20 Aralık 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

20 Aralık 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 20 Birincikânun 1940 0, herkesin titrediği haddimizi bilmemiş Abdülhamidin huzu ve Mithatlar, Suaviler gibi şarlatançocuklar bile onun runda bile haki lara bu yolda şerik en çok neyi sevdidiğini hakikî manakati söylemekten olmuş oluruz.» Ke yordu. Namık sile öğrenmiş bulumalin hiç sevmediği nuyor. çekinmezdi ^ ^ ^ bir adam varsa o da Namık Kemal gi bi beşikten mezara kadar yalnız bir aşkı, bir gayeyi terennüm Sevdikleri Sevmedikleri % Namık Kemali anarken 0 İDoğrn değil mV.\Ramililerin otobüs derdi Ramililer nanıına müteaddid imza ile acıklı bir mektub aldık: «Eskiden nahiyemizi şehre ba|Iıyan tam dokuz otobüs vardı. Bu miktar azala azala tek otobüse indi. O da bir haftadır ancak intizamsız seferler yapabiliyor. Şimendiferimlz, vapnnımuı, tramvaytmn yok. Bu kışta kıyamette sabah, ak?am hal. kımız yollarda perişan oluyor. Yal. nıı Üniversiteye, liselere, orta okullara gidip gelen erkek ve ku üç yüz evlâdımız var. Bn Taıalhların hali büsbütün merhamete şayandır. Hiç olmazsa Edirnekapı ile nahiyemiz arasuıdaki kısa hatta otobüsle fidip jelmemiıe imkân verilse bi* gene razıyız. Bu vaziyet karşısında Beledljetnizin • bir çare bulamadıgl takdirde . aralarında difer naklrye vasitaları mercud mıntakalardakİ Otobüslerden bir kıstnının Bami ile Edirntkapı arasında sefer yapmalarım temin etmesl lâzımdır, diyornz, Nakil vasıtalarında halka yeni kolaylıklar bulunuyor D Tramvay durakları ve iş saatleri ayarlanacak; arabaların eksikleri haricden temin olunacak; otobüsler ısmarlanacak Evvelki günkü nüshamızda halkın nakil vasıtaları bulmakta sıkıntı çektiğinden ve bilhassa sabahları erken iş başıAa gitmek mecburiyetinde olanların tramvay tevakkui mahallerinde birlklp durmakta olduklarından bahsetmiştik. Ha vaiarın da soğuması üstü açık yerlerde tramvay bekleyenleri müşkül vaziyete •okmaktadır. Bu hali gözönüne alan 1«tanbul Blelediyeu keyfiyeti tetkik ve ioab eden tedbirleri almak üzere Belediye reis muavini Lutfi Aksoyun başkafllığında bir komiayon teşkil etmİfüf. Eiek trik, tramvay Ve tünel işletmeleri müdürü Hulki Eremle Emniyet müdürlüğünden ve tramvay idaresi triurakıblarindan teşkil edileh bu komisyon bugUhlerde toplanacak, hangi hatlann kaldırılabileceğini ve başkaca ne gibi çarelere başvurulabileceğini araştıracaktır. Bilhasta meebürî tevakkuf mahalleri arasında bulunan ihtiyat tevakkuf mahallerinin kaldırıbnast düşünülmektedlr. Bu suretle arabalar daha hızla gidebilerek sefer adedinl artırabileceklerdir. T r a m v a y l a n n eksikleri Tramvay idaresine lüzumiu olan bazı maddelerin, bu meyanda ray ve saırenin serbest dövizle tedariki için alâkadar firmalara başvurulmuştur. Diğer taraftan Devlet Demiryolları İdaresi kendi ambarında mevcud raylardan verebilırse bunlar Üsküdar hattmda kullanılacak ve oradaki raylardan bir kısmının İstanbul tramvay yollarındaki eski raylarla değiştirilmesine imkân hasü olacaktır. Bilhassa sabahları tesadüf edilen izdihamın önüne geçmek için memurların mesaiye başlama saaünin değiştirilmesine lüzum gösterilmektedir. Bu suretle talebe ile memurlar ayni saatte yola çıkmamış olacaklardır. dan endişeye mahal yoktur ve hiçbir tehlikenin de melhu* olmadığı beyan edilmektedir. Tramvaylarda birinci mevki için yedi, ikinci mevki için beş kuruşlu vs butün hatlara şamil olmak üzere yeni bir tarife tatbik edileceği yaalmıştı. İdare bu husustaki esbabı mucibe layihasıru hazırlıyarak Nafıa Vekâletine göndermiş ür. f Şehir ve Memleket Haberlerl ) IHEM NALINA MIHINAİ Almanyanın Italyaya yardımı ~"*~* şair Nevresti. Zavalf | l / lı bir divaneden başka birşey olmıa n J 1 e ' * • • •"•'"•"•«'•'^•^• •• y •• Nevres bir şii rinde Kemal Beye hücum etmişti. Bu hücumun cezasını Ziya Paşa ile beraber «Tahribi Harabat» ta çekti. Kemal, genc Osmanlıların can düşmanı Âli Paşadan nefret ettrği kadar Abdülhamidin ilk müstebid icraatına alet olan Cevdet ve Ahmed Vefik Paşalardan da hoslanmazdı. Zeynelâbidin Reşide yazdığı bir mektubda Cevdet Paşa aleyhinde ağır ithamlar vardır. Divan şairleri arasında, üslubunu gencliğinde meşk ittihaz ettiği Nefi ile Nedimi beyenirdi. Bununla beraber eski şiirin o çözülmez kaidelerini, manasız kelime oyunlannı, İran mukallidllğini hiç sevmiyordu. Avrupa edebiyatını tet. kik ettikten sonra Nedim ve Nef'iden Bır gün Abdülhamidin saraıynda mı bile soğumaya başladı: zıkai hümayunu dinliyorlardı. Hünkâr: mElvermedi mi Nedim ve Nefi? Mızıkayı lslah ettim, siz nasıl butŞiirin biıe var mı hiç nefi? luyorsunuz Kemal Bey? diye sordu. «En parlağı en büyük yalandır. O: «Doğrujunu bul beni inandtr. Fena değil efendim!. eevabını ver. O edebiyatta faydah olmayı, halkı di. Bu sırada huzurda bulunan damad Mahmud Paşa, riya dolu bir hisle Ke tenvir etmeyi, açık ve sade bir lisan kullanılmasını istiyor ve bunda muvafmali tenkid etmek istedi: Fena değil ne demek! dedi Mı. fak olamayınca kendini bile tenkid edizıkai hümayun gibi bir mızıka takımı yordu. Hâmide yazdığı bir mektubda şöyle der: Avrupada bile yoktur! Kemal Bey gibi bir adam böyle bir « . . . Tezyinl elfaza olan şevkini söymüdahene karşısında susamazdı. Nite lüyorsun. Bu ifaden bana vicdanımı kim Paşaya lâzımgelen cevabı vermek. tasvir demektir. O itiyadın Allah belâte gecikmedi: sım versin! Babama mektub yazarken Mızıkai hümayun gibi orkestralar bile münasebetsiz bir kafiye yapmakAvrupanın kafeşantanlarında bile var tan kurtulamıyorum. Oönlümce güzel dır. Padisah huzurundayız. Padişaha söz, frenk gelinlerinin tel fistanı gibi gayet sade, gayet tabii olmalı, hattâ yalan söylemek olmaz. o tel fistanlar setrettiği vücudün pem. Kemal Osmanlı hükümdarlan arasında en çok Sultan Selimi sever, merd be rengini nasıl hayal, meyal gösterirse ve yiğit bulduğu o hükümdarın daima lâfzm rikkati de havi olduğu nükteleri dikkatli bir nazar karşısında bütün, bütakdirham olurdu. tün ihfa etmemeli s > Gene bir gün Abdülhamidin yanınKemal uyku ve istirahati sevmez. dadaydı. Vatan şairinin mahlu biraderi i. le münasebetini hatırlayan vehimli Pa ima faaliyetten zevk alırdı. Kendi karihasmdan doğan: dışah şöyle garib bir sual sordu: Mevta yaraşır var ise rahat döşeğinde Kemal Bey, beni mi çok seversiİkdamü mesai gerek erbabı hayata nız, yoksa biraderi mi? Beyti ayni zamanda onun hayat for. Kemal derhal kısa ve kestirme bir mülü idi. cevab verdi; Hayatını daima istihkar eden aziz Sultan Selimi Padişahım!. vatan şairimiz, vatan için her zaman Halbuki böyle bir sual karşısında ölmeye hazırdı; fakat ölmeden evvel kım olursa olsun her halde mülâyim mılletini biraz mes'ud görmek istiyorbır cevab verir ve henüz mahiyetini du. Ne yazık ki. 93 felâketmi de görbelli etmeyen Padişahın teveccühünü dükten sonra gözlerini yumdu. Onun kaybetmek istemezdi. Abdülhamid, Kene kadar bedbaht. ne kadar mahzun ölmali elde etmek için çok uğraşmış fa düğünü hatırladıkça, «Ah mümkün ol. kat bu müthiş adamm hiçbir rütbe ve saydı da Türk milletinin bu mes'ud ihsanla tebdili meslek etmiyeceğini angünlerini görseydi!» demekten kendiladıktan sonra İstanbuldan uzaklaştırmi alamıyorum. maya karar vermisti. Vatan şairinin hakikî değerini takdir Kemal Bey, muasırı olan şairler aiçin, yalnız tercümei halini ve birkaç rasmda en ziyade Hâmidle Ekremi se. şiirini değil, hattâ bütün eserlerini overdi. Bilhassa Hâmid Beyin yüksek kumak flahi kâfi gelmez. Yaşadığı de. ' zekâsmı ilk defa o takdir etmişti. Ona: vir, içinde bulunduğu şartlar ve bu mu«Seni muhatab etmek için adından bühite rağmen hayatı düşünülürse Namık yük bir kelime bulamıyorum Hâmid' Kemalin hakikaten çok yüksek ve fev diyordu Allah zihnini güneş kadar kalbeşer denecek derecede cesur bir parlak yaratmış. Çalış, çalış! Ben ede. in=an olduğu anlaşılır. biyatı Osmaniye için tasavvur ettiğim Zannedersem, onun yaşadığı devirde ulviyatı bin türlü hissiyatla karıştırdım; âsarımı istediğim dereceye getireme o devre tekaddüm eden üç asır içinde: den kahraman bir şaire cihan efle. biyatında bile nadir tesadüf olunur. Hâmidin dediği gibi, bizde vatan muhabbeti Namık Kemale kadar uhrevî bir hlsti. O bu mistik duyguya yepyeni bir heyecan ve hayatiyet manası verdi. Kemalin şahsî muhabbet ve husumet. lerinde bile yalnız vatan ve millet kaygusu hâkimdir. O yurduna faydah bulduğu her şeyi sever ve saltanat mev. kiınde dahi olsa memlekete zararh gordüğü her şahsı ezmek ve devirmek isterdi. Kemal en ziyade riya ve müdaheneden nefret ederdi. En sevgili dostu Ziya Paşayı bile Abdülâzize yaz. âığı kasideler yüzünden fena halde hırpaladı. Yeni tramvay tarifeu Doğru değil mi ? Bir katilin davasına.. . başlandı . * Gündüz yanan lâmbalar Gündüzleri sokaklarda bazı lâmbaların yanmakta olduğu görülmektedir. Yap tığımız tahkikata nazaran bu bazı lâmbalardaki ampullerin kuvvetini denemek üzere yakılmaktadır. DünkÜ celsede fahidler feci cinayetin tafsilâtını anlattılar Bir müddet evvel, Ortaköyde Pişmişoğlu sokağında 86 numaraiı evde, beraber yaşadığı tütün işçisi Haceri öldüren gene tütün işçisi Faik Hüseyin oğlu, İstanbul birinci ağırceza mahkemesine verilmişü. dün bu muhakemeye baçlanmıştır. Tahkikata göre, suçlu. cinayet sırasında beç ay beraber yaşadığı Haceri son deıecedp kıskanmakta ve kadının, evvelcs iki sene birlikte oturduğu KefflaJ bir türlü unutamadığım, onunla mektub laştığını ve buluştuğunu sannıakta idi. Bu kanaatle, bir gece kadının vüeu dünü bıçakla delikdeşik eden Faik, suçunu ikrar yollu verdiği eski ifadelerine karşı, dün mahkemede >Ben, kendime malik değildim, hi; birşey hatırlanııyorum» demistir. Mahkemede şahid olarak Beşikiaş komiser muavini 88 numaraiı Ahmed Aydınla cinayetin işlendiği evde kiracı olarak oturanlardan 12 yaşında Zehra, annesi Ayşe ve öldürülen Hacerin enası Nebiye dinlenilmişlerdir. Şahid ifadelerine nazaran, cinayetten birkaç gıin evvel, Hacer, aldığı tKemal» imzalı bir n'ektubu, Zehra ismindeki küçük kıza okutmuştur. Mektub «Dolmabahçe sarp.yı önünde seni saat onda beklerim» mealindeymiş. Hacer, mektubda yazılanları öğrenince, «aman, bu adam da benim yuvamı bozmak mı istiyor, nedir» diyerek, mektubu yırtmıştır. Vak'a gecesi de, Faik, yanında Hacer ve Nebiye bulunduğu halde, Zehranın yattığı odaya gelmiş, kıza uyandırmış, mektub mealini tekrarlatmıştır. Böylece aralarında hafiften bir kavga başla mıştır. Odada bulunan Zehranın ağabeysi Osman, cmademki randevuya gitmemiş, sen de işi uzatma» diye, hâdiseyi yatıştırmak istemiş, fakat buna rağmen, Faik işi uzattıkça uzatarak bir aralık Hacerin «Ben seninle ayni odada yatmaktan korlcuyorum» demesi üzerine büs bütün hiddetlenmiştir. Bu hiddetle bi çağını çektiği gibi kadını kanlar içeri sinde oradaki yatağa sermiştir. Hatta kadın öldükten sonra da, «Eğer ölmediyse, işini tam bitireyim» diye tekrar odaya dönmüş, fakat kiracı Ayşenin oğlu Osrnan »Öldü, daha nesini öldüreeeksin» diye kendisini önlemiştir. Mahkemede, şahidler taraftndan vakanın cereyam bu suretle anlatılırken, Faik, boyuna «Hacer bana sövdü, beni kovdu. o ciheü sakhyorlar» diye itirazda bulunuyordu. Muhakemenln devamı, baska bazı şahidlerin çağırılmasına bırakıldı. Tünelin kablosu Tünelin cer kablosunun değiştirilmesine lüzum olduğu murakıbların rapo runda bildirilmişti. Tramvay idaresi İngilterede bu çeşid kablolar imal eden bir kumpanyaya müracaat etmiştir. Maamafıh şimdiki kablonun daha üç aylık ömrü vardır. Bununla beraber tünelin daimî surette firen tertibatı mevcud olduğun Otobüs sîparisi Belediyenin serbest dövizle otobüs satıa almasma müsaade edilmesi üzerine bazı Amerikan firmaları Tramvay ve Elektrik İdaresine müracaatle otobüs satmak teklifinde bulunmuşlardır. Bu tekiifler tetkik edüdikten sonra en muvafıkile bir anlaşma yapılacaktır. Hududlarda bizi beklcycnlere yardım * Kizılay Kurumu dün bir beyannam» nefretti Kan davası FVat bereket versin sadece Mezbaha kanı mevzuubahs! Karaağac Mezbahasımn gelecek seneye aid kanlannın toptan satılmasına karar verilmssi ve bu satış için de ayın 23 üncü günü tayin olunmuştur. Fakat baslt gibi görünen bu hâdise bir sanayi şubeslni ve sanayi işlerile alâkadar makamlan günlerdenberi ehemmiyetle meşgul etmektedir. Kontrplak fabrikalan kontrplâkları teşkil eden sahifeleri yekdl&erine yatnştırmakta kan kullanırlar. Evvelce haricden bu sanayi subeslnde kulla . nılmak üzere kan geliyor ve Karaağac Mezbahasımn kanlan da büyük bir kıymet arzetmiyordu. Fakat bu gün vaziyet bir aksidır. İstanbul Mezbahasımn senelik kan hasılatı olan 50 ton, şehrimizde mevcud beş kontrplak fabrikasınm yılhk ihtlyacınm üçte birl ra,ddesinde olmakla beraber gene ehemmiyeti bulunmaktadır. Bunun için kontplâk fabrikalan Belediyeye müracaatle Mezbaha kanlannın gene azaml fiat Uzerinden fabrikalar arasında takslmini teklif ederek eğer bu artUrma şeklile verillrse bir fabrikanın üzerinde kalıp hem dlğer fabrikalann kapan masına sebeb olunacağını. hem de iili bir inhlsar ve fiat tereffüüne yol açılacagını gözör.üne koymuşlardır. Pa kat Belediye bu teklifi kabul etmemiş. arttırmaya iştirak edebileceklerlni fabrikalara blldirmiştlr. Dün dört yanma vak'ası oldu Mangaldan etekleri tutuşan bir kadın feci şekilde öldü Galatada oturan 85 yasında LAtlfenin etegl, mangaldaki ateşten tutuş muş, etraftan yetişilinciye kadar, kadın, vücudünün muhteUf yerlerinden yanmıştır. Bedbaht kadın sıhhi imdad otomobilıle kaldınldığı Sürp Agob Vakıf hastanesinde ölmüştür. ir Beşlktaşta oturan Flkret isimli altı yaşında bir çocuğun da, gene mangaldan elbisesi tutuşarak, vücudünUn muhteUf yerlerl yanmış, kavrulmuştur. Fıkret, Şişli Çocuk hastaneslne ağır yaralı olarak götürülmuştür. •ie Galatada bir demlr fabrikasında işçi Receb, karpit fıçısını çekiçle açarken, iştlal neticesi, gözünden ağır surette yara'anmış ve Senjorj hastanesine yatmlmıştır. + Necati ismlnda bir şoförün. Balatta bir garajda mum ığışında otomobil tamir ederken. mum benzin deposuna düşmüs, etrafı alevler sarmıs, şofor muhtelif yerlerinden yanarak yara bere içerisinde Balat hastanesine kaldınlmıştır. Yangın, İtfaiye tarafından söndürülmüştür. D talya, Arnavudlukta çanak tuttuğu darbeji yedikten, Mısırın gaıb çöliinde ise, sert bir İngiüz hamlesile Libyaya atıldıktan sonra, Almanyanın, iıiüttefikine nasıl yardım edeceği münakaşa edilmeğe başladı. Bu arada, İtalyanın Alman ordulan tarafından işgal edileeeği lâkırdısı ortaya çıktı. Bu, İtalyanın Rumanyaya dönmesi demekti. Dün, bütün gazetelerde çıkan bir haberde şöyle deniliyordu: «Şimdidcn İtalyaya 50,000 Alman askeri gönderildiğine dair Belgraddan alınan haberler henüz teyid edilmemiştir. Bu haberin doğruluğu hakkında Londrada şüphe edilmektedir.» Buna rağmen, dün, gene, ecnebi radyolarına atfen, bazı rivayetler dolaştu Italyanın Alman askeri tarafından işgali olmıyacak birşey değildir amma bu, ancak, İngilizlerin, İtalyanın bir tarafına asker ihrac ettikleri zaman, yahud da İıalyada isyan çıkması ve bu isyanı İtalyan ordusunun iştiraki takdirinde mümkün olur. Her iki ihtimalin de, henüz zamanı değildir. Alman ordusunun, İıalyanlara yardım için, İtalyan topraklarına girmesinde ise mana yoktur. Çünkü İtalyada eksik olan şey asker değildir. Sinyor Mussolininin bütün dünyaya tenünat veren meşhur nutuklarını ne çabuk unuttunuz? O, ikide birde, İtahan emel ve ihtiraslannın 8 milyon sungüye istinad ettiğini söylemez miydi? Bu 8 milyon süngüden kırılan veya düşürülenlerin sayısı. henüz 80 bini bulmadığınl biliyoruz. Muhtelif cephelerde harb edenler de 800 bin tahmin olunabilir. Mütebakisi İtalyadadır; fakat sıkışık cephelere sevkedilememektedir. Çünkü arada Akdeniz vardır. Akdeniz ise İtalyanlann .Bizim deniz» diye tesahub etmelerine rağmen, «Deniz kadın gibidir, inan olmaz» sözüne uygun bir îettanlıkla Ingiltereye gönül vermiş ve İtalyaya ihanet etmiştir. Bu yüzden İtalyanlar, denizaşırı yerlerde bulunan ordularını takviye edememektedirler. Ortada Akdeniz bulundukça Alman ordusunun İtalyaya yardım için Triyesteye, Venediğe, gelmesinden, hatta çizmenin topuğuna veya ucuna inmesinden hiçbir fayda çıkmaz. Alman ordulan da. İtalyan askerleri gibi, Akdeniz kıyılarına gelince duracaklardır. Müslümanlığı neşir için büyük gazalar yapmış ve zaferler kazanmış bir Arab kumandanı. Afrikada Akdeniz kenaıına dayandığı zaman, atını mavi sulara sürerek hatınmda kaldığına göre, şöyle birşey söylemiş: € Yarabbi, senin adına kasem ederim ki bu umman önüme çıkınasaydı ismini dünyanm öbür ucuna kadar götüriirdüm.» Şimdi, Akdenizin karşısında Sinyor Mussolini de böyle düşünmekte olsa geıektir. Alman ordulan da, İtalyaya gelirse başkumandanlan da ayni şeyi duşünecektir. Alman ordusu, şimdi, İtalyaya gire: se, bu, Sinyor Mussolini'nin prestiu i»,in, çok ağır bir darbe olur. İtalya haikı, Almanlan sevmediği için de, gelenleri fazia bir şey yapamıyacaklarından doIavı, halâskâr telikki etmiyeceklerdir. Bu yüzden Alman askerleri, İtalya ahalisi tarafından davetsiz gelen, sıkıcı misafirler addedilecektir. Bununla beraber, her zaman söylediğimiz gibi, Cermenlik Brenner'den Adriyatik denizine inmek emelinden vazgeçmiş değildir. Bu geçid, denizden 80 kilometre mesafededir vo lodos havalarda geçidin bulunduğu dağlara denizin, kokusu değilse bile rüzgârı gelir. Adriyatiğin şimal kıyılarında Trijeste ve Pola, daha 22 sene evvel, Avustnryanm elinde idi. Avusturya ise Cermenliğin Akdenize doğru uzanmış ve miıtemadiyen daha da uzanmağa çalışan kolu idi. Onun için Almanlar İtalyaya pirmek isterlerse de, İtalyanlar buna razı ohnazlar. Kınlay Kurumu İstanbul ksza teşkllâu halka birer beyanname neşrederek sınırlanmızı bekliyen kahraman askerlerimize hediye vermek hususunda İsıanbul halkının müsabaka edercesine hamiyet gösterdiğini, fakat kış basmış olduğundan bu işte geç kalınmıs olduğunu ve hediyelerin biran evvel Kizılay şubelerine teslim edilmesi lürumumı tebarüz ettirmiştir. Beyannamede hediyelerin askerlerimize sür'atle gönderilmesi takdirinde faydah olacağının gözönünde tutulmasma ve ancak bu suretle Türk askerine şükran borcumuzun kısmen ol?ıın ödenmiş olabileceğine işaret edilmiştir. Bu beyanname evlere ve halka dağıtıltr.ıştır. MAARtFTE Askere giden üniversite müdavimlerinin vaziyeti Askerlik vazifesinl yapıp da Üniversiteye devam eden memurlardan bazılan staja çagırıldıklan için imtihanlara glrememislerdi. Bu glbl talebelerin tâbi olacaklan muamele hakkmda yeni bir karaı verilmiştir. Bu karara göre, stajda bulunduklan müddet zarfında talebelü: ve imtihan haklannı zayi etmiyecekler, terhisten sonra Üniversit* Rektörlüğü bunların vaziyetlerinl ayrı ayn tetkik ederek karar verecektir. Şimdiki halde hiç bir muamele yapılmıyacaktır. Bir çocuk f ındık yerken ölüverdi Şehreminlnde oturan Bahriye isimli bir kadın, iki yaşmdakl Aysel İsimli çocuğtma fmcUk vermiştir. Çocuk, fmdığı ağzında evirip cevirirken bir aralık boğulurcasma öksürmeğe başlamıştır. Birdenbire fenalaşan Aysel, baygın bir halde Gureba hastanesine götürülürken yolda ölmüştür. Adliye hekimi Enver Karan, cesedin Morga kaldınlmasına lüzum görmüştür. Tah!'i'<nt vapılmpktadır. Kısa Haberler l I if Hıristlyanlann Noel ve yılbaşı dolayısile bazı kimselerin çamlan kesmrkte olduklan görülerek bunun men'i lüzumu alâkadarlara tebliğ edllmlştlr. İf Nuıus tezkeresi bulunmıyanlann Darülâcezeye kabul edilmemeleri alâkadarlara bildirilmiştir. dım Bakalım sen getirebilir misin? Ge Sipihrin bahttnt, ikbalint hep payimal tirebilirsen milletin mürebbiyanı irfaeftim. nından madud olursun. Ben daima ŞL slekinde terki evlâdü iyal Hamiyyet mes nasiyi yadedebildiğim gibi sen de Keettım. mali yadedersin!». Hayatımdan müazzezken vatandan infisal ettim. Edebiyatta üstadı Şinası ise siyasiyatta en beyendiği sima Reşid Paşa idi. Sebatil azme m&ni bir deni dünya rm kalmtştır? Kendi havarileri arasında en çok Ebüzziyayı, Reşad ve Nuri Beyleri, pek Diyebilen ikinci bir babayiğit yoktu!. şavanı dikkat bir sima olan Manastırlı Hasan Adnan Giz Rifatı, Zeynelâbidin Reşidi ve Nâzımı[*] severdi. Buna mukabil Ali Suavi ile Ahmed Mithattan son zamanlarda hiç hoslanmazdı. Bir mektubunda: «Biz Ib Esrar tasıyan Bursa yolcuları n> Sina gibi, İbni Kemal gibi, Hombold Gumrük muhafaza ve emniyet kagibi bir âlim gecinmeye kalkışırsak çakçıhk bürosu memurlan Bursanın aşağı Derler köyünün muhtan ve iki ar[*] Sonradan Beyrut valisi olan Nâzım kadaşının vapurdan çıktıklan sırada Paşa ki sekiz sene evvel «Cumhuri eşyalannı aramışlar ve 22 küo esrar rso agustos Zafer bayramı pivan^o bulmuşlardır. sunda alman bir bilet etrafında davyet» te hatıratı çıkmıştı. açılmıştır. Davacı Şarbonun iddiasma gö re. dava ettiği Nazaret'le müşterek olarak. bir bilet almışlar. Bilet, 17.2 10 numarahdır ve keşidede 5,000 lira kazanmıştır. Lâkin bileti muhafaza eden Nazaret. ikramij'eden Şarbo'nun his sesine düşen parayı kendislne vermemiştir. İstanbul birinci asliye ceza mahkemesinde başlıyan muhakemede. davacı vekili İhsan Mukbil Ben, müekkilinln davasını bu şekilde anlatmış ve emniyef suiiptimal iddiasını ileri stirmüstür. Buna karsı Nazaret. «bileti yalnız ben aldım, aramızda ortaklık yoktur» demiştir. Bayile kâtibi şahid olarak dinle nilmişler. mubakemenin devamı, başk h°zı şahidler için kalmıştır. Şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerim incedayı dün 33'jah Denızyollan işletmesi umum müdürlüğüne Sırtsırta oturmakta olan yapışık kardeşlerin ikisi de yekdiğerine belli giderek burada umum müdür İbrahim etmemeğe çalışarak ellerindeki ayni Kemal Baybora ile görüşmüş, kendisingazetenin ayni sütununu büyük bir der. bazı izahat aldıktan sonra umum dikkat ve alâka ile okuyorlardı. İkisimudürlük servislerini gezmıştir. Siz Barbarosun hafidleri, denizlerin nın de yüzü sapsan idi. İkisinin de Vekil, bundan sonra beraberınde İbra yarınki hâkimleri en çok şerefli bir mes ayni derecede heyecanlı olduğu görühim Kemal Baybora bulunduğu halde leğı seçmiş bulunuyorsunuz. Bu meslek lüyordu. pıotrirle yüksek Deniz Ticaret mektebine bi/de uzun zamanlar maalesef himaye Yapısık kardeşleri bu kadar hevegıtmiş ve mekteb müdürü Süruri Dev den mahrum kalmıştır. Fakat şimdi Mü cana dusuren ve alâkadar eden bu yarimerden izahat almıştır. Cevdet Kerim nakale Vekâletinin en ehemmiyetli işi zıyı oknmak ister misiniz? «.... Memlokette Şehirde yasaincedayı öğle yemeğini Yüksek Deniz olarak ele almış bulunuyoruz » makta olan yapışık kardeşlerin biri Ticaret mektebinde talebe yemeğinden Vekil bundan sonra genc denizcüere, zphirlenerek ölmüştür. Doktorlar mayemiş, mektebi, dershaneleri ve atölyele dimya vaziyeti düzelir düzeimez ılk iş hirane bir ameliyatla ölen yapışık karri gezmiş, talebelerin mesaisi hakkmda olarak Deniz Ticaret mektebini beşinci deşin vücudünü diğerinden ayırmağa profesörlerden malumat almş, sonra ye kadar bitiren mezunların staj için ve kendisinin hayatını kurtarmaga mutalebeyi toplu bir halde görmîk istemiş Avrupa ve Amerika memleketlerine vaffak olmuslardır. Hayatı kurtulan yapısık kardes şimdi tammüssıhha ve ü; gönderileceğini müjdelemiştir. normal bir adam olarak dolaşmakta Cevdet Kerim incedayı toplanmıs olan Münakalât Vekili Yüksek Deniz Ticadır.» genc denizcileri teftkten sonra onUrla ret mektebinden sonra motör'e İstinye Avni havadisi ikisi de arka arkaya dok ve fabriksîarını tetkike gitmiştir. iki defa okudular. Sonra yekdiğerine görüserek demistir ki: Cevdet Kerim İncedavı geç vakte kadar belli etmemeğe çalışarak gazeteleri ke« Müdürünüz ve hocalarınız sizler hakkmda iyi şehadette bulundulpr. Esa İstinvede kalarak burada etrafile tetki mali itina ile katlıyarak iç ceblerine ye''estirdiler sriı sizden beklenilen de budur Şurasına knt vapmıstır. İkisi de tarif edemivecelkeri fevkaİsaret edevim ki yalnız derslerde iyi deMünakalât Vekili Cevdet Kerim İncereoeler elde etmeği kâfi göremeyi? Avni davı bueün Silivriye giderek orad3 yeni ISde bir haleti ruhiye içinde bulunu zamanda ivi ahlâk ve iyi seciye de lâ vapılmakta olan liman tesisatmı tetkik vorlardı. İçlerindeki his ancak artıV kurtulmaktan ümidinl kesmis bir kapzımdır. Fakat sadece iyi ahlâk sahibi ^rİpppVtir Vek'l D^^'^et Der^irvolîarımn tanm ufukta bir fener Rördüğü zamsm 1 olmak ve bilgisiz kalmak da hiç birçey ı Yediknledeki fabri >'>rını ve Yeşilköy duydugu heyecanla mukayese edilebitemin etmez. ihava istasyonunu da gezecektir. lirdt MüTEFERRtK Hastalara gitmiyen doktorlar Resmî vazifeleri olan bazı doktorlann otomobilslzligi ileri sürerek hastalara gitmemekte olduklan hakkındaki lddialar üzerine tahkikata girişilmiş ve buna kat'iyyen müsaade edilmemesi alâkadarlara bildirilmiştir. c Millî Piyangonun yeni gişeleri J Garib bir dava 17240 numaraiı bîlet kaç kisive aiddi? Manifatura tacirlerinin Hava Kurumuna yardımları Manifatura İhracat Birliginin Hava Kurumu için manifatura ihracat ta cirlerinin yapacaklan teberruları toplama işi büyük muvaffakiyetle yürü mektedlr. Bu işle meşgul komlte dün Hava Kurumıjıa ilk parti olan lOO.Oio lira tevdi etmiştir. Manifaturacılann Hava Kurumuna teberruu 300,000 lirayı bulacaktır. Bundan sonra bütün piyasanm Hava Kurumuna yapacaklar teberrulann toplanmasına başlanacakhr kl İstanbul piyasasının yapacağı tfu yeni teberruatın 2 mllyon liradan aşağı olmıyacagı muhakkak görülmekte • dir. İKTISAD Dünkü ihracat Dün İstanbuldan 175,000 liralık ihracat yapılmışcır. Bu meyanda bilhassa isveçe so<X> kutu çekirdeksiz üzütn, İsviçreye tiftik, Filistine elma, Macaristana fıncUk ihrac olunmuştur. Münakalât Vekilinin dünkü tetkikleri Cevdet Kerim İncedayı, Deniz Ticaret Mektebinde bir hitabede bulundu «Vekâlet mesleğinizi en esaslı bir iş olarak ele almıştır » lthalât Millî Piyango idaresi İstanbul merkezinin bulunduğu Dördüncü Vakıf handaki daireyi tadil ederek burada ilk defa olarak bir piyango gişesi açmıştır. Bu suretle Millî Piyango idaresi. biletlerini doğrudan doğruya Piyango idaresinden almak isteyen halka bu imkânı vermiş olmaktadır. Yeni gişe dün sabah merasimle açılmış ve şe h rin en merkezî bir yerinde olan gişe, çok kalabalık olmuş, bu arada yüzlerce bilet kısa bir müddet içinde satılmıştır. Resmimiz bu yeni Kiseleri eösterivor. Çok teşekkür ederim sevgili kardeşim. Bir sey değil iki gözüm. Afiyet olsun! Afiyet olsun! Dün, Rumanyadan memleketimize eczayi tıbbiye, çivi, kaplama, kâğıd, mukavva, cam, radyo malzemesi gelmiştir. îcra ve iflâs dairelerindeki dosyalarm tasnifi 9 10 senesinin bitmesi dolayısile icra ve iflâs dairelerindeki dosyalann tasnifi ve diğerlerinin devri için 30 ve 31 birincikânun 910 pazartesi ve salı ve •» , 3, 4 ikincikânun 941 perşembe, cuma ve cumartesi günleri ihtiyatî tedbir ve hacizle müddete tâbi Işler gibi acele mevad müstesna olmak üzere iş sa hlblerinin diğer müracaatlerinln kabul edilmiyecegi Müddeiumumüikçe ilân olunmuştur. = r.UçUk hikâye Yap'şık kard£ş!er Yazan : Murad Sertoğlu yalnız olarak yaşayabilseler, en gizli, en mahrem işlerine uzaklaştınlmaz bir şahid olan, bu sırtlanna mes'ud tir günah gibi yapışmış olan müstekreh eşlerden kurtulabilselerdi! v Kardeç? Ne var ? Bu gün ziyaretüne gelen. hani senin suratını bir turlü beğennvsdiğini söylediğin ve «bu adam bir hayduda benziyor» dediğin arkadaşım giderken bir kutu bonbon bırakmış. Çok n"zik adam doğrusu Bonbonlan da çok lezzetli. Alır mısın bir tane? Maalmemnuniye.. Ben de sana bu gün ziyaretime gelen ve senin bir meseleden dolayı kavga etmiş olup da aranıza glrerek zorla sizi ayırdığım ve senin «hapisane kaçkını herif» diye küfrettijin arkadaşımın bana hediye getirdıği lâtif şekerlemelerden takdim edeceğim. Ah, aceba bu kabil olabüir miydi? Acaba bu menhus yükten kurtul malanna imkân var mıydı? Fakat işte doktorlar bu mucizeyi yapmışlardı. Ancak bu ameliyatı yapışık kardeşler den biri öldüğü zaman muvaffakiyetle başarabilmişlerdi. KUçüklüklerindenberl kendllerinl mu ayene eden doktorlar ikisini ayıracak bir ameliyattan sonra sag kalmalarına imkân olmadığım söylemişlerdi. Ama ikisinden birinin hayatı pahasına da diğerinin kurtulmasının kabil olamıyacağım tasrih etmemislerdi. Hayır böyle bir şev dememişlerdi. Şu halde Sırtsırta dayanmış olduklan halde düşünmekte devam ediyorlardı: Ah böyle bir şey olsa! TJfak bir ameliyattan sonra şu melun yükten kurti'labilselerdi! Onlar da tamamile bür. tamamile ayn, tamamile Ertesi sabah yapışık kardeşlerin ikisini de yataklannda ölü olarak buldular. Kendılerini inceden inceye muayene eden hükumet doktoru, ikisinin de zehirli bir madde yemek suretile zehirlendiklerini ve bu sebebden dolayı öldüklerini tesDit ve ilân ettl. Bu vaziyet, hassas yürekli gazetecileri çok müteessir etti. Bütün gazeteler ertesi giinü şehrin bu ı?arib ve bedbaht ucubelerin'n ölümünü yazarlarken hemen müttefikan: Nüshası 5 kuruştur. cHayatın acısım yudum yudum iç lerinde tadan. talihin hazln bir cilvesi Türkiye Haric neticesinde bu kadar bedbaht bir şe. için için {uuııı fdiuıı ) kiMe yaşamaga mahkum olan iki za2700 Kr 1400 Kr Senelik vallı yapışjk kardeş, bu yeis ve ıztırab 1450 . Alü aylık 750 » dolu havatı sürüklemedense. buna ken800 > 400 > Üç aylık di ellerlle kat'î bir son vermeyl karar. 150 . Bir aylık Yoktur. lastırmışlar ve bu kararlannı büyük bir cesaretle her hangi bir vasıta Pa tedarik etmis olduklan zehiri içerek tatbik etmişlerdir. Bu içll ve hayatın meş'um oyununa tahammül edemiye Gazefemlze gönderllen evrak ve vazılar cek kadar duygulu olan iki yapışık neşredilsin edilmesin iade edilmez ve kardeşin hatırasım hürmetle Rnalım.» ziyaından mes'uliyet kabul olunmaz cümlesini kullandılar. CUNHURİYET Dikkat

Bu sayıdan diğer sayfalar: