7 Aralık 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

7 Aralık 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 7 Birmcikânun 1939 Bugun matinelerden i |^ «§ jw• m Bir ahlâksızlık Yann matinelerden itibaren UÇ AHPAB ÇAVUŞLAR Artistleri Maks Biraderlerin R. K. O. Leylâ Hanım, Server Beye varalı epey miş, 25 mi? Pekâlâ, ben size 50 verece1 Senenin en büyük, en eğlenceli, en gülünc ve en kotnik şaheseri olmuştu. Galiba yirmi beş yıl.. Hep dirlik ğim. Ondan sonra ayın sekizinde tekrar filitn Şirketı hesabına 939 senesinde TÜRKÇE SÖZLÜ düzenlikle geçen bu yılların ilk günlerin gelir, onun o tarihte sarfettiği 1 5 lira yeçevirdikleri yegâne büyük filimleri rine 30 lira bırakırım. tşte hep böyle denberi sevip üstüne titrediği ve mütekabilen ayni muhabbetle kendisine bağlı devam ederiz. Bunu kimse bilmez, bilmibildiği kocasından bir an şüphelenmeyı yecek de. Eğer siz de söylemezseniz taakhndan bile geçirmemişti. Zaten yaratı mamile aramızda kahr tabiî. Buna mukalışı itibarile de kıskanc, mütecessis bir ka bil sizden; Server Beyle münasebetinizi dın değildi. Fakat, hain bir tesadüfün u kesmenizi rica edeceğim. Nasıl, teklifim mulmadık bir sırada aydınlatıverdiği ha işinize gelir mi?.. ve Çok yerinde bir teklifti bu... Server kikatle başbaşa kalan o upuzun 25 yıhn bu muhayyel saadeti, zorlu bir düşman Bey denilen ihtiyar çapkın, esasında, karşısında kalmış küçücuk bir ülke gibi Suzanın babası yerindeydi. Suzanı ona bağlayan bağ da sevda değil, ihtiyacdı. üç günün içınde gürleyip gitmişti. Geçen eylul iptidalarıydı. Leylâ Ha Şu hale göre ortada mesele kalmıyordu. Bugüne kadar yaptıbları filimlerin en güzeli Suzan, teklifi memnuniyetle kabul etti. nım, bir türlü bulamadığı lüzumlu evrakıLeylâ da, buna karşı, ilk taksit olarak nı bir de kocasının yazıhanesinde arayaen eğlencelisi, en neş'elisidir. Baştan başa caktı. Bunu yaparken sol taraftakı çek 50 lik bir kâğıdı Suzana uzattı. hareket, nükte ve kahkaha ile dolu **• mecenin dibinde gözüne ilişen maroken T U r k ç e Sttzlil bu emsalsız filuı kaplı cicili bicili defteri eline aldı. Leylâ Hanım, üç aydanberi aldığı bu Evirdi, çevirdi. Güzel şeylere zâfı olduğu tedbir yüzünden sevgili kocasına tamamiiçin bunu kendi kullanmak istedi. Fakat le sahib olduğuna, artık ömürlerinin sodaha defteri açar açmaz ilk sahifesinde nuna kadar bir yastıkta kocayacaklanna Sinemasmda görünüz. gördüğü kurşunkalemli yazılar, dikkatini şüphe etmiyordu. Kıza verdiği sözü, taassubkâr bir itina ile, tutuyordu. Serverin celbettığinden okumaya başladı: *** tıcarethanesinde kasadar Suzanın defterinde yazılı masraflarm müfredatını bir kâğıd üzerine dökerek, tıpkı onun hesabı: 1 haziran 939 ceb harclığı olarak ver gibi, sırasile yazmış, yalnız, para miktarlarını birer misli çoğaltmış ve tarihlerdc diğim 25 lira Tangolar... Rumbalar... Mekslkanin bayramları ve en gilzei 8 haziran 939 Suzanın şapkası için de, günlerin sayısını bırakıp ayları değişve kızları... BUtUn bunları: tirmişti. Meselâ 8 haziran, 1 7 temmuz, 23 ## # verdiğim 1 5 lira 2 Meşhur polis hafiyesi ağustos yerine 8 eylul, 17 teşrinievvel, 16 haziran 939 Suzanın mantosıı için 23 teşrinisani... diye yazmıştı. verdiğim 50 lira. Yekun 90 lira. 1 ağustos 939 elden verdiğim 80 lira Bu pusulayı adeta takvim yerine kul1 1 ağustos 939 manikürcüsüne 8 lira lanıyordu. Günü gelir gelmez hemen paraFransızca söılü ve renkli filminde göreceks'n'z. Baş rollerde : 17 ağustos 939 köpeği Monnoş'un tas yı götüriip teslim ediyordu. Meraklı ve heyecanlı macera filmi ma parası 1,5 lira. Yekun 89,5 lira. Işler, böylece tıkınnda gidip dururken D l k k a t : Programın uzunluğuna mebni seanslar 2 • 4,15 • 6,30 ve 9 da 1 eylul 939 ceb harclığı olarak 50 lira bir hafta evvel Server Beyin; idare mua9 eylul 939 Suzanın şemsiyesi için 9 li melâtına dair izahat vermek üzere, üç Bır aşk filmi,.. Bir lüks ve ihtişam nümunesi ve bir şarkı ve (Sayın müşterilerimizin tam seans başlarında gelmeleri rica olunur.) dört gün, gidip Ankarada kalacağını söyra. aşk serenadları olan bu müstesna filmi görünüz. 21 eylul 9 39 Suzana aldığım iskarpin liyerek evden çıktığının ertesi günü, kapı•^ Bugün gösterılmeğe başlanılan senenin en büyük muvaffakiyeti ^ B llâveten: MUZIKALI POSTA KUTUSU ya dikilen bir mübaşir, Leylâ Hanım adıbedeli 18 lira 2 kısımhk mükemmel bir şarkı ve dans filmi 27 eylul 939 Suzana yanm düzine ço na bir celbname bıraktı. rab bedeli 1 5 lira. Yekun 92 lira. Leylâ, mahkemelik işi olmadığından, *»# ilkin bir yanlışlığa hükmetmek istedi. Bu şaheserini görmek İçin Istanbulun her semtlnden koşuşan RAŞÎD RIZA blnlerce slnema meraklılarını Alışveriş için arasıra uğradığı bu meş itibarla pullu kâğıdı tetkike başladı. BunGenc kızlar ... Genc kadınlar ... E. SADITEK hur mağazanın pek genc ve sıcakkanlı ka da, manasım iyi anlıyamadığı matbu yaBu hafta : Mutlaka T1YATROSU sadarını, şimdi, Leylâ Hanım da hatırla zılardan sonra elle şu cümleler yazılıy1 1 birincikânun pazarmıştı. Henüz ilkbahannı yasıyan böyle dı: «... mahallesinde... sokağında... numatesi akşamı Sinemalanmn vâsi salonu istiaba kâfi gelmemiştir. bir kıza karşı; günden güne solan hüsnü, Üsküdardd Hâlede azalan cazibesi, hele kırkını geçen yaşile ralı evde F. Leylâ Aygüner aleyhine esi Hayatınızın ... Talihinizin ... ve Yer bulamayıp geri dönmek mecburiyetinde kalan sayın müşterilerimize rekabete kalkışmanın, akıntıya kürek çek Server Aygüner tarafından açılan boşanKARMAKARIŞ1K özürler diler ve bu büyük filmin yalnız salı günü akşamına kadar Aşkınızın filmi olan mek kabilinden, manasız birşey olacağı ma davasının duruşmasında hazır bulun^ • ^ • ^ • • • • ^ ^ M devam edeceğini arzederiz. ^ M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ nı derhal kavradı ama, ne yapsın ki, hâ mak üzere 4 birincikânun 1939 pazartesi lâ güzel ve 50 yaşına rağmen dinc ve gür günü saat 2,30 da 19 uncu sulh hukuk büz görünen Serverini, ilk gözağrısı koca mahkemesine gelmesi... ilâh..» sını da miskin bir tevekkülle elden kaçırBunu okuyunca sendeler gibi olan zaŞaheserini gidip göıünüz. maya hiç niyeti yoktu. vallı kadın oracıktaki iskemleye yığıldı Baş rollerde : Ne yapıp yapıp buna bir çare bulma kaldı. Yoksa telâş arasında yanlış mı okuJOSSELINE GAEL ve lıydı. Artık, kaybettiği kâğıdı filân unu muştu. Elinde sıkı sıkı tuttuğu kâğıda tekCAZ... DANS.. MUSIKİ.. ve AŞK filmi olan PiERRE LAROUEY tarak, akşama kadar hep bu (çare) yi rar göz gezdirdi. Hayır... Yanılmamıştı. Kalbleıinize hitab edecek bir filim düşıindü durdu. Nihayet, bizzat rakibesi Hiç hatır ve hayalinde olmıyan bu davet dır. llâvaten : EKLER JURNAL karşısında ona bir alıklık gelmişti. öyleyle, gidip gbrüşmeye karar verdi. en mükemmel ve en son Avıupa se, Serverin birkaç gün için Ankaraya gitErtesi gün, kocasının, işinden ayrılamıröportaj tiği yalandı! yacağı ve mağazanın nispeten tenha buluBununla beraber kâğıddan ayıramadığı nacağı bİT zamanı kolladı. Tanınmak korFransızca sözlü şaheser başhyor. Baş rollerde': kusile ahçısı Necibe kadının çarşafına bü gözlerine bir türlü inanamıyordu. Nasıl Üsküdar Hâle sinemasmda JACK WHITE v e KENNY BAKER Cazları ve riindü ve yüzünün bir kısmını da bu çar olur? Server Bey.. Onun 25 yıllık ServeSÜVEYŞ FEDAILLFU Nevyork'un en güzel varyetelerinin iştirakile ' şafla, mümkıin olduğu kadar, kapamaya ri, bunca zamartdan 'sonra böşanma davaTürkçe sözlü sı açsın! lnanılır şey değildi. Leylâ Hanım çalıştı. Leo Carillo Zazu Pitts Pat Paterson Mağazadaki memurlar, işlerile; Suzan derin bir şaşkınlık ve yeis içinde düşünüAşkı uyandıran musıki... Büyük Cazdan sonra yordu. Demek, pazartesi günü mahkeme *** ticarethanesinde kasadar Suzanın cık da, gişesinde, tembel bir kedi gibi, beklenen emsalsiz musiki filmi işsiz, kitab okumakla meşgulduler. Leylâ reisinin karşısında bu boşanma talebini hesabı bizzat Serverin ağzından da, kendi kulak5 eylul 939 ceb harclığı olarak kendiHanım. görüşmek istiyen bir bildik tavrilarile işitecekti! Fakat niçin? Ne yapmış sine verdiğim 50 lira le, doğru gişeye yaklaşmıştı. Kız, kitabı bıraktı. Müşteri sandığı tı da kocası ayrılmak istiyordu. Mahke* 8 eylul 939 Suzanın şapkası içm sarfetM e v s i m i n e n bü ük Leylânm vereceği parayı almaya davran meye, bunun için bir sebeb göstermesi lâ tiğim 30 lira zımdı. Acaba ne demiş, ne sebeb bulmuşdı. Leylâ, akşamdanberi sıraya koyup, 16 eylul 939 Suzanm mantosu için sartu? ders beller gibi, bellediği sözlerhıi nutuk fettiğim 100 lira. Yekun 180 lira. İlâh.. Pazartesi günü, çağınldığı mahkemeye irad edercesine, söylemeğe başladı: Okuma işi bitince hâkim müddeaaleyL E l \ Sinemasmda görülmemiş bir rağbet kazanmaktadır. Kızım, dedi, rica ederim, beni aonu gitti. Sırasını bekledi. Mübaşirin daveti haya baktı ve diyeceklerini zihninde ta na kadar dinle. lnkâra ve münakaşaya üzerine reisin karşısında durdu. Reis, sarlar gibi yarım dakika durduktan sonra: kalkışma. Çünkü vaktimiz dar, yerimiz Servere dönerek: Haklısınız, dedi, çok doğru söylümüsaid değildir. Şunu da rica ederim, kim Karınızdan aynlmak fikrinde ısrar yorsunuz. Evet, bir kocanın, kansından Bu akşam, Diinya Saadete, istanbul zevke, olduğumu sorma. Dediklerimden alınıp ediyor musunuz? dedi. aynlması için sebeb ister. Fakat siz, mamüteessir de olma. Sonuna kadar sabreServer tasdik etti: demki bu sebebi bilmediğinizi iddia edidersen göreceksin ya, netice ikimizin de Evet efendim, ısrar ediyorum. yorsunuz, bunu size, maalesef, benim hamenfaatine uygun düşecek. Leylâ, sitem ve ümidsizlikle bir kere tırlatmam lâzım geliyor: Sayılan, hamdol Bu acayib ziyaretçinin garib hitabesile kocasına baktıktan sonra hâkime hitaben: sun, nadir olmakla beraber, bazı anormal afallaşan Suzan biraz endişeli: Bir adam, kansından durup durur kadınlar vardır ki, yaptıklan şey, her koLUks ve ihtişama kavuşuyor. Hay hay, sizi dinliyorum, dedi. ken ayrılamaz sanırım. Bir sebeb ister de ca tarafından ahlâksızlık addolunur ve Her geçtiği yetde bir kahkaha tufanı kopaıan, ber gös Haber aldım ki (fakat nasıl oldu ğil mi efendim? öyledir de. Buna ben, müsaadenizle, şu tenldiğı şehiri neş'eden yerinden sarsan ğunu kanştırmaym) evet, öğrendim ki geHâkim, dava dosyası arasından çekip sıfatı da ilâve edeceğim: «Şeni bir ahlâkçen haziranda Server Bey size öteberi al çıkardığı kâğıdı Leylâya gösterdikten sızlık!» mış, biraz da para vermiş. Hepsi doksan sonra sert ve soğuk bir tarzda: Zavallı Leylâ, müdafaa için diyecek lira kadar birşey tutuyor. Temmuz, ağus Ben de, dedi, kocanız Server Aysöz bulamadı. Put gibi dondu kaldı. Hâtos aylarında da öyle olmuş. Benim, bun günerin, çekmecenizde bulduğu şu hesab lara diyeceğim yok. Yalnız şu teklifim puslasındaki yazılann kendi c\ yazınız kim, bundan sonra kâtibine dönerek: Filmi güzel I R E N N E D U N N E ' lin altın sesinden ateşini, kahramanlar kahramanı Server Aygünerin; talebi veçhile, var: Server Bey, sizin için bir ayın hangi olduğunu inkâr edemezsiniz sanınm. NaLeylâ Aygünerden aynlmasına karar vetarihlerinde ne masraf etmişse, hesab pus sıl.. Bunu yapamazsmız değil mi? Öyle DUĞLAS FAÎRBANK CUNYOR^n aşkından ilham.nı alan bir san'at incisidir. rildiğini zapta geçiriniz, dedi. lasına bakarak, ben de size onun iki ise dinleyin okusunlar. ı\akleden Numaralı koltuklar çok az kalmışiır. Yerlerinlzi llitfen gündUzden kapatınız. Tel : 43595 mislini vereceğim. Şimdi eyluldeyiz, deKâğıdı, kâtibe uzattı. Zabıt kâtibi oku^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ilâveten : MtThO JURNAL son diinya haberıeri ğil mi? Haziranın ilk günü size ne ver maya başladı: N. TAPMAN itibaren y i z am 1 f t R sınemasında Eşsiz ve zengin bir program 2 muazzam film birden PASTIRMACIYAN Şürekâsı TAKSİ BU AKŞAM SAKARYA Sinemasında GUZEL ESIRE LİLY DAIKIİTA ™Jü£üT DEL KAMPO ŞARLI ŞAN GANİLER PEŞİNDE Deanna Durbin'in İ L K U Y A N I Ş Sümer Sinemasında YARININ KADINLARI Çenberlitaş ve Ferah BU AKŞAM S A R A Y sinemasında ASKIN ZAFER1 • H O N O L U L U y muvaffakiyeti LÂLE Sineması YASAMAK ZEVKTİR yalnız bir kadının dizlerine kapandım; o da... O da?.. Annemdi. Pek küçükken olacak!.. Evet, pek eskiden... Annem öldüğü zaman, dediğiniz gibi, ben de çok küTefrika No. 2 9 Nakleden: KEMAL RAGIB çüktüm. Genc çocuk ne olduğunu anlamadan, kık, dudaklannda da anlaşılmaz bir gülüBiraz durdular. Ikisi de sustu. Sonra, kendini toplamaya bile vakit bulmadan, şün kıvrımlan vardı. Sonra nişanlısına söze başlıyan gene Satvet oldu: yanıbaşında bir başka se& duyuldu. Bu döndii. Göz göze geldiler Bilinmez, Mu Demek ki, nişanlınızın önünde olsesin tatlılığına da, hep kendi dediğini zafferle mi eğleniyordu; yoksa arkasma sa?.. yaptıran keskinliğine de artık yavaş ya bile dönmeden ağır ağır oradan uzakla Elimden gelmez!.. •vaş kulakları alışmıştı; çarçabuk tanıdı: şan ihtiyar kadınla mı alay ediyordu. Haydi, benim önünme iğilmezsiniz, Belki de bütün bu olup bitenlerin hepsini Nişanlısının sesi... gülünc buluyordu da ondan, dudaklan dıyelim. Fakat, evleneceğiniz kızın çok Satvet, bilinmez nereden çıkmış, birdenbire nasıl ona sokulmuş, kulağına fı hâlâ öylece kıvrık duruyordu. Sonra, bu zengin olduğunu düşünüp, hiç olmazsa bunun hatın için?.. kıvrım da birdenbire dağıldı: Siîdar gibi: Zenginliğinin habrı için mi, diye Neler söylüyordu size?.. diye sor Teyze hanım sizi kızdırdı, galiba?.. du. Siz de sanki şaşırmış gibi, korkmuş ceksiniz?.. Hele bunun için hiç yapaDiyordu. gibi dinliyordunuz. Ne diyor, gidiniz de mam. Muzaffer, kıpkırmızı oldu: Ikisi de gözlerini birbirinden ayırmınişanlınızın dizlerine mi kapanmız, di Eyvah, hepsini duydul.. yor; onu mu istiyor?.. Teyze hanım, sizi yor, sanki gözgöze çarpışıyorlardı. Bu Diye dıişünürken artık ondan da, keno kadar sever ki, bu kadarcık şey için, çarpışmayı kazanan, en sonunda kendi dinden de utanıyordu sözünü geçirmiş olacak; kim kimi yenerHiç kimseyi adam yerine koymıyan bu kadıncağızı kırmamahydınız doğrusu!.. Satvet, sahiden alay mı ediyordu, yok se öbürünün kendisi için neler düşündükız, şimdi bir de Behire teyzenin sözlerini dinledikten sonra kim bili. ne diyecekti? sa işi şakaya dökmek için mi böyle söy ğünii de anlayıp ortaya çıkarabilecekti. Muzaffer, hiç sesini çıkarmadı. Birden lüyordu?.. Yüzüne bakınca, pek de şa Bir yandan da, içlerindeki çarpmtıyı belli etmemek için ikisi de kendini tutuyordu; bire kötürüm oluveren bir bakışla gözle kaya benzetilemez!.. Muzaffer, kendini tuttu. Ne olursa ol bütün bu aralannda geçen sözlerin ikisi rini ondan ayırmıyordu. Satvet de duriçin de hiçbir değeri yokmuş gibi, sessiz muş, Behire teyzenin arkasından bakıyor sun çarpışmayı göze almış gibi: Vallahi, dedi, ben şimdiye kadar görünmeğe çalışıyorlardı. du; kaşlarının birisi yukarıya doğru kal Muzaffer, gözlerini ondan ayırmıyor Nerede?.. Satvet, hep öyle alay eder gibi: du. Elini şöylece kaldırdı. Ne düşündüğü Diye sordu. Demek ki şimdiye kadar, başka hiç pek belli olmuyordu. Kendi odasında, efendim. bir kadının önünde iğilmediniz?.. Satvet: Uşak, önde yürüyordu. Muzaffer: Hayır, efendim. Hiç ses çıkarmadığınıza bakılırsa... Acaba ne oldu, gene ne var ?.. Bundan sonra da iğilmiyeceksiniz, Diye başını salladı. Sonra birdenbire Diye kendi kendine söyleniyordu. öyle mi?.. kıpkırmızı oldu. Acı acı gülümsedi. Dulkinci kata gelince, karşılarına oda hiz Hiç ummuyorum ama kim bilir, daklan titriyordu. Kendi kendine: metçisi çıktı: belki sevdiğim bir kadın olursa... Amcanm bulacağı kocadan ne bek Buyurunuz, efendim. Zengin olursa bir kız, sevilmez mi, liyorsun?.. diye içini çekti. Zaten, ha bu Diye yol gösterdi. adam olmuş, ha bir başkası... Senin için dıyorsunuz?.. Muzaffer, buralan hiç görmemişti. Kü Anlıyamadım. Zengin olduğu için nasıl olsa bir kurtuluş yolu yok ki... mi, zenginliğinin hatın için mi, demek isGene öyle yanyana duruyorlardı. ikisi çük bir salona girdiler. Oradan da başka tiyorsunuz?.. Sevilemiyecek bir kızsa e de gülümsüyordu; fakat dudaklanndaki bir odaya geçiliyordu. Satvet, ayak sesğer, zengin de olsa sevilmez. birer çıkartma gibi duran yapışık, cansız lerini duymuş, gelenlerin kim olduğunu anlamış gibi içeriden: Demek ki, zengin olan bir kız se bir gülümseyişti. Böyle buyurunuz, Muzaffer Bey!.. vilmez?.. Zenginlik bu kadar büyük bir Uzaktan bakanlar, kim bilir, ne diyorDiye sesleniyordu. suç, öyle mi?.. du: İki yanında ipekli perdeler asılı, hemen Onu söylemedim. Her kadın sevi İkisi de güzel, ikisi de birbirine nelebilir. Isterse, her kadın kendini sevdire kadar yaraşmış!.. Genclik, güzellik, hele hemen duvarın boylu boyunca geniş bir bilir. Zenginlik başhbaşına bir suç sayıl zenginlik, hepsi var, hiçbiri eksik değil I.. bölmeden geçti. Biraz ileride genc kız, maz. Zengin de olsa seviliı. Yeter ki ona Aralannda eksik olan nedir, bunu hiç yere iğilmiş, önünde de küçük bir yol çantası, onun içine öteberi dolduruyordu. güvenip de başkalannı kırmaya kalkma kimse anlıyamıyordu. Nişanlısını görünce doğruldu: sm. Yeter ki kendini, sevdirmeyi bilsin, 8 istesinl.. Satvet biraz durdu; sonra dalgm dalgın: Ben bilmiyorum, demek istiyorsunuz, değil mi?.. Diye sorarken sesindeki tıkanıklığı gizliyemed' Muzaffer, bu akşam oraya her zamankinden daha erken uğramıştı. Kapıdan içeriye girerken uşak sokuldu: Hanımefendi sizi bekliyor, dedi. Gelir gelmez doğru yukan çıkmanızı rica etti: ' Muzaffer, kendini tutamadı: Gidiyoruz, dedi. Nereye?.. Büyükadaya, hemen şimdi. Ne var, orada?.. Büyük halam ölmüş de onun için. Vah vah, hasta mıydı?.. [Arfccsı vaT}

Bu sayıdan diğer sayfalar: