18 Temmuz 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Temmuz 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Î 8 Temmuz 1940 CUMHURlYET A B E F* Hâdlseler arasında Türk Alman itilâfı O Berlinden beklenen talimat geciktiğinden îmza, geriye kaldı Ankara 17 (Telefonla) Almanlarla ramızdaki yeni ticaret anlaşmasmm bu Ün imzası bekleniyordu. Fakat tâli bir loktaya aid talimatm Berlinden henüz lelmemesi dolayısile imza işi biraz teahıvır etmiştir. Metinler tamamen hazıriannif olduğundan mukavelenin bu günlerE imzalanacağı anlaşılıyor. Alman büyük elçisi Von Papen İstan Hila hareket etmiştir. *** zırlık ve bazı tetkikler için direktifler verilmiştir. Alâkalı makamlar bazı ithalât ve ihracat firmalarile bu mühim mevzu üzerinde temasa gelerek muhtelif malumat i.<temişlerdir. Almanya ile olan 21 milyon liralık anlaşmanm verdiği imkânlar dahilinde iki memleket arasında cereyan edecek ticaret üzerinde piyasa tamamen hazırlanmış bulunmaktadır. Türk ve Alman ticaret ev ieri karşıhkh siparişler vermişler ve nünıuneler göndermişlerdir. Sovyet Rusya ile yapılacak anlasmanın daha geniş mikyasta olacağı anlaşılmaktadır Müzakerelerin kısa bir müddet zar fında ve iki memleket için de faydah bir ?rkilde neticeleneceği kanaati vardır. Medeniyet treni Yeni harb tekniği Piyasamızda hazırlık Şehrimizdeki alâkadar makamlara Al ttanlarla imzalanacak yeni muvakkat tiaret muahedesi ve Sovyet Rusya ile yei bir ticaret anlaşması için yapılan müakere ve temaslar üzerinde piyasada ha Ingilterede ananevî adliyenin sonu... Harb vaziyeti dolayısile müstacel ve «jürisiz» karar verecek fevkalâde mahkemeler kuruluyor Londra 17 (a.a.) Dahiliye Nazırı Anlerson Avam kamarasına, hükumete ev ^elce verilmiş olan salâhiyeti kâmüeleri akviye edecek mahiyette bir kanun lâyiası tevdi etmiştir. Bu lâyiha, askerî haisahn inkişafı icab ettirdiği takdirde faliyete geçmek üzere hususî sivil mahkeıelerin ihdasını derpiş etmektedir. Meselâ üyük taarruz veya bir istilâ teşebbüsü alinde büyük cürümler veya katil ile itjB.ro edilebilecek insanları, normal za ıpnkinden daha seri bir surette muha «•me edebilecek hususî mahkemeleıe ih!yac vardır. Bu mahkemeler her nevi tüıun ve cünha ile de işügal edebiiecekse de, pratik sahada daha ziyade askerî vaziyet noktai nazarından olan cürümlerle mtşgul olacaktır. Bu mahkemelerde jüri olmıyacağı gibi verecekleri karar da temyiz edilemiyecektir. Kanun dairesinde, ölüm hükmü de dah:l olmak üzere her türlü hükmü vermek salâhiyetini haiz olacaklardır. Harb sahaU.rına şamil olabilecek yağma vak'aları halinde, son derece ağır cezalar tertib edebilecekleri gibi, ölüm kararı da verebilecektir. Mezkur lâyiha Avam kamarasınca ikinci kıraatmda kabul edilmiştir. srar ediyorum: Eğer, gaıb milletlerinin küt,ük farklarla müşterek kullandıkları Latin ve Yunan köklerinden gelme terlmleri kabul etmekte eski tereddüdlerimiz, münakaşalarımız devam ederse medeniyet ircnini kaçınrız. Geçenlerde boyle bir yazı yazmıştım. Sabah gazetelerimizden biıinde !>ayle hir akis yaptı: Guya ben yabancı kelimeleri lisanımıza kabul edivernıekle bütiııı medeniyet davasını lehimize balledip çıkıvermişim!.. Ben medenî olmanm lek şarlı yabancı söjleri dilinuze almaktır. btınun başk» hiç bir şartı yoktur. yalnız bunu yap«»k elverir demedim; böyle bir eşekliği bana reva gören meslektaşa yazımı tekraı okumasını tavsiye ederim. «Elifbe öğrenmiyen adanı âlim olanıaz» diye birisine «elifbe öğrenmekle insan âlim mi olur?. cevabını \ermek mııgalâtanm ta kendisidir. Her ı.ıünakasada karşımıza ilk çıkan mugalâtalardan biri de bu oluyor. Meslektaş .spontane» kelimesine sinirlenmiş ve bunun üstünde çok durmuş. Bcn de bu kelimeye sinirlenirim. Eskiler bunu ilim lisanında «tav'î» diye tercüme ederlerdi. Neden bu giiııün dünyasında enternasyonal bir ıstılah dili olmıyan arabcayı lâtinceye ve yunancaya tercih edeyim? İkisi de bana yabancı: itav"î» de «spontane» kadar çetrefil; üstelik .tav'î» yi Arablarla bizden başka hiç kinıse anlamıyacak; fakat «spontane» yi bütün garb nıilletleri anlar. Meslektaş .spontane» nin halk dilimiztle kendi kendine» ve ilimde de .bizatihi» manasına geldijjini yazıyor. (Spontane», her yerde değil. fakat bazı yerlerde .kendi kendine» diye tercüme edilebilir. Fakat Uimdr ıspontane» nin yerine "bizatihi» yi koymanın imkânı yoktar. Fiziyolojide, patolojide. bilhassa psikoloji ve sosyolojide, .kendi kendine» nin arabcasından başka bir şey olmıyan .bizatihi» keliraesi, lâlince teıinun aradığı manayı tamamlamağa asla kâfi değildir. Meselâ sosyolojide cspontaneite de masse» terkibini «kütlenin bizatihiliği» diye tercüme edemeyiz. Çünkü burada hayatî prensipi yığınm bünyesinde saklı hususi bir hartket kasdedilmiştir ki bizaühiükle alâkası yoktur. Meslektaş, lürkçemizc giren yabancı keliınelerden bazılarının. kâşiflerinin adını ifadc ettiğini yazıyor: Röntgen gibi. Evet, Röntçen, Bay Röntgen'in adıdır; fakat şiuıendifer hangi mösyö Chemin de fer'in, elektıik hangi matmazel electrique'in ve ampııl hangi madam ampoul'ün adı? Tekrar edelim: Medeniyet treni düdüğünü çalıyor. Bizim istasyonda da bundan fazla durmaz. Sevgili meslektaş bilctini çabıık alsın ve koşsun: sonra pek uzun bir mesafe üstünde yaya kalır. Tayyarelere tuzak Eski Büyük Harbde Alman denizaltı gemilerine karşı kullanılmış ve iyi hizmetler görmüş olan tuzak gemileri, tayyarelere karşı da tuzak hazırlamak fikrini ilham ediyor. «Düşman tayyarecilerine, müdafaası zayıf, fakat çok mühim bir hedef üzerinde bulundukları kanaaüni verdirerek bunları hücuma tahrik etmek ve bu suretle düşmanı iyi gizlenmiş bir müdafaa tertibinin kucağına düşürmek» imkânı, gerçek, faydası kolayca reddedilecek bir fikir olmasa gerektir. Şurası muhakkak ki türlü biçimlerde vücude getirilecek tayyare tuzaklarından ahnacak en kuvvetli netice, tayyare düf.ürmek değil, düşman tayyareciliğini, ras«yacağı hedefler önünde tuzağa düşmek şüphe ve korkusile, çekingen davranmağa, yüksek uçmağa veya işinde hesabsız ve acul olmağa sevkeylemek olacaktır. Yani kısacası, düşman tayyareleri bir yerde ancak bir veya en çok iki defa tuzağa düşürülebilir, fakat tuzak korkusu bom bardımanların tesirini azaltır. Bu kanaatle, tatbikatta, tuzaklar az tayyare düşürdü diye bunların faydah ol nıadıkları hükmünü vermeğe kalkışma nin yanlış olacağını söylemek istiyorum. Mükemmel bir hedef manzarasını verdiği, iyi tertib ve çok güzel teslih olunduğu halde tuzaklarda tayyare düşürülememesi düşmanın, artık korkak ve hesabh davranmağa başladığını, tuzaklı olup olma dıkları bilinemiyeceği için bütün hedef lerin nisbî de olsa bir emniyete kavuştuklarını anlatmalıdır. Eski Büyük Harbde olduğu kadar bu yenisinde de tayyareye karşı bu biçim lerde tuzaklar hazırlandığı hakkında eli mizde hiç bir malumat yoktur. Bununla beraber eski harbde, bir takım meydanhklara havadan bakıldığı zaman tayyare olduğunu sandıracak tahtadan, bezden yalpncı tayyareler sıralandığı ve buralara alüna tayyare konamayacak kadar eskimiş hangar çadularile kötü efrad çadırları kurarak düşmanm bomba israfına sevkedilciği çok görülmüş ve bu hareket tarzmdan bomba malzemesi az cephelerde iyi neticeler alınmışü. Zaten o devrin «ufkî uçuşta yüksekten bombardıman» siste mile pek geri olan dâfi tayyare silâhları önünde daha fazlasını düşünmek kabil değildi. Halbuki bu günün gözde olan bombardıman sistemlerinde, hedefe yanaşmak ve alçaklara inmek mecburiyeti vardır. Ve işte bu mecburiyet silâhlı tuzaklar kur mak fikrini ve bundan iyi neticeler al tnak ümidini verdirmektedir. *** İHm NALINA MIHINA Ferde iltimas umuma zulümdür Tuzak tayyare meydanları, tuzak tren ve ordugâhlar kurarak hava taarruzlarının tesirini ciddî surette azaltmak mümkündür Yazan: ŞAKİR HAZIM Boluda Atatürk gütıü kutlandı Ihtifalde, Ebedî Şefin arnağanları önündeki ahdimiz bir daha tekrarlandı Bolu 17 (a.a.) Ebedî Şef Atatürkün loluya şeref verdiklerinin altıncı yıldönüıü olan bu günü köylü ve şehirli binierce lolulu candan tezahüratla kutlulanv.ştır. Merasimde Vali, Bolu meb'usları aikerî e mülki erkânla paıti mensubları hazır buınuyorlardı. Saat 10 da İstiklâl marşıle aşlanan ve Belediye reisi Reşad Akcr taafından açılan bu merasimde Atalüvkün ziz ruhu için beş dakika sükut tdilr.üş, undan sonra Dr. Lutfi Ogultürk ve tarih ğretmeni Tarık Işıtman heyecanlı hitabe;r irad eylemişlerdir. Lutfi Ogultürk, «Atam vatan için and çen senin rejimine bel bağiayan, senin ilamından kuvvet alan bizler yüce yoîuııda, ikılâb ve zafer arkadaşın Millî Şefin eminde yürüyen tek bir kütleyiz.» diyerek itirmiştir. Tarık Işıtman da hitabesini şöyle bitir aiştir: « Aziz Atatürk, dimdik tunc gibi sağ»m, Millî Şefin emrinde ve işaretinde eser•rinin bekçisiyiz. Ne bayrağımız elden üşmüş, ne davamız başsız ve alemJarâiz almıştır. Eserlerin yaşıyor, Türklük onu jşıyor. Rahat uyu Atam!.» Harb gemileri tayyareye faik Son İngiliz İtalyan deniz harbleri de bunu ispat etmiştir PEYAMİ SAFA Londra 17 (a.a.) Reuter: Daily Te legrafın deniz muhabiri, Akdenizde ve şimal denizinde harb gemilerile tayyareler arasında vuku bulan müsademeleri göz önünde tutarak donanma için hava kuvvetlerinin teşkil ettiği tehlikeyi tetkik etmekte ve harb gemilerinin tayyarelere karşı faik olduğu neticesine varmaktadır. İngiliz donanması, bir günde 20 Italvan tayyaresi tahrib etmekle kuvvetli siluh larla mücehhez bir filoya karşı denizde hava hücumunun az tesiri olduğu malum neticesine yeni bir delil daha ilâve et nıiştir. Harb bidayetinde Şimal denizinde İn giliz donanmasına karşı bir çok hücumlar yauılmış ve bunlar donanmaya zayiat ve h.isar yapmamıştır. Hava tehlikesi harbdcn çok evvel anlaşılmış ve tayyare defi toplarımn ateş kesafeti geniş bir mikyasta artrrılmıştı. Pike hücumlara ve torpil atan tayyarelere karşı İngiliz donanması pompom mulüple, fevkalâde süratli m": kerrer ateşli toplarile şimdiye kadar malum olan en öldürücü silâhı tekemmül etürmiştir. Sekiz namlulu bu top tekerriirü spanya, Şili ile münasebatını mahrem tutulan bir süratle ikişer Ubrelik obüsler atmaktadır. Bütün zırhlılarda, kesti kruvazöılerde, tayyare gemilerinde, tay Madrid 17 (a.a.) Stefani: Haber veril yare defi gemilerinde ve kafile muhafız iğine göre İspanya, Şili halk cephesi» hü gfmilerinin bir çoğunda bu pompom topBağdad, 17 (a.a.) Türkiyeyi İraka bağumeti muhacir kızıl İspanyollara açıkça tar bulunmaktadır. iayan demiryolunun son kısmı dün bitiıilardım ettiği için Şili ile diplomatik münaBağdaddan Haydarpaşaya Norveç. Almanyadan demir miştir.bu akşam hareket edecektir.ilk yolcu ebetlerini kesmiştir. Kızıl İspanyol muha treni, Bundan trleri gerek Şili matbuatı ve radyolan vasımalzemesi alacak böyle, sulh zamanında, Bağdaddan Lonısile gerekse tertib ettikleri mitirii;îerde Oslo 17 (a.a.) Norveç devlet demir draya trenle yedi günde gitmek kabil ola•panyol milletini serbestçe tahkir elmekyclları. bir itilâf akdetmiştir. Bu itılâf mu caktır. Bu yol üzerinde, biri Boğaziçinde, •dirler. c;bince üç sene müddetle Essen'deki Krupp diğeri Manş'ta, geçilecek iki ufak deniz Almanya Danzîg'te bir serbest çelik fabrikalan Norveçe her türlü demir parçası olacaktır. Bursa hattının da keşfi yapıhyor malzemeyi ita edecektir. Pek yakmna 14 litnan yaptı Bursa. 17 (Hususî) Bursayı, Anadolu aded elektrikle müteharrik lokomotiile l?0 Berlin 17 (a.a.) Alman hükunıeti, bu sbah neşredilen bir kararname ile Dan yolcu ve marşandiz vagonu teslim adilecek demiryollanna raptedecek hattm keşiflerine başlanmıştır. İstikşafı, Bozöyük İneIgde NeuFahrvvasser denilen bir mahalde tir. göl Yenişehir Mekece, Varyantı ile srbest bir liman ihdas etmiştir. Bu liman Bozöyük İnegöl Bursa hattıdır. er türlü gümrük muamelâtı ve rüîiımun Bağdad Haydarpaşa Hattı bitti İlk yolcu treni, bu gün Bağdad'dan hareket ediyor Tuzak cinsleri Kanaatimce, tayyarenin saldırmak va ziyetinde olduğu kaç türlü mühim hedef varsa şehir ve kasabalar tabiî müstesnao kadar cinste tuzak hazırlamak mümkündür: Tuzak tayyare meydanları, tuzak ordugâhlar, tuzak nakliye kafileleri, tuzak trenler... gibi. Burada bütün bu tuzak tertiblerinin tp.fsilât ve teferruatmı tetkik yer darh kabil olmamakla beraber H ından dolayı bir tuzağın dayanacağı bellibaşh muvaffakiyet unsurlarma ve hareket tarzlarına kısaca temas etmekte güçlüğümüz yoktur. Daima silâhbaşı halinde havalan gözetltyen tuzakçılar bir düşman tayyaresi veya filosu gördükleri zaman derhal nazarı dikkati celbe çalışacak ve bu maksadla falsolu korunma ve gizlenme hareketleri yaparak hedefin mühim, zengin, kalaba hk olduğu kanaatini verdirmeğe gayret edecektir. Yerden kalkan toz toprak, mubir uzaklıkta bulunan tayyareler Myyen İçin hareket ve kalabalığın ifadesidir. Tuzakçılar, mühim bir hedef temsil ediyorlarsa, görülen küçük bir kuvvetin saldırmaktan kaçmacağını ve düşman tay yarecilerinin tam bir imha gayesile daha büyük kuvvetlerle baslun yapmayı düşüneceklerini bilmeli, bununla beraber küçük kuvvetlerin de taarruz edebileceğini he<=ab etmelidirler. Bu halde yapacakları iş, zayıf bir müdafaa kudreti göstermek ve en tesirli silâhlara, yerlerini belü et memek için, ateş açtırmamaktır. Düşma nm esas hava taarruzu, btr gün sonraya kodar gecikebilmek üzere, bir kaç saat sonra yapılacağına göre, bütün tedbirler bu ihtimali hakkile karşüayacak surette hazır bulundurulmabdır. Tayyarelere karşı meydana getirilecek tuzaklann yerleri, düşman tayyarelerinin araziden ve güneşten istifade ederek ya pccakları hücumlan en mükemmel bir şekilde karşılayacak surette seçibnek lâ zımdır. Dâfi tayyare silâhlarmın her cinsi. mümkün olduğu kadar uzun mesafelere kadar düşman tayyarelerini ateş altmda bulundurabilmelidir. min salona girince duyduğu yaşlılık ve ağırlık hissinden kurtulur gibi oluyordu. Sanki Halenin dostluğu onu gencleştirecek. ti. Nasıl olur bu fakat? Ne ecnebi, ne Türk dostları arasında kızile dost olmuş bir ana, bir baba tanrrnıyordu. Böyleleri varmış, söylerler. Fakat Saliha tanımıyor ve bunun mümkün olabileceğine kolay inanmıvordu. Bir kere şu dostluğun en h&fif derecesini tecrübe etmek ve fikirlerini kızına mümkün olduğu kadar samimiyetle telkine çalışmak için, ağır ağır başını kaldırdı ve gülümsedi: Peki, dedi, lutfen bana şu sigara kutusunu getir. evvelâ seninle ilk defa karsılıkh birer sigara içelim ve öyle konuşalım. Bundan anla ki ben kurşundökücü Fatma Hanım değilim. En aşağı senin baban kadar, belki bu vadide ondan da fazla okumuş bir kadınım. Hale sigara kutusunu annesinin önüne koydu. fakat kendisi almadı. Saliha ısrar etti: Hayır, al kızım, rica ediyorum. Hale reddetmedi ve ikisinin de sigaralannı yaktı. Söze başlamadan ev\el. annesinin dudaklarından lâtifenin tebessümü si arb Akademisindeki diploma dağıtma töreninde Akademi komu tanı Korgeneral Fuad Erden'ia scylediği seneük nutuk, yalnız askerük, harb sanatı, sevkulceyş, tabiye ve teknik bakımuıdan değil; ruh ve ahlâk itibarile de güzel prensipler, fikirler, tavsiyeler ve nasiBunun gibi, bütün hatlerle dolu idi. İşte, çok mühim biı tanesilâhlarm, bir çok güç £>i: «Kurmay subayı, genc yaşında, btiyüfc lüklerin yenilmesi pahasına da olsa, fevka vazifelerde kullanüacakttr. Madu7iutıa kar. lâde güzel gizlenmeleri şı şejkatli ve hayırhah olmalı; iakat iltu de mühimdir. O kadar mas ve sakabet yapmanıahdır. lyilik ve i»aki alçaktan ve hava yiThahhkla ütimas ve tesahüb arasında gödan bakışta. bu silâhlarm mevcudiyeti hu rünüşte kıl kadar jark, jakat manen uçususunda şüpheye düşülmek şöyle dursun, rum vardır. Ferde iltimas, umuma zulümm düşman tayyarelerine o yerlerde kâfi silâh dür.3> bulunmadığı kanaatini kat'î surette verEvet, feıde iltimas, umuma, millete zudirebilmelidir. lümdür. Bu yalnız askerlikte değil; bütün Kabul etmeli ki düşman havacılığl da millî hajatta. böyledir. İltimas, hak, adaiet bir yere mühim bir taarruz harekeüne ve musavat prensiplerini çiğnemek demekgirİFmeden önce, saldıracağı hedefin mü ür. İltimas. liyakat, ehliyet ve becerikliüği dtfaa mahiyeti hakkında göz ve fotograf tanımamak demektir. İltimas, bilgiyi bilgikeşiflerile malumat edinmeğe çalışır. Ve sizliğe, çalışkanlığı tembelliğe, cesareti kormuhtemelen tuzak hedefi gören ilk tayya kaklığa feda etmek demektir. İltimas hamare veya tayyareler bu malumatı temin kati zekâdan fedakârlığı hodbinlikten, zâfl ederler. kudretten üstün tutmak demektir. İltimas Bununla beraber tuzak tayyare mey çiıkini süzele, geriyi ileriye, alçalmayı yükdanları, tuzsk ordugâhlar... gibi koîayca sclmeğe tercih etmek demektir. İltimas, yer değiştirmiyen tuzak hedefler için va ıneziyet ve fazilete değil, kusur ve rezilete rid olan bu ihtiyati tedbir, tuzak trenlerle kıymet vermek demektir. İltimas, fenayı, tuzak kafileler için varid değildir. Bun iğriyi. kirliyi, ahlâksızı mükâfatlandırarak lar ilk görüldükleri andan pek az sonra iyiyi, doğruyu, temizi, ahlâklıyı cezalandırveya derhal taarruza uğrayacak vaziyet mak demektir. İltimas, çalışma, başarma, arzederler. ilerileme şevk ve heyecanını krrmak, h«r Bunlar için mühim olan, düşman tay canlı hareketi öldürmek, her ateşli hamleyi yarelerile virajlı ve etrafı kapamayan al eöndürmek demektir. İltimas akan ve coçak yarmalarda karşılaşmayı temin et şan berrak suyun yerine duran ve kokan mektir. Karşılaşma esnasında, 20 25 mi ramurlu bataklığı ikame etmek demektir. v« limetrelik silâhlarm, yer üzerinde hazır Nilıyet iltimas intizam, muvaifakiyet lanmış mevzilerden ateş etmesi de he zafcrden yüz çevirip perişanlığa. beceriksizsablanmak icab eder ve umumiyetle mü liğe ve hezimete avuc açmak demektir. said bir arazi parçasının iyi intihab olunİltimas. içtimaî bünyeyi, millî hayatı kemuş bulunması muvaffakiyetin temelini ıuiren zehirli hastalıklardan biridir. Bu teşkil eder. hastalığa karşı kendini tamamile koruyabiDış manzarası normal bir tuzak trenine len millet, bilmem, var mı? Hyatta zararlan saldıran on beş yirmi tayyareden yerine hergün görülen bu derdden kurtulmak için, göre yüzde ellisini düşürmenin bile kabil hepimizin büyük bir manevî salâbet ve iraolacağı düşünülürse her trenin bir tuzak de kuvveti göstermemiz lâzımdır. treni olduğu şüphesini uyandırmanm faydası kendi kendine meydana çıkar. Bu harb. yalancı söz teminatından ol maz denmiş vasıta ve tarzlara kadar muvaffakiyet için baştanbaşa tuzağa dayonmakta olduğuna göre, tayyare tuzaklannı bu harbe yaraşan mükemmel bir tertib clarak kıymetlendirmek, bize çok doğru görünmektedir. Kanaatimizce, teknik taraflan iyi işlenPolatlı (Hususî) Cumhuriyet Türkiyesi mi? bu tuzaklar sayesinde düşman tay yarecilerine korku vererek hava taarruz makineli çiftçiyi yurdumuza yaydı. Ziract larının zarar ve tesirlerini asgarî hadlere Vekâleti kombinalar teşkilâtımn biçer döğer harman makineleri günde iki yüz bin indirmek, mutlak surette, mümkündür. Şakir Hazım ERGÖKMEN kilodan fazla tertemiz taneyi tarladan piyasaya arzediyor. Sayın Ziraat Vekili Muhlis Erkmenin çok kıymetli ve iktısadi olan bu eseri karşısında Türk köylüsü minnet vt şükranlarıru bizzat Ziraat Vekiline sun mak fıvsatını buldular. Polatlı ve köylerınde faaliyette bulunan biçer döğer harman makinelerini teftişe gelen Ziraat Vekili Muhlis Erkmen Bacı, Karahöyük, Üçpmar ve Sakarya köylerini gezerek makineleri ve çiftçileri tarlalarda görmüş ve her gördüğü köylüye çok samimî olarak makineler hakkındaki düşüncelerini söylemelerini rica etmiştir. Aldığı bütün cevablarda köylüler h*r baLondra 17 (a.a.) Avam Kaınarasında kmıdan memnuniyetlerini ifade edecek keişçi meb'uslardan Price, Çanakkalenin kon lime bulamadıklarını söylemekle beraber trolunda tadilât yapılmasına dair Sovyet daha bir çok makineler gönderilmesi için hükumeti tarafmdan Türk hükumetine ya licalarda bulunuyorlardı. Makine sayesinde pılan teklifler hakkında ne gibi malumat harman müddeti, bir gün hatta yarım gün mevcud olduğunu ve bu teklif lerin mahiye gibi kısa bir zamanda halledilmiş bulun maktadır. Dört beş gündenberi faaliyete getini Hariciye müsteşarından sormuştur. çen makineler binlerce dönüm tarlaları Butler yazı ile verdiği cevabda şöyle deharman edip milyonlarca kilo buğday. arpa miştir: ve yulaf tanelerini tertemiz piyasaya arzet« Lord Halifaks'm bildiğine göre, Sovmiş bulunuyorlar. yetler Birliği tarafmdan Türkiye hükumetine Çanakkalenin kontrolu meselesi hakkında hiçbir teklif yapılmamıştır.» Polatlı çiftçileri Makine harmanından minnetlerini bizzat Ziraat Vekilimize anlattılar Bogazlar icin Sovyetler, Türkiyeye teklif yapmamıştır Avam kamarasında bir suale Butler cevab verdi Stalitı Yoldaş Yeni İngiliz sefirile uzun bir mülâkatta bulundu Londra 17 (a.a.) Reuter: Reuter a jansının diplomatik muhabirinin bildirdiğine nazaran İngilterenin Moskova seî'ri Stafford Cripps'in 1 temmuzda Kremlin de. M. Stalin tarafmdan kabul edi'.di«i ve karşıhkh ve umumî menafie müteallik meseleler üzerinde konuçmada bulunul duğu bu gün Londrada ifşa edilmiştir. Kendi kendimizi tenkid ^ • Venezuella, Milletler Cemiyetinden çekildi ( KISA HABERLErT^) an muaftır. Eğridir gölü mecrası temizleniyor İsparta, 17 (Hususî) Eğridir ^ölünün necrasını temizleyerek feyezana ve etrafa sıtma yaratmasına mâni olmak için ısah ameliyesine girişümek üzeredir. Nafıa >u işleri idaresi reisinin reisliğinde bir he'et gelerek tetkiklere başlamıştır. * Stokolm, 17 Haber alındığına göre Almanya, İsveç, Belçika, Holanda ve Norveçteki diplomasi mümessillerini geri çağırmağa davet etmiştir. * Sofya, 17 (a.a.) Yugoslavya Nafıa Nazırı Miko Krck, Kral Boris tarafmdan kabul edilmişür. Mumailey, Başvekil Filov ve HaricVe Nazırı Popov ile de görüşmüstür. Kalas elektrik fabrikası berhava oldu Bükreş 17 (a.a.) Kalas elektrik fabrikası bu sabah şiddetli bir infilâk netıce sinde berhava olmuştur. İnfilâkın sebebleri malum değildir. 5 kişi ölmüş ve yaralanmıştır. Askerî makamlar tahkikata başlamışlardır. tekrarlamasına meydan kalmadan, kızı baskın çıkmıştı. Saliha evvelâ Halenin bu bahsi açmaktaki cesaretine, sonra bu kadar düzgün ve muntazam söyleyebilmesine ş?.ştı. Kıanın ilk defa bu kadar uzun konuştuğunu duyuyordu. Yarabbi, dokuz sene içinde ne inkılâb! Saliha kızının Amerikan mektebinde Türk muhitinden uzakiaştığını, ana dilini unuttuğunu, mühim bir mevzuda merammı türkçe ifadeden âciz oldufeunu zannediyordu. Zannettiği kadar değilmiş. Sonra Halenin kendini mütlaiaasmdski mantıkı da o kadar bozuk değildi. Söylediklerine cevab vermek için epey düşünmek lâzım geliyordu. Salihanın cesaretini kıran şey, cevab verecek olursa, ise esasları münakaşa etmekten başlamak lâ. zımdı. Dün akşam Azizin dediği gibi «esasta anlaşamıyorlardı.» Salihanın ayıb telâkki ettiği şey. Hale için de, Aziz için de meşrudu, tabiidi. Fakat Salihanın eski fikirlerine hiç uymamakla beraber, kızının sözleri arasında hoşuna gidenleri de vardl. Meselâ arkadaşhk teklifi... Kızile dost olmak. tam manasile mümkün değildir ama bir dereceye kadar dost olmak Salihayı cozbeden bir hayaldL Bunu düşünürken, de Cenevre 17 (aa.) Venezuella, verdiği ihbar 11 temmuzda nihayet buldugundan bu tarihten itibaren resmen Milletler Cerıiyetinden çekilmiş bulunmaktadır. Sovyetler Rumanyadan mevkuf komünistleri istiyor Ne%>york 17 (Hususî) Sovyet hükumeti, Rumanyada me\ikuf bulunan 300 kornünistin derhal tahliye edilmesini Bükreş hükumetinden taleb etmiştir. linmişti. Saliha, söyleyeceği şeylerin kendisini gene biraz ihtiyarlatacağını hissediyormuş gibi elini yüzüne götürdü ve gözlerinin altmdaki buruşukların üstünden geçirdL Sonra kaşlarını kaldırdı^ derin bir nefes aldı ve başladı: Bazı güzel hislerine ve fikirlerine çck memnun oldum. Çalışmayı seviyorsun. Ben de geldiğimdenberi buna biraz dikkat etnıiştim. Şimdi daha açık görüyorum. Çok memnun oldum. Hakkm var. Ana kız bız biribirimizi tanımıyoruz. Uzun ayrılık se. nelerinde biribirimize dair uzaktan duyduğurnuz şeylerden başka bir şey bilmiyoruz. Bunlar da yalan, yanlış, mübalâüalı olabilir. Birbirimizle anlaşmak için de ilk defa böyle açık konuşuyoruz. Ben cesaret edemiyordum. Senin feveranlarından korkuyordum. Fena bir münakaşa aramızdaki uçurumu büsbütün açabilirdi. Sen resaret ettin. Bunu çok beğendim. İşte aramızda bir fark. Sen serbest büyüdün. Bu. serbest terbiyenin güzel taraflarmdan biri. Kadma insanca konuşmak cesareti veriyor. Onu sünepelikten kurtarıyor. Ben bu kadarma aleyhtar mıyım sanıyorsun? Ben bir kız evinde kapanıp kalsın, kimseyle teması cl [Baştarafı 1 inci sahifede] Bu hakikatin hükumetçe ergeç takdir olunacağını umuyoruz. Esası şekle feda eden jtmdifct sönif tarzından bizim istijade etmemekliğimiz pek çok cihetlerle doğru. olmazdı: Ezcümlm muhterem okuyucu kütlemize karşı göstermeğe mecbur olduğumuz ve her zaman seve seve ihtiyar ettiğivıiz ve edeceğimiz fedakârlık bakımmdan. 0nun için işte biz de ayni metodu takib ederek (Cumhııriyet)i tekrar altı sayfa halinde neşrediynruz. Hareketin kararname ruh ve maksadile tam ve kâmil bir tezad teşkil ettiğinde füphevıiz yoktur. Fakat bunun. mes'uliyeti bize aid değildir. Ortada tashih olunacak bir sakathk fıulunduğunun nihayet hükumetimizce de anlaşılması befcienebilir. Hatta mevcud ka. rarnameyi ilga ederek eski hali iade etmek bile bir hal şeküdir. Çünkü şimdiW a'tı sayjalarda qazete kâğıdlanntn bir kısmı Jccsilip atümak suretile heder ediliyor. $ i p he yoktur ki kararnamenin gayesi bu değildi ve bu olamazdt. Hakiki bir tasarruf temin olunamtyacak olduktan sonrn bîrakılsın da bari doğru dihrüst altı saırfa etknhm. * • masın, konusmasın, çslışmasın, yaşamasın mı diyorum? Sen de beni yanlış taruyor. sun, Hale. Baban söylememiştir sana belkL Ben tâ gencliğimdenberi, taalii nisvan cemiyetlerinde filân, Türk kadınınm hürriyeti için çok çalıştım. yavrum. O zamanın (bakayım? bundan yirmi üç, yirmi beş sene evvel... Sen daha dünyada yoktun.) O zamanm kadın mecmualarmda (çünkü o zaman bir kac tane kadın mecmuası vardı.) benim makalelerim de çıkmıştır. Hep. sini sakladımdı ama Nişantaşı yangınında yandı. Acırım hâlâ. Ben de o zaman kadmlarımızm kümes hayatı yaşamalarına, kızlarımızm miskin ve kapalı büyüHilmelerine aleyhtardım. Şimdi taraftar mıyım? Hayır, şimdi de aleyhtarım. Fakat bu serbestlikte. bu açıklıkta o kadar ifrata gidildi ki ben bile bu kadarına tahammül edemiyorum. Bak meselâ, senin fikirlerin arasında hepsi iyi: Çalışmayı seviyorsun, sporu öteki eğlencelere. balolara tercih edivorsun. yalandan nefret ediyorsun. ?çık konusuvorsun. ne püzel bunlar... Keşki bu günkü kızlarımızın hepsi böyle olsalar.. (Arkası vat) Tefr.ka : 15 3enim müsaid bir zamanımı bekler. Ondan ionra yavaş yavaş bana... nasıl derler... bala yavaş yavaş... telkin yapar. Tabiî muiraffak da olur. Çünkü bilir kadın psikolojisini babam. Halbuki arkadaşlanm var. aabalarından gözleri yılmış. Anneîerinden ie her şeyi saklayorlar. Ne oluyor? Gene flörtleri var, fırsat buldukça gezip eğ'eniV'orlar, fakat ailelerinden habersiz.. Daha İyi mi bu? Asıl fenalık bunda degil mi? Neler oluyor, biliyorsunuz, duyuvorsunuz tabiî... Bence ahlâksızlık işte bu gizli yapılan şeylerdir. Babamdan hiçbir şeyimi gizlemem ben. Fenalık fîkrile hiçbir şey yapmadığımı da bilir babam. Faknt sizden fizlerim. Çünkü her hareketimi ayıblarsitlz. Kendiniz benim yaşımda sigava içtiğinız halde sigara içmemi bile avıblarsınız. Mecburum sizden saklamağa. Saklamasam Yazan : SERVER BEDİ aradaki sevgi incinir, belki biribirimizden soğuruz. Hem ben yirmi yaşını geçmiş bir kızım. Eğer şimdiye kadar kendimi idare etmesini öğrenememişsem bundan sonra da öğrenemem. Nasihatiniz, müdahalen'.z faydasızdır. Sizin de bana arkadaş olmanızı isterim. Buna da tenezzül ediniz lutfen. Far. zediniz ki ben sizin kızınız değilim, hurada biı misafirinizim. benimle dost olmuşsunuz... Farzediniz ki biribirimize kalbimizin en gizli köşelerini açıyoruz.. Biribirimize tahakküm etmeği, biribirimize isyan etmeği düşünebilir miyiz? Nihayet dostça fikirlerimizi söyleriz... Değil mi? Hale yoruldu, derin bir nefes aldı. bu sefer annesine yakın bir koltuğa oturdu. Saliha bir suçlu gibi öniine bakıyor ve düşünüyordu Bu sözleri Nezahet dinlemeliydi. Salihanın ona söylediklerini Haleye Itaüarı

Bu sayıdan diğer sayfalar: