January 19, 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

January 19, 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« J * . İ * A t'Avİ A *. i 19 Ikincikânun 1941 Şehir ve Memleket Haberleri Seminer mesaisi Ticaret Vekâletinin sorduğu sualler NALINA IHEM MIHINA Münevverler koğuşu Kitablarm azhğından Darülâceze Müdürü dolayı talebe sıkıntı Ortaya atılan bazı bu teşebbüsün maçekmeğe başladı hiyetini izah ediyor iddialar tetk ; k Bu sene Üniversite fakülteleri seminer İstanbul Belediyesinin Darülâcezede ediliyor mesaüerini arurmak için geniş bir promünevverler için bir paviyon tesis edeİtalyanların ânî taarruzunu büyük bir cesaretle karşılayarak defeden Yunan ordusnna aid malzeme nakleden ağır traktörler ve bir ileri karakolda istirahat resimler: cepheye Bu israfın önüne geçelim Yunaıt İtalyan Stefani ajansı, arnavudca Tomori gazetesinin, Epir müslümanlannın Yunanlılar tarafmdan katledildiğine dair olarak ortaya attığı iddiayı yaymış, Atina ajansı da, 28 eylulde bunu tekzib etmişti. İki baştan devam edip giden neşriyat arasında, Romada çıkan bir siyasî mecmua, Akdenizdeki bitaraf devletlerin de, harb üzerinde yapabilecekleri tesiri izah eder bir makale neşretmiş, Yunanistanın Ingiltereye üs vermesi meselesini tekrar diline dolamıştı. Bu makale şöyle bitiyordu: «İtalya, Yunan üslerinin, İngiliz bahriyesi tarafmdan kullamlmasına müsamaha edemez. Kullanıldığı takdirde, yahud belki de kullamlmasına ramak kalmışken Yunan bahriyesinin köhne ve zararsız bir gemisine karşı birkaç torpil ziyan etmeğe lüzum kalmadan, İtalya, yıldırım sür'atile harekete geçecektir.» Beyaz Kitabın 100 G i r i d e inen İnnumarah vesikası, giliz tayyareleri bütün bu Iddiaları gürüten, mündericatı itibarile gayet tnühim bir muhtıradır. ingiliz elçisinin, Yunan Hariciye Nazırma hitaben gönderdiği muhtıra şu mealdedir: t 30 eylul 1940 İçinde ikişer kişi bulunan iki İngiliz tayyaresinin, dün akşam saat beşte, Giridde Sitia civarma indiklerini haber aldım. Bu tayyarelerden biri fazla hasara uğramış, fakat diğeri sadece beneinsiz kaldığı için inmiştir. Rodosa avdet eden İtalyan tayyaresine yapıldığı gibi yeni nizamatınızda bir istisna yaparak, bizim tayyaremizin de avdetine müsaade imkânı var mıdır? ^ riaret ' Yunan Başvekili ve Hariclye Nazjrı Metaksas, elçinin bu müracaatine gu yolda cevab verdi: «Dün, Giridde Sitia yakınına, öğleden sonra cebrî bir iniş yapan iki İngiliz tayyaresi hakkında, bugünkü tarihli mektubunuza cevaben, bu iki tayyareden, benzinsiz kaldığı için yere inmif olanının hareketine müsaade edemiyeceğimi, maalesef bildiririm. Filhakika, bu tayyarenm hareketi ve taleb ettiğiniz kolaylıkların gösterilmesi. bitaraflığımızı ihlâl mahiyetinde olacak ve, içinde bulunduğumuz şu çok müşkül vaziyette, gerek Yunanistanın, gerek Büyük Britanyanın, kendi menfaatleri bakımından, tevakkisi lüzumlu, vahim ihtilâtlara sebebiyet verebiiecektir. Mektubunuzda mevzuu bahsedilen İtalyan tayyaresinin vaziyetine gelince, onun, bir harb tayyaresi değil, «Osla Littoria» kumpanyasına aid sivil bir tayyare olduğunu beyan ederim. Esasen, mezkur tayyare, motörlerinden bırinin durması neticesinde yere inmiş, bu arıza, gene ayni kumpanyaya mensub mürettebat tarafmdan tamir edilmiştL> 1 Metaksas Beyaz Kitabın 157 numarah vesikssı, 28 teşrinievvel 1940 tarihinde Yunanistana tevdi edilen notamn, ilk bePren alâmetlerini haber veriyor. Bu vesika, Yunanistanın Roma elçisi tarafmdan, Yunan Hariciye Nezaretine gönderilmiş bir rapordur. 30 eylul 1940 «Atinadaki Italyanın tehdid yan elçisinin, İtalsizmukaddemeleri den, kat'î taleblerde bulunmağa memur edüeceğini, gayet emin bir membadan haber aldım. Bu taleblerin zorla kabul ettirilmesi tasavvur edildiği için, bir uzlaşma yolu bulmamızm münasib olacağı da bana ihsas edilmitşir. İtalyanın Atinada bu yolda görüşmeler yapmak tasavvurunda bulunmasına göre, yukarıki ihtarın zemini yoklama veya bir tehdid başlangıcı olması, ihtimalden uzak değildir. Bu itibarla, benim kanaatimce, hükumetin, tnkib etmekte olduğu dürüst bitaraflık yolundan herhangi şekilde ayrılmak hususunda bir müzakereye girmeğe amade clmadığını, muhbirime cevaben bildirdim.» N J . PoliÖs 1 teşrinievvel 1940 tarihinde de, Başvekil Metaksas, Roma elçisine şu cevabı veriyordu: «Muhbirinize iyi cavab vermişsiniz. Lutfen meseleyi yakından takib ediniz ve buna müteallik her türlü tafsilâa bize telgrafla bildiriniz.» Metaksas Tirandaki Yunan başkonsoiosunun. Hariciye Nezaretine gönderdiği mühiro bir rapor: 1 teşrinievvel 1S40 «Yunanhlarm tevkifi, askerî Kuvvetlerin Görice cenubuna hareket etmesi ve kış başlangıcında olmamıza rağmen. kesif surette devam eden, hududiarımızdaki İtalyan tahşidatı, bütün bunlar, yakın hâdiseler karşısında bıuunduğumuz hissini vermektedir » Argiropulos Bu arada, Yunan Hariciye müsıeşarı, It?lyanın Atina elçisine, İtalyan tayyarelerinin Yunan toprakları üzerinrle yaptıkları uçuslardan ve 23 eylul tarihli muhtıra ile verilen teminata raŞınen, bu uçuşlarm devam ettiğinden biri 3 teşrinievvel, diğeri 8 teşrinievvel 940 tarihinde olmak üzere iki defa çikayet etmiş, bu arada da, Ergirideki Yuran viskonsolosu da, Haricive Nezaretine gönderdiği bir raporda, Yunan arazi«i üzerinde tetHiş hareketleri yanmak üzere cete teşkili faaliyetine devam edildiğini, çeteci yazılanlara. avans olarak 300 Arnavud françı ve avhk olarak 10*) Arnavud franeı ver''diçiii. ayrıca a'Merinın ihtiyacı temin edüdiğini yazmıgtı. Harbine dair 13 teşrinievvel 1940 «Çok emin bir membadan oğrendiğime göre, İtalyanın Yunanistana yapacağı hareket, Macar Hariciye Nezareti mahfillerince, pek yakın telâkki edilmektedir.» . İkeferls Diğer taraftan, İBir hareket ema talyan tayyareleri, releri artıyor evvelce verilen teminata ve Yunan hükumetinin muteaddid müracaat ve şikâyetlerine rağmen, Yunan arazisi üzerindeki uçuşlarına devam ediyorlardı. Hariciye Nezareti, İtalyan elçisine yazdığı 14 teşrinievvel 1940 tarihli mektubda, bu vaziyeü bir kere daha İtalyan hükumetinin nazarı dikkatine arzmı ve uçuştan şikâyet etnıiştir. Roma elçisinin, Hariciye Nezaretine verdiği 15 teşrinievvel 1940 tarihli rapor, hadisatın, tahmin edildiği gibi, hakikaten yaklaşmakta olduğunu bir kere daha ispat ediyordu. Elçi J. Politis, bu raporunda diyor ki: «İtalyanın Yunanistana karşı taarruıî hareketi meselesi, üç haftadanberi, Korfu hâdisesinin geçen nisanda takib etmiş olduğu ayni mecrayı takib ediyor. Butün içtimaî mehafilde ve bütün halk tabakalarında bir tek kişi yoktur ki, İtalyanın bize karşı harekete geçmesinin bir saat meselesi olduğunu işitmiş ve başkalarma nakletmiş olmasın. Bu hareketin şekline gelince, dolaşan şayialar, dostane şekilde taleb dermeyanmdan ,anî taarruza kadar, teşebbüsün bütün eşkâlinden bahsetmektedir. Askerî ve idarî mehafille temas halinde bulunan kimselerden de buna benzer haberler aldık. Bütün bu ikazların, ayni şekilde, ayni [Arkası sahife 5 sürun 7 dei gramla faaliyete geçmişlerdi. Bununla beraber, Avrupa harbi dolayısile, son günlerde ecnebi kütübhanelere kitab gelmediğinden, tedris heyeti bu pro gramların tatbikında muşkülâta düçar Oİmuştur. Her taraftan Atinaya gclen habcrler Yunanistana İtalyan taarruzttnun muhakkak olduğu ve Arnavudlukta hazırlıklartn süratle ilerlediğini gösteriyor 5 Fakülte kütübhanelerinde mevcud kimıştır. İkinci bir tedbir olmak uzere, talcbeler uzun müddet sıra beklemek mecburıyetinde kalmaktadylar. Alâkadarların müracaati üzerine Üniversite Rektörluğü mesele ile ehemmiyetle aljkadar olmuş, ihtiyac nispetinde kitabın temini hususunda Maarif Vekâletine de yazılmıştır. İkinci bir tedbir olmak üezre, talcbenin devam edebileceği seminer sayısının tahdidi düşünülmektedir. Calışmar.ın daha verimli olması için Avrupa üni\ ersitelerinde olduğu gibi bizde de bu kaydm konması istenmektedir. Bu suretle kitab sıkıntısının oldukça bertaraf edileceği kanaati mevcud olduğundaıı. Rektorlük bu ciheti de tetkik etmoktedir. Ayakkabı fiatları tetkik ediliyor Fıat Murakabe bürosu ayakkabı fiatlarındaki yüksekhk bariz bir şekil alciığından sıkı bir kontrol yapmaktadır. Dün de yeniden üç tıcarethane yüksek fiatla ayakkabı satarken yakalanmıştır. Nihayet hudud hâdiseleri patlak veriyor Budapeşfedeki Yunan elçisinin, Yunan Hariciye Nezaretine, 13 teşrinievvel 1940 tarihinde gönderdiği raporda da, İtalyan faallyetinin, kuvveden fiile çıkmak üzere olduğunu gösteren ju haberi okuyoruz: Gıda maddeleri fiatlan Fiat Murakabe komisyonu gıda maddeleri fiatları için Vekâletçe istenen malumatı hazırlamak üzere yaptığı tetkiklerl ikmal etmiştir. Komisyon, evvelâ pirinç, fasulya, sade ve zeytinyaglara fiat tayini cihetine gitmlş, fakat bilâhare buna imkân görülemlyerek evvelce bu maddelerin satışı içln toptancı, yarı toptancı ve perakendeciye tayln olunan kâr yüzdelerinin normal olması lâzım gelen fiatlarla birlikte Vekâlete bildirilmeslne karar verilmiştir. Tıcoret Vekâleti tarafmdan uaalât ve Ilrıracat Birlikleri Umumi kaabile bir'ıkte bulunan umumî kâtib muavinleri ıdare heyeti reis ve azalarına çok mühim sualler sorulmuştur. Bu sualler biriıklerin yeni şekli üzerinde ınuessk olacak muhim masrafları ihtiva etmekte, bu meyanda birlikler etrafmda yapılan dedikoduları çözecek mahiyette bulunmaktadır. Suaüer meyanında, İthalât ve İhracat Birîikler idare heyeti azalannı imtiyazlarmdan istifade ettikleri hakkında ortaya atılan iddialara cevab istiyen bir sual bulunduğu gibi Vekâletçe kabul edilip ihracat ve ithalât tacirlerine verilen kâr yüzdelerinin hiç bir muvaza<ıya lüzum kalmadan dahi yükselüldiğinin doğru olup olmadığı sorulmaktadır. Bu meyanda ihracat veya ithalâtın devlet elile yapılmasma taraftar olunup üluıımadığı hakkında mütalea da istenmektedir. Ticaret Vekâletinin sorduğu 12 sual arasında birliklerin muamelâ undan ne gibi şikâyetler olduğu ve azası tarafmdan vazolunacak sermaye ile teşekkül edecek birliklerin kurulmasının iyi olup olmıyacağı vardu*. Bazı tüccarlar ihrac fiatlannı kırıyormus Son günlerde bazı ihracat tacirlerinin yaptıkları ihracatın muayyen maddelerde rekabet kasdile fiatları fazla miktarda kırdıkları görülmüştür. Bu hareket, alâkadar makamların gözünden kaçmamış, keyfiyet derhal Ticaret Vekâletine bildirildiği gibi bu işi yapan ihracatçılardan da izahat istenmiştir. Bu fiat düşürme hareketi bilhassa Rumanyaya ihrac edilecek bir kısım malların satışlarında görülmüştür. ceğıni yazmıştık. Darülâceze müdürü doktor Bekir Zafir bir muharririmize şu malumatı vermiştir: « Devlet müessesesinden ve yahud herhangi bir müesseseden tekaüd olmuş seviyei içtimaiyesi yüksek, fakat kimsesiz bazı şahıslar vardır ki bunlar istirahitle geçirmek istedikleri hayatlannın sonunu otel köşelerinde ve yahud bakımsız yerlerde fena şartlar içerisinde g9çırmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Bu arada dul maaşları olan kadmlar da vardır. Bunlar bize müracaatie maaşlannı terketmek şartile Darülâceztde bakılmalarını istemektedirler. Halen müessesede bu gibiler mevcuddur, Bu müracaatlerin çoğaldığını görerek Darulâcezenin etrafmdaki geniş sahaya orır.anlıklar içinde yeni paviyonlar inşasiie bu gibilerin ve bu arada eğer varsa himayeye muhtac kalem erbabı veya yüksek san'at erbabımn da banndırılması için Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdara bir teklifte bulunmuştum. Vaü, bu teklifi tetkik edeceklerini vaid buyurmuşlardır. Mesele bundan ibarettir. Ve dünyanm her yerinde bu kabil müesseseler vardır.» Diğer bir zat da şu sözleri söylemiş tir: • Dünyanın her yerinde böyle hlmayeye muhtac meslek erbabı buîunabilir. Nitekim son zamanlarda gerek hükumet, gerek Parti ve Belediye bu kabil münevverlerden pek çoğunu himaye ve ledavi ettirmiştir.» ün, Beyoğlu Bahkpazarındaki büyük kasablarda, minimini kuzulariu kilosu 120 kuruşa satıldığını gördüm. Bu yazuula insan kuzulannın bombalarla parçalandığı bu günlerde, koyun kuzulannın doğar doğmaz kesilmelerinden duyduğum acıyı ve merhameti anlatacak değilim; fakat bu birkaç kiloluk kuzulann, alelâcele kesilip istihlâk edilmesi yüzünden yaptığımız büyük israfa dikkati celbedeceğim. Et pahalıdır ve günden güne pahalanıjor. Bunun bir sebebi de, hiç şüphesiz, İstanbula civar mıntakalardaki kasablık hayvan azlığıdır. Eğer, koyun bol olsa, a n ve taleb kaidesi yiizünden, et fiatları bu kadar yükselmezdi. Böyle oimasa dahi, şu harb ve buhran yıllarında, harbe girmesi ihtimali de dairaa mevcud bulunan bir memlekette, birkaç ay sonra kilosu artacak ve daha fazla et verecek olan minimini süt kuzulannın bugünden kesilmesi tam bir israftır. Galiba Umumî Harbden kalma bir usııl, 8 kilodan az et veren kuzuların kesilmesini menetmişti. ^ u tedbir sayesinde, ileride, büyüdükleri zaman, daha fazla et almabilecek kuzuların, kuzu cü yeınekte gostcrilen manasız ve lüzumsuz istical yüzünden çok küçükken kesilnıelcrinin önüne geçilmişü. Sonralan, bu faydalı tasarnıf ve iktısad tedbiri ortadan kalkh; anlaMİan memlekette pek bol koyun yetistiği için, artık kuzuların büyümesini beklemcğe lüzum görülmedl. Öyle olsa dahi, bu tedbir gene faydalı idi. Çünkü, etten, yünden, deriden ziyan ediyordu; ihracat bakımından döviz itibarile de zarar vardı. Geçen senelerin normal zamanlart için, bu israfı, blr dereceye kadar mazur görsek bile, bu harb yıllannın, hepinıize emrettiği mecburî tasarruf ve iktısad, minimini kuzulann kesilmesine mâııidir. Kuzulann böyle körpe körpe kesilmelerinde, hiçbir fajda tasavvnr edemiyorura. Nihayet, kuzu etine pek düşkün olan şikemperverlerin ve kilosuna 120 kuruş gibi yüksek bir para verip alalıilecek vaziyette bulunan mahdud zenginlerin zevklerini tatmin etmek için, yarınuı koyunlanıu bugiin den israf etmek, memleket iktısadiyatl için, muzırdır. Bu kış günlerinde doğan kuzulann 8 kiloluk olmaları için, nihayet bir iki ay beslenmeleri kâfidir, sanırıtn. Bu kadarcık bir zaman daha, kuzu eti yemezsek kıyamet kopmaz ya. Kaldı ki bu süt kuzuiannuı gıdaî kıymeti de pek yüksek değildir. Vaktile pek yerinde bir tasarruf maksadile konulmuş olan eski tahdidin iadevini alâkadarlardan istemekle yanlış birşey yapmadığıma kaniim. Ba tedbir, bize yüz binlerce kilo et kazandıracağı gibi. ilkhaharda et fiatlaruun dıişuıesine de yardun edecektir. MÜTEFERR1K Sıhhiye müsteşarının tetkikleri Sıhhiye Vekâleti müsteşan doktor Asım Arar dün Vilâyete gelerek Vall ve Belediye reisi Lutfl Kırdarı üyaret etmiştir. Asım Arar bir muharririmize, burada bazı bastaneleri gezdiğini, ec • zayi tıbbiye lşlerile meşgul olduğunu, ilâc buhranı olmayıp her taraftan kafi miktarda malzemei tıbbiye gelmekte bulunduğunu söylemiştir. Mumaileyh bu akşam Ankaraya dönecektir. fthalâtçılar şirketî kuruluyor Manifatura ithalâtını kolaylaştırıp mümkün olduğu kadar toplu ithalât yapılabilmesi için Türk manifatura ithalâtçılarmm kurmakta olduğu şirket hakkmda izahat vermek üzere Ankaraya" Bu şekilde cetveller Vekâlete gönde giden manifatura ithalâtçılan birliği reid, Remzi Avunduk dün şehrimize riînıek üzere hazırlanmaktadır. c'önîiüş*ür. Ticaret Vekâleti, bu şirketin kurubnasını tasvib etmiş ve muamelenin ikrnalini bildirmiştir. ÜN1VERS1TEDE Pasif korunma tecrübesi Paslf korunma denemesi gününün tayin ve hazırlıkların ikmal edilip edılmediğini tetkik için salı günü Vilâ yette kaza kaymakamları ve nahiye müdürlerinin işttraklerile büyük bir loplanü yapılacak, bu toplantıda yapılan hanrlıklar gözden geçirilecektir. Gece ve gündüz olmak üzere yapılacak olan pasif ve aktıf denemenin önümüzdcki haita sonunda yapüacağı anJaşU maktadır. Bayan başabelâ Yüzlük gazoz köpüğü Nihayet... Neden çekiliyorlarmış ? Bayan Başabelâ Dün gece habı gafletle uyanıklık arasında alaca karanlık saatler geçirirken kendimi Londranm ortasında buldum, Londra, dünyanm en büyük şehridir derler. Sırası gelmişken size anlatıvereyim: Görünüşte hiç büyük şehir manzarası yoktur sanki. Bir kere içmde şu bizim Taksim meydanını içine alacak bir meydanı yoktur ama Talimhane mahallesinin beş tanesini misafir edecek parkları vardır. Üniversitede serbest konferanslar Saat 16 da verilmekte olan Üniversite serbest konferanslanna bu hafta salı gunünden itıbaren gene eskisı gıbı saat 1810 da devam olunacaktır. r Yazan: Doçentlik imtiham BURHAN FELEK «Saçlar perişan,> «Kaşlar binamü nişan> «Gözler elâ» «Madam BaşabelS!» Gaflet ile şairlik bana birlikte geliyor. Acaba gafil miyün, şair mi? Yüzlük gazoz köpüğü Bir iki geniş caddesi, fakat serapa servet dolu mağazaları... Bir gün, Londra köprüsü denilen köprüye kadar gitmek istedim. Bir otobüs, bir tramvay ve biraz da yaya yolculuğundan sonra kırk beş dakikada vardım. Katettiğim mesafeyi sonra harita üzerinde ölçtüğüm zaman masallardaki: «Dere tepe dümdüz giderek, altı ay gündüz giderek bir de arkasına bakmış ki; bir arpa boyu yer gitmiş> dedikleri gibi ben de bir arpa boyu yer gitmişim. Uzatmıyalım: Dokuz milyon nüfus: Yani Finlândiya, Isveç, Norveç, Holanda, Belçika, Danimarka, Portekiz, Yunanistan, Bulgaristan ve İsviçreden daha kalabalık. Böyle bir yer büyük olmaz da ne olur? Üstelik şehirde beş kattan fazla bina yok gibidir. Ekseri on yedinci asırdan kalma üç katlı evler kıyamet kadardır. Onun için bu dokuz milyon nüfus diğer şehirlprden daha yayılmış haldedir ve daha çok yer kaplar. Şimdi her akşam bir tarafmda yangın alevleri yükselen Londranm en şayanı dikkat taraflarından biri de zenginliğidir. Lâf değil; azim servet! Londrada bir mağazanm vitrininde teşhir edüen malm kıymeti meselâ Pariste, Berlinde bir mağazanm bütün sermayesine denk gelir. Ne diye sapıttım. Ben size bunu anlatacak değildim. Efendim! Londranm (Hayd Park) denilen büyük parkındayız. Suvarilcrin gezmesine mahsus zemini yumuşak (Rotroy) denilen toprak bir yol. Bir takım suvariler, güzel güzel atlar üzerinde dolaşıyorlar... Yanıma birisi geldi. Türkçe konuşuyonız: Yabancı mısmız? Evet! Size tanıtayım: Şu Kont falan... Bu Lord filân... Ve bir hayh tanımadığım adamları anlattıktan sonra bir madamı gösterdi: Saçlar perişan, kaşlar?. Binamü nişan. gczler elâ... Madaro Başabelâ! dedi. AyaŞmda çizmeler, sağa sola göz süzmeler... Bir ata baktım. bir surata Sırtındaki amazon kosrümü .. Dalgınhk, avağimla kirletmişim üstümü... Gözüm ısmvor bu Bayanı, dedim. Neden çekiliyorlarmış? Dedik ya Bayan Başabe'.â'. ded' ve uvandım Lâtife lâzım ya! Şimdi nerede »ta biner bir harun İtalyan gazeteleri, Amavudluk hareeör<=em aklıma bu gaflet anındaki dal , kâtını şöyle tefsir ediyorlar: gam geliyor: 1 «Biz Yunanlüarı Arnavudluğa çeki Çat! Pat Küüt! Ne o bayım kuvvetlenmiş. Hızını kapıdan pencereden alıyor... Olur mu böyle şey yahu? Kim karıştırmış benim gözümü? Ah bir bulsam, ben bilirim ne yapacağımı! Ne saygısız adamlar! Herkesin gözü karıştırılır mı? Not defterim vardı, yok olmuş. Bütun notlarım içinde idi. Bir şey değıl. Belediyede istimlâk işinin numarası da vardı. Canım, sen bir kere.« Canımı falan yok! Benim not defterlerimi karıştırmak (bağırarak) kJnısenin haddi değildir. Anladık! Yahu! Kim ksrıştırdı? Senin not defterin kimin işine yarar ki? B. FELEK Ben onu bunu bilmem... (Cebini karıştırarak) not defterim... (Cebinden Arkadaşım Flemzi Behlul a gün vabir not defteri çıktığuu görünce) cepurda karşılaştığımız zaman: bimde imiş™ Kim koydu bunu benim Oh, dedi, çok şükür büyük bir becebime? lâdan kurtuldum! Ve etraftan kahkahalar... Bütün o güTelSş ve heyecanla sordum: Hayrola, bir tehlike filân mı atrültü, patırdı ve meydan okumalardan lattın? sonra berikinde bir selpiklik™ TJzun saçlan rüz^ârda dalgalanırken Böyle hiddelter vardır. Önce köpüsiyah V3 zeki gözleri gözlerimin içine dirür. Sonra Anadolu tabirile pısar, yüz kildi. Yanaklarının üst kısımlannda paralık gazozlara benzerler. Böyle kız henüz yeni belirmeğe başlamış kaz amadansa serin kanh oturmak çok daha yaklarının çizgilerini çoğaltan acı bir müreccahtır. Hiç ohnazsa insan gülünc gülüşle cevab verdi: ohnaz. Hem de ne tehlike!. Bizimki ile mahkemeye düşmüştük. Nihayet hâkim Nihayet... dün aynlı»a knrar verdi. Nihayet BeyoğluBütün dikkat h?ssamı yüzünde topnun çiçeği ama billsmava gayret etmekle beraber Remzi de görünmek istedi&i kadar neş'eli bir diğimiz kokulu çiac'"ım tavrı bıılamadım. çek değil, çiç»' Avlarca, belki de senelerce süren gehastalığı olan eski çlmsizlik ve anlasamamazlıŞın mev Galatasaray karacjdiyetinde uyandırdıgı sinirlilik, son kolunun yıkıknası miicpdelelerin ruhuna verditi yortrunkararlaşmıştır luk her tarpfmda el!e tutulabilecek Yıllardanberi Bekadar bol ve maddl hissediliyordu. yoğlunun göbeğinKendi kendîme: de şehrin en büyük caddesinin orta Tevekkeli deŞil, diye düşündüm. sma bağdaş kurup oturmus olan bu Bizim Remzi eskiden böyle miydi? saygısız binanın kaldırılması İstanbulun Son zaman!? rda onun derin bir dalgındiğer saygısız binalarımn da (meselâ: hğın, acayib b+r sükutım esri olduğunu Süleymaniyedeki eski erkâmharbive bi farketmiştim. Her vaklt tatlı tatlı konası) yavaş yavaş yerlerinden oynaya rıusan, bir cümlenin içinde bin nükte sivuran, mem'pketin sicil memuruymuş ca 5 ına delâlettir. gibi. kimden bahsolunsa. be>;ikten bu Bizde imar ve inşa işinin pek güç prünkü hpyatına kadar geçirdiÇi sergüolduğunu birçok stadyum, adliye sa zestlerl bir hamlede sayıp döken, sevrayı, kcnservatuvar falan gibi emsalile diklerinin ve sevmediklerinin mezivetlerinden ziyade kusurlarını görerek görüyorduk. Yıkmsnın da pek güç oldugunu bu hepsini tonvekun fasleden Remzi Behlul ne vakittir ke"di?ine sual sorulmafersude (') binalar anlatıyor. Hiç deymca pek nadir a§zını açıyor. geri kağilse bu fena an'aneyi ortadan kaldır lan saatlerini durgıın ve sakit bevnindığı için Belediyemize teşekkür dekl münakaşaya, içindeki mükâlemeye Bu gün de o melul ve mahzun hali Ozerinden gitmiş değildir. Teselliye muhtac olduğu pek belli idi: Hammefendiyi tanımam ama, dedim, şene teessüf ettım. Çünkü on, on Vii seneye yaklaşan bir yoruz. Orada muvereceğiz. harebe Yoksa mağlub olmadık » Mağlubiyet kabahat gibidir. Kimse sırtma giymez. Lâkin bir adam mağlub mu, değil mi kendine sorulmaz. Haline bakıhr. Hiçbir ordu hasmı tuzağa düşürmek için yetmiş bin kişi zayiat vermez. Bu tefsiri yapan gazeteci karşımızda olsa da sorsak: Güzel söylüyorsunuz sayın Sinyor! Lâkin bu kadar esir neden verdiniz? Acaba ne cevab verir. Rahmetli bir gün birinin tarlasından uluorta bostan toplayıp çuvala koyuyormuş. Sahibi gelmiş, çıkışmış; Ne geziyorsun burada? Rüzgârla buralara düştüm! Ya bostanları ki mkopardı? Yelin hızından kopmuş. Peki! Çuvala kim koydu? B«n de şimdi onu düşünüyordum ya! demiş. Ben cevabını vereyim: Efendim! Yunanhları iaşe müşkülâtına uğratmak için verdik, diyebilir. Arnavudluk mağlubiyetini bir plân diye tavsif edenlerin esirlere bu manayı vermeleri pek muhtemeldir. r Üniversite fakültelerine almacak docentlerın sözlü imtihanları yakında bıtecektır. Bazı dersler için yeniden do Esnaf cemiyetlerinin heyeti çcnt ve asistan ahıiması icab ettiğinumumiyeleri den tekrar imtihan açılacaktır. Fakülteler münhal doçentlik ve asıstarüık, Esnaf cemiyetlerinin heyeti umumlları tespıt etmeğe başlamışlardır. MAARIFTE yelerinın toplanması ve yeni idare heIKTISAD yetlerinin seçilmesi için lâzım gelen Mekteblerin bütçeleri muameleler ikmal olunmustur. Cemiheveti umnmiyeleri yarından Mekteb ldareleri. yeni yıla aid bütOtomobil ve kamyon lâstik yetlerin başlıyacaktır. itibaren çelerirü haznUyarak Maarif mudür . lerinin tevzii lüğüne göndermişlerdir. Mekteblerde Kızılay Galata şubesinin bazı muavinliklerin kaldırılması ve ' Istanbula gelen otomobil ve kamyon pek zaruri olmıyan sarfiyatın tenkisi lastiklerinin tevzi şekili hakkında Ticakongresi suretile azamî tasarrufa riayet edil ret Vekâletinden İstanbul Vilâyetine yeni bir emir gelmiştir. Bu emre nazaGalata Kızılay şubesinin yülık kon miştir, Bütçeler, Maarif müdürlüğünce de tetkik edıldikten sonra Vekâlete ran mevcud lâstiklerle bir iki gune ka gresi dün akdedilmiştir. dar gelecek olan iki bini mütecaviz Bir senelik faaliyet hakkında idare gönderilecektir. lastik, evvelâ resmi dairelerin ihtiyac heyeti raporu okunarak alkışlarla kaJan aynldıktan sonra kamyon lastik bul edıldikten sonra idare heyeti seçilerinin yüzde 70 1 Anadoluya, yüzde 30 u mine geçilerek reisliğe deniz emekli İstanbula, otomobil lastiklerinin de blnbasılanndan Dilşad Besen. muha yüzde 70 i tstanbula, yüzde 30 u Ana sebeciliğe Şevket Ankan ve sekreterliğe doluya verilecektlr. Cemal Erduran, azalıklara da Osmanlı Nüshası S kurustur. Bankası ajanlar müdürü Edvard Ba Karabük fabrikasında üç . . . .. f haşla Yani Nazü oğlu seçilmişlerdir. Harlo Türkiya ekio çalısacak \ İÇin için Konservatuar orkestrasının Senelik Karabük demir ve çelik fabrikalan1400 Kr. 2700 Ki r.ın mevcud tesisatile devamh şekilde 750 > 1450 » Alü ayhk konseri üç ekip işçi ile çahşarak günün 24 sa400 » 800 » Üç ayhk Konservatuar orkestrası dün saat atinde durmaması takarrür etmistir. Bu 150 > Yoktur. Bir ayhk suretle Turkiye demir ve çelik fabri 20 30 da Eminönü Halkevinde orkestra kalannın randımam bir misli artacak çefi Seyfeddın Asalın idaresi altında bir tır. Bu yeni çalışma tarzına uymak konser vermiştir. Konser çok kalabalık için Karabük fabrikalannda süratle olmuş, orkestra erkânı, Türk ve Avru Gazetemize gönderilen evrak ve yazılaı tertibat almmaktacîır. Karabük fabri pa musikişinaslann eserlerinden bazı kssı mamulfttından pivasanın ihtiyacı parçalan muvaffakiyetle çalmışlar ve nesredilsin edilmesia iad. edilmea ve sü riyamdan mes'uliyet kabnl oltuunaz. olan bazı dn'i«"in piyasaya verilmesi salonda bulunanlar tarafmdan rekli alkışlanmışlardır. takarrür etmiştir. CUMHURİYET Dikkat Küçük hlkâye " olduğunu büıyorum. Bu işi yapmasaydınız, daha iyi idi ama, mademfei olmuş, her ikinizin de hakkınızda ha yırlısını temenniden başka elden ne gelir?. Sonra onu biraz olsun keyiflendirebiimek için işı şakaya vurdum: Eh, haydi bakalım, dedim. O kadar zamandır benden sakladığın hâdiseyi hallolup bitmeden haber vermedin, bari mabadl olarak gelecek vak'ayı şimdiden itiraf et de sana darılmıyayım. Kiminle evleneceksin, onu söyle. Malum ya. şu devirde her ayrılmayı bir birleşme takib ediyor. Her halde katlandığın bu eziyetler boşuna değildir. Çekinme söyleyiver!. Muhakkak bilini seviyordun! Bu sefer yüzünde diğerleri gibi sun'î değil, hakikî ve oldukça geniş bir tebessüm belirdl: Ah, diye cevab verdi. Keşke öyle biri olsaydı. Sonra yüzünde fikrinden ve temennisinden caydığmı gösterır işmizazlar peyda ol'.rak ilâve etti: Aman, müsaade et de biraz dinleneyim, kendime selevim. On^an sonra birine tutulayım. Fakat eminol, bu sefer pek güç evlenirim sanıyorum. Herkes için demiyorum ama. benim icin bu pek müşkül olur. Belki de imkânsızdır. Zira, çok çektim. bilmezsin. İhtimal teferrüata girecek, vaktile hiç bahsetmek istemediği eski evlilik havatındaki sıkıntılarını uzun uzun anlataeaktı. Boş yere derdini desmek istemedim. Mevzuu daha alaylı bir sahaya nakle mecbur oldum: Dostum, dedim, bıınlsnn heosl çarcabuk unutulur. Yeter ki, biri burnnndan yakalaniava pörsttn. Kimb'lir belki de coğlumuz Remzi Behlul..» ibare&ile başlıyan bir davetiye alaca&ımız Yarenlik müstakbel arkadaşının yanında blr güzel paparayı basalım! Merasim cumartesi günü Bey oğlu Nikâh memurluğunda değü mi? Evet, orada buluşuruzl Bir akşam evvel geç yattığım için o gün erken kalkamadım. Bir tiryakinin burnunda tüten doğlardan fazla hasretini çektiğim halde Remzi Behlulü görüp haşlıyamadım. Yeni saadet yuvasını kurma merasiminde bulunamadım. Pazartesl, mutad olduğu üzere beraber vazifeye gitmek üzere Salim Beyle bulustuk. O mühim fırsatı kaçırdığıma teessüf eder vaziyette: Gaflet bastırdı, dedim, Remzi Behlulün nikâhına gelemedim. Nasıl oldu. Sen benim yerime payım verdin inşallah!. Salim Bev sîsmanca göbeğini oynatarak kahksbayı bastı: Rezalet birader. rezalet. dive cevab verdi. Muayyen saatte bütün davetliler geldi Ortada Remzi Behlulle zevcesl yok. Evvelâ herkes biraz bekledi. Sonra sinirlenmptre baş'adılar. Tuhaf şey. Bu gibi merasimde asıl kahıamanlann bulunmaması şu sıraria moda demek. Gectnde de bir şairimiz ni'anlanm's. Bütün cağırıinnlar toplanın ypmisler. lfmisipr, CÎ 1 1 "! c«1ın saba*ıa kadar esl°PT"i5ier. Nişanlılar ortada pöri\nmerpi<!ler. Havır, azizlm, mesele övle de?il. Zavallı Remz'n'n evlerf"*l fi!«n vnkmıı«!. A^pdaslan ona hir oyun v"^ mı^or. işl sonradan tahkik edip öğ rend'*:. Ya.. Arrm. biı. RPTTÎ Be>i1ı"'le de* ! 1. davşt e^'^^'prp ırıfit''^ Wr o^""n zaman pek de uzak değildir. Bütün mevcudiyetıne bir ciddiyet vermek arzusunda İdi. Lâkin o tarihte ancak zoraki olarak gür kaşlan itaat etmişti: Asla!. Asla!. diye tekrar etti. **• Aradan on beş gün geçti. Remzi Behlul, birlikte hocalık ettitimiz mektebe gelmemeğe başladı. Müşterek tanıdıklarımız: Işleri çok, galiba çekilecek! Diyorlardı. O günden itibaren Remzi Behlulü bir daha göremedim. Fakat iki hafta kadar evvel, sanki keramet sahibi imişim gibi tahmin ettigim tarzda coğlumıız Remzi Behlulle... diye başlıyan bir nikâh davetiyesi almıyayım . u? Benim vaktile onu biraz neş'elendirmek için lâtife olsun diye söylediğim şey, kısa bir müddet sonra kızıl ve çıplak bir hakikat şekline bürünüp karşıma çıksın. Hayret! Demek boş atmışım. dolu tutmuşum. Remzi de masum postuna bürünerek beni kandırmış. Eh, merasim esnasında alacağı olsun! Benimle olduğu kadar Remzi ile de sevişen Salim Beye raslavınca konuş mam'zın ilk mevzuunu tabii bu mesele teşkil etti. Hayatta pek o kadar tedbirli ve ihtiyatkâr olmasına ra^men yaŞmurlu ve karlı havalarda saDkasmm üstüne o'mıı>:. Ah.. P^.vlp pslenrpii h'r i<! tprkauçuk mahfaza gecirmekten geri kalmıvan dostum, kalmca boynu üstünde Pemzl BPhifıl» Hı> 1 çok heybetlt duran başını iki tarafa np"nr"i o evlenme sallavıp kücük srözlerintn hafifçe şte kapaV'Tinı kıroı^tırarpk: Eh, dedi, dünya i^te bövieiir Eva " n r f ' ' as' 1 o ?"lenirim. diyenien korkma da, evlen man adamnkıiiı bir cünbüş kopardı. mem diyenden kork. Insallah kâfire Yazık, çok yazık!

Bu sayıdan diğer sayfalar: