21 Aralık 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

21 Aralık 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 21 B^mcikSnün T 940 Namık Kemal Hakkmda ufak notlar Münakalât Vekilinin dünkü tetkikleri Münakalât Vekili Cevdet Kerim İncedayı dün sabah Devlet Demiryolları Avrupa hattile meşgul olan Dokuzuncu işletmenin Sirkecıdekı merkezinde meşgul olmuş, bu hatta aid muhtelif meseleleri tetkik edip direktifler verdikten sonra buradaki tesisatı tetkik etmiştir. Münakalât Vekili, ciğla üzeri beraberine Mıntaka Liman reisi Refik Ayenturu alarak Trakyaya hareket etmiştir. Vekil Mıntaka Liman reisile beraber Silivride İstanbul Mıntaka Liman reisliği tarafından yeni yaptırılan mendirek ve rıhtımı tetkik etmiş ve bazı lzahat almıştır. Cevdet Kerim İncedayı akşam üieri şehrimize dönerken saat 18 de Ycşilköyden Devlet Havayolları İstanbul merkezini ziyaret etmiştir. Vekil, burada Devlet Havayolları Yeşilkoy istasyon müdürü Abdullah Bülbül tarafından kaışılanmış, ferıa ve yağışlı bir hava olmasına rağmen yeni yapılan üç pisti. meydandaki diğer tesisatı tetkik etT>iş. Yeşilkoy meydanın'i böyle modern bir şekilde teçhiz edilmiş olmasından dolayı memnuniyet göstermiş. bundan sonra istasyon müdürlük dairesinde yarırn saat kadar kalarak müdür Abdull«h Bülbülden idarî ve tekııik işler ve ihtiyacları sorarak bu hususta izahat almıştır. Yeşilkoy hava istasvonundan ayrılan Vekil dün geç vakit şehrimize dönmüstür. ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Padişah taclarına isyan eden baş! Mukaddeme Türk takviminde 19 uncu asır sırtmda büyük bir ölü ^ ^ ^ ^ ^ taşır: Namık Kemal!. Namık Kemal olmasaydı, «Vatam ı bir «vilâyet» veya bir «nahiye» sanan halka İkinci Mahmudun cübbe yerine ceket giydirmesi terzi vak'ası olmaktan ibaret kalırdı. Bizi Mustafa Kemale Namık Kemal hazırladı. Dün gece, Şislide küçük fakat kibar bir evde ipeklere sarılmış bir tutam kumral saçı yaşb bir Türk hanımefendisinin ellerinde ziyaret ederken onun için titredim. Bu, padişah taclarına isyan eden bir başın saçıydı, Namık Kemalin saçı. (1) Şeker hastalarına müjde Uzun müddettir bulunamıyan ensülin'in memleketimizde imaline pek yakında başlanıyor NALINA I MIHINA J Kendi düşen ağlamaz! ir kaç gün evvel, meşhur İ« talyan gazetecisi Sinyor Gayda, İngilterenin, dünyanm en muazzam İmparatorluğunun bütün zengia insan ve maizeme kaynaklarından istifade ederek fakir İtalyanın Libyadaki ordusuna çullandığmdan şikâyet ve taı zalliun ediyordu. Böyle bir şikâyet, buf İtalyan gazetecisinden ziyade bir Yunan gazetecisinin ağzına yaraşırdı. Bununla beraber, Sinyor Gayda, yalan söylememiş, hattâ mübalâğa dahi etmemiştir, İngiltere, hakikaten muazzam İmpara torluğunun bütün kuvvetlerini harekete geürmiştir. Meselâ, 17 birincikânunda, Kenyadaki İnigliz kuvvetleri, İtalyan Sumalisinde Elvak'a bir baskın japmışlardı. Bu hücumun tafsilâtını veren İngiliz tebliği, «kuvvetlerimiz, cenubî A£« rika ve Cote de l'Or kıt'alanndan müte» şckkil bulunmakta ve zırhlı hücum arabalan ile topçu kuvvetlerini ihtiva etmekte idi.» diyor. Cote de l'Or yani «Altın kıyı» ismini taşıyan yeriıı neresi oldıığunu görmek için atlasunı açtım. Burayı ararken muazzam İngiliz İıııparatorluğundan, yalnız Afrika cephelerinde, İtalyaya karşı harbe iştirak eden ve edebilecek olan memleketlerin muazzam sayısını ve nüfusunu gorerek şasırdım ve Gaydajı tazallüın etmekte lıaklı buldum. 1 dar dolaştığı halde nasıl olup da tanımadığına meraklanıyor, telâşla adını ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ soruyor. Melik esrarengiz sesle:«Şart röz!» deyince, Kemal, şışeyi adamıo elinden bir an evvel almak için bu içk;yi ömründe birinci defa işittiğirıi söylüyor. Melik de büyük adamîarın biı şey Lilmediklerine içinden bir defa daha karar vererek Şartroz şişesini Kemalin ayakucuna zeki gözlerle bırakıp gidiyor. Vak'ayı Ali Ekrem anlatrnıştı, Melik, o gün iki saat sonra, Kemalin odasına tekrar gelip de Şartröz şişesini boşalmış görünce hayatmda ilk defa kendi zekâsından şüphe etmek tehlike. leri geçirmiş. Kemalin Midillide üç eğlencesi var: Evde bu iki adam, kükumette de müfti efendi. Meselâ, bir gün, takvimde birşeyler arayan müftiye ne bulmak istediğini sorarlar, müfti de: Camm efendim, der. ramazan bir sene kışa gelmişti; şu ağustos ayı da ne vakit kısa rastlayacak divo oııa bakıyorum, çünkü bu senenin sıcaklanndan illâllah. Namık Kemal müftinin bu türlü cevab'arile iki defa eğleniyordu, bir dinlerken, bir de mektublarmda babasma yazarken. Fakat evde en esaslı eğlencesi Melik'di. Meselâ, İstanbul hapisanesinde olan gazeteci Teodor Kasaba Namık Kemal mektub yazarken, Melik: Kasab efendiye yazm, hapisaneye gekmediğimi vefasızlıktan sanmasm! Diyordu. Kemal de yazıyordu: «... Melik buradadır, hapiseneye ge>medi&imi vefasızlıktan zannetmesin, diyoT, Midillide olan aptal hapisaneye ge'emez ya... 23 temmuz, 93 > Fakat Kemal Misakla ciddî yüzle eğlenirdi: Dünya ahvali hakkında sohbetler pderek. Yıllardan sonra Ali Ekremin evinde Misakla ilk tanıştığım zaman sakalından hâlâ bu sohbetlerin gururu sarkıyordu. Hakkı da var, Fuad ve Kâmil Paşa'ar o kadar rica ettiği ha'de Âli Paşa ile konusmaea tenezzül etmiyen Namık Kemal kendisile ne can sohbetleri ctmisti. (1) Dün gece Namık Kemalin gelin' Celile Bolayırın necib ellerinde zivaret ettiğim bu aziz hatıravı, kendisinin »nüsaadesile, bu gün İnkılâb Mnzesindeki Namık Kemal sergisine tevdi ettim. (2) Namık Kemalin elinden düşmediğini oğlu Ali Ekremin söyledİKİ bu kitab; Selim Nüzhete haber verdim, bu da muzenin sergisindedir. Yazan: lidhat Cetnal Refi Bayarın cenazesi dün merasimle kaldırıldı Badema bütün ihtiyaclarımız temin olunacak Ev Bir yatak hayatı Sakız adasında Osmanlı İmparatoru mutesarrıfmın, kira ile oturduğu evin en büyük odasında, altmış sene evvel, yere serilmiş bir yatakta peygamber sakalh bir adam uzanmış yatıyor. Yanında, yerde, büyük siyah bir şişe, kalın bir bardak... Onun yanında, gene yerde Bouillefnin kırmızı cildli coğrafya ve tarih kamusu... (2) Yatağa entarisile uzanan peygamber sakallı sdam Namık Kemaldir, ve, âdetidir, daima iki kolile göğsüne kalın bir kitab dayar, okur. Yalnız, bazan başını kaldırır, siyah şişeden şarab içer, bazan da kolunu uzatıp Bouillefnin kamusuna bakar. Yerdeki siyah şişeye bakan sanır ki yataktaki ufkî adam biraz sonra uyuyacak. Halbuki ne göğsündeki kitab, ne de çocuklar buna imkân vermez. Çünkü bir defa şu kalın kitab kaç senedir, bir türlü bitmez, sade ara sıra cildinin rengi değişir; sonra da kızı Feride, oğlu Ekrem bu odaya izinsiz girebilirler, ve kalın kitabı babalarımn okumasma, isterlerse, mâni olurlar. Zaten, peygamber yüzlü a8am, çocukları görünce rahat duramaz, onlara söz atar. Bir gün gene yatağında, gene kalın kitab göğsünde... Feride ile Ekrem odaya girdi. Kemal, o gün, çocuklara şiirden lâf açtı, Feride davanamadı: Öyle ama, dedi, siz herkesa resim \erdiniz, her resme de şiir yazdınız. Halbuki bize ne bir resim vardiniz, ne de bir şey yazdınız. Kemalin pembe yüzü büsbütün pembeleşir, ve yüzüne kan çıktığı için burnunun sağında bir at kazasından kalan yara çizgisi daha beyazlaşarak yatağından kalkar, dolaşmağa başlr. Demek ki kızının istediği şiiri söyleyip vazdıracak. (4) «Kısık, davudi ses»: Yaz Feride, Der; ve Kemal söyler, Feride yazar: JVtne koynundan uyurken çıktım, Geldim amma bu cihana bıîctım. Bir kıztm var sana kurban olsun, Oğlumun merkadi al kan olsun, Bu da Osmanhlara şan olsun! Sen gidersen gene gitmez şerefin, A vatan, Kâbe midir her tnrafın? Gene böyle yatağma uzandığı bir başka gün göğsündeki kitabı okumasma oğlu Ekrem mâni olur, odaya girerek: Baba, Muallim Naci «dinleyin» redifli ne güzel bir şiir yazmış. Der ve şiiri okur. Kemal: «Dinleyin» çok güzel kelime! Yalnız Naci, güzel redifi bulmuş, fakat mısraları bulamamış, «dinleyin» redifli §iir böyle yazılmaz. Nasıl yazılır? Kemal gene yatağından kalkarak do. laşır: Böyle yazılır. Der, şu parçayı söyler: Kudret ettıkte taalluk fıtratın ahkâmına, Kahn hak bir dîv halketmia esaret navv.na, Alemin çökmüş o siklet stnei aramına, Deh§etinden inliyor fıer zerre hâlâ dinleyin'. *** Bu yatağın bir hususiyeti vardı: Üstünde Namık Kemalin kendi, altında serveti yatardı. Vekilharc «Misak», Namık Kemalin aylığını hükumetten alır, yrrfsğm alhna kordu. Fakat bu. o demek dpŞiHir ki parayı Kemal harcıvor. h a . yır. Yatağın altına toptan koyduğu paravı. vekilharc, parça parça alarak, eve b?kardı. Onu Ekremin evinde tanıdmv Tilki yüzlü bir adam. Kendisini hangi havvana benzettiğimi gözlerimden ea'iba arı'adı; beni ilk günden sevmedi. Snnra ar.İ3rîırrı ki doeru adammış. Yalni7 Namık Kemal para işinde o kadar mazh'ım. «veJdlharc» kelimesi de o kadm zalîm ki ilk günü bu iki seyin tesirmd» }.",MTm. Fakat tüki tarafı da hic yok de^'l: Nam'k Kemalin icVî1e**'~"^n bir Hsmını da gizlice o icermiş. Keske J>oncini icseydi. şu •>>ata1' K^iı?'» kırk c5''uz vaşmda ölüm döşeği olmazd' M'i. [51. l Askerlerimiz için hazırlanan hediyeler tstanbulda toplanan eşyanın miktarı 100 bin parçayı buluyor Dünkü cenazc merasiminden bir intıba Cenaze namazı esnasmda Beyazıd camisi önünde 1000 kişiden fazla bir kalabalık toplanmıştı. Cenaze buradan sonra gene cenaze otomobili ile MeTkezefendi kabristanına naklolunmuş ve merhum burada gözyaşları arasında ebedî istirahatgâhına tevdi edilmistir. Vefatını dün teessürle haber verdiğiKahraman eskerlerimize kışhk hedi miz İzmir meb'usu telâl Bayarm büye olmak üzere İstanbul halkınm top yük oğlu Refi Bayarın cenazesi dün büladığı eşyadan bir kısmı İstanbul Kızı yük bir kalabalıkla ve ihtiramla kal. lay vılâyet merkezine, bir kısnn da Kı dırılmıştır. Refi Bayarın Taksimde Mete caddeTilayın kaza şubelerine gönderilmektedir. Bu eşya gerek merkezde, gerekse sinde Mireman apartımanından alınan kazalarda stok edilerek, verilecek emre cenazesi önde yüzden fazla çelengi tagör» sevkolunacaktır. İstanbul vilâyet şıyan kamyonlar, ve arkasmda 300 kamerkezinde toplanan eşya miktarı şu dar otomobilde bulunan merhumu sevenler olduğu halde İstiklâl caddesi, dur: bankalar, köprü tarikile Beyazida ge. 1097 aded avcı yeleği, 594 aded patirilmiş ve öğle namazı burada kıhnmuklu iç çamaşırı, 2656 aded yün çomıştır. Cenazeyi takib edenler arasınrab. 956 cift yün eldiven; 209 aded kar da Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, başlığı, 202 aded yün kazak, 293 aded Orgeneral Fahreddin Altay, Akademi yün fanilâ... Kumandanı Korgeneral Ali Fuad, emBunlardan başka Halkevleri de topniyet müdürü Muzaffer Pakalın ve Şükladıklarmı ayrıca stok ^tmektedirler. rü Kaya. Nazmi Topçuoğlu ile birçok Bu mfyanda Şişli HalkeVT 30,000 psr meb'uslar ve kendisini sevenler bulu. ça eşyavı tevzi etmek üzere hazırhk nuyordu. yapmaktadır. Kızılay kaza merkezleri de sevkiyatı kendilcrine gösterilecek mahallere yapacaklardır. Toplanan eşyanm 100.000 " I . ')[ ' • • parçaya bali§ olduğu tahmin ediliyor. Celâl Bayarın teşekkürü Ankara 20 (a.a.) Sabık Başvekil ve İzmir meb'usu Celâl Bayar, Anadolu Ajansına aşagıdaki mektubu gönder mişlerdir: Bü>iik oğlum Refi Bayarın bizim için çok acı olan ölümunden ileri gelen elemlerimize muhtelif suretlerle iştirak lutfunda bulunarak beni ve ailemi teselliye çalışan bütün dostlanmıza ve sayın matbuata teşelckürlerimizin arzına delâletinizi rica ederim. Celâl Bayar Et meselesi Tramvay durakları Bunlardan bir çoğunun kaldırılması düşünülüyor Tramvaylardaki izdihamı ön'emek üzere tetkikat icrası için teşekkül ettiğini yazdığımız komisyon dün Belediye reis muavini Lutfi Aksoyun başkanhğında toplanmış ve istasyonlar arasındaki ihtiyarî tevakkuf mahallerinden birçoğunun kaldırılması için Tramvay idaresince tetkikat icrasma karar vermiştir. İdare bunlardan hangilerinin kaldırılması kabil olacağım tespit ederek ncticeyi gene Belediyeve bildirecektir. Filhakika yapılan tetkiklere nazaran bu tevakkuf mahallerinin sayısı pek çok görülmüstür. Yalnız Taksimden Harbiyeye kadar olan sahada 7 ihtiyarî tevakkuf mahalli vardır. 20, sohud 21 iken 30, pirinc 30 iken 41, mercimek 20 iken 24 kuıuşa fırlamıştır Maamafih diğer memleketlere nazaran bu tereffü de fazla görülmemektedir. Yalnız zeytin diğerlerinin aksine olarak 42 kuruştan 35 kuruşa düşnıüştiir Hediyelerin sür'atle hazırlanması için «Misak» la «Melik» Namık Kemalin evinde iki uşak, fakat ikisi de vekilharc olmak iddiasında. Yalnız .Misak» zeki. fakat aptal görünür, • Melik». aptal. lakat zeki geçinir ve onun için Kemalin evinde «Misak» filen. «Melik» bilkuvve vekilharc. Fakat Melik Namık Kemalin o derece dostu ki onun içkiden ölmesini istemiyor, ve, çok zeki oldi'ğu için onu isretten nasihai^e değil, zekâ'ik vazgeeirmeğe karar veriyor; bir püiı elinde bir şise ile ge'erek, Namık Kemale: «Sizi rakıdan, sa>abdan vaz fieçirecek bir icki buldum, bunup kadehi ötekilerin şişe<;i demektir. Ama gür.de bir kadehten fa'la içme>*e gelmez, zehirdir, insanı öldürür, AvruDa ickisidır bu!» Kemal bir kadehine bir şişe şarabm satveti sığan şu Avrupa içkisini Parislerde, Londralarda o ka Askerlerimize kışhk hediyelerin sür(3) Kars mutasarrıfı olan büyük babası Abdüllâtif Paşa ile çocukluğunda atle hazırlanması için dün sabah şehriFiöt Murakabe bürosu dün sabah büorada iken Namık Kemal attan düşnıüş mizdeki trikotaj ve fanilâ fabrikatörleri Ticaret Odasında Kızılay mümessillerile tün şehirde bir tarama Ue et fiatlarını tü; bu yara o kazadan kaldı. birlikte bir toplantı yaparak Kızılaym tetkik etmiştir. Dün et meselesi hak(4) Âdetidir, yazılarını ekseriya ge aptıracağı hedivelerin imalâtı üzerin kında Ticaret Vekâletine mufassal bir 7İnerek dikte eder. Mektublannı bazan de görüşmüşlerdir. rapor gönderümiştir. Hüseyin Efendiye (1908 Meşnıtivetinde Dün aynı zamanda birinci ve üçüncü Sadnâzam olan Hüseyin Hilmi PaşaV ADUYEDE umumî müfettişliklerle İzmir ve BalıKodoslu Tevfik Beye, ve Kaymakam Baha Beve (Sakızda ve Rodosta Ke Bir hırsız kız mahkum oldu kesir Valilerinden oralardaki kasabhk hayvan miktarı soruhnuştur. malin tahrirat kâtibi ve Mesrutivette Kocamustafapaşada Şükranın evinBü>ükada kaymakamı Baha), eserleri de hizmetçilik eden Neriman isimli bir Fiat mukayeseleri ni de bazan Ebüzziyaya dikte ederdi. kız, oradan kürk ve saire çalarak kaçPahalılaşüğını yazdığımız et fiatı miimış. Samatyada Ayşenin evine nıisafir him miktarda mal gelmesi üzerine dün [5] Mehazlarım: Namık Kemalin oğlu olmuş. fakat onun da mantosunu aAli Ekremden dinlediğim ve kaydett'ğim şırmış. Neriman. Sultanahmed ikinci Mezoahada birdenbire 7 kuruş tsnezzül notlar Ali Ekremin refikasından al sulh ceza mahkemesinde dün iki buçuk kaydetmiştir. dığım ve hiçbir yerde basılmıyan Na ay hapse mahkum edilerek hemen tevDiğer taraftan, harbin ilânından evmık Kemalin aile mektublan Ali Ek. kif edilmistir. velki zamanla şimdiki mevaddı gıdai%e remin bana verdiği Namık Kemalin el fiatları üzerinde yapılan bir tetkike göFazla acıkçözlük yazısile divanı ve bu divandaki notlar re aradaki fark şu olmuştur: Ekmekteki Mustafa Kap adh blri, Tahtakalede Ebüzziyanın «Tasviri Efkâr> da basılan yük taşıvan Ahmed adlı bir haraalın fazlalık yüzde 50, etteki fazialık yüzde ve bitmeyen «Yeni Osmanhlar» ismin yanına yaklaşmış ve ceblnden bir kaç 20dir deki tefrikası Ali Ekremin «Namık lirasını kapmıştır. Kaçarken yaka 1 !!Bundan başka 938 senesinde makarna Kemab i . İbnilemin Mahmud Kemalin mıstır. Sultanahmed ikinci sulh ceza 28 kuruşken 940 ta 40, fasuîve 23 iken «Son Asır Türk Şairleri» «Süleyman mahkemesinde tevkif edilmistir. 30, sode yağ 120 iken 175, süt l î iken Nazif» in 'Namık KemaU i ve «iki dost» u «İbret^>, Sinasinin çıkardığı Dokuz vapuruna yetişecektik. Hal«= Hayattan hikâyeler «Tasviri Efkâr» ve «Teodor Kasab» m buki iskeleye geldiğimiz zaman vapur çıkardığı «Diyojen» gazeteleri koleksi kalkmış karanlıkta uzaklaşıyordu. İçeri yonları. salona girdik. Tahta sıralardan birine kapıya en yakm olan yere oturduk. SEHIR 1SLER1 Gece bu saatte Kadıköy iskelesinin hali malum. Işıklar sönmüş, yerlerde gazete parçaları, çople, kabukla dolu. Tramvay tarifeleri İşim var, diyordu. Erken kalkaOrtada yalnız çıplak ayaklı, kirli yıizlü Tramvay idaresi ışıkların maskelen gazeteci çocuklar, sefıller, serseriler ve cağım, biliyorsun. mesi hakkındaki karann tadili üzerine meczublar dolaşıyor. Vapuru kaçıran tek Hep senin bu işlerin. Bıktım. Gityeni bir tarife tanzim ve tatbik mev tük yolcularsa sinirli sinirli geziniyor, mem ben, gezmek eğlenmek isterim. kiine koymuştur. Bu tarifeye nazarar yahud sıralarda uyukluyor. Beni §u getirdiğin yere bak, ne sefalet, bir kısım hatlarda tramvaylar 2^,10. Biz üç kişiydik. Tam sıraya yerleş ne koku, ne iğrenç adamlar bunlar! bazı hatlarda da 21 e kadar isliyecekBirdenbire arkamızda boğuk bir kahmiştik ki kapıda kısa boylu, kırmızı tir Şisli Tünel 2?..?.o, Tünel Şişli 20.n. Fatih Harbiye 22,1" te son se yüzlü, munis bakışlı bir adamla, uzun kaha koptu. Karı koca sustular. Bir ferlerini yapacaktır. boylu çok boyalı, kürk mantolu bir golge ilerledi, salonun ortasına doğru kadın belirdi. Kadm sinirli bir şeyler geldi. Orta boylu bir adam, yalınayak, Beyoğlu hükumet tabibî söylüyor, her halde vapuru kaçırdık dizleri patlamış bir pantalon ve arkası ları için öfkeleniyordu. Erkek susuyor olmıyan yamalı garib bir palto giyiyor, hakkında başma kulaklarına kadar inen siyah Beyoğlu hükumet tabibi İsmail Hak du. Bizim oturduğumuz tahta sıraya hnııi muayene için davet edildiği bir doğru yürüdüler. Ve gelip yanımıza o yağlı bir kasket geçirmiş. Yüzünü gör. hastaya gitmediğinden dolayı hak turdular. Karşımızda bir gene ve iki mek imkânsız. Yalnız gölgeler içinde kında" şikâyet edilmistir. BeTedive bu gemici oturuyordu. Gemiciler ahpab. düşük bir çene, birbirine girmiş sarkık hususta tahkikat yanmaktadır. Doktor lık ediyor, gene adam ayağmı yere vu dudaklar, havası kaçmış bir lâstik top kendisinin e\\elâ sıhhî imdsd otomo rarak ıslık çalıyordu. iki gazeteci ço gibi iğrilmiş, yumulmuş bir yüz ve ıbıh ile davet edıldiğ, fakat gitmek ü cuk birbirlerine satış hesabını veriyor, şıktan iki nokta halinde karanlıkta parzere iken bilâhare hastanın vefatına layan gözler... Sallana sallana yürüyedair ikinci bir telefon geldiğini ve bu ve kavga ederek ağır küfürler savurunun üzerine gitmekten sarfı nazar at yorlardı. Yeni gelen çift yanımıza otu rek gemicilerin yanına yaklaştı. Tement'ğini sövlemiştir. Tahkikat devam et rur oturmaz keskin bir lâvanta kokusu na etti. İğîldi. paltonun bol yeni içinde mektedir etrafı sardı. Kadm ayak ayak üstüne kaybolmuş elini, ufalmış parmağım atmıstı. İnce güzel bacakları ipek çora kürk mantolu kadma doğru uzattı. Son. Canlı kara nakil vasıtalarına bm kılıfı içinde daha mücellâ ve mev ra derhal çekti ve boğuk bir kahkaha zun görünüyordu. Kürk mantosunun kopardı. Gemiciler gülüştüler. karşımızzam yapıliyor yakasını geriye doğru itmişti. Elbisesi daki gene gülümsedi. Kürk mantolu Arpa ile nakliye arabalanna lüzıımlu kadm asabî kımıldadı. olan yedek malzemenin pahalılaşması nin yakasında iri taşlı elmas bir iğne Adama bak. diyordu, bizi gösteışıklar saçıyordu. Belli karnı tok, rahatı doiRVisıle «Canlı kara nakil vaatalan cemiyeti» nin müracaati üzerine Be yerinde insanlardı. Gemiciler kadma kıs ri"nr. Allahım burada durulur mu? lediye bunların tarife'erinde yÜ7cie yir kanc ve iştahlı gözlerle baktılar. Sonra Kocası: mi nisnetinde zam icrasını münasib alcak sesle konuşmaya başladılar. Meczubun biri, aldırma! diye, mıgörmüştür. Kadın da konuşuyordu. O güzel. şık rıldandı. mahluktan umulmıyacak kadar çirkin Meczub. gemicilerin yanından ayrılBademsiz badem ezmesi çatlak ince bir sesi vardı. Kelimeler mıştı. Bize doğru yaklaştı. Kürk man. Tahtakalede şekerci Hüseyin, içine sanki dudaklarma yapışıyor, ve onlan tolu kadın irkilmişti. Yüzünü buruştubadem koymadan badem ezmesi yapıp telâffuz ederken durmadan ağzını şa rarak geriye doğru çekildi. Adam gene sattığı kaydile dava edilmistir. Sultan pırdatıyor, garib sesler çıkarıyordu. bir kahkaha savurdu, uzaklaştı. Orada ahmed birinci sulh ceza mahkemesin Bu peceyi de zehir ettin. divordu. dolasan kedilerden birini aldı, hırıltıya de muhakemesi baslıyan sekerci Hu seyııin. badem ezmesini fındık, susam Pekâlâ Melih?da kalabilirdik. Bizi Park. benzer acayib sesler çıkarıyor. ve kediyi okşuyordu. Fakat sonra yaklaştı. ve susam yağını kanştırarak yaptığı o'ele götürecekti. Erkek korkak bir çocuk sesi ile ta Tam karşımızda durdu ve hayvanın sıriddia olunmaktadır Mahkeme, tahkitını sert hareketlerle kaşımaya başladı. katın tamikına karar vermiştir. zallüm eder gibi: Ticaret Vekâletine mufassal bir rapor gönderildi Vapur beklerken.. Parmakları tüylerin arasında gidip geldikçe hayvan kımıldayor, kıvranıyor, mırıltılarla bağırıyordu. Kürk mantolu kadın: Şimdi bağıracağım, diyordu. Şimdi... Bu adama soyle kediyi bıraksın!. Meczub hem kaşıyor, hem de kürk mantolu kadına bakıyor ve gülüyordu. Ona eza verdiğinden memnun gibi idi. Sonra kediyi fırlattı attı. Amele göm lekli bir adam boyacı salonunun kapısına üzerinde «kapalıdır» yazan bir levha asıyordu. Onun yanına gitti. Başına, ornuzuna vuruyor, şakalaşıyordu. Kürk mantolu kadın tekrar konuşmaya başlamıştı. Melihanın tuvaletini gördün mü? diyordu. Bu kaçıncı biliyor musun? Ben bu elbiseden bıktım. Hele bu kürk mantodan... Bir başkasını isterim. Artık isyan edeceğim. Bak. fena olacak. Usandım bu hayattan. Sefalet... Sefalet... Üşüyorum. Vapur da nerede kaldı? Ne susuyorsun? Tahammül edilmez bir hale geldiğinin farkında mısm? Elli lirayı ne zaman vereceksin? Atlatıyorsun. Bir iki gün içinde, demiştin. Şu meczuba bak şimdi de başka bir kedi aldı. Gene öyle kaşıyor. Ay haykırmak istiyorum. Buradan çıkalım. Dışarda bekliyelim. Erkek hep o zayıf, korkak sesle: Üşüyorum, diye mırıldandı. Gripten yeni kalktım biliyorsun. Yağmur fazlalaştı. Soğuk... Ah senin bu mızmızhğm, diyordu, kadın, hayatımı mahvettin! Ve hep öyle dudaklarnı yapıştırarak garib şapırtılarla sitemler yağdınyor, eövleniyor, söyleniyordu. Meczub ikinci kediyi de fırlatıp at. mıştı. Büfeye doğru yürüdü. Orada si nük BÖ7İer. m r m i n ar,*o11o=mı^ b'' VÜ7gara almakta olan uzun boylu sıska le susuyor, kadın hâlâ söyleniyordu. bir adamın yanına yaklaştı. Gene par1 Bilhassa şeker hastahğının tedavisinde hayatî bir ehemmiyeti haiz olan ensülin'in tedariki, bazı memleketlerden ithalât yapılamaması dolayısile, son aylar zarfında adeta imkânsız bir hale gelmiştir. Bu yüzden hatta hastanelerJe tedavi altında bulunanlar da dahil olmak üzere yüzlerce, binlerce hasta ensülinsizlikten kıvranmaktadır. Haricden gayet mahdud miktarda gelen ensülin aFilvaki, Afrikada, İtalyanlara karşı, deta kapışıldığı için aranan verlerin hiç cephede harb veya cephe gerisinde hizbırinde bu ilâcı bulmak kabil değildir. met eden bütün bir dünya vardır. Halis Söylendiğine göre, harb dolayısile, kim kan İngilizlerle Avustralyahlar, Yeni Zeya sanayii lâyıkile inkişaf etmemiş mem landalılar, cenubî Afrikalılar gibi donünleketlerin hemen hepsinde ensülin'in ve yonlar halkından başka, her din ve mezsika ile tevziine mecburiyet hasıl ol hebde Hindliler, Hür Fransızlar, Polonmuştur Diğer bazı hastalıklarda da kui yalılar, Kıbrıslılar, Maltızlar, Fiüstin Alanılan bu mühim müstahzann, memle rabları, Yahudiler, çöl bede\ileri, Mı ketimizde imali için yapılan tecrübele sırlılar, Sudanlılar, Berberiler, Habeşisrin muvaffakiyetli ve müspet bir neitce tan ve Somah halkı gibi koyu renkli verdiğini müjdetemek bizim için hakikî insanlar, kuzgunî siyahtan çikulataya bir zevktir. kadar her renkte ve her soydan zenciHususî surette öğrendiğimize göre, ler, çeşid çeşid melezler vardır. Yenî arasında, Maoriler, hastanalerimizin birinde stajını ikmal Zelândah askerler etmekte olan kimyaker Nejad Eczacı cenubî Afrika ordusunda Boerlcr ve Afbaşı, ensülin maddesinin isühsaü i;in ıikander denilen eski Holandalılaıın tobir müddettenberi çalışmaktadır. Bu runlan da bulunuyor. MBHiyet, kavmiyet, soy bakımından, çalışmalar, son günlerde müspet bir sahaya intikal etmiştir. Tavşanlar üzerin menzul Milletler Cemiyetine nazaran de yapılan tecrübelerde, ümidin fevkin çok daha zengin ve çeşidli olan İngilia de muvaffakiyet hasıl olmuş, hayvan ordularının insan kaynaklan yalıuz A£lardaki pankreas guddesinin hormonla rikadakilerle Asyadakilerin bir kısml rmdan elde edilen cevherin, «ensülin» lıesaba katılmak şartile 500 milyona yakvazifesini esaslı şekilde ifa ettiği tes lasmakUdır. Bu 500 milyonun hepsinden, pit edilmiştir. Profesör Bürhaneddin Büyük Britanya adalarında olduğu gibi, Osmanın nezareti altında tecrübelere eli silâh tuUr her erkeği orduya almak devam olunmaktedır. Yerli ensülin zer kabil değildir; fakat bazı müslemlckelerkedilen tavşanlarda, şekerin vüeuddan den yalnız birer alay asker alınsa, Atküllivyen tarhından ileri geîen alâmet rikadaki İtalyan ordularile başa çıkacak ler müşahede edilmiştir. Elde edilen bir kuvvet tedariki mümkundıir. Kaldı yerli ensülinin, İtalyadan son Rünlerde ki Hindistan 1 milyon kişilik bir ordu gelen ensülinden çok daha müessir ol lıazırlamaktadır; Avustralya hükumeti duğunu, yapılan tecrübeler meydana çı de, şimdiye kadar yalnız 19 ilâ 33 yaşındaki bekârlan silâh altına aldığı halde, karmıştır. artık ayni yaştaki evlileri de mecburi Şimdi, bu mühim keşfin, laboratuar askerliğe tâbi tutmuştur; bunlar da tasahasından tatbikat ve tedavi sahasına lîm ve terbiye edildikten sonra, ihtiyag intikali beklenmekte ve mezbaha civahasıl olursa 33 den 40 a doğru daha rında mevcud fabrikalardan birinin, entueydan vardır. Anzaklar ise, nasıl yasülin imalâtına tahsisi pek mümkün göman askerler olduklarını, Çanakkale rülmektedir. nıuharebelerinde, eşsiz kahraman MehEnsülinin memleketimizde imali, şe medciğin karşısında, gostermek imkânuu ker hastalıgından mustarib olan hasta bulmuşlardır. lara geniş bir nefes aldırtacağı gibi elEvet, ingiltere, bütün bu sonsuz insan de edilen netice Türk kimya sanayii ve servet kaynaklannı İtalyaya karşı için de maddî ve manevî bir kazanc lıarekete geürmiştir; bu 500 miKonun teşkil edecektir. her sahadaki enerjisinden istifade ederek kendi İmparatorluğunu yıkmak istcÜN1VERS1TEDE yen düşmanını yıkmağa azmetmiştir. Bakınız, Büyük Harbin kaplanı ihtiLamartine'e dair konferans yar Loyd Corc bile, geçen sene kaybeMeşhur büyük Türk dostu ve Fransız dor gibi göründüğü azim ve şiddetini edibi Lamartine'ln 150 nci senei devtekrar bulmuş; gencliğindeld gibi, sert riyesi münasebetile birincikânunun 23 üncü pazartesi günü, saat 5 te. Ü ve merhametsiz komışuyor; İtalyanlara niversite Hukuk P. salonunda, reisimlz nefes aldırmadan vurmak hususunda Reşid Saffet Atabinen, tarafından bir ısrar edij'or; konferans verilecektir. « Harb istemiyen milletini, teşvik icin, diktatörün elinde mağlubiyetlerin hicabından baska bir şey yoktur. Milfsveçten bir murahhas letini daha fazla ileri süremez. Düşmanı geliyor bütün kaynaklarımızla vuruyorıız; darBu ayın 2e inde İsveçten ticarî mü belerimize dayanamıyacaktır.» dıyor. İngiltere bütün kaynaklarile ve şid zakerelerde bulunmak üzere fevkalâde salâhiyetlerle bir murahhas gelecek ve detle vuruyor. Tıpkı, hasmınm sallanAnkaraya gidecektir. mağa başladığını gören bir boksör gibi aman vermeden, bir yumruk yağnıuru mağım bizim tarafa, kürklü kadma alhnda onu de\nrmek istiyor. Gerçi, doğru uzattı ve çekti. Sıska adam gü Sinyor Gayda'nın tazallüm etmekte haklümsedi bir şeyler söyledi ve ona ya la vardır amma bu harbi kaç yıldır a n rım francala ile beş kuruşluk peynir yan, isteven ve nihayet ilân eden İnalıp verdi. Adam ekmeği, peyniri yırtık «riltere değil, İtalyadır. Kendi düşen ağpaltosunun cebine yerleştirmişti. Şimdi lamaz! gazeteci çocuklara sataşıyor, onlan ite. rek, yumruklayarak şakalaşıyor, kahkahalar atıyordu. Birdenbire zil çaldı, gişe açılmıştı. Salon kalabalıklaşıyordu. tKTlSAD Kürk mantolu kadın daha hırçın, asabî konuşuyordu. Son sözleri bir kamçı gibi Makara fiatları kulağımm dibinde şakladı: Fiat Murakabe komisyonunun ma Senin şu meczubdan ne farkın var karalara koyduğu fiat bu günden itimiskin! diyordu. baren mer'i olacaktır. Sonra kalktı, sallanarak kapıya doğBu günden itibaren perakende türu yürüdü. Kocası da kalkmıştı. İçini fekli makaralann 100 metrelik 10 nucektiğini duydum. Kendi kendine, hak maralan 13 kuruş, 40 50 numaralar kın var diye. mırıldandı. Sana taham 8,5 kuruş, 21 numaralar 12 kuruşa; mül eden adamda zaten akıl nu var. zincirH makaralar siyah ve beyaz 180 metrelik 1 8 2 0 nmaralar 20 kuruş, dır!s Ve uzaklaştı. 24 50 numaralar 18 kuruştan fazlayk Kalabahk fazlalaşıyordu. Gemiciler satılamıyacaktır. sankalannı basıo, yakalannı kaldırarak Macaristanla yapacağımız kalktılar. Meczub eline ücüncü bir kedi almış, kasıyarak bize doğru yürüvor ticarî müzakereler ve kürklü kadının arkasmdan bakıp Macaristanla ticaret müzakereleri hev övle boŞuk kahkahflarla gülüvor yaDmak üzere Budapeşteye gidecek hedu. Peşinden ona peynir ekmek alan yetimiz salı günü hareket edecktir. sıska adam vürüvordu. Yammdaki, Heyet. Hariciye Vekâleti Ticarî İşler mpczııbu isaretle «Nicin kürklü kadınla umum müdürü Tahir Şemanın riyaseti altında, Nuri Zeybekotlu ve Mer,, ı . j , r j,i5u m 4, r oldu?» dive sordu. Sıska uzun bovlu adam önürnüzden kez Bankas: kambiyo müdüründen mürekkeb olacaktır. " c ""'o'u. ^ittL Birdenbire durdu, gülümsedi: X=n<!ina benzetmis. dedi. Fvveice FI7T föizel bir karısı vardı. ama müthis bir kadi"'. Yanmad'5inı bırakmad» buna... •7'i<cık, biraz da bu yüzden kaçırmış Nüshası 5 kuruştur. derler. Türkiy<i Harle Adam uzaklaştı. Kalktik. vaDur vaHulır *cl^ için için nasmış, kamlar aflmi<!tı. Yı"rüd"k. Ga14(Mı Kr 2700 Kr zeteci cooi'Mnr «hav?<1is» dive ko<;uşu Senelik Alb aylık 750 . 1450 . vor, ve ö^ürü. meczub elinde k H i sert 400 . 800 » hareVetİP'l«> h»»vamn bovnunu kasıva Üç ayhk Bir avlık 150 . Yoktur. k°^di kendine söylenmeye devam r ok edivordu. ^^^ıırda k a n kr>cavı tpVrar oördi'V E"kek b'"r k^^pvp rpv;irrU. V)o«'1r"'S « ö Uazetemize gönderilen evrah ve vazılaı = CUM H '} "lınno w? Dikkat neşredilsin edilmesin iade edilraez ve ziyaından mes'uliyet babul olunmar

Bu sayıdan diğer sayfalar: