9 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

9 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 9 fkincikânun 1940 SftN'ATA DÂIR On altunct j& Asırda *xehir [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Belçikanın bizden Gümrükteki Japon Bir Lise dün pamuklu mensucatı istediği maddeler kapattldi Tanınmış iş adamı Piyer Lakost şehrimize geldi Sed kararının sebebi, idarî bazı yolsuzluklar Bakırköy Bezezyan Ermeni li Siyasî icmal Venedik mülâkatı ve Basarabya acaristan Hariciye Nazm Kont Csaky Venedik'te Italya Hariciye Nazırı Kont Ciano ile mülâkat ederken ayni zamanda Rumanya Kralı Karol dahi Besarabya'nın merkezini ziyaret ederek Rumanyaya ilhakını Rusyanın tanımadığı bu eyaletin daima Rumanyanın mütemmim parçası olarak kalacağını ilân etti. Bu tesadüf Adriyatik mülâkatile Karadeniz ziyareti arasında sıkı bir münasebet bulunduğunu gösteriyor. Şöyle ki yeni Avrupa harbi başladığındanberi serbestisini muhafaza eden Italya büyük mikyasta siyasî faaliyette bulunmaktan çekiniyordu. Yılbaşında Hit ler'le Musolini arasında teati edilen telgraflarda bir daha teyid edildiği veçhıle İtalya Almanya ile ittifakını devam et tirmekte ve diğer taraftan Balkanlarda velevki sulh ve bitaraflığı muhafaza gayesile olsa bile herhangi cereyan ve blokun başına geçmekten Rusyayı kuşku landırmamak için imtina ediyordu. Balkan hükumetleri arasında yalnız ikişer taraflı anlaşmaları hoş gördüğünü ihsas etmekle iktifa ediyordu. Bunun için Yugoslavya ile Macaristanın arasını bulmuş ve Macaristanla Rumanyanın arasmı bulmağa da çalışmıştl. Bütün bu çalışmalar, Rusyanın orta Avrupaya ve Balkanlara büsbütün yerleşmesine mâni olmak gayesini gütmüştür. Lâkin Finlandiya harbinde Rusyanın prestiji sarsılması üzerine Italya artık ihtiyatı bırakarak daha açık, daha faal harekete geçmeğe lüzum görmüştür. Bal kanların en tehlikeli tarafı Besarabya olduğundan burada vaziyetin değişmemesi Italya için elzemdir. Rumanyanın eski Rusya hududu Prot ile şimdiki hududu Dinyester arasında bulunan ve halklarının mühim bir kısmı da Kagavuz Türk leri bulunan bu eyalet Rumanyanın Rusyaya karşı askerî müttefiki Lehistanın sukutu üzerine elden çıkmağa mahkum olmuştu. Rumanya kendisi için daha mühim olan Transilvanya'yı muhafaza maksadile bütün kuvvet ve gayretini buraya temerküz ettirirken Besarabya'yı ikinci plânda bırakmıştı. lşte şimdi Italya Macaristanla anlaşarak Rumanyanın arkasını temine imkân bulduğundan Rumanya dahi Karadeniz havzasının bu çok kıymettar eyaleti Besarabya'yı her ne pahasına olursa olsun müdafaaya azmeylediğine şüphe bırakmadı. ltalyanın bu siyaseti müttefiki Almanyanın bugünkü menafiine de aykın düşmüyor. Çünkü ahiren Almanyaya müteaddid yeni iktisadî anlaşmalarla bağlanan Rumanyanın petrol kuyulan ve gıda ve yağ maddeleri menabii herhangi su retle hasar've zıyaa uğramaması Almanlar için hayatî ehemmiyeti haîzdir. . Runva'nın f alkanlara sokulmamasına ltalyanın nekadar dikkat ettiğine son bir delil de Hariciye Nezaretinin haftahk gazetesinde çıkan son yazıdır. Burada Finlandiya harbinden sonra Sovyetlerin Tuna havzasına ve Balkanlara girmeğe hazırlandığından ltalyanın Karpat geçidlerinden aşağıya inmelerine hiçbir zaman müsaade etmiyeceği kat'î bir lisanla ifade edilmiştir. Şimdi ttalya Macaristanla yaptığı anlaşma ile Dinyesterin köprii ve geçidlerinden de Balkanlara Rusyanın sarkması ihtimalini bertaraf etmiş olu yor. Felemenkli ressam Hans Flamael nasıl öldürüldü? 0 devirde hemen her asılzadenin bir zehircisi vardı; bu zehirciler falcı, büyücü ve sihirbaz namları altında icrayi san'at ederlerdi Yazan: ZEYNEL AKKOÇ Muhtelif devirlerin, kendine hâs iyi ve fena tarafları mevcuddur. Onaltıncı asır bir çok güzide ve nadide şeylerin vücud bulduğu bir devir olmasına rağmen, diğer taraftan da, zehirin en çok iş gördüğü bir devirdir. En hiicra köşelerden, en lüks aristokrat meclislerine kadar sokulabilen bu fenne, o zaman bu işi kendilerine meslek ittihaz etmiş bulunan zehirciler tarafından imal edilirdi. Hemen her asilzadenin bir zehircisi ve kendine hâs bir nevi zehiri bulunurdu. Bu zehirciler, ekseriya, falcı, büyücü, sihirbaz namlan altında icrayi san'at ederlerdi. Tababet bugüne nispeten o zaman pek geri bulunduğundan, bu zehirleri tesirsiz bırakacak, panzehirleri bulamaz ve kendisine ne suretle olursa olsun zehir verilmiş olan kimse ya derhal veya tedricen ölüp giderdi. Işte bu vaziyette olan zehir, Onaltıncı asırda san'at âleminde de kendini göstermiş, ve kendisinden çok şeyler beklenen Felemenkli ressam Hans Flamael, Markiz Mari Madlen de Brinvillers tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Enteresan olan bu hâdiseyi makaleme mevzu olarak seçmekteki kasdim, san'atkârların meslek uğruna ne gibi tehlikelere maruz kaldıklannı göstermektir. *** Genc ve şöhret kazanmağa başlamış olan Felemenkli ressam Hans Flamael 1676 senesi mart ayında Liege'i terkederek Holandaya dönmeğe karar vermişti. Bu kararını arkadaş ve dostlarına, (son delilik) ismini verdiği bir ziyafette söylemeği tasarlamıştı. Ressam bu düşünce ile hareketi gününden birkaç gün evvel misafı'rlerine vereceği hediyeleri ve hatıralan almak •için Liege'in büyük dükânlarından birine girmiş ve bir sürü eşya arasında, ufak biblolar, pandantifler filân aramağa koyulmuştu. Bu arada ressamm, gözleri bir an yanından geçen çok güzel bir kadına tesadüf etti. Kadın biraz sonra gene garib bir tesadüf mahsulü olarak, genc ressamın yanına geldi ve orada küpe seçmeğe başladı. Hans da bu mes'ud tesadüften istifade ederek kadının yüzünü tetkik edebilmek fırsatını bulmuştu. Bu yüz, ovaldi. Gayet güzel yeşil gözleri vardı. Teninin rengi kendine hâs duru bir beyazlıkta idi. San'atkârın gözleri bir parça daha aşağıya kayınca, kadının ellerine hayran oldu. Bunlar etten ve kemikten değil, sanki mermerden yapılmışlar gibi mevzun ve ahenkli idi. Ressam Flamael'in eserlerini tenkid eden münekkidlerin, herşeyi mükemmel bulmakla beraber, yegâne takıldıkları yer, kadın portrelerinin elleri idi. O, bunlarda her nedense pek muvaffak olamıyordu. Ressam böyle mükemmel bir model bulunca kendini tutamadı ve ne olursa olsun bu ellerin resimlerini yapmağa karar verdi ve bu arzu ile onlan daha dikkatli tetkik etmeğe başladı. Kadın, bu yakın alâkayı farkedince, alacağı şeyleri derhal sardırdı ve koşar gibi dükândan çıkarak kapımn önünde bekliyen bir portantine bindi. Hans Flamael fırsatı kaçırmak istemedi ve portantini takib etmeğe başladı. Bir müddet yürüdükten sonra kadının por tantininin dar bir sokağa saptığını gördü. O da saptı ve hayretle ortada kimsenin bulunmadığını gördü. ilk şaşkınlığı zail olunca etrafta tahkikat yapan ressam nihayet kadının orada bulunan bir sihirbazm evine girdiğinı öğrendi ve çarnaçar beklemeğe başladı. Hava kararmıştı. Fakat hâlâ kadından eser yoktu. Sabrı son haddine gelen sanatkâr tekrar tahkikata girişti ve teessürle öğrendi ki sihirbazın evinin iki kapısı vardır. Güzel elli kadını bu suretle kaçırdığından dolayı son derece sinirlenen ressam, gayet asabi bir halde evine döndü. *** Bu hâdiseden üç gün sonra genc ressam, yukarıda yazdığım gibi Liege'i terkedip Holandaya dönmeğe karar vermesi münasebetile bütün arkadaşlarını ve dostlarını toplıyarak (son delilik) ismini verdiği ziyafeti çekmişti. Bu ziyafette içilmiş, eğlenilmiş ve bu arada ressam genc arkadaşlanna «artık sizi ve Liege'i bırakıp gidiyorum. Bu akşam benim son deliliğimdir. Bundan böyle kendimi yalnız çalışmağa vakfedeceğim.» demişti. Bu sözler bütün misafirler üzerinde soğuk bir su tesiri yapmışsa da, genc ressam kadehini kaldırıp: «Hepinizin şerefine içiyorum.» demesi üzerine herkes tekrar ıçmek mecburiyetinde kalmış ve neşe avdet etmişti. Ressam hediye ve hatıralan da arkadaşlanna dağıttıktan sonra, kimseye gözükmeden ziyafetten çekildi ve Liesje'i terketmek üzere yola çıktı. Ressam Flamael ziyafetten usulcacık Manifaturacılar bu malların çıkarılrnasını istivorlar Hans Flamael'in eserlerinden: cVeronıfc» sıvıştıktan sonra, eşyalarını topladı ve doğruca posta menziline gitti. Menzil sahibi, ressamı büyük bir ihtiramla karşıladı, fakat postanın yarın sabah kalkacağını söyledi. Ressam bu vaziyet karşısında bir oda istedi. Handa oda da kalmamıştı. Fakat hancı nihayet bir san'atkârı da kuru tahta üzerinde bırakamazdı. Ona büyük salonda bir yer teklif etti ve dedi ki: « Yanınızda asil bir hanım vardır. Sizi rahatsız etmiyeceğine eminim.» Ressam kadının nasıl olduğunu sorunca, ihtiyar ve gün görmüş bir adam olan menzilci, gözlerini kırparak: « Yüzünü göremedim. Fakat genc ve teni çok beyaz bir kadındır.» dedi. Bu ifade, genc ressamın tahteşşuurunda esasen unutamadığı güzel elli kadını tekrar canlandırdı ve tehalükle kendine tahsis edilmiş olan yere koştu. Flaraael odaya girince hemen ortadaki bölmeyi muayene etti, fakat hiçbir delik bulamadı. Bu tanımadığı komşusunu görmek ressam için yenilmez bir arzu haline gelmişti. Hemen cebinden çakısını çıkardı ve bölmede ufak bir delik açtı. Fakat deliğe daha gözünü uydurur uydurmaz azkaldı hayretten haykıracaktı. Çünkü bölmenin öteki tarafında beyaz elli kadın şöminenin önünde oturmuş, bir takım mektubları gözden geçirip ateşe atıyordu. Flamael'in gözleri bir define bulmuş gibi parladı ve hemen oradan çekilip kalem kâğıdını alarak tekrar ayni yere geldi. Fakat aksi bir tesadüf, ayağı sandalyeye çarptı ve onu devirdi. Bu gürültü üzerine kadın içeriden, ürkek bir sesle bağırdı: <.< Kim var orada! Ne istiyorsunuz? Kimsiniz?» Ressam cevab verdi: « Affedersiniz, sizi rahatsız ettim. Fakat sadece o harikulâde ellerinizin resmini yapmak istiyen bir ressamım...» Bu ifade kadının korkusunu izale etti. Bir müddet sükutla geçtikten sonra bu sefer, kadın: « Ah bu ressamlar, bıktım sizden, fakat sizin de gönlünüz olsun... Gelin buraya.» dedi. Hiç beklemediği bu iltifat karşısında Hans Flamael hemen yerinden fırlayarak kadının yanına gitti. Fakat daha kapıyı kapamamıştı ki kadın bir hayret nidasile: « Gene mi siz?..» Dedi ve kindar bir bakışla onu süzdükten sonra ilâve etti: « Pekâlâ... lsabet oldu, buyurun.» Ressamla karşı karşıya koltuklara oturunca, Hans bütün malum macerayı kadına anlattı ve kendini nasıl gözetlediğini, mektubların herhalde birer aşk mektubu olması lâzım geldiğini de ilâve etti. Kadın bütün bunlan renkten renge girerek ve asabiyetten dudaklannı kemirerek dinledi ve birden değişerek gayet tatlı ve şuh bir sada ile: « Bırakın bunlan... lşte beni tekrar buldunuz ya! Haydi ellerimin resmini yapın.» dedi. Ressam hemen yerinden fırladı ve odasından kalem kâğıd almağa koştu. Tekrar odaya avdet ettiği zaman, kadını ayakta ve kadehlere şarab doldururken gördü. Güzel elli kadın ressamı yanına çağırdı ve adeta ona sokularak: « Evvelâ, esrarengiz madamın şerefine içelim, sonra resım yaparız, değil mi?» diye sordu. Genc ressam hemen kendine uzatılan kadehi aldı ve bir yudumda, gözlerini o güzel gözlerden ayırmıyarak içti. Sonra hemen işe başlamak için kadının ellerine bir poz vermek üzere onlan ellerine aldı, kendini tutamıyarak öptü. Genc ressam dudakları daha kadının ellerinde iken yıldırımla vurulmuş gibi, yere yuvarlandı ve bir iki kıvranıştan sonra cansız uzandı, kaldı. Bu vahşi manzarayı kıh bile kıpırdama Harb vaziyeti ve beynelmilel ticarî müBelçikanın meşhur iş adamlanndan ve sesinin lise kısmı, dün Maarif badelede değişiklikler dolayısile memlebeynelmilel bir şöhrete sahib Piyer Lakost Türkiye Belçika arasındaki :ktısadî Vekâleti tarafından kapatılmış ketimizin manifatura ihtiyacını tedarik münasebatın inkişafı ve ticarî bir ıjbirliği tır. Son yapılan teftişlerde, mek hususunda temaslarda bulunmak üzere Italya ve Fransaya giden bazı manifa teessüsü için mühim Belçika ticaret ve satebin malî vaziyetinin bozuk ol tura tacirlerinin bir netice alamadan dönnayi müesseselerini temsilen şehrimize gelmiştir. duğu, bu yüzden muallim maaş meleri piyasada esaslı bir tesir yapma Dün Piyer Lakost Istanbul Ticaret mülarının vaktinde verilemediği ve mıştır. Manifatura tacirleri müspet bir netice almamış olmakla beraber görüşmeler dürlüğüne gelerek burada müdür Avni idarî işlerde de bazı yolsuzluklar bilhassa Italyada akamete uğramıs değilSakmanla görüşmüş ve biraz sonra maolduğu anlaşılmıştır. Mektebin dir. nifatura, fayans, demir ve eczayi tıbbiye Italyada görüşmeler yapılırken ticaret ve kimyeviye tacirleri Ticaret müdürlü ilk ve orta kısımları tedrisata demüzakerelerini yapacak heyetimiz de Roğüne gelerek Belçikalı iş adamile ılk tef vam edecektir. maya hareket etmiş olduğundan acirleması yapmışlardır. Bu ilk toplantı iki saat ' rimız temaslarını keseıek bu işin hallini kadar sürmüştür. ticaret anlaşması müzakerelerinin inkışa Piyer Lakost Belçikanın Türkiyeye bir fına talik etmişlerdir. çok maddeler verebileceğini ve mukabiDiğer taraftan manifaturacılar, halen linde Türkiyenin ihrac maddelerini alabigümrükte bulunan ve bir takas ihtilâfı leceğini temin etmektedir. Kendisiîe te yüzünden hükumetin ithaline müsaade maslara bugün de devam olunacaktır. etmediği 3500 balya Japon malı pamukSon günlerde Italyaya balık ihracatı eslu mensucatın ithal müsaadesinın veril kisine nazaran daha fazla artmıştır. Bilmesi için Ticaret Vekâletine müracaat ethassa, lakerda ve tuzlu balıklar ItalyaSabık Yunan Iktısad Nazırı M. A. Bak mişlerdir. Bunların ithali takdirinde piyaya şimendiferle nakledilmektedir. T. O. B. Istanbul 600 kuruştan satılan bu ba kalbaşı dün sabahkı Konvansiyonelle şeh sada bir hayli ferahlık husul bulacaktır. Piyasanın manifatura ihtiyacını karşılıklar sif Italya 1400 kuruşa ma'l ol rimize gelmiştir. Sabık Yunan Iktısad Nazırı, Türk lamak için yakın bir zamanda bir formül masına rağmen Italyanlar bu yolu tercih Yunan ticarî münasebatınm mümkün ol bulunacağı süphesiz görülüyor. etmektedirler. duğu kadar genişletilmesi ve Atinada müteşekkil Ella Türk Anonim şirketile MÜTEFERRİK DENÎZ ISLERt Istanbuldaki mümessili bulunan Turkellas Anonim şirketi arasında bir iş birliAmerikadan dönen 7500 ton mazot geldi ği tesisi irin teşebbüslerde bulunmak üzeİtalyan bandırah Orguna vapuru yedi re gelmiştir. memurlarımız bin beş yüz ton mazot getirmiştir. Nevyork Dünya Sergisine Sümerbank Sab'k Nazır, dün, Ella Türk şirketiLimandan çıkarılacak nin şehrİTiizdeki şubesinin reisi Fufas'la namına gitmiş olan Sümerbank ikinci şuuzun müddet görüşmüştür. Eski Nazır. besi müdürü Muazzez Talbarla Yerli Mal. demirler her hangi bir resmî sıfatı haiz olmadığı lar Pazarları Ankara şubesi şefi Ekrem Gerek Istanbul Iımanında, gerekse dicihetle matbuata beyanatta bulunmamış Sanal dünkü ekspresle şehrimize gelmişğer limanlarımızda mevcud deniz altında tır. M. Bakkalbası, Ankarava gitmeden, lerdir. Nevyork sergisine Sümerbank tayatan demir ve zincirlerin ihracile bir tarafından götürülmüş olan eşyanın yarısı birkaç gün sonra Atinaya dönecektir. raftan limanlarımızm temizlenmesi, diğer satılmıstır. Mütebakisi de bir şileple geltaraftan bu servetin çıkarılarak Karabük mektedir. ADÜYEDE fabrikası için faydah bir hale konulması KÜLTÜR tŞLERl mukarrerdir. Bilhassa Halicde bu şekilde Sarhoş kadın ! birçok batmış gemi enkazı ve kesilmiş geEğitmen kursları Yeşildirekte Hidayet isimli bir kadın mi zincirleri bulunmaktadır. Hükumet bu iş için esaslı bir plân hazırlamaktadır. Işin fazla içmiş olarak nâra atar ve şuna buna Maarif Vekâleti bu sene Eğitmen kursLimanlar Umum Müdürlüğüne verilmesi çatarken görüldüğü iddiasile, Sultanah Iarının sayısını arttırmağa karar vermiştir. düşünülmektedir. Deniz altında bulunan med Birinci Sulh Ceza Mahkemesine ge Bu kurslara eğitmen namzedi seçmek üdemir ve enkaz emlâki milliyeye aiddir. tirilmiştir. Kadın sorgusu yapıldıktan son zere Vilâyetlere emir gönderilmiştir. KursBu itibarla bunalrın ya bir müteahhid ve ra tevkif olunmuştur. lara İstanbuldan da 40 50 eğitmen gönyahud doğrudan doğruya hükumet vesa. derilecektir. İlk tedrisat müfettişleri Eyüb, Tevkif edildi itile ihracı lâzım gelmektedir. Yalova, Şile ve Çatalca kazalannda tetGülhane parkında Sarayburnu kazinoyaparak eğitmenliğe ehliyetli olanSFHİR tSFFRt sunun eşya deposundan çay fincanı, çay kikatseçeceklerdir. ları örtüsü ve saire aşırarak bunlan bohça Kosl^a Aksaray yolunda yaparken görüldüğü iddiasile Adliyeye Hıfzırrahman Raşid Ankarage'tfrilen Kadri, Sultanahmed Birinci Sulh devam eden istimlâk ya hareket etti Ceza mahkemesinde sorguya çekilmiş, Koska jle Aksaray arasında • t«vk4f edilrniştir. ;>wit ^suui>i.t.iu\d *!*><! J Bir jnüddett^beri şehrimizde bulunan yol etrafında istimlâk devam etmektedir. 1 Maarif Vekâleti ilktedrisat şube müdürü Haldeki hırsızlık Sekiz binanın istimlâk muamelesi bitmişHıfzırrahman Raşid Öymen, dün Anka. tir. Diğerleri mahkemededir. Halden bir sandık dolusu mandalina raya gitmiştir. Hıfzırrahman Raşid buraçaldığı ve sandığı dış kapıdan çıkarırken da bulunduğu müddet zarfında, ilktednNümerota j yanlışlıkları yakalandığı iddiasile Adliyeye gönderilen sat müfettişlerile temas ederek köy mekEvvelki nüfus sayımında görülen nü Hakkı, Sultanahmed Birinci Sulh Ceza teblerindeki yeni tedrisat rejimi etrafında merotaj yanlışhklarının tekerrürüne mey mahkemesine yollanmış, sorgusu yapıla tetkikat yapmıştır. Müdür, şimdiye kadar dan verilmemek üzere Istatistik Umum rak, hakkında tevkif müzekkeresi kesil alınan neticeler hakkında Veklete bir raMüdürlüğünde bulunmuş olan Belçikslı miştir. por verecektir. Hıfzırrahman Raşid, mekJakar'ın verdiği rapor muhteviyatına göteb kütübhanelerinin vaziyetini de gözre hareket edilecektir. Taşla başından yaraladılar den geçirerek noksanlarını tespit etmistir. Otobüslerin takib edecekleri Bostanbaşında Kıvrıntılı sokakta oturan Mehmed ile oturduğu evin sahibleri Soğuğun tesirile . . . yol meselesi Talât ve kardeşi arasında kira yüzünden Fatihte Şekerci hanında yatıp kalkan Otobüsçülerin Belediyeye müracaatle kavga çıkmıştır. Kavga esnasında iki karHalil adında biri, dün Tahtakale civarınİstanbuldan Beyoğluna giderken Topha deş Mehmedi taşla başından yaralamışdan geçerken birdenbire üzerine fenalık ne Fındıklı yolunu takibe mecbur tu lardır. Suçlular yakalanmış, Mehmedi" tegelerek düşmüştür. Yapılan muayenede tulmalarmdan dolayı zarar ettiklerini ileri davisi yaptırılmıştır. Halilin soğuğun tesirinden üzerine fenasürdüklerini yazmıştık. Belediye, polis lık geldiği tespit edilmiş ve hastaneye seyTÜsefer subesile makine subesini otoKüçük haylazlar kaldırılmasına lüzum görülmüştür. büsçülerin zarar edip etmediklerini tetkiTaksimde Bekâr sokağında Viyolet ake memur etmistir. Bu tetkikat neticesine partımanında oturan Vasil admdaki çogöre hareket edilecek, sikâyetçilerin za cuk, ayni sokakta oturan Mığırdıç adll ço. Ağacdan düşen çocuk rar ettikleri anlaşılırsa otobüslerin tekrar cukla bir mesele yüzünden kavgaya tutuşBakırköyünde İncirli caddesinde otuBankalar . Sişhane yolunu takib etmele muşlardır. Bu sırada 1 1 yaşlarında Agob ran Reşadın oğlu 5 yaşlarında Düzol, arine müsaade olunacaktır. admdaki diğer bir çocuk da kavgaya mü. ğacdan düşerek ağır surette yaralanmışdahale ederek Vasili çakı ile omuzundan tır. Düzol, kazayı müteakıb Etfal hastaMudanya sahillerinde nesine kaldırılmıstır. yaralamıştır. Agob yakalanmıştır. Bakkalbası Eski Yunan Iktısad Nazırı şehrimize geldi Muharrem Feyzi TOGAY Ermeni vatandaşların felâket karşısmdaki hassasiyetleri Zelzele felâketi Ermeni vatandaşlarımız arasında büyük teessür uyandırdığından, her tarafta yardım faaliyetine hümmah bir sekilde devam edilmektedir. Yedikuledeki Ermeni hastanesi mütevelli heyeti reisi Dr. Peştemalcıyanın riyaseti altında olarak hususî bir heyet Ankaraya gönderilmiş ve bu heyet zelzele felâketzedelerinden 50 yarahyı hastanede tedavi etmek teklifinde bulunmuştur. Hevet, ayni zamanda icabında Erzincana giderek hükumetin vereceği direktif dairesinde felâketzedeleri îstanbula nakle aman» de olduğunu da bildirmiştir. Ayrıca Istanbulda çıkan ermenice gazeteciler de halkı felâketzede kardeşlerimize azamî şekilde yardıma davet eden devamlı neşriyat yapmaktadırlar. Diğer taraftan, haricde bulunan bir çok ermeniler de, Ermeni patrikhanesi vasıtasile felâketzedelere nakdî yardımda bulunmuşlardır. Ermeni patriki Piskopos Naroyan da bilumum Ermeni kiliselerinde okunan bir tamimle Istanbul Ermenilerini felâketzede kardeşlerine azamî yardıma davet etmistir. Galatada, Mahmudiye caddesindeki Ermeni tüccarları dün aralarmda 30 bin lira toplayarak Kızılaya tevdi etmişlerdir. bulunan cesed Bursa, (Hususî) Mudanya sahilinde bir cesed bulunmuştur. Sandalla sahile çıkanlan bu cesedin gözleri, burnu ve dudakları tamamen çürümüştür. Elleri, a. yakları bozulmuş bir haldedir. Ayağında kahverengi iskarpin, kurşunî bir pantalon, ceket, yelek ve gabardin bir pardesü vardır. Parmağında alyans da bulunmaktadır. Üzerinde bulunan kağıdlar cesedin hüviyetini meydana koymuştur. Avyalık nüfusunda kavıdlı ve halen Kayseri İnhisarlar Başmüdürlüğü sicil âmiri 310 do. ğumlu Nazif olduğu anlaşılmıştır. Cebinde be şlira ile nikel paralar ve bir gözlük de çıkmıştır. Fakat yapılan muayenede ölüm sebebini izah edecek vara ve bere görülmemis, uzun müddet denizde kaldı. ğı ve suda boğularak öldü&ü anlaşılmıştır. dan kin dolu gözlerile takib eden kadın, zavşallı ölünün üzerine iğilerek: « Beni takib edersin ha! lşte cezanı çek.» dedi, doğrularak mumları söndürdü ve karanlıkta sanki eridi. **» Bundan altı ay sonra Pariste Greve meydanında kurulan Echafole'in üzerinde çok beyaz tenli ve harikulâde elli bir kadının kafası vücudünden ayrılıyordu. Bu Markiz Mari Madlen de Brinvillers idi. Bu kadın, aşk ve maceralarımn peşinde koşabilmek için, büyük bir servete kavuşmak ümidile babasını ve iki kardeşini zehirliyerek öldürmüş, birkaç kişinin daha kanma girdikten sonra zavallı Hans Flamael'i de bigünah olarak ebediyete intikal ettirmişti. Bu Markiz Onaltıncı asrın en kuvvetli ve esrarenpiz zehirlerinin esranm bilen en meşhur kadındı. f Çiçekçi Vehbi Ateşin muhakemesi ı Tramvay telleri Suçlu Çiçefcçi Vehbi dünkü muhakemede Galatada Mumhane caddesinde Berberler sokağında Turhanı öldürmek maksadile bıçakladığı iddia edilen çiçekçi Vehbi Ateşin muhakemesine, Istanbul ikinci ağırceza mahkemesinde dün akşam başlandı. Bu dava, önce yedinci asliye cezaya verilmiş, o mahkeme, suçun mahiyetine göre davayı ağırcezaya aid görmüştür. Vehbi Ateş, mevkuftur. Okunan rapor, Turhanın ağır surette yaralandığını, uzunca bir tedaviye tâbi tutulduğunu göstermektedir. Vahbi Ateş, olan biteni mahkemede şöyle anlattı: Beş buçuk ay kadar evvel, Galatada Berberler sokağında Ibrahimin kahvesinde oturuyordum. O aralık Turhan, orada oruranlardan birile kavgaya tutuştu. Ben aralarına girdim, kavga edenleri ayırdım. Turhan gitti, aradan birkaç saat geçmemişti ki rakı içmiş olarak tekrar geldi ve benim üzerime yürüdü: «Sen demin kavgamıza ne diye karıştın, sana ne oluyor, sen neci oluyorsun sanki?» diye bağırıp çağırdı. Ustelik bıçak çekti. Bu saldınş karşısında ben kaçtım. Adım adım gerilerken, elinde bıçak, benî duvara sıkıştırıyordu. Baktım kurtuluş yok, saz kestiğim çakıyı çıkarıp, şöyle şöyle salladım. Belki korkar da beni salıverir diye... O sırada ne olmuşsa olmuş, ama ben farkında değilim doğrusu! Muhakemenin devamı, şahidler dinlenilmek üzere başka bir güne kaldı. Avrupadaki harb dolayısile tramvay elektrik teli mevcudu pek azalmıştır. TTam vay idaresi Taksim ile Taksim jandarma karakolu arasındaki manevra hattının sökülerek buradaki tramvay tellerinin ihtiyac görülen yerlerde kullanılmasını düsünmektedir. CUMHURIYET Nüshası 5 kuruştur. Abone şeraiti SeneUk Alh ayhk Üç aylık Bir aylık 1450 750 400 150 Kr. 2700 Kr. » 1450 » » 800 » » Yoktur ZEYNEL AKKOÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: