3 Haziran 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

3 Haziran 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Harfrah 1940 CUMHURİYET Balkan iktısad Konseyi Yugoslav Başvekili: «Vazifemiz çalışmak ve imar etmektir» diyor Belgrad 2 (a.a.) Balkan Antantı ekonomik konseyinin altıncı içtima devresini açan Hariciye Nazırı Cüıcar Markoviç bilhassa demiştir ki: « Balkan Antantı memleketleri arasındaki muntazam iktısadî minasebetleri sağlamlaştırmağa ve inkişaf etürmeğe matuf çareleri aramağa devam etmek üzere bir kere daha toplanmış bulunuyoruz. Bu itibarla konsey sulhcu ve yapıcı gayelerle toplanmış olu yor. Kendisine düşen vazife aynı zamanda memleketlerimizde tesirleri gittikçe artmakta olan halihazırdaki iktısadi güçlüklere çare bulmaktır. Mcmleketlerimiz arasında sıkx bir teşriki mesai mazide olduğu gibi mevcud münasebetlerle idamesi ve yeni münasebetler ihdası arzusundan mülhem oltnalıdır. Faaliyetinizin bu ilk merhalesi daha âcil vazifelerle itmarn edilmelidir. Iptidaî maddelerin mütekabilen tedarikini ve bu maddelerin memleketlerimiz arasmda daha iyi bir şekilde taksimini istihdaf eden mütekabil bir yardım tasavvur ediyorum.» Nazır netice olarak demiştir ki: c İşlerinizin tamamile iktısadî mahiyette olduğu noktasına işaret etmek isterim. Bütün gayretleriniz tek bir gayeye teveccüh etmelidir: Çalışmak ve imar etmek. Fakat, bu, müşterek mesai antant azasının diğer devletlerle idame ettiği iktısadî münasebetleri haleldar etmemeHdir. İyice anlaşılan ararcuzdaki işbirliği diğer memleket'erle | olan münasebetleri daha ziyade sağ lamlaştırmağa ve millî ekonomilerimizle diğer memleketlerin ekonomileri arasında daha iyi bir ahenk temin et meğe hizmet edebilir.» O N \ Hâdlseler arasında Harb kısa mı sürecek, uzun mu? acar Başvekili Kont Teleki harbin kısa süreceğine inanıyor: >Almanlarm bugiine kadarki kazancları, her türlü intizar hilâfına. harbin kısa süreceğini göstermektedir.. diyor. Macar Başvekilinin, hem Almanya, henı de uzun bir harbin yıkıcı ekonomik sarsıntısından masun kalacağını ayrıca söylediği küçük devletler hesabına gösterdiği bu nikbinliğe yüzde yüz iştirak etmek zordur. Harb kısa da sürel>ilir, uzun da. Bu günün nıanzarası mutlak bir teşhise müsaid olmaktan uzaktır. Harb kısa sürebilir, eğer: 1. Fransız ordusu Som En miidafaa çizgisinde fazla tutunamazsa, 2. Geri cekilmeğe mecbur olduğu tak • dirde muntazam bir ric'ati temin edenıez de parçalamrsa, 3. İtalya harbe girerse, 4. Amerika müdahaleye bir türlü karar veremez ve bugünkü tereddüdünü devam ettirirse, 5. Amerika müdahaleye karar verdiğı lakdirdr, mütlefikler onun yardımını bckleyerek kadar, bir kaç ay mukavemet etmezlerse, 6. Amerikaya karşı Japonya harckete gelirse. Harb uzun sürebilir, eğer: 1. Fransız ordusu ric'ate bile mecbur olsa bozguna uğramaz da emin bir nıüdafaa çizgisinde turunabilirse, 2. Kuvvetli bir mukabil taarruzla Alman ordusunu geri atarak, Fransız topraklarını tamamile temizleyemese bile ınüttcfiklere zaman kazandırabilirse. . 3. Bu zaman içinde İtalya harbe girmezse, 4. İtalya harbe jrirse bile Amerika, bu 7aman içinde hazırlanabilir ve harbe girmeğe karar verirse, 5. Amerikaya karşı Japonya harckete pecmezse. G. Harekete geçerse bu yiizden Sovyetlerin müdahalesi gibi harbi uzatan ihtilâtlar olursa. Harbin bugünkü seyri ve siyasî hâdiselerin bugünkü tekâmülü Kont Teîekinin umidle.ini besleyecek bir istikamet almıs olsa bile mutlak bir teşhisi yüzde yüz isabetH gösterecek tam vuzuhtan mahrumdnr. Bııırün ioin, tesadüf âmillerini de hesaba katarak. her ihtimaie acıkkapı bırakmıyan riyazî görüşleri hâdiseler utandırabilir. O hâdiseler ki. şitndive kadar, bu türlü pörüslerin riyazî deçil. havalî olduklarını kâfi derecede prtaya çıkardr. Askerlik Bahisleri |HEM NALINA MIH1NA] Ittifak ordularında Sevk ve idare birliği Almanyayı son taarruzunda kolayca muvaffak eden en mühim amil, Holanda ve Belçika ordularının müttefik başkumandanlığının emri altına girmemeleri olmuştur ' Yazan: ABÎDlN DAVER Almanlar, Holanda ve Belçikaya karşı taarruza geçtikleri zaman yazdığı mız bir yazıda, müttefikler için en mühim meselenin sevk ve idare birliğini temin etmek olduğunu yazmış. ittifak ordularuıın sevk ve idaresindeki güçlüğü tebarüz ettirmiştik. O müta leayi ileri sürerken Fransız İngiliz kara, deniz ve hava kuvvetlerinin sevk ve idaresi için, çoktanberi anlaşmalar yapılmış ve bazı esaslar ve prensipîer kabul edilmiş olduğu halde, bütün necat ve selâmeti «bitaraflık» malihul yasından bekleyen kör Holanda ile Belçikanın, müttefiklerle kurmay müzakerelerine yanaşmamış ve onlarla müşterek bir mücadeleye hazırlanmamış olmalarının vahim neticeler do ğurmasından endişe ediyorduk. Bu endişemiz, maalesef, tahakkuk etmiş; Holanda ve Belçika orduları, bu muazzam ittifak harbinde, kendi başlanna buyruk vaziyette kalarak geniş ve yüksek görüşlü bir tek sevk ve idarenin faydalannı kavrayamamışlardır. Bunun zararlarını izah etmeden evvel, kumanda vahdetsizliğinin, ittifak harblerinin ve ordularının daima en büyük zâfı olduğunu söylemek iste riz. Müttefik devletlerin ordularının bir elden idare edilmemesi, her devletin kendi ordusunu, kendisi için en faydalı sandığı şekilde kullanmak isteyerek harbin ve sevkulceyşin asıl icablarına uymıyan kararlar almasını ve gayenin istihsaH için zararlı hare ketlerde bulunmasmı intac etmi;.tir. Büyük Harbde, sevk ve idare vahdetinin senelerce tesis edilememesi yüzünden her iki taraf da büyük zararlara uğramışlar ve tehlikeler geçirmiş'.er dir. Marne nehri gerisine çekildiği vakit, Mareşal Frenç, daha cenuba, Sen nehri arkasına ric'at etmek isteyordu. Tat bikını emrettiği bu karardan da gene pek güçlükle vazgeçirildi. Oteki tarafta. Alman ve Avusturya Macar başkumandanlıklan da daimi bir mücadele halindeydiler. Her ikisi de, umumî menfaatten ziyade kendi ordularını ve memleketlerini düşünü yorlardı. Bu yüzden Alman Genel Kurmay Başkanı General Falkenhayn ile Avusturya Macar orduları Genel Kurmay Başkanı General Konrad fon Hoçendorf, aynı arabayı başka ba^ka istikametlere çeken atlar gibi davranıyorlar, hatta birbirlerine haşin ve kırıcı mektublar yazıyorlardı. Kendini beğenmek, gurur, çekeme mezlik, kıskanclık gibi beşerî kusıır lar da araya giriyor; şahsî egoizm ile millî hodkâmhk birbirine karışıyor, herkes kendi istediğini yapmak iste yordu. Yanyana harbeden ordular, en büyük yükün kendi omuzlarına yük lendiğini iddia veya yükleneceğini hesab ederek diğerinden yardım bekle yor; yahud müttefikin istediği yardımı vermemekte inad ediyordu. Büyük Harb tarihi iki muharib zümrenin bu gibi anlaşamamazlıklarına aid misallerle doludur. Yalnız Enver Pa şa, Almanların her istediklerini yap mak, hatta bazan Çanakkale muharebeleri esnasında olduğu gibi «biz kendi yağımızla kendimiz ka\Tuluruz, siz harekâtınıza devam edin» demek gibi fedakârhklara razı oluyordu. Osrnanh ordusu Başkumandan vekili, Galiçya ya, Makedonyaya, Dobruca'ya, Rumanyaya tümenler göndermiş; hatta Som meydan muharebesine bile kuvvet göndermeği düşünmüş, buna ha zırlanırken bizim cephelerimizde va ziyetin kötüleşmesi üzerine vazgeç mek mecburiyetinde kalmıştı. Onun içindir ki Enver Paşayı kumandan ve hatta zabit olarak beğenmiyen mağrur Ludendorf, hatıratında müttefik or duların başkumandanlarından balıse derken yalnız onun için «harbin âli maksad ve menfaatlerini anlamıştı» der. Büyük Harbde, yavaş yavaş Alman başkumandanlığı diğer müttefikiere de tahakküm ederek kendi sözünü kabul ettirmeğe başlamış ve böylece dörtler ittifakı cephesinde, azçok bir sevk ve idare vahdeti teessüs etmişti. Mütte fikler ise, ancak 21 mart 1918 de başlayan büyük Alman taarruzunun korkunc ve tehlikeli bir şekil alması üzerinedir ki Mareşal Foş'u alelâcele başkumandanhğa tayin ettiler. Onları, ancak mağlubiyet korkusu, bir müttefik ordular başkumandanlığı ihdasma icbar etmişti. Bu da olmasaydı, dört sene süren uzun bir harb, kumanda birliği mümkün olmadan bitecekti. Bu defa İngiltere ile Fransa, Büyük Harbden aldıklan ders ve tecrübeden istifade ederek daha harbden evvel, başkumandanlık meselesini gene hayli esaslı şekilde hallettiler. Kara ordu larıru Fransız ordusu başkumanda nının, donanmaları da İngiliz donan ması başkumandanının idare etmesi üzerinde anlaşülar. Almanya, Holanda ve Belçikaya taarruz ettiği zaman Fransız İngiliz ordularının yüksek sevk ve idaresinde birlik vardı amma, Holanda ve Belçika orduları, bilâkaydü şart bu başkumandanlığın emri altına girmediler. Onun içindir ki kendi su müdafaa hattının arkasına çekilmiş olan Holanda ordusu dört gün müca deleden sonra, teslim olmak mecburiyetinde kaldı. Halbuki dört gün yerine on gün dayansaydı, belki vaziyet değişirdi. Sakıt Belçika Kralı ise adeta müttefik orduları bir tuzağa düşürmek ister gibi, onları kendi yardımma çağırdıktan sonra, en vahim bir anaa. bütün ordusunu Almanlara teslim etti. Eğer hakikî bir kumanda vahdeti, bir sevk ve idare birliği olsaydı, Holanda ve Belçika orduları teslim olmadan mücadeleye devam ederler; hatta döğüşe dög«i{e Fransaya ric'at edebilecek bir sevkulceyşî vaziyet alırlardı. Böylece bu gün Fransız İngiliz ordularının yanında bir milyon kişilik bir Holanda Belçika ordusu da bulunur ve bunlar da memleketlerini kurtarmak için müttefiklerle yanyana harbeder lerdi. O memleketlerin kurtulması, ordulannın birbifi peşinden teslim ol masile değil; müttefik orduların Al • manları mağluB etmesile kabfl olabiÜr. Bunun için <te, iki ordunun, Al manları asıl mağlub edecek olan In giliz Fransız kuvvetlerinin yanında harbe devam etmeleri lâzım gelirdi. Nitekim Büyük Harbde Belçika ve Sırb orduları böyle hareket etmişler ve nihayet musaffer olarak memleketlerini şan ve şerefle kurtarmışlardır. Ne yazık ki bu defa askerlik, sevkuleeyş ve harble hiç alâkası olmıyan bir ta kım sudan sebeblerle Belçika da, Holanda da ellerini havaya kaldırdılar. Memleketlerini, istiklâllerini kurtara cak olan müttefikiere merdane yardım edecek yerde kendilerini yoketmeğe azmetmiş bulunan düşmanlarına teslim oldular. İlk safhadan sonra lmanların 10 mayısta baslayan büyük taarruzlarının ilk safhası birmiş gibidir. 22 gün süren bu ilk hamlede, Almanlar Holanda, Belçika, Lüksemburgu kâmilen ve şimali Fransayı da kısmen istilâ ettiler. Holanda dört gün dayanahildi, Belçika Kralı. belki de~ önceden hazırladığı ihaneti 17 gün sonra yaptı. Fransız İngiliz ordulan ise önce bocaladılarsa da. şimdi kendilerini toplamış görünüyorlar. Öyle olmasaydı, Fransanın şimalinde Dönkerk etrafında yaptıklan cidden pek müşkül geri çekilme hareketini >Tipamazlardı. Belçika Krahnın, kendi yardımına çağırdığı müttefiklerine haber bile vermeden, ordusile beraber teslim olması gibi bir ihanetten bu. ihanetten de fazla bir şey. bir kahbeliktir sonra, şimaldeki ordulann Almanlar tarafından sarılıp tamamile esir ve imha edilememesi, müttefiklerin harikulâde bir kahramanlıkla döğüştüklerinin aşikâr bir delilidir. Alman resmî harb tebliğleri, kaç gündenberi, Dönkerk'e doğru çekilen Fransız İngiliz kuvvetlerini her gün imha ettiklerini bildirdikleri halde, ertesi gün gene bu ordulann anudanc mukavemetlerinden bahsetmek suretile iddia ettikleri imhanın vâki olmadığını itiraf ve kabul etmişlerdir. Şimdiye kadar gelen haberlere göre, müttefiklerin geri çekilme harekeü, askerlik hakımından onlara şeref verecek mahiyettedir. Bu itibarla İngiltere Krahnın. İngiliz ordusu Başkumandanı, General Gort'a İngilterenin en büyük nişanmı vermiş olması yerinde bir taltiftir. Bu günkü zırhlı tümenlerden ve tayyare birliklerinden mürekkeb takib kuvvetleri, eski zamanın süvarisine rahmet okutan şiddet ve sür'atte bir takib yaparak düşmana göz açtırmazlar. Buna rağmen müttefik ordu, döğüşe döğüşe Dönkerk'e ric'at etmiş ve oradan gemilere irkâb olunmuşrur. Böyle bir geri çekilme ve bindirmeyî, ancak, çelik gibi sağlam maneviyata sahib bir ordu yapabilir. Aksi takdirde ric'at. hezimet ve bozgun şeklini alır ve bu koca ordudan pek az kişi kurtulabilirdi. Alman hamlesinin mühim bir kısmı, Holanda ve Belçika kuvvetleri tarafından karşılanmış olduğu için, Alman zajnatı miittefîklerînkinden en az yan yanya fazla olmak îcab eder ki bunun, müteakıb hareektler içîn, büyük ehemmiyeti vardır. Ahnanların, şimdiye kadar, İngiliz Fransız ordularından aldıklan esir miktari da, ehemmiyetli değildir. Almanlar, Lille civarında 26.000 esir aldıklannı iddia ediyorlar. Bu rakamın doğruhığu şiipheli olmakla beraber hakikat diye kabul etsek dahi. büyük bir şey ifade ermez. Harb eden ordulann milyonlardan mürekkeb olduğunu unutmaır.ak lâzımdır. Müttefiklerin verdiklcri esir miktanmn ehemmiyetsizliğini cöstermek için. iki rakam zikretmek istprim. Bir kaç gün süren meshur Tanenberg meydan muharehesinde Almanlar, Rııslardan »O.flOO esir almıslardı. 21 mart 1918 srünü Ludendorf. İngiüzlerin 28 tümenine karşı 63 tümen ve 6263 totıla 70 80 kilometrelik bir cephe üzerinde. büyük bir taarruz yapmıstı. 1 nisana kadar süren ve Fransız kuvvetierinin de müdahalesile o gün durHımılan btt mütbiş taamızda Almanlar 80.000 esir ve 975 top almışlardı. Yunan gazetelerinin neşriyatı Atina, 2 (a.a.) Belgradda toplanan Balkan Antantı ekonomik konseyinden bahseden Estia gazetesi fevkalâde anormal olan beynelmilel vaziyette bulundukları mıntaka evvelce Avrupanın barut fıçısı addedilen dört Balkan Antantı devletinin sulhcu kalkınma işlerine devam etmekte vakit bulduklarını yazmaktadır. Bu devletler şüphesiz vaziyetin vahametinden ve A\Tupanın şimali garbisinde cereyan eden büyiik harbin tevlid ettiği akislerden haberdardırlar. Fakat kanlı ve kahramanca muharebelerden sonra Balkanlarda serbestçe ve sulh içinde inkişaf etmeleri ve nıuslihane bir teşriki mesaide bulunmaları imkânını veren bir rejim ihdas edçn bu Balkan devletleri aralarındaki tesanüdü müdrik olarak ve birbirlerine karşı hürmet ve sevgi besleyerek sulhu, i.stiklâli ve sulhcuyane teşriki mesailerini sağlamlaştırmak isteyorlar. Estia şöyle devam etmektedir: •Bu muslihane teşriki mesai içinde iki millet, yalnız memleketlerinin umumî menfaatlerine hizmet etmekle kalmayıp Avrupanın bu mmtakasına mühim bir hizmette bulunduklannı ve haricî şerailin müsaadesi nispetinde bu mıntakada idamesine çahştıklarmı müdriktirler.» Filistin ordusu .ı.uıtnıiMiuııııınilılllllllllilllllllllllllllllllliniıllllınmııınııı» Alaan tehlikeli! Vaşington hükumeti, cenubî Amerikaya da harb gemileri gönderdi Vaşington. 2 (a.a.) Bahriye dairesi cenubî Amerikaya yeniden iki hafif kruvazör göndermeğe karar vermiştir Dün Rio'ya hareket eden Quincy gemisini yeni gemiler takib edecektir. Bu hareketlerin sebebi, Uruguay ve Brezilyada sivil giymiş Alman zabitlerinin mevcud olduğuna dair alınan raporlardır. Arablarla Yahudiler bir arada harbe hazırlanıyorlar Kudiis, 2 (a.a.) Havas bildiriyor: Matbuat mümessilleri Arab ve Yahudilerden mürekkeb gönüllü kıtaatma mensub yüzlerce asker tarafından yapılan taHmlerde hazır bulunmuşlardır. Gazeteciler, yakında Fransaya gönderilecek olan bu askerlerin muntazam harekâtmdan ve antrenemanlarından pek mütehassis olmuşlardır. PEYAMİ SAFA 1914 te Alman ordusu, Belçikayı çiğneyerek Fransaya doğru saldırdığı zaman, ilk mağlubiyetlerin tesiri altında maneviyatı kırılmış olan lngiliz ordusu başkumandanı Maresal Frenç, Manş sahillerindeki üslerine doğru çekilmek istemişti. İngiliz Mareşali, mücadelenin liğinde ısrar ederken Loyd George: en çetin anında, İngiltereye dönerek Roosevelt seyahate çıktı Pek iyi, sulhu kim imza ede ordusunu orada yenijien tensik etmek Vaşington, 2 (a.a.) Ruzvelt, şahsî yatı ile Potomor nehri üzerinde bir se cek? Sulhu kabul ve imza edecek isteyordu. Bin müşkülâtla bu fikrin Moskova 2 (a.a.) Sovyet hüku yahate çıkmıştır. Refakatinde Senato bir Almanya lâzımdır. den vazgeçirildi; fakat, Fransız ordusu metile Isveç arasında yapılmakta o'.an azalarından Brynes, Hopkins ve ticarî Diyor ve bununla eğer sulh katicarî müzakereler oldukça ağır bir kâtibile hususî kâtibleri bulunmaktadır. bul olunmazsa Ingilterece harbde tarzda ilerlemektedir. Söylendiğine gö35,000 tonluk bir Amerikan zırh devamın yeri yurdu kalmamış olre Sovyet hükumeti İsveçten, tanklara lısı denize indirildi duğunu anlatıyordu. Filhakika sulh ve tayyarelere karşı kullanılmak üzeVaşington, 2 (a.a.) 1921 denberi kabul olunmazsa harb devam ederre top istemiştir. Halbuki umumî va(Baştarafı 1 inci sahifede) ziyet dolayısile İsveç, tehlikeli bir hal Birleşik Amerika tarsfmdan inşa edi di. Tekrar harbe başlanmamak ide bulunduğundan bu talebe muvafa len 35 000 tonluk ilk kruvazör bugün çinse sulhun mümkün olduğu ka diğerleri de gene yekunları 87 milyon kat etmesi fevkalâde güçtür. Aynı za denize indirilmiştir. Senato azalarından dar makul ve mutedil olarak akde Türk lîrasıru bulan mülhak bütçelcr dir. Bütün kalbimizle temenni ettiği manda* Sovyet Rusyanın şimendifer VVeest. Avrupa harbi dolayısile husule dilebilmesi lâzımdı. miz Türk milletinin refah ve saadetiııe müteharrik alâtını taleb ettiğini v e e z gelebilecek her türlü hadisata karşı Aİyi kötü, doğrusu her cihetle da ve yükselmesine matuf olan çalışma cümle vagon ve dingiller istediği^ ve merikanın, her ne bahasına olursa olha ziyade kötü olarak sulh yapıla larda devlet dairelerinin muvaffak olbu babda koyduğu şeraitin İsveç fab sun. hazırlanmağa karar vermiş bulunduğunu söylemiştir. Geminin kıymeti bildi amma o zamanki Fransız ve malarıdır. Bu bütçelerin denk ve sağrikalarının hem imal kudretini, hem lngiliz görüş ve yapış ihtilâfları u lam olarak tahakkuku için, bundan evitmam kudretini, hem de teslim kud fi.î milyon 800 bin dolardır. retini tecavüz eylediği anlaşılmaktadır. Londrada Amerika sefirinin tevkif zun müddet sürdü, ve Almanya da vel de bahsetmiş olduğum bir takun ettirdiği memur bunlardan pekâlâ istifade etti. vergi fedakârhklarını, milletimizin neBuna mukabil başka bütün memlekütlerle münakalâtı kesilmiş olan İsveç de Londra. 2 (a.a.) Birleşik Amerika Rhur işgaline istemiyerek ve müş kadar tabiî bulduğunu ve millet ve Rusyadan en aşağı 150 bin ton petrol sefirinin müdahalesi üzerine Dahiliye külâtla muvafakat eden lngiltere killerimizin, mükellef vatandaşın te koparmağa çalışmaktadır. Eğer Isveç Nezaretinin emrile tevkif edilmiş olan daima Almanyayı tazyik eden bağ diye kabiliyetine uygun olması husu buna rnuvaffak olamazsa, millî müda Amerikalı Tyler Kent'in son zamanlara ların gevşetilmesi, hafifletilmesi ve sunda gösterdikleri alâkalarını burada faa tertibaü müşkül vaziyetlere düşe kadar Amerikanın Londra sefaretinde hatta kaldırılması taraftan oldu. minnetle söylemek benim için bir cektir. memur olarak çalıştığı zanneHilrnekte Versay muahedesini yıkmağa ma borcdur. dir. Millî korunma kanununun Sovyetler Isveçten top isteyorlar Roosevelt kumanda salâhiyeti verilmesinde ısrar ediliyor Ticaret muahedesi bu yüzden çok ağır yürümektedir Vaşington 2 (a.a ) Erkânı Harbiye Re isi General Marshall. Senato mehafilinin muhalefeti üzerine, Ruzvelt'e, millî mu[Başmakaleden devam] hafız kuvvetlerini faal hizmete davet manda avdetini imkânsız kılacak edebilmek üzere salâhiyet verilmesi işartların ağırlığından ziyade kat'îçin ısrar etmiştir. Bir psikoloji ıtıeselesi: İlânihaye uzun harb ' Vatanı müdafaaya hazırız „ • hassa dikkat nazarlannı celbediyorum: Ne bu radyo neşriyatına, ne de bunlardan mülhem. uyduruhnuş kulak havadislerine kıymet vermesinler. Ankaranın açık ve saf havası kadar açık ve dürüst siyaseti, hakkuıa ve kuvvetine emin milletimizin menfaatlerine daima uygun olacağına kani olmanızı isteriz. Bizim başka milletlerden istediğinüz de. hizim kadar açık olmalandır. En ufak taşkınlık, derhal ağır cezaya çarptırılacaktır Paraşütçülere karşı Mısırda da geniş teşkilât ve tedarikler yapıldı Kahire, 2 (a.a.) Kral Faruk dün öğleden sonra İngiUere sefirini kabul etmiştir. Diğer taraftan Nazırlar heyeti. paraşütistlere karşı alınan tedabir hakkında dikkatli tetkikatta bulunmuş Kralıtı emrî«M dinlemiyen zabit Almanlara teslim olmıyan Belçika meb'usu Kralı tel'in ediyor Limoges, 2 (a.a.) Liege meb'usu mülâzım Truffaut, Londradan Belçika Meb'usan Meclisine bir telgraf göndererek Kral Leopold'un hıyaneti dolayısile hissettiği nefreti bildirmiş ve demiştir ki: « Belçika cephesinden bu çok çirkin silâh teslimini müteakıb bazı arkadaşlarımla ve bir balıkçı kayığile silâhlarımızı beraber götürerek kaçtık. Parlâmento huzurunda bulunarak ordunun ckseriyeti tarafından bizi elleri kolları bağlı bir surette düşmana teslim edenlere karşı hissolunan nefreti bizzat arzedemediğime çok müteessirim.» tur. Bir Belçika vapuru Mısırdan ayrılmak müsaadesini aldı Kafıire, 2 (a.a.) Kahiredeki Belçika konsolosluğu, Escault gemisinin Marsilyaya hareket etmesi için Amirallıktan müsaade almıştır. Çin • Japon sulhu asılsız ÇungKing, 2 (a a.) Çin ile Japonya arasında sulh akdedildiğine dair dolaşan şayialar resmî Çin mahfillerinde kat'iyetle tekzib edilmektedir. Aynı mah fillerde, hrabin aynı şiddetle devam edeceği ilâve olunmaktadır. Roma 2 (Hususî) Bir Yugoslav iktısad heveti İtalya ile ticaret müzakereBelgrad, 2 (a.a.) Sofya Sovyet el lerinde bulunmak üzere bu akşam Belçisi M. Lavrentiev ile Sovyet heyeti praddan Romava hareket etmiştir. murahhasası, Sovyet Yugoslav ticaret itilâfnamesini imzaladıktan sonra, dün Gafenko'nun Ankarava akşam saat 23 te Belgraddan Sofyaya tayini teeyyüd etmedi hareket etmişlerdir. İstasyonda, HariciDünkü akşam gazetelerinden biri. ye Nezaretinin yiiksek memurlarile biı Bükreşten verilen bir habere atfen vaçok şahsiyetler ve matbuat mümessilzifesinden istifa eden Rumanya Harileri tarafından teşyi edilmklerdir. ciye Nazırı Gafenko'nun Ankara se Almanlar, Belçika Krahnın faretine tayin edileceğini yazmıştı Şehrimiz Rumanya mehafilinde buihanetini yazan Norveç ganu teyid edecek bir haber yoktur. Ruzetesini kapattılar manyanın yeni Ankara sefirinin önüStokholm. 2 (a.a.) Dagbladet Nor müzdeki hafta içinde Köstenceden haveç gazetesi, Belçikahlarm teslimi hak reket etmesi muhtemeldir. kındaki başmakalesile büyük serlevhaGafenko'ya verilecek vazife ları. Almanların hoşuna gitmediği için Bükreş 2 (a.a.) Rador aiansı, sabir hafta müddetle kapatılmıştır. Yeni bık Hariciye Nazın M. Gafenko'nun. den intişara başladığı zaman bu gazete mühim bir diplomatik vazife alacağını makalelerini neşretmeden sansüre gös bi'^irmektedir. termeee icbar edilmiştir. Sovyetlerin Sofya sefiri Belgraddan ayrıldı Romava bir Yueroslav heyeti gitti Yunan Veliahdinin bir çocuğu oldu Atina 2 (Hususi) Yunan Veliah dinin zevcesi bu gün bir erkek evlâd dünyaya getirmiştir. Bu münasebetle Yunanistanın her tarafında şenlikler yapılmıştır. Londrada kapatılan faşist gazeteleri Londra, 2 (a.a.) 10 mayısta komünist Daily Worker gazetesile Faşist Action gazetesinin kapatıldığı bildirilnıişli. Ahiren İstihbarat Nazırı. faşist veya komünist olan daha 15 neşriyatın harice gönderümesini menetmiştir. tuf olarak havale olunan her kazma darbesi adeta Ingilterenin daha evvel muvafakatini almış sayılabilirdi. lngiltere böylelikle sulhun daha ziyade takviye edileceği zannında idi. Üstelik Milletler Cemiyeti de hayalî bir sulh istinadgâhı olmuştu. lngiltere 1938 yılına kadar içinde yaşadığı bir hayalden adeta kâbuslu bir rüya tazyikile uyanarak kendi hareketleıinin sulha değil, eskisinden daha kuvvetli yeni bir harbe hizmet etmis olduğunu gördü. Son bir psikoloji noktası şudur: Almanya sulha muvafakat etmezse veya ağır şartların behemahal infazı lâzım gelirse bu memIeketin velev ki bir müddet için baştan başa askerî işgal altında bulundurulması lâzım gelirdi. Ağır masrafları Almanyaya bile tahmil olunsa böyle bir külfeti göze almak kimseye kolay ve makul görünmüyordu. Yabancı bir memleketi az çok uzun bir müddet için velev ki jandarma şeklinde askerî işgal altında tutmak, dünyanın en anormal, en olmıyacak işidir. Bu öyle bir iştir ki işgal ordusunu adeta orduluktan çıkaracak veçhile mahveder. Onun içindir ki normal kaide şudur: Harb, muayyen bir maksadla yapılır ve o maksadla mütenasib makul bir sulhla kat'î olarak bitirilir. Şimdi Fransa ve Ingilterenin sonuna kadar, yani icab ettiği kadar uzun bir müddetle ileri götürecek harbi muvacehesinde Almanyaya bir taraftan bu harbe devam etmek, diğer taraftan Avrupada istilâ ettiği memleketleri askerî kuvvetlerle muhafaza etmek külfeti terettüb edecektir. Bu çok ağır, çok mahzurlu ve adeta için için yıkıcı bir iştir. Her gün gaıib safhalara giren yeni harb insanlığa daha pek çok sürprizler saklayor. faydaları Dünyanın içinde çalkandığı buhranın bize de tesir etmemesine imkân yoktur. Hükumetiniz aylardanberi bu inikâsın çeşidli gösterilerini önlemek için çalışıyor. Millî koruma kanunu nun muhtelif sahalardaki tatbikından elde ettiğimiz neticelerden memnumız. E\rvelce de söylediğim gibi, ancak lüzum görüldükçe tatbik sahasına ko nan bu kanunun bir çok faydalannı zamanla elde edeceğimize kani bulu nuyoruz, Kömür havzasuıdaki iş mükellefiyeti karan müspet netice ver miştir. Bilhassa vatandaşlarımızın bir takım fena niyetli insanların kazanc maksadile yaptıklan ve yapmak istedikleri hareketlere karşı daima uyanık bulunarak hükumeti ikaz etmelerinden çok fayda görüyoruz. Buna mukabil de, vatandaşlarmuzdan memleketimizde yapılmıyan, yani haricden gelen tâli derecede lüzumlu malları bchemehal almak için ısrarda bulunmamalarını rica ederim. Asıl bu nevi taleblerdir ki, lüzumsuz yere sizleri zarara sokmaktadu, Devletin gerek umumî ve gerek fevkalâde bütçelerinde en çok yer alan Vekâletin Millî Müdafaa olduğunu görüyorsunuz. Her iki bütçede yekunıı 150 milyon Türk lirasını bulan bu para ile. Türk vatanmm selâmetinin ve müdafaasuıın tamamlanmasına çalışı yoruz. Sayın vatandaşlanm; Size bir meseleden daha bahsedeceğim. Kendi maksadlarına göre hava yaratmak isteyen bir takım misaflr ecnebilerin faaliyetinden son zamanlarda bahsedilmeğe başlandı. Bundan da bazı endişelerin doğduğunu haber aldım. Vatandaşlarımız emin olabilirler ki. Türkiyede kendi maksadlannı yürütecek muhit ve alet bulamıyacağina kani olduğum bu gibi faaliyetler üzerinde hükumet daima dikkatli da'.Tanmaktadır. En ufak bir taşkınlığın derhal en ağır cezaya çarpılacağına ve herhangi bir teşebbüsün olduğu yerde söndürüleceğine emin olabilirsiniz. Yalnız, vatandaşlarımın da bu gibi ahvale karşı hükumete yardımcı olmalarmı rica ederim. Vatandaşlarm birbirlerine emniyetlerini sarsmak bu günün mücadele usulleri arasındadır. Bu usulün tatbikatı bizim memleketimize kadar geliyor. Buna karşı müdafaamn temelini millî iman teşkil eder. Millî iman vatana tecavüz eden düşmana karşı zaferin temeli olduğu gibi fesad ve bozgunculuğa karşı da başlıca silâhtır. Bu günün selâmet vasıtası birliktedir Vatandaşlanm; Bizim haricî siyasetimiz vatanımızın selâmeti için en isabetli yoldur. Bunda sergüzeştten eser yoktur. Ba gün harb hariciyiz ve öyle kalmak isterir. Fa kat bilmelisiniz ki dısarıda mütemadiyen hazırlıklar artmakta ve nc vakit. nereye karşı kullanılacağı belli olmıyan tertibler ahnmaktadır. Bu sebeble vatan müdafaası için silâha sarılmak mecburiyeti bir an hatınmzdan çık mamahdır. İçeriden, dışandan gelen uyutucu telkinleri sert bir çehre ile reddetmelisiniz. Bu günün selâmet vasıtası birliktedir. Ve vatan müdafaası için nihayete kadar azimli olduğiıınıız hıısusunda haricde kimsenin tereddüdü olmamahdır. Sayın vatandaşlanm: Türk vatanının selâmetine çalışan Türk milletinin selim düşüncesine güvencn hükumetinizin size bu günkü maruzatı budur. Hepinizi hürmetle selâmlanm.» O zaman Alman ordusu, müttefik orduya karşı. kat'î olmamakla beraber mühim bir xafer kazanmıştı: bu defa ise, Almanlar. seri hir yarma yapıp cenis bir ^ahayı işgal etmekle beraber. Insiliz Fransız ordulannı büyük bir mağlubiyete nğratamamışlardır. Arazi isgalinin Bu çirkin teslimiyette, önceden bir velvelesi arasında bu mühim noktayı ukumanda birliğinin kurulmamış ol ması büyük rol oynamıştır. Böyle bir nutmamak lâzımdır. Alman ordusu. kendine biraz çeki düsevk ve idare birliği olsaydı ve Ho landa Belçika ordulan. kendi taban 7en verdikten sonra, denizden Majino sız kumandanlarınuı sonuna kadar hattının ucuna kadar yeni Fransız cepharbe devama azmetmiş olan mütte f.esine karsı taarruza geçerektir. Müttefik ordular başkumandanlığının emrin fikler. bu taarruzu. bir miktar arazi zide bulunsalardı, mağlub olurlar, fa yaından sonra. durdurabilirierse, mesele vnktur. O zaman. Alman Baskumandankat teslim olmazlardı. Bu, küçük orduların yalnız başına Al lıenıın sahile varmak ve şimaldeki mütman savletini durdurmasına imkân ol tefik kuvvetleri esir ve imha etmek makmadığı için, onlar, memleketlerinin isti sadile yantığı hareket. sevkuleeyş bakllâsına ehemmiyet vermeden Fransa üze mmdan bir hata teşkil edecektir. Çünrine ric'at etmeğe çalışacaklar ve büyük kü Fransa ordusunun ve ceohesinin kuvbir müttefik kütlesi halinde, Alman or vetienmesine meydan vermiş olacaktır. dusunu mağlub etmeğe uğraşacaklardı. Yeni Alman taarruzunıı 1v>VtovoiSnı. Sevkulceyşin ve harbin en basit kaidesi bunu âmirdi. Bütün kuvvetlerin aslî gayenin istihsali için bir yere toplanması, her sevk ve idare talimatnamesinin başında yazılıdır. Alman taarruzu başladıktan sonra asli hedef de, Holanda paytahtının veya Belçika şehirlerinin taSîmalcîfiki tahkimat, mamile imkânsız olan müdafaası değil: Alman ordusunun mağlub edilmesi idi. Finlandiypda endişe O kumandanlar, harbiye mekteblerinde uyanHırıyor okudukları bu basit kaideleri hatırlamaHılar. Belçika Kralı fazla olarak FransızHelsinki, 2 (a.a.) Havas: Balüfc İneiliz ordusunu, sanki kasden yapıyor memleketlerindeki Sov>et faaliyeti, muş gibi. müstahkem hatlarından cıka Finlandiyanm nazan dikkatini celbetrarak fena bir vaziyete düşürdü. Mütte mektedir. Bu faaliyetin hedefi. Sovyetfikin Başkumandanlığının elindeki kııv lerin ileri istihkâmlarının daha seri bir vptleri. alelâcele Belçikaya sokmagı în surette tahkim edilmesidir. Rusya ile bu ffiliz Fransız hükumetlerinin ısrarı üze memleketler arasında müşterek yardım rine istemiye istemive kabul etmiş ol Daktlarının derpiş ettiâi Baltık hükuması da muhtemeldir. Hükumetlerin ıs metlerinin himayesi. Rusyayı by tedrarının sebebi de. belki. acele yardım isîrlori almağa mecbur kılmaktadır. teyen Belçikanın. bu yardım yapılmazsa K>rb etmiyeceğini sezmeleri olsa geKudüste umumî yerlerden rektir. Rıı» i«tihkâ«ları Türk yurdunun selâmetini güden politikamız açıktır Politikamızın nekadar açık olduğunu da biliyorsunuz. Biz, Türk yurdunun selâmetini güden bu politikadaki isa betten eminiz. Bize gelecek herhangi taarruzıın bertaraf edilmesi için çalı şıyonız. Dahildeki emniyet ve itimaduı, ol duğu gibi temadisine dikkat ederken. bunu bozmak veya Türk emniyet havasını bulandırmak isteyenlere karşı da son derece hassas bulunuyoruz. Biliyorsunuz ki, bizim idaremizde gizli iş olmadığı gibi vatandaşı herhangi bir hakkından mahrunV eden bir usul de yoktur. Radyonuzu açtığınız zaman her memleketin kendine göre yaptığı propaganda veya tefsirleri dinliyorsunuz. Türkün aklı ve selim düşünüşü bunlarm ne manaya geldiğini, ne istediğini çok güzel anlar. Vatandaşlarıraın bil 1 YUNUS NADÎ Hulâsa, Holanda ile Belçika, bitaraf kalacağız diye ısrar edip müttefiklerle müşterek bir müdafaa ve harb plânı üzerinde anlaşmamak yüzünden birinci bir felâkete sebeb oldukları gibi. bir tek kumanda altında harb etmeği kabul etmedikleri jgin de. ikinci bir felâkete sebebiyet vermislerdir. Tarih, bu iki kücük devleti idare edenlerin gafletlerini. hatalarını asla affetmiyecektir. Çünkü. bu gafletleri ve hataları işleyenler, memleketlerine en büyük ihaneti yapmışlardır. Döğüşmekten korkuyorlarsa Danimarka gibi yapacsklardı. Harbe karar verince de sonuna kadar carpışacaklardı Bu takdirde ise, müttefik BaşkumandanFransada mahkum olan ın emri altına girip her dediğini yapacaklardı. casuslar Almanyayı kısa bir zamanda muvafParis 2 (a.a.) Askerî temyiz mahfak eden. avni maksad için döğüşen orkemesi düşmanla münasebette bulun duların sevk ve idare birliğinden mahdukları için idama ve 10 sene hapse rumiyetleri obnuftnr. mahkum edilen iki kişinin af talebini ABIDIN DAVER reddetmiştir. radyo kaldırıhyor Kudüs 2 (a.a.) Yanlış ve muayyen bir saye takib eden haberlerin intişanna mâni olmak üzere bu gün neşrolunan bir emirname ile radvo alıcı makinelerinin umumî mahallerde kullanılması menedilmiştir. Sir Samoel Hoare Madridde Lizbon, 2 (a.a.^ Samuel Hoare bu gün tay>'are ile Madride hareket etmiştir. Orada büvükelçilik vazifesini ifava fcaslayacaktır. Görünmez kaza Gedikpaşa caddesinde 27 numarah evde oturan Tevfik, gece kahveye giderken sıvacı Artin admda birile anlaşılarmyan bir sebebden kavgaya tutuşmuştur. Bu sırada tabancasını çeken Tevfik, bir el ateş etmiş ve çıkan kurşun kavgayı önlemek istiyen seyyar satıcı Sevkete ısabet ederek yaralanmasına sebebiyet «•ermişür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: