15 Temmuz 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYFT Teneke tevziatı şeyden fazla, İngilterede harb zihniyeti nin ve intikam ülktisünün azamî haddi bulmuş olduğunu gösterdi. Bunu Miste Çörçil'in bilhassa şu sözlerinden anla dik: «Şehirlerin bombardımanmı yasak etmek için bir anlaşma yapılması teklif ve bunun için efkân umumiyeye müracaat edilecek olursa, eminim ki, İngilizlerin hepsi de, hayır, diyeceklerdir Çünkü başlanndan ne geçtiyseğ, düşmanm başından da ayni şeyin geçmesini tattıklan her acıyı düşmanm da tatmasını istiyorlar.» . • Harbin kazanacağı Memlekete kâfi miktarda teneke ithal yeni şiddet! ister Çörçil, dün mühim edildiğinden konserve fabrikalarma nuruklarından birini dah söyledi ve bu nutukla he tevziat yapılacak Ankara 14 (a.a.) Haber verildiğine fettikleri teneke miktarı nazan itibara onu Sovyet Rusyanın büyük şairi Vladimir Mayakovski (ben pek bilmem ama bilenlerin söylediğine göre kudretli bir söz san'atkârı imiş) bazan canı sıkılıp: «Insanlar böyle bir düziye konuşmasa birbirlerile geçinmeleri kolaylaşır, yeryüzünde felâket de bu kadar oknazdı» dermiş; Fransız şairlerinden Francis Jammes da (onu oldukça biliriın, son zamanlarda rağbetten biraz düsmüştü ama, doğrusu, hiç fena değildir) bir şiİrinde: Tuhaf! Bin neden böyle düsönüp konuşuruı? Göz yaşlan, buseler, onlar konuşmazlar ki!. Ama gene anlarız; ayak sesi bir dostun. En tatlı sözlerden de daha tatlı değil mi? Diyo*. Her devrin, her milletin kitablara geçmiş, geçmemiş hikmetinde konuşmayı, hiç olmazsa boş yere konuş™ayı yeren, insanları susmağa davet eden sözler bulmak kabildir. Gerçi hiç bir şey söylemeden, hatta düşünmeden birbirimizin yüzüne bakmanın, kendimizi tabiat karşısında, zamanın akışında sanki kaybedivermenin büyük bir lezzeti vardır; gözlerimiz, bazan bir duruşumui birhirimize, fikrin bir türlü kavrayamıyacağı, dilin de anlatamıyacağı ne emsalsiz şeyîer sezdirîr! Ama ben konuşmaya bayıhrım; muhakkak bir şey bildirmek, fikir alış verişi etmek için değil; söylediklerimi pek bilmesem de, bana söylenenleri pek anlamasam da olur. Sevdiklerimin sesini dujTnak, asıl istediğim işte odur. Sesini duymadığım insan, yüzüme bakışı ne kadar tatlı, elimi tutuşu ne kadar sıcak olursa olsun, nasıl söyleyeyim, bir ıesim gibi benden uzaktır. Bana yabancıdır. Karşundakilerin gerçekten var olduklanna, yüzlerinden, ellerinden, vücudlerinden ziyade, seslerile inanırım. Bunun için konuşmayı severim. Bana: «Ya görmek, ya işitmek kabiliyetinj kaybedeceksin; hangisinden geçebilirsin?» deseler zannederim hiç düşünmem, gözlerimi feda ederim. Bu renk renk, şekil şekil dünyayt, Nabi Efendinin harikulâde bir mısraında övdüeü: Hezâran dilberî mevzun, b«zâran dnhteri hasua SOHBET Kadınlar ve yol parası Bir kadın okuyucum bana yazıyor: «KâduU^rdan yol parası alınjnalı mı? Almmalı ise kimden alınmalı?» Evet! Bu bir nazik meseledir. EJer Doğrtısu, o da lâzımdır: Karşımızdakine, bir söylediğini tekrar anlattığmı danlıruyacaklarını bilsem ben derim ki: ihtar etmek huyundan vazgeçecek olurKadınlardan yol parası almak pek esk, konuşmanın zaten sayıh olan mev haklı bir harekettir. Çünkü kendilerî zularından biri daha eksilir. daima erkeklerle müsavat iddia ederler. *** Ne için bu işde onlardan geri kajnue Erkeklerden ziyade kadınlarla konuş görünsünler? maktan hoşlarurım. Onlarda daima, daSonra kadınlar, erkeklerden fazla yüha çok anlayış değiJse de daha çok rürler. Bunu anlamak için caddeye eeziş gördüm de onun için. Erkeklerin cıktıfuıu zaman şöyle etrahruza. bakgüldükleri, ciddiye almadakları birçok manız kâiidir. Eözleri kadınlar ehemmiyet vererek Kadınlar, yolJan erkeklerden fazla yahud ehemmiyet veriyor gözükerek kullanırlar. Zlra erkefin bir adımda gitdinlemesini bilirler. tijji yere kadın iki adımda gider. Yani Kadınlar kendi ajalarında erkekler sokafa erkefin vurdnin bir darbeye magibi kahasaba konuşurlar mı, bilmiyo kabil kadın iki defa vnrtır. rum; her halde erkeklerin yanında köKadınların topuklan sivri olduğu için tü, açık sözler kuilanmaktan çekinirler. yollan daha fazla tahrib ederler. Halbuki erkeklerin çoğu en pis şeyierBütün bunları gördökten sonra kadınden en iğrenilecek kelimelerle bahsetların yol parası venneleri haklı mı olur, meyi bir meziyet sayarlar. Sonra da gühaksız mı olur orasını artık slzkestire. lerler: terBiyesizlik etmek bir marifetbilirsiniz. miş, bir zekâ eseriymiş gibi... Yalnız bir nokta var: Erkek aklile, zekâsüe övünür; bunun Şayaüi temennidir ki; hanımlar kendi için de, yeri olsun olmasın, dafana aklmı, zekâsmı ispat etmek sevdasında ayaklartte yürüsünier... Yani yol paradır. Ama aklı, zekâyı nerelerde aramaz sıtu kocalannın kesesinden vermesİBler. ki!.. Görüşünün, dirayetinin keskiniiği Aaaa! Nasıl olur efendun? diye ne hiç bir delil bulamazsa tuhaflığa, sinirienmeyiniı iki gömıa'. nükte savurmağa kalkar. Pis, yahud Tol parası şahsi bir vergidîr. Kendi ayıb sayılan mevzuları açması da bu harclıfınızdan Termezseniz makbul de run içindir: Malum ya; ayıb ayıb söy ğildir. Kooalarınuın Ismini ahnış ollemek, zekânın parlaklığmdan gelir... mak, yol parasını da onlardan aimay» Kadınlar arasında ise boytma nükteli, icab etmez. cinaslı konuşmak isteyen azdır; onlar, çck şükür, zekâya erkek kadar itibar Kayıkçmm duası ermezler. böylece de daha tabiî kalİki arkadaşın maraıasında bulun . manın sırrma ermişlerdir. İnsan, erkeklerin yanında, daima imtihan olu dum. Birisi: yor gibidir; kadınların yanında ise, hi Ben senin ne mal oldugunn biHrim. cabı, terbiyeyi unutmamak şartile, gön Seninle arkadaşlık etmek ısırffaala t«t lünce konuşabilir. Maamafih kadınların silmek detnektir. da erkekler gibi ukalâca konuşmaya iktU de: kalkanlan var, onlar kadın sayılmağa Ctan bc! Senin bana söı söyleyecek lâyık değildir; kendüerinden aşağı oîahalio Tar mı! Daha dün... • nı taküde kalkmış, gerçekten d« ondan rıatmayabm, btrbrrierine öyle lâfiac aşağı düşmüş zavallılardır. ettfler ki; sonunda kirîni haksız çıkar. Kadında, erkekte olduğu kadar nah mak, ikisinden birisile bozuşup münavet yoktur... Kim bilir, belki de kadı sebeti kesmek elaeaktı. Onan için, kavnın nahveti erkeğinki cinsinden obna gadaa yoralnp da bana dönerek: dığı için bizi o kadar yaralamıyor. Bu Ne deTsin! dedikleri zaman şn fıkişin ashnı bir de kadınlara sormah. rayı »nlattım: tkl yolcu bir kayıSa binmiş gtfdi . Nurullalı ATAÇ yortarnuş. Kim bilir ne sebeble araUn acıtmış olan bn iki yoleodan biri Stskine: Alfah bel&nı vershı! Senin fibl adam olmaz olsun. Gözün kör olsun! İnşallah! Derken, diferi de: B«ynun altında kalsın! Allahtan bul! tnşallah geberü°sin de cenasende bulunnrum diye mukabele edermiş. Böylece çekisükten sonra kayıkçıya: Sen ne dersin kuzum! diye sormuslar: Ne diveyim efendim! Allah ikinl. Londra 14 (a.a.) Müttefik mUlet rin de doasını kabul etsin! cevabını verleri temsil eden devlet adamları 14 temmuz Fransn miHi bayranu münasebeKahve tevzîatı tile Londrada Hür Pransızlar tarafından neşredümekte olan «Fransa» is Şuna TerraHler, bana Tennemisjer. mındcki gazeteye birer mesaj göndererek Fransaya bağlılıklannı ve Pransanm Adalarda beş yüz ev ahnış, bin beş yü» mutlak surette kurtulacağı hakkındaki Imamış. Kfanisİne fls tevai olunmuş, kimisine olunmamış. kanaatlerirü büdirmişlerdir. Taha! Nihayet bunun sonu kahve! İngiliz Hariciye Naarı Eden «14 temmuı, mücadele ettiğimiz hürriyet raef çmesem ne olur? Kıyamet mi kopar~ Yooo! Kahve iiryakilitine lâf etme! kureslnin sembolüdür. kalbimiz, barbar vahşi müstevlinin boyundurugaı altoıda Sen «nan MTkini bfhnezsbı! Nasıl bilmem! Ben de pekâlâ kahve şlmdi ıstırab çeken Pransı? miUeti ile beraberdir» demiştir. irrakisi olmuştum. Lâkin, halis kahve General de Gaulle de «geçen 12 ay piyasava çıktı çıkalı ağzıının tadı kaçtı! içinde bir haylı mesafe katetmiş bulu Neden? nuyoruz. Mütemadiyen gelen binlerce Çünkü ben kafeini bol, halis kahve gönüllü vatan hizmetine koşmaktadır. içemezdim; uykumu kaçırırdı. Vaktakl Şimdi dünyada hesaba katılan bir tuv kahvelerde arpalaşmak hevesi arttu vet olduk. Afrikada Pransanın adı, sa Ben de rahat rahat kahve içmeğe başferin kardeşi olarak tekrarlanacaktır.> ndım ve kahvenin tiryakisi oldum. demiştir. ünde iki üç kahve içtigim halde uykuPolonya, Belçika. Peiemenk başvekil ma bir tesir yapmıyordu. Son günlerde lerile Norveç Hariciye Nazın da Pransız halis kahve çıktı. Benim de uykum kaçtı. milletine hltaben birer mesaj gönder Onun için şimdi kahve içemez oldum. mi^lerdir. Hani ya o uykumu kaçırmıyan kahveer!. Ayol sen kahve de&il, arpa tirya» kisi oimuşsun! Vallahi bilmem! Günde bir iki fin. Ankara 14 (a.a.) Fiat Murakabe işlerinde kull?nılacak kontro'.örleri yetiş can kahve benim için hem bir zevk, tirmek üzere İstanbulda açümış olan bi hem de bir ihtiyaç Idi... O xamanlar rinci kursu takiben bugün şehrimizde de başka bir dinclik duyuyor. hatts kenikinci bir «Fiat Murakabe. kursu açıl dimde, şayaru dikkat bir ynrüklük müşahede ediyordnm. Halis kahve ile bümıstır. İaşe müsteşan Şefik Soyer'in vermiş fin bunlara veda ettim. Onun iriçn olduğu ilk dersle açılan bu kursa 55 kahve tevri edilmiş. edilmemiş. aldırdıjım yok! Benim sararsu kahveden namzed iştirak eylemektedir. 15 gün devam edecek bu kurs dev olmadıktan sonra neme serek! Kolayı var ayol! Arpayı al, kavur; resinde namzedler. fiat murakabe işleri üzerinde ameli ve nazarî tatbikat gö pişir ve iç! receklerdir. O tadı veriyor. Arpa olduğunu bfle bile içince kahve hayali siliniyor. tzmirde zelzele O bir ince meseledir aıirim, sen farİzmir 14 (s.a.) Dün saat 18 38 de kına varamıyorsun! şehrimizde on saniye süren orta şiddette B. FELEK bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur. r Yazan: göre memlekete kâfi dereceds teneke İthal edilmiştir. Bunlardan mühim bir kısmı konserve fabrikalarile teneke ve gazoz kapağı yapan fabrikalara tevzi edilecektir. Tespit edilen esasa nozaran bu fabrikaların bir sene zarfında sar ahnacak ve elde mevcud miktara Eöre bu sarfiyatı yüzde 39 veya yüzde 40 nispetinde tevziat yapılacaktır. Bundan sonra ikinci bir parti teneke sevkiyatı da teneke ile iş gören diğer teşekküllere verilecektir. Nurullah Atac Londra 14 (a.a.) Geçen gece zarfında ingiltere üzerinde 2 düşman tayyaresi imha edilmiştir. Düşmanın İngiltere üzerindeki faaliyeti geniş nispette olmamıştır. Bir kaç sahil mıntakasına ve merkez nyntakalarında bir yere bombalar atılmıştır. Ölenlerin miktarı pek az olduğu söyleniyor. Zararlar hiç bir Mister Çörçil'in anlatışına göre harbin tarafta mühim değildir. başlamasındanberi Almanyanın İngilteBir haftada Mihver ve müttefiklereye yağdırmış olduğu bombaların yanrin tayyare zayiatı sı, yalnız son haftalar zarfında İngilizler Londra 14 (a.a.) Geçen hafta zartarafından Almanyaya yağdınlmıştır. Bu da ancak bir mukaddemedir. Gelecek iında düşürülen düşman tayyarelerinin tcınmuza kadar vaziyet büsbütün baş yekunu 135 tir. Bunların 22 si İngiltere üzerinde, 82 si Almanya ve işgal alkalaşacak ve İngiltere hava silâhı bakıtındaki arazi üzerinde 30 mihver ve Vişi mından pek yakında müsavat tesis etbombardıman tayyaresi Ortaşaıkta ve tikten sonra en geniş adımlarla faikiyebiri de donanma tarafından düşürülmüşte doğru yürüyecek, ve bu faikiyete ;ür. güvenerek nazizmin inhidamına kadar İngiliz hava kuvvetleri 96 tayyare harbe devam edecektir. Mister Çörçil'e kaybetmişlerdir. Almanya ve işgal t\göre, nazizm, ya haricî darbelerle, yahud tmdaki arazi üzerine yapılan gece ve daha miireccah saydığı tarzda, yani da gündüz akınları, bunlardan 85 ine rnalollıilî bir darbe ile yıkılacaktır ve nazizm muştur. Fakat 8 pilot kurtarılmıştır. yıkılmadıkra bu harbin son bulmasına Ortaşarktaki harekâttan 11 tayyare imkân yoktur. ' [eriye dönmemiştir. İngiltere müdafaMister Çörçil, nutkunda İtaiyayı da ısında hiç tayyare kaybedilmemiştir. ımutmadı ve bu «Ahnan tabiiyctinde yaAlman tebliğ şıyan bu vilâyetin» de İngiliz bombardıBerlin 14 (a.a.) Alman başkumanmanlanndan kâfi derecede hissedar ola danlığının tebliği: CRgıni bildirdi. ' ' İngiltereyi çeviren denizlerde savaş Mister Çörçil Sovyet • Alman harbin tayyareleri bir kafile arasında ilerleden bahsederken «Kalbimiz bu muha mekte olan iki şilepi berhava etmişler e rebede Rus milletile beraberdir» demiş • diğer iki ticaret vapuruna isabetler ve son derece hararetle alkışlanmıştır. ;aydetmişlerdir. Savaş tayyarelerinden mürekkeb hava Fakat Mister Çörçilln «Sovyet Birliğile beraber» demiyerek «Rus milletile eşekküllerimiz dün gece İngilterenin beraber» demesi, şüphesiz dikkati cel jenub ve cenubu şarkî sahilleri açıkbcdecektir. İngilterede hüküm süren larında liman tesisatmı bombalamışlarkanaat, İngiliz milletinin, kendisi gibi dır. Düşman Almanya üzerine zayıf akmlecavüze uğrayan Rus milletile elele «iVerdiği ve müşterek düşman olan na lar yapmış ve Almanyanın şimali garzizmle mücadele ettiğidir. Voksa İngiliz dsine bombalar atmışlardır. Hasar oldemokrasisile sovyetizm elele vermis de .namışür. Gece avcı tayyarelerimiz bir ingiliz muharebe tayyaresi düşürmüşğildir. Elhasıl Mister Çörçilln bu nutku İn ierdir. gilterenin harbe devam azmini bildirmekle, yahud Alman nazizmi yıkılmadıkça harbin bitmiyeceğini anlatmakla kalmamış, bundan başka ingilterenin çekmiş olduğu her acıyı Almanyaya çektirerek harbin bir daha kolay kolay göze alınmasına mâni obnak için herşeyi yapacağını ve gelecek temmuza kadar bu yolda atılacak adımlann keıtıale ermiş olacağuu da anlatmıştır. Gelecek temmuzla arada tam bir sene bulunduğuna dikkat edilirse, harb tahribatınm Avrupayı ne hale getireceğinl tahmin etmek kolaylaşır. Bilhassa intikam zihniyetinin başka her hissi yenmiş olması, apayrı bir felâket teşkil etmekte ve bugünkü medeniyetin tam bir inhidam devri yaşadığını göstermektedir. Hele bu inhidamın, bir takım yeni ve daha feci safhalar arzetl mesi ihtimalinin de belirmekte olduğunu söylemek, beşeriyetin bugünkü harble uğramış olduğu felâketin nekadar hududsuz olduğunu tebarüz etrlrmeğe yetişir. Bu bir harb değil, adeta bir kıyamet mahiyetini aldı. Ve bu sözleri söyliyen Mister Çörçil, bu yoldaki mütalealanm şu sözlerle bağladı: «Düşman bize elinden gelen her kötülüğü yapsın, biz de elimizden gelenin en âlâsile ona mukabele edeceğiz!» Bu sözlerin manası, izaha muhtac olmıyaeak derecede sarihtir. Arasıra hıristiyanlık ülküleri için de harbettiğini söyliyen İngiltere, bu işte hıristiyanlığın en bellibaşlı umdesi olan kötüiüğe lyilikle mukabele zihniyetile deği; kötülüğe, misüle hatta daha ağırile mukabele azmindcdir. Ve onun için İngiltere, düşmanm da mukabil taarruzlannı beklemekte ve daima hazırlıkü ve uyanık davranmaktadır. Havalarda Habeşistatida cereyan eden 15 bin İtalyan muharebeler daha teslim oldu Bir hafta zarfında Italyanların şimdiye mihver 135, İngiltere kadar zayiatı 96 tayyare kaybetti yarım milyonu geçti Kahire 14 (a.a.) Şimdi ahnan mütemmim bazı haberlere göre Gallasidamodaki İtalyan kıt'aları kumandanı General Gazzera 3 temmuzda muhasamatın tatilini teklif etmiş ve Habeşistanın cenubu garbisinde harekâtta bulunan Beîçika kıt'aları kumandanı General Gilliaer ile görüşmek üzere bir murahhas göndermişth. Teslim olma şartları, Mavi NUin cenubundaki bütün Habeşistan arazisine şamil olmak üzere 4 temmuzda imzalanmıştır. İtalyanların teslim olmasma, şiddetli bir topçu hazırlığından sonra Be'çika kıt'alarının yaptığı kuvvetli bir hücum takaddüm etmiştir. 3 temmuzda İtalyan murahhasları bir mütareke teklif etmişlerdir. Bu mütareke teklifi 4 temmuz günü saat 2 de Gallasidamoda bulunan bütün İtalyan kuvyetlerinin yani 15 bin kişinin tamamile teslim olması şeklinde tecelli etmiştir. Belçika kıt'aları Sayoda General Gazzera ile beraber iki fırka kumandanı general ve bir çoğu subay olmak üzere 1200 İtalyan ve 2000 kadar da yerli er ve erbaş bulmuşlardır. ttalyanlann zayiatı yarım milyonu geçti uzun, derin derin düşünerek verdikleri cevab, hemen daima unutulur, bütün sözler gibi unutulur; ama havadan, sudan bahsederek, hiç bir ehemmiyet vermiyerek söylenilmiş sözlerin, kendimizi bırakarak edilmiş «iki çift lâkırdı« nin, gönlümüzde bir daha silinmez bir iz bıraküğı çokbar. • *• Bir söylediğimi bü kere daha söylememe, bi'diği bir hikâyeyi bir de ben:m anlatmama katlanmak istemiyen dosta gücenmem, gücenmem ama, insaf etsin, onlan bir kere daha dinlerse ne çıkar? Vakti pek mi kıymetli?. Beni suslurup başından savmak İsteyorsa, o başka... Ama hayır, oturup konuşacağız, boç saatlerimizi teraber geçirmek için buluşmuşuz; elbette, o da beni, ben de onu sıkruamağa çalışıyoruz, bunun için de birbirimize, hiç olmazsa geçici bir ilgi uyandıracak şeyler söylemek isteyoruz. Ama benim kendisine mütemadiyen yeni şeyler, hiç duymadığı şeyler anlatmamı bekleyorsa konuşmamız öyle uzun süremez. Dünyada söylenilmedik söz yoktur derler. Biz de birbirimizden imkânsız meziyetler beklemiyeüm; karşımııdakinin söyleyebileceklerinin çoğunu elbette biliriz, varsm anlatsm, bir İhtarla onu küçük düşürmemize hiç bir lüzum yoktur. Ama böyle ihtarlara kalkısmaktan hiç birimiz kurtulamayız. Hafızamızın, ksrşımızdakinin hafuasından daha kuvvetli olduğuna bir delil göstererek kendimizde bir üstünlük vehmetmek mi iseriz, nedir, bildiğimiz bir şeyden bahsedilince hemen öyle bir itiraz sesi yüksehiveririz. Bana öyle geliyor ki bunun asıl sebebi, her insanın ömründe birçok defalar o ihtara uğramış, bundan gönlünde hafif de olsa bir yara kalmış olmasıdır; kendisi de öyle bir htarda bulunmaya hak kazanınca fırsatı kaçırmaz, gönlünde o yarayı açandan, yahud büsbütün başka bir kimseden intikarmnı alır. Sırbları katolik mi yapacaklar? Zagreb 14 (a.a.) Stefanl ajansın!an: Austachi zabıta teşkilâtı kumandan ığı, katolik olmak isteyen Sırblarla or;odokslann 15 temmuza kadar hususl sicillere kaydolunmalarını karar altına almıştır. bin artık bitmiş olduğu tavazzuh ctmekte ve mUtarekenin resmen ilânı beklenmektedir. Arab gazetelerinin ncşriyatından, Arablarm mütareke muamelesi tekemmül ettikten ve mütareke resmen ilân edildikten sonra Suriyenin istiklâlini ilân etmek için yeni tedbirler alınmasını bekledikleri anlaşıhyor. Hatta Kudüs gazetelerinden birinin neşriyatma göre Suriyenin istiklâlini ilân ile İngiltere bütün Arab âlemile birleşmiş olacak ve bu birlik iki taraf münasebetierinin nâzınn sayılacaktır. Elhasıl İngiltere Suriye harbini tamamlamıştır ve Suriye sulhunu sağlamlamak işile yüzyüze gelmiştir. Anlaşılan, Ortaşark başkumandanhğıSuriye harbi: nın karşılaştığı siyasî meselelerle meşŞu Suriye harbinin mütarekesi de, gul olmak üzere İngiltere hükumeti takendisi de kannakaşırık bir mahiyet alrafından Ortaşarka gönderilen harb kamakta ve mütarekenin yapılıp yapılmabinesi azası, herşeyden evvel bu mesele dığı bir türlü anlaşılmamaktadır. Çünkü ile karşılaşacak ve bunu bir netUeye bir aralık mütarekenin imzalandığı ve bağlayacaktır. musaddak nüshaîarm Beyrut ve KahireFransanın senelerce düşünerek, teredde mübadele edileceği bildirildi. Daha sonra mütarekenin imzalanmayıp ancak düdden tereddüde düşerek halledemediği parafe edilmiş olduğu ve Fransız ku ve bir istikrara kavuşturamadığı Suriye mandanmm mütareke şartlarını Vişi'ye meselesini İngiltere halletmeğe ve Suriarzettiği söylendi. Mütareke muamelesi yeyi istiklâline kavuşturmağa muvaffak nin bu safhada olduğu anlaşıhyor. Fa olursa mühim bir iş başarmış olur. kat harekâta nihayet verilmiş. yanl har Öyle ya, hastalığımla bıraz (}a ben mücadele edeyim. Doğru söyiüyorsunuz, yardım ümidi, insanı gevşetiyor. Bazı isteklerim oluyor; davranıp kalksam yapacağım. Bu iş, gözümde büyüyor, bir yardım bekliyorum. Fikri, masaya tekrar vurdu. Artık yardım beklemeyin... Bunu, size, süvari subayı emrediyor. Leman, neşelenivermişti. eilerüe dizlerine hafifçe tutunarak kalktı, dik durdu ve askerce selâm vetdi: Emret kumandanım! Fikri, kahkaha ile güldü: İlk hamlede bu kadar dik durmak olmaz. Birden değil. Ayak üstünde dayanma derecenizi bir deneyin. Yere bakmayın; o zaman başınız döner, gözleriniz karmcalanır. Hep öüüiıüze bakın. Adımlarmızı korkmadan, «korkuyu düşünmeden» atm. Genc kız, Fikrinin söylediklerini tartıyormuş gibi durdu: Haklısınız! Dediğiniz gibi yapacağım ve yavaş yavaş kendinü ahştıracağım. Hem çok çabuk... Göreceksiniz... O, sizin istemenize bağlı bir şey... Kendinize güveniniz, başkaiarına değil... Hastalığı üzerinizden atm; kardeşiniz, sizi, daha çok sever. ömer Rıza DOĞRUL İle dolu dünyayı görmemek, gönlümüzün kolayhkla kabul edeceği bir şeyLondra 14 (a.a.) Salâhiyetli biı dir demek istemiyorum; Naili ile beramembadan öğrenildiğine göre haziran ber: sonuna kadar yerliler de dahil olduğu Mestâne nnkuşî strverî âleme baktık halde İtalyan kayıbları yarım milyonu Her bîrini bir öxge temaşa ile geçtik çok geçmiştir. İtalyan ve yerlilerden ahnan esirlerle sair kayıblar 582.000 i diyememek de elbette ağırdır. Ancak bulmaktadır. Elde edilen tafsilâta na i'jitmemek, sevdiklerimin sesini duyazaran şarkî Afrikada 132.000 yerli müt mamak bana ondan da daha kaüanıltefiklere ütihak etmek üzere firar et maz bir mahrumluk gibi geliyor. mişlerdir. Cem'an 241.000 İtalyan harb **• esirl vardır. Fakat Arnavudlukta yakaYabancılarla konuşmasını bilmem. İlk anan 25 000 İtalyandan çoğu Ahnanlar birçok şeylerden Yunanistanı istilâ ettikleri zaman ser tanıdığım insanlara best bırakılmışur. Bunlardan başka I bahsederim, şiirler okurum, neler bilitalyanlar ayrıca 135.000 kişi daha zayi yorsam hemen önlerine dökerim, hatta etmişlerdir. Yerlilere gelince 69.000 yerli bilmediğim şeyleri de onlara biürim esir almmıştır. 137.000 yerli asker de gibi göstermek istediğim oiur. Sonra kendi kendimden nefret ederim. İlk kofirar etmişlerdir. nuşmada kendimi karşımdakine beğenİskenderiyeden 9 0 bin kişi ayrıldı dirmek, onda benim hoş, parlak sözler Londra 14 (a.a.) Kahireden ahnan söyleyebilen bir insan olduğum intıbabir habere göre temmuz ayı içinde İs ını uyandırmak arzusu mizacımın bir kenderiyeyi terkeden mültecilerin adedi türlü atamadığım bir zâfıdır. Ama böy90.000 i bulmuştur. Bunlardan 60 bini le kendimi beğendirebilirsem, istediğim intıbaı bırakabilirsem, kendimden olYukarı Mısıra gönderilecektir. duğu kadar, karşımdakinden de nefret Şimdiye kadar görülmemiş hava ederim. Demek o, öylesine kimselerden muharebesinde hiç bir İtalyan hoşlanır bir insanmış... İlk tanıştığunız gün, bütün o gösterislerime rağmen, yatayyaresi düşmemiş hud onlar için, haffiseme İle bakmış, hüRoma 14 (a.a.) Cumartesi günkü kümlerini verdiklerini hissettirmiş olan İtalyan tebliğinde bildirildiği gibi Malta insanlara hayranhk duyarım; onlarm adasında Mikabba tayyare meydanına hükümlerini değiştirmek isterim. Çoğu, karşı yapılan akını takib eden hava buna imkân olmaz: Ya onlar benden muharebesi Akdenizde şimdiye kadar kaçar, yahud ben onlara rastladıkçi, vuku bulan hava muharebelerinin en ebeni hafifsediklerini sezip ezilir, buhemmiyetlisi olmuştur. nun tesirile de büsbütün nahvet gösteBu hava muharebesine yüz kadar tayyare iştirak etmiş ve Hurricane tipinde ririm. dört İngiliz tayyaresi düşürülmüırtür. Asıl sevdiğim konuşma, düşünmeğe Muharebeye iştirak eden İtalyan tayya mecbur olmadan, söylediklerime ehemrelerinin hepsinin üslerine döndükleri miyet verilmediğini, onlarrn unutulamalumdur. caŞını bilerek konuşmaktır. Yani sevdiğim, beni sevdiklerini de bildiğim İtalyan tebliği Roma 14 (a.a.) İtaîyan orduları Hmselerle konuşmak... Bazı insan!ar umumî karargâhımn 404 numaralı teb vardır, uzun uzun, derin derin dinlerler. sonra uzun uzun, derin derin düii: şünürler, ona göre cevab verirler. Hem Şimalî Afrikada bir düşman müfredaima böyledirler. Ne oluyoruz? Ne zesi, toplarımızın endahtı ile firara icdive kendilerine bu derece ehemmiyet bar edilmiştir. verirler? Onların diyeceklerile dünyaTobruk cephesinde mihver devletlenın hangi meselesi halledilecek? Kenrinin hava teşekkülleri düşman mevdilerini biraz da bırakıversinler; belki o züerini bombalamışlar ve Mersa Matzaman benim beklediğim sözü, sırlaruh civarındaki depolarda yangın çırını bildirecek değil, özlerini sezdirekarmışlardır. cek, kendilerini bana tanıtacak, benden Tobrukta topçu mevzllerL iaşe tesibüsbütün başka bir çey olmadıklarmı. satı. motörlü vasıtaların tahaşşüd meryani sadece bir insan olduklarını öğkezleri ve liman müessesatı bombardıretiverecek sözü bulurlar. Öyle uzun man edilmiştir. Amerikada askeri hizmet müddeti Fransanın milli bayramı Genelkurmay Reisi, 14 temmuz münasemüddetin azaltıl betile birçok mesajlar gönderildi mamasını istiyor Vasington 14 (a.a.) Öğrenildiğine göre Amerika Genelkurmay Reisi General Marshall kongredeki parti reiseri ile yaptığı görüşmelerde, eğer Amerikan askerlerinin muayyen müddet jlan bir seneden fazla silâh altında tuulmaları kabul edilmiyecek olursa uaklardaki Amerika müdafaa üslerinin muhtac olduğu gamizonlardan rcahrum kalacağını söylemişîir. General Marshall, askerlik hizmeti emdid edilmediği takdirde ağustosta bir çok kıt'alarm Havai sda'.arından şeri ahnması lâzımgeleceğini ve iler'Je de Amerika ile denizaşırı üaler arasında daimî bir asker nakliyatı servisi tr.nim etmek icab ettiğini tebarüz ettirmiştir. Şikago 14 (ast.) «Evvelâ Amerika» komitesi dün akşam Bahriye Nazırı Albay Knox'un istifa etmesini taleb etmiştir. Komite verdiği kararla ya'nız kongre harb ilân edebileceğinden Albay Knox'un Amerikan donanmasına harıe iştirak tavsiyesinde bulunmasmı kanunuesasiye bir tecavüz addctmektedir. Vaşington 14 (a.a.) Amerika Bahiye Nazırı Knox bir mülâkat esnasmda beyanatta bulunarak İngiltereye yardım siyasetinin Amerikayı harbe götürmiyeceğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir: c Fakat bana kalırsa naziliğe karşı ir müdafaa harbi yapmak, hitlerizme eslimiyet göstererek akdedilecek bir ;ulha müreccahtır.» Bahriye Nazınnm istifasını isteyenler oldu Bahriye Nazınnın sözleri Ankarada f at mürakabe kursu açıldı Batavyadaki Almanlar Japonyada Tokyo 14 (a.a.) Asama Maru ismindeki Japon vapunı Batavya'dan Kobe'ye bugün 370 Alman kadm ve çocuğu getirmiştir. Vapur Kobe'ye gelirken Magasaki'ye uğramış ve bu limana da 100 kadm ve çocuk çıkarmıştır. Leman, gözlerini açtı, kapadı; ağır ağır yerine oturdu. Ablasuun «aman Lemancığım, gayret et. Hasta olma!> sözleri, telkinleri kuiaklarında çınlamağa başladı. Fakat: Hakkınız var!l Diyemedi, kaçamak bir gülümseyljk cevab verdi: Biraz mubalâğa ediyorsunuz. Fikri, gene eski «miskin», <pısmk» insan oluvermişti: Belki... Hakkınız var... Leman, kollarını kavuşturdu, Fikrl nin gözlerinin içine baktı: Yoo... İşte bu olmadı. Fikri, şaşalamıştı: Olmıyan, ne var? Genc kız, ağlamakh bir boyun büküşle: Süvari subayma böyle düşük omuzlar yaraşmıyor, dedi. Dik durunuz, dik konuşunuz! Fikri, ellerini oğuşturdu. Genc kıza, samimiyetle gülümsedi: Iğreti ata binen, çabuk inermiş. Leman, onu, bir iç çöküntüsünden kurtarmak istiyerek, teselliye çalışıyordu: Sivü, size yakrçıyor... Hatta, daho iyisiniz. AŞK roman Durdu, sağ elinin işaret parmağım şakağına dayadı: Fakat, ben bü şey düşünüyorum. Pijamanızı bir subay ceketi gibi dikeceğim. Göreceksiniz, ne yaraşacak! Fikri, dayanamadı, bir kahkaha kopardı: Bırakın canım!.. Düz bir şey kesin, dikiverin, o kadar. Hatta, sizi yoracak olursa, bh" terziye verelim. Terzilik işini bana bırakın. lîovardalığınızı da ablam duymasın. Fikri, başını salhyarak hak vertli: Remziye, hovardalığı affetmez. Ama, haksız mı? Kolay kazanmıyorsunuz! Ve m Her zaman da kazanannyo Fikri, yumruğunu masa üzerinde sım liyordu; başını salladı: Canlanacağız... Hepimiz canlanaca Haklısınız. Ben, çok konuşmam. sıkı rutuyordu: Çok konuşmağı da sevmem. Bugün, iğız... Hatta Edibe teyze bile... Siz, yar çimde, neden olduğunu bilmediğim bir dımsız, desteksiz yürümeğe alışın. Eğer. sevinc var. Nasıl anlatayım size. Kadestekle yürümeğe alışırsanız, adımla I palı, havasız bir odada imişim de, bir nnızı şaşırırsınız. Evde, kendinizi alış pencere açılmış gibi, içimde, tatlı bir tırınız. Sokağa çıkacaŞız. Kolunuza gi rüzgâr var... rilerek yürümenize gülecekler... Genc kız, gözlerini yarı kapamıştı. Leman, elini gözlerine götürdü: dudakları arasından yavaşça: Susun... Anlıyorum... Şimdıden ce Ah! Ne güzel! dedi. saretimi kırmayın. Fikri. anlatıyordu: Hayır, cesaretiniz kırılmasın: He Sabahleyin buraya gelirken yolda men sokağa çıkmıyoruz. Evde idman rastladığım arkdaş, baharın geldiğmi I murların arası kesildi... Bahar geliyor.. yapalım. Sokağa dipdiri çıktığımız za müjdeledikten sonra. içimde bu rüzgâr ruz. Sesini yavaşlatmıştı, bir sır söylüyor man şaşırsınlar! Bunu bildiğiniz halde?!.. esmeğe başladı. Konuşmak istiyorum. Leman, fazla söylemedi. Fikri, anla du sanki: Genc kız. sevincinden, oturduğu yer Canlanmak istiyorum. Bahar geldi, Leman Hanım.. Y&l de sıçrıyordu: mıştı: Sesi, birden kırıldı: nız, bizim semtimize uğramıyor... Uğ Siz, yorulmayınız, diye... Hakkımız! Bu kış, çok çektikL Bravo Fikri ağabey... CanlanacaGenc kız, ayağa kalktı. Fikriye doğ rıyacak ama, naz ediyor... Kırlar ye ğız... Şaşıvcaklar. Bu kış, çok çektik!.. Bu kış, çok fazla şermiş... Kale dışında oturan arkadaşru eğildi: yaptı. Birden hatırlamış gibi durdu: Nasihatinizi ne çabuk unuttunuz! lar söylüyor. Kırlar, burnumuzun diLeman, küçük mendilile dudaklannı Fikri ağabey, siz, bugün, ne iyibinde. Neye bizler de kalkıp gidcmi siniz! Yorulacağım... Canlanacağım... kuruluyordu: yoruz? Çünkü, yorgunuz, yorgunuz... Ama, birden değil... Susunuz... Bu kış, çok fazla yaptı... Fikri, anlamıyarak bakıyordu. Genc Leman, kumaşı, sedirin kenarına atDoğru... Çok çektik... Bu da doğru.» Leman, bir ümidle dirilmiş, bü ha kız, devam etti: mıştı: kikatle yıkılmıştı: Evet. Bugün, sizde, cok bafka bir Fakat, siz, asıl siz, çok çektiniz! Fikri, buna, göğsünü gererek: Bahar geldi. Fikri ağabey! Ilıklı hal var... Konuşuyorsunuz... Hem. çok Kendimi ayar edeceğim, canlana Hayır! ğını içimde duyuyorum; fakat, yorgu güzel konuşuyorsunuz... Halbuki. heı cağım. Diyemedi. bir an göz pmarları yandı, Fikri, kendini bir hayale kaptırmış num. Doğru... Ablam da yorgun... Siz zaman, pek konuşkan değilsiniz.. Buhisierine mağlub olmamak için dişlerini de yorgunsunuz... Yahıız, ben, hepiniz gün, coştunuz! gibiydi: (Arkası val) Fikri, Lemarun sözlerini hüzünle din sıktı: • Havalar ısındı, Leman Hanun... Vağ den yorgunum... Bir UÇURUMU 96 Mabmud Yesari

Bu sayıdan diğer sayfalar: