27 Haziran 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Haziran 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 27 Hazîran 1940 Ev kiraları Tarihî tefrika: Kirayı artırmak istiyen bir kadın mahkemeye verildi Yazan: ZIYA ŞAK1R Mahmud Raif Ef. nin lâyihaları Islahat ve terakki esaslarile fikirlere serpilen ınkılâb tohumları nihayet feyzini verdi Diyordu. Kralıçenin buyuk kerımesı de başındakı sorgucun tellerını parmaklarının ucıle sevıyor. O da: Evet.. E\ et.. Sultan olduk. Dıye, vahdesının sozlerinı tekrar edıyordu. Hıçbir hükumdar sarayında ve hiç bir kabul resmi esnasmda bu kadar samımî bır sahne cereyan etmemıştır Agâh Efendı, Istanbula gonderdığı raporda bu Ingıltere Başvekılı Sor Vilyam Pit, Asahneyi tasvır ederken (şevklı ve muhabbetli bır güzel meclıs oldu.) demek gâh Efendının istızahına, çok açık ve sarıh bir cevab verdi: ten kendını menedememıştır. • *• Şayed Turkıye hukumeti, Rusya ve Avusturya hukumetlenne harb ilân 3 uncü Sultan Selım, ilk sefirini Lonederse, bız, muttefıklerımize sadık kalıdraja gondermekle cıdden buyuk i>ır ısarız. Onlara, lâzım gelen yardımları yabet gostemuştır. Çunku, muhım tıcaret parız. rabıtalanle bırbırıne bağlı olan ıkı dev[Arkası var] let \e ıkı nullet arasındaki ıktısadî munasebet bu vesıle ıle bır kat daha kuvvetlendığı gıbı, bılhassa Turk tarıhine ehemmiyetle kaydedılmesi lâzım gelen buyuk bır menfaat de temin etti. Bu menfaatın ba?lıca amıh, sefaret başkâtıbi, (Raif Mahmud Efendı) ıdi. Bu zat, o tanhte Turklerın ıleri gelen munevverlerindendı. Ingılızce, fransızca, rumcayı şoyle boyle oğremnişti. Aynı zamanda, Avrupa medeniyeünın terakki unsurları hakkmda da bır havlı tetkıkat icra etmıştı. Vâsıl olduğu netıce, şu maddeler uzerinde toplanıyordu: 1 Osmanh İmparatorluğu, (mutlakivet ve ıstıbdad) a dayanan idare şekli ile, uzun muddet yaşayamaz. 1807 senesiydi. Yeniçeriler Alemdar 2 Yaşasa bıle, Turk mılleti bu key Mustafa Paşanın barut deposunu ateşleC ve zalimane ıdare altında mes'ud ola mek suretıle olumune sebeb olan muthış maz. ihtılâlden zaferle çıkmışlardı; padişah 3 Avrupa devletlerinde, her gün bıle korkuyordu. Hatta arıfe ve cuır.a içtımaî nızam değışıyor Her millet, ta olan bir günde Zeyneb Sultan camline rıhın orta devırlerıne aıd kanun, usul ve gıderken bu haydudlardan bır takımı padışahm teamullerı atarak medenıyetın temın et bırıkıp karşısına çıkmağa, tığı refah ve huzura doğru ilerliyor. 4 Avrupa devletlerınin ordu, donan Silâhtarağa gıbı bama ve maarıf kuvvetlerı sur'atle ılerle zı yakınlarınm ıdam mektedır. Halbukı Turkıyede cehıl, ta edılmelerını ıstemeğe karar verdıler, ve assub ve muhafazakârlık hukum sürdaha ilen gıtmelerı mektedır . Bunun neticesi ise, mağlusuphesizdi, fakat yebıyet ve felâkettir. nıçeri ağası ve zaDuşuncelerı bu esaslar uzerinde topbıtlen padisahın gelmesmden evvel >elanan Raif Mahmud Efendı, Londraya tı^tıler, soz geçıremıyeceklerı ıçın bır ayak basar basmaz, herşeyden evvel ın kurnazlık yaptılar; dedıler k r gılızcesıru ılerlettı. Aynı zamanda da, Ne durujorsuz be yoldaşlar1 Ramiz Ingıltere hukumetımn ıdarî, ıktısadî, içPaşa ve Kadı Paşayı takımlarıle Sılıvrı tımaî \e askerî teşkilâtım tetkıke gırıştı Aldığı netıceleri, bırer lâyıha halınde tarafında tutup goturmuşler, aman bır hem Padışah 3 uncu Selıme \e hem de a>ake\vel Etmeydanındakı kazıklara Babıahje gonderdı Turkıyenın ıdarî ve urasız. içtımaî hayatmda derhal ıslahata başlaBır av bekleyen azgın canavarlara bir mak Iu7umunu bıldırdı. kemık gostererek savdılar. O devrın devlet sıyasetı de aşağı vuBabıali bu lâvihalan, mutad olan k^yıdsızhkla karşıladı. Fakat ruhan ve karı buna benzeyen tedbırlerle juruyorfıkren terakkıperver olan Padişah 3 ün du. cu Selım, bılâkis bunları nazarı dıkka'e Sadrıazam Memiş Paşaya «uzun kuyaldı Islahat ve terakki esasları uzerinde ruklu sadrıazamlık elbısesı» fazla uzun j urumeye başladı. gelıyordu. Bujuk bır kargaşalıktan sonVakıâ, ne padısahın hüsnüniyeti ve rakı boyle bir de\ırde bır kısmı yenıçene de Raif Mahmud Efendının yiıksek rıleri bır kısmı da padısahı tutmakta ogayretı, birdenbııe matlub olan netıce lan heyecanh halk kutlelerıru idare etyı vermedı. Hatta bu yuzden bu ıkı zat mek ıçın tedbırlı bır adam lâzımdı Meda feci bırer olumle cehalet ve taassu mış Paşa azledildı dalavere çevırmemeba kurban gıttı Ancak şu var ki, Raif si için o zamanın âdeti veçhile Sakız Efendınin lâtıhalarıle fıkirlere serpilen adasma suraldu, mührii hümayun gızinkılâb tohumları, nihayet bır, bır bucuk lıce Haleb Valısi Zıya Paşaya goııdeasır sonra fevzını gosterdı Ondan sonra rıldı, Çarhacı Alı Paşa da yeni Sadrıada. serı hamlelerle bugunku merhaleye zam gelınceye kadar ışleri gormek uzere vâsıl olabildı. lcaymakam yapıldı. Mührun gizli gonMaamafıh 3 üncü Selimin teceddud denlmesınin de buyuk (!) bir hikmetı hareketlerı, gene az çok faydalar ten.ın \ardr Yenıçenler ve halk bır muddft ettı Başta Ingılız gemı ınşaıye ustaları Acaba kıme gondenldı? olmak uzere, Fransadan, Isveçten mualDiye duşünceye, tahminlere dalacakhmler getırtıldı. Ingılızlerın, denizcılığe lar; fıkirler yatışacaktı. aıd bazı kıtabları tercume ettinldi. Kara Çarhacı Ali Paşa ise sadrıazam olmak askerlerının taiım ve terbıyesi ıçin de istıyordu; hem o kadar hırsla ıstıyordu Fransadan bır haylı muallımler celbedılkı bu uğurda herşeyı yapmağa hazırdı. mekle beraber (Kumbaracılar) ocağının II k gunlerde bu mevkıe kendısınin getibaşma da bır Ingılız geçırıldı. rıleceğıni sanmıştı, lâkın sonradan mühBu Ingılız, ıslâmıyetı kabul ederek rün Zıya Paşaya gonderıldiğıni oğreflngılız Mustafa) adını aldı. Ve butun nınce canı sıkıldı. kuvvetıle, Kumbaracı ocağının ıslah ve İhtilâl esnasmda saray ve hoca terakkısıne çalışmaya başladı. Donanmanın ıslahı ıçın de Ingiltereden larla Yenıçerı ocağı arasında mekık bır haylı topçu ve guverte zabıtleri ge dokudum, ben olmasam hayır ile bıttırtilmiştı. Bunların yardımlarıle de, ıyi mezdı! Diyor: adeta sadareti kendisinin saneticeler elde edıldı. Ve artık Turk denızcılıgınde, asrm ıcab ve ıhtivaclarını rıh bir hakkı olarak elde etmeğe hatakdır edecek derecede terakki eserleri zırlanıvordu Bunun için de Yeniçerilerin Zıja Paşayı Sadrıazam olarak behrdi. kabul etmedıklerıni gostermek İngilizler, Türkleri bir daha gelecekti Gızlıce Istanbulun bır kâfı çok gücendirdiler mahallelerınde evlerın kapılarına, dukEvvelce de bılmunasebe arzetmiştık kânlann kepenklerine bu manada yakı, (Fransa Ihülâli Kebiri) başlar başla zılar yazdırdı; Yenıçeri ortalannın atnaz butun Avrupa devletlerı arasmda lâmetlerınm resımlerini yaptırdı; a bır telâş başlam^ş, uzun zamandanberı randı ise de yapan bulunmadı. Bir saTurklerle harb halmde bulunan Rusya bah ise saray ve Babıali kapılarırda ve Avusturya hukumetleri, garbdan bır takım duzme vaftalar goruldu: Ali gelmesi muhtemel olan ıhtılâl ateşlermı Paşa, adamlarının yanmda telâş gös karşılamak ıçm Turkıve ıle çarçaouk tererek ışı buvuttu, yenı bır ıhtılâl çıkabıleceğıni soyledi; buna sebeb olasulh akdetmeğe mecbur kalmıslardı. Fakat bu mecburıvet, ne padışaha ve rak da sadaretın Zıja Paşaya verilmiş ne de Babıalıye kat'î bır eırnıvet vere bulunması olduğunu hissettırdı. Istanmemıştı . Avrupa sıyasetını ve devletler bul Kadısı Tahır Efendı Mecliste ışin arasındakı muvazenevi buyuk bır dık aslını sezdı: katle takıb eden padışah, bazı Avrupa Ocaklu, devlet işlerine kanşma devletlerıle ıttıfak etmenın faydah ola maya yemın etmıştir, yeminlermden cs^ına kanaat getirdi. dönmezler; bunlar bır bozguncunun Ingıltere devletımn Fransa ile müna duzmesidır. sebetı, zaten duzgun bır halde değıldı Dedı. Ali Paşa fena halde kızdı: Şımdı, coşkun ihtılâlcılerın yaptıkları Bundan ocaklunun mutlaka ha mufrıt hareketler, Ingüızlen busbutun ben vardır; bana da telmıh etmışleıdı ınfıale surukledi. Ihtılâlın sirayetınden Zıya Paşa buraya yaklaşınca işi açığa enaışe içmde bulunan Rusya ve Avus vurdular. Eğer gen donüp gıtmezse turya hukumetlerıle tedafuî ve tecav'uzî fıtne yeniden patlar Bunu Padısahı bır ıttifak akdıne mecbur etti mıza bıldirip Sadrıazamı değıştınnek Fakat bu ittıfak Babıahde bir süphe çaresizdir. uyandırdı. Çunku Rusya ve Avusturya Tahir Efendi cesur, sozunü sakın hukumetlerınin, Turk topraklarında Iıe mıyan, akıllı bir anuz tatmın edılmıyen arzulan vardı Şa damdı: yet ıhtılâl korkusu geçer de, tabıî hal Bu madde o pvdet eder ve o zaman Ruslar ve yahud kadar telâş edecek Avusturyalılar, Turkıyeye gene bir ba sey değıldır. Sahle hane ıle haıbe gırişirlerse, o zaman In olması ıhtımali gagıKzler nasıl bır vazıyet alacaklardı?... lıbdır. Çunku o Vakıâ bu ittıfak, yalnız Avrupada caklu Babıaliye gedaha dogıusu Fransızlarla yapılacak lup de ıstida verbır harb ıcın vucude getırılmışti. Asya mekten veya maksadlarını soy imekıen de\letlerı bundan ıstısna edıîmışti An korkrrazlar; ımzasız yaftalar asmağa cak şu var kı Turklerın uç kıt'ada bu tenezzul etmezler. Tahakkuk etmeden yiik ve geniş topraklan vardı. Bu ıtibar Sadrıazamı değı^tırmek gibi muhım bır la, Turkıye hukumeü, hangı kıt'aya ışe kalkışmak hatadır; hele ocakluyu Mıinevver isminde bir kadm, 1939 senesınde avlığı 6 lıradan kira^dığı bır odayı, kıracısı kasab çırağı Havime bu sene a'vda 9 lıradan kiralamak istedığı iddıasıle mahkemeye verilmiş Hr Sikîvette bulunan Hayim. şahid olarak dinlenilırken, Münevverin kirayı 9 lıraya çıkarmak istediğini, 7 Üra teklıfıni kabul etmedığini ve ancak sonmensub addolunacaktır. radan 8 liraya razı olduğunu söyle Şehrimizde dün hiç yoktan bir un Babıali, bu şupheyı ızale etmek içın, mistir. sıkmüsı baş gostermıştir. Bilhassa Kasefıre muracaat ettı. Sefır: Muddeiumumî muavini Tahsin, kira dıkoy fınncıları ellerinde pek a7 un Devletı alıye, mustesnadır. Dıye, cevab verdi. Fakat bu cevab, arttırma sabit olduğu kaydile, millî kaldığından dun değırmencılere mü Babıalıyi tatmin edecek derecede sanh korunma kanununun 30 uncu ve 58 in racaat etmışler fakat değırmenlerm elındeki buğday ıhtıyaca kâfı gelme değıldı. Buna bınaen, Londra sefırı A ci maddelerine gore ceza istemiştir. diğınden un bulamamışlardır. gâh Efendıye bır tahrırat gondenldı. Müdafaa da yapılarak, muhakeme, kaMeselenın, Ingıltere Başvekilınden resYaptığunız tahkikata nazaran; hasıl rar için bırakılmıştır. men ıstızahı emredıldi. olan vaziyete başhca sebeb olarak piyasaya henuz yeni mahsulün çıkma mıs olması ve Toprak Mahsullerı Ofisi Bursada koza fiatları Bursa, (Hususî) Koza mahsulu id taıafından Istanbul değırmenlerına verilmekte olan jevmıye 200 ton buğdarak edılmeğe başlanmıştır. Bursada âlâ vın ıhtıyacı karşılayamaması gosterıl kozanın kilosu vasatî 80 kuruşa, asgarî mektedır. 55 ve azami 90 kuruşa verilmektedir Istanbulun ekmek ihtiyacınm bir Bu fıatlar geçen seneye nazaran yük kısmını Eskışehır değirmenlerme ve rilen 100 ton buğdajın unu karsılayasektır. Mahsul de çok vve iyıdir. caktır Halbuki iki ay zarfında E=kı şehırden gelen 30 bın çuval un nok Bıığday bolluğıı içinde un buhranı başladı Yeni mahsulün henüz piyasaya çıkmamış olması hiç yoktan buhran husule getirdi san gelmıştır Bu sebebler dolayısıle şehnmızde mevcud un stokları haddı asgarıye ınmiş ve buğday bolluğu içınde bır un buhranı doğmak istıda dını gostermjstır Beledıvenm şehrin beş gunluk ıhtıvacına kıfayet edecek stok unu vardır. Fakat buna dokunulman>aktadır. Dığer taraftan öğrendığimize Röre Ticaret Vekâleti yenı mahstıl çıktık tan sonra nâzım buğday fıatının kal dırılmasını ve buyuk şehırlere devlet buğdayı verılmemesmi derpış etmek tedır Kırmacılara da dunden itibaren Ofis buğday vermeği kesmiş ve ucuz buğday yalnız değirmencılere hasre dılmıstır. Sert buğdaydan yapılan ekmek Yeni mahsul almmcaya kadar Is tanbul ekmeğırun tamamile sert buğ * daydan imal edılmesıne karar vfnldiğıni yazmışük. Bu suretle sert buğ daydan oğutulen undan Eyııbde bir fırmda ımal edılen ekmek numunesı dun Belediyeye getırilerek Daimî encumence tetkık edılmeğe başlanmıştır. Yeni numuneye nazaran ekmek daha sarıcadır ve daha az kabaııktır Maamafıh bu yeni mahsule kadar boyle devam edecektır. Temmuzun ılk haftalarında piyasaya yeni mahsul gehnce fırıncılar pıyasadan un tedarık ederek ekmeğı yumuşak buğdaydan ımale başla\ acaklardır. Daımî encumen bu gun tetkik'erini bıtırip=e fınncılar tamamile çert buğ daydan ekmek imalıne başlayacaklardır Harb Asyanm karasında vnıpanın karasında malum mutarekenamelerin tatbik mev knne konulmasile sona eren harb, garib bir (csaduf eseri olarak avnı zamanda Asjanııı karasında basladı Japon ordusu Fransanın otuz mil>on nüfusu ve Turkive kadar arazisi bulunan Uzaksarktald Hindiçinî muitctnlekesi uzerine yiırümektedir. Hedefi Fransız mustemleke imparatoıluğunun merkezi Hanoi »ehridir. Japon baskumandanlığı Hindiçininin ÇanKa>Şek Çini ile alâkasım kesmeği tasminı etmiş olduğundan Japon ordusu Ilindistanın şark hududuna kadar ilerlcyecektir. Avrupamn karasında Almanya ve Italyava teslim olan Fransa Uzaksarkta Japonva ile harb japarak yeni bir gaileve uğramak ve sonunda çok zaraıb çıkınamak icin Japon kuvvetlerinin Çindeki askerî hareketlerini emnijet altına almak uzere Uzakşarktaki Fransız toprak ve limanlaruu işgal etmelerine ma» vafakat etmistir. Binacnalc\h Fransa Japonva ile de hir anlasma vapmıs oluvor. Hindiçinide Frasanın altmıs bin kişılik mukemmel bir ordusu ve silâh ve tavyare ve mul'imnıat fabrikalan vardır. Fakat bunlan Japonlara karsı kullanacak değildir. Lâkin varm Japon orduları Hindistan hududuna geldıği ve Hindistanla ÇanKavŞek Çini arasındaki muvasalavı kesmeğe teşebbus ettiği zaman Ingilterenin Fransa gibi mutavaat gostereceği bcklenmijor. Japonja Haricive Nazır muavini Tokjodaki İngılız buj uk elçisi Craigieyi nezdine davet ederek ultimaioma henzer siddetli bir talebde bulunmuştur. Japon resmi Telgraf Ajansı Domei taratuıdan verilen malumata gore Jnpon hukumeti Ingiltereden hem HongKong, hem de Hindistan uzerinden ÇanKa>Şek hukumetinin merkezi Çung King'e vapıldığı haber alınan esliha ve nıuîıimmat nakbvatına derhal nihayet verilmesini istemiştir. Bu tehdidkâr talebi filen teyid için Japon donanması Hong Kong Ingiliz mustemlekesuun kara kısmının iki tarnfına asker ihrac ederek Ingiliz topnıklarıle Çin ulkâsı arasındaki muvasalayı kesmıştir. Varın da Hindistan hududunda aynı harekette bulunması ihtiraal dahılındedır. Ingıltere hukumeti ise son zamanlarda Japonva ıle anlaşraağa taraftar olımıstu. Tiveııçindcki Ingiliz imtivazü ınıntakasında muhafaza edilen ve ÇanKajŞek hukumetinin haziııesiui teskil eden madem paralan Japonvaya teslim etmişti Bu yuzden ÇanKayŞek Ingıltere hukumetini siddetle protesta etmişti. Japonya hukumeti bu kısmî muvaffakivetle iktifa etmemis ve Çin mescIetİM kokunden halletmek ve a.vnı zamanda Asvanııı kaıasuıdaki Fransız ve Ingiliz mustemlekelerinde hâkim bir vaziyet temin etmek uzere karada askerî harekâta ba«lamıştır. TARİHTEN L Çarhacı Ali Paşa ve Kadı Tahir Efendi ıtham etmek daha fenadır; Padişahı gucendinr ve Padişahla Yenıçenler arasına fesadlık gırer. Ecnebı devlet lere karşı gosterılen bunca rezaletler henuz hazmolunmadı; bir vehım yu zunden bır Sadrıazamı yarı yoldan gerı çevırmek dost ve duşmana kar ? ı pek çırkın bır harekettir. Belki de sizın haberiniz olmaksızın sadarate vesıle olmak içın yapılmış şeyler olabılir, bır defa iyice tahkık buyursanız'.. YAPRAKLAR Alarm dudükleri Seferberlik müdürlüğü düdük adedini fazlalastıracak Evvelki günkü tecrubede alarm düduklerinın şehrin her tarafında işı tılmemesi üzerine Vilâyet Seferberlik mudurlüğd tahkikata başlanııstar. Duduklerin lâyıkıle çahştınlmadığı zan nedılmektedir Dudüklerin şehrin her vennden işitılip işitilmedığini kontrola memur hakem heyetlerinin raporları beklenmektedir. Seferberlik müdiriyeti mevcud dudükleri kâfî görmiyerek bunların adedini artırmaya karar verdiğı gibi geçen defaki tecrubede kullanılmamış olan bazı müessesat dudıiklerinin de bu defa kullanılması içın ıcab eden tedbirleri almağa karar vermiştir Bu eksiklıkler tamamlan dıktan sonra bu gunlerde ikinci bir tecrube daha yapılacaktır. Neccani talebe Gazi Terbiye Enatitüsüne talebe alınıyor Ihtikâr maznunları Muhtelif cins eşya fiatlarını artıranlar Adliyeye veriliyor Bu sozler uzerine Ali Paşanın yu zunün rengi uçtu, mosmor oldu; ve rınden fırladı; şuursuz bır takım haDENtZLERDE reketler ve işaretler yaparak abuksabuk soylenmeğe, bağırmağa ba^adı Petrol tankları tuzlaya Tahır Efendı baktı kı lâf anlaniLyor, naklediliyor mechsten kalktı; artık tek soz soyleTunadan vazivet dolayıiıle limanımımeden, hatta selâm bile vermeden eviza ıltıca eden Fransız ve Ingılız şirketne gıtti. lerıne aıd hububat ve petrol tanlcı gemıSultan Mahmud Ali Paşayı beğenmilerın Pasabahçe ve Bmukdere önlerinyordu lâkin bır kaç gun icin ka^ma de durması münasıb gorulmedığınden kam değıştırmeğe de luzum gormuj or bunların Tuzlaya nakillerıne başlan du, yahud çekınıyordu Bununla be nııstır. raber kendısı de açık kcnuşan bır a Smtt&rforât: *g«>îeTiWrtB berabet tıu dam olmadığı. ıki defa Yeniçeriler elın gemiler 4S e bahğ olmuştur. de olüm tehlıkesı atlattığı için Tahır CenOb vilavalefîne petrol Efendının"cesafetmi de beğenmemişti Bunun ıçın duzmecılık eden Alı Paşa gönderiliyor mevkıınde bırakıldığı halde cesur ve Mersin hattının muvakkaten tatilı dohamıyeth Tahır Efendi azledildı. Mıha layısıle cenub v ılâyetlerimizde bılhassa lıç ka&abasına suruldu petrol, motonn ve benzın darlığı başO sırada Seyyid gosterdıği. petrol kumpanvalarının da Alı Paşa Derya Kap mal gondermedıkleri oğrenılmiş, derhal tanı bulunuyordu. mayi mahrukat sevki için tertıbat alınZorbaların ilen gemıştır Şehrimizde bulunan İç Ticaret Umum muduru Cahid Zenangil bu ışle lenlerınden Kandıra meşgul olmaktadır. Munakale Veklâetı lı tarafından surgun dun trenle naklıvat icin şehrimize petolduöu yerde çağırol tankları gondermıstir. rılmış kendi kendi ne kaptanlık mevkııne oturmuştu Bu ÜNfVERVTEDE vazıfeve lâyık olan cıddivetten mahrumdu; hiç olmazsa ondan sonra vakur ol«Terim» komisyonları mak lâzım geldıği halde zorbalarla duÜniversitede terim işlerile uğraşan süp kalkıyor, tersanede inzıbatı temin edemıvordu. Bu hal devletın şerefıne komisyonlardan bazıları çalışmalarmı dokunduğu cihetle azlolundu, yerine bıtirmişlerdir Maarif Vekâleti. butun Çarhacı Alı Paşa getırıldı Ancak Sadrı komisvonların yaz avlarında da faali âzam gelinceye kadar kaymakamhk va yetlerine devam ederek ders senesi ba7İfpsınde devam edecek, vekâletini de sına kadar terim listelerini hazırlama lannı bildirmistir Bazı fakultelerde b Tersane Emini İsmail Ağa vapacaktı hassa Hukuk Fakultesınde tenmlenn Ziya Paşa Istanbulun kanşık olduğu secılmesmde muşkulât çekılmektedir nu du>duğu için ayak sürumüş. ancak Yapılan tetkıkat netıcesinde. her hangı padişahm ısrarı üzerine gelebilmişti; Ali bir karısıkhka meydan venlmemesi icin, Pa^a ise bir türlu Sadrıazamlık sevda halen mevcud kanun'arda kiıllanılan husından vazgecemh or, ortalığı iskandıl kukî ıstılahlara aykın esaslar kabul eedıyor; Zıya Paşanın gozüne batıyor dılmiyecektir. Bütiın fakultelerin terimleri hazırlandu. Her halde ikisinin bülıkte devletin en muhim mevkılerinde bulunmaları dıktan sonra öniımüzf'eki ders vılında caiz değıldi Kısa bir zaman sonra pa urofp'iorle'e daâıtılacak ve veni basılan şalık rutbesı ahnarak Limni adasına sü kitablara da bırer cetvel ilâve edılecektir. riıldü. Ankara Gazi Terbıve Enstitusunün muhtelıf şubelerine leylî meccanî talebe kaydedilmesi icm Maanf mudurluklerine İki nalburun yuksek fıatla çivi satışı emır gönderilmiştir. Namzedler, 30 tem yaparak Mılli Korunma kanununa mumuza kadar Maanf idarelerine muraca halıf hareket ettıklen tespıt edılerek at etmiş bulunacaklardır. haklarında tahkikata başlanmıştır. BunTürkçe edebiyat, pedagoji şubeleri lar Zındankapı caddesı 357 numarada ne gırmek istiyenlenn 1 ağustosta, riya Yako Bahar ıle aynı caddede 358 numaziye, tabiiye şubesine girmek istiyen rada Abdullahtır. Bır kaç gun evlerin 2 ağustosta tarih coğrafya, be vel nalbur Abdullahın çıvıyi kıloden terbiyesi şubesine girmek istiyen sunu 35 kuruştan sattığı haber alınmış, lerin 3 ağu=tosta vazılı imtihanları ya bu vazıyet tespıt edılmiştir. Sorgu esnapılacaktır. Muvaffak olanlann isimleri sında Abdullah aynı çıviyi kılosunu 32 vesıkalanle beraber 30 eylule kadar kuruştan komşusu Yako Bahardan aldımektebe bil'linlecek ve sözlü imtihanlar ğı nı soylemıştır. birinciteşrinin beşinde mektebde yapıEvveUa akşam Yako Bahara da bir lacaktır. cürmu meşhud tertıb edılmiştir. Fakat Gnzi Terbiye Enstitüsüne Muallim suçun tespıtı esnasmda Yako Bahar ormektebi mezunlarile lise oleunluk dip tadan kaybolmuş ve dun Emnıyet mulomasmı haiz olanlar almacaktır. Veri durluğune gelmiştır. len karara göre. yalnız rjedagoii subesiHer ıkı suçlu hakkındaki tahkikata ne, muallim mektebini bıtirenler ara devam olunmaktadır Icab eden formaUte sında bu me^leğe elveri«lı olanlar seçi ıkmal edilır edılmez iki nalbur Adlıyelecektir. En"tıtüve nıharî olarak girmek ye teslım edıleceklerdır. istivenler bu müdr'et ioinde doğnıdan Limon ve yaldız ihtikân doğruva mekteb idaresine muracaat eFıat kontrol komısyonu dun bir yaldız deceklerdır ve bır kaç lımon ıhtıkârma el koymuştur Yaldız ıhtıkârını muebsese GÜMRÜKI.FRDE hakkmda tutulan zaptayapan ayakkabıgore lnrın ıçlerme vurulan damgalarda kulYakalanan kaçak eşya lanılan bu ypldızlar 9 5 lıraya satılırken Gumruk muhafaza teşkılâtı memur 150 lırava kadar çıkarılmışür Yakalanan ları tarafından dun Yunanı=tandan ge lımoncuların da hepsi perakedecidır len tren volcularından bir kadmın ha Komısyon bugun toplanarak bu ihtıkâr reketi şupheli ?örülmü<: ve uzerinde \a hâdıselerını Adlıyeve verccektır. Dilan ar?<;tırmada ıkı kılo kaçak İDeklı bulunmuştur. ADLİYEDE Hslicde bır sandalın icinde de 800 kılo kacak sıaara yakalanmış, fakat kaçakçı40 giin hapse mahkum oldu lar kaçmıştır Kendısıle beraber sinemaya gitmek ıstemıyen Zeyneb ısmınde bır kızı varalamaktan suçlu Kemal, Sultanahmed Şehrimize gelenler bırıncı sulh ceza mahkemesınde 40 Dun eski Polonya muharıblerin gun hapse mahkum olmuştur. den murekkeb bir mülteci kafilesı Bir cesed bulundu şehrimize gelmıştır Konvansıyonel \olDun sabah Yemışte Çardak ıskelesıncuları arasında Itslvadan çıkarılan de bır cesed bulunmuştur. Denızden bazı Yahudı aıleleri de vardır. çıkarılan bu erkek cesedı muajene Akdenız yolunun kapanması urerine edilmis. sunnetsiz olduğu, bır gun sumemleketlerıne gıdemiyen beş İngılız da kaldıgı anlaşılmıştır Gıyınisinden gemıcısı de Avrupa ekspresıle şehri ortahallı bir kimse olduğu kanaati humıze gelmışlerdır. Toros trenıle seva sule gelmiştır. Cesedde haricî bır tazhatlerme devam ederek Suriyeye gı yık izi gorulmemiştır. Cesedı muaye deceklerdır. ne eden Adlıye hekımi Salıh Haşım Sonmez raporunu vermiştir. Pol's ve Muddei'imumılık tahkıkat yapmakta Bu nasıl ana? Bursa (Hususî) Narlı mahallesın dır Ölenın huvıyetmın tespıtme ve den Alı kızı ve Yakub karısı Şukrıye olum sebebının tavınıne çalışılıyor. Gan, ıkı aylık çocuğunun olmesıni temin için yavruyu kay.n validesıne oırakarak kaçtığından yakalanmış ve naKkında karuni muamele yapılmıştır Muharrem Feyzi TOGAY Otomobil kazaları Şofor Faruğun ıdaresındeki 1231 numaralı otomobil, Emınonu Balıkpazan caddesınden geçerken Beyoğlunda Hamalbaşı caddesmde oturan Leonıdaya çarparak yaralarmasma sebebıyet vermiştir Şofor vakalanmıştır. Fstıhte Altay caddesinde 25 numaralı evde oturan Cemal Arpacılar caddesinden geçerken sofor Yaşarm ıdaresındeki 1925 plâka numaralı otomobihn çarpmasma maruz kalmış, başından ağır surette > aralanmıştır. Sandalye ile yaraladı Goztepe Istasyon caddesmde 104 numarada oturan Fatma ıle komsusu Hıdayet, geçimsızhk vuzunden aralannda kavga çıkmış ve Fatma Hıda>etı başuoa sandahe vurarak yaralamıştır Sevgilisini yaraladıktan sonra kuyuya düştü Evve'kı gece Fatıhte Sınanağa ma hallesınde Gullubahçe sokağıntja bir yaralama hâdisesı olmuştur. Liman tahmıl ve tahlıye amelelennden Ha sanla bır muddettenberı beraber yaşadığı Mukerrem ismmdekı kadm ara sında kıskanclık yuzunden m ın=îkasa olmuştur. Bu sırada Hasan bıçaşını çekerek metresını yaralamıştır. Vak'avı muteakıb fırar etmek ısteven suclu bshçeden telâşla geçerken ağzı açık bulunan kuyuya düşmüstur. Ha=an kuyudan çıkarılmış ve yaralı kadın hastaneve kaldırılmıstır Tarsusta imar işleri Tarsus (Hususî) Çukurovamızın en guzel kazası Tarsus son yıllarda çok terakkı etmıştir. Beledıye kazarrızın ımarına gayretle çalışıyor. Memleketın ıç kısımlarına yeniden yapılan paıke taş yollan, yeni dukkânlar ve bır de asrî halâ yapılmıştır. Beledıyenm varıdatına en fazla yardımı olan Beledıye sınemasıdır. Yazlık bahçe sineması bu sene parktan daha güzel olmuştur. Sınemaya konulan buyuk bır radyodan halkımız istıfade gormektedır. CUMHURlYET Nüshası S kuruştur. Abone seraiîf Senelık Alö aylık Üç aylık Bir aylık f l MAAPtFTE «Mâni gidince memnu avdet eder> fehvasınca eski İstanbul kadısı Tahır Lise kampları Efendi de affedıldi. İstanbula dondu Lıselerın bırıncı ve ikinci sınıf kampHak yermı bulmuştu ama kadılık elden ları bu gun bitmektedir. Son sırufiarın gitmısti. kampları temmuzun birinde başhyacakDoğru söziin de yeri ve zamanı var tır Bu talebeler de kamnlannı nıharî odır «valan dünva» yalansız olmaz larak mektebde \ apacaklardır. Küçük hikâya Dikkat Turkıye ıçın 1400 Kr. 750 . 400 » 150 > Harie içın 2700 Kr. 1450 > 800 • Yoktur. Gazefemize gönderilen evrak ve vanlar nesredilsin edilmesin iade edilme* va zıvaınHan mes'ulivet kabul olnnmaz. alınmış olacakü. Gene annesınin sesi: Hazır mısın? dıye, dışarıdan bağırıyordu. Evet hazırdı Şapkasını gıyerek çantasını aldı. Çıkmadan evvel odaya bır şey unutmuş gıbı donüp baktı ve içini çekerek yurudu. Bulutlar dağılmış, güneş açmışü. Sokaklar kalabalıktı Butun yuzler ınutebessım. ajdınlık bır mana içınde görunuvordu. Kendısmi bu kalabalığın içınde bulunca tekrar ve sabahkinden çolc daha buvuk bır sıkmtı hıssetti. Ayaklarına hatta çantasını tutan eline nefretle baktı. Hızlı yurudüğü için annesine karşı içınde kabanp kopürmeve başlajan bir hıddet duyarak ona yetışmeye çahşıyordu. Beledıye yakın olduğu ıçın tramvaya bınmemişlerdı. Nihayet beledıye, nıkâh memurlu « ğu. Şevkı kapıda bekleyordu. Yanmda iki adam vardı. Şahıdhğe gelen ahbablar. Hep beraber kuçük bır salona girdiler Nıkâh memurunun karşısına oturmadan evvel annesinin boş sa^na hiddetle baktığını ve asabî bir kay • nana sesile sövle dedığıni duydu: Kımsecıkler yok. Bari gazetelere.. Fakat Şevki devam etmesıne mey " dan vermeden derhal mustehzi bir tebessumle cevab vermisti. Evlen^ığimizi gazetelere küçuk bir ilân nde verdim. Hal tesı gun bütun gazete « ler izdavacdan bahsettıler. Yatağı pencerenın yanındaydı. Bü kulup yana doğru çekılerek bır çıvıye iliştırilmiş perdenin müsaade ettıği nıspette dışarıyı goruyordu. Bahçenın duvarı, komşunun dalları birbirine kavusmuş çam ağaclan ve bu kavuşmuş dallarm arasmdan gorunen gokyuoı Iste bunları, ve bulutlann kâh bu canavar kâh bır çıplak kadın, güzel bir yuz halınde sekillenişini, sonra bırbırı uzerine yuruyerek bu sekıllerın bo zuluşunu seyredıyordu. Bır aralık hep aynı manzaraya bakmaktan usanarak gozlerını kapadı. O zaman Şevki nıkâh için yaptırdığı elbısesi içınde havalınde canlandı Elbisenın omuzlan fazla yuksek. Kollan ise uzundu. Bu gu lunc kıyafet içınde onunla nıkâh memurunun onune çıkacaklarını dusu nurken omuzlarından soğuk bır ur pertı gelip geçti ve gdzlerıni açtı. Annesınin sesıni duydu. Kadm Havdi kalk artık dıyordu. Saat dokuz. On bırde nıkâh memurluğunda bulunacağız. Şevkı oyle söyledi. Pembe elbıseni ütuledım, yakasını da dıktim Hazırlan. Yatağın içınde döndü. Bacakları yatağın boş kalan taraflarına doğru kayınca çarşafların sennlığı onu urpertti Dızlerıni bukerek buzuldu ve kolla rını omuzlarına doğru götürup kavuşturdu. Annesi pembe elbıseyi karşı sına, kanapenin üzerine koymuştu ve bu pembe elbise şımdı ona her zamankinden biçımsiz, goluk, zevksiz görünuyordu. P a 7 | r l ? r tr n ?* r 1 yani kalkıp bu Nikâh günü dudaklarınm ofke ıle kısıldığını go runce sustu, odadan çıktı. Yalnız kalınca aynanın onüne gidıp oturdu. Yuzune baktı. Burnuna doğru gozlennin ıki tarafı hafıf bır morluk ıçmdeydı. Dudaklan çatlayıp kuru muştu. Rengı ise her zamanki gibi soluktu. tParasız bır adam» dıye, kendi kendine mırıldandı. Fakat bu onda fazla bir endişe, ıstıkbale karşı korku ve keder uyandırmıyordu. Şevki çahşkan, istıkbali açık bır hukukçuydu. Ikı sene evvel tanışmışlardı. Ilk gorüşmede Şevkı uzerinde nazık, kıbar, daha fazlası gizli, derin tarafları olan bir adam tesirini yapmıştı. Bütun âleme kustuğü, sıkıldığı, yalnızlıktan bunal dığı bır zamanıydı. Onun alâka.ını müsaid karşılamıştı. Nihayet fazla sıcak bir gün, yakıcı bir hararetle vücudünün, kanmın, kafasının yandığı bır gun metresi olmuştu. Dışarıdan annesi: Bıraz elini çabuk tut, geç kalıyoruz dıye, bağırdı. Aynanm onunden kalktı. Soğuk s ı onu bıraz kendine geurdı Makıyajını yapıp da tekrar aynaya baktığı zaman dudaJdarıadan memnun bır tebessuza i Peride Celâi 4/ elbiseyi gıyınmek, suslenmeye gayret etmek, hat a boyanmak. Dudaklannda acı mustehzi bir tebessum belırdi Boyle bır günun belki başkalan içın buyuk bir manası olabilirdi. Fakat onda en kuçuk bir heyecan, telâş uyandırmı yordu. Yalnız kendısinde vucudunü •.atağa çeken büyük bır yorgunluk altmda hafif bir ağn hissediyordu. O kadar. İki senedenberi Şevldyi tanımasa belki bu boyle olmazdı. Fakat onunla ıki senedenberi zaten gizli bir kan koca hayaü yaşıyordu. Şevkinin omuz suz, ve kıvrımsız uzun boyu, soluk yuzu tekrar gozlerinde canlanmca sıkıntı ile denn bir soluk aldı ve her gunku âdeti üzere ortuleri ayaklarile tekmeleyip fırlatarak yataktan kalktı Annesi giyiniyordu. Elbisesinin bir kolunu geçirmiş, obur kolu havada kızmı kacamak bir bakışla süzerek: Bu Şevki tuhaf adam dedi, hiç kimseye haber vermedi. Boyle nikâh. böyle evlenme görmedim doğrusu. Bu oda size dar gelecek. Ben başka bır eve çıkmamızı soylemışüm, Şevki yanaşmadı. Boyle parasız adamla ne diFakat onun kaslanaıa çatüdığını, gebp geçü. Şımdı yuzunun çızgıleri canlanmıştı. Dudaklan kırmızı ve dın gorunuyor, yanakları hafıf bir pembelık içinde daha taze ve gergın duru yordu. Elbısesı de vucudunun hatlarıle şekillenıp daha bıçımlı bir hal almıştı Kendini nispeten daha iyı, daha sıkıntısız hissettı. «Nıhayet o bekâr oda sına gıtmekten kurtulacağım» diye duşundu. Metresi olmadan evvel Şevkiye buyük bir aşk değilse bıle herhalde bu* alâkası, sevgisi olmalıydı Fakat o zavallı fakır bekâr odası, siyah demır karyola, yarı kırlı ortüler ve Şevkinin alnına duşmuş saçlann altında sararmış zayıf yüzü, telâşı, heyecanı, butun bunlar onda çok şeyler oldurmuştu. Hatta ilk gunü Şevki kollarındikı vucudun birdenbire neden buz gibi soğuduğunu, neden omzun daki başın oradan ayrılmamak, yüzüne yaklaşmamak için inad ettiğini sonradan kendi kendine sormuş olmalıydı Şımdi de bekâr odasından o melun dekordan kurtulduğu ıçın içınde hafıf bır memnunıyet duyujordu Hem artık şu dedıkodulara da bir nihayet verecek, annesınin çekılmez bır hale gelen şıkâyet hatta tekdırlerinin onu

Bu sayıdan diğer sayfalar: