8 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Ikincik&nun 1940 CUMHURtYET SON H A B E Hâdiseler arasında KONT SFORZA'nın BİR MAKALESİ Macar Hariciye Nazırı bugün Peşteye dönüyor Roma gazeteleri, komünizmin hululüne mâni olmak hususunda iki memleket arasındaki tam mutabakati tebarüz ettiriyorlar Venedik 7 (a.a.) Dün ögleden sonra Kont Ciano ile Csaky arasında yapılan mülâkat saat 18,30 da nihayet bul • muştur. lçtima salonundan çıkarken iki Nazır gazetecilere beyanatta bulunarak, görüşmelerin çok •amimî bir Kava içinde cereyan ettiğini ve aralannda fikir ve his itibferila ve iki memleket arasında da siyael kanaât itibarile tam bir birlik mevcud olduğunu büyük bir memnuniyetle müfahede ettiklerini sÖylemislerdir. Venedik 7 (a.a.) Bu sabah yeni' den yapılan Ciano Csaky miilâkatı münasebetile neşredilen tebliğde her iki devîet adamının, umumî Avrupa vaziyeti hekkmda noktai naear teatisinde bulundukları ve her iki memleket ftoktai nazatında tam mutabakat mevcud oldüğunu müşahede ettikleri söylenmektedir. Kont Cİano, gün ortası Romaya dönecek, Csaky, yarın Budapeşteye avdet «* decektir. Bu görtişmeler, Roma mehafilinde günün mevzuu olmakta devam ediyor. Müzakere edilen başlıca meselelerin jöyle hulâsa edilebileceği aöylenmektediı s Alman Sovyet ittihadıntn akisleri, Rusların Karpatlara yerleşmesi, harb karşiaında Tuna v« Balkan Avrupasının vaziyeti ve Macaristanın Yugoslavya ve Rumanya ile ölan münasebatlnın şekli. Roma gazeteleri, bütün meaeleler üzerinde, bilhassa Avrupa cenubu şarkisine doğru komünizmin hululüne mâni olmak ve haiihazırdaki harbin Balkanlara doğru yayılmasına meydan vermemek husu•unda. her iki memleket arasında mevcud tâm mutabakati tebarüz ettiriyorlar. Macaristanın Rumanyadan olan mutalebatı bahsinde, Macaristanın şiddet yolile de§il, sadece hakka dayanarak istediklerini almak emelinde bulunduğu ve lamiml duygular beslediği belirtilmektedir. Petit Parisien gazetesinde Lucien Bouf gues diyor ki: «Polonyanın Berlinle Moskova ftrattnda taksimi üzerine, Sovyetler Birliği Macaristana komşu olmuştur. Macar memleketi, bir gün veya öbür gün ikinci bir «Kareli berzahı» olabilecek olan bu hududu endişe ile karşılamakta dır. Diğer taraftan ttalya da gerek Macaristana, gerekse Rumanyaya doğru bir Sovyet yayılmasını iyi karşılamıyacaktır. Denilebilir ki, şu dakikada bütün ltalyan politikaaına hâkim olan şey bu endişe dir. Buna binaen, Rumanya diplomasisi de Budapeşte ile Bükreş arasındaki thtilâfları yatıştırmağa çalısmaktadır. lfte buna binaen Venedik görüşmelerinin mihverini bu gayret teşkil ediyor. Bu iş kolay olmamakla beraber, tehlikenin Macarlan daha az itilâfgiriz ve Ruman yahları da daha çok itilafperver hale getireceği Romada ümid edilmektedir. Halen mühim olan |ey, Sovyetler Birliği Besarabyaya taarruz ettiği takdirde Ma caristanın müsalemetperver kalması ve Rumanyaya zorluklar ilâve etmemesidir. Gazete yazısını şöyle bitiryor: «Rumanya Ingiltero Ve Fransa tarafından garanti edilmijtir. ltalya da Balkan» lan istilâya karşı müdafaa endişeaile hare» ket ettiği takdirde bundan bu bölgede barışın mUdafaası ancak fayda görebilir.» Ordre gazetesinin diplomatik muhabiri yazıyor: «Romada iddia edildiğine göre, Macar Hariciye Nazırı Rumanyanın MaCar ekalliyetleri hakkinda tavizlerde bulunmasım iatemektedir. Budapeftenin istiyebileceği bu yeni tavizler ne olabilir? Rumanya daki ekalliyetler »ikâyetleri olmadığıni ve çok rahat olduklannı itiraf etmişlerdir. Bununla beraber, Csaky' nin Venedik ziyareti, kendisine iyi nasihatler veril mek ve kendisi de bu nasihatleri dinle mek |artile, Avrupanin bu bölgesinde barışa hizmet edebilir. Zaman, diplomatik icraatı gerek harb tohumlannı ihtiva eden revizyonizm ile gerekse ekalliyetler me selesi gibi modası geçmiş meseleler karıftırmaktan ihtiraz edilmesi icab edecek kadar naziktir.» , Venedik miilâkatı bitti Memleket plânı ix« plân fikri, nafıa, şehircilik ve endüstri kanalından girdi, mem* leket ölçüsünde genişliyemedi. Meselâ, yeuıp duruyoruz, maarifimis plânsızdır ve bu yüzden neler çektiğimiz besbelli. Yalnız maarifimİ2 değil, birçok müesseselerimiz ve hareketlerimiz plân* sızdır. Cetıaze törenlerimise bakınu. Bu memlskette Atatürkten başka cenazeai plânla kaldirılan tek adam görmedim. Programa benzer birjeyler hazulanmaz değil; fakat bu taslaklar içinde en ehem* miyetli teferruattan eser yoktur: Cenaae nasıl takib edilecek, mezarbaşında hocalann duası nekadar »ürecek, künler ve ne kadar 8Öz soyliyecekler ? Bu noktalar bile önceden kararlajtınlmaz ve yolda cenazenin yakınlan kâh önde, kâh arkada kalırlar; kimi kaldırunın üstünden gider, kimi yanındakile konuşa konufa yüz metre gerîden gelir; mezarbaşı duası bazan on dakika, bazan yarım saat sürer; nutuk söyliyecek olanlar evvelden tayin edilmediği içîn mezarbaşında ona buna yalvanlır; eğer tek adam ağzuu açmaz veya on adam saatlerce söz soylerse ikisi de tesa diiftür; cenaze töreninin ne zaman bitec«ğini de hiç kimse bilmeı. Plânsız doğii' yor, plânsız yaşıyor, plânsız ölüyonız. Çünktt biz hendeae kafatından mahrumuı. On aaır «w«l buna bütün Avrupalılardan fazla biz aahib olduğumuz halde, sonradan mistİk bir âvarelikle bu kafayı nerelerde ve niçin bıraktığımızı «Türk inkılâbına bakışlar» adh kitabımda izah etmeğe çalıştım. MUcerred ve üz manasile plân demek, riyazî düşünce demektir. Plân, plânb bir düşünüşten doğar ve plânsızlık avare bir düşünüşün zarurî neticeaidir. Hendese kafaatna sahib adam plânsız adım atmaz. Içimizde beş sene aonra ne yapacağinı bilen kaç kişi sayarsınız ? Anadolunun beşte biri yıkıldı. Yenidcn yapacağız. Bunun için plân vt plân kafaaı lâzım. Yalnız Anadolunun beşte biri için mi? Bütun Anadolu, bütün memleket için, toprak, nUfus, iklim, ziraat, ekonomı, endüstri v. s. şartlanna göre, bütün bölgeltrin ve rejyonların ihtiyadarı arasındaki nispetleri ayarhyarak ahtnkli bir senfoni bütününe bağlıyan tam bir kalkınma plânı lâzım. Her vekâletin ve her vilâyetin kendi kendisi için hazırladığı ve hacırhyacağı plânlar da yetmez. Bunlann arasındaki alâkaları v« münasebetUri tanzim edecek, müşterek prensipteninhirafları ve tezadlan silecek, ayrı ayrı istikametlerden ve zaruretlerden gelen hamleleri tek hed«f yolunda rîyazî bir safmazlıkla birle|tir«cek bir memleket plânı yapmalıyız. Tekrar ediyorum: Memleket plânı. Yapılmadikça milyarlarca tekrarlanmau hiç de fazla olmıyan memleket plânı. Son felâketin en büyük tesellisi, bizi böyle bir plân fuuruna • kavufturacağını ümid ettirmeaidir. İHEM NALINA MIH1NA Bitarafların harbi! Bitaraflar hayatlarmın ve esaslı menfaatlerinin müstakbel emniyetine ancak hakikati olduğu gibi görmekle hizmet edebilirler Eatonya, Letonya, Litvanya, Finlan * diya.. Esaret altına alınan veya üldıirü len bitaraf memleketleı listesinin uzanıp gitmiyeceğini kim temin edebilir? Hakîkat şudur ki muharebelerin hedefi. Avrupanin muvazenesini değişliremediği zamanlarda bitaraflık, yalnız uygun bir vaziyet değildi, ayni zamanda müm kündü, izahı kabildi. Herbin gayesi Al manyanın kazanması takdirinde Avru paya hakimiyet, Franaa ile lngilterenin muüaffer çıkmaları halinde Avrupanin hürriyeti olalıdanberi, bitaraflık, hiçibr kıymtti olmıyan hukukî bir hayal halini almıştır. Avrupayı Fustel de Coulangea'in: «Birinin komşuıunun malında gözü mü vardı; evine giriyor, onu öldürüyordu^ diye aktörlerini kısaca tarif etmiş olduğu Merovenjiyen'ler devrinin vahşetlerine irca eden Rusyanln Finlandiyayı zorla istilâya kıyam etmesinden evvel de bü tün küçük payitahtlarda bu cihet malumdu. Bugün hiçbir küçük payitaht yoktur ki orada hükümdarlar, başvekiller ve diplomatlar, alçak sesle ve ıstırab içinde şu suali aralarıhda tekrar etmemiş olsunlar: «Yakmda acaba bizim başımıza mı gelecek? Başımıza gelecek hal, Baltık devletlerinl baş eğmeğe mecbur elmiş olan tazyik mi olacak, yoksa Finlandiyaya yapıldığl gibi ant ve sebebsiz bir taarruz mu?» Küçük devletlerîn hepsi de korkmakta haklıdırlar. Şimdiki halde z&hiren pek garib görlinen bu muharebede föyle bir hal muvacehesinde kalmamiz muhtemeldirt Siegfried hattı gerisinds kendilerini emin addeden Almaniarın Maginot hattına karşı yapacaklan bir hücumun kendilerine mal olacağı müthiş fedakârlık lardan çekinmelerinin, onlan bitaraflara karşı daha kolay maceralara sevketmesi; Berlinde düşünüldüğüne göre bu mace ralar Fransa ve Ingiltereye karşı bir ta kım rehineler teşkil edecek ve derhal tehlikeli müttefik Ruayanın hadden aşırı kazanclanna karşı tavizlere yol açacak tır. Bu kadar aşikâr tehüke ihtimalleri karşısında bitaraf memleketlerin bitaraflıklarının hukukî kıymetine inanır gibi görünmelerine ve hem mütearnzların hem de taarruza uğrayanlann dostu gibi gö • rünmek mecburiyetinde kalacaklan dip lomasi teşebbüslerins aürüklenmelerine müsaade etmelerine imkân var mıdır? Küçük memleketler için, kendi höd kâm menfaatleri namma, bu harbin başlıca hedeflerinden birinin kendi ıstiklâlleri oldüğunu kabul ve toslim etmelerinin zamanı henüz geçmemiştir. Onlar, hayatlarının ve esaalı menfaatlerinin müstakbel emniyetine ancak ha kikati olduğu gibi görmekle hizmet edebilirler. Fakat, maatteessüf, bu vaziyette bulunanlar yalnız küçük memleketler değildir. Birçok büyük memleketler vardır ki kendilerini mahir addederek her ıkı taraf için çalışan bir takım silâh amıllerini ve top tacirlerini zengin otmek içîn geçirmiş oldukları zamanm manen ve maddeten ne müthiş bir ziyan teşkil edeceğini günün birinde anlayacaklardır. Bitaraf memleketlerin ekserisinde zi mamdarlar, facianın azameti karşısında hiç de ehemmiyeti olmamak lâzım gelen hodbinlikleri gizlemek için umumi bir fikir imiş gibi şöyle bir mütaleaya saplan mış bulunuyorlar ve aralannda şöyle fıaıldaşıyorlar: «Hitler'in kazanclarını tevaik edecek âcil bir sulh istememizin sebcbi, korku olmadığı gibi, Alman muhib • liği de değildir. Maksadımız, üçüncü Reich'e Rus bolşevizmi tehlikesine karşı mücadele etmekten ibaret olan vazifesini tevdi etmektir. Bu tehlikenin nekadar tehdidkâr bir şekil aldığını görmüyor musunuz ? » Bazan, hatta Fransada şurayı istilâ eden, buraya nüfuz ve hulul eden kızıl komünizm hayalini ileri sürenler, bilmi yerek, nazi propagandasımn gizli emir lerine hizmet etmek muhatarasına maruz bulunmaktadırlar. Staline'in müthiş bir tehlike olduğu muhakkaktır; bunun da sebebi bilhassa şudur: Müthîş Ivan'l Ve Büyük Petro'yu vücude getirmiş olan ayni tarihî koklerden gelmiş olduğu için Almaniarın yirmi bir sene evvel Brest Lituwsk'ta yıkmış oldukları Moskof lmparatorluğunu hertürlü vahşiyane vesaite müracaat ederek yeniden meydana getirmeğe çahşmaktadır. Ne İkinci Aleksandr'ın, ne Üçüncü Aleksandr'ın, ne de İkinci Nikola'nın muvaıfak olamamış oldukları bir şekilde Rusyanın hâkimi kesilmiş olan eski Gürcü papaz yamağı hakikaten komüniat midir? Trotsky Marksiat âfarozlarına ve Rusyada asla tatbik edilmemek gibi bir akıbete uğramış olan bütün mukaddes metinler gibi bir mukaddes metin haline gelmiş bulunan Lenin'in evamir ve kavaidinin gitgide unutulmakta olmasına rağmen bence «evet!> muhakkak olan bir şey varsa o da Staline'in bir Rus işi görmekte, bir Rus gayesi takib etmekte olduğudur. Bu hal, Polonyada hududun tahdidi sırasında görülmüştür. Bu tahdid, Rus an'anesi noktai nazarından, fevkalâde mahirane olmuştur. Çünkü Staline, kendiaini Pilaudski'nin pek fahiş olan hatalannı tashih ediyormuş gibi göstermeğe muvaffak olmuştur. V'aktile Londradan Curzon ve Romadan ben, Polonyalıları bu hatalardan sakınmağa en halisane bir surette davet etmiş, fakat muvaffak olamamış idik. Komünizm bayrağı tahrik edildiği zaman Staline'in kısmen samimi olması mümkündür; fakat bundan daha muhakkak olan birşey varsa o da Sta line'in komünizmi bütün memleketlerin reisleri ve kütleleri araaında Ruayaya muzahirler kazandıracak kıymotli ve meccanî bir vaııta addetmesidir. Bu da bir Rua an'aneeidir: On dokuzuncu aıırdaki Rus Çarları, şarkî Avrupada haki • miyetlerini tevsi etmek için kendilerini iptidaî hıristiyan ortodokaluğun hâmisi ilân ediyorlardı. Mesafe, bazan muahhar ncsiller* hâs tenkid meziyetlerinden bazılarım bah şetmekte olduğundan Amerikada vaziyet, bizde olduğundan daha açıkça görülmektedir. Kendi endividüalizmlerine ve demokraailerine ihtiraala bağlı olan Amerikalı • lan telâşa, korkuya düşüren şey, Moskova'nın Incilleri değil, her Uçü de müsavi dereceda iktısadt bir istibdad altında bulunan Avrupanin üç büyük totaliter diktatörlüğünün tamamile ayni bir iktısadî sistemi takib etmek huausunda aöz birliği etmiş olmalarıdır. Hayalâta kapılmakaızın istikbalin alâmetlerini tetkik eden kimse için Hitler rejimi daha evvel yıkılmadığı takdirde mülkiyet hakkının Rusyada olduğu gibi Almanyada da cezrî surette ortadan kaldırılacağı ve bundan bütün dünya için çok daha vahim neticeler tevellüd edeceği gün yaklaşmaktadır. Tasarruf hakkının ve nazîzmin ilga etmiş olduğu diğer hürriyetlerin böyle bir akıbete uğramamaları için ortada ne sebeb vardır? Her taraf ta, bilhassa garbî Av rupada bolşevizme karşı yegâne müda faa çaresinin hürriyet ve demokrasi prensiplerine karşı samimî surette ihlâs ve merbutiyet olduğunun kabul edilmesinin tam zamanıdır. Amerika, Fransa, Ingil tere Ve ltalya, düne kadar Büyük Harb dediğimiz şeyi bu prenaipler namına kazanmışlardır. Bolşevizm aleyhindeki müdafaa, bazı propagandaların menfaat esasına müstenid iddialanna rağmen totaliter rejimle temin edilemez. Bu rejimlerin komünizmden farkı, hayat için zarurî olan kaidelerin tatbikı de* recelerindedir. Diktatörlüklerin dahilen himayesi ihtiyaclan ise bu dereceleri aeneden seneye küçültmektedir. Rua ko • münizmine karşı yegâne hakikî müdafaa, bu harbde milletlerin ve ferdlerin hürriyetini ve hatta insan hayatınm haytiyetini Fransız ve tngiliz göğüslerinin müda • faa etmekte olduklannı bilmektir. Işte bu noktayı bitaraf memleketlerde gitgide daha ziyade hissettirmekledir ki onlarda avrupaî bir vicdan yaratılabilecektir. Bu da onların şereflerine ve cn esaslı daimî menfaatlerine hâdim ola cak yegâne çaredir. Yılgınlık havası yerine eçen senenin martmda, Almanya ÇekoSlovakyayı yuttuğu Zamandanberi, küçük milletler, büyük devletlerin karşısında, manevî bir bozguna uğradılar; büyük boğa yılanınm karşısında korkudan ipnotize olarak bütün sevki tabüsini ve hareket kabiliyetini kaybeden tavşana döndüler. Hele, Lehistanin Alman ve Sovyet orduları tarafından bir ay sürmeden ortadan kaldırılması, küçük milletlere büsbütün yılgınlık vermişti. Ancak kahraman Fin rnilletinin, 183 kişiye karşı 3 buçuk kişi gibi ümidsiz bir nispete rağmen, hiçbir tehdide boyun iğmemesi, aslan gibi döğüşmesi ve muvaffak da olmasıdır kî bütün küçük milletlerin maneviyatını yükseltti. Finlandiya, küçük milletlerin, ruhî bakımdan adeta halâskârı oldu. Simdi, o ilk harb günlerinin manevî yılgınhğı ve moral bozgunluğu kalmamıştır. lşte, size, eskiden «kuvvei maneviye» dediğimiz iman kuvvetinin yükselişini gÖ8teren iki misal: Holandadan şöyle resmî bir ses gürlü' yor: tffolandaya taarruza cilr'et edecek her hangi bir miilecavize karşı müsellâh bir mukavemet ^n^terecegiz.* Mülâkatta neler görüsüldü? Memleketin muhtelif hududlarını dolaşan Rumanya Kralı Besarabyanın Kişnef sehrinde Alman, Rus ve diğer ekalliyetlerin murahhasları karşısında şöyle diyor: Pefte mehafiline göre Paria 7 (a.a.) Havas ajanaı aakerî vaziyet hakkinda şu malumatı veriyor: Garb cephesinde, her iki taraf keşif kollarmın musademeleri ve mevziî birkaç topçu ateşile ancak ihlâl edilen bir sükun htikUm sürmektedir. Fransız keşif müfrezeleri birkaç esir almışlardır. Blies mıntakasında, Alman topçusu, gece, hiçbir sebeb yokken oldukça şid detli bir ateş açmıştır. Fransız topçusu bu ateşe derhal mukabelede bulunmuş ve mevziî bir musademe bir aaat kadar devam elmiştir. Yabancı kaynaklardan gelen bazı haberler hilâfına cephede ezcümle Moselle'in şaTkındaki mıntakada mühim hiçbir musademe olmamıştır. Tayyare faaliyeti hemen hemen hiç mesabesindedir. Almaniarın uzak keşif tay* Londra 7 (a.a.) Hore Belisha'nın Londra 7 (a.a.) İaşe NaMn Morittifasile hasıl olan heyecan pazar gaze riaon, halkı yarın rner'iyete girecek olan yareleri, şark mıntakasında, Alman ve telerinin şu iki noktai nazarı serdetmele vesika usulüne hazırlamak üzere dün ak Fransı? cephesi üıtünde uçmuslardır. Fransanın sulh şartlart îine mâni olmamaktadır: şam radyoda bir nutuk soylemlştir. Roma 7 (a.a.) Pariste neşredilen 1. lstifanın lngilterenin umumî siyaseNazır ezcümle demiştir ki: tt ve harb hattı hareketi üzerinde hiçbir « Vesika usulüne tâbi tutulacak o yanresmî bir deklarasyona nazaran Frantesiri olmıyacaktır. lan maddeler denizaşırı memleketlerden sa ancak aşağıdaki şartlarla sulh müza » 2. Belisha'nın eseri masun kalacaktır. istediğimiz kadar tedarik edebiliriz. Fa kerelerine başlıyabilecektir: Gazeteler, Nazırın senasını yapmakta kat bunlann nakli mühim paraya ve bir1 . Avusturya, ÇekoSlovakya ve ve yaptığı ıslahatm ehemmiyetini tebarüz çok vapura muhtacdır. Halbuki bu para Polonyanın istikbali. ettirmektedirler. Keza gazeteler bu isti ya ve bu vapurlara teslihata yarayacak 2 Hitler'le arkadaşlarının sulh tnü» fanm halkm meçhulü olan bazı zorluklar ham madde nakli için ihtiyacımız mev zakereleri harîcinde kalması. Veya Sahsî kifayetsizliklerden ileri geldi cuddur. Buna binaen bazı yiyecek mad3 Alman emperyalizminin bir daha ğî şeklinde izah edilemiyeceğini bildiri delerini vesika usulüne tâbi tutmağa ka baş kaldıramıyacağma dair Almanya ta* yorlar. rar verdik. Bu maddelerin tevzii hakka rafmdan teminat verilmesi. Sunday Dispatch, Çemberlayn'ı, Harbi niyet dairesinde yapılmak ieab eder ki, ye Nezaretinî, Vazifesini salâhiyet ve ki bunu ancak vesika usulü temin edebilir. Denizlerde fayetle gören bir Nazırdan niçin gerî alAlmanlar bir hveç gemisi Vesika usulü asla kıthk demek değilmış oldüğunu alçnen bildirmeğe davet et dir. Tekrar ediyorum ki, ihtiyacımız olan yakaladılar mektedir. bütün eşyayı tedarik edebileceğir. VesiKopenhag 7 (a.a.) Konnung Orcar Gaseteye na«aran, bu hususta sarih bir ka usulünü 1914 te olduğu gibi halkm beyanatın mevcud olmaması, Nazırın azli mağaza önlerinde beklemesine kat'iyyen ieimli lsveç vapuru, Rigadan Stokholme eebeblerinin, millette uyandırdığı heye meydan vermiyecek fekilde tatbik ede gîderken, yolda bir Alman harb gemisi tarafından çevrilmiş ve Alman liıııanla canın aşikâr mahzurlarından daha kuv ceğiz.» rından birine götürülnıüştür. vetli olduğu zehabını hasıl eder. Nazır sö2İerini şöyle bitirmiştir: Cazete diyor ki: « ^ Bahriyelilerimizden bize ihtiyacı Bir İngiliz vapuru mayine çarptı «Bütün hakikatin bilinmesi âmme men mızdan fazla yiyecek getirmelerini isteLondra 7 (a.a.) İngiliz bindıralı faati icabmdandır. Çemberlayn, kendisi miyoruz. Buna mukabil emniyetimizi ve 8300 tonluk City of Marseille vapuru, nî sevkeden sebebleri olduğu gibî, açık kuvvetimizi artıracak malzeme getirme lskoçyanın şark gahilleri açığında bir mave sarih olarak saymalıdır.» lerini isteyoruz. yine çarparak fazla hasara uğramıştır. Bir Bu adamlar, mesleklerinin tehlikesini Hindli tayfa ölmüş, 13 Hindli gemici lstifanın Almanyadaki akisleri Amsterdam 7 (a.a.) Belisha'nın is nasıl aralarlnda paylaşıyorlarsa, biz de yaralanmıstır. Eda'ntn mürettebatt tifası, Almanyada, İngiliz siyasetinîn ale nihaî zafere kadar burada onların getilâde bir dekor değistirmesi şeklinde kar receklerini taksimle iktifa edeceğiz.» Londra 7 (a.a.) Bir mayine çarpajılanmıştır. mayin taİzmirde bir yaralama vak'ası rak batan Eda ismindeki ingilizaltı kişi lnrama vapuru mürettebatmdan Alman matbuatı ve ezcümle Rote Erde Izmir 7 (Huauaî rnuhabirimizden) gilterenin şark sahilinde bir limana çıkagazetesî «Gidiyor, fakat ruhu kalıyor» demekte ve istifanın, umumî hatta do Sabıkalılardan Bahri, bugün kendisine rılmlştır. kunmadan çehredeki bir noksanı dilrelt yüz vermeyen eski dostu Rukiyeyi kalbin Belçikada bir askerî trende mekten ibaıet oldüğunu söylemektedir. den tabanca ile ağır »urette yaralamıştır. Budapeşte 7 (a.a.) Kont Ciano tarafından, Venedikte Kont Csaky ile ilk mülâkatmı müteakıb yapılan beyanat bu»ada bütün mahfillerde büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Çünkü bu beyanat iki memleket arasındaki münasebatın Bir Amerihan gazete$inin •amimiyetini ve görüş birliğini teyid et mütaleası rhektedir. Macaristanın şimdi medeniyeti Nevyork 7 (a.a.) MaeariaUn ve tehdid eden karanlık kuvvetlore karşi Avrupayı müdafaa etmek için her za ltalyan Hariciye Natırlan arasmdaki göRiandan ziyade ttalya ile birlikte çalışa * rüjmelerin ehemmiyetini tebarüz ettiren \ew • York Ttmes gazetesi ltalya ile MacaCağı teyid edilmektedir. ristan arasındaki bağların Avrupada ihtiParis matbuatımn tefgirleri l&flar inkisaf ettikçe aarnimilestiğini kayParis 7 (a.a.) «Havas» Matbuat detmektedir. hulâsası: Gazete, ltalya ile Maearistan tardfın • Venedikte Kont Ciano ile Macar Ha dan takib edilen siyasetin Balkanlarda ticiye Nazırı Csaky arasında yapılan mü bir aergüzeşt* girişmemeai için Rusyaya lakat Paris matbuatında geniş bir akis bir ihtar mahiyetinde oldüğunu ilâve eybulmaktadır. lemektedîr. PEYAMI SAFA Garb cephesinde Mevziî musademelerden başka yeni birşey yok Ve Rumanyanın Besarabyayı müdafaa edeceğine bir delil olmak üzere, Rumen hududlarında binlerce insan gece gündüz çalışarak tahkimat yapıyorlar. Bu kadar emek ve o kadar para elbette mütecavize, memleketi müstahkem bir hatla beraber hediye etmek için sarfedilmiyor. Küçük milletlerin, büyükler karşısında mücadele azimlerinin yükaelmesine, dediğimiz gibi, Finlerin kahramanlığı mühim âmil olmuştur. Herşeye rağmen mukavemet etmek ve dögüjmek kararından kat'iyyen dönmemek, asla gevşememek l&zımdır. Eğer yurdu ve istiklâli son ere, aon kurşuna, son kuruşa kadar müdafaa etmek iradesi gevşerse, bu gevşekliği gösteren millet, mahvolmuş demektir. Misal: ÇekoSlovakya. Mücadeleden çekinmek, ölümden korkmak yüzünden teslim olmak, bu milleti bütün korktuklarına uğramaktan kurtaramamıştır. Tecavüz hırsı besleyen büyük devleti, eğer kat'î mukavemet karannız durduramazsa, teslimiyetiniz hiç durduramaz. Döğüşmekte az da olsa, kurtulmak ümidi vardır; teslim olmakta ise hiç ümid yoktur; herşey mahvolmuş demektir; millî şeref de beraber. İlk zamanlarda. mütearrızın kolunu sallaya sallaya, çiğneyip geçeceği kadar Küyük bir manevî bozguna uğramış olan milletlerin şimdi kendilerini toplamış olmalarl, küçük milletlerin istiklâli ve hayat hakkı bakımından çok memnuniyetle karşılanacak bir hâdisedir. Bu ruhî değisiklik olmasaydı azgın ve hoyrat kuvvetlerin alabildiğine istiklâl ve hayat hakkı çiğnemelerine hiçbir mâni kalmıyacakh. Medeniyet, bu yılgınlık havasmın dağllmasını, kahraman Finlandiyaya borcludur. «Besarabya, Rumanyaya aiddir ve Besarabyaya karşı her h.an%i bir tecaviize tesebbüs edildiği takdirde, bütün Rumanyalılar, bir tek adam %ibi ayaklanarak sitâha sarüacaklardır .•» Hor Belişa niçin istifa etti? ingilterede vesikaya tâbi olacak mevad Ttrhan vapuru karaya oturdu Dört gün evvel iki yüz kadar lyolcu ve mühim miktarda eşya yüklü olduğu halde lskenderun seferini yapmak üzere lımanımızdan hareket eden Denizyolları tdaresinin Tırhan vapuru yolda fırtınaya tutulmuş ve evvelki gece Alanya sahillerinde karaya oturmujtur. Gelen haberlere göre, geminin vaziyeti oldukça tehlikelidir. Alemdar tahlisiye gemisi Tırhanı kurtarmak üzere vak'a yerine hareket etmiştir. Alemdar, ancak bugün kaza yerine varabilecektir. Yeşilköy Meteoroloji istasyonundan aldığımlz malumata göre, dün hava yurdun bütün bölgelerinde kapalı ve yer yer yağışlı geçmiş, rüzgâr doğu bölgelerde cenub, diğer bölgelerde şimal istikametinden; Trakya, Ege ve Kocaeli bölgelerinde kuvvetli, diğer yerlerde orta kuvVette esmiştir. Karadeniz, Marmara ve Egede şimalden mutedil fırtına olmuştur. Dün İstanbulda hava kapalı ve çisentili geçmiş, rüzgâr şimali şarkiden saniyede 4 ile 6 metre arasında hızla esmiştir. Hararet derecesi en çok 6,8 ve en az 4,5 santigrad olarak kaydolunmuştur. Bir İngiliz gazetesi Başve İaşe Nazırı Morrison dün kilden izahat istiyor bir nutuk irad etti Hava vaziyeti KONT SFORZA İtalya Harieiyt Naz\n Japon kabinesi yakında istifaya mecbur olacak mı Tokyo 7 (a.a.) iyi haber alan mahfillerin Japon dahilî vaziyeti hakkinda söylediklerine göre, Abe kabinesinin akıbeti hakkinda ittihaz edilecek karar, en geç kânunusani ortasında verilecektir. Bahriye Nazın Yoşida, dün Abe ile yaptığı uzun bir mülâlcatta Başvekile gitgide artan muhalefet karşısında kabinenin hali hazırdaki vaziyetini nasıl gördüğünü aormuştur. Tokio Şinbun gazetesi bu hususta yazdığı bir yazıda, Bahriye Nazırı tarafından yapılan bu teşebbüsün yalnız hükumet mahfillerinîn değil, bütün mehafilin nazan dikkatini celbettiğini, çünkü Bahriye Nazırının şimdiye kadar Abe kabinesi hatalarını biıçok defa sükutla geçiştirdiğini söylemektedir. Arkadaşının goğsüne şiş sokarak öldürdü Izmir 7 (Hususî muhabirimizden) Bugün ödemişte 16 yaşında lsmail is minde bir çocuk, kavga neticesinde arkadaşı 15 yaşında Mustafayı sağ ınemesine şiş sokarak öldürmüştür. Metaksas'ın isim yıldönümü Atina 7 (a.a.) Metaksas'ın isim günü olan Ayion Yoanu yortusu, bütün memlekette halk tarafından büyük tezahürlerlc kutlulanmıştır. Hükumet Şefine Yunanistanın her tarafından ve yabancı memleketlerden tebrik ve temenni telgrafları gelmektedir. Dün intişar eden bazı akşam refiklerimiz, îktısad Vekili Hüsnü Çakırın istifa edeceğini, Iktısad Vekâletine eski Iktı sad ve Maliye Vekili Hasan Sakanın taı yin olunacağını yazmışlardır. Dün gece Tahtakalede Kadıoğlu sokağında 3 sayılı, 3 katlı kârgir Mihailin sahibi, kalburcu Tahsinin kiracısı bulunduğu dükkânda yatan hamal Mehmedin te , neke içinde yaktığı ateşten yangın çık \ mış, dükkân içindeki kalburlarla kapı ve • ahşab kısım yanmıştır. Yangın itfaiye ta i rafından söndürülmüsiür. Yeşildirekte Bekçiler sokağında Abdurrahman Hüsnünün 12 sayılı evinin bahçe duvarı birdenbire yıkılmıştır. Duvarın yıkılmıyan kısmı tehlikeli bir vaziyette durduğundan heyeti fenniyeye haber verilmiştir. lnsanca zayiat yoktur. Iktısad Vekili istifa mı ediyor? Sığır vebasına aid takayyüdat kaldırıldı Ankara 7 (a.a.) Sığır vebasının icrayi hükmetmesi dolayısile İngiliz Mısır SÛdanından ve Fransız Hindiçinisinden çıkacak çift tırnaklı hayvanlarla hayvan maddelerinin memleketimize sokulması 28 nisan 1939 tarihinde Ziraat Vekâletince menedilmişti. Haber aldığimıza gfere bu kere Hindiçinî menşeli derilerin kuru olması, tasdikli sağlık raporunu hâmil bulunması ve doğrudan doğruya imalâthanelere gönderilmesi kaydile ithaline müsaade edilmiştir. Dün geceki yangın Bir vapur battı Oslo 7 (a.a.) HamburgAmerikaLinie kumpanyasının 5050 tonluk Frankenuald vapuru, Bergen'in 70 kilometre kadar şimalinde kâin Steinsund civannda, dün saat 16 raddelerinde batmıştır. 48 tayfa ve Norveçli iki kaptan bir Norveç gemisi tarafından kurtarılarak bugün Bergen'de karaya çıkarılmıştır. Brüksel 7 (a.a.) Tongres istikametinde hareket eden askerî bir trenin vaAmsterdam 7 (a.a.) İki Holanda gonu ateş almıştır. Bir askerle altı beygir Londra 7 (a.a.) Deniz Ticareti Nezareti Amerikadan cem'an 34,850 ton tayyaresinin yere düserek parçalandığı ağır surette yaralanmış, diğer bir asker de kaybolmuştur. haber verilmektedir. luk iki vapur satın almıştır. İngilterenin Amerikadan aldığı gemiler tki Holanda tayyaresi parçalandı yangın Bir divar yıkıldı

Bu sayıdan diğer sayfalar: