27 Haziran 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Haziran 1941 CUMHURÎYET oktandır görmemiştim. Göz« Dostum, şair OrAncak yirmi sene lerinde garib bir revnak dik!••••• • • • • • • • w Y a z a n : ^ » ^ han Seyfi «Çocuk denberi büyük Türk katime çarptı: Adam» romanını inkılâbile yeni bir enüz birkaç güıılük ömre yevmî bir gazetede Merhaba! dedi. Göreceğim geldi adevir başladı. Mazimalik olan Rus Almaı tefrika ettirdikten nin kafesli aile ha yol. Nasılsın bakalım?.. harbinin gidişine bakarak, sonra, kitab halin İyiyim şükür.. yatınm yerine yeniilerisinin ne olacağına dair bir şey sez Evdekiler?. de neşretti. Halid Fahri ve Yusuf Ziya nasıl düşünülebilinir? Türk romanının den zinde ve taze bir aile havatı kurumek imk^Tn hasıl olnıamıştır. Fakat mu Onlar da iyi hamdolsun.. ile beraber biz de hece ve öz türkçe teknik ayarsızlığı dolayısile cemiyet ha yoruz. Avrupanın aile hayatı eskisinin hakkak olan nokta, şimdiki Rus Alma Ben seni görmek istiyordum« şiirin bu üstad sihirbazı, nesir vadisin yatımıza ve hareketlerine makes ola devamıdır; bizimki yeni bir kuruluşharbinin, dünya harbinin mukadderatın HayroU!.. Ankara 26 (Telefonla) 3500 numa esaslı ve verimli şekilde çalıştırılmasına de de, hele nesrin en zorlu nev'inde ilk mayışı yalnız romancılanmız.uı kusutur. Gene nesil bertaraf, hatta bizim tayin edeceğidir. Yani Almanya, Sov ralı kanunla iş esası üzerine müesses imkân bulunmamaktadır. Bu küçük tecrübesini yapmış oluyor. Yook! Mühim bir şey değil! Sadece rundan ileri gelmemiştir. İkinci bir se için bile bugün çarşaf, fes, Arab harileri jetler Birliğini mağlub veya Fransa gi cezaevlerine mütedavil sermaye verilmiş mahkumların tahliyelerinde hayatlarını fikrini almak i&tediğim bir bahis var da.. «Çocuk Adam» ı elime aldığım zaman, beb de mevcuddur ki, kökünü bizatihi cansız bir mazi oldu, Halbuki Avrupa bi teslim olmağa mecbur edemezse ve bu müesseselerdeki mahkumların ge maddî bakımdan dahi tanzime imkân ne yalan söyliyeyim, içimde korku ve Buyurun!.. cemiyet hayatımızda aramalıyız. asırlardanberi şapka giyiyor, lâtin harflütün harbi kaybedecek, aksi takdird niş mikyasta çalıştmlması temin edü verecek bir sermaye edinmiş olmaları da ihtiraz vardı: Ancak Goethe ve Hugo gi Ooof! Başun da çatl'ıyor! Kaç zaCemiyet hayatımızın istikrarsızlığı ve lerile yanyor. Bu şartlar dahilinde zabütiin Avrupada tesis ettiği hakimiyet miştir. Fakat cezaevlerinden tamamen gözetilerek ıslah evlerinin de mütedavil bi dev şairlere nasib olan nazmın ağmandır, şöyle ense kökümdcn bir ağrı İvicacı bu temelsizliğin başlıca sebefc manımızm Türk romancısı Curnhuriyet ten istifade ederek bütiin kuvvetile İn farklı bir müessese olan ıslah evleri sermaye ile yapacakları işler dolayısile dalı romantizmasını, nesrin tok realitesilerinden biridir. İçtimai hayatımız son devrinden evvelki romancıdan ne ferd, geliyor. giltereye yüklenmek imkânını elde ede hakkında bu kanunda hüküm olmadı hükmi şahsiyeti haiz olmaları derpiş ne sokmak kudreti, diğer şair roman Geçmiş olsun! Asprin al! otuz sene içinde öyle tahavvüliere sahne ne aile, ne de cemiyet ölçüsünü alabilir. cektir. ğından ıslah evlerinde demircilik, ma edilmiştir. Bu maksadla 3500 numaralı cılarda nadir raslanan bir İstidad vergi Almadığun şey kalmadı.. Lâkin oldu ki, faraza otuz sene evvelki bir Yirmi senedenberi istikrar kesbeden içgcçmiyor. Hatta geçen gün iyi gelir deBütiin harbin mukadderatı üzerindı rangozluk ve dikiş atölyeleri tesis olun kanunun bazı maddeleri tadil edilmekte sidir. Umumiyetle şairin yazdığı roma: Türk burjuva ailesini tasvir eden romabu tesiri haiz olan Rus Alman harbi masına rağmen buradaki mahkumların dir. yahud piyeste romantik hayal, natamam nımız, bugün bize Çinde cereyan etmış timaî hayatımız eskimelidir. Köy ve şe diler.. Bir kedi yavrusu yuttum. hirdeki aile ve cemiyet hayatımıza ma Ne? Anlamadıro.. bu yüzden ,bütün dünyanm en bellibaşh ••""•n.n HiiMlinitllllllllltlllllllllülllllllllilllllimmnillımııııtııın.n teknik, uzun monoloğlar ve simetrik üs kadar yabancı gelmektedir. Bize dedi Kedi yavrusu yuttum.. Bizim kommeşgalesidir. Bu yüzden herkes, iki talub İlk göze çarpan aksaklıklardır. Hat ğim zaman, biz daha yaşlılan değil, fa kes olabilecek romanı yaratabilmek için o İstikrarı beklemeliyiz. Ondan evvel en şu bakkahn kedisi yavrulamışü... rafın plânlarım sezmek için uğfaşıyor ta Lamarüne ve Musset gibi şairler, bi kat yirmi, yirmi beş yaş arasındaki nesli mütekâmil garb eserini bile örnek alBen bu sozü isitince tabiî şakaya bozve daha ilerisini görerek dünyanın murincisi romanlarında, ikincisi piyeslerin kasdediyorum. Hiç bir milletin içtimaî kadderatı hakkında bir fikir edinmek de nazımdan mevrus bu menfi tesirler hayat değişikliği bizimki kadar anî ve sak, tam ahenkli Türk romammn doğa dıim.... Çiy mi yuttun, pişmis mi? istiyor. Fakat bugünkü vaziyet henüz den kurtulamamışlardır. Orhan Seyfi derin olmadı. Halbuki garbda aile ve bileceğine inanmak yalancı eir hayal O ciddiyetle devam etti.. bir fikir verecek mahiyeti almamıştır. de şair romancının İzi sezilmekle be cemiyet hayatı pek az tahavvüliere uğ olur. Çiy uyttum:.. Diri diri.. Şiradi raber, gene usta kalemin reel nesri üs ramıştır. Zola zamanında bir Fransız Onun için ancak yeni harbin arzettiği Kıymetli dostum Orhan Seyfinin Gülsem bir tiirlü, gülmesem bir türtün bir hakimiyetle fasılları rabtediyor burjuvası nasıl düşünmüş ise, buş;ün de «Çocuk Adam» romanı bana yukarıdaki imkânlarla meşgul olmaktan başka bir Şahıslarm psikolociası hâdiselerinkinden öyle düşünmektedir. Onun İçin Fransız safsataları tekrar düşündürdü. Fakat lü.. çare yoktur. Şimdi? daha muvaffakiyetle çizilmiş ve Proust Flaubert'in bir eczacı «Monsieur Ho buna rağmen okuyucularıma bu güzel Bu imkânlann en miihimmi bir taraf Şimdi karnımda mıyavlajnp duruvari bir eda taşımaktadır.' Hatta eserin mais» si, bir günahkâr «Madame Em eseri tavsiye ederim. Çünkü onda eski tan Sovyetlerin, diğer taraftan İngilizleLondra 26 (a.a.) Londrada öğrenilElcezire 26 (a.a.) Dün öğleden yor!... birinci kısmı bana <Du cote de chez rin Alman sanayi merkezlerine karşı ge diğine göre dün gece İngiliz bombardıma> a, İngiliz Dickens'in bir «Mister ve mütevazı bir Türk ailesinin incelmiş sonra Atlantikten Cebelitarığa bir Tekrar yüzüne baktım. Hiç de alay Svanx» romanının bazı parçalarını ha Micawber» i bugün de canlı, bugün de hayatıru, muhitini, devrilen ve doğan niş bir hava harbi açmalan ve bu mer man tayyareleri Almanyanın şimali garzırhlı. bir kruvazör, bir tayyare geeder tavn yoktu. Ne yalan söyleyeyim, tırlattı. Proust ayarında harikulâde bir kezleri felce uğratmağa çalı.şmalandır. bisindeki limanları bombardıman etmişçeşnisi taze mahluklardır. Halbuki Sami bir cemiyetin hususiyetlerini, zayıf ve içime bir korku girdi. Kendirai tetik misi, bir denizaltı, yedi torpido geîroman mübdiini hatırlatmak, bizde bir Paşazade Sezai Beyin «Sergüzeşt» in iradesiz bir adamm psikolociasmı okuİngilizler bir müddettenberi bu faali erdir. miştir. Limanda daha evvelden, 1 hıtmağa başladım... roman muharririne takdir edilebilinecek deki esirci Ömer, evlâdlık Dilber. hatta yacaklar. Hele birinci kısmın tasvirleri, yete en büyük ehemmiyeti vermekte ve zırhlı, 1 kruvazör, 1 tayyare gem'si, Londra 26 (a.a.) Çarşamba günü Nah! İşte! Gene miyavladı, duydun en büyük kıymetin ifadesidir. Fakat daha yakın bir zamanda Refik Halidin usta kalemin çizdiği pitoresk sahneler garbî Almanyanın sanayi merkezlerini şimalî Fransaya karşı yapılan hava hü5 torpido ve 3 denizaltı bulunmakta mu? Ne demeli? duydum mu diyeyim, Proust'un eserleri hakikaten bugünün İstanbulun içyüzü» ndeki aşifte İsmet şimdiye kadar yapılmamış bir «originaadeta fasılasız bir surette bombardıman cumları esnasında Saint Omer civannda idi. Bundan başka Cebelitarıkta 3 duymadım mı? edebiyat nev'inde croman» unvanına ne Hanım, harb zengini Kâni Bey, bizden lite», ayrı ve başka bir çeşninin tazelietmektedir. İngiliz kaynaklanna göre, bu Longuenesse'deki Alman tayyare meyharb gemisi tamir görmektedir. Ce Beninı kıılağım biraz ağır işitir.» kadar lâyıksa, «Çocuk? Adam, a ancak sonraki nesle nekadar yabancı ve başka ğini taşımaktadır. harekât. gittikçe büyüyecek ve tarihte danı bombardıman edilmiş ve hangarbelitarık koyunda ayrıca 8 ticaret dedim. O devam etti. «büyük hikâye» denilebilinir. Eserin bir âlemin tipleridir. eşi göriilmiycn bir mahiyet alacaktır. I vapuru demirlidir. Ne ise o bir şey değil! Benim scnarda bulunan binalara isabetler kaydeCelâieddin EZİNE den sormak istediğim başka bir şey küllünde tenkidin affedemiyeceği diğer İngilizlerin Sovyetlerden ilk ümidi, dilmiştir. büyük bir kusur var: Romanı roman onların da şarktan Almanya sanayi Nedir o bakayım! Maltaya yapılan hücum yapan hususiyetlere, yani «roman teknimerkezlerine karşı ayni şekilde hareket Yalnız kimseye açmamanı rica edeMalta 26 (a.a.) Resmî tebliğ: ği» dediğimiz ilâhlar vergisinden mahetmesi ve bu merkezlerin faaliyetini rimÇarşamba günü cereyan eden hava rum oluşu. Esasen hangi Türk romanı aksatmağa muvaffak olmasıdır. Tabiî kardeşim! Hiç sır açılır mı? muharebesi esnasmda 3 İtalyan avcı bu vergiden mahrum değildir ki... Belki Haziran başındanberi bir haylı uzaFakat Almanlann da buna imkân ver tayyaresi düşürülmüş, bir İtalyan bombu sebeble pek az romanımız garb dildığının benden başka farkına varan yok! memek üzere Sovyetleri derin bir ricate bardıman tayyaresi de ağır hasara uğralerine tercüme edilmiş ve tercüme cdiBelki sen 4e dikkat etmemişsindir. mecbur etmek için uğraşacaklan şüphe tılmıştır. lenler de Avrupa edebiyat pazarında Neye? götürmez. Ingiltere üzerinde muvaffak olamamışlardn. Türk ro L'zayıp nzamadığua? Anlaşılan İngilizlerle Sovyetlerin haLondra 26 (a.a.) İngiliz Hava ve manının beynehnilel tenkidin huzururda Günlerin mi? reketlerini telif ctmek istemelerinin ilk Dahilî Emniyet Nezaretleri tarafından rağbet göremeyişi, şüphesiz ki bu teknik Yok efendim! Saçmahyorstm! N» hedefi budur. Çünkü bu yolda kazanııu sabah neşredilen tebliğ: zâf yahud bilgisizliğinden ileri geliyor. münasebet? Gün nzunluğundan bana lacak muvaffakiyet, ikisi için de miifıd İstanbul ikinci asliye ceza mahkemeÜniversite fakültelerinde, terhn işleDün geceki düşman hava faaliyeti büRomancılarımızın tekniğe lâkaydisi yaolur ve ikisinin de müşterek hasımlan:i, bir müddettenberi yünipliği ihtikârın rini halletmek üzere, kurulan komis ne? vk mikyasta olmamıştır. Bazı mahallehud vukufsuzluğu insana şu iki suali Ankara 26 (Telefonla) Türkiyenin O halde? na karşı vaziyetleriııi ıslaha hizmet eder. dan mevkuf olarak muhakeme ettiği yonlar bir koordinasyon heyeti teşkil e bilhassa İskoçyanın şimali şarkisinde 1941 Budapeşte panayırına iştiraki mas düşündürüyor: Hata müellifte midir, Kızkulesi... Kuzum KiikulesL Fakat İngilizlerle Sovyetlerin bu imSultanhamamında ticarethane sahibi etmişlerdir. Heyete Hukuk Fakültesi ir yerle İngilterenin cenubu şarkisine raflarını karşılamak üzere Macaristana yoksa tasvir ettiği cemiyette mi? Bu da Yaaaa? kânı tahakkuk etürebilip ettiremiyecekNiko Sakalakçıoğlu hakkındaki kararını dekanı Ali Fuad Başgil, ayni fakülte jombalar atılmıştır. Bir miktar hasar ol gönderilecek 15000 lira tarih sırası bek vayı «Türk hümanizmasının izahı» ma Hah! Sen de farkında değilsin görleri hakkında bir hüküm vermenin sırası dün bildirmiştir. profesörlerinden Sıddık Sami Onar, muştur. İnsanca zayiatın az olduğu bil lemeden Türk Macar kleringinden tes kalelerimde kanaatimce uzun uzadıya dün mü?! Haziranm başındanberi, hcr gelmemiştir. Mahkeme, tetkik edilen satış kayıdla Hirş. İktısad Fakültesi dekanı Ömer Ceirilmektedir. Gece bir düşman tayyare viyesi hakkında Macaristanla bir anlaş teşrihe çalısmıştım. Bugün ayni düiriin vapurla geçcrkcn dikkat ediyorum. Çünkü biraz yukanda bahis mevzuu ;i düşürülmüştür. nna göre kendisinin müstahsalâUn bü lâl Sarç, profesör Nöymark, profesör Vavas yavaş uzuyor ma yapılmıştır. Bunun tasdikı hakkında şüncelere avdet ediyorum. ettiğimiz derin ricat, Sovyetleri Alman ,ük bir kısmını elinde tutmasından isü Lutfi Barkan, Refli şükrü Suvla, Tıb Tuhaf şey! ki lâyiha yarınki Mecliste görüşülecekAlmanlann tayyare kayıblan sanayi merkeılerile temasta zâfa uğratBüyük yahud küçük hikâye, yani 'ade ile halkı istismar ederek satışta Fakültesi dekanı Kemal Atay, profesör Tuhah yok! Bu hakikat. (Gözleritir. hakkında verdikleri haberler makla beraber, onların Almanlan Rusfrenklerin «nouvelle» dedikleri tarz, ede haksız sebeble fiat yükselttiğini ve nor Neş'et Ömer, profesör Âkil Muhtar, nı açarak) Muhakkak azizim muhakLondra 26 (a.a.) Röyter: Son Alman Yarınki toplantı ruznamesinde bun>anın geniş mesafeleri içinde yıpratmak biyat nevileri önünde gittikçe eskimeğe mal kârdan maada 294 küsur lira hak profesör Kemal Cenab, Fen Fakültesi kak! Teıeddüd istemem. üzere kullanacaklan vasıtalar arasında ebliğlerinde tayyare kayıblan hakkın dan başka istiklâl harbi malullerine ve yüz tutan bir şekildir. Hakikî romarun, sız kâr temin ettiğini sabit görmüştür. dekanı Fahri, profesör Arnt, Edebiyat Allah Allah.. Hem çocuğa acıyorum, aki rakamları tersine vermek bahsinde rilecek para mükâfatı hakkındaki kanun dır. yani Fransız ve Rusların «roman Maznunun, 2 sene müddetle Sıvasa sü dekanı Hâmid Onğunsu, profesör Ragıp hem de korkmağa başladım.. Nasıl etullanılan Alman usulü, geçen sonba lâyihası da vardır. fieuve» tarzının büyük revacından son rülmesini, 725 lira ağır para cezası öde Hulusi Özdem, profesör Halide Edib, senı de başımdan savsam diye düşünürGerçi bugün Sovyetlerin bu vasıtalararda Ingiltere rouharebesinde de daimî ra büyük ve küçük hikâye pek yakın mesini ve 21 gün hapsini karara bağla profesör İbrahim Hakkı seçilmiştir. dan istifade etmek istediklerini gösteren urette tatbik edilmişti. Salâhiyettar ken o devam ediyordu. Heyet Rektör Cemil Bilselin riyasetinzamanda edebiyat tarihinden silinmeğe mıştır. Ancak, sürgünle hapis cezası Liman idaresine haber verdim. Bubir emare sezilmemektedir, fakat icabın ,ondra mahfillerinde bildirildiğine göre, mahkum iki nesir örnek oldular. 19 un çtime ettiğinden, ceza kanununun 71 inci de dün ük toplantısmı yapmıştır. İçti nun böyle uzamasmda bir sebeb varda istifade edecekleri muhakkaktır. zaman, bu enteresan manevranın gacu asır münekkidlerinden bazılarının, maddesine nazaran sürgün cezasmın maa Dil Kurumu •umumî kâtibi İbra dır. dalgıç indirip baktırın! dedim. BcnAsıl mesele, Almanlann burada yıldıesinin İngiliz kuvvetlerinin Alman haMuğla 26 (a.a.) Dün sabaha karşı yazış uzunluğu ve tasvir ihatasile alay beşte biri olan 144 gün, 21 gün hapis ce him Necmi Dilmen de iştirak etmiştir. den on beş lira harc istediler. rım harbi yapıp yapamıyacakları, yapa kuvvetlerine verdirdiği zayiatı Alok şiddetli bir yer sarsıntısı olmuştur. etükleri Balzac, Stendhal ve Dostoiews zasına ilâve edilip, maznun Niko Saka Bu toplantıda, fakülte terim komisyonOn liram var. Senden beş lira almağa tıklan takdirde Fransada aldıklan neti man halkından gizlemek teşkil ettiği saZarar yoktur. Bu son yer sarsmtısı ile ki'nin, roman fieuve tarzında ısrar et lakçıoğlunun 5 ay, 15 gün müddetle hap larının şimdiye kadar sarfettikleri me geldim. Ay başında veririm. Bıraksam ceyi Sovyet Rusyada alıp alamıyacakla ihti. bir hafta içinde burada duyulan yer miş olmalarmın nekadar haklı ve uzak si karar altına ahnmış ve bu suretle sür saî tetkik edilmiş, bu çalışmaların bü başkası da farkına varacak rıdır. Fakat yukandanberi anlattığımız Alman milletinin gözünü boyamak hu sarsmtısının sayısı on beşi bulmuştur. bir göıüşün mahsulü olduğunu bugün Uzarmadım.... Çıkardım bir Ud buçukün cezası hapse tahvil edilmiştir. Maz tün komisyonlarda, ayni esaslar dahiveçhile bu sualin cevabmı harekâtın in usunda ayni mecburiyet bugün de mevlinde devamma karar verilmiştir. Terim luk kâğıdı dörde biiküp eh'ne verirken: anhyoruz. Bereketli yağmurlar yağdı ıun, 5 mayıstanberi mevkuftur ve mevkişafı verecek ve o zaman bir hüküm uddur. Filliakika, bugün Almanlann taramalannda, umumiyetle göz önünde Vallahi! Ben de pek paralı değilimi Bir muharririn, hatta büyük bir muufiyet hali şitndi de devam etmektedir. Muğla 26 (a.a.) Mmtakamızın bazı vermeğe imkân hasıl olacaktır. Bugün saslı endişesi, hava kuvvetlerinin şarka tutulması lâzım gelen prensiplere aid Şu iki bııçuk lirayı al! Üst tarafını başharririn mutlaka san'atkâr olması lâSultanhamammdaki ticarethanesi, 67 söylenebilecek şey bir taraftan Sovyetönderilmiş olmasmm, garbda Alman tütün sahalanna mebzul ve bereketli Edebiyat Fakültesince hazırlanan rapor ka hir arkasastan ün kapatılacaktır. lerin, diğer taraftan İngilizlerin buna edafüî kudretini ciddi surette azaltma yağmurlar yağmıştır. Bu mıntakadaki zım gelmez. Richardson, edebiyatta sanmuvafık görüldüğünden müşterek çaİtiraz etmedi... atçılığı manasız görürdü. Stendhal en r.ıâni olmak için cllerinden geleni yapiığı hissini vermektir. Binnetice, siste zürra vaziyetten çok memnundur. Mahkeme kararmm mufassal mucib lışmada esas olarak kabul edilmiştir. Teşekkür ederim! Zaran yok! Şimörneğinin Fransız tıklarıdır. matik bu yalan neşriyat yapılmakta ve Maarif Vekâleti kütübhane mütekâmil üslub sebebinde; Niko Sakalakçıoğlunun 1940 Koordinssyon heyeti her hafta perşembe di Hüsnüye gideeeğim! Belki ondan a«medenî kanunu» olduğunu söyler ve öraer Rıza DOĞRLJL u yalnız gündüz hayatına inhisar etıispetinde kâr temin ettiği yünipliği günleri Universitede toplanarak birlesik Iırım... dedi... Benden ayrıldı... romanda san'atı inkâr etmemekle belerinde yeni kadro memektedir. ispetinde kâr temin ettiği yün ipliği çalışmalan murakabe edecektir. Çocuğa çok acidım. Ne akıllı, ne zeki raber, roman müellifinin başlıca vazifesatışlarında kâr nispetini bu tarihten Ankara 26 (Telefonla) Maarif Veİngiltere üzerinde Alman hava taaradnmdı. Biraz hesabını bihnez, fakat sinin hakikî hayat sahnelerini kavramak Francala unu 40 çuvala önra tedrieen artürarak yüzde 50 ye ruzî hareketlerinin de, hakikatte oldu kâleti kütübhanelerinde yüksek tahsil aklı başında rabıtah bir kimse idi ve incelemek olduğunu iddia ederdi. adar çıkardığı, toptancı olduğu halde Çukurovada pamuk rekoltesi ;örmüş genclerden istifade edilmesini .undan çok daha büyük nispette yapılBen bu teessürle yürürken arkadaşçıkarıldı Stendhal'in bu hükümleri «kuru ve tok» iyasada kendisine rekabet edecek elin ığı hîssi de v^rilmeğe çalışılmaktadır. emin için kütübhaneler kadrosunda delardan Aliye rast geldim. İlk işim vak'aBelediye, Toprak Ofisten verilmekte bir üslub hayranlığının füzuli neticesi Adana Ticaret ve Sanayi Odasının eya ellerin meydana çıkmamasmı ve olan 20 çuval francala ununa ilâveten leselâ Southampton'a son zamanlarda ğişiklik yapılmış ve yüksek tahsil gör olsa bile gene büyük hakikat olan ta21 haziranda yaptığı Çukurova mınta yı anlatmak oldu. u suretle istediği fiat üzerinden mal apılan taamız, Almanlar tarafından müş genclerin alabilecekleri maaşlarîa Yahu! Yüreğim parçalandı be! 20 çuval unun daha verilmesini iste rafiarı vardır. Çünkü roman, şahısların kası birinci pamuk tahmin raporuna atmasmı teminen müracaat eden peramüdür muavinlikleri ihdas olunmuştur. üyük bir tayyare teşekkülü tarafından Ne o. havırola? Bir kaza mı? miştl. Ticaret Vekâleti bu teklifl muyahud vak'aların psikolociasıdır. Bu nazaran bu sene pamuk rekcltesi endeci tacirlere bir paketten fazla mal Hayır! Iiizim Talimgâhtaki İsmail vafık görerek 20 çuval francala unu cra edilmiş ve bu esnada iki bin ton psikolociayı, roman muharriri tahlil et118.556 balya tahmin olunmaktadır. Asker ailelerine yardım atmadığı, bu hareketinl haklı göster>omba atılmış gibi gösterilmektedir. nun 40 çuvala çıkarılmasına müsaade mekte, derinden derine incelemekle Geçen seneki birinci tahmin 193,380 yok mu? Hani Zeyrekte... . Gülümseyerek: ettiğinden bunlann fınnlara tsvzdine Halbuki o gece hakikatte bütün cenub lâyihası analizden senteze geçer; ve ancak ro mek için de Fiat Murakabe Komisyo balya idi. ahili üzerinde azamî elli kadar tayyare Hatırladım. Delirmiş değil mi?. undan toptan satışa zamimeten aldıbaşlanacaktır. man sonunda tam bir kül halinde meyAnkara 26 (Telefonla) Asker aiBu sene tahmin edilen rekoltenin çmuş, hasar ve zaylat, yirmi ton ka Ya! Şehrimizde bir fınn daha tuzsuz ekperakende sat,ış müsaadesini yalnız elerine yardım işlerini esaslı bir hük dana gelir. Karakter ve hâdiselerin tah48,060 balyası yerli, 69,301 balyası klevdar bombanın yaptığı hasar ve zayiatı mek Imal edecektir. îerakende satmak şeklinde kullandığı land ve 1,205 balyaa akala pamuğudur. Kedi yavrusu yutmuş.. Kızkulesi lili ve «bütün» ün küllü muvaffak olme bağlıyacak bir kanun lâyihası ha•barüz ettirilmekte; Fiat Murakabe Kepek ve çavdarlı ekmeklerin imali ;eçmemlştir. Vay sen de mi biliyorsun? muş bir romanın esas teme'idir. BeynelGeçen sene Çukurova ve civannda zırlanmıştır. Biliyorum sahir! Sen yeni mi ögde takarrür etmiştir. milel romanda aranılan bu vasıflara îomisyonu kcntrol memurlan marifetile pamuk ekilen saha 221,638, bu seneki tngiliz tebliği rendin? Londra 26 (a.a.) İngiliz Hava Ne Gümrüklerde alman ardiye daha bizim roman san'atımız ulaşamadı. [efterlerinde yapılan tetkikatta nisan 221.649 hektardır. Evet! Şimdi... Ulaşamadı, çünkü Türk romancısı içü 940 dan sonra muhtelif tacirlere yaptızaretinin tebliği: Ankara îaşe müdürlüğü Bu sene Çukurovada yağışın devamlı ücreti Kaça öğrendin? rnaî hayat ve hareketlerimize makes toptan satıslarda yüzde 50 ye yakın olmasından dolayı ilkbaharda pamuk Gece bombardıman servisine mensub Ankara 26 (Telefonla) Ankara viDeyince gözüm faltaşı gibi açıldı... Ankara 26 (Telefonla) Gîımrük ol&madı. Diğer taraftan şunu da İtiraf ayyareler Kiel deniz üssü ile Bremen dspetler dahilinde fahiş kârlar elde et ekimi zorlukla ve ot mücadelesi yapıllâyeti iaşe müdürlüğüne vilâyet eski Deme be! Yoksa numara mı? manına hücum etmişlerdir. Bir çok kanunu mucibince gümruk ambarların etmeliyiz ki, cemiyet hayatımız daha ği belirtilmektedir. mak suretile zer'iyat yapılabilmiştir. iktısad müdürü Alâeddin Ongun tayin Numara da lâf mı? Akşam Tepebaşı da muayyen müddetler haricinde kalan şimdilik büyük çapta roman fieuve ,rangın çıkanlmıştır. Diğer taraftan; Fiat Murakabe Komis E3cimi müteakıb da 45 gün kâfi miktaredildi. eşyadan ardiye ücreti almmaktadır inşasma elverişli değildir. Bizim büyük Sahil muhafaza tayyareleriie birlikonunun kâr nispetlerile işde ihtikâr da yagmur yağmamıştır. Bu yüzden ilk Halk bahçesine çık da senin, ..... ne verİngilterenîn Lizbon elçisi te hareket eden donanma tayyareleri 1940 malî yılı varidat bütçesinde bu hikâyelerimizde iki yüz sahifelik esere mevcud olup olmadığına dair vâki isti çıkışta yerlide yüzde 20, klevland ve a din?. İki buçuklukioulogne havuzlannı bombardıman et icret ardiye resmi şeklinde gösterildi roman demeğe dilim varmıyor müellif kalada yüzde 10 noksan zuhur etmiştir. değişti inden tatbikatta müruru zaman bakı ya tahlilde yahud külde muvaffak ola âmlara mübayin cevablar verdiği ve Senin iki buçukluğu nasıl deve lişlerdir. bu yoldaki raporlar meaünin telif ediyaptığını seyret!.. Lizbon 26 (a.a.) Stefani ajansı bilBombardıman servisine mensub bir mından bazı tereddüdler hasıl olmuş ve ınamıştır. İkisinin tam üiçüsündeki roemediği kaydile, müddeiumumilik, mesini istediğinden, mahkeme, taleb O gülerek. ben başımı iki yana sallaayyare bu hareketten dönmetnistir. keyfivetin Meclisçe tespiti istenmiştir. manı daha yaratamadık. Ük malzemesi diriyor: •.ahkemedeki talebinde, aid olduğu ma veçhile rapor suretlerinin çıkartılarak yarak ajTiIdık... Alâkah encümenler vaziyeti tetkik eteksik olan romanı inşa çdemeden, içtiİngilterenin Lizbon sefiri, Rio de J a Gece düşmanuı Ingiltere üzerine yap evk merciin nazarına arzedilmek üzere müddeiumumiliğe tevdiine de karar Hiç böylesi de başıma gelmemiştiğı hava hucumları esnasında 2 düşman miş. kanunî sarahat karşısmda tefsire maî hareketlerimize makes olabilmesi neiro'ya nakledilmiş ve yerine John bu rapor suretlermin makamına verümahal görmemiştir. vermiştir. E. FELEK tayyaresi düşürülmüştür. Balfour tayin olunmuştur. Milyonlar harbinin manzarası Islahhanelerede müteda Bizde roman ve cemiyet vil sermaye verilecek Celâieddin Ezine Küçük mahkumlar, tahliye edildikleri zaman bir sermaye sahibi olacaklardır 3 i Tetkik ve tenkid Hsdfseler/frâsmd Kedi yavrusu yutan arkadaş? Hava hucumları Tayyare kaybı hakkında Almanlann iddiasmı İngilizler reddediyor Cebelitarıkta toplanan İngiliz filosu Budapeşte panayırına iştirak ediyoruz Masrafları karşılamak üzere 15000 lira verilecek Bir mahkumiyet Bir muhtekir, 5 ay 15 gün hapse mahkum oldu Terim işleri Universitede yeni bir heyet teşkil edilerek faaliyete geçti Mucjlada bir haftada 15 zelzele oldu Oh, korktum! Leman, şefkatle gülümsedi: Sinirden, abla; hep sinirden! Remziye, ellerile gözlerini, yanaklarıai .uğuşturdu; zoraki esnedi: Sinir de.var ama, biraz da içim geçmiş! Kalkmıştı: mangalı alacaktı, sessizce bir gölge gibi ayağa kalkan Edibe teyze, mâni oldu: Yoo, artık, iş görmek sırası bende! Yalan yalan gülüştüler. Remziye ile Edibe teyze, aşağıda kı rıklarla ateşi tazelediler, bulaşıkları yıkadılar, kuruladılar. Arasıra, birbirlerine yavaşca sesleniyorlardı: Tabağı verir misin? Çatallar da hazır... Yemekler de ısuıdı. v Ekmeği keseriz... Yukarıya çıkaracaklan kap kacağı bölüştüler. Remziye, en ağınnı kendi aldı. Evde, bir ağır hasta varmış gibi ağır bir sessizlikle çıktılar. Yemekte, Leman: Çorba, çok güzel olmuş, abla, dedi. Eline sağlık! Edibe teyze, koklaya koklaya içiyordu: Ellerin derd görmesin. İçim ısmdı. Remziye, biraz mahcub kekeledi: Arkası yufka... Sabahki yemeğimizden pek az bir şey var. Leman, çorbasına ekmek doğruyordu: Ben, çorba ile doyarım. Edibe teyze, tasdık etti: Un çorbası, kızım, elbette doyurur. Onlarm kanaatleri, Remziyenin kalbini sızlamıştı. Dudakları arasından: Pek tencerenin dibi görünmedi. Bizi idare edecek kadar var. Çorba ile tıkanıvermeyin. Leman, lokmasını yutunca: Cok güzel olmuş! dedi. Çorba ile doymak günah mı? Edibe teyze, elinin tersile ağzını sildi, içinden dua ediyor gibiydi: Allahımıza şükredelim. Bunu da bulamıyanlar var. Sofranm üstüne, ağır bir taş konmuştu. Çoğalsm diye sulandırıldığı için çorbadan farksız olan yemeği de, suyuna ekmek batırarak yediler. Konuşmuyorlardı. Yemekten sonra, Remziye, «bir pişirimlik kalmış» kahvesini pişirirken: Fikri, çok insan, çocuk! dedi. Leman, usulca sol elini dizine vurdu: Hem de çok saygıh... Edibe teyze de, beş parmağıru aça Bir K UÇURUMU 81 arayıp da bulamadıklan, bulamıyacakları, eli kolu tutar, erkek bir destekti. Remziye, mahalleye değil, şehire değil, dünyalara isyan ediyordu. Fikriyi onlara kaptırmıyacaktı. Kendini, Fikriden daha kuvvetli görüyordu: Ne yapabilirler sanki?. Neye kadar korkuyorum? Çocuk aylarca ründü. Fikri, eski Fikri değil; çok yıfladı! Iş bulması uzayınca, neye almadım? bu süzaeve roman rak göğsüne bastırmıştı: • Ne kadar olsa, gene bekâr... Savruk olur... Çocuk, kadın gibi, dedim ya... Pek terbiyeli maşallah! Remziye, şakalaşmak istedi: Ne savruk kadmlar var, teyzeciğim! İhtiyar kadın, yüzünü buruşturmuştu: Onlara, kadın, denmez ki Eğer, odanın ağır sükunu konuşmasa; eğer soframn üstündeki taş olmasa: Kadın, denmez de, ne denir? Alaya vurabilirlerdi. Remziye, yatsıdan evvel kalktı: Geceniz hayır olsun. Leman, kirpikleri arasından: Allah rahatlık versinü dedi. Mahmud Yesari Onunki daha zor... Onunki daha zor... Fikrinin sokağa çıkışı ve kendisinin sokak gözetleyiş: bütün şekilleriie, renklerile belirdi. Onu, adeta, bir «zampara» gibi çıkarmıştı. Şüpheli evlerden zamparalar böyle mi çıkarılır, Remziye, bilmiyordu. Fakat, her gizli şey, muhakkak günah kokuyordu. Bu günahın kokusu da çok gizli kalmıyor. çıkıyordu. Sen de çok. oturma, Leman. Insanın yatakta vücud dinlendirmesi başkadır. Ben de, birazdan yatarım. Remziye, odadan çıkarken, Edibe teyze: Allah rahatlık versin! Diye fısıldadı. Remziye, yatağa girince, düşündükleri değil, düşünmek istemedikleri ne varsa, ne olabilirse, bir yığuı karanhk düşFikriyi eve ahnası, ağır bir cür'etti. manla sarılıvermişti. Odadaki idare kanGelgelelim, başka yapacak bir şey de dilinin hasta sarı, titrek, kör ışığı duvarda korkunc gölgeler kımıldatıyordu. kalmamıştı. Korkunc kocakanlar, ranGene kız, gözlerini kapadı. Gündüzü devucular, meyhaneciler, esrarkeşler, sevmiyordu. Gündüze düşman ohnuştu kaçakçılar, bu, hepsi «fena insanlars onu, elinden alacaklardı. Fikri, onların Fakat, Fikri de, geceleri çalışıyordu: Düşüncesizliğine kızıyordu: Her şey olacağına varıyor Mahalle, nasıl hücuma geçecekti? Artjk, bunu fazla düşünmedi, kafası. sinirleri, adaleleri yorulmuştu; gözleri. acı acı yanıyordu. Bir külçe halinde uyudu. Edibe teyze, yatsıyı kıldıktan sonra, Leman kalkmıştı: Allah rahatlık versin, teyzeciğim Sana da kızım! Hayırlı rüyalar görürsün, inşallah! Gene kız, bir tehlike sezmiş gibi: İnşallah! dedi. Uykusu yoktu. Yorganına sarınarak kimbilir kaç dakika değil, kaç saat sonra bastıracak uykuyu bekliyordu. Duvarda ağır ağır oynıyan gölgelere çözü daldı. Kafası, o kadar karışıktı ki, neyi düşünmek isterken neyi düşündüçünü ve bu düşünürken, neyi hatırlıvacağını bilmiyordu. Yoruldu. uyudu. Leman, karanlık içinde idi. Fikrinin sesini duydu: Mangal getirdim, üşümeyin. ısmın... Gene kız, hiç korkmamıştı. hatta şaşmıyordu: Mangalı nereye koyacaksınız? Yatasınıza! Yatağım da yanar, ben de yanarım. Yanmaz! Fikri. mangalı yorganın içine koymustu. Leman, birden tutuşup yanacaâım sandı! BaSırmak istedi. seai çıkmadı. Manaal. birdenbire Fikri oluvermiş, tntlı bir ılıklıkla onu sarmıştı. Fakat bu ılıklık. atesten fazla fenc k ı a korkutmuştu; basırarak uyandı: Oh! istemiyorum! Korkuyorum! Onun çığlığı, Remziyeyi dalgm uykusundnn sıçratmıştı: Ne var Leman? Hasta mısm? Leman, eülmege çabalıyordu: A?ırhk bastı... Fena fena rüyalar gördüm. (Arkasi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: