13 Mart 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

13 Mart 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYE1 13 Mart 1941 "Yardımseverler,, cemSyeti ve ilk faaliyetleri f Şehir ve Memleket Haberleri ) Lüks meraJandan vazgeçelim! İş, «Fiat Murakabe» komlsyonu» nun bazı mağazalan luks addetme«ile başladı. Birdenbire öyle kuvvetU hamleler etrafımızı tstilâ etmeğe koyuldu ki, narhtan fazlaya satılan kaşer peynirleri bile luks sımfına dahü oldu. Gazetelerin dün verdikleri blr habere göre <Bebek bahçesi» de bu yaz lüks olmak Istiyormu?! Yarın, öbür giin İstanbulun muhtelif aayfiye ve gezinti yerlerin<leki bütün kazinolarda da ayni heves ve merakın uyanmıyacağını kim temin edebillr? Lüks kazmolardan istifade edebtlecek kadar kazanc sahibi olan vatandaşlarla aileleri esasen sayfiyelere gldip oturmak imkânına mallktirler. Binaenaleyh gaye, sıcak tatil günlerinde halk tabakasına biraz nefes ahp dlnlenecek yer temin etmek olduğuna göre, Belediye, böyle lüks olmak iddlasına kapılanların tekllflerini tetkike blle lüzum görmeden reddetmeli ve geçen senekl glbi geç kalmıyanak yazlık kazinoların mutedil re insaflı bir tarife harırlamalannı şimdidşn temin etmelidtr. Kanlı boğuşma Milli Şefimizin refikalan sayın Bayan İnönü başta obnak üztre, Ankaramın ı birçok münevver ve güzide bayanlan. Türk kadınhğmın daima iftibarla anarak örnek alaeagı bir ise girlşmls bulunuyorlar: Ev iskrlnden ve muhtelif meşgalelerinden en kı>metli sa&tleri biıyük bir revk ve heyecanla, yardıma muhtae olanUrm hizmetinc ayınniflardır. duğunu ve bir kaç kişinin bıçakla yaralandığım dün yazmıştık. Ağır yaralılardan Mehmedle Ali, kaldı rıldrkları Beyoğlu Belediye hasta nesinde ölmüşlerdir. Gene ağır yaralı olan Kemal de ayni hastanede yatmaktadır. Hâdisede, bunlardan başka Şaban ve Hasan isimlerinde iki kişi, hafif yara almıslardır. Adliye hekimi Hikmet Tümer, ölenlerin gömülmesine ruhsat vermiştir. Boğuşanlardan İzzet, yakalanmış tır. Tahtikata göre. kavga, sarhoş olan İzzetle Kemalin kahveci Aliden para l&tiyerek alamamalanndan çık mıştır. Kemal, kahveci Ali ile ocakçı MehmedB bıçak saplamış, kendial de bu sırada yarâlanarak yere yuvarlanmı^tır. Yaralanmalar et rafında, vaziyetin daha esaslı olarak tespiti İçin tahkikata deyam olunmaktadır. Galatada yarala Kayserili iki tüccar nanlardan ikisi Belediye. bu hususta tnühim bir ihbarda hastanede öldü bulundular bir izahname Galatada Berberler sokağmda 6 Dün matbaamıza gelen Kayserili numaralı kahvede bir boğuşma olneşretti Mehmed Uzunlulu ve Mehmed Kaİstanbul Belediyesinden: 1 Bazı taksi şoforlerınin müştcrilerden taksimetrenin gösterdı^i rakamdan fazla ücret taleb ettikleri ve kısa mesafelere yolcu kabul etmedikleri, yolcunun paket, valir ve emsali gibi ufak hacimdeki eşyası için taksi ücre'.inden başka ayrıca bagaj ücretı namile fazia para istedikleri ve yanlanna şoför muavıni alarak müşterilerin otomobiilerde sıkışık bir surette yolculuk etmelerıne sebebiyet verdıkleri, saat 24 ten evvcl gece zammı istemeğe kalktıkları anlaşılmakta ve bu yolsuzluklarla çidde*!e mücadele edılmektedir. Ancak mücadelenin maksadı ten.in etmesi bu gibi hareketlere maruz kalan halkımızın hadiselerden vaziffjarları haberdar etmesile mümkün olabilir, 2 Şofdrlerin riayete mecbur oldukları kaideler, müşterilerce malum olınsk üzere taksUerin on camlarına yapıştırılan izahnamelerde yazıhdır. Bu izahname şudur: 1 Taksilerde pazarlık yoktur. 2 Yolcular, taksimetrenin yazdığı ücreti yüzde 10 ramla ödiyeceklerdir. 3 Gece lammı (20) kumştuı. Bu zam, saat 24 ten 7 ye kadar ödenir. 4 Şehir harid yalntz gidiş halinde50 kuruştur. Bu ram, aşağıda yazılı yerler için ödenecektir. İstanbul tarafı Bakırköy, Osmaniye köyıi, Haznedar riftliği, Davudpaşa kıçlası, Eyüb haricleri. Beyoğlu tarafı Mezbaha pay mahalli, Kâ^'dhane köprüsü, Zinclrlikuyu, Rumelihlsar vapur iskelesi haricleri. Ütküdar tarafı Çengelköy, Bürhaniye, Kısıklj, Bulgurlu, Libade, Merdlvenkoy, lçerenkoy, Bostancı köprüsü haricleri. 5 Yolcu beraberinde taşmabileceK çanta, bavul, paket gibi eşya için ücret verilmiyecektir. 6 Şikâyeti olan yolcular en yakın polise müracaat etmelidir. ya adlarında iki manifatura taciri garîb ve mühim bir ihtikâr hâdisesi anlatmışlardır. Bu tacirler, S " ıhamam civarında Sabrüsafa hanmda geniş mikyasta manifatura işi yapan Şapo ve İbrahim müessesesine müracaat ederek bazı manifatura eşyası almak istemişlerdir. Fakat bu müessese, kat'i bir şekilde kendilerinde mal olmadığını beyan etmiştir. Halbuki burada istedikleri malın olduğunu bilen tacirler, Murakabe komisyonuna İhbarda buluıynuş lardır. Yapdar tahkikatta esasen sahibleri oloukları bu hanm iki odasmda hepsi Avrupa malı olmak şartile bir havli sandık ve balya, aynca dünbüllü handa bir ardiyeye yıgılmış 70 80 kadar sandık ve balyaüan mürekkeb muhtelif manifatura eşyası ve bunlardan başka İş Bankasına ipotek edllmiş gene mühim miktarda muhtelif manifatura esyaları mevcud olduğu anlaşılmış ve haklrrında lcab eden kanunî muameleye tevessül olunmuştur. Müddeiumumiliğe verildi İstiklâl caddesinde Ceylân mağazası, vitrininde etlketsiz kumaş bulundurmak ve Murakabe komlsyo nunun koyduğu flattan fazlaya satış yapmak «uçundan Müddeiumumiliğe verilmiçtir. Taksi iicretleri nasıl alınacak? IHEM S t ok maniEa tura D NALINA MIHINA fark Aralarındaki D ngiüzler, hava bombarduuanları >üzünden si\il halk arasındaki za>iatı her ay neşretmekten kuçımnadıkları gibi, ticaret vapurlan kayıblannı da her hafta muntazaman bildiriyorlar. Ayni zamanda İngilizler her gün Alman bombardımanlan yüzünden muhtelif şehirlerde nğranılan tahribatı ve insaa zayiatını söylemekten çekinmiyorlar; bu bombardunanlar müessir olduğu vokit bunu da gizlemiyorlar. Hatta, arada sırada, bir eün evvelki resnu tebliğlcrioi tamamladıklan bile görülüyor. Meselâ, evvelki aksam düşman tayyarelerinin Clân nuntakaya attıklan bombalann, diinkü tebliğde bildirildiğiuden daha fazla zayiat ve tahribat yaptıklan sonradan anlaşılmıştır, gibi tebliğlere şahid oluyoruz, Buna mukabil, Alman ve İtalyan resml tebliğrlerinde daima hakikati gizlemeğe çalışan gayretler göze earpmaktadır. Mîhverciler en siddetli hava ve deniz bombardımanına uğradıklan zaman dahi, bunlaıın tesirlerinl küçülte küçülte adeta sıfıra indirirler. Bazan ölülerin fazla olduğunu söylerler amma »u şekilde: «Düşman tayyarelerinin attifi bombalar, yalnız bir hastanede ağır zayiata mal olmuşrur.» Bir defa daha söylemiştinı, bu resmi tebliğieri gördükçe İngilizlerin yuksek infîlak maddelerile dolu müthis bombalar değil, yumusak Hacı Bekir lokumlan attıklaruu sanırsmız. Bir bııçuk senedenberi Almanlar ve dokuz aydanberi de İtalyanlar, İngiliz bombardunanlanndan hiç bir zaman ciddl zarara ve ağır zayiata uğramamışlardır. îfakıs tarafından bu kadar mubalâğa olur mu ya! Daha birkaç gün evvel, Condottieri sımfından bir İtalyan kruvazörü bir Ingiliı denizaltuı tarafından torpUlenip batınldığı halde, İtalyanlar geminin ismini ve gınıfını gizlemekle de kahnadılar, meçhul blr sebebden dolayı bir infilftk neticesinde orta tonajda bir harh gemimlz batmıştır, dediler. Batan bir geminin neden battığmı ve adını pizle* mekte hiç bir mana yoktur, çünkü onu batıran denizaltı adını bilmezse bile sınıfını bilir. Bu kruvazörün de battığınl İtalyanlar, kabul ettikleri halde, İngiliı denizaltısı sadece gemiyi torpillediğini ve batmış olması muhtemel bulunduğunu söylemekle iktifa etmiştir. İtalyan tebliği daha evvel neşredilmi? olduğu için İngiliz resmi tebliği de «muhtemel» yerine «mııhakkak» tabirini kullanabilirdi. İngilis amiralhğı düriist davranmı$, hâdiseyi kendi zaviyesinden gördüğü gibi bildirmi?tir. Alman ve İtalyan tebliğlerl hakikati kimden gizleyorlar? Düşmandan nu? DUsman biliyor. Hambur^ limamnm altını üstüne gerlren İngiliz tayyareleri attıklan bombaların nerelere düştüğünii ve yapbğı tahribatı, çıkan yangınlan hiç bilmez olurlar mı? Bilemezlerse Londrayı döven Alman pilotlan da bilemezler. O halde Alman resml Jebüğterinin bu kısııtilan da doğıu olmamak lAzun gelir. Alman ve İtalyan resmi lebliğleri hakikati kendi milletlerinden gizleyorlar. Çünkü kendi halklannın maneviyatına emniyetlerl yoktur. Hakikati söylerlerse bu maneviyatın büsbütün bozulacağını biliyorlar; aksini ispat etmek isteyorlarsa, onlar da, uğradıklan zayiatı, İngilizler gibi muntazaman ve doğru ^larak neşretsinler, görelim. Fakat onlar bunu yapamazlar. Doğrodeğümi? ŞEHIR IŞLER1 Tramvaylar için 85 bandaj bulundu İstanbul' gümrügunde translt e?ya arasında 85 bandaj ın mevcud oldufu görülerek Tramvay Idareai bunları almak İçin al&kadarlara müracaat etmiştir. Dahlllye ve Nafıa Vekâletleri bu bandajlarm Belediyeye verilmesi için teşebbüste bulunmuşlardır. MAAR1FTE Çocukları kurtarma yurdu Çocuklan Kurtarma yurdu Lstlşare heyeti dün bir toplantı yapmış, Yeçilköy yurdunun umuml vaziyetinl tetklk etmlştir. Yurd, geçen seneye nazaran mem nuniyet vericl bir çekilde lnklflaf etmiç, talebe mevcudü 120 yl bulmuştur. Halen yurdda marangoz luk, demircUik, bahçecUik, terzilik aubeleri faallyette bulunmaktadır. Buraya alınan anormal çocuklann tahsil ve terbiyesl için yeni bir program yapılmıştır. Bir çok gayritabil yaradılışh çocuk vellleri de yurda büyük bir alâka göstermeğe başlamışlardrr. Vaziyeti müsaid olan ailelerden ufak bir ücret alınmak suretile çocuklarına İlk tahsille beraber bir de san'at öğretiimektedir. Bu rağbet karsısmda istisare heyeM yurdun kadrosunu genişlet meğe ve büyük bir atölye binasınuı yapılmasına karar vermiîtlr. Bu feragat ve bu IHnalı ealnmıa, «Yardnnseverler» eemiyetinin en btiyflk tnesnedi, kuv\et v« muvaffakiyet kajnağıdır. Müessisleri ve fahri reislcri sayın Bayan İnönünün hafkanlığı altmda, cemijetin faal azan nk nk toplanmakta, ve her toplantı, yardım lahasım Mraz daha genişleten isabetli kararlar almnnnna vesile olmaktadtr. Cezalandırılan esnaf Eminönünde Sabuncuhanı cad desinde 41 numaralı dükkanda tütüncü ve kuru kahveci İsmail Hakkı hakkında, kllosunu 50 kuruşa sattığı kavrulmuş ve çekllmiş nohuda cinsinl bildirir etiket koymadığmdan dolayı, zabıt tutulmuştur. Bundan başka, Eminönünde Hasırcılar caddesinde 46 numarada kahveci Vasil, Cömerdtürk sokağında 30 numarada kavurucu Yani hak lannda da, ayni sebeble zabıt tanzim olunmuştur. Hasırcılar caddesinde 40 numarada kuru yemişçl Andon aleyhinde, sattığı yemişlere etiket koymamak<an ayni şekilde muamele yapü mıştır. 10 taksi şoförü, 2 otobüs şoförü ve biletçisi, seyrı'srer nlzamlarına aykırı harsketten cezalandırılmıştır. Havagazi şirketinin vaziyeti tetkik ediliyor Belediyp, Havagazl şirketinin vaziyettnl tetkik etmektedir. Mu kavelenameye yeni hükümler koy durulacaktır Hazırlanan yeni talimatnamo bir komlayon tarafm dan tetkik edilmekte olup cuma günü Vekâlete gönderilecektlr. Konulacak hükümlere göre, havagazi facialan evlerin alt katındaki esnemiş duvarlardan nüluz ettiği için, mezkur borularm geçtlğl duvarlann takviyeal ve halâlara sifon konulm&sı mecburidir. flk tedritat komuyomı azalığı Vilftyet lUc tedrisat komlsyonu azalıklan için dün bütün resml, hususî, ecnebi ve ekalllyet Uk mekteblerinde seçim yapılmıs, ayrılan muallimlerln isimlerl kapalı zarflarla Maarif müdürlügüne gönderilmiş On yaşından küçük çocuklar tir. Maarif müdürlüğü listeleri tasnif ettikten sonra en çok rey alan bitiklete binemiyecek muallimleri komLsyon azalığına taYardımseverlcr cemiyeti, kahramaa erlerimize kışlık hediyeler hazirlanmak Belediye, zabıtai belediye talimat yın edecektir. tizeıe atelyeler de açmiftır. Bu atelyelere devam eden minuninller dc vardır. nameaine bağh olarak bir seyrüaefer talimatnamesi hazırlamıştır. İlk mektebler hakkınd bir Buna göre nakil vasıtaları kara, detamim nte ve hava olmak üzere üç kusna ilk mekteblerde çarşamba günleri ayrılnnştır. Nakil vasrtalaruıı idare öğleden sonralan »erbest e&lı^ma * edenlerd<>n içkiye müptelft olanla • lara aynldığı halde, bası mekteb rın ehilyetnameleri alınacaktır. Bi lerde tatil yapıldığı görülmüçtür. siklet kullananlardan daimi suret Mekteblcre bu hususta bir tamim evlerine te ehliyet vesikası sorulacak ve 10 gönderilmiş. talebelerln yaşmdan asağı çocuklar bisiklet gönderilmemesi, muallimlerin nekullanamıyacakKardır. Çocuk ara zareti altında resim, ellşl, musiki, balannın yanyana gitmesl mem tabiat tetkiki glbl Istlfadeli mevzular üzerinde etüdler yapılması bilnudur. Üç tekerlekli çocuk araba dirilmistir. larının yaya kaldırımda dola§ma«ı .""fc menedilmiştir. Çocuk hikâyeleri Son günlerde bazı gahıaların muh telif çocuk hikâyelerinden mürek üsküdarda bir çocuk kam ksb eserler çıkardığı görüldüğün den Maarif Vekâleti çocuk neşriyayon altında can verdi tı hakkında tetklklere başlamıştır. Bu miniıniniler, annelerinin, ablalannıo, teyzelerinln islerini koiaylaştırmakDün Üsküdarda Hâkimiyetimillitadırlar. Pamuklular hamrianırfcgn, küçük ellerile pamuklan daha çabuk didik ye caddesinde bir kamyon kazası Bılhassa çocuk terbiyesi bakımın dan büyük bir ehemmiyeti haiz olejip uolduruj orlar. ' olnuştur. 3512 numaralı kamyonun lan bu gibi eserler Maarif Vekâle şoförü Osman, yoldan geçen küçük tince tetkik edildikten sonra neşrebir kıza çarpmıştır. Kamyon altın dilecektir. da kalan kız, ölmüştür. Bu kızra, Ayrıca mevcud güzel ve istlfa Üsküdarda Şalrnıhi sokağmda 22 deli köy hikâyelerimiz bir taramaya numaralı evde oturan ustabaşı Ke tâbi tutulacak ve seçüen hlkâyeler rimin kızı 7 ya^ında Neclâ olduğu Maarif Vekâleti tarafından neşreanlaşılmıştır. Şoför, yakalanmıştır. dilecektir. Anlat bakalun, küçük, fimdi «eni dinliyortun. Genc kızın Ince yüzü dalga dalga kızardı. Odanın mütevazı eşyasına dalgm bir bakışla baktıktan sonra: Bir ablam, yahud kendisine güvenebileceğim bir arkadaşım olsaydı sizi rahatsız etmiyecektün, dedi. Lâkin müşkül mevkideyim. Önümde iki yol var, hangisini takib edeceğimi bilemiyorum. Bana yardım edebüeceğmizi düşündüm. Yüzü, hayatın hoyrat eli ile epeyce hırpalanmış sarışm kadın: Ne gibi yavrum? diye sordu. Sana ne şekilde yardım edebilirim? Biliyorsunuz, ben az tahsilli bir kızım. Babam ihtiyar. Annem de okumuş bir kadın değil. Büyük fedakârhklarla orta tahsilimi yaptırabildiler Liseye gîrmek için içim titriyordu ama bu arrumu onlara açamazdım. Zaten hayat onlan emniş, üzmüş. Benim jrüzümden de ıztırab çekmeleri fazla olurdu. Enstitü masraflanna karşı koymamıza da imkân yoktu. Bir komşumuz, daktilo kursuna devamımı hatırlattı. Bin tereddüdden sonra babam buna razı oldu. İmtiham verdiğim gün de hiç memnun görünmüyordu. Nihayet işe başlayacağım gün. <Mecbur olmasaydık seni dışarıda çalışmağa bırakmazdım çocuğum» diye göğüs geçirdi babam, «lâkin hayat değiçtl. Gencsln. Sen de arkadaşlann gibi giyinmek, gezmek istiyorsun. Şu küçüctik evimizle, benim ravallı tekaüdlük maaşım bunlarm hiç birini yapamaz Hiç olmazsa ceb harchğıru ve kıyafetini temin edersin diye buna razı oluyorum. Göreyim kızım »eni. Uslu, akıllı ol. Hayatında en küçük bir lekevi varlığına mal etmemiş bir adamın alnını yere eğme,. Babamı gözlerim yerde dinliyordum Sustuğu zaman güçlükle yüzüne bakabildim. Sararmıştı. Gözleri pencerenin "üncleki av^a ağacma dalmıjtı. Axtık konuşmuyordu. Elini öptüm, Yüreğimde garlb bir MÜTEFERRIK Fodla tahsisatı Eskiden medreselerin fodla tahsisatı vardı. Bilâhare bu tahsisat kesümişti. Evkaf bu tahsisatı tek rar koyacak ve bu suretle Fatih medreselerinde yatacak olan muhtac ÜTilverslte talebeslne yemek ve ekmek vermek kabil olacaktır. Ç Elen kulubunde müsamere ) Şahinşahın doğum günü 15 mart, Dost İranın büyük hükümdan Şahinşah Rıza Pehlevinin doğum yıldönümüdür. Bu münaseBeyoğlunda, dost Elen kulübünde evvelki akşam güzel bir müsamere tertib olunarak < Çoban A?kı > isimli piyes temsil edilml?tir. Millî kıyafetlerle oy. betle İran general konsolosu o gün saat 11 le 13 arasında İran koloninanan eserde muvaffak olunmuş ve amatörler çok alkışlanmıştır. Resünde, temsile iştirak edenlerden bir grupu görüyorsunuz. siiıin tebriklerini kabul edecektir. Doğmadan öldürülen yavrular. Onlar, asil onlar için kocamı ve ailesinl tel'in etmek isterim. Benim hikâyem bu küçüğüm. Sana ne birini, ne de ötekini seç diyecek vaziyette değilim. İsabetsizliğe düşmekten korkuyorum. Saadetin sevincim olur ama, bedbaht olursan yananm ve bunda benim de rolüm var diye elem öJuyanm. Lâkin her aile de blr olmaz. Baştan bozuştukları halde sonra çabuk öfkelerini unutarak, can dğer olanlar da vardır. Bu, nflıayet erkeğin elinde bir şey gibi gelir bana. Biraz da şans meselesi tabü. Yollardan biri gSrünüste cazib. Sana vadedilen refah hiç fena değil. Diğerinde ise hem evlilik hayatının vazifeleri, hem de iş âleminin yoran, hırpalayan yükleri var. Hele joluk çocuŞa karıştıktan sonram İkisi de durgundu. • Genc kızı almak üzere babası geldi. Çapraşık mevzularmı bir karara bağhyamadan aynldılar. Bu konuşmanm üstünden bir kaç ay geçti. Genc kız hâlâ mütereddiddi ve ikisi fle de münasebetini arkadaşlık hududlanndan asla aşırmamışb. Bir gün karşjsmda güzel bir delikanlıyı buldu. Nazik bir dille uzattığı bir tomar kâğıdm makinede üç nüsha yazılmasını ve derhal umuml müdürün odasına getirilmesini rica ediyordu. Bu bir tesadüf, belki tesadüflerin en güzeli, en manalısı idi. Genc mühendis, işlerini takib için daireye sık sık uğruyordu. Kızın masum güzelliğine ve yabancı gölgeler aksettirmeyen duru bakışlarma bağlanmıstı. İşini kestirme yoldan halletti TJmumî müdür dostu idi. O kızla görüştükten sonra anne ile babanm muvafakatini aldı. Tez elden nişanlandılar. Avni çabuklukla nikâh işleri tamamlandı. Gene evliler derin bir saadet içinde, el ele, kalb kalbe Karabük yolunu tuttular. KUçUk hlkâye Bir tesadüf caydıramıyacağını söylüyor. Soz verdiğim gün beni iş hayatından çekiyor ve bana sıcak, samimî bir yuva vadediyor Zeki ise, siz de biliyorsunuz, kimsesiz, fakir bir çocuk. Kazancı az. Kendisinin de söylediği gibi bana ancak riyasız bir kalb ve mütevazı bir isimden başka bir şey vermiyor. Ona, evet dersem dışarıda da çalışmağa mecburum. Ancak ikimizin kazancı yuvayı, o da pek sade bir şekilde, yaşatabilir. Bugün ikisine karşı da ayni duyguları taşıdığıma göre hislerimin tesiri ile bir tercih yapmama imkân yok. Bu hayat! meselede sadece kafamın rolü olsun da istemiyorum. Siz ne dersiniz? Sarışm kadın epey düşündü: Bu mühim bir mesele! dedikten sonra acı bir sesle konuşmağa başladı: Ben de ıana biraz hayatımdan bahsedeyim, dedi. Kısaca... Küçük yaşta yoksul kaldım. Dört yaşımdan itibaren hayatım yatı mekteblerinde geçmeğe başladı. Mektebin verdiğini giydim, yedim. Hocalarımın öğrettiğini ve gösterdiğini gördüm, öğrendim. Şen bir kızdım. Talebelik hayatım hiç te hüzünlü geçmedi. Biplomamı aldığım halde bir işe girinceye kadar gene mektebde kahyoıdum. O sıralarda mühim bir hâdise oldu. Yüksek bir aile çocuğu, istikbali açık bir hariciyeci benimle evlenmek istiyordu. Onun da ailesi beni almasına tarafdar değildi. Benim gibi kimsesiz, fakir bir kızla öğünmelerine imkân yoktu. Epey gürültülü bir evIenme yaptık ve Avrupaya hareket ettik. Dört yıl pek, pek mes'ud yaşadım. Temiz yerlerde geziyor, iyi giyiniyor, kü'ıtürlü uısanlarla konuşuyordum. Hislerim ve kafam inceliyordu. Sefaretlerde verilen balolarda, toplantüarda i • K Ukerrem Kâmll Su kocam benimle iftihar ediyordu. Merkeze donmek sırası geldi. Memleketime kavuşmaktan gelen derin sevinc içinde çırpınırken birdenbire haytumn en korkunc hâdisesi ile karşılaştun. Kocam ailesi ile barifmıştı ve tam manasile onlarm tesirlerine, telâkküerine tâbidi Pek fena iki yıl geçirdik. Bu arada bir kaç defa kocam, beni, çocuk aldırmağa mecbur etti, Sırası geldi gene gittüc Saadetimiz avdet eder gibi oldu. Çok geçmeden gene anlaştık diye çektiklerimi unuttum. On beş yıl bu böyle devam etti yavrum. Vatana dönüşümüzde facialı bir hayat, dış memleketlerde huzurlu bir beraberlik. Yıllar geçtiği halde 5tekiler beni hâla kabul etmek istemiyorlar ve oğullannı benden geçirmek için her türlü çareye başvuruyorlardı. Güzel akraba kızlannı, şen, şuh dostları ona peşkeş çektiler. Ve asü bir ailenin admı taşımıyan bir kadından doğacak bir çocuğu asla aralarına kanştırmak istemediler. Onlann arzusu, beni ebediyyen evlâd sevgisine hasret bıraktı FahireNihayet iki sene evvel emellerine eriştiler. On beş yıllık bu beraberlikten sonra kocam benden ayrıldı, Ve ben, şu gördüğün basit pansiyon odasında, bütün bir hayat için yalnız kaldım. Akşamları, daire dönüşlerinin hüznünü anlatmak pek güc çocuğum. Zaman olur ki bu oda, fazla sessizlik, fırtınalı geceler beni ürkütür. Mazimi düşünürüm. Her şeye rağmen sevdiğim kocam ın hasreti varlığımı bir buğu gibi sarar, ağlarım. Sonra beni kıyamadan bu kadar yıldan sonra yüzüstü bırakıp gidişine kin baglarım. Ölürken bile onu affedemiyeceğimi hissederım. Hele bana bir çocuğu cok görmesL Cemiyet bir jaııdan da, Lakikî muhtaclara nakdî yardırada bulumnakta ve Türk kadınlarınm ber ınüracaati, bu asil şefkat yuvasında en büyük alâka ile karcıknmaktadır. işte, muşkiil vadyetini. bu şefkatli ablalanna anlatınak için, başvuran bir genc kıun getirdiği tâğıdlar teıkik e«iil>yor. **• Blrkaç fotograf ve birkaç satırla, çalışmalanndan muhtelif intıbalan tesbite çalışhğımız Yardımseverler cemiyeti, kurulah pek kısa zaraan olduğu balde, şimdiden geniş bir muhite yarciınılaıda bulunmaktadır. Bu teşekkülü yurdun her tarafına yakından tanıtmak için çok yeıinde bir teşebbüse girişildi: Ankira Halkevinin sinema mütehassısı Kenan Eı rinsayla, Çecuk Esirgeme kurumunun neşriyat şefl Münir Egeli tara/ından, hiç bir sahnesi müretteb olmıyan bl r ii!m hanrlanmıştır. Filra kısadır ve taMatile görülecek olanlar, bu asil cenıiyetin çalışmalanndan bir kısmıdır; antak, bu kadan bile, seyredenler üzerinde takdir Ve şukran hisleri bırakacak ve yardiTseverleri tanıtacaktir. Fakat... Bütün kafln'anmı/dan, yardımseverleri tanımakla kalmıyarnk, onlara katılnıalarını da rica etuıek hek fu günlerde. kcndl Işlerine yersiz bir müdahale sayüamaz, fikrindeyiz! Mekki S A İ D hüzün belirmişti. Birdenbire hayattan korktum. Ve siz de belki hatırlarsımz. Yerime geçerken, makineye dokunurken titriyor, terliyordum. Sarışm kadın, Itızın çalıştığı dairede servis şefi idi. Hafifçe gülümsedL öteki devam ediyordu: Bir yıl sonra iş hayatına tamamile ahşmıştım. Halimden memnundum. Fakat... Son aylarda, o ikisi, bütün huzurumu altüst ettiler. Uykularım bozuldu. İştahım kaçtı. Çalışırken bile onları düşünmekten kendimi alamıyorum Bir türlü karar veremiyorum hanpisine evet diyeyim. Şef: Kim bunlar? diye sordu. Genc kız önüne bakarak: Biri muhasebedeki Nejad, diğeri de Zeki, diye karşılık verdi. Şu kâtib Zeki mi? Evet, Seninle evlenmek mi istiyorlar? Evet. Ha, demek aralarında tercih yapamıyorsun? Peki onları lâyıkile tanıyor musun? Arkadaşhğınız ilerde mi? Genc kız hafif bir isyanla başını kaldırarak: Hayır, hiç ilerde değil, dedi. İkid de gayet ciddî bir şekilde benimle evlenmek istediklerini bildirdiler. Ve ben pek müphem karşıhklar verdim. Nejad, iyi bir aile çocuğu. Annesi ile babasınm arzuları hilâfına benimle evlenmekte ısrar ediyor. Annesi: «Bir daktilo parçasına gelinim diyemem. Onların çoğu ile evlenilmez, eğlenilir.» diyormuj. Fakat oğulları öyle düşünmüyor. Beni bir senedir tetkik etti^ini, uzun tereddıHlerden sonra bu işe karar verdiğini ve muvafakat ettiğim takdirde hiç, bir kuvvetin oau fikrinden

Bu sayıdan diğer sayfalar: