14 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Ikîncikânun 1940 CUMHURlYET Tabiî afetlerin Neron'u ZELZELE Bugün, azgın tipi Erzincan için mersiye oldu gözyaşı dökmek ve ağlamak hakkımızdır Yazan: SAFİ DUMEt Tarihimizi radyo cihazına benzetirim. Bu cihazın düğmesini ne zaman çevirsem yer altındaki tektonik radyoevi spiksrinin boğuk ve vahşi bir sesle haykırdığını, tehdidler savurduğunu işitirim: « Unutkan ve ihmalkâr insanlardan her zaman intikam alırız. Tabiat, af tanımaz!» Koca tarihi karıştırmaya lüzum yok. Ansiklopedinin kısa malumatı bile bize, deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikte bulunan Erzincanın zelzele yüzünden 3 defa yer değiştirdiğinı ve bundan 155 yıl önce baştanbaşa yıkıldığını scylüyor. 155 yıllık mütarekeden sonra, zelzele; yanına, soğuk, kış, gece gibi piştaı kuvvetleri alarak Erzincana ve diğer yerlere anî bir baskın yaptı. Sonra da yağmur, kar, yangın gibi düşmanları musallat etti. Zelzele, şehirlerimize, asırlarca flirt, kur yapıyor da haberimiz olmuyor. Fakat unutkan ve ihmalkâr olan insanlaı kefaret olarak mallarını, kurban olarak da tatlı canlarını vermekte gecikmiyor. Bizlerin, ansiklopediye müracaatimize de hacet yok... Zira daha dünün, Kırşehir, Dikili, Tercan zelzeleleri meydanda. Çığların, yıldırımların düşmesi; fırtınaların, kasırgaların dolaşması; nehirleıin, sellerin köyleri, kasabaları basması; ciolular. yangınlar... hepsi birer afettir. Fakat bunlar nihayet sahası dar bir panik doğurur. Halbuki tabiî afetlerin «Neron» u zelzeledir. Geçtiği yerlerde kıyamet koparır, sonra da bütün insanların beyinlerinde kıyamet koparır. Ne neş'e, ne iştiha bırakır... Ne de rahat. *** Son kıyametin koptuğu yerlerin hiçbirinde bulunmadım. Yalnız Erzincan mahşerine ben de karıştım. 14 yıl önce tanıdığım bağlı, bahçeli, mümbit Erzincanda bugün kanlı, mücessem tablolar gördüm. Bu kanlı, mücessem tabloların ressamı, katil zelzele idi. Zelzele Erzincanı sallamış, sallamış, yıkılacak kadar sallamıştır. Feci dekorlar yaratmıştır. Gözyaşlarına, hıçkırıklara mukabil metanet çızgileri taşıyan manzaralar da gördüm ve müteselli oldum. lşte sağımda, Erzincandaki 28 yaşına basan çocuğunu bulmak üzere Aydından gelen çıftçi Gemal Pos^cı; karşımda, anasını, babasını, kız kardeşlerini, eniştesini kaybeden erkânıharb yüzbaşısı; solumda, kızını ve erkânıharb damad'ru kurban veren bir mekteb müdürü; orta yeıde, oğhınu, 7 aylık hâmile gelinini, kocasını, görümcesini, 9 yaşındaki torununu enkaz altında bırakan mühendis Mecidin annesi; damadını gözlerile görmeye koşan Jozef... Hepsi birer metanet levhası. Kim kimi teselli edecek? Her yerde cenaze, her yerde mezar. Bu dakikada, azgın tipiler Erzincan için birer mersiyedir. Filhakika dünyadaki ağacların dalları kalem, yaprakları kâğıd, deryalaı da mürekkeb olsa, bu acıları hakkile duvurmağa kâfi gelmez. *** Gözyası dökmek, kan ağlamak hakkımızdır. Lâkin gözlerimle gördüğüm acıklı sahneleri çizmek, elem edebiyatı yaratmak neye yarar? Yeniden bir zelzele olursa, insanca hiç kurban vermemek veya bu afetten en a7 zayiatla kurtulmak için ne yapmak veyahud ne gibi tedbirler almak lâzımdır düşüncesi ve bu düşüncenin çok acele olarak tatbik sahasına kpnulması, yapılacak işlerin siklet merkezini teşkil etmektedir. Bana göre: a Çok acele olarak tedbir almak. b Yardım için mutlaka teşkilâtlanmak... Burada, yalnız birincisinden bahsedeceğim: Son zelzele mıntakalarım tamamen atla dolaşmış bir adamım. O havaliyi bilir ve Anadolunun birçok yerlerini ivice tanınm. Köyler yamaclarda, dere içlerinde kurulmuştur. Köy ve kasaba evîerinden hemen ekserisini bir hamlede yıkmağa tek bir beygir kuvveti değil, hatta Tekirdağlının kuvveti değil, benim kuvvetim bile kâfi gelir. Hepsi topraktan, birer mezar gibi; hepsi tehlikede... Manzara böyle olunca, yerleşmesini heniiz bitirmemiş topraklarımızın jeolojik haritasının yapılmasını beklemek veya şimdiye kadar Anadoluda vukua gelen zelzeleleri saymakla ve bu zelzelelerde ölenlerin adedini göstermekle vakit geçirmek hatalı olur. Topraklarımız, bizi besleyen vatandır. Hepimiz biliyoruz ki, Anadolumuz zelzele mıntakası dahilindedir. Bu sebebden zelzele ister amudî gelsni, ister ufkî veya dalgah olsun, bizce müsavidir. Hepsine mukavemet edecek evlerin yapılması, tespit edilecek inşaat sisteminin can damarınl teskil eyler. Kerpiçin çinaye tipinden, molozun ihanetinden, toprak damların tehlikeli ve hımış denilen inşa usulünün çok tehlikeli oluşundan, betonun zulmünden bahsetmek kolaydır. Ancak soba başında ve sı. cak odalarda hüküm vermek doğru de&ildir. Eski inşa malzemesi olan ağac, kireç, tuğla yerine çimento, demir imdada yetisti deniliyor. Erzincanın bugünkü enkazı aksini söyler gibi oluyor. Erzincan zelzelesinden kurtulan Avusturyalı bir mühendsie, Erzincan istasyonundaki b e . ton binaların niçin yıkılmadığını (birisi tamamen yıkılmıştı) sehirdeki betonların nicin yıkıldığını sorduğum vakit, bana: «Zelzele dalgah olmuştur» diye cevab verdi. Yani ista^vonda zelzele daha hafif ge<~miştir, demek istedi. Istasyondaki yıkilmıvan beton 'binanın 25 metre yakınında bulunan yıkılmıs beton binayı mühendise elimle gösterince, «Teori yok» dive bağırdı. Erzincanda, bir katlı, kerpiç duvarh üstü toprak bina yıkılmıs, yanındaki ayni tarzda yapılan iki katlısı ayakta duruyor. Keza bir katlı ahşab yıkılmıs, iki katlısı yıkılmamış, eski hamam yıkılmamış, kusur zeminde mi, temelde mi, çatıda mı, malzemede ani? Bilmiyorum. Bir katlı mı, ahşab mı, beton mu, çatısı vidalı mı yapılsın? Bunu da bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, işi acele bitirmektir. Yerin altından önce yerin üstündeki binaların vaziyetlerini incelemek için, Erzincan, şimdi çok faydalı bir sahadır. Orada sağlam kalan evlerin yıkılmadanyerli ve ecnebi jeoloklara, teknisiyenlere, profesörlere, mütehassıslara, mimarlara... Çok çabuk tetkik ettirilmesi ve alınacak neticeye göre yeni bir inşaat sisteminin kabulü ve bundan sonra yapılacak bina. ların ayni sistme dahilinde yapılması mecburi olduğunu kanunî müeyyidelerle tayini ve diğer Anadolu evlerinin buna göre tadili veya payandalandırılması zaruridir. Aksi halde gene birçok ölümlere şahid olacağız. •** Erzincanda zelzele kurbanlannın bir mezarlığa gömiilmesi ve zelzele tarihini ve ölülerin adedini gösterir bir abidenin bu şehidliğe dikilmesi de yerinde olur. Şimdiye kadar böyle bir abideye rasla. madık. Vukua gelen zelzelelerin tahribatını yalnız kitablardan okuyoruz. Erzînfan: Felâketin acıklı rakamları tan 1 1 bini bulmuş, Erzincan vilâyetinde 15,65 7 ye varmıştır. Tokad vilâyeti dahilinde 6332 ölü, 337 yaralı, Giresunda 1323 ölü, 63 yaralı, Amasyada 644 ölü, 1 36 yaralı, Gümüşanede 243 ölü, 82 yaralı, Samsunda 45 ölü, 139 yaralı, Trabzonda 6 ölü, 3 yaralı, Yozgadda 3 ölü, 8 yaralı, Malatyada 6 ölü vardır. Yıkılan ve hasar gören evlerin son listesi şudur: Erzincanda 3125 yıkılan, 267 hasar gören, Sıvasta 5593 yıkılan, 515 hasar gören, Tokadda 4743 yıkılan, 1008 hasar gören, Amasyada 949 yıkılan, 1013 hasar gören, Gümüşanede 1611 yıkılan, 2110 hasar gören, Samsunda 770 yıkılan, 1112 hasar gören, Trabzonda 101 yıkı lan, 931 hasar gören, Yozgadda 488 yıkılan, 1 99 hasar ören ev tespit edilmiş tir. ğundan şimdilık 100 yataklı hastane açmak mecburiyeti vardır. Muhtac olanlara sıcak yemek vermek için yarın aşhane faaliyete geçecektir. Rifat Hamdi» Dün akşama kadar, zelzele mıntakasında 38 Tehlike dünyası Bir garabet Bir bardak bin yurddaş kaybettiğimiz tespit edildi (Baştarafı 1 inci sahijede) lâket neticesi hastalık da mevcud oldusuda fırtına Foto Makas Dua Yazan: SERVER BEDt Tehlike dünyası Bir bardak suda fırtına On yedi yaşında bir mekteb talebesi, bir hafta evvel tulu eden lstiklâl refikimizde bugün yazı yazan muharrirlerin daha genclere yerlerini terkederek meslek* ten çekilmelerini isteyen bir şeyler karalamış. Bunu Son Posta gazetesi mesele yaparak: «Edebiyat âlemimizde kaldırılan kazan» diye birinci sahifesinde büyük bir hâdise gibi göstermeğe çalışıyor. Ayol, hangi kazan?.. Bir yeniçeri ocağı isyan eder, Padişahın, devletin üstüne yürür, ihtilâl tehlikesi baş gösterir. Kazan kaldırmak buna derler. Yoksa gene bir çocuk gidip jandarma karakolunun duvarına küçük aptesini bozarsa bunun adı «Türkiyede isyan» mıdır> PAZADDAN PAZAQA Memlekette Malatyada Malatya 13 (a.a.) 27 birincikânun tarıhinden 1 1 ikincikânun tarihine kadar geçen 16 gün içinde şehrimizden Erzin cana 49 bin kilo ekmek, 5 1 bin kilo muhtelif gıda maddeleri, 50 takım yatak, 380 parça çorab ve saire eşya ve sıhhî malzeme gönderilmiştir. Mülhakattan teberru edilenle mühim bir yekun tutan erzak, yolların kapalı olmasından dolavı getirilememiştir. Samsunda Samsun 13 (a.a.) Millî Yardım komitesince Çarşambaya yapılmakta olan yardımlara devam edilmektedir. Geçen hafta gönderilen bin liradan başka bin lira daha gönderilmiştir ve son üç gün zarfında yeniden iki yüz teneke gazyağı, yirmi beş teneke kavurma, bin kilo tuz, bir sandık çay, dört küfe zeytin, iki teneke peynir, iki yüz teneke petrol ile iki bin dört parça kadın, erkek ve çocuğa giyecek esyası, 56 parça yatak ve örtecek gönderilmiştir. Erzincandan getirilen yavrular Ankara, 1 3 (Telefonla) Bugün saat 16,30 da şehrimize gelen Erzurum trenindeki yaralı ve felâketzede kafile arasında Erzurum meb'usu Nakiyenin Erzincandan getirdiği beş kimsesiz çocuk da vardır. Çocuklardan biri bir yaşındadır. Enkaz altından çıkanlmıştır ve kimin çocuğu olduğu henüz anlaşılmamıştır. Diğerleri Esirgeme Kurumu tarafından mekteblere yerleştirilecektir. Foto Makas Yeni zelzeleler Bur'saya yerleştirilen felâketzedeler Bursa, 13 (a.a.) Erzincan felâketGümüşane 13 (a.a.) Bu gece biri şiddetlice, ikisi de hafif olmak üzere üç zedelerinden evvelce şehrimize gelmiş ve defa yer sarsıntısı olmuştur. Hasarat yok yerlestirilmiş olan doksan üç yurddaştan maada dün de on üç felâketzede gelmiş tur. ve hazırlanmış olan evlere yerleştirilmişSamsunda tir. Bütün bu kardeşlerin her türlü ihtiSamsun 13 (a.a.) Dün saat onu yeyacları noksansız olarak temin edildiği di geçe beş saniyelik bir zelzele olmuştur. gibi, valimiz de hemen hergün kendilerini Mes'udiyede zelzele sıksık tekerrür et ziyaret ederek vaziyetlerini tetkik eylemek mektedir. İki gündenberi şehrimize şid te ve dileklerinin karşılanması için lâzım detle kar yağmaktadır. Kara ve deniz gelen tedbirleri almaktadır. Bütün bu femuvasalası bir haftadanberi kesilmiş bulâketzede kardeşlerimiz başta hükumet lunmaktadır. Vilâyet içinde telgraf muolmak üzere millî teşekküller ve komitehaberatı normal halini almıştır. ler tarafından gösterilen yakın alâka ve Amasyada şefkat eserlerinden derin bir minnet duyAmasya 13 (a.a.) Dün saat 14 te maktadırlar. Felâketzedelerden çahşabiAmasyada ve Varay nahiyesile Akdağ lecek vaziyette bulunanlar da Merinos nahiyesinde 2,45 te oldukça şiddetli fabrikasına amele olarak yerleştirilmektedirler. birer yer sarsıntısı hissedilmiştir. Sehrimizde Erzincandan şehrimize gelmiş olan felâketzedeler, dün şehrin muhteiif mahallerinde Belediyece tutulan 14 binaya iskân edilmişlerdir. Bunların eşyaları kamyonlarla binalara nakledilmiş, sobalar kurdurulduktan sonra nüfus başına otuzar kuruş hesabile bir haftalık iaşeleri verihniştir. Bazı tufeylilerin kendilerini fe lâketzede gibi göstermelerine meydan vermemek üzere Erzincan ve havalisin den gönderilenlere birer vesika verılmesi takarrür etmiştir. Belediye Reis muavini Lutfi Aksoy, dün Belediye Sıhhat müdürü Osman Saidle beraber kiralanan evleri gezmiştir. Ecnebî teberruları Amerika elçiliği memurlarile kolonisinin yardımı Ankara 13 (a.a.) Amerika büyük elçiliği, büyük elçilik memurlarile Amerikan kolonisinin felâketzedelere bir yardımı olarak bu defa da 1 1 5 lira ile 5 dolar teberru eylediklerini millî komite riyasetine bildirmiştir. Haber aldığımıza göre Isviçreden de felâketzedeler için millî komiteye 10,000 Isviçre frangı gönderilmiştir. Lord Loid bugün mühim bir nutuk söyliyecek Ankara 13 (a.a.) Biritiş Konsil reisi Lord Loid yarın bütün Britanya ImpaSıvastaki zelzele felâketzedelerinden ratorluğu halkına hitaben Anadolu hare83 kişinin Istanbula sevkedildikleri dün ketiarz felâketi dolayısile muavenet mevalâkadarlara bildirilmiştir. Bunlar da şeh zuu üzerinde Ingiliz radyolarile bir hitarimze yerleştirileceklerdir. bede bulunacaktır. Yeni bir kafile geliyor Üç heyet daha gidiyor SAFİ DÜMER İnhisarlar İdaresinin Bitlis tfitftn atelyesi lstanbuldan Sıvasa üç sıhhî muavenet heyetinın gönderilmesi için dün alâkadarlara emir verilmiştir. Yarın şehriınızden hareket edecek olan bu üç heyet gu doktorlardan mürekkebdir: Birinci heyet: Çocuk hastanesi operatör muavini İsmail Zühtü, dahiliye asıstanı Omer Feyzi, iki hastabakıcı, iki hademe. Ikinci heyet: Haydarpaşa Nümune hastanesi operatör muavini İsmail Hakkı, dahiliye asistam Fahir ve iki hastabakıcı le iki hademe. Uçüncü heyet: Operatör muavini Ga ib ve dahiliye asistam Füruzanla iki hastabakıcı, iki hademe. Dün kazalardan Kızılay şubelerine 23,062 lira 30 kuruş yatırılmıştır. Kızılay merkezine verilen miktar ise 15,022 liradır. Bunların yekunu 38,085 liradır. ls tanbulun şimdiye kadar Kızılay merkezine yatırdığı paranın umumî yekunu 819,725 lira 70 kuruştur. Bundan başka dün lstanbuldan zelzee mmtakalarına balyalarla birçok eşya jönderilmiştir. Bu neşriyatın saatleri ve dalga uzunlukları aşağıda yazıldır: Türkiye saatile 1 3 elli beşte 1 3 metre 97,16 metre ile, Akşam gene Türkiye saatile 18,25 te 31 metre elli beş, 19 metre 62 ve 16 metre 89 ile. Saat 20,25 te de 25 metre 53 ve 19 metre 66 ile. Fransız donanmasının dört ay zarfındaki muvaffakiyeti (Baş tarafı 1 inci sahijede) Kazaların teberruları Kazalarda Kızılay merkezlerine dün yatırılan para miktarı şudur: Bakırköy 500, Beşiktaş 434,71, Kadıköy 442,27, atalca 896,47, Eyüb 877,30, Beyoğlu 10,060, Eminönü 8793, Beykoz 762,83, Üsküdar 37, Fatih 25 7,47 lira... Inhisarlar idaresinin Bıtlıste açttğı tütün atölyesi kaybetmeden temin eylemiştir. 1300 müttefik vapur, 200 den fazla kafile, denizleri aşmış, buna mukabil 400 Al man şilepi bitaraf limanlarda kapalı kalmıştır. 20 Alman şilepi zaptedilmiş, 18 i de kendi kendini batırmıştır. Hiçbir Fransız harb gemisi düşman yüzünden ne kaybedilmiş, ne de hasara uğramıştır. Alman denizaltıları tarafından batırılan müttefik vapurlar tonajı gittikçe azalmaktadır. Miknatısh mayin işinin tantanalı ehemmiyeti ise artık malumdur.» Nazır, sözlerini bitirirken denizier üzerindeki icraatının artırılması lüzumuna işaret etmiş ve 126 harb gemisinin inşa edilmekte olduğunu ilâve eylemiştir. Bu hafta da bahis hep meslekdaşlardan açıldı. Şu Hakkı Süha Gezgine ne dersiniz? Geçen hafta babamdan bahseden bir yazısı için kendisine bu sütunda teşekkür etmiş, fakat Bir garabet Ali Kâmi Akyüzün Yangın manzumesini ismail Safanın eseri olarak göstermesindeki hatayı da düzeltmiştim. Sanki bu hatayı yapan benmişim! Vakit muharriri arkadaş, bir yazısile bana bir yükleniş yüklenmiş ki parmağım ağzımda kaldı. Yanlış kitab ve yanlış makale yazmak bîr insana mekteblerde öğretmen olmak hakkını verebilir ama bu yanlışı düzeltene hücum hakkı da verirmi? Anlaşılan şimdi muallimlerin sade yanlış kitab ve yanlış makale yazmalan göze girmeleri için kâfi gelmiyor. Bir de Peyami Safaya hücum şart. Bunun için son zamanlarda Maarif mevzuunda bana tariz eden muharrirlerin hepsi evet, hepsi birer mektebde muallim! Allah Allah!.. Bir yerde birisi Musevi Haydi ben Hakkı Sühaya bir göze girvatandaşlarımız için azıcık dokunakh bir şey söyledi mi Tan gazetesi hemen ceva mek fırsatı daha vereyim: Bundan on beş bını yapıştırıyor ve Yahudiciklerimizi mü sene evvel, «Resimli Yıl» isminde bir aldafaa ediyor. Geçenlerde Nadir Nadi, zel manak çıkardı. Bu arkadaş orada senezele felâketzedelerine yardım için Musevi nin edebî eserleri ve hâdiseleri üstünde vatandaşlarımızdan biraz daha hararetli uzun bir makale yazmış ve benim «Sünbir alâka beklediğini yazmıştı. Tan coştu gülerin Mahşerinde» isimli bir kitabımdan bahsetmeğe kalkmıştı. Halbuki beve onları müdafaa etti. Biz musevilerden bahsederken ne dön nim bu isimde hiç bir kitabım yoktu; me vatandaşlarımızı, ne de bu gazeteyi «Süngülerin Gölgesinde» ve «Mahşer» araya karıştırmamıştık ki!.. Tan gazetesi, adlı iki kitabım vardı. Bu arkadaş, eseriki Selânikli sahibile Museviler arasmda lerimin kapaklarını bile görmeden benim pek sıkı bir münasebet mi görüyor ki bi hakkımda tenkid hükümleri vermek cerine dokunulunca ötekinden ses çıkıyor? saretine (burada cesaret kelimesi çok Bu bir defaya mahsus değil, her zaman hafiftir ama ben kendisini sevdiğim için ileri gitmiyorum) sahib bir muharrirdir. böyle... Şimdi bu vesile ile de bana hücum etBir şeye daha şaşıyonız: Mademki böymekte serbesttir. Hücum eder, lise hocaledir, Tan gazetesi bu nevi müdafaa yalığından kurtulur, profesör olur insallah! zılarını acaba niçin türkçe yazıyor da ıbranice yazmıyor? SERVER BEDt Soğuklardan, bu sene Ankaraya kurd inmiş. Genubî Amerikada ise, ahali arasında sıcaklardan bayılanlar hatta ölen'er varmış. Aradaki iklim farkını biliyoruz ama kış ortasında bu kutub ve hamam tezadını da ilk defa işitiyoruz. Tabiat ve siyaset âleminde bir sürü tezad: Bir yenda kara kış, öte yanda boğucu yaz hava3i; bir yanda zelzele, öte yanda sükun; bir yanda harb, öte yanda sulh... Dünya hem tabiat, hem de cemiyet bakımmdan müspet ve menfi iki kutba ayrılmış, tabiî ve siyasî havayı elektrikle dolduruyor. Jeolojik hâdiselerle insanın bahtı arasında münasebet kuran yeni nazariyelere inanmak lâzımsa bütün bu tezadların anası tabiattir. Fakat ilk çağ adamları insanın bahtını yıldızlara sorarlarmış; zamanımızın bazı âlimleri, gök yüzüne değil, yedi kat yerin dibine bakarak toprağın altındaki hâdiselerle insanların sıhhati, sinir muvazenesi ve hareketleri arasında bir alâka bulunduğunu iddia ediyorlar. Nazariyeleri bir yana bırakalım. Kırk yıldır görmediğimiz manzara şu: Yer, gök, yerin altı, üstü, havalar, denizler, zelzele, tayfun, sel baskını, kasırga, dondurucu soğuk, bayıltıcı sıcak, tank harbi, zırhlı kıt'alar harbi, motörlü kızaklar harbi, tayyare harbi, miknatısh ve mıknatıssız mayin harbi, denizaltı harbi, zırhlı harbi, para harbi, ekonomi harbi, propaganda harbi içinde! Tabiatin azgınlığından kurtulmak için bahan bekleseniz. o zaman da garb cephesinde büyük taarruzun başlaması ve harbin etrafa yayılması tehlikesi varl Bu işin en sağlamı, tehlikeyi ve mücadeleyi tabiî bir hal telâkki edip, muvakkat sükun zamanlarında aldığımız birkaç rahat nefesi kâr saymaktır. Arabın dediğinden şaşmayın: Lâ rahate fiddünya! Bu isimde yeni bir fotografhane açıldı sanmayınız. «Foto Makas» değerli ve zarif arkadaşımız Namık Görgüçün bazı gazetelerimiz için kullandığı bir tabirdir. Şöyle ki, foto muhabirleri bile olmryan bazı açıkgöz gazeteler, diğer gazetelerin fotograflarını makasla keserler, klişesini yaptırırlar, kendi sayfalanna kondururlar. Matbuat kanununun sarahatine Tağmen bu Foto Makas usulile resim araklama an'anesi, epey zamandır, sürümsüz gazetelerde sürüp gidiyor. Birkaç keredir Son Telgraf gazetesi de Cumhuriyet'in resimlerini kendine mal etmek babında maymuncuk yerine makas kullanıp duruyor. Telefonu açıp bize bir teşekkür mırıldandığı da yok. Bilâkis, ikide bir, ağız dolusu hücum eder. Biz de bir gün elimize bir makas alacağız ama, onun oradan buradan devşirme resimlerini değil, arada bir haddinden fazla uzayan elini ve dilini kesmek için! Dua İstanbul sıhhat heyeti reisinin telgrafı İnhisarlar idaresinin Bitliste yeni bir tütün atölyesi inşa ettirdiği bundan bir müddet evvel yazılmıştı. Bitlis şehrini şenlendirmekle beraber yol açacağı ham madde ve mamul eşya sevkiyatı ve işçi faaliyetile şehrin iktısadî hayatında bir inkişaf tevlid edecek olan bu yeni atölye, eskisinden büsbütün farklı, ayn ve yepyeni bir tesistir. Doğu tütün mıntakamıza dahil bulu nan Bitlis şehri ve civarında senede takriben 400,000 kilo tütün yetiştirmekte dir. Bura halkı ötedenberi sert içimli yerli tütünlere alışık olduğundan İnhisarlar idaresi bunların kaçak olarak sarfına meydan vermemek için mahallen imalâtta bulunmağa lüzum görmüş ve 1925 senesinde Bitliste iptidaî şekilde bir tütün atelyesi vücude getirmiştir. Bu atelyede tütünler son zamanlara kadar havan denilen elle işler, iptidaî kıyım bıçağile kıyılır, keza elle paketle «lerek piyasaya çıkarılırdı. tr1«xe doihı mıntakasında halkın Inhi lstanbuldan Şebinkarahisara gönderisar mamulâtma karşı gösterdiği müteza sıhhat heyeti reisi operatör Rifat yid rağbeti lâyıkile karşılayabilmek için len Malatyada kurduğu büyük tütün ve siga Hamdi, Vilâyete şu telgrafı göndermiştir: ra fabrikasını 1 eylul 1939 tarihinde fa«Zelzele dolayısile dağlardan yol üzealiyete geçirirken bir taraftan da Bitlis fırtmanın atelyesinde yapmakta olduğu tetkikleri rine düsen cesim kayalar ve yollara biriktirdiği kar yığmlarından Gineticelendirerek mahallî şartlara uygun, resun valiliğinin himmetile yolun 70 kisıhhî evsafı haiz yeni bir atelye binası inlometresi güç halle açtırılarak müşkülâtla şa ettirmiştir. gelinmiş, mütebaki kısmının açılması imGünde 2000 kilo tütün ve 400 kilo si kânsız olduğundan at üstünde müşkülâtgara imal edebilecek bir kabiliyette olan a ancak bir haftada Şebinkarahisaıa muatelyenin makine montajına iki ay evvel vasalat olunmuştur. başlanmıştır. Montaj ikmal edildikten Hemen ilk yardıma başlanmıştır. llk sonra yeni atelyede muhtelif tütünler ma tetkikatta kaza merkezile 90 köyünde kine ile kıyılacak, paketleme işi de keza cem'an 1286 ölü, 304 yaralı, 11495 ölü makine ile yapılacaktır. hayvan, 2235 tam yıkık ev ve 418 kısBundan başka yeni atelyede, Malatya men yıkılmıs ev mevcuddu. Mahallî hüfabrikasında olduğu gibi şark vilâyetleri kumet tarafından 40 baraka yaptınlmışhalkının zevkine uygun sert içimli Doğu sa da iaşeden başka evvelce arzettiğim çadır, elbiselik, saç levha, çivi, kereste sigarası imal edilecektir. Şehirde elektrik tesisatı mevcud ol vesaireye ihtiyac pek çoktur. Alucrada madığından tahrik kuvveti bir Dizel mo I hasar azdır. 144 ölü olduğu söyleniyor. törile temin edilecektir. i Neticeyi iki gün sonra arzedeceğim. Fe Maltaya götürülen ltalyan gemisi Limanımızdan mühim miktarda yu murta alarak Italyaya gitmekte olan bir ltalyan vapuru Ingiliz kontrol gemileri tarafından Akdenizde muayeneden ge çirilmiştir. Gemideki mallar şüpheli gö rülmüş ve şilep, Maltaya götürülrrüştür. Karaya otiıran ^Tırhan,, m yolcalan •**% Ayağı kayınca... Yenimahallede bez fabrikasında çalışan Ahmed Kahraman bez taşırken ayağı kayarak düşmüş, sol ayağı tehlikeli surette incindiğinden Şişli hastanesine kaldı rılmıjtır. Kömürle zehirlenenler Cihangirde Kristal apartımanında oturan Agavni ve Kirator isimlerinde iki kadın yaktıkları kömürle zehirlenmişler, Beyoğlu hastanesine kaldırılmışlardır. Bugun sıcak yuvamızda bayramımi2a kutîarken, binlerce vatandasm, bizden yardım beklediğini unutmıyalım. Alanya önünde karaya oturan Tırhan vapuru yolcuları, karaya çıkanldıktan sonra kendilerini almak üzere gelecek Etrüsk vapurunu beklerlerken.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: