evlenip delicesine seviyordum. Belki uslanması mes'ud olduğumu kıskandığından değil.. nı, adam olmasını temin ederim diye bu Gene beraber çalışmamız, ona bu işinde çılgınlığı yaptım.. Tabiî annem, babam yardım etmem için.. Eğer muvafakat etbenimle olan münasebetlerini derhal mezsem beni polise haber verecek, o zakestiler. Mediha dünyaya geldi. Necib, man göstermediği vesikalan ortaya koyaüç sene bana ve çocuğuma, doğrusunu cakmış.. Ah.. Yarabbi!.. Acaba korkulu söylemek lâzım, sıkmtısız bir hayat ya bir kâbus mu bu? Hangi acıya yanayım.. şattı. Epeyce para kazanıyordu. Nere Mes'ud yuvamın yıkıldığına mı? Medıhanın istikbalinin mahvolduğuna mı? den? Bunu bilmiyordum. Teğmen Hikmet Türenin bir oğlu dünyaya gelmiş ve kendisine Yener ismi veribniştir. Yavruya uzun ömür diler, ebeveynini tebrik ederiz. c DOĞUM J RAŞ1D RIZA E. SADt TEK TİYATROSU 2 birinciteşrin Üsküdar kışlık Hâle sinemasında Saçlarmdan Utan Temsile tam sat 20,30 da başlanır. Pek yakında «. sinemasında Şarkın bUtlln harlkalarını Rumanyalılara Rumanya konsolosluğundan: Türkiyede ikamet eden veya geçici olarak bulunan Rumanyalı vatandaşların acele bir tebliği almak üzere derhal konsoloshaneye müracaatleri rica olunur. Üsküdar Hâle Sineması TURRA ORMANLAR PERİSÎ renkli Fürkçe sözlü ve şarkılı Büyük Şark filminde Giilnaz Sultan GÜLÜ Sinemrsında C J Kongre Cumhuriyet Halk Partisi Fatih Sarıgüzel semt ocağmdan: 5/10/939 perşembe günü saat 20.30 da Fatih Sofular caddesi üzerindeki ocak binasmda yapılacak kongreye bütün ocak azalannm iştiraki lüzumu bildirilir. RİO GRAND Pek yakında Meşhur Ispanyol artisti MOVITA ve Kamçılı Adam füminin unutulmaz büyük artisti JOHN CARROLL'un birlikte çeyirdikleri mevsimin en {jüz İspanyol dans ve şarkılarile iolu büyük macera filmi A L K ^ .Z A R c Kongre taliki Rumelihısar İdman Birliği kâtibliğinden: 24/9/939 pazar günü yapılacak olan kongremiz ekseriyet olmadığından 22/ 10/939 pazar saat 9,5 a talik olun muştur. HALK OPERETİ 6 ilkteşrin cuma akşamı İlk temsil Yeni operet (Bu hesabda yoktu) Fiatlar: 50, 35, 25 HAYATINIZDA Bütün Paris halkını koş rar tiyatro piyesini yaratan SÜMER sinemasına Koşturuyor ve mevzuu biraz açık, nükteli, neş'eli ve ayni zamanda hissî, müessir vw son derece zarif Filmini takdir nazarlarile seyrediyor ve candan alkışlıyor. tlâveten: Canlı resimler:Bugün saat 11 ve 1 de. RAIMU MARIE BEL .E MICHEL SIMON # # Bu hafta bütün Istanbul halkını OLGUN KADIN matineler. ••••••••••^•••••l DÜNYA (TOM SOYER'in MÜTHİŞ MACERALARI Fransızca sözlü ve bütün renkli) ŞAHESERÎ KADAR HEYE CANLI ve HARİKULÂDE BİR FÎLÎM GÖRMEDİNİZ. AYRICA FOKS'un en son dünya ve muharebe naberlert AYRC y KAÇAK KORSANLAR d Buqün İ P E K sinemasında BİRÇOK GÜZEL FİLİM GÖRMÜŞ OLABİLİRStNİZ. FAKAT: ROMANI BÜTÜN DİLLERİNE çevrilrriş 25 milyondan fazla basılan GÜZEL iki gündenberi L Â L E Sineması Zevke susayan, danaı seven müzikle Mcst olan yüksek bir halkla doludur. BRODVAY SERENADI Bütün güzellik ve ihtişamile sezonun birinci zaferini yarahyor. : FRED ASTAİRE GİNGER ROGERS'in en son ve en mUkemmel eserlerl olan en son ve en llâve: En son Metro Jurnal ve Renkli Miki Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı halk matineleri. Müteahhidlik ediyorum! Diyordu. Meğer, eroin ve kokain kaçakçılığı yapıyormuş. Son zamanlarda beni de bu işe karıştırmak istedi. Tabiî AHah saklasm, girer miyim. Fakat: Gîrmezsen, dedi, daha fena.. Tutulduğumuz zaman müşterek olduğumuzu söylerim.. Halbuki beraber çalışırsak kat'iyyen seni ele vermem. Kendim için değil, Mediha için korktum. îki sene kadar ona ve idaresindeki çjeteye yardım etmek mecburiyetinde Halecan ve ıstırab beynime, âsabıma tesir etmiş.. Bayılmışım.. O da çıkrmş gitmiş.. Kocam, hizmetçim ve yavrum beni o halde hastaneye kaldırmışlar.. Şu anda sonsuz bir endişe ve 39 derece ateş içinde yatıyorum.. Buna razıyım.. Çünku hiç olmazsa Necibin tacizlerinden uza ğım.. Ya.. iyi olup da çıktığım zaman.. o heyulâ yeniden karşıma dikilmiyecek, mel'un şantaj tekrar balşamıyacak mı? NdkTeden: B UGUN M E L E K Sinemasında NUR1 REF1K Frans,zca sbzlU. Ba, rol.erd.. MARGARET SULLAVAN JAMES STEVART Programa llâve . FOXun en son dUnya ve muharebe havadlslerl BugUn saat 11 ve 1 de tenzllfltlı matlneler B M « GÜNAHKAR MELEK Büyük ve İlâhi Bir Aşkın Nefis romam Kalbleri Heyecanla Saracak Muazzam Bir Film ^ Bu hafta SARAY Sinemasında T A K S i M sinemasında On gündenberi büyök muvaffkiyet ve muzafferiyetle devam eden ve bilâ istisna herkes Urafından takdirlerle beğenilen (Neşldel Emel) Tüıkçe sözlü Arabca şarkılı Müstesna mevıulu aşk ve heyecan filminde Bülbüller bülbülü D'ANGKOR ibadetgâhında geçen eseriyle ... Aşk ve macera dramlatiyle dolu, PETER LORRE'nin en güzel filmi ve emsalsiz muvaffakiyeti olan Fransızca sözlU bUyük Hlnt fllmlnl mutlaka görünUz. llâveten : FOKS JURNAL : Harbin ilânından beri geçen bütün dünya havadislen İngiliz Kral ve Kraliçesinin KANADAYI ve Nevyork sergisini ziyaretleri. Bugün 11 ve 1 de tenzilâtlı Halk mahnelen zaman utanmıyacağım. Ve her zaman, her yerde iftiharla senden olduğunu söyliyeceğim. Galibin rengi ölü rengi gibi olmuş, sesi kısılmıştı: Yazan : Peride Celâl Yani, beni âleme rezil edeceksin, öyle mi? Süzlerindeki tehdid kokusunu Peki, ne yapmamızı istiyorsun? hissetmiyor muyum sanıyorsun? O senin çocuğundur. Genc kadın omuzlannı silkmişti: Sesi titriyerek güçlükle kekelemişti: Öfke ile ne konuştuğunu bilmiyor Senin çocuğun olarak doğacak ve sun. Ben sana, hakikatten başka birşey yaşıyacaktır. Onunla iftihar edeceğim. söylemiyorum ki... Eğer vaktinde davra Sen çıldırmışsın. Yani bir piç olanıp, o dünyaya gelmeden evvel nikâh rak yaşıyacak öyle mi? yapmazsak, çocuğuna Galibin piçi Genc kadm acı acı gülümsemişti: derlerse bunda benim ne günahım var? Hayır, çocuğunu babasız, isimsiz bırakmaya tahammül edecek kadar alçak Bir tek günahım, kusurum varsa, o da, seni çılgın gibi sevmektir. bir insan olmadığını biliyorum. Halbuki ben senden nefret ediyo E... Peki? rum... Evleneceğiz... Ne diyorsun! Bunu Galib gözleri hiddetle tutuşmuş Neden, beni o kadar hakir mi gö bir halde, kelimelerin üzerine basa basa rüyorsun? Evet, evleneceğiz. Fakat bu söylemişti. Sonra birdenbire kapıya doğnun için ayaklarına düşüp yalvaracağımı ru yürümüş ve kapıyı şiddetle çekerek da sanma. Hayır, yalvarmam, artık yeti çıkıp gitmişti. Ondan sonra iki kere daha görüşmüşşir. O kadar alçalmak istemiyorum. İstersen evlenmiyelim. îstersen: «Benim ço lerdi. Galib ikisinde de, başının çaresine cuğum degildir» diye onu inkâr et. Fa bakmasım, kendisile evlenmesine imkân kat br » çocuğum demekten hiçbir 1 olmadığını tekrar etmiş ve Şahende Hanım, bunu kat'iyyetle reddetmişti. Onun gözlerinin içine bakarak, acaiyb bir gülümseyişle: Hayır, diyordu, o senin çocuğundur. Seni seviyorum, dünya gözümde yok. Bu çocuk, nefretine, onu istememene rağ men seni bana bağlıyan, seni bana yaklaştıracak, daha açıkçası karın yapacak yegâne bağdır. Niçin bu kıymetli bağı koparayım? Evet, ona bunlan açıkça söylemiş ve yüzünü siyah bir gölge halinde kaplıyan, gözlerinde koyulaşan nefrete aldırmıyarak gülmüştü . Bütün bu muhaverelerden sonra Galibin, onun karannın kat'î olduğunu anladığı muhakkaktı. Pek'i, ne yapacaktı? Neye karar verecekti? Şahende Hanım merakla, içi titriyerek, kaç gündür neticeyi bekliyordu ve işte şu sıralarda Nurun doktora olan alâkası, bir iş dolayısile bile olsa, genc adamla meşgul oluşu sinirine dokunuyordu. Kapı açılmıştı. İçeri ihtiyar bir kadın başı uzandı. Şahende Hanım derhal yatağında doğrulmuştu: Ne var Eleni, diye mınldandı. Kadın hafif bir öfke ile dudaklarım Mr. MOTO'nun SON KOZU ü M İ D Ş A R KI SI A h e n k t a r ve lahutl s e s l n l dlnleyiniz. Bugün: 11 1 2.30 da tenzilâtlı halk matineleri Seanslar: 11 1 2.30 4.30 . 6.30 akşam (9) da ÜMMÜ G ü L S U M'un Edebî roman : 3 6 Galib birdenbire sert bir hareketle başını çevirmiş ve sormuştu: Bana teminat vermek, çocuğun benden olduğunda ısrar etmek mi istiyorsun? Bu söz üzerine Şahende Hanım birdenbire yerinden sıçramış, gözlerinden ateşler saçarak bağırmıştı: Bana hakaret ediyorsun Galib! Ve aralarında kavgaya benziyen şu kısa muhavere geçmişti: Kaç ayht? İki... Demek henüz vakit geçmiş değil. Ne demek istivorsun> Yann derhal bir kadın doktoruna gitmelisin... Nasıl! Bunu söyler söylemez yüzü kıpkırmızı vücudü titriyerek geriye doğru 'ekilmiş ve tekrar etraişti: Nasıl, nasıl! Senîn P'bi bir adam bir cinayet tekli* öyle mi? Genc kadm başını kaldınp sert sert obükerek: na baktı: Saat ona geliyor, dedi, hâlâ yemek Getinne, Gene ne saçmalıyor, kim yemiyecek misiniz? Genc kadın bir an dalgm durdu. Son bilir... îhtiyar kadm dudağını bükmüştü: ra gözleri yerdeki kâğıda ilişti. Dudak Neden saçmalasm adam. Bir zalanndan zehir gibi bir tebessüm gelip manlar senin için az fedakârhk yapmageçti dı... Zavallıya etmediğinizi bırakmadıGalib gene gelmemişti. Gelmesi için nız. Hele o son oyun, canma yetmiştir. muhakkak gidip ona yalvarması, günler Az kalsın kansını boşıyacaktı. Belki de ce peşinden koşması lâzım geliyordu. Bu gene sizinle banşmak istiyor. Paralı, eli her zaman böyle idi. açık adam doğrusu. Idare etmek lâzım. Hiddetle başmı sallıyarak, kendi ken Istanbula geliyorsa gene bize iniverir, dine: barışır gidersiniz, ne olur. Zaten kaba Ah, ondan öyle bir intikam alaca hat sizde idi doğrusu... ğım ki... diye mınldandı. Genc kadın boğuk bir sesle: Sus, dedi. Acaba kendisine reva gordüğii şeyleri Kadın sustu ve omuzlannı silkerek kabu genc kıza da yapıyor muydu? Nurun mektubundaki şikâyet ve sitemlere bakı pıya doğru yürüdü. Şahende Hanım birlırsa öyle olması lâzımdı. F a P l 8 e n e denbire yerinden sıçramıştı: Dur, dedi, giyineceğim, bana yarmektubdan, bu genc kıza dostluR gösterdiği, yardım ettiği anlaşılmıyor f uydu? dım et... İhtiyar kadın kapıdan ı ayn jnamıştı. Ve acele soyunmaya başladı. Ayakta bir iki lokma birşey yedi. BiTekrar: Yemeği hazırlıyayım m»? ffiye sor raz sonra makiyajını tazelemiş, elbisesini du. değiştirmiş olduğu halde apartımandan Sonra içeri girip kapıyı irterA: çıktı. mettub var, Şu Samsunludan ge lArkası var) dedi, Dolabıma koydum, getireyim mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: