18 Ekim 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Ekim 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Birinciteşrin 1939 CUMHUKl T ET SON HABERLER Hâdiseler arasında Skoçya sahillerine dün de yeni hücumlar yapıldı Ingiliz Bahriye Nazırı, Royal Oak gemisinin nasıl batırıldığı hakkında izahat verdi (Battaraft 1 tnci sahiftde) telbahir, arka arkaya üç dört torpil daha atmış, bunlann isabeti gemiyi önce yana yatırmış, sonra da batırmıştır. Royal Oak, limanın nihayetinde demirli idi. Bu itibarla, birçok subay ve tayfa, kurtarma tedbirleri almağa vakit kalmadan boğulmuşlardır. Ölenlerin sayısı, subay ve tayfa olmak üzere 800 dür. Royal Oak'ın zıyaı neticesindeki zarar nekadar ciddî olursa olsun, büyük harb gemilerimizin emniyet marjı gene bütün genişliğini muhafaza etmektedir. Royal Oak'ın mevkiini tayin için yaptığımız sıkı araştırmalar şimdilik semere vermemiştir. Fakat yakında iyi bir neticeye varacağımızı kuvvetle ümid ediyoruz. Harb gemilerimizin sıyanetini arbrmak üzere muktazi bütün tedbirler alınmıştır. Bu tedbirler, son harbde çok müessir olmuştur. Scapa Flow, Orkney adalanmn deniz üssü olup, Büyük Harbden sonra, münhezim olan Alman filosu burada batırılrruştı.» « Çörçil sözlerine devam ederek demiştir ki: «Harbin ilk altı haftasmda 13 Alman tahtelbahri batırılmış, 5 Alman denizaltı gemisi hasarata uğratılmış, birçok diğer tahtelbahirler de faaliyette bulunmıyacak hale getirilmiştir. Harbin bidayetindenberi 1 milyon 740 bin ton hacminde îngiliz gemisi batınlmışbr. Buna mukabil 290 bin ton hacminde Alman gemisi musadere edilmiş ve yeniden 1 milyon 400 bin ton hacminde îngiliz gemisi inşa edilmişbr.» l e r i bugün Şimalî lskoçya sahilleri krar hücum ederek Scapa Flov/daki R e te İngiliz harb gemilerini bombalamak te şcbbüsünde bulunmuşlardır. Başvekil Çemberlayn, Avam Kamarasının bugünkü celsesinde bu husutsa be vanatta bulunarak demiştir ki: « Dört Alman tayyaresi tarafından ablan bombalardan ikisi îron Duke zırhlısmın yakinine düşmüş ve zırhlı bazı ehemmiyetsiz hasarlara uğramıştır. Insanca zayiat yoktur. Hücuma iştirak eden düşman tayyarelerinden ikisi düşürül müştür.» (Cumhuriyet: Mütarekede Amiral gemisi olarak îstanbulda bulunan İron Duke zırhlısı bilâhare silâhtan tecrid edilmiş ve mekteb p^misi halinc ifras? edilmişti.) yare Havalarda faaliyet Propaganda GÜNÜN MEVZULARI Alarm işaretleri Londra 17 (Hususî) Skoçya mn birçok taraflarında olduğu gibi ce nubî ve şarkî Ingilterede de bugün alarm işaretleri verilmiş, fakat hiçbir tarafta düşman tayyaresi görülmemiştir. Evvelki gürütü hücüm naaıl oldu ? Almanların verdiği malumat Berlin 17 (a.a.) D. N. B. Ajansı bildiriyor: Royal Oak zırhlısını ve zırhlı kruva zör Repulse'yi batıran denizaltınm avdetinden sonra, bu hâdiselere dair olarak resmî bir rapor vermek imkân dahilinde dir. Tahtelbahir süvarisi, Prien tahtelbahrile Scapa Flow körfezine girmiştir. Orada demirli bulunan Royal Oak ve Repulse îngiliz harb gemilerini torpil ledi. Mayinlerin ve ağlann mevcudiye tine rağmen, denizalb, Ingilizlerin mukabil taamızundan kurtulmağa muvaffak oldu. Bu sabah saat dokuzda, denizaltı, bir Alman limanına girmiştir. Alman bahriyesi kumandanı Amiral Raeder, denizalb süvarisile mürettebab selâmlamak üzere o limana hareket etmiştir. Dün yeni bir hücum daha yapüdı ...,..,..•1. iMHnıınııııılllfflııı Londra 17 (Hususî) Alman tay Londra 17 (a.a.) Gazeteler, Skoçyanm şark sahili civarında Almanlar tarafından yapılan hava taarruzuna şahid olanların ifadelerini neşretmektedirler. Tehlikeyi müdrik olmıyan halk, hava hücumunu seyretmeğe başlamış, Forth'un her iki tarafmda, havada bombaların patIadığmı, Ingilz ve Alman tayyareleri arasmda şiddetli bir muharebe cereyan ettiğini görmüştür. Sokaklara şarapnel parçalan düşmüşse de hiç kimse yaralan mamıştır. Hava hücumunun başlıca hedefi Forth limam idi. Tam hücum esnasında köpriiden geçmekte olan trenin yolculanndan biri vak'ayı şöyle nakletmiştir: « Tren köprüden ağır ağır geçtiği sırada biri Forth'un cenub sahili, diğeri şimal sahili yakınında bulunan iki tay yare, çok alçaktan üzerimize hücum ettiler. Nehre düşen bombaların fışkırttığı yüksek su sütunlarile ıslandık. Fakat, mucize kabilinden, köprüye hiçbir şey olmadı. Tam o sırada îngiliz tayyareleri gözüktü ve birkaç saniye içinde düşman tayyarelerine saldırdılar.» Hücum esnasında, köprüden geçen bir tren daha vardı. Bu trenin yolculanndan biri ezcümle şunlan anlatmıştır: « Harb gemilerimizin top gürültüleri çok korkuncdu. Öteki yolculann gösterdikleri sükunet beni hayrette bıraktı.» îki İngiliz avcı tayyaresinin düşürül düğüne dair olan Alman radyosu haberi, Londrada tekzib edilmektedir. îngiliz tayyarelerinin hepsi üslerine dönmüslerdir. erler ki Büyük Harbi kazanan ne Fransız ordusudur, ne de İngiliz donanması; întelligence Service'tir. Bu söz eğer propagandanın ehemmiyetini anlatUmumî harbdeki ablukanın zararları cephemak için yapılmış bir mubalâğa değilse hezeyandır. Biz onu makul manalerdeki zayiattan korkunc omluştu sında alalım: Propaganda yaman bir Yazan: Dr KEMAL SARACOĞLU silâhtır, şüphe yok. Fakat yalnız onunla bir harb kazamlacağını zanneYeni başlayan Avrupa harbinde müt mıştır. Önce ihtiyarları götüren bu hasta denler, casus romanlarile hayat ara tefiklerin abluka silâhına fazla ehemmi lık sonra genclere de musallat olmaya sındaki büyük farkm üstünde horla yet atfetmiş olmasma birçok kimseler bi: başlamıştır. yanlardır. mana verememişlerdir. Çünkü işin içyü Verem hastalığı da sür'atle artmışhr. Harb başhyalı bir buçuk ay oldu. zünü bilmiyorlar. Halbuki geçen Umu Esasen veremli olanların hastalığı fenaBu zaman içinde propaganda bir ye mî Harbi Almanya ve müttefikleri bı lastığı gibi yeniden yakalananlar da çorine birkaç İngiliz zırhlısı batırdı; yüzden kaybetmişlerdir. Umumî Harb: ğalmıştır. propaganda Hitler'i birkaç defa yara bilen neslin kurşunla ölmekten değil, aç Alman kadınlan arasında vakitsiz a ladı, öldürdü; Goebbels'i istifa ettir lıktan yıldığmda hiç şüphe yoktur. Bel detten kesilme, kısırlık, süt kesilmesi gib: «Salâhiyettar mehafilde »öy ki bunu bilmiyenler Hitler'in isjinadgâhı şeyler de çok görülmüştür. lendiğine göre», «îyi haber alan mah olan S. S. veya S. A. gibi teşkilâtı veya Alman müellifleri eserlerinde bu açhk fillerde temin edildiğine göre», «Bi ordusunun çok genc yaştaki unsurlarıdır yıllarını tetkik ederken erzak tevziinin taraf bir memleketten verilen haber Yoksa eskiler bunun ne demek olduğunu iyi esaslara dayanmamasını da ileri sü lere göre» diye başhyan yalan, do çok iyi bilirler. rüyorlar. Zira tevziat nüfus başına diye lambach bir nahvin girintilerine, çıBizim de o zamanki suiistimallerin ve hesab ediliyordu. Halbuki hastalığî, ve kıntılarma da sokularak, hakikatin memleketin şimdiki istihsal seviyesınden yahud gövdesinin iriliği hasebile yüksek üstiine sinsice baskınlar yapar. çok aşağı olmasının tevlid ettiği felâket kaloriye ihtiyacı olanlarla herhangi bir Propagandanın yaman bir silâh ol unutmuş olmamıza imkân yoktur. Meseduğuna şüphe yoktur ama, bana öyle lâ biz süpürge tohumu ve paspal yemeye adam müsavi tutuluyordu. Bu kemiyet azlığından başka cinsı geliyor ki, Büyük Harbdenberi tekâ mecbur olacak kadar sıkmtı çekmişsek mül etmiyen tek silâh varsa budur. bu, o zamanın doğurduğu (anafor, voli fena, bozuk ve bayat gıdalar yüzünden Hep ayni ibare ve ayni terane. Harb vagon ticareti, hava payı, biraz daha ki birçok mide, barsak bozukluklan, kus tayyaresi büyük terakkilere kavuştu barca komisyon) gibi eskiden bilinmeyen malar, ishaller, zehirlenmeler görülüyorğu halde propaganda balonu, eski şiş yeni bir ahlâksızlık vebasındandır. Yok du. Bundan sarfınazar yemeğin ihzan kin ve battal gövdesile havada yüzüp sa, istihsal seviyemizin şimdikinden çok için muktazi mütemmim maddelerin fıkdunıyor. Bünyesinde hiçbir tekâmü düşük olmasma rağmen bu kadar aç kal danmdan dolayı insanlar yediklerinde tad çizgisi yok. Büyük Harbdenberi mil mıyabilirdik. Biz bu açlıktan nekadar bulmuyorl.ar ve iştihalarını kaybediyor letlerde zekâ ve tecrübe seviyesinin zarar gördük? Bu mühim tarihî hâdiseyı lardı. Bu bazan o dereceyi buluyorku k çok yükselmiş olduğunu hesaba kat tespit edecek elimizde maalesef bir ista bol gıdaya kavuşunca da tahammülsüzlük görülüyordu. Bazı Alman doktorlamıyor, tdstik yoktur. Yalnız istatistiği nispeten rı, harbden sonraki neşriyatlarında: Hergün bir misalini görerek biliyo muntazam olan îstanbulda harbin son seHarb bize, sulh zamanında az hayvarum ki, Türkiyede apartıman kapıcısı nelerinde veremin arttığı göze çarpmak nî albümin (yani et, yumurta, peynir gida, üniversite profesörile ayni idrak tadır. bi şeyler) ve bunun yerine çok idrat döseviyesinde, « iyi haber alan mahfilHalbuki bu hususta çok kurban veren karbon (yani un ve aişastalı ve şekerl lerin temin ettiği» hâdiseye giilüyor. Almanya ve Avusturyada geçen Umu şeyler) vermenin daha iyi olduğunu öğ Bütün dünyada, hatta müstemlekemî Harbden sonra bu mevzu üzerinde retti diyorlar. Profesör Krauss bu fikn Ierde de bunun böyle olduğuna şüphe cildler dolusu yazı yazılmıştır. Açlıktan şiddetle hücum ederek (bunun etmem. Çünkü Büyük Harbin bütün manas ölenlerden maada, açlığın tevlid ettiği halka gıda yerine taş, topaç vermek dedünyaya verdiği ders, ayni metodun umumî zafiyet birçok hastalıklara yoj aç mektir) diyor. Ve (Ablukanın zararlan bu defa da ayni muMaffakiyetle tek mıştır. Bundan maada, normal zaman bizden sonraki nesle de şamil olacaktır) rar edilmesine en büyük mâni gibi, larda herhangi bir hastalığm mucib ol sözlerini ilâve edjyor. Halbuki sonrak hâlâ gözönünde duruyor. Propaganduğu vefiyat nispeti, açlık seneleri müt nesiller değil, bizzat Umumî Harbi gödayı enayi avhyan bir olta gibi kulhiş surette yükselmiştir. O zaman açlığın ren nesil yaşamaktayken tekrar açhk ablananlar aleyhinde güzel bir yazısını doğrudan doğruya sebeb olduğu hasta okuduğumuz Parisli İntransigeant lıklar îngiliz hastalığı denilen raşitizm lukası başlamıştır. Eskisini unutmıyan gazetesini yüzde yüz haklı buluyo yani kemik hastalığı, açlık öziyması de Almanlar bu yeni ablukavı herhalde lâruz. Propaganda yalanın değil, haki nilen vücudün şişmesi, skorbüt denilen kavdile karşılamıyacaklardır. Son gelen tıbbî mecmualar Almanyakatin emrinde meşru bir mubalâğa ve vitamin noksanmdan doğan hastalıknjn istiyl ettiği aksamda sıtma ve lekeli olduğu zaman taraftar kazanır. H lardır. i>>v. • i i humma ile, koleranm başgösterdiğini söydiselerin o kadar hızla aktiğı bir maAçlık ablukasırun tesiratı sadece mık lüyor. Halk arasında olan bu bulaşık cera içindeyiz ki sahte ümidleri bütar azlığuıdan değildir; gıdalar keyfiyet hastalıkların, Alman sıhhî teşkilâtının yük sukuti hayallerin takib etmesi itibarile de çok fena idi. îaşe işlerini tan mükemmeliyetine rağmen ordulannı ve için bazan iki gün, bazan da iki saat zim edenler sadece gıdanm nazarî olarak mücaveret ve münasebet dolayısile asıl bol bol kâfi geliyor. kalorisini hesab ediyorlar, keyfiyeti düPEYAMt SAFA şünmüyorlar veya düşünecek halde bu Alman halkının da tehdide maruz kaldığını düşünerek bir çok tanınmış Ahnan âlimleri hararetli yazı yazmağa başlamışlardır. Meselâ (Deutsche Medizini sche Wechernschriftin 39 numarasmda Werner, 40 numarasmda Hegler, keza (Münchner Medizinische Wechenschrift) mecmuasınm 39 numarasmda Mühlens ve 40 numarasında da gene Hegler bu vadide hararetli yazılar yazmaktadır. Elbisesiz kalırsak mayo ile gezeriz, sabun bulamazsak yıkanmayız sözleri, doktor olmıyanlara, hatta fabrika amelesine hitab etmişti; şimdi açlığın, sabunsuzluktan mütevellid bitlerin yaptığı tifüsün dehşeti karşısında fen lisanı konuşuyor. Ablukanın ne demek olduğunu bilen bir millete, hücum yerine abluka ve bomba yerine abluka edildiğini bildiren beyanname atmanın manası budur. Abluka ve açlık İHEM NALINA MIH1NA Bir mubalâğa! ilmem hangi gazete, Almanlann ayda 300 denizalb gemisi yaparak İngiltere ve Fransanın deniz hakimiyetini sıfıra indireceklerini yazmış. Buun üzerine bir okuyucum bana soruoyr: Almanlar, ayda 300 denizaltı gemisi yapabilirler mi? Bu suale vereceğim tereddüdsüz cevab, şudur: Hayır, yapamazlar. Denizaltı harbi hakbnda, Cumhuriyette çıkan yazılanmda uzun uzadıya izah ettiğim gibi, Almanlar. Büyük Harbin son iki senesinde bütün gayretlerile denizaltı gemisi yaptıkları halde, hiçbir zaman, ayda 300 değil, hatta 30, hatta 20 denizaltı gemisini bile hizmete sokamamışlardır. O zaman, Almanlar ayda asgarî 3, azamî 13 gemi yapabilmişlerdir. 1917, şubatmdan 1918 ikincıteşrinine kadar, Almanlann inşasını ikmal ettikleri bu çeşid gemilerin ayhk vasatisi 8 dir. Buna mukabil bazı aylar, yeni yaptıklarından daha fazla gemi kaybetmişlerdir. Meselâ 1917 eylulünde 13 gemi, 1918 mayısında 16 gemi. Almanlann dört harb senesi içinde kullandıklan, yaptıklan ve yapmak üzere bulundukları denizaltı gemilerini, bir defa daha, hulâsa etmeği faydalı buluyorum: Harb başlarken 22 denizaltı gemisi hizmette idi; ]] tanesi de yapıhyordu. Harb içinde yeniden 768 gemiyi kizağa koydular; bunlann 343 tanesi hizmete girdi, ötekiler ikmal edilemeden harb bitti. Harb içinde 178 denizaltı gemisi zayi ettiler; 21 tanesi de mütareke başında, mürettebaü tarafından batırıldı, böylece zayiat 199 oldu. Büyük Harbde, ayda en fazla 13 gemi yapan Alman tezgâhlannın şimdi 300 gemi yapmalanna imkân var mıdır? Denizaltı gemisi, dikiş makinesi değildir ki, ayda yüzlerce inşası mümkün olabilsin?, Alman Deniz Yıllıklan, bugünkü Alman gemi tezgâhlannın bu gemileri 1 ilâ 2 senede yaptıklarını gösteriyor. Harb ıçmde, çok daha seri çalışacaklan iddia edilemez. Çünkü Almanlar, birkaç senedir, harbe hazırlandıklan için, esasen 1935 ten 1939 a kadar kızağa koyduklan 65 gemiyi, geceli günlüzlü çahşarat mşa etmişlerdir. Şimdi, daha gayretli çalışsalar da denizaltı gemilerini nihayet, bir iki ay daha erken yetiştirebilirler. Almanlar, birşey daha yapabilirler. O da, şimdiye kadar, başka cıns gemiler yapan tezgâhlarında da, denizalb gemisi inşasına başlamışlardır. Gerçi bunun da bazı teknik güçlükleri varsa da harb uzadıkça Lu müşkülâtı yenmek ve daha iyi verim lmak kabildir. Alman tezgâhlarının ayda kaç gemi yetiştirebileceklerini kat'iyetle tayin edebilecek vaziyette değilim. Fakat hesabı azamî geniş tutarak Umumî Harbdekinin bir misli fazlasmı yapabileceklerini kabul edebiliriz. Bu da ayda azamî 26, vasatî 16 gemi tutar. Fakat mesele, yaljnız bu rakamlarla halledilmez ki... Yeni yapılandan batınlanı çıkamıak lâzımdır. İngilizlerle Franızlar, bir buçuk aydan daha az bir zamanda 1718 Alman denizaltı gemisi batırdıklarını iddia ediyorlar. Sonra denizalgemilerinin çokluğu ile de iş bitmez. Bun arın kesif bir faaliyette bulunup, hergün birçok ticaret gemisi batırmalan lâzımdır. Halbuki son günlerde, Alman denizaln" gemilerinin ticaret harbi çok azalmıştır. Batırılan 1718 bot çıktıktan sonra, heabca Almanlann elinde 4445 denizaltı gemisi daha bulunmak lâzım gelir. (Bunlann bir tanesi bizim Batırayımızdır) Bu kadar gemiye rağmen faaliyetin azalmaı, yalnız bol denizaltı gemisi yapmanın kâfi gelmediğini, bu derizaltı gemilerinin batıncı faaliyetlerini müessir bir şekle okmak icab ettiğini de göstermektedir. Hulâsa, Almanlann o da ancak bir sene sonra olmak şartile ayda 300 değil, zamî 30 denizaltı gemisi yapabileceklerini kabul edebiliriz ki bu da mühim bir>eydir. llllllllllllllllIIIUIİUIIIIIIllllllllllllllllllluımııııııu»» Rumanyada millî rönesans cephesi Çorlu yolunda feci bir kaza Yeni neşredilen partinin Kamyonla çarpışan otobeyannamesinde miihim büsün yolculanndan birinin kolu koptu hükümler var Bükreş 17 (a.a.) Rador ajansı bildiriyor: Millî Rönesans cephesinin dünkü toplantısında partinin programı hakkm daki beyanname okunmuştur. Bu beyannamenin esas hatları şunlardır: 1 Devleti daimî olarak Kralın şahsiyeti temsil eder. 2 Nizam ve disiplin üzerine müesses olan Rumen devleti Rumen milletinin istiklâl ve terakkisi için zamândır. 3 Millî vakar ve gurur hissinin takviyesi. 4 Hududların ötesinde yaşıyan Rumenlerin ve millî ekalliyetlerin mu kadderatı, bunlann etnik mevcudiyetlerini inkişaf serbestisile Rumen devletinin hayatı çerçevesine ithali. 5 Ailenin korunması. Kalabalık aileler veraset vergisinden muaf tutulacak, buna mukabil bekârlarla çocuksuz aile lerin vergileri artırılacaktır. 6 Fikir hayatmın takviyesi. 7 İş mecburiyeti ve bu suretle maddî refahın artırılması. 8 Yüksek zümrenin yetiştirilmesi ve ilerletilmesi. 9 Millî tesanüd hissinin takviyesi. 10 Devlet memuriyeti için cephe rası olmak mecburiyeti. Edirne 17 (Telefonla) Bugün Çorlu ile Lüleburgaz arasında, Kanştıran mevkiinde bir.otobüs kazası olmuş, kaza, bir yolcunun koiunun kopmasile neticelenmiştir. Hâdisenin tafsilâtını bildiriyorum: Edirne îktısad şirketi otobüslerinden şoför İsmailin idaresindeki 75 numarah otobüs, îstanbuldan gelirken Karıştıranda karşı taraftan gelen Lüleburgaz plâkalı 52 numarah bir kamyonla çarpışmış, musademede otobüste bulunan bir yolcunun kolu koparak kamyonun içine fırlamıştır. Bu tüyler ürpertici manzara karşısmda otobüs yolculan büyük bir korku geçirmişlerdir. Kolu kopan yolcu, Çorlu hastanesine kaldınlmış, hâdisenin tahkikine Çorlu Müdediumumisi el koymuştur. îddia edildiğine göre, hâdisenin mü sebbibi kamyon şoförüdür. Tahkikata devam olunmaktadır. Italyan elçisi Lord Halifaks'la görüştü Londra M (Hususî ) Yeni îtalyan elçisi M. Bastianini bugün Hariciye Nazırı Lord Halifaks'ı ziyaret etmiş ve uzun süren samimî bir mülâkatta bulunmuştur. lunmuyorlardı. Halbuki bu gıdalar, cinsi fena, bozuk veya bayat olduklanndan ekseriya daha bazı anzalara da sebebi yet veriyorlardı. Meselâ Rumanya cephesinde bir aralık askerler arasında salgın çeklinde sanlık hastalığı görülmüs. Atatürk köprüsünün parkeleri hakkınBir hastahk salgm yapınca ilk hatıra geda Belediye ile müteahhid firma arasın len mikroblu ve bulaşık bir hastalıktır. daki ihtilâf devam ediyor. Belediye, firFakat bu sahadaki bütün tetkikat menfi manın itirazlarına cevab vermiştir. Meznetice vermiştir. kur firma ile hükumet arasmdaki itilâf Nihayet profesör Brugsch tarafından nameye göre, tahta parkelerin aralanna yapılan tetkikat neticesinde fena ve boçimento dökülecekti. Fakat, firma, metre murabbaı 55 kuruştan asfalt dökmeği tek zuk gıda yiyen ve ayni şerait altında olif etmiş, Belediye de bunu kabul eylemiş malanndan dolayı toplu olarak hastalatir. Bunlann asfaltla yapıldığı takdirde nan askerler olduğu anlaşılmıştır. Zira daha sağlam olacağı ümid edilirken yağ bu bozuk gıdalann hazım yolundan kamurdan sonra asfalt bozulmuş, parkeler na kanşan zehirleri karaciğeri bozarak yerinden fırlamıştır. İtilâfnameye göre, bu salgını yapmıştır. Bu profesör bu suBelediye, bu inşaatın çimento ile yapıl retle hastalananların 4000 asker oldu ğunu söyler. masını istemiştir. Asıl açlıktan doğma ve o zaman iyi Müteahhid, işi çimento ile yapmağı kaul etmekte, fakat tazminat istemektedir. anlaşılan bir hastahk vardır ki buna (açlık öziyması) deniyor. Bu hastalığm seBelediye red cevabı vermiştir. bebi evsafı fena, bayat ve vitaminsiz olan Şişli telefon santralı bu sabah gıdanm miktar itibarile de az oluşu yani tam manasile açlıkhr. Bu hastahk önce teslim alınıyor Şişlide yeni telefon santralı tesisatı 1916 da başlamış, 1917 den sonra pck dün tamamen ikmal edilmiş ve müte ziyade artmıştı. Esasen kalori de çok düahhid, Telefon idaresine tesisatı teslim şüktü. Hastahk kadınlardan ziyade eredebileceğini bildirmiştir. Bugün tesi keklerde görülüyordu; çünkü ayni kalosat tesellüm edilecektir. riyi aldıklan halde erkekler kadmlardan fazla çAİışıyorlardı. Halbuki günde al îthalât müsaadelerinde dıklan azamî albümin miktarı elli gramı yapılan yolsuzluk geçmiyordu. Bu hastahk önce en çok 40 Avrupanın şimalinde harbin zuhu 60 yaş arasında görülmüştür. Şişlik önce rundan evvelki tarihlerde memleketi farkma vanlmaz, ve hastalar kendüerinmize gelip de gümrüklerde bulunan ba de müthiş bir yorgunluk ve mecalsizlik zı ithalât maddeleri için memleketin hissederler. İlk zamanlar yatağa yatmca yüksek menfaatlerine tahsis edilen mübol bir idrar sökerek şişler iner, fakat >aadelerde bazı açıkgözlerin suiistimal hastahk ilerleyince şişlik sabit bir şekil yaptıklarınm alâkadar makamlara ih bar edildiğini ve tahkikat yapıldığını alır. Tedavi edilenlerde şişlik inince albndan çıkan bir vücud değil sadece bir yazmıştık. Bu tahkikat sırasmda bazı kimselerin deri bir kemiktir. Profesör Krauss (büifadelerinin alınmasma lüzum görül tün Almanyada bu hastahğa tutulanların müş ve şehrimizde bulunan bu kimse binlere baliğ olduğunu ve bunlann he ler davet olunarak ifadelerine müraca meff de yansmın öldüğünü söylemek, t edilmiştir. Daha da bazı kimseler mubalâğa sayılmaz) diyor. Harbde ve dinlenecektir. Vaziyet Gümrükler Ve harbden sonra Almanyada ellisini geçmiş kâletine bildirilmiştir. olan insanlar arasında eskisine kıyas ediemiyecek kadar çok olan vefiyat nispeTekrar pazarhk usulü mü? inin sebebi açlık olduğunu ifadede A!Mağazalarda fiat etiketleri kalkmış man müellifleri müttefik gibidir. Önce ve pazarhk usulü tekrar başlamıştır. bu hastahk şehirlerde fazla tahribat yapBu hal alâkadar makamların da nazan mış, sonra da ayni iaşe sistemine tâbi tudikkatini celbetnüş ve vaziyet Ticaret tulan köylerde de çok görülmeye başlaVekâletine bildirümiştir. Atatürk köprüsü inşaatındaki ihtilâf Yunan kabinesi mühim bir içtima yapb Atina 17 (Hususî) Kabine bu akşam Hariciye Nezaretinde Başvekil General Metaksasın riyasetinde fevkalâde bir toplantı yapmıştır. Siyasî mehafilde bu toplantıya hususî bir ehemmiyet atfedümekte ve son hâdiselerin inkişafile alâkadar olduğu bevan olunmaktadır. Bursada bir idam kararı Bursa 17 (Telefonla) Aydede mesiresinde keresteci Osmanı parasına tamaan öldüren Rizeli Yaşar bugün idama mahkum edilmiştir. Cürüm arkadaşı Hüseyin de on beş seneye mahkum ol muştur. Feci bir ölüm Bursa 17 (Telefonla) Karaca beydeki taşocağında calışan Arif isminde bir amele, üsttaraftan kopan bin kilouk bir kayanın altında kalmış, ezilerek lmüştür. İtalyan iktısad heyeti Belgradda Belgrad 17 (a.a.) Mübadele ve döviz nezareti, ticarî muahedeler dairesi müdürü Masi'nin riyasetindeki İtalyan iktısad heyeti dün Belgrada gelmiştir. Heyet, İtalya ile Yugoslavya arasmdaki ticarî müzakerelere iştirak edecek tir. İlk toplantı, dün öğleden sonra yanlmıştır. 13 sene sonra masum olduk ] ları anlaşılan iki mahkum J serbest bırakıldı « Sanfrancisco 17 (a.a.) Warren Bil « lings, bundan bir müddet evvel tahliye edilmiş olan arkadaşı Tom Mooney gibi tahliye olunmuştur. Her ikisi 1916 senesinde bir bomba atarak 10 kadar insanın ölümüne sebebiyet vermiş ol duklanndan dolayı müebbed hapse mahkum edilmişlerdi. Halbuki bu cinaetle alâkaları olmayıp masumdular v« dlî bir hataya kurban olmuşlardı, i \ i | i

Bu sayıdan diğer sayfalar: