5 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

5 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET Penceremin önünde uzun zaman kal ürpertiler yoklayordu. Kimdi bu kadm? Etıbba Odası konferans salonunda dım ve gelmekte olan akşamı seyrettim. Nereye gidiyordu. Teklifimi hoş karşıla Mikrobiyoloji Cemiyeti, Bakteriyolog Ze. Yağtnur yeni dinmişti. Ağacların yaprak mamakla beraber fazla huşunet de göster kâi Muammer Tunçmanın reisliği altında larından sular damlayordu. Yavaş yavaş memişti. Bu bir kabul müydü? Bir an o toplanmış ve azadan Bakteriyolog Mualgeriye doğru yığılan beyaz bulutların uc damda bu kadını görmeden evvelki vazi lim Osman Nurinin vefatı hasebile hâtıları kararmağa ve semanın mavisi koyu yetimde bulunmak için içim titredi. Ayni rasına hürmeten bir dakika ayakta sükut laşmağa başlamıştı. Öyle ki sokağın orta zamanda budalalık ettiğimi düşündüm. edildikten sonra ruznameye geçilmiştir. sına asılı olan elektrik lâmbası epey za Hayır onu kaybetmek istemiyordum. Pe Dr. İhsan Şükrü Aksel tarafından bir kömandanberi yanmış olmasına rağmen bir şini bırakmıyacağım diye kendi kendime pek ansefaliti hakkmda müşahedelerini cienbire dikkatimi çekti. Altın bir damla tekrar ettim. İnce profilini iyice görüyor zikir ve projeksiyonla bulguları üzerinde gibi akşamın esmerliği içinde sallanıyor dum. Yüzünde en küçük bir hat kımılda izahat vermiş, Muallim Üveys Maskar ve au. Nihayet çamların ucu karanlığa kanş mıyordu. Dudakları mermere oyulmuş gi Hadi söz alarak münakaşaya iştirak et. tı, yolda raylar parlamağa başladı ve kar bi sımsıkı kapanmıştı. Bütün cesaretimi mislerdir. toplayarak gayet yumuşak bir sesle: şı evin iist katı ışıklandı. Bunu müteakıb Zekâi Muammer Tunç« Böyle sokaklarda dolaşmaktansa man «kan grupları ve babalık araştırmaGece iyice basmıştı. Gözlerimi kapadım. «Ne yapacağım?» diye, düşündiim. bir yere gidip otursak dedim. Meselâ ları hakkında» bir tebliğde bulunmuştur. Bekâr, yalnız, bilhassa kalabalığı sevmi benim evime.. Biraz istirahat ederdinız. Zekâi Tunçman tebliğinde; Mendel'in uyen bir adam için gece müthiş şeydir. Yalnızım, çekinecek kimse yok.» Tekrar zun çahşmaları neticesi verasetin, mateÖyle gecelerim olmuştur ki bir zamanlar olduğu yerde durdu. Bir köşe başmday matik ve tecrübevî esaslara istinad eden binbir müşkülâttan sonra aynlmağa mu dık. Burası buluncluğumuz sokağın en mühim bir ilim halini aldığını ve kan grupvaffak olduğum eski karımla geçirdiğimiz karanlık noktası idi. Dişlerinin arasından larile olan alâkasını ve babalık araştırgünleri, o cehennem hayatmı aramışımdır. «Beni rahatsız etmeyiniz» diye, homur malarında oynadığı müstesna rolü mufasBöyle fazla sıkıldığım geceler sarhoş ol dandl. Duvara sırtını dayadı, hareketsız salan izah ettiği gibi, Avrupa ve Amerika. mayı, sabaha kadar kumar oynamayı, kaldı, Orada neyi bekliyecekti? Daha daki binlerce tatbikattan elde edilen neyaklaşmaktan iğrenme duyduğum kadm doğrusu beyliyecektik? Bilmiyorum. Ne ticeleri ve bu usul ile yüzlerce insanm lara para yedirmeyi tecrübe ettiğim, ya olursa olsun onu bırakmıyacaktım. O kim yanlış olarak babalık iddiasından nasıl hud sevmediğim meclislerde alaya alın sesiz perişan odaya yalnızbaşıma döne kurtulduğunu ve pek çok aile de gene bu maya tahammül gösterdiğim de çok ol mezdim. Koğsa bile gitmemeğe karar ver sayede çocuklarını nasıl bulabildiklerini muştur. Fakat bu gece bütün o yaptığım dim. Nihayet yorulacak ve benimle gel anlatmıştır. Meselâ: Bazan doğumevleşeyleri tekrar etmek için kendimde cesa meğe razı olacaktı. Onun ince geniş omuz rinde veya herhangi bir şekilde değişen e( ret bulamıyordum. Her zamankinden larını da yüzü gibi solgun tahayyül ü veya değiştirilebilen veya kaybolan çoçok daha iyilik ve şefkatle dolu idim. Içim yordum. Kumaşın üzerinden olsun bu o cukların kan gruplarile fıasıl bulundukla. de sevmek, sevilmek arzusu coşmuş bir muzları öpmek için neler feda etmezdim? rını ve bilhassa Amerikada bir velâdethaldeydi. Bununla beraber çok sıkıldığım Pek az kadın için bu kadar şiddetli bir hanede vukua gelen böyle bir hâdisenin arzu duymuşumdur. muhakkaktı. tevlid ettiği heyecanı anlatmış ve karısının Orada o duvar dibinde iki gölge gibi sadakatinden şüphe eden bir babanın fePerdeleri kapadım. Elektrikleri yaktım. Işık yanında gölgelerin yumuşak bir nekadar kaldık bilmiyorum. Ben ona ba ci halini tasvir etmiştir. Bundan sonra, babalık araştırmasını örtii gibi kapladığı eşyalar bütün çirkin kıyordum. O gözlerini sokağın ucuna diklikleri, intizamsızlıklan ile meydana çıktı mişti. Dimdik, hareketsizdik. Kaldırımda sosyal bakımdan tetkik ederek cemiyet lar. Sigara ile dolu tablalar, üzerinde kâ ayak sesleri oldu. Hafif bir kadın kahka hayatında oynadığı ahlâkı role işaret et ğıdlarla kitabların birbirine karıştığı yazı hası ve neşeli bir erkek sesi duydum. Yo miş ve bilhassa Almanyada Serolojik a n . masası, duvarda çarpılmış resimler, örtüsü lun ağzından birbirine yaslanarak gelen ket korkusunun ahlâksızlığa karşı profiburuşarak yana doğru kaymış divan.. Bü bir çift göründü. Yaklaştılar ve birdenbire lâktik bir tesir yapabildiğini anlatmış ve tün bunlar büsbütün sıkıntımı artmyorlar o, elini cebinden çıkardı. Karanlığa doğru daha sonra memleketimizdeki tatbikattan dı. Tekrar koltuğa çöktüm. Gözlerimi küçük siyah bir şey uzattı. Sonra iki el elde edilen neticeleri müşahedelerine iskapadım ve geçmişi, uğradığım haksız silâh sesi duyuldu, birbirine yaslanarak tinaden söylemiş ve aşıkından olan çolıkları, fenalıklan düşünmeğe, kendi ken yürüyen çiftten birinin yere yığıldığını, cuğun zavallı babaya isnadına karşı kan öbürünün sokaklardan birine doğru kaç tahlilinin ehemmiyetini tebarüz ettirmiş ve dime acımağa başladım. Uyumuşum. Uyandığım zaman saat on biri geçiyor tığım gördüm. Dehşet içinde olduğum şöyle bitirmiştir; «Mahkemelerimizin gösterdiği lüzum du. Bu bir iki saatlik uykudan sonra artık yerde donup kalmışım. O silâhı cebine sabaha kadar gözümü kapamama imkân koydu. Başını yüzüme doğru kaldırarak üzerine Adlî Tıb müessesesi Bioloji lâboyoktu. Kalkıp pencereden baktım. Yıldız «Şimdi gidebiliriz.» dedi. Sanki bu sözü ratuvannda bana tevdi edilen 44 davalarla dolu sema, insansız, boş caddeler.. beklemiştim. Sert bir hareketle onun ko dan 37 tanesinde babalığm mümkün olSokak beni kendine çekti. Aradığını bul luna yapıştığımı hatırlıyorum. Deli gibi duğunu tespit etmek, zavallı analar için koşuyor, onu beTaber sürüklüyordum. bir kazancdır. Diğer taraftan ( 6 ) babalık muş bir adam gibi heyecanlandım. Arkamızdan, açılan pencerelerin gürültü ve (1 ) analık iddialarının reddi de, suçBiraz sonra şapkam başımda, ellerim sü, haykırışmalar geliyordu. suz insanlann üzerine çöken kâbustan kur. paltomun cebinde sokaktaydım. Şimdi Odama nefes nefese girdik. Elektriği tarması dolayısile gene hakikatin bir kadaha rahat teneffüs edebiliyordum. Nereçevirdim. Elimden kurtuldu, kendini gidip zancı ve ahlâksızlığın bir müdafii sayılye gideceğimi, ne yapacağımı, bir an düşünmiyerek gelişi güzel yürüdüm. Evimin yüzükoyun divana attı. Ben de en yakın malıdır kanaatindeyim.» Bu mevzuun gösterdiği alâka dolayıönünden yirmi, otuz adım ötede ona tesa koltuğa çöktüm. «île Muallim Albay İbrahim ve Muallim düf ettim. Arkası bana dönüktü. Ağır Omuzlarının sarsılmasmdan ağladığı adımlarla yürüyordu. Derhal geniş omuz anlaşılıyordu. Bir ayağı divandan aşağı Üveys Maskar söz alarak değerli müta. ları, bu omuzlann üzerindeki dimdik kü doğru sarkmıştı. Boyasız iskarpini ve ip lealarda bulunulmuş ve geç vakit celseye çük başile dikkatimi çekti, içimde arzu u liği kaçmış. çorabını farkettim. Ne kadın nihayet verilmiştir. diye! düşünüyordum. Kimi öldürdü? Niçin? Konferans o hud köcası mıy'dı? h'ak'at rîe' sogukkahTıaxrwc xı.axrwc v ut 7/3/940 perşembeu jgünü saat 18,30 da Elık yarabbim! Bir cinayet yapmıştı. Onu vimizin Cağaloğlundaki salonunda Ord kurtarmıştım. Şimdi de evimde gizliyorProf. Dr. Mazhar Uzman tarafından (Sıhdum. Fakat bütün bunların şimdilik beni hat dosyası ve beledî terbiye) mevzulu bir fazla müteessir etmediği muhakkaktı. konferans verilecektir. Uzun zaman öyle başı kolları arasında Bu konferans için davetiye yoktur. kaldı. Sonra yavaşça dirseğine dayanarak Yan sokaklardan birine saptı, ben de doğruldu. Elektrik ışığı altında tam bir ( TEŞEİCKÜR saptım. Ana caddeden ayrılmıştık. Şimdi aydınhk içinde yüzünü gördüm. lşte o zayürüdüğümüz yol biraz daha dar ve ka man dehşet içinde kaldım. Artık o sokakÇok kıymetli ve sevgili aile reisimiz ranlıkça idi. Kendi kendime «benimle be taki ateş bakışlı solgun, cür'etkâr kadın 3 üncü Süvari Alay Komutanı Albay Sab. raber gelse...» diye, düşündüm. Onu şid değildi. Yüzünde bıçakla çizilmiş gibi ya ri Artuçun vefatı dolayısile cenaze meradetle istiyordum. Onu alıp götürmek, bu naklarını boydan boya kaplayan çizgiler simine iştirak eden zevata, mektub ve telbir gece için olsun benim olmasını temin vardı. Mantosunun önü açılmıştı ve kirli, grafla taziyette bulunan, acımıza iştirak etmek.. Kim olduğunu, böyle yalnız geç iri kemikli göğsü görünüyordu. Gözlerimi eden hakikatli dostlarımıza ayrı ayrı tevakit sokaklarda dolaşmasının sebebini bulmağa çalışan gözlerinde muhabbet, şekkür etmeye büyük acımız mâni oldumerak etmiyor değildim. Fakat açık ko şefkat dilenen bir mana vardı. Kollarımı ğundan gazete vasıtasile en derin teşeknuşmak için itiraf etmeliyim ki bu kadını uzatsam koşacağına, göğsümde ağlamak kürlerimizi sunarız. o gece için kollarımın arasında tutmak arEşi: Sabriye Artuç. Oğullan: Vedad, la biraz mes'ud olacağına emindim. Fazusu duyduğum meraktan çok daha kuvSedad Artuç. Kardeşleri: Şükriye kat bunu yapmadım. Daha doğrusu yapavetliydi. Her kadının peşinde dolaşan Artuç, Kemal Artuç. Yeğeni: Mumadım. Çünkü işlediği cinayet birdenbire çapkınlardan değilimdir. Fakat arzu içimammer Artuç. j pek korkunc, ayni zamanda iğrenc göründe yandığı anda müthiş cür'etkâr kesidü Huzurundan sıkıldım. Böyle bir işe lirim. karışmakla hata işlediğimi düşündüm. ONe tarafa doğru gidiyorduk? Farkında nun için artık en küçük bir arzu duymudeğildim. Yürüdüğümüz sokaktan kimse yordum. ıçimdeki ateş sönmüştü. Gözleler geçmiyordu. Sakinleri kimbilir nasıl rimiz tekrar karşılaştı. Istırab, korku ve derin bir uykuda olan evlerin pencerele gözyaşlarının korgunc bir hale getirdiği Sineması ri simsiyahtı. Etrafta onun ve benim ayak yüzünde oraya buraya bulaşmış, birbirine seslerimizden başka ses yoktu. Kendisini karışmış boya izlerini farkederek tiksinti takib ettiğimin farkında olması lâzımdı. duydum. Şefkatimi uyandırmağa, ona Çünkü saklanmıyordum ve gittıkçe ona acımaya kendimi zorladım. Halbuki artık Matinelerden itibaren mevsimin en yaklaşıyordum. Hatta bir aralık omuz o herşey faydasızdı. Biran evvel gitmesini güzel filmine muza yürümeğe başladık. Gene başını çe arzu ediyordum. Ve orada öyle bakışlavirıp bakmadı. Yüzüne doğru iğildim ve rile beni tekrar kazanacağını ümid ederek B A Ş L I Y O R «Sizinle yürümeme müsaade eder misi kalmasdına sinirlenmeğe hatta kızmağa niz?» diye, sordum. Birdenbire olduğu bile başhyordum. Gözlerimden ne hal >eıde durdu. Sert bir hareket yapmasın içinde olduğumu anladı. Tekrar hıçkırmadan, beni koğmasından korktum. Böyle ğa başladı. Sonra içini çekerek kalktı. olmadı. Başını kaldırdı. Yüzüme baktı: Şaokasını yüzüne doğru çekti. Omuzları «Ne istiyorsunuz ? » dedi. Boğukça, nezleli düşmüş, başını önüne iğerek odadan çıkıp bir sesi vardı. «Sizinle yürümeme müsaa gitti. Biraz sonra sokak kapısının kapande eder misiniz?» diye tekrar ettim. Yü dığını duydum. Yerimden kalktım, ancak zünden garib bir tebessüm gelip geçti. geniş bir nefes aldım. Kendimi manasız Başını önüne iğdi: «Beni ıahatsız etmeyi hareketler yapmış bir adam gibi suçlu buniz» dedi, yürümesine devam etti. Bunu luyordum. Sinirli ve yorgundum. Divana Baş rollerde: Conrad Nagel . Eleanor öyle bir tavırla söylemişti ki onu takib et doğru gittim. Bana örtülerde ondan fena Hunt Jack la Rue tiğjm için utanc duydum ve birdenbire bir koku kalmış gibi geldi, onları hiddetle Gangsterlerin vahşetle dolu insan ondan korkmağa başladım. Şimdi sokak sıyırdım .Boyluboyunca uzandım. Şimdi avcılığı... Çinlilerin esrar dolu macelar bile korkunc, esrarlı görünüyor, her bir rüya görüp uyandığımı sanacak kadar raları... Kahramanlığın en şanlı za. bastığım taşın altında bir kapı, her kö bütün olup bitenler bana uzak ve gayrihaferlerini yaşatan emsalsiz filim. Yaşede bir hayalet gizliymiş gibi vücudiimü kikî görünüyordu. rın matinelerden itibaren baslıyor. yandırdı. Yüzünü görmek merakile adımlar.mı sıklaştırdım. Oflü geçtim. Sonra ışıgı altında harikülade "guzel, ateş " gıbı rıeyecanlı ve hâkim gözler, asabî, ince bir burun, kırmızı dudaklar gördüm. Beni görmemiş gibi yürüdü. Tekrar önüme geçti. Onu takib etmeğe karar verdim. Belki de aradığım buydu, yahud onun cinsinden bir başkası.. Peride Celâ! Bir hâleti rııhiye Türk Mikrobiyoloji Cemiyetinde faydalı bir toplantı KANSIZUK benizsîzlü icîn E n m n a t ' peL.1.': S Marf T94Ö zailyet re Chlorose RADVO Ç Bttgnnkü program ~) TÜBKtTE RADYODİFÜZTON POSTALABI Dalga uıunlugu: Tttrklye Radyosn 1648 m, 182 Kc/s. 120 Kw. Ankara . T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. " "A™ SIROP DESCHIENS, PARB Miinir Nureddin Konseri BU AKŞ AM SARAY Sinenıasıııda Yeni ve eski eserlerden mürekkep zengin bir program Büyük inkılâblar... Parlak zaferler... Sonsuz mücadeleler kaydeden tarihin en parlak sahifesi "LOUİS PASTEUR'ün HAYATI,, dır Son film müsabakasında altın san'at madalyası kazanan bu eser, Amerikanın en kudretli yıldızları POL MUNİ... DONALD WUDS,.. ANİTA LUİZ'in Yarattığı, dünya matbuatının kusursuz diye ilân ettiği ilk filmdir. Tıb âleminde en büyük inkılâbı yaratan bu dâhinüı hayatı. Bu perşembe akşammdan itibaren ^^"^^^*^^***'™ En büyük zaferi varatacaktır. Amerika Cumhur Reisi RU ZVELT: Görülen, işitilen, inanılan mucizelerin en kudretlisi «LOUİS PASTEUR'ün HAYATI» Filmi olduğunu söylemiştir. 12,30 Program ve memleket saat ayan, 12,35 Ajans ve meteoroloji habsrıeri, 12,50 Türk müziği. Çalanlar: Reşad Erer, Vecihe, Cevdet Kozan. Okuyan: Muzaffer İlkar. 1 Nihavend peşrevi, 2 Lemi Nihavend şarkı: (Zevkin ne ise söyle hicab eyleme) 3 Arif Bey Nihavend şarkı: (Yanılma ateşi aşlta) 4 Reşad Erer Nihavend şarkı: (Aşkm Ue ey nevcivan) 5 Hacı Faik Bey1 Suzinak şarkı: (Kuzucağım ne kaçarsın » 6 Sedad Öztoprak Suzinak şarkı: (Ne çok çektim hasretini) 7 Faiz Kapancı Suzinak şarkı: (Yatağını gülden yapsam) 8 Halk türküsü: (Gediz yollani 9 Halk türküsü: (Bugün ayın on dördü). 13,30 14,00 Müzik : Neşeli müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket saat ayan, 18,05 Müzik: Oda müziği (Pl.) 18,40 Konuşma (Çiftçinin saati) 18.55 Serbest saat, 19,10 Memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri, 19,30 Türk müziği: Tuna edebiyatınâ aid konuşma ve müzik. A Tuna tarihinde Türk şairleri. B Tuna ve Serhad Türkleri (Derleyen: Kemal Altmkaya) Ankara Radyosu Koro ve Saz Heyeti. İdare eden; Mesud Cemil, 20,15 Konuşma (İktısad ve hukuk saati) 20,30 Türk müziği: Fasü heyeti, 21,15 Konser takdimi: HalU Bedii Yönetken. Müzik: Radyo Orkestrası (Şef: H. Ferid Alnar) 22,15 Memleket saat ayan, ajans haberleri, ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,35 Müzik: Cazband (Pl.), 23,25 23,30 Yarınkl program ve kapanış. Yarın Akşam SARAY ve MELEK Sinemalannda GÜlVDENBERt YAPILAN HARİKULÂDE birden GÖZ KAMAŞTIRICI BİR ÎHTÎŞAM SİNEMANIN KURULDUĞU EN NEFİS EN MÜKEMMEL ve ŞAHESERLERİN ŞAHESERİ FİLMİN Dünyamn en tatlı sesi YARATICILARI Amerikanm ©n meşhnr dram arüsti EANETTE MAC DONALD L E W A YRES YARIN GECEKI İLK TEMSİLLER İÇİN NUMARALI KOLTUKLAR Her İKİ SİNEMADA BUGÜN SABAHTAN İTİBAREN SATILMAKTADIR. Telefon: SARAY 41656 MELEK: 40868 Kadıköy 0 P E R A sineması MARİE Seviştiğimiz Günler YARIN Jeanette Mac Donald Nelson F.ddv YARIN MATİNELERDEN İTİBAREN Dünyanm en büyük ve en zengin mizansenli saheserine baslıyor Türkiyenin ve Balkanların en güzel ve en büyük ALKAZAR YARIN NORMA SHEARER TYRON P0WER SONSUZ AŞK ILuise Rainer ANTOİNETTE OUINOU^ı AŞfS. T e l BUGÜN ve BU AKŞAM ucuz Fıatla HALK günü 2 film birden GECE Saat 9 da AKŞAM Saat 9 da SARI TEHLİKE l P E K sinemasınck Dünya Sinemacılığmın LOREL TÜRKÇE SÖZLÜ KAHKAHA KRALLARI En son En yeni En güzel ve en mükemmel filmleri olan HARDi GÜLDÜRECEKTİR. Entrikadan esrar toplayan YARIKİ MATİNELERDEN İTİBAREN İstanbulun en geniş, en rahat, en nezih ve sesleri son derece temiz ve tabiî veren makine ve tertibatla mücehhez ŞAHESERLERİNDE SİZİ KAHKAHALARLA ÇEMBERLİTAS TÜRKÇE SÖZLÜ 2 MUAZZAM FİLM 1 Bütün şarkın ses kraücesi Ü M M Ü G Ü L S Ü T ü r k ç e T T |« p^ * p . Sinemasında Tel: 22513 M'ün oynadığı A r a b c a 1 • OTEL IMPERYÂL FERAH Sinemada T e l : 21359 (İSA MİRANDA) nın esrarlı güzelliği, RAY MİLLAND'm san'at kudretİ Bu. musikisinin en atesli nagmeleri... En kaynak danslarile süslenen, Aşktan kuvvet ihtirastan heyecan şımdıye kadar görülen filmleri gölgede bırakan şaheserler eseri. SÖZLÜ V H. U A U ŞARKILI ( Yanık Esire ) 2 En büyük 2 Fransız yıldızı: CHARLES ANNA BELLA'nın şaheserleri BOYER ve CHESTER MORRİS BRUCE CAHOPm Müştereken yarathklan Amerikanın blüm kaynağı Gangsterlerle Makineleşen polislerin savaşı HAYDUDLAR H A R B (Türkçe Sözlü) AZAK Sinemada T e l : 23542 Bu zengin ve fevkalâde programı kaçırmamanızı tavsiye ederiz. Yarm Matinelerden itibaren FERAHda

Bu sayıdan diğer sayfalar: