27 Nisan 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Nisan 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Nîsan 1941 CUMHURlYET Millî Şefin takdirleri Şarkî Akdeniz harbi Cumhur Reisimiz, Çocuk Esirgeme Kurumu Reisine iltifatta bulundular unanistan harekâtuun nihayet bulmasından »onra harbin AtUnükte değil, fakat çarkî Akdenizde ve Mısır Libya hududunda canlanması beklenmcktedir. Yunan harehâtı, şarkî Akdenlı muharebesinin bir mukaddemesi sayılır. Ve bn mukadderaenin verdiği Uk mühim ne tice, Almanların Yunan adalannı işgale başlamalan ve İngilterenin Ege denizile irtibatını kesmek yohınu tutmalandır. Almanlann Yunan adalanndan ve İtalyaya aid Oniki adadan istifade ederek İnplterenin şarkî Akdenizdeki donantnasına karşı geniş bir faaliyete girişmek, ayni zamanda Mısır hududundaki İngiliz kuvvetlerile karadan meşgul olmak istedikleri aşikârdır. Almanlann Yunan harekihnı muvaf{akiyetle intac etmeleri bu plânlannın tatbikına yardım edecek ve bn nıretle ild muharib taraf, birblrlerile iki bü>ük cephede barbetmek imkânını elde edeceklerdir. Bu iki eephenin ehemmlyetçe birbirl üzerinde müessir olacağı füphe götünnez. Gerçi İngillzler son fünlerde orta şarktan ve Akdenizden çekibnenin de katfl muharebe lahaesi olan Atlantik harbi üzerinde tesir etmlyeceginl Uerl •ürüyor ve şarkf Akdenizde karşılaşacakları gtiçlükler karşısında çekilmek mecburiyetinde kaldıklan Ukdirde harbi Atlantikte kazanacaklanm anlatıyorlarsa da bu noklai nazan kabul etmck biraz güçttir. Çünkü İngiltereyi Akdenizden çekfl meğe mecbur eden bir Almanya, çok feniı ve kendini bihakkin tatmln edebllecek bir sahada sulbn sağlamladıgi takdlrde harb istihsalâtı bakımındnn, hiçhlr vakit İngiltereden feri kalmıyacak bir variyet alabillr. İngilterenin aarki Akdenizden, daha doğrusu, bütün Akdenizden çekilmek Ihtimalini hesaba kattığını gösteren bazı emareler göze açrpmaktadır. Bilhasrt Iraka askeri kuvvetler gönderilmesl bu emarelerin başında gelmektedir. İngiltere, şarkî Akdenizden çekilmek gibl bir ıstırar karsısında kaldığı Ukdirde blltassa Irakın diişman eline düşmemesine shemmiyet vermesinln birind sebebi Irak petrollarından mahrnm olınamak ise ikinci sebebi Hindistan cenahım da korumak ve bu suretle Almanyanın Mınr tarikile Irak» tecavuz etmesine lm•â vermemektir. Bu yüzden İngilteresn lin Irakı lakviyeye ehemmiyet verdlğl /e oraya yeni lat'alar gönderdigi bildiiHyor. Bununla beraber Ingilterenln »arki Vkdenizden kolay kolay atılanııyacaği 1» muhakkakiır. İngiliz donanması ve ngiliz hava kuvvetleri, şarkî Akdenfıde :arşılaşacaklan çetin mücadelcnin hak:ından geldikleri ve Nil ordusu da Alnanyanm Mısın işgal etmesin* mâni >lduğu takdirde bugiinkü vaziyet alabilliğine devam eder ve nihayel iki taraf nuharebeyi Atlantikte intac etmekten aşka bir çare bulunmadıgım jörerek ozlarmı orada paylaşırlar. İngilterenin şarkî Akdenizden çekillemesini temin eedcek batta burada te;wuk göstermesine yardım edecek bir .mil, Amerika yardımının Kızıidenize etişmesine bir mâni kalmamasıdır. Bn ardım sayesinde İngiltere hem Mısır epheslnde, hem Akdenizde mütemadl •en kuvretlenecek ve Alman İialyan aamızlanna karşı gelebilecektir. Bütün nesele bn yardınun telâfl edilmez bir lâdise vukuundan evvel yetismesi ve ngilterenin o zamana kadar mukavcnete devam etmesidir. Bütün dclâil, İnrilterenln her ihtimaH hesablamakla beaber. bu mukavemete azmetmiş olduğu IU göstermektedir. Rulâsa önümüzdekl gfinlerde harbin )ilhassa şarkî Akdenizde hızlaıımasını leklemek icab ediyor. Alnvanyanm heiefl, İngiltereyl Akdenizden çıkararak bn sahaya dayanarak harbi devam etrirmek ve Ingilterenln kendisine karşı rilâh faikiyeti kazanmasına engel olmakhr. İngiltere de Almanyanm bn maksada eri»memesi îçin olanca çiddetile mücadele edeeektir. Ankara 28 (a.a.) Milll Şef İsmet Inönü, çocuk haftası münasebetüe Çocuk Esirgeme Kurumu başkam Dr. Fuad Umaya ajağıdaki telgrah göndermiflerdir: «Çocuk haftası münasebetile kurumun hakkımda izhar ettiği necib duygulara teşekkürlerimi ve verimli çalışmalarından dolayı takdirlerimi bildiririm.> Fikirİer Omürler nasıl geçer ? Insanlar doğar, büyür, bu, bir omur olur. Çocukluk, genc îik, olgunluk ve ihtiyaruk çağlan bu bmrün içinde geçirilen hayat çağlarını teşkil eder. Bu ha kaldığı gdrülür. Yalnız bunların ıkbal yat çağlarmın kendılerine mahsus ve ve tevakkuf devrelerine maddî ve mabirbirlerinden çok farklı ruh çağlan nevî ikbal ve tevakkuf safhalarınm invardır. Bırı yaşanırken diğeri de birlik zımam etmesi suretile esas üç devrenın te gelir. Burada üzerınde durmak iste beş safhaya ayrılması vaki olabiliyor. dığimiz nokıa bunlardan hiçbiri değil Fakat bu safhaların inzımam etmesi dir. esası çeşidlendırmek suretile tadil ediBıliyoruz ki insan ömürleri hayatî ve yor, fakat değişürmiş olmuyor. ömer Rtza DOĞRUL tzmirde şeker saklıyan bakkallar îzmlr 26 (Hususl) Dükkânlannda şeker saklayıp satmıyan on beş bakkal Adliyeye verildi. Şehirde mevcud 440 çuval kahve doğrudan dogruya müstehlike tevzi edllecektlr. ti, Ankara merkeı ve Çankaya ve diğer kazalarla, merkez nahiye idare heyetlerinin ve Halkevi reisi ve idare heyeti azalarınm iştiraklle yapılan blr toplan hda Millî Şef İnönünün imzalariîe hedi. ye etmiş oldukları fotograflan vilâyet idare heyeti merkezinde şeref mevkiine konulmuştur. Bu münasebetle yepıian ve Cumhuriyet Halk Partisi müfettişlerinden Amasya meb'usu Esad Urasın Millî Şefin hediye ettikleri resimleri da bulundugu törende Parti vilâyet idare heyeti reisi İbrahim Rauf Ayash fcref mevkilerine talik edildi Ankara 28 (a.a.) Bugün Cumhuri. »öylediği nutukda bütün milletçe Millî ruhl birer sureüe geçiyor. Geııe biyet Halk Partisi Ankara vilâyeti idare Şefe karşı duyulan içten ve sarsılmaz iıyoruz ki uzvî hayaun geçişl blyolojık heyeü merkezinde vilâyet idare heye. sevgi hislerine tercüman olmuştur. bir kanuna gore oluyor: Evveiâ sur'ath bir büyume, deiıkanlıiaşma ve olgunlaşma gorüluyor, bundan sonra çökme başiıyor, öiüme kadar gldıyor. O halde kı en yüksek noktasına kadar giden bir büyume, bir durma, bir de ölümle nıhayet bulan bir gerilemede toplanan bu akışın bir çıkış, bir de inışi olduğu, birinde hayatm açıldığı, yajıldığı, diğerinde kapanıp daraldığı ve bir noktasında çocuk dedığimiz hayat mahsulleAnkara 27 (a a.) Başvekil doktor Refik Saydam, MUU Hakimlyet rınin hayaUmızdan kopup ayrıldıkları gorüluyor. Bunlan hep bıliyoruz. Habayramı ve Çocuk Haftası mUnaseyatın bu uzvî akışında gorülen sabit çıbetile yurdun her tarafından aldıkkış ve inişıere mukabil bunlara benziyen lan tebrik telgraflanndan dolayı ruhi çıkış ve inişler de oluyor mu? Daha Ankara 26 (Telefonla) Türk kadıteşekkurlerinin ve karşılıklı tebrikdoğıusu bir omrun akış tarlhındekı valerinin lblagına Anadolu AJansını nını vatan müdafaasında yer almaya kıaiarda da, uzvi hayatın akışı vakjatavsit eylemişlerdlr. davet eden Ankara Hayırsevenler cemilannda oiduğu gibi, ruhl bakımdan evyetl beyannamesinin yurdun her taravelâ en yüksek noktasina kadar bir açıfında büyük bir alâka ile kar^ılandığı lış, ve bundan »onra nihayete kadar bir ve bir çok yerlerde bu maksad uğrunda kapanış oluyor mu? toplantılar yapılarak harekete geçildiği Bunun İçin evveiâ ömrün nasıl geçtigelen haberlerden anlaşılıyor. Ankara ğıne tam bir safiık ve bıtarailılda bakakadınlan başlannda sayın Bayan İnönü nm: Her insan hayau küçuk bir aiie olduğu halde ordu hizmetindeki çalıtçevresınde, pek mahdud kımseler aramalarına hergün daha artan bir hızla sında başlar; sonra bu çevre genişler; devam etmektedirler. Mektebler talcbegünun bırinde burada buyuyen insan bu si de rauhtelif günlerde cemiyetin atöldar çevreyi terkederek dığer insanları, yelerine gelerek sargı, harb paketi ve ciığer hayat lahalannı tanımağa başlar; ilâc hazırlama servislerinde çalışanlara bunlar arasında çahşır, kendisine bir yardım etmektedir. mevki, bir faalıyet muhiti, bir iş, bir Sayın Bayan İnönü, bu sabah da cememuriyet temin eder. Diğer insanlarla miyete gelerek sargı ve harb paketi sermünasebetin ve iş alâkasının bu artışı, Vişi 26 (a.a.) D. N. B. visinde bizzat öğleye kadar çalışmışlarhayat sahasının bu inkişau daha çabuk dır. Fransız Müstemleke Nezareti, nezaret veya daha geç olmak üzere, bir hadde erkânından 4 yüksek memuru, General kadar gıder; bundan sonra herşey farkede Gaulle lehine propaşanda yaptıjhn dilecek gibi değişir. Artık yeni münasedan dolayı azletmlşür. Bunların blri ne betler tesis etmek istenmez, yeni şeyler zaretin yüksek müşavere heyeti azasın. peşinde koşulmaz, meşgalelerin, münadan olup Gabon valisi unvanını tası. sebetlerin bir kısmı terkedılmek suretıle makta idi. Diğerleri de Fransız kongosu hayat çevresi daralır; eskı dostlar ölür, Kamerun ve şarkl Fransız Afrikası iş yenilerı kazanılamaz olur. Nıhayet iş ve lerini tedvir edlyorlardı. mevki de terkedılerek hayat çevresi büsbutun daralır. Yalnız burada kendi uzAmirai Darluı Vişrye dondö Vlşi 26 (a a.) Amiral Darlan dün viyet ve zekâmızm mahsulleri olan evBerlln 38 (a.a.) Yan resmî blr Vişiye gelmiş ve vazifesile meşgul ol lâdlarımız ve eserlerimız vasıtasile, kenlcaynaktan bildlrillyor di ötemizde olmak üzere, bir açılış ve mağa başlamıştır. yayılış devam eder. Berllnln aiyas! mahfülerlnde bevan edildlğlne göre, Almanyanm Ankara ltalyanlar Şanghayda bir Yu Ömürler nasıl geçer sorgusunun bütün büyük elçisi Von Papen dün Berllnde goslav şilepini musadere cevabları bu safıyane tasvir çerçevesl bulunuyordu. içinde kayn&şan ve başlaıdaa geçen çeettiler Von Papenin hafta sonuna kadar da şıd çeşid vak'alann tarihlerinde olacakBerllnde kalacağı zannedlliyor. Şanghay 26 (a.a.) Japon makam br. O halde omürıerin tarıhleri ve meşKızılayın yaptığı yardımlar lannın Şanghayda bulunan Tomislav hur adamların hal tercümeleri dikkatle Yugoslav şilepirJn blr İtalyan bahriye tetkik ve tahlil olunursa insan ömrunün Ankara 26 (a.a.) Kızılay ummi Eİlahendaz mUfrwesi tarafından mü nasıl geçtiği hakkuıda umumî bir fikir merkezinden bildirilmiştir: sadere edilmiş olmasını İtalyan denlz edinmek acaba kabil değü midir? Bunu Kızılay umumt merkezl tarafından makamlan nezdinde protesto ettigi res tecrübe eden ruhiyatçılar alelâde insanÇivril kazasında *u baskınına uğnyan men blldirllmektedir. lardan bir çoğunun ve bilhassa kımselara yardım için 1.000 lira, Kağızman sizler evinde yaşıyanlann hayatlarını Amerika, Yugoslav hiiku kendi ağızlanndan dinleyip zaptctmek knzasının Muştat köyünde kar ve fırtınadan evleri yıkılanlara yardım içm metini tanıyor ve bunlara profesör, artlst, muhendis, 300 lira gönderibniştir. Vaşington 26 (a.a.) Harlciye Na asker, devlet adamı, siyaset ada2in Cordell Hulî, Amerikamn mültecl mı gibi 100 kadar muhtelif mesYeni Fransız elçisi yetişmış meşhur adamve me?ru Yugoslav hükumetıni ve bu leklerde Moskovada hükumetin Vaşington eiçlsi Fotiçi ta ların hal tercumelerini inceden inceye Moskova 26 (a.a) Fransanın yeni nımakta devam edeceğinl söylemıştir. tetkik etmek suretıle bir neticeye varmak istemişlerdir; ayni zamanda muhMoskova elçisi Gaston Bergery bu saLondrada yol kazalarında telif muhitlerdeki kadmlann hayaü da bah Moskovaya muvasalat etmlştlr. ihmal edilmemiştir, Bu hususta bilhasölenler Fransa, Amerikadan yardım sa mektublar, mahrem hatıra notları da Londra 26 (a.a.) Münakalftt Naehemmiyetle gözönüne alınmıştır. Bunistiyor zın geçen martta yol kazalarında ölenların taisilâtma girmeden sadece elde lerin 834 kişiye baliğ olduğunu söyleVaşington 26 (a.a.) Fransız büyük edilen esas noktalara temas edeceğiz. elçisi Amerikan Harieiye müsteşan mlştir. Geçen senekl mart ayında ise Evveiâ kimsesizler evinde ağzından Summer Walles İle Fransanın laşesi ancak 496 kisl ölmüştü. Bu senerJn dinlenmiş hıkâyesine göre basit bir adahakkında yeniden görüşmüştür. Elçi martında ölenlerden 359 kişi geceleyln, mın geçirmiş olduğu omurden başlayaAmerikanın Fransaya yardım etmesi 45« kişi de gündüz ölmüştür. lım: Adamcağızın hayatı 28 yaşına kalüzumuna iş&ret etmistir. Alman işgali altındaki dar muntazaman yukseliyor, evleniyor, mustakil bir ticaret evine sahib oluyor. «Anzak» lılar günu vilâyetlerde yağma Bu hayat 52 yaşma kadar ayni sevlyede Bydney 26 (a.a.) «Anzac» lar günil Hanya 28 (a.a.) Yunan matbuat kalıyor. Bundan sonra kendi ihtiyarile adile maruf büyük Avustralya bayra bürosu bildiriyor: ticareti buakıyor. Bundan sonra hem mı dün memlekeün her tarafmda tes'id Almanlann lstUft ettikleri vil&yet edümlştlr. Yeni blr Anzac ordusunun lerle Almanlann Bulgarlara açtıklan maldan, hem de yakınlanmn hayatınBalkanlarda harbetmekte olduğu bir vilAyetlerde cereyan eden ellm hftdl dan hasar ve zıyalar başlıyor. 55 yaşınsırada tes'id edlien bu seneki bayram selere aid haberler akın etmeğe başla da beraber yaşadığı kızı ölüyor. Acılar çok heyecanlı olmuştur. Sydney'de ya mıştır. Halka aid eşya yagma edlln^k içinde kalıyor. 67 yaşmda karısını kaypılan merasime muazzam kalabalık iş te ve buna benzer hareketler yapılmak bediyor. Üç sene sonra da oğlunu ve nihayet harb yüzünden eshamın düşmesile tîrak etmistir. Dün sabah harb ölüleri tadır. parasmı da kaybedince, çarnaçar kimabidesinln bulundugu makberede 40 Meksika deniz iisleri sesizler evine sığınmaktan başka çsresi bln kişi toplanarak Avustralya muhakalmıyor. riblerine jükran borclannı ödemlşler yapıyor Dikkat edersek burada başlıca üç Istidir. Nevyortt 26 (a.a.) Assoclated kamet tefrik olunabilir: Çıkış, duruş, Cenubl Yeni Galles valisl Lord Wa Press'in bildirdığine göre, Meksika hüiniş. Malum tabirlerile söylemek lâzım kehurst bu milll bayram münasebetile kumetl Atlantik sahllinde Tamplço ve Obregon'da ve Pasifik sahilinde de gelirse: İkbal, tevakkuf, idbar, demek bir nutuk irad etmistir. Denisaşın lâzım gelir. Hayatlan en basit olan kimmemleketlerden blr çok mesajlar gel Mazatlan ve Minzanülo'da deniz üsleri kurmak için 14 mllyon dolar tahsis et selerden en ffuğlâk olanlarına kadar miştlr. Bunlar arasında İngiliz Kralı» gidildiği zaman dahi bu esasın mahfuz ml^tir. nın mesajı da vardır. Yazan: Profesör M. Şekib Tunç Ordu hizmetinde , Başvekil > kadının rolü Refik Saydamın teşekkürleri Bayan Inönü dünde Hayırsevenler cemiyetinde meşgul oldu Fransada azledilen memurlar General de Gaulle lehine propaganda yapanlar vazifeden uzaklaştırıldı Yalnız normal ömürlülerden başka bir de kısa omürlüler vardır. Genc yaşlarda ölen bu kısa ömürlülerde geçirilen hayat safhalan acaba nasıldır? Bunların başında ve en meşhur olanı Napoiyon'dur. Hayatmuı ıkbal devri konsüllüğunün başlamasmdan takriben Tilsit sulhuna kadar devam eder. Bu devir, otuzla otuz sekiz yaşları arasındadır. (Enver Paşanın da hemen hemen boyle olmuştur.) Nitekım SaintHeiene adasında Tilsit günlerini hayatınm en mes'ud günleri olarak anmıştır. Bu kısa ömürlü hayatı karakterlendıren vasıflar idbarının iki safha geçirmiş olması ve ıkbal şahıkasına pek genc yaşta erişmesidir. İdbar safhası yani talihınin değişmesı daha Tılslt'ten hazırlanır; çünkü Rusya seferi daha Tilsit muahedebiııde tasarlanmıştı. Bu zamana kadar Napolyon'un arkasından geien talih bu muahededen sonra onu terketmişür. Fakat Napolyon'un bu zamandakı derunî hayatınm lnkişaf ve tekâmulu. haydtının psikolojisi bakımından, çok daha entresandır. Tilsit'ten sonra Parise dondüğü zaman muvaffakiyetlerine karşı olan coşkunluk artık eski harblerınden dönüşlerlnde olduğu kadar büjoık değildi: Halk harbden yorulmuş ve tamamile bezmişti Napolyon'un cihangirlik hulyalarile halkın sulh arzusu arasında derin bir uçurum açılmıştı. Bu dönuşten sonra Napolyon un etrafındakilere karşı olan evza ve ahvali menfi ve hasmane idi. Etrafındakiler de kendısinden Von Papen daha bir müddet Bertinde hatacak c korkuyor ve korkutulmuş bulunuyordu. Severek evlendiği ve siyasî bir izdivac için Josephine'i boşaması da aynca dikkati çekecek bir mahiyettedir. Bu esnada Napolyon'un elâstikiyetinın azalması da çok muhimdir. Bu hali bir çok cıhetlerden görmek kabildir. 181314 teki harbi esnasında kuvveti hiç kalmamıştı. İdbarının ikinci safhası Sainte Hetene'de hatıralannı kaleme almasüe başlar. Ha Konservatttarın son konseri (Başmakaleden devam) yardım için gönderilecek eşyanın hiraajesinde Amerikanın aiacağı vazife nıuayyen değildi. Cumhur Reisi bu himaye hududunu kanunun müsaadesi dahilinde alabildiğine tevsi için kafa yoyatının son senesin nıyor ve çareler buluyor. AnıeriUan de bile kurtulaca devlet adamlan görüyorlar ki hem bu ğına ve eski şevke bitarailık kanunu bududlannın geni.şletini iade edeceğlne tilmesinde, hem de sırası gelince hatta İnandığı halde Sain bu hududların geçilmesinde Amerikan te Helene'deki esas efkânnın muvafakatini afanak lâzımdır. meşgalesi mazisi olmuştur. Ölümüne se Bu zaruret altmda bütün kuvvetlerile beb olan hastalık onu hayatınm sonla ve bütün samimiyetlerile Amerikan efnnda çok zayıflatmıştı. Ölümüne ta kânnı aydınlatmağa çalışıyorlar. Çok kaddüm eden günlerde artık yalnız oğ giizel yapıyorlar. Yahıız şurası var ki lunu düşünüyor, onun iktidar mevkiine bütün bu icablar altmda makine ağır geçmesi ümıdınden bahsediyordu. 52 yürüyor. yaşında ölduğü zaman hayatı, esas itibaSon misal olarak küçük ve kahraman rile tamamlanmış, butün safhalan geçir Yunanistanın basına gelen felâkctte mişti. Bu hayat ve buna mümasil güzel, fakat kifayetsiz yardunın oynadığl genc ölmüş buyüklerm hayatı hep böy meş'um rolü hüzunle, elemle yâdetmele hummalı bir telâş içinde geçmiştir. mek kabil mi? Harb nerede ise iki sene. Olgunluk çağında 17 yaşındaki hayatın sini doldnrmağa gidiyor. En son olarak dan bahsederken şöyle der: <Y?pacak kendisine azarai yardım vadolunan Yuhiç bir şeyim olmadıgı zaman bile kay nanistan büyük bir devletin kudretll bedecek zamanım olmadığını duyar 'silâhlanna karşı en müşkül tabiat sartdım.» (Mme. de Remusat, MĞmoires, Ian içinde altı ay kahramanca çarpışI S. 267). Halbuki bu zamanlarda kay tıktan sonra nihayet evvelkinden üç beş bedilecek zamanları vardı. Genc yaşın misli kuvvetli diğer büyük bir devletin da ölen Mozart da daha pek genckec faik ve kahir kuvvetleri karsısmda düş«Vaktim yok. dermiş. Halbuki çok yaşı tü. Bn düsüste Ynnanîstana yapılan \aryan Goethe ayni yaşta Mme. von Stein dımm kifayetsizliği de belübaşlı amilile hayatınm on senesini harcamıştır. lerden blrldir. Ağır ve çabuk yasamak hemen daima İngiltereden: ömrün uzunluk ve kısahğıle münase Yunanistana yardım vadedildiğt bettar oluyor. için bu kadannı olsun yapmamazhk edeErken olgunîaşanlarla geç olgunla mezdik. Ancak düsmanın Balkanlara da şanlarda dahi ömrün geçişinde başka vayüan kuvvet dağınıklığı ve bn yolda uğradığı zayiat da bir kârdır. türlü bir inhiraf görulüyor. Şekillerinde akseden ve adeta: Şimdi bütün bu ömür sürüşlerin çiz Fena mı oldu? Hayır hiç fena oldikleri münhanilere bakılırsa ömürler madı. Bilâkis olan şey pek iyidir. ıhtiyacla vazifenin kösemenlikleri altınDer gibi görünen tefsirlere iştirak et> da geçiyor. İhtiyacın galebesi, hayatın mekte mazuruz. Sebebi ne olursa olsnn ^eliçme, ikbal devirlerini temsil ediyor. elberte fena oldu. Bunda «tiphe yoktur. Vazifenin galebesi de durgunlaçma, çökYunanistanın dahi ikinci safhada bu kame ve idbann hüküm sürmeğe başladığı dar sür'atle sukutu Mihver için bir kayıb zamanlar oluyor. değil, bir kazancdır. Yunanistanla hürTabiî hayat ihtiyacın vazifeye galebe riyet ve istiklâlleıi lstirdad olunacak etmesi temayülündedir. Fakat burada memleketler düzineyi aşmış olnyor. Bu da enteresan inhiraflar oluyor. Çünkü •dlsilenin başı olan Polonyaya hatta üç bir çok kimselerde hayat normal bir in bes tayyare göndermek suretile yardı» kişaf takib etmiyor; daha başta ya ihti mm sembf>lik şekll dahJ yapılmamıs o!yac, yahud vazifenin tahakküm ettiği duğnndan Lold Core vaktrnde ve çok görulüyor. Zamanı geldiği halde dahi acı sikâyet ermlstl. vazifeye teslim olmıyanlar veya onu gaMaksadımız başı atesler îçlnde yanan lebe ettirmiyenler vardır; bunun tam ve millî soğtıkkanblıŞile nihayet va7İveaksine olarak daha erkenden hiç ihti te hâkim olmak kanaarlnl muh?fa»a yaclan yokmuş gibi yaşayan, kendilerini eden İneiltereyl tenkM ve muahaze Aev feda eden ve daima vazifeye kurban ğildir. Zorluklann çoklnfn. genîsliSl •e olanlar vardır. Birlnci tipin meşhur kah raziyetin bir yerde de^il. Wr çok yeıı'e ramanı Casanova, ikinci tipin kahrama dddiyerl hasebüe onun da yardıma muhtac olduğunu pek İyi blllyoruz. Bu nı da büyük filozof Kant'tır. varffeyi eşsiz Wr asalet ve cesaret hamM. Sekib TUNC lesile ırkdaş Anıerika deruhde ey'imUtir. AmeHkanm bn karannda ker«W müdafaasmın en kati zaruretleri de mftndemie(Hr. Örie de oba Amerik^n hamieslne en yüksek manannda Wr i''eali«tn|in hâHm buhınduSn açık görülüyor. Bunlann hepsi çok güzel. Fakat Amerikan maktnesl çok ağır, Hr türlü çahıık kalkınamıyor. Bir kere tam ayaga kalkabilse ştiphesiz değme kuv\etîn önüne geçemiyeceği blr knvvetle jürü>ecek. Ancak hftlft tam ayaga kalkama'!ı ve binaenaleyh bizce hatta yfirüraeğe bile baslayamadı. Bunun nerleesi ise Amerikan yardımmm vaziyetle tellfi zor yavaşhği ve kifayetsizliği şeklinde tecelll ediyor. İnsana gayrühtiyarî blr Istinad noktası bulunsa da büyük ve ağır Ameıikan makinesi bir kere yerinden oynahlıp ayaklandınlsa hissi geliyor. Bu içtinad noktasım bulacak olanlat hiç «tiphesiz gene Amerikalılann kendileridir. Amefiksn makinesi \ YUNUS NÂDÎ KonservatuaT erkestrası, mevsimin son konserini 29 nisan salı günfi Fransız Avukatlarm toplantısı tiyatrosunda verecektir. San'atkâr Muhiddin Sadıkın idaresi altmda verilecek olan bu konsere Konservaruar Koro heyeti de Iştirak edecek, aynca viyolonlst Istanbul Barosuna mensub avukat Âli Sezin bir keman konsertosu calacaktır. lar dün de Eminönü Halkevinde topMüsamere için aylardanberi ealışılmaktadır. Resmimiz son provalar esnasın lanmışlardır. Bu içtimada Adllye işlerlnde yapılda alınmıştır. ması istenllen ıslahata mütealllk meslekl tekliflerln görüsülmesl ve bu huKesik kol ve bacak tahkikatı Londra üniversitesi terbiye susta avukatlardan mütesekkil blr komlsyonun hazırladığı rapanın, müzaBeşiktaşta Şenlikdede parkına bıraprofesöriinün konferansı kerelere esas olması mukarrerdl. kılan keslk kol ve bacaklar tahklkatıLondra üniversitesi terbiye profesörü Ancak, dünkü içtimada, hazırlanmı» na devam olunmaktadır. Zan altma ave enstitüsü mümesslli profesör H. R. olan raporun İkinci blr komlsyona halınanlardan Kâzım, dün de, cesedin baş Hanley'ln Vekâletin tensiblle gehrimiz valesi ve ikinci komisyonca tesplt edive gCvde kısımlannı gömmediglni, Bedeki lise ve orta mekteb mualllınlerine lecek esaslann başka bir İçtimada göşiktaşta bir tonoz içerisine attığını tngiliz lisanı etrafında üç konferans rüsülmesi muvafık görülmüştür. 10 ö söylemiştir. Dedığl yere göturülmüş, şilik blr komisyon seçilmiîtlr. vermesl kararlaştırümışü. Profesör fakat başla gövdenin, orada da bulunHenley, İngiliz lisanı mevzuu etrafınmadığı görülmüştür. Şimdiye kadar bu daki ilk konferansını dün saat 10,30 da Eğe mıntakasindan yapılan suretle bir hayli yer kazalmış veya aEminönü Halkevinde vermişür. Profeihracat ranmıştır. Tahkikatta, diğer zan altm sor, İkinci konferansını pazartesi, üçünİzmir 26 (a.a.) Şehrfaniz Ücaret dakiler de istlcvab edilmektedlr. cüsünü de salı günü verecektir. Bu odası tarafından hazırlanan bir istaüsLiman ve nakil vasıtalarının konferanslardan ikinclsl okuma ve yaz tiğe göre İzmir limanı haric, Ege mmma, üçüncüsü de gramer mevzuu et takasının muhtelif iskelelerinden dış tarifeleri raJında olacaktır. memleketlere 1940 senesi zarfında Kömür fiatlanna yapılmış olan zam Bu konferanslardaki mevzular, yal 1.604.390 lira kıymetinde 29.712 ton dolayısile yeni bilet ücretlerinln tespiti nız muallımler için değil, ayni zamanda muhtelif mahsul ve 475.063 lira değeiçin liman nakıl vasıtalan şirketleri İngiliz lisanile yakmdan alâkadar kim rinde 33.076 bas hayvan ihrac edilmişLiman riyasetine müracaat etmişlerdır. seler için de çok istifadelidir. tir. Raşid ağanın bu iyilığini, unutmıya mıydı? Çocukluğundanberi bildiği, ancaktı. Kapıcının, hoyrat sesi, kulakla ladığı bir iştL rından; bıyığının ucunu tutan sinsi Önünde işporta ile sokaklarda dobir alayla, hakaretle bakışı, gozlerinin laşmağı, onörüne yedirememişti. Neden? önünden gitmiyordu: Arkadaşlan görecekler, onunla alay e Ben, o fabrikaya gireceğim... Baş decekler, diye mi? ks yerlere girer, çıkarım. Ama, gene, Fakat, işportad Fikriyi, Remziye de bir sene, iki sene sonra, oraya girenm. görecekti. O teresi, imana getireceğim. İşportacılık etmek istememişti. Hep, Düşüne düşüne yürüyordu. Ortada, olmuş bitmiş bir şey yoktu. hep, fabrikalarda, imalâthanelerde, tezYalnız «biraz canlanmıştı*. Neye o ka gâhlarda i* aramıştı. Çuaklık, odacılık, kapıcıhk, gibi işler de vardı. Bunların dar sünepeleşmiş, miskinleşmişti? Geçen günleri hatırhyordu. Bugüne birini, aklma getirmek bile istememişti Neden? Bunlar, hakir hizmetler miykadar yaptığı her hareketin, attığı her adımm, yanhş oldıığunu anlıyordu. di? Hayır! Fikri; bunlan hakir görRemziyenin hakkı vardı. İsten çıka müyor, yalnız, «proleter onörü> ne yerılınca, neye o kadar şasırmış, sersem diremiyordu. lemişti. Eski odasmda kalabilirdi. TanıYıllarca çalışmış, bir san'at öğrenmişdık yer olduğu için, sık boğaz et ti. Bunu, bir hak olarak tanıyordu. mezler, bir ay beklerlerdi. Neye telâş Arkadaşlarile, bir safta çalışmıştı. Teermişti? Şaşkmlı»ı ile, telâşile, etrafmı sadüflerin acılığını, insafsızlığını bilida şaşırtmıştı. Bu şaşkmlık, ona, çok yordu. Çıraklık eder; odacı, kapıcı opahahya mal olmuştu. aradan kısavım lursa; arkadaşlanna hizmet edecek; onderken, eskisine nispetle daha pahaiı lara yol gbsterecek; kapı açıp kapayave daha süflî yaşıyordu. Bunu, önce, rak her sorulana cevab verecekti. bilmiyordu. hesab edememişti. Arkadaşları, fabrikada alay edecekBoşuna günler geçirmişti. Hemen. iş duyırıyacak bulamayınca, kendi başının çaresine, lerdi. Remziye, bunlan, kendisi bakmalıydı. Elinde para varken, mıydı? (Atkaa var) bir işporta düzüp ekmeğini çıkaramaz Fikri, boyun atkısını, oksar gibi e ğuktan yana korkun kalmaz. Ocakta kaynayan tencere, fıkırdayalile düzeltiyordu: Leman ablanın, elleri var olsun, rak taşmağa başlamıştı; Remziye, osağ olsun. Bu, çok makbule geçtL So cağa koştu, kapağı kaldırdı, kepçeyi alğuklar. bastırmca, b'a tane alayım mı, dı, kanjtırdı, kepçe ile tencerenin kapağına, yemekten biraz koydu, »onra, d'ye düşünüyordum. bir kaşıkla t?dma baktı: Remziye, topuklarını yere vurdu: E^pis. Çok iyi piîmiî. Tuzu da Sakm ha! Böyle şeylere para vekarar. recek sıra mı? Bize söyle. Biz, ne güTencereyi ateşten indirince, Fikrinin ne duruyoruz. yanına geldi: Yün bedava mı? Bu akşam, enfes bir mercimek Lemanm, hiç giymediğî, daha dogpişirdim. Bir tabak da, sana vereyim. rusu, biçimini beğenmediği bir ka73gı vardı; onu söktü; bir tane bana, bir Ye. Ohnaz mı? Fikri, gayriihtiyarî güldü: tane de sana, iki atkı 5rdü. Yemek yedim. Genc kız, Fikrinin çenesini oksuyor Peki, neye gülüyorsun? du: Bu, ikinci ikram, oluyor da. Eş eş boynumuza saracağıt. Sonra, Remziye, »üphe ile gözlerini açmıştr ben, fabrikada, kâtibe söyledim. Iskarta Kim ikram etti? kazaklar, yelekler var ya, az sakatla Bizim Galatalı Şakiri bulmak için, rından bir tane ayırıp bana verecek. onun gittiği meyhaneye uğramıştım. Benim yazım güzeldır. Onun defterBarba, plâki ikram etti. lerini evde temize çektim. Genc kız, iğrenerek başını, omuzlaFikrinin canı gıkıldı: Fabrikada yorulduğun yetmiyor rını titretti: Meyhane mezesi yenir mi Fikri? muş gibi, evde de kendini yorman Sen, meyhanelere filân çok uğrama. d^sru m u ' Şakiri görmem lâzım. Ne yorgunluğu? Bir haftada, a Hâli göremedin mi'' ğır ağır çıkardım. Sen, kazağını, yaFikri, yorgun yorgun içini çekti: hud yün yeleğini giydin mi, artık so AŞK UÇURUMU Edebî roman Gene, hapiste imiş! Remziye yumruğunu ısırıyordu: İyi adam, erkek adam, arkadaş adam, ama, çok serseri. Onun sonu gelmez. Sen, onunla fazla düşüp kalkma. Merak etme. Onun gittiği yol ayrı. benim tuttuğum yol ayrı Genc kız, mahcub önüne baktı: Biliyorum ama, söyledim işte. Fikri: Geç oldu, gideyim. Siz de yemeğinizi yiyiniz! Diye kalktı. Remziye ısrar etmedi: Yarın esvabını, çamaşırlarınu mendillerini getireceksin. Getirmezsen, darılırım. Sakın, unutma. Fikri, onun saçlanndan öptü: 28 Leman ablaya, çok çok teşekkür ederim. Çok makbule geçtiğini söylersin. Remziye, kapıyı açmıştı; Fikri çıkarken sordu: Gireceğin iş. nerede? Fikri, düşünmeden cevab verdi: Bir çorab fabrikasmda. Sana, yabancı bir iş sayılmaz. Çok iyL Kapıyı kapadıktan sonra, Remziye, taşhkta durdu. Sevincden, kalbi çarpıyordu. Gözleri, yandı, yaşardı; dudakları titredi; aylardanberi içini daraltan kâbusun dağıldığmı hissetti; hıçkırmamak için mendilıni ısırdı, sessiz sessiz ağlad' Mahmud Yesari 7 Rüzgâr, kamçı gibi, çatlaya çatlaya esiyor; sulusepken kar yağıyordu. Fikri, yakasını kaldırdı, elile boyun atkısına bastırdı: Tam da gününde geldi. Sabahtanberi, bir rüya içinde gibi yaşıyordu. Hâdiselerin, tesadüflerin birbirlerine zincirlenişine, hayret ediyordu. Handaki vaziyeti değişmişti. Barbanın tavn da değişmişti. Remziyenin bakışı da değişmişti. Bu, ne ile olmuştu? «Biraz canlanmak» la. Fikri, bu canlanmağı. hancı Raşid ağanın nasihatleri kadar, çorab fsbrıkasındaki kapıcının tahkirlerine borcluydu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: