17 Ekim 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

17 Ekim 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUWHURIıET 17 BlrîncIteşTİn 1939 Aksi tedavi I Baki SUha X Büyükderede güzel bir ağustos akşamıydı. Boğazdan gelen serin bir rüzgâr, insanı şiirli düşüncelerin tenha ve sessiz ufuklanna doğru çekip götürüyordu. Kudret derin bir göğüs geçirdikten sonra Nezihenin çıplak kolunu tutarak mırıl danmağa başladı: Artık bu yaz tatili bana usanc verdi. Hergün ayni hayat... İki aydanbeıi bir defacık olsun İstanbula inmedik. Hep ayni dostlar, ayni çehreler ve hiç değişmeyen bir yaşayış tarzı! Insan bıraz olsun hareket ve değişiklik istiyor. Haya tımda bu kadar alâkasız ve bigâne muhit görmedim. Senin hiçbir şeye aldırdığın yok. Yemek içmek ve uyumaktan başka birşey düşünmüyörsun. Bir kızın, hem de genc ve güzel bir kızm bu kadar sakin ve âtıl bir âlemde hareketsiz yaşamasma akıl erdiremiyorum. Kudretin ince ve düzgün ellerini okşayıp duran Nezihe, bir kahkaha attık tan sonra: Yanılıyorsun kardeşim, yanıhyor sun dedi; bu semtte en hareketlı ve en neş'eli yaşayan aile biziz. Fakat senin ruhunda asla keşfedemediğim kuvvetlı bir maraz var. Bu güzel yaz gününde ve şu lâciverd deniz karşısında mağmum dü şüncelerin, karanlık düşüncelerin kuyu sundan kurtulup çıkamıyorsun. Bütün fikrine ölüm, Allah, şiir ve kâinat mefhumlan mihrak teşkil ediyor. Yirmi yedi yaşmda koyu bir mutasavvıf gibi yaşı yorsun! Her hareketin muhakkak manalı ve faydalı olmasını düşünüyorsun. Şim diye, kadar hayatına kadın denilen şey karışmamış. Dünyayı daima bedbin bir zaviyeden seyretmişsiu. Gün geçtıkçe kuvvetli bir melankoliye doğru gidiyorsun. Yazı yazmak, düşünmek, okumak, münakaşa yapmak gibi şeylere bir müddet için fasıla vereceksin... Yani yaşama demek istiyorsun! Bana kalırsa hayab dar görüyorsun kudret. Düşün ki, bu semanın altında ne cevherler vardır bilir misin? Ka yatta bütün kanunlara, tabiî kanunlara, cereyanlara mutavaate mecbursun. Rüzgârların estiği cihete, bir hrıldak gibi bilâmukavemet tâbi olmak zaruretindesin. Sana bir mekteb çocuğuna söylenecek sözleri söylediğim için bana danlma. Zaten yüksek düşünenler, basit hayat ni zamlarını ihmal ederler. Halbuki hayat ve insanlık basitin ta kendisidir. Insanlığa nizam öğretenler, basit meseleleri nazarı itibara almadıkları için dünya gidişinde aksaklıklar, yolsuzluklar ve gayrimüm künlerle karşılaşırız... Neler söylüyorsun allah aşkına? Evet söylediklerimin hiçbirisi seııi enterese etmez; çünkü iki ayrı iklimde teneffüs ettiğimiz havayı anlamadan ko nuşuyoruz. Nezihe öyle zannediyorum ki, sen benden daha bedbinsin. Nasihat yollu söylediğin sözleri evvelâ kendi nefsine tevcih etmiş gibi görünüyorsun. İki ayrı ikümde değil, ayni hayat şartlan, ayni nizamlar ve ayni haleti ruhiye içinde yaşayoruz. Yalnız şu farkla: Sen kendini avutabiliyorsun. Bense gayrimümkünler, mümkün olabilir vehmindeyim. Şu halde? Evet sen benden daha güzel dü şünüyor ve hayatı anlamış bulunuyorsun. Buna güzel düşünmek mi derler bilmem. Fakat günlerimi hoş geçirmek için bir teselli yastığı keşfetmiş bulunu yorum. Zaten bütün dava, insanın kendi kendini avutabilmiş olmasındadır. Bu ekseriyetle mümkün olmuyor. Hususî bir kabiliyet meselesi. Aşağı yukarı anlaşmış bulunuyo ruz. Derdlerimiz müşterektir. Devasmı bulmağa çalışalım. «İki mihnet birleşince bir teselli hasıl olur.» derler. Çok doğru bir sözdür. Evet, çok doğru ve güzel konuşuyorsun. Bundan sonra senin gösterdiğin yoldan şaşmıyacağım. Hayatı, insanîan, tabiati ve seni daha çok sevmek liyakatini kazanacağım. Kudret, müthiş bir fırtınadan son raki sakin bir denize benziyorsun. Senin bu kadar mütehavvil tabiatte oluşun da korkuncdur. İnsan birkaç dakika içinde koskoca hayat telâkkmni nasıl değiştirebilir? Demek ki fikri sabitlerin de kuv vetli bir esasa istinad etmiyor. *»* Bir ay sonra Kudret Avrupaya dön mek üzere hazırlığa başlamıştı. Nezihe nin bütün nasihat ve gayretlerine rağmen, diişünce ve yaşayışmda en ufak bir de ğişiklik olmamıştı. Gene bedbin ve mustaribdi. Ailesinin Nezihe ile evlenmesi için yaptığı emrivakii de büyük bir hayret ve şaşkmhkla karşılamıştı. Genc kız Kudretin derdini bildiği için devasını bulmakta güçlük çekmiyordu. Onun vakit vakit manevî kıymetlere, o kumağa, yazmağa ve düşünmeğe verdiği ehemmiyeti nazannda küçültmeğe çalışıyor ve sağlam bir mantığa istinad eden münakaşalar yapıyordu. Kudret Nezihenin asla ihmal edemi yeceği derecde yakışıklı bir gencdi. Koyu siyah dalgah saçlan, ince uzun boyu, geniş omuzlan ve daima manalı çizgiler taşıyan gamlı yüzü, garib bir rahibi andınyordu. Büyükderede bazı akşamüzerleri babasmdan kalan ince gümüş saplı bastona dayanarak sahile doğru süzüle süzüle iniyor, camid bir cisim gibi, ha reketsiz denizi seyrediyordu. Nezihe, Kudretin Avrupaya hareketinden üç gün evvel oldukça tehlikeli bir oyun oynamak üzere harekete geçti ve Kudretin İstanbula indiği bir saatte lerine giderek hizmetçi kızı aldatıp çarşıya gönderdikten sonra kitab, gazete ve mecmua dolu odadan Kudretin henüz tabedilmemiş «İnsanlık nereye gidiyor?» adlı yedi cildlik eserini aşırıp mutfakta yaktı; kimseye görünmeden koşa koşa eve döndü. *** Selânik Mevlevi şeyhi Eşref Beyin hemşiresinin hafidesi ve Esad Beyin kerimesi Beşiktaş yirmi ikinci ilkokul öğretmenlernden Bayan Neyir Özoğan vefat etmiştir. Cenazesi yarınki salı günü Ortaköy Dereboyu Gürcükızı sokağmda Halk Partisi karşısında 15 sayılı haneden kaldınlıp Ortaköy camiinde namazı kılmarak rahmeti rahmana tevdi edilecektir. Allah rahmet eylesin. *** İstanbul Öğretmenleri Yardım Cemiyetinden: Beşiktaş 22 nci ilkokul öğretmenlerindert ve cemiyetimiz üyelerinden Neyir Özoganı maalesef aramızdan ebediyen kaybettik. Sayın arkadaşlara ve ailesine tazivetlerimizi sunanz. C ÖLÜM SÜMER Her yerden vaki olan sonsuz taleb ve arzu üzerine Mfihim ilân Büyük ve tarihî Fransız süper filmi tekrar gösterüecektir. Tekrar tekrar görülmeğe lâyık olan bu film Beyoğlunda başka hiçbir sinemada gösterilmiyecektir. Üniversite ve Lise talebelerine bu filmi görmeği tavsiye ederiz. SAMİMÎ Müdiriyeti: Yarınki ÇARŞAMBADAN itibaren VİCTOR FRANCEN ve GABY MORLAY'm Fevkalâde bir tarzda yarattıkları SİNEMASI RADVO aksamkî program j Türklye Radyodifüzyon DALGA ÜZUNLÜGO 1639 m. 183 T. A. O. 19,74 m. 15195 T. A. P. 31.70 m. 94S5 Postalan ANLAŞMA Kcs. 120 Kw, Sc& 20 Kw. Kcs. 20 Kw. Sporcular... Şampiyonlar.. Gencler... Çocuklar... I Ve Bütün İstanbul dikkat edin kahkaha tufanı yaklaşıyor Amerikanın en meşhur lâstik ağızlı komiği •Yarın matinelerden itibarenı Şehza C C P A U Sinemada debaşı I L R M n Tel: 21359 J O E P O L O B R A V N T Ü R K Ç E DENİZALTI D1 TÜRKÇE Ş A M P İ Y O N U Filminde hepinizi kahkaha şampiyonu vapacaktır. Kara Alay Amerika Çocuk Esirgeme Kunımunun altın madalyasmı kazanan büyük artist Aynca şaheser bir filim daha RAŞİD RIZA, E. SADİ TEK TİYATROSU Bu gece Kadıköy H A L E sinemasında SAÇLARINDAN UTAN / S 2 . YEKTA Vodvil 4 petde Çarşamba akşamı Bakırköy MILTIYADI sinemasında Kadıköy HALE'de biletler gundüzden satılmaktdır. JACKİE COOPER'in En son oynadığı TURAN Tiyatro ve sineması Her akşam Tiyatro, Sinema, Varyete, Hokkabaz San'atkâr N A Ş i D ve arkadaşları Ç OL KIZI Komedi 3 perde. Avıupanın en meşhur hokkabazı (PANGALI) nın yeni numaraları, sinemada iki büyük film birden: 12,30 program ve memleket saat ayan 12.35 ajans ce meteoroloji haberleri 12,50 Türk mıiziği. Çalanlar: Veclhe, Cevdet Kozan. Ruşen Kam. A Okuyan: Muzaffer İlkar. 1 Vasili'nin Kürdüıhicazkâr peşrevi. 2 Lem'i: Kürdilihicazkâr şarkı (Gül gibi dolaşırsın). 3 Salahaddin Pınar: Kürdilihicazkâr şarkı (Nereden sevdim o zallm kadını). 4 Cevdet Kozan: Ud taksimi. 5 Rahmi Bey: Kürdılihi cazkâr şarkı (Sana ey canımın canı efendün). 6 Leylâ Hanım: Kürdilihicazkâr şarkı (Çeşmanını goster de). 7 Kürdilihicazkâr sazsemaisi. B Okuyan: Melek Tokgöz. 1 Nevres: Muhayyer şarkı (Gün kavuştu). 2 Refik Fersan: Mahur şarkı (Kirpigine sürme cek). 3 Udi İbrahim: Şehnaz şarkı (Süzüldükçe güzel gözlerin) 13,3014 müzık (kanşık program. Pl.) 18 program 18,05 memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri 18,25 müzik (dans müzigi Pl.) 18,55 konuşma (halfc iktısad saati) 19,10 Turk müzigi. Çalanlar: Vecihe, Ruşen Kam, Cevdet Kozan. A Okuyan: Radife Erten. 1 Rahmi Bey: Bayatl şarkı (Gül hazin sümbül perişan). 2 Refik Persan: Hicaz şarkı (Göğsümden kaçıp gittin). 3 Hicazkâr şarkı (Bana hemdem eyleyen). 4 Sel. Pmar: Hüzzam şarkı (Seviyordum onu ruhumda kanarken yaralar). 5 İshak Varan: Huzzam şarkı (Kaç yıl senl ben). B Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan. 1 Arif Bey; Suzinak şarkı (Bir dil ki esiri gam olur). 2 Arif Bey: Kürdilihicazkâr şarkı (Düşer mi şanına). 3 Asaf Bey: Kürdilihicazkâr şarint (Bazan dalanm o güzel çehreye). 4 Suphl Ziya: Kürdilihicazkâr şarkı (Bir gamlı hazan). 5 Kürdilihicazkftr sırto 19,50 konuşma: (Ormanlarımızı tanıyalım ve koruyahm) 20,05 Türk müzigi: Klasik program. Ankara radyosu küme ses ve saz heyetl. İdare eden: Mes'ud Cemil 21 konser takdimi: Halil Bedii Yönetken 21,15 müzik (radyo orkestrası Şef: Ha« san Perid Alnar) 22 memleket saat ayan, ajans haberleri, zlraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,20 serbest saat 22,30 müzik (cazband Pl.) 23,2523,30 yarınki program ve kapanış. Kiralık Türbede Belediye karşısında 19 numaralı Sinanağa dairelerinde yalnız zemin katmda bir küçük ve ehven daire boştur. Dört oda, yemek odası olarak kullanılan bri hol, hamam, her türlü konİOT. BAY TEKIN YENİ DÜNYALARDA BUSTER GRABB Z A M BA K HEDY LAHARR Gece ve gündUz Paris... Nezihe o geceyi heyecanla uykusuz geçirmişti. Büyük bir merakla neticeyi bekliyordu. Vakit vakit yaptığı işin büyük bir cürüm olduğunu düşünüyor, kendini affettirebilmek için imkâriîaf' afıyofdu. Fakat kıymetli bir gencin büyük bir cinnete doğru sürüklenme'sine sebebiyet verecek olan bu hareketi yaptığı için de gizli bir sevinc duyuyordu. İki gün sorıra büyük tehlike kendini göstermiş ve bir pazar sabahı Kudreti Emrazıakliye hastanesine sevkedilmek üzere otomobile güçlükle bindirilirken görmüştü. Otomobil hareket etmek üzere iken acı bir feryad sahili çınlatmıştı: Kitablarımı getirin... yaktı? Onları kim Şimdiye kadar misline rastlanmamış bir mevzuda çevrilen senenin en heyecanh olduğu kadar müessir ve hakikî hayattan alınmış müthiş macera filmi. POKAK ÇOCUGU YARIN İşte bu PERŞEMBE akşamından itibaren Bütün otellerile ve orada gizlenen dramlarile Paris... ( TEŞEKKÜR ) S A R A Y sinemasında Gösterilecek ve bütün seyircileri teshir edecek olan Büyük, zengin ve pek mükemmel filminde göreceksiniz. AL OTELi ALKAZAR sinemasında başlıyor D İ K K A T! Matinelerden itibaren Baş rollerde: ANNABELLA JEAN PIERRE AUMONT ve LOUIS JOUVET Haydarpaşa Nümune hastanesine geceyansı götürmüş olduğum ihtiyar anneciğimi derhal kabul ettiler. Tedavi etmekte olan Başhekim muhterem Bay Kâzımla asistan Bay Cemal Tartara ve intaniye hemşiresile santral memuru Ferid Çavuş, kapı memuru Yavere, gösterdikleri iyi muameleden dolayı teşekkürlerimi sunanm. Devlet Denizyollan HaydarpaşaKadıköy vapurlannda mevki memuru Ahmedin eşi Müyesser En nefis valsları En güzel aşk mevzuu şahane dansları ve harikulâde melodilerile SAKARYA Sineması Pek yakmda : Eskisi gibi FİATLARINDA HİÇBİR ZAM YAPMAKŞIZIN GÖRÜLMEMİŞ BÜYÜK FİLİMLERİXİ göstermeğe tekrar başlıyacaktır. Slze "AŞK VALSINI,, da "BÜYUK VALS,, ı da unutturacaktır L Baş rollerde: YVONNE P R I N T E M P S PIERRE Baletler • Konserler ve dans orkestraları Zengln ve muhteşem saheserler DİKKAT: Loca ve hususî koltuklann bugünden aldırılması rica olunur. FRESNAY Yarın akşam MELEK sinemasında Baki SÜHA TARİHİ BÖYLE BİR ZAFER DAHA KAYDETMEDİ... Günlerdenberi bütün İstanbul L d I G V © akıyor... K A R A EMİL ZOLANIN DEHASINDAN JEAN GABİN SİMONE SİMON'un Kudretinden doğan bu şaheserler şaheserini yer bulamıyan 10 binlerce^ halk görmek için sabırsızlıkla sıra bekliyor.... Bugün L Â L E sinemasında muvaffakiyetle devam ediyor. İlâve: En son dünya haberleri METRO JURNAL'da ve RENKLİ MİKE WALT DİSNEY ^ ^ ^ ^ ^ m ^ VIVIANE Sevimll ve ateşll artist G U N E Ş ' R O M A N C E'ın Nefis eserl, harikulâde Macerasıdır. Pek yakında I P E K'te İÇKİSİZ SAZ Ramazan münasebetile her akşam: Tanııımış san'atkârlardan müteşekkil mükemmel SAZ HEYETİ zengin programlarına devam etmektedir. Kıraathanemiz nezıh aileîerın salonudur. Telefon: 22308 Otomobil biraz sonra kendi yalılarının önünde durdu. İndi, adamın parasını verdi ve başını kaldırıp pencerelere baktı. Pencereler yarıya kadar inikti; eşikte miskin bir kedi oturuyordu. Ahşab bina, her halile, metruk bir eve benziyordu; derin bir sükun içinde idi. BORSA KIRAATHANESİNDE ALLAHIN CENNETi Türk artistlerinin şaheseridir. yavaşça: Baba, ben geldim, diye seslendi. Birdenbire kendi sesinden utandı, titredi. «Baba, ben geldim...» Eskiden, bir yaramazhk yapıp babası tarafından paylanmca, bir yolunu bulur, yanına gider, ona, böyle yavaşça sokulur ve işte şimdiki gibi, ayni şekilde, yavaşça seslenir, sonra birdenbire kendisini kucağına atardı. Doktor Şahin başını çevirmiş, gene pencere^ien dışan bakmağa başlamışb. Aralarında kısa bir sükut oldu. Sonra ihtiyar adam döndü; etrafına bakındı; alnını kaşıdı... Nihayet aralarındaki sessizliği bozmak ister gibi: Naciye Hanımlar yalıya davet ettiler, dedi. Nur pek yakında evleniyormuş. Damad da acele ediyor. Bir aya kadar düğünleri var. Çocuk, fena aileden değilmiş... Nur da iyi kızdır. Inşallah mes'ud olurlar. Doktor Şahin onun sesini duyar duyDurdu, sonra ilâve etti: maz, başını çevirmişti. Oğluna, biraz şa Sabah buraya Müşfik geldi. Beni, şırmış gibi, gözlerini kırpıştırarak baktı. Fakat her zamanki gibi ne gülümsedi, ne şu kırmızı yalıdaki ihtiyar mütekaid mi» de geldiğinden duyduğu memnuniyeti iz ralay çağırtmışb... Gene tansiyonu yükhar eden bir hareket yaph. Yanında du selmiş. Her neyse... Tam kapıdan çıkıran gözlüğünü yavaşça alıp gözüne tak yordum: bir de baktım, kapının önünde spor bir otomobil, Müşfiğin otomobili.. h ve elile, yaklaşmasını işaret ederek: Gel, otur, dedi. Benim de, seni bek Çocuğu bir iki defa görmüştüm. Birkaç ler gibi bir halim vardı... Gelmeseydin sene evvel iki gece de bizde kaldı galiba. Geldi, elimi öptü. Benimle konuşmak isben sana gelecektim. tiyormuş. Miralaylara kadar beraber gelGalib, derhal, babasının halinde bir di. Kapıda bekledi. Sonra döndük, budeğişiklik bulunduğunu hissetmişti.« Ne rada, gelip biraz konuştuk. Hakikaten veden beni böyle karşılıyor?» diye düşün falı bir arkadaşmış. Bana senden bahsetdü. Sesini çıkarmadı. Bir iskemle çekti, b... Böylece, hiç beklemediğim, daha babasının karşısına oturdu ve sakin gö doğrusu ümid etmediğim şeyler öğrenmiş rünmeğe çalışarak bir sigara yaktı. oldum. {Arkast var) SENENİN İLK BUYÜK TÜRK FİLMİ Edebl roman : 5 0 Şahende Hanım yerinden sıçramış, ince bir sevinc çığlığı koparmışb. Boynuna sarılmak ister gibi onun üzerine atıldı. Fakat Galib, derhal kendisini geriye doğru çekmişti, dürüşt bir hareketle: Çekil, diye tekrar etti, çekil, beni kaba hareket etmeğe mecbur etme. Genc kadın ona kinle baktı. Fakat gülümsemekte devam ediyordu. Çorba getirteyim mi? diye sordu. Hayır, sen git ve artık bu nikâh muamelesi bitınciye kadar beni rahat bırak. Şimdi giyinip gideceğim. Şahende Hanımm dudaklarında tebessüm genişledi. Fakat birşey söylemedi ve sessizce odadan çıkıp gitti. Yalnız kalınca Galibin dudaklarında acı bir tebessüm belirdi, kendi kendine: Galiba iki düğün bir arada olacak, diye mınldandı. Biraz sonra kalktı, giyindi. Hüseyin Efendinin bütün ısrarına rağmen çorba içmedi. Saat bire geliyordu. Artık has Yazan : Peride Celâl taneye gıdemezdi. Apartımandan çıktı. O eski cesur, pervasız, kendine emin, kuvvetli Galib gitmiş, sanki yerine başka bir adam gelmişti... Kendisini zayıf, mecalsiz, manen de, maddeten de yorgun hissediyordu. O anda içinde bir tek arzu vardı: Alıp başını şehirden kaçmak, kimsenin kendisini bulamıyacağı bir yere gitmek... Fakat bu, imkânsızdı. Üzerine mes'uliyetini aldığı kimseler, yapması lâzım gelen çok şeyler vardı. Tenha bir lokantada bir iki lokma birşey yedi. Lokantadan çıkınca, Boğaza gitmek kararile bir otomobile atladı. Yolda dalgındı. Hiç etrafına bakmıyordu. Yalnız, otomobil Nurun yalısınm önünden geçerken irkildi... Iğilip baktı ve birdenbire telâşla arkaya doğru çekildi. Yalmın kapısı açıktı. Gülis kalfa kapının önünde birile konuşuyordu. «Gelmişler, diye düşündü. Düğün her halde yalıda olacak.» muzlarınm iğildiğini hissediyordu. Fakat ne olursa olsun vazifesini yapması lâzımdı. Nur da ona bu hareketi tavsiye etmemiş miydi? Babasının da; verdiği karann namuslu adama yakışan bir karar olduğunu teslim edeceği muhakkaktı. Şahende ise, seAnnesi öldükten sonra bu ev daima vincden göklere uçuyordu. Bu izidvac, böyle sessizlik, hatta gittikçe zayıflamak görünüşe göre, kendisinden başka herkesi la beraber bir türlü tamamile silinmiyen memnun edecekti. bir matem gölgesi içinde kalmıştı. Yoldan geçen birkaç kişinin dönüp döDoktor Şahin, Galibin annesini seve nüp kendisine baktıklarını görünce orada rek almış ve burada çok mes'ud seneler öyle hareketsiz durmakla gülünc vaziyete geçirmişti... Hâlâ karısmın matemini tu girdiğini anladı. Kapıya yaklaşıp zili tuyordu. Ihtiyar adam, son zamanlarda, çaldı. Biraz bekledi. bilhassa Galib Avrupada tahsilini ikmal Kapı açılmışü. Hizmetçi onu görünce edip de döndükten sonra: «Yakında to güldü: runlarım burasını şenletecek» sözünü ağ Zil çalışmızdan anladım, dedi. zından düşürmez olmuştu. Doğru idi... Ve hemen ilâve etti: Bu eskı yalıya genc bir kadın çok şeyler Beyefendi yukarıda. getirebilirdi; orasını değiştirir, senelerce Babasını, yukarıda, salonda buldu. devam edip giden sessiz, sakin, matemli Doktor Şahin, denize bakan pencerehayatı, neş'esi, tazeliğile çiçekliyebilirdi. lerden birinin önünde oturuyordu. Her Galib, yüzünün kızardığını hissetti. Iş zamanki gibi, elinde gazetesi, yahud kite şimdi o, babasına nezamandır bekledi tabı yoktu. Gazeteler ayaklarımn ucuna ği müjdeyı getırıyordu: İhtiyar adama, düşmüştü. Gözleri denize doğru kaymış, gelininden bahsedecekti... Fakat nasıl bir alnı kırışmış, düşünüyordu. gelinden ve ne şekilde?.. Galibin girdiğini duymadı. Genc aŞımdiden, büyük günahının altında, o dam, yavaş yavaş yürüdü, yaklaşb ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: