4 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

4 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I Küçük hikâye Olüye verilen söz SİNEMAYA ALINAN YEGÂNE BÜYÜK OPERA... Dünyanın en büyük muganniyesi tarafından FRANSADA ve FBANSIZCA olarak çevrilen yegâne büyük film... Gedikpaşa A Z A K Sinemasında Peride Celâl Yukanda ihtiyar kadm bir oda kapısı Mehha pencerenin önünde oturarak uzun uzun chşarıya baktı, Sema yıldızsızdı. açtı: işte burası, dedi, yatagınız hazırAğaclar karanlıkta kaybolmuşlardı. Hadır. vada bunaltıcı bir sıcakhk \aıdı. Yakın bir fırtınayı haber vermek ıstf.rcesine yapYüzü bembeyaz olmuştu. raklar kuvvetle hışırdıyorlardı. Odaya girince bir kaç adım attı ve durGenc kadm ağır bir sesle kendi kendi du. Oda büyücekti. Duvara bitişik beyaz ne konuşur gibi «korkunc bir ölüm bu,» bir karyola vardı. Karyolanın başucunda kırmızı bir ışık yanıyordu. Bu ışık üzeri dedi. Ve döndü, sedirin köşesine büzülmüş lâvanta şişelerıle dolu olan tuvaletin aynasında kızıl akisler yapmışlı. Meliha olan yaşlı kadına hitab etti: Son zamana kadar yazdığı mek kendi kendine «Güzinin odası» diye, mıtublardan asabmın oldukça düzelmiş ol nldandı. Bir kaç adım geriledi. Korku ile duğunu anlamak mümkiindü. Artık Cev ürperen omuzlarını tuttu. Kapıya doğru detten şikâyet etmiyordu. Bana karşı ise odadan kaçmak ister gibi baktı. Sonra her zamankinden daha yak'n ve sıcaktı... doğruldu, karyolaya doğru yürüdü. Telâş«Cevdetten» derken çesi garib bir şela soyunmaya başladı. Biraz sonra, yatakta çarşafı başına kakilde titremişti. Köşede uyuklar gibi otudar çekmiş, uyumaya çalışıyordu. Işığı ran kadm başını kaldırdı. Kafası omuzlarına gömülmüştü. Küçücük, fakat kes söndürmüştü. Güzini, onun hazin ölümünü ve mazinin elemli hâtiralarmı düşünkin bakışlı gözleri vardı. memeye gayret ediyordu. Gözîeri kapan Hepimiz şaştık, dedi, son günlerde o kadar sakin, o kadar iyidi ki... Ölü dı. münden iki gün evvel, «dadı Melihayı rüyada gördıim.» dedi. Bir gün de senelerdenberi ilk defa Cevdete sizden bahsetti. «Onu hâlâ seviyor musun?» diye, şakalaşıyordu. İhtiyar kadm yutkundu ve önüne baktı. Meliha içini çekti. Neden devam etmiyorsunuz, diye, acı bir tebessümle gülümsedi. Beni hâlâ Cevdetten kıskanıyordu, değ'l mi?. GPACE MOORE GEORGES THILL önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren LUIZ HENRY BATAİLLE'in en büyük piyesi FRED ASTAİR GtNGER Roggers'in şaheseri 1UÇANVALSLER 2 Ö L U M G E Ç İ D İ J A K H O L T tarafından heyecan ve macera filmi ilâveten : Yeni METRO JURNAL dünya havadisleri B BugUn : Senenln en bUyUK fllml I M JTSU ABDÜLVEHAB'ın Mestedici bir müzik... Gaşyedici bülbül nağmeleri... Lâhutî sesler ve hazin bir aşk ile dolu SÜMER sinemasında BEYAZ GUL TÜRKÇE Sözlü ARABCA Şarkılı Müstesna filmi I Bugün L Â L E Sinemasında VİCTOR FRANCEN ANNİE Eşsiz şaheseri | DUCAUX'un T AK S İM Sinemasmm tstanbul sayın sinema meraklılarına en büyük bayram hediyesi olacaktır. Uyandığı zaman oda kesif bir karanhk içindeydi. Dışarıda rüzgâr uğulduyor, iri Ümidsiz bir aşkın dinmez iztırabını, bakir bir ihtirasın büyük günahını, ROBERT TAYLOR yağmur damlaları camlara vuruyordu. öldürücü bir rekabetin derin hicranını yaşatan bir hayat facıasıdır. BARBARA STANV1CK Genc kadın, içinde garib bir sıkıntı hisseİlâveten: Karada, denizde, havada bir haftalık son harb raporu GUndüz ve gece 8,45 te 2 fllm blrden derek ajka üstü döndü ve birdenbire gözve RENKLİ Mİ K İ leri dehşetle büyüyerek yatağa yapışıp Bugün saat 1 ve 2,30 da ucuz matineler kaldı. Sinoiıasının gösterdiği ve bütün İstanbul Karşısında, evet, tam karşısırda Güzin halkının zevkle seyretitği senenin en güzel duruyordu. Vücudü karanlıkta kaybolve en nefis şaheserlerinden muştu. Yalnız ince solgun yüzü, garib bir Dişlerini gıcırdattıı ışıkla parlıyordu. Meliha boğazmdan ge Ah bu adam... Eminîm ki zavallı riye doğru kaçan, yalnız kendi işittiği bir Güzinin kıskanclığını alevlemekten bir an sesle: geri kalmadı. Bu yüzden değıl midir ki Allahım, Allahım, diye, söylendi. onunla aramızdaki o güzel dostluk bozulBir şimşek çaktı. Meliha Güzinin boşdu. Halbuki Güzinle ne kadar sevişirdik. Filmini henüz görmemişseniz, acele edin Baş rollerde: Buna siz de şahidsiniz. Akraba olmamız lukta sallanan başınm kaybolduğunu görbizi biribirimize daha kuvvetle bağlamış dü. Oda tekrar karanhğa gömiildü. Ve tı. Cevdetle evlenince yavaş yavaş onun ince bir kadın sesi: Filme ilâve olarak: ANKARADA CUMHURİYET BAYRAMI îşıksız, daha iyi, diye söylendi. Sebenden uzaklaştığını hissettim. Hakkı da Bugün saat 1 ve 2,30 da matineler tenzilâtlıdır. Dayanılmaz derecede eğlenceli bir kahkaha tufanıdır. vardı. Evlendıkten üç ay sonra kocasının ni görebiliyorum. Meliha Güzinin sesini tanıdı. Onun inbakışlarından ben de korkmaya başlamışce solgun yüzünü karanhkta tekrar görtım. dü. Bu yüz etrafı ışıktan bir hale ile çevSesi titreyerek yükselmişti: rilmiş gibiydi. Güzin beni ondan kıskanıyordu. Kadın Napolyon... Kraliçelerin en dilberi ve en muhteşemi... Gözler sanki oyulup almmıştı. OnAh Allahım, bunu hisseltîgim gün nasıl larm yerinde iki siyah korkunc «çukur» şaşırdım ve nasıl derin bir keder içinde vardı. Dudaklar yalnız ince bir çîzgi ile kaldım! Artık o güzel dos>tluğumuzun bo birbirlerinden ayrılmışlardı. Bu ince çizzulmuş bir meyva gibi bir tarafından çü gi ise çirkin bir tebessüm yaparak yukarı • Metro Jurnal euson habeıler rüdüğünü, aramızda bir şeyin kırıldığını doğru kalkıyordu. Pazar 11 de geceler 8.30 da kuvvetle hissediyordum. Fakat ne olurBütün cihan tarihini sallayan bu macerayı 939 un bu en büyük filminde hayranlıklar ve ıbretlerle Meliha vücudünün buz kesildiğini hissa olsun, gene bir miktar beni seviyordu. •eyıetmiyecek bir yirminci asır insam, ola.maz. setti.,.Bağırmak iştedL , Sesi çıkrmyordu. Yalnız dediğim gibi bu sevgiye acı bir şey Karanlıkta sallanan baş bulunduğu nokkarışmıştı. Nihayet onu rahatsız etmemek tayı terketm^yerek gene, konujtu: • , u,in:,; Ta „; ,:;bm :ri i' iki devre blrden TUrkçe sözlU ve Cevdetten kurtulmak için kaçtım.1 Buraya niçin geldin, Meliha, niçin "Alemdarda: Cumartesi matineleri: Saat 13 15,5 18 Gece: 21 de Seyahate çıktım. Bu hareket Güzinde geldin} Cevdeti bulmak için, değil mi? "Millide: Cumartesi matineleri:,, 12 14,5 17 Gece 20.45 te H İ ^ H H H H İ bana karşı mınnettarlık uyandırdı. Ve iş Budala, ben senin kendinden gizlediğin te bu minnettarlık aramızdaki dostluğu şeyleri, kafanm gerisindeki düşünceleri büsbütün gölgeledi. Ne kadar mağrur bir biliyorum. Memleketimizde hiç bir filmin kazanmadığı muvaffakiyeti kazanan, insandı bilıyorsunuz. Bana minnet duyHiç bir filmin göremediği muvaffakiyeti gören bUyUk TUrk filmi Odada keskin bir kahkaha çınladı ve ması gururunu zedelemişti. Ah bu melses haykınr gibi devam etti: un adam istese onu nasıl mes'ud edebilir Meliha, Cevdeti bırakacağına yedi! min et, onu görmiyeceğine yemin et Meliihtiyar kadm içini çekti: ha.. Yemin et... ERROL Cevdet bütün hayatmca slzî sevdi. Meliha için için, inler gibi : Genc kadın halsiz halsiz gözlerini ka Yemin ediyorum, dedi, yemin ediyo padı: rum. Allahım beni kurtar. Benden nefret etmesini ne kadar Birdenbire Güzinin kafasının kaybolisterdim. I Bugün seanslar saat 12 2 4.15 6,30 ve 9 da ( Dikkat : 12 ve 2 seansları tenzilâtlıdır. ) duğunu gördü. Sonra müthiş bir gürültü Bunu zayıf bir sesle söylemişti. Göz oldu ve oda, kızıl bir ışık içinde kaldı. leri ıslak ıslak parlıyordu. Meliha yataktan fırlamak için çırpındı, Obürü düşünceli devam etti ! «anneciğim, anneciğim» diye, haykırdı. Bununla beraber Güzinin ölümüne Kuvvetli bir el sanki boğa?ma yapışmış sıBütün hasılat rekorunu kıran ve görülmemiş bir mnvaffakiyetle gösterilen çok yandı. Artık bu evde duramıyordu. kıyordu. Nefesi tutuldu ve mülhiş bir kaGenç, şirin, sevimli ve güzel yıldız Nihayet alıp başını gitti. ranhk gözlerini doldurdu. Ayağa kalkmıştı. Ilâve ettiî Yorgunsunuz, size odanızı göstereGüzinin dadısı genc kocîmın feryadlaEn son, en mUkemmel ve en fazla alkışlanan ve takdirle seyredilen yim. rına yetiştiği zaman onun vücudünü yaMeliha sesinî çıkarmadı ve onun peşi sı takta kaskatı buldu. Meliha bayılmıştı. ra yürüdü. Bu korkunc geceden sonra Meliha u ber iyi olduğu zaman da tekrar peşine düAntreyi küçük bir ampul aydınlatıyor zun müddet kendisini toplayamadı. Genc şen, yalvarmaya başlayan Cevdetin büNeş'e, gençlik, musiki, şarkı ve dans kaynağını siz de mutlaka gidip görünüz. Keyif ve zevkle eğleneceksiniz. du. Merdivenleri ağır ağır çıktılar. Du kadın kendini tedavi eden bir doktora ge tün telkiflerini reddetti. Olüye verdiği sözü tutuyordu! ilâveten : EKLER JURNAL son dünya havadisleri varda gölgeleri büyüyerek onları takib e ' başına gelenleri clduğu gibi anlatmış, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Bugün saat 1 ve 2,30 da tenzilâtlı matineler • • • H H I M M H diyordu. Peride Celâl «kâbus» cevabını almıstı Bununla bera ÇILGIN BAKiRE Senenin İkinci Büyük TÜRK Filmi Pangalü A K I N sinemasında Halk Kahramanları Iurkçe sozlu NAMUS BORCU L MELEK Çıkmaz Sokak & sinemalarında CORRINE LUCHAIRE ANNIE DUCAUX TşNapoli Geceleri A M Keşif Alayı ğ i|s ç Türkçe N JEAN KIEPURA MARi ANTOİNETTE Nasıl yükseldi? Nasıl parladı? Nasıl söndü? Mümessilleri: NORMA SHEARER ve TYRON POWER ALEMDAR ve MiLLi VATAN KURTARAN ASLAN ALLAHI CENNETİ ^ FLYNN I Yalnız İ P E K sinemasında devam ediyor. İlâve olarak : ANKARADA CUMHURİYET BAYRAMI Bugün : S Ü M E R sinemasında D E A N N A DURBIN'in DD Tefrika No. 4 Nakleden: KEMAL RAGIB Büfe kapanmıştı. Kulübün daraçası da güğümlerini bir atın sırtına yüklemiş na doğru yürüdüler. Hemen hemen yal geçen bir sütçü, onun arkasından da kolnızdılar. Genc kadın yorulmuş, bitmiş gi kola girmiş, başlannda alh yeşilli külâhbi bir kolunu Muzafferin omzuna daya lar, ellerinde balonlar, şakşaklar, ağızdı, başını da onun iistüne yatırdı. Altm larında Eyüboyuncağını andıran düdükrengine boyanmış saçlarınııı arasından fış ler, oynaşan, itişen, bağnşan insanlar... kıran ılık, tatlı kokuda insanı baştan çıYeni yılm ilk gününde kimisi döşeğinkaracak bir tütsünün bütün büyüsü vardı. den yeni kalkmış bir lokma ekmek paraBir aralık dudaklan da birbirini buldu. smın arkasından koşuyor, kimisi ceblerini O zaman, sarışın kadın Muzafferdeki u boşaltmış, eve dönüyor, daha yeni yatazaklığı, isteksizliği anladı. Onu biraz o ğına girecek... yandırmak, canlandırmak için dışilığinın Muzaffer, korkulu bir rüyanın sonlabütün kıvraklığını, ayartıcı kudretini bir rında uyanmak, o rüyanın ağırhğından l>ere daha denemekten çekindi. Bu gece sıyrılmak için çırpınan bir zavallı gibiydi. nin böylece, buracıkta bitmesinden kırıl Keşki, dün gece olup bitenler bir rüya olmış gibiydi. saydı, bu rüyadan uyanıp da sekiz on saat geriye dönebilseydi... 2 Yalnız kalır kalmaz, şöyle kuytu bir Muzaffer, onu apartımanına bıraktık*an sonra sokaklarda dolaşmaya başladı. yerde durdu. Başına gelenlere bir türlü Ortalık, ağarıyordu. Bir yandan işe çıkan inanamıyormuş gibi, cebinden cüzdanını cöp arabaları, öteden sarmaş dolaş kadın çıkardı. Açtı, uzun uzun karıştırdı. Kendi 'arla erkeklerle dolu otomobiller... Şura parası da, şirketin parası da dün akşam, Adam sen de, derdi, genc değil mi hem de ağırbaşlı bir çocuktu. Oyle iken kulübden içeriye girerken, hepsi işte cüzdanın şu gözünde idi; şimdi bomboş du yim, çahşırım, öderim Başıma daha bü büyük kardeşinin hırsızlığını bilenler, ara ıan şu gözde... Bir spor kulübünde, sö vük bir felâket gelecek olsa bile cezam yerde onun adının da geçtiğini duyanlar züm ona arkadaş arasında bu kadar bü dır, derim, onu da çekerim. ona da katbir türlü Muzaffere iş vermiyorlardı. Sonra günün birinde bir baba dostu araya giryük kumar oynanacağı kimin aklına ge lanırım. miş, onu bu şirkete yerleştirmişti. Genc liıdi?.. Nasıl olmuştu?. Ya o, kendisi de Onun bir büyük kardeşi vardı. Hiçbibu deliliği nasıl yapmıştı?. Bir türlü anla rine çekmemişti. Küçüklüğündenberi hay çocuk, iki yıldır orada çalışıyordu. Az yamıyordu. Hem artık hiçbirini düşüne lazdı. İlkönce annesinin ufaktefeğini bul z&manda kendini herkese sevdirmiş, bücek, araştıracak gibi de değildi. Ne ol dukça onları çalar, satardı. Sonraları bu yüklerinin gözüne girmişti. Aldığı aylıkmuşsa olmuştu, işte... Asıl şimdiden sonra lanık, karışık birçok işe girmiş, çıkmış, tan başka ufaktefek işlere de sokuluyorne olacaktı, iş burada... Şirketin parası gün geçtikçe biraz daha düşmüş, biraz böylelikle de ayrıca bes on kuruş kazanı nasıl yerine koyacak, arkadaşına bor daha lekelenmişti. En sonunda bir başmyordu. Geçmiş günlerdeki o çirkin decunu nereden ödeyecekti?. Bunu düşün ka arkadaşmı ayartmış, onunla birlik ol dikodular olmasa şu iki bin liraya yakın mek, araştırmak bile boşuna yorgunluk!. muşlar, o adamm çalıştığı yerdeki kasa parayı yavaş yavaş ödeyip kapatmanın, Ödeyecek parası da yoktu, bu kadar pa yı soymuşlardı. Yakalandıklan zaman da belki bir yolu bulunurdu. Fakat büyük rayı bulacak yeri de... bu paranın birazı evlerinde çıkmıştı. Bi kardeşinin hırsızlık yüzünden hapiste olduğunu bilenler: Ufaktefek nesi var, nesi yok hepsini razmı da: Buna da güvenmek caiz değilmis Sende dursun!.. satsa da, sözü geçecek üç beş kişiye başDiye kardeşine, Muzaffere vermîş, o ama... vuracak olsa bile bu paranın yarısım deDiyeceklerdi. ğil, yarısımn yarısını bulamazdı; bunu bi na saklatmıştı. Günün birinde bu da böylece ortaya çıkınca Muzaffer de şüphe liyordu. O zaman işte o, araya giren, kendisini Acı acı başmı salladı. Daha bakara altmda kalmış, uzun uzun sorguya çekil şirkete yerleştiren adam da lâf altmda masasının başından kalkarken ne yapa miş, kardeşi hapse girerken o da onun kalacaktı. Hele onun önünde nekadar küçük düşecekti. Günün birinde yüzyücağını tasarlamıştı. Kurtulmak için bir tek yanına gitmekten güç kurtulmuştu. yol vardı, onu da hemen şimdiden göze O aralık daha yeni mektebden çıkmış ze geldikleri zaman bu baba dostunun: almıştı... Senden ummazdım!.. Bu muydu tı. Tam bir işe sarılacağı sırada başlarına yapacağm?.. Muzaffer, öyle başı bikılır sıkılmaz işte bu gürültü gelmişti. Aradan aylai Dediğini duymamak için Muzaffer, ölümü düşünecek kadar sinirleri gevşek geçti; çalmadığı kapı kalmadı. İngilterebir genç değildi. Başka zamanda olsa: de okumuş, mühendis olmuş, hem çalışkan ilkönce kaçmayı düşünmüştü. Kaçmak, nereye olursa olsun başını alıp gitmek..* Bu da öyle pek kolay değildi ama, olsa da parası yoktu. Haydi kaçtı, gitiiği yerde de bir lokma ekmek buldu, dıyelim; hele o zaman arkasından neler söyliyeceklerdi: Paralan çaldı; şimdi kim bilir nerelerde yiyor?.. Bunlar soyca hırs>ız, zaten... Hele bu ötekinden de açıkgöz çıktı. Yakalanmadan savuştu, gitti!.. Sonra da kendine iyilik eden o adamı yakalıyacaklar, bu parayı belki de ona ödeteceklerdi. Muzaffer için kaçmak bile bir kurtuluş olmıyacak, üstelik onu büsbütün suçlu düşürecekti. Artık iyiden iyiye aklına koymuştu: Ölümden başka kurtuluş yolu yoktu. Oturduğu apartımanın kapısından içeriye girerken enikonu gündüz olmuştu. İçinde bir ferahlık duyuvor, geniş geniş soluk alabiliyordu; ölümü bile göze aldıktan sonra, artık... İlkönce onu ayıblıyanlar olsa bile öldüğünü duydukları zaman içlerinde acıyanlar da bulunurdu, elbet. Yolda gelirken, bir aralık: [Arkası

Bu sayıdan diğer sayfalar: