22 Temmuz 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Temmuz 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Temmuz 1941 CUMHURÎYET 8OM Moskovadan dönen Suriyenin işgalinden Rumen, Macar? Slovak sefirleri Edirneden sonra Arab âlemi geçerek memleketlerine hareket ettiler SOHBET Konuşm Nurullah Ataç H [*] Titiz adam! an.oron der ki: Nerede o senin titiz adam deciğin bu'unmaz Hind kumaşı! Kıtiığı mı var titiz adaram! Adım lıaşınria bir sn^rli ad^ma rasgelmiyor muyuz? Yoo! Kanşlırmıyalım! Sinirli i'.e titiz ayni şey değildir. Sinirli demek hasla demrMir. Onun admı sinirli koymanin sebebi herkese hasta tfeır.ek istenmemesidir gözüıiı.. Yoksa bir sinirli ne ise romaliznı.tdan, sijalik en topallasmıs bir nnara da; midesi ça'ışmıyan, barsaklan işlemiyen. böbrekleri süzm'yen rava ı da odur; yani hastadır. Lâkin titiz o deUir. Caı.ım!. Chnımı bırak da beni din'e! Sinirlilik bir sıhhat cksikliğidir. Titizlik bir mizac oıij'nalitesidir. Birbirine kanş ı r . mama'ı Türkçeyi berbari edenleri ara?tmrsak, siz gazetecüer başta geürsiniz. Heışeyi yerinde kulianmak gerekıir heuıseı i! Bana mı söylüyorsnn! fanımızda başka kimse var mı? : Elbe'te ?ana sö.v iiyorum. Hergiuı yanlı? kııHandığınız ke! meleri top'asak büyük bir mecrouai galâ'at teşkil eder. İçerledim: Kıı/um! Sabah sabah sen bana ders veımege mi geldin? Sobbet etmeğe mi? Duur! Dos» adama scı söyler. T i f ı iği sinirli'ikle kanş'ırdın da ondan doayı sana bn na&ihatleri lutfen verdim. Diı.le ntizliği.. Vay şimdi de tilizliği ml dlnliyeeğiı! EveC Ben sana lu fen tttizliği izah edeceğim T!tiz adam sol kimsedir ki; tbindrki saatin Grinviı; ayanndan bir ;aniye a\rılma<nna razı olmamakla is'mo aşlar. Titiı adam vapıırunun vaktinde eüp giımemesinHen mııstarib olur. Mesele bir dakika gecikmek veya erken alkmatcta değil, inlizamın bozulmasındadır. Titiz adam iem : zdir; mantazamdır; muttarddır. Borcunu vaktinde öder. Alacağını vakinde ister. Eski de olsa os'Umünde leke görmeğe tahammül edemcz. DüğmeH kopuk bir gömlek ona eli gomleği tesiri yapar. Masasında lalcminin, kâğıdının durduğu yer muanncudir. Para çantasmı, cüıdanmt, ü'ün ppke ini, kibritini, mendilini ve kaletnini mutlaka daima ayni ceblere koyar. İ«.ine g'derken ajni vapura. ayni ramvaya. ayni otobüs veya trene biner. Gazcıe okurken takib ettiği mütalea sırisını bozmaz. Gaıete&ini değiştirmez. Saçıru muayyen giinHe kes'iriı; kundu» ras.nı muayyen günde boyattr. Yani sen'n diyeceğin otomatik bir roboto jribiblr. Affcdersin sen onu! TİM« ıdam şuurlu, muhskempli bir intİ7amır. Onu an'amak iç'n (göğsünü göserrek) Kuıada mukaddcs ateş olma'ıdır. O Ha sende yol.! Bende de var... İç cebimden blr knfn kibrit çıkardım.. Zorakı «üldü vc ilâve et'i: güzel' Senin nıukaddes ateş'ni su kacar iyi ifade eden bir sembol bulunamazdL Evet hak'kî iç ateşi yanında seninki bit kutu kibrit!.. Yaşa behey gafil yaş<»! Dedikodudan kim bir şeyle meşgul oî Y a z a n : • • • • • •• • ^i • • • • • » • •« haiietmez ki!... (Bu duğumu, başka bır «hazzetmek» sözünü şey düşüridüğümü |jj ngîliz kaynaklarının verdiği maluEdirne 21 (a.a.) Bu sabah saat 10 filesi buraya gelmiştir. Gerek elçiler ve «hâzetnıek» şeklinkendilerine belli e mata göre Suriyenin İngilizler ta da memleketlerine dönmekte olan Rugerek diğer misafirlerl kısa bir tevak de yazmak isterderim. Onlar da rafından işgaline artık tamaml&nmış manya, Macaristan ve Slovakyanın Moskuftan sonra otobüsler ve hususî otomo Hin, çünkü konubenim anlamadığınazarile bakılabilir. Bu yüzden İngiliz kovadaki elçileri ile refikaları Edirneye ma hükmederler. ler bütün Suriyede örfî idare ilân et gelmişlerdir. Misafirler şehir methalin billerle Kapıkale hududumuza doğru şurüen çoğu öyle deriz; ama sonra inBir gün arkadaşlardan birine, adı Diîş ve Suriye yolile herhangi bir ta de vilâyet namına karşılanmış ve izaz yollarına devam etmişlerdir. Elçiler saııuı adını bilnjyora çıkarırlar, neden lâzım değil, o da Allahın bir garibidır arruza uğramamak için müdafaa ted olunmuş ve gösterdikleri arzu üzerine kendilerine. karşı gösterilen hüsnü mu naiıak yere ker.djme söz getireyim? Hem çekiştirdi. Onlara bir kbtülük edilmesine biıleri almaya başlarmşlardır. Londra Sultanselim camiini gezmişlerdir. Bun ameleden dolayı bilhassa beyanı mem b»ıî öyie yazsam bıle bakalım müretlib ama gerçekten temiz yüreklı ınsandır 1 çalışıyordu. Hep bunalaık. Çok şükü " öylp dizer mi? Neyse...) Dedikodudan gazeteleri, Suriye harekâtı esnasmda larla birlikte 322 kişilik bir Alman ka nuniyet eylemişlerdir. arkadaşiardan birine bır hikâye anlatEÖ''oriııe itibar edilmeit Ben o zamana Türkij'enin son derece düriist bir siyakiiu hazzetmez kü... Ben sadece onu sevmışıım; meşhurdur ama gene söyliyeMiıııınıııuminiM'll' kadar kendisini sevdiğıme utandım; sct takib etmesinden ve hududlaruıa diğimi söyiemekle kalmiyacağım: dediyjm: «Sarayda bir duvara mıhlı bir halşimdı nefret ederim, rasigeleceğim diye bitişik bir muharebeye seyirci kalarak kouu euniyenlerden hoşlanmam. Anlataka varmış. çıkarmak lâzım geunis, uğde ödüm kopuyor, çünkü mürailik edip hiç bir müdahalede bulunmamasından, yım. (Ama daha öice söyliyeceğim bir rEşmışlar uğraşmışlar, çıkmamış. Zamaeski muhsbbeti, hürmeti gösteremem. ikı sabık müttefik arasında kopan muşey var, sırası geldı: dikkat ettinizse nın en kuvvetii pehlivanları gelmiş, çıBir de bir kimsenin hususî ahlâkı. if karamamış Bir gün bakmışlar bir çocuk. harebeıle tam bitaıaflığı tebarüz etti«dedıkodu etmiyenlerden> dedim, «yapıcc bir siyaset tutmasından son derece mıyaniarc'an» demedim. demiyeceğim fetı üzerinde dedikodu edilmesinden hoş ufnk, cılız, sümüklü, ge'miş halkayı çeknemnuniyet göstermekte ve Türk side. O «yapmak» fiili yok mu? artık fe lanmam. Herkesin öylesine namusuna mış .. çıkaramarrış » Bu hikâye nihayet yasetini takdirlerle karsılamaktadır. nama gidiyor. Gazetelere, kitablara bir olsa olsa aiiesi insanları karışabilir; baş t u kadar söz kaldırır. C) arkadaşı ertesi bakın, her yere burnurm sokuyor. Et kalarmın karışmağa hakları yoktur. Biz gün gene gördüm; bana: tSenin o dünkü Fühakika İngiltere ile Fransa gibi mek eylemek kılmak yok hep yapmak. cnun herkesle konuşurkenki sözlerinde, hikiyfyi akşam evde anlattım; hem iki eski müttefiğin Suriye gibi bize bitJsik olan bir yerde harbettiklerini görHele Anadolu Ajansı, elinden ge'se, hanı hareketlerinde bir münasebe'sizlik, ya senin gibi değı!, daha sCsledim, güzelleşmeyi değil, harbe turuşacak derecede gelmiyor da değil! tüıkçeden bütün fı hud işinde bir eksiklik gördükse onu tirdim, unın uzun anlaHım» dedi. Yazdisövliyebiliriz; çünkü burlar onun umu ğı yazıiarı da öyle süsier. güzelleştiri'... »rayı bozmalarını kaf'iyyen istemezdik. Giresun 21 (a.a.) Evvelki gün bu Londra 21 (a.a.) Çörçil tarafından illerı atacak, bir o yapmağı saklıyacak: Fakat arayı bozup harbe tutuşmalan rada bir komiser muavininin ölümü ve Yunan Kralı Jorj'a gbnderilen bir me beyanal yp.pmak, hücunı yapmak, hâdise mî hayatına aiddir. Hatta bir insan ah Aıadan şüyie böyie yirmı yıl geçtiği halkarşısında da bize ancak bitaraf kal biri ağır, diğerleri hafif olmak üzere sajdan anlaşıldığına göre Kjralın Ce yapmak biımem kimin biimem kime lâk meselclerinde, burada ahlâktan ne de bunu unutmayışım belki o zaman demek istediğim' anlıyorsunuz, fazla unuıunıa dokunduğu irindir. mak yakışırdı. Biz de bu şekilde ba beş yolcunun yaralanmasile neticelenen nubî Afrikadan ingiltereye gelmesi yaplığı bejanatta». Hsle buna pek tuıeket etiik. Neticede Suriyenin mukad bir otomobil kazası olmuştur. tuluyoıum: orada fiıle lüzum yok: € Fa müteassıbsa ona bile karışamayız; bize muhtemeldir. Ama insanların çoğu koıiuşmayı, mekne? öylesi hoşuna gidiyor, öyle yaşıyor. deratı Fransızlann clinden çıkıp İngiTerfian Trabzona gitmekte olan Talat Çörçil, Elenler Krahnın manevî kuv anın fıiâna beyanatında» dersiniz, olur tebde iken yazdık'an kitabet vazifesi gibi lizlerin eline geçti ve bu yüzden InSelçuk adında bir komiser muavini bin veti hakkmda duyduğu hayranlığı izhar bıler. Ama araya bir de fiil sıkıstırınca Ama derseniz ki: «Biz de insanların bırşey sanırlar. Hani hoca üç satırlık bir güizler şarkî Akdenizdeki vaziyetlerini daha edeb,yatça yazdıkiaımı sanıyorlar. hususî ahlâkı üzerinde dpdikodu etmek diği vapunın limanımızdaki tevakku ettikten sonra mesajında diyor ki: hikâye anlatırdı da biz onu otuz saiıra sağlamladılar, Suriyenin Almanya vcya fundan bilistifade burada bulunmakla « Muzaffer olmak veya ölmek ka Kuiun elinden bir şey gelmez Allah ıs İsüyoruz. çünkü bundan hoşlanıyoruz», cıkaracağ;z diye uğraşır dururduk! Beİîalyaya geçerek İngiltere için bir tcholan akrabasını görmek içüı şehre çık rarını vermiş olan İngilterede size en ah ets'n! Süleyman Nazif merhum: doğrusu pek cevab bu'amam. Ama, ne nım, çocukluk, hocaya irad, kırk sayfa like teşkil etmesine mâni oldular. Fa«Eu yapmak fii.ı sonunda türkçeyi yıka ya'fın söyliyeyim, tiksinirim, sizi germıştır. hararetli hüsnü kabul gösterilecektir.» yaz lığım da olmuştu.. Haîbuki konuşkat bu istifade daha fazla istikbale jadcaK» dernnş yajan da değil.) çekten sevemem. Talat Selçuk, gecikme neticesi olarak Yunan Kralı da Çörçil'e §u mesajı mnk, hikâve anlalmak bundan büsbü'ün dir. Günün birinde Almanlar SovyetNe dıyordum Ha! dedıkodu etmiyenbaşka bir şeydr Ama buna zamanımılcrle yaptıklan harbi neticelendirir ve içinde ailesinin de bulunduğu vapuru göndermiştir: kaçırdığını görünce vapura Tireboluda c Sizi ve Ingilteredeki diğer bir çok eıden niçin hoşlanmadığımı anlatacakKonuşroada hikâye iyi gider. Anlat zm romancı geçinen bir çok insanlarını Ortaşarktaki harbi yeniden hızlandırını. Sorarım sıze: dedıkodu etmiyenler mssını da severim, din'erresini de. Ama da inandırmak kabil değil; onlar da mak imkânını bulurlarsa o zaman İn yetişmek için diğer beş yolcu ile bir dostlarımı göreceğimi zannediyorum.> İngiliz Hariciye Nazın Eden de Yu ne konuşuılar? Ya kendiierinden bah anlatmssını biİTem lâzımdır. Bazı k;m sanki okuyucu'ara inad yanyor. Ama plizler Suriyeyi işgal etmiş olmaktan otomobile binerek yola çıkmıştır. Otomobil Giresundan hareketinden nan Başvekili Çuderos'a gönderdiği bir ederler ya önünüze h'lgılerini döküp seler vardır, uzatır mı uzatır; hele sizin bizim hoca okumamak dırayetinl gösistifade ederler ve iki cephe üzerinde harbetmek tehlikesinden kurtulnrlar. sonra buraya 21 kilometre mesafedeki mesajda kendisile yakında Londrada ders vermeğe kalkarlaı. Öylesi de çeki de bildiğiniz bir hikâye ise, içinize ka terırdi, iyi de ederdi. Bu yüzden İngilizler Suriyeyi tahkim köprüden uçmuş ve bu kaza neticesin görüşmek arzusunu izhar etmiş ve bu ir mi? Bir kere insanın konuşurken savet basar. Bilmiyorsanız da ya bir şey Nuruliah ATAÇ cdiyor ve Vişi hükumetinin ordusuna de Talat Selçuk boğulmuş ve diğer görüşmede müşterek harb gayretlerinin kendindeij çok bahsetnıesı ayıptır, kar snlamazsınız, yahud sıkı'dığınız için bir yolculardan biri ağır olmak üzere ya idamesi için alınacak mütemmim ted şısındakilerin beğenmedlkieri bir nok tuhafhk bulamazsınız. mensub olup kendilerine ütihak eden clemanlardan istifade ederek Suriyenin ralanmışlardır. Talat Selçukun cenazesi birlerin müzakere edileceğine telmih aya ses çıkarmalarını müşkülleştırir. Hikâyeyi uzatanlar iki türlüdür. Bir Bir kız çocuğu kızgın su ile bir tehdidle karşılaşmaması için uğra dün valinin ve daireler erkânı ile polis etmiştir. Hatta, kendilerini bilen insanlar mec kısını zihjnlerını tophyamadıklan için memurlan tarafından kaldırılmıştır. Çuderos verdiği cevabda bu teklifi ıste hazır bulunan herhangi bir kimse uzatırlar; bunlar iyi niyetli kunseierdir, haşlandı şıyorlar. memnuniyetle karşıladığmı bildirmiştir. nin sözünü pek etmezler. Hal halır so kendilerüun hoşlandık'arı bir fıkraya Feriköyde Mekteb sokağı 19 numaSuriyenin isgalile İngiltere, eskiden rarsanız, öğrenmek istediğıniz bir şey sızin de gülmenizi isterler, ikide bir: rada oturan Ahmedin 8 yaşlanndaki Osmanlı İmparatorluğuna aid olan Arab varsa onu sorarsınız, oonra başka şeye «Nasıldı?» Dur. unuttum...» gibi sözlerle k m Fikriye, mangal üzerinde kaynanıemlekeUarinin heraen fiepsinde n ü geçersıniz. Ama öyle konuşmağı bılen kejip düşünürier. Böyleıerini severim, (uzunu sağlamlamış bulunuyor. yan tenekeyi üzerine devirerek muhadaın mı kaldı? Dört beş kişi bir yere bir ıddıalan yoktur; insanm zihnini topBu memteketlerden Suriye İngiliz işLapez 21 (a.a.) Ofi: Pesadcuyane Rcma 21 (a.a.) Bulgar Başvekili ile ;eidı mi bakıyGrsunuz, hcmen birbirini lıyamaması, hikâye aniatmakta hüneri telif yerlerinden yanmış, Şişli Çocuk gali altmda, Filistin İngiliz mandasına tahrlkâttan dolayı Lacalle gazetesile Hariciye Nazın buraya muvasalatlannı övmeğe kalkıyorlar. Bittabı övülmek is olmavnası da bir ayıb değildir ya! hastanesinde tedavi altına alınmıştır. iâbi, Irak İngilterenin müttefiki, Suudî haftalık Trabajo Buch mecmuası kamüteakıb Kont Ciano ile görüşmüşler edikaeri için, övülmeği dilendikleri için. Ama dlyeceksiniz ki: «tCendisinde o hüArabistan İngilterenin dostu, Mısır İn patılmıştır. Salamon ceviz ağacından dir. Bulgar Na^ırlan, müteakıben Quirl Ben, gerçek söy üyorutn, beni yüzüme ner olmadığını bılsin de sussun. Ondan gilterenin müttefikidir. Bütün bu memÖrfl idareyl ilân eden kararnam6, in nal sarajina gitmişler ve orada Kral karşı öven kim olursa oisun, bir rahat hikâye isüyen oldu mu?» Haksızsınız. düşerek yaralandı leketler içinde İngiliz askerlerinin butizam ve asayişl ihlâle ve ecnebılerin İmparator tarafmdan kabul edilerek i7İık duyarım; samimî olup olmadığını Bir msandan, bir iş görrceğe kalkmca, Uınmadığı bir tek memleket Suudi AraBeyoğlunda Asmalımesçid sokağmda menafilne hizmet etmek suretile meşru müşarlinileyh ile dostane bir mülâkat duşunmem bile, ne diyeceğimi bılemem, haddini bilmesin: istiyebibrsiniz; elinden lıistandrr. Diğer memleketlerde harb kuvvetleri yıkmağa matuf bir takım ha yapmışlardır. gelmiyecek bir lşe girişmesin. Ama ko 107 numarada oturan Davidin 12 yaşhali ve ittifak muahedelerinin icabı olaOZU değiştirmoğe ça)ışırım. Andre Gıde rekât mevcud olduğunun meydana çıka Bundan sonra Bulgar Nazırlan, Duçe rak İngiliz askerleri serbest serbest vade söyleraiş, Journal'ınde okudum da nuşmak öyle biv iş değildir, herkes İçin lanndaki oğlu Salamon, misafir gittiği nlmış bulunduğundan bahsetmektedir. ile görüşmek üzere Venedik sarayına bir ihıiyacoır. O adam da hikâye anla Kuzguncukta Meydan sokağında bir eeiyet almış bir haldcdirler. pek hoşunıa gUti. Millî Müdafaa Nazın General Miguel gitmişlerdir. Buradaki görüşme saat 11 Öğrenrrek için konuşanJan dinlemek tanlardan heves etmiştir, kendini şöyle vin bahçesindeki ceviz ağacma çıkarBütün bu memlekctler şöyle böyle Candıa, fesad harekâtmın sahasmı t a de başlamıştır. arasıra iyi olur: size biimediğinız yerle bırıkması doğru olan saatierde haddini ken ayağı kayarak düşmüş, ayağı ve oiuz milyonluk bir Arab kütlesile nıcsyin etmek üzere dün Cochomba'ya gitM. Dekanozof Moskovada in âdetierini anlatırlaı. okumadığınız düşanmekten dc vaz geçmiştir. Hıkâye kolu kırilmıştır. Salaınon, hâdiseyi mu kun olduğu halde içlerinde kendini mümiştlr. Bundan baska polis dün bir çok Moskova 21 (a.a.) Sovyetlerin sa kıtablar hakkında fikir verırler, hele cilik etmıyor, hikâye yazmağa kalkmıdafaaya muktedir bir tek memleket teakıb Haydarpaşa Nümune hastanesine kişüeri tevkif etmiştir. Bunlardan dör bık Berlin büyuk elçişt ve Hariciye Kojoktur. Bunun sebebi. bu memleketleukaîâlık etmeden söylüyorlarsa onları yor, eş dost mec!ısinde de o da konuşmak dü Bolivya ricalinden olan bir ihti miser muavini Dekanozof dün gece kaldırılmıştır. rin müdafaa islerile mesgul olmak isatlı tutb. dinle.nek kabüdir. Ama onlar İst:yor... !âl teşkilâtına mensubdurlar. Birlsi de Moskovaya vasıl olmuştur. tcmemeleri değildir. Belki Rendi müda her zaman çekilmez. İnsan nihayet Ûtekı kısım, r.euzübillâh! onlar istiyeMangalda yanan küçük Lloyd Acroboliviano tayyare kumpan dafaalarmı ellerine almak için fırsat :endinin bildiğ! şeylerin, kendinin bildi rek, öylesi daha güzel olacağını sanarak Çinin yeni Fransa sefiri yasının müdürüdür. bularnamalandır. ı kimselcrin sözü açılrnasını İster. Ders, hikâyeyi uzatırlar; arada bir de etrafNermin öldü Hongkong 21 (a a.) Ofi: Çinin Inhisarlar Vekili Karsta Suriye istiklâlini kurtaramadığı için Fransa hükumeti nezdinde tayin edil konfersns dinl'yecek değıl, konuşacağız. teki'erın yüzüne: «Nası'.? iyi anlatmıyo:' Ortaköyde oturan Hakkının kızı bir Ama diyeceks'iuz ki hepimizin bildi muyum?» der gibi bir bakışlan vardır. Kaxs 21 (a a.) Gümrük ve İnhisar miş olan yeni büyük elçisi Oufitao, bemillî müdafaasını elc alamadı. Filislin'm ;imiz k mseleri çekiştiımeden, İyi taraf Istedik'er; karşılarındakini o hikâyeye buçuk yaşında Nermiu, bır kaç gün evınüdafaası doğrudan doğruya Ingilizler lar Vekili Raif Karadeniz beraberinde raberinde karısı olduğu halde Amerika tarafıııdan deruhde edilmiş ve burada Gümrük Muhafaza Kumandanı Gene tarikile Fransaya gitmek üzere Hong armı söy]ıyerek konuşmak kabil değil güldürmek, gülümsetmek değil, on'arı vel kazaen mangala düşerek, vücudümuhtellf yerlerinden yanmıştı. mı? DeğiJdir ya! Hele bır deneyin, iyi kendi anlatma hünerleıine hayran et nün Siyonistlere aid bir yurd vücude geti ral Lutfi Karapınar ve malyetleri ol kong'da vapura binmiştir. bir adam için iyidir dersiniz, olsun olsun mektir. Böylelerbıe çok kızarım. Çoğu, Nermin, Şışli çocuk hastanesinde öl rildi, Arablarla Siyouistler arasındaki duğu halde dün Kağızmandan buraya Fransız Afrikası İmpaüç beş scz daha bulursurıuz, sonra su anlattıkları hikâyeyi din'.emem, başka müştür. münaferetin dahilî haıblere sebebrjet gelmiş Vali ve belediye erkânı tarafınsarsmız. Haîbuki bir kiır.senin münasevcrmesiııden koıkulduğu için Arabla dan karşılanmıştır. ratorluğa sadık betsızliklermi, budalalıklarını, densizrın memleket müdafaasile meşgul olmaVişi 21 (a.a.) Dakar umumî valisi Inrma imkân verilmemistir. ikierini söylemeğe kalk ımz mı, söz sözu Bİemile dostluğu inkişaf ettirmesini â Boisson ransa müstemleke haftası mü açar, karşmızdskiler de anlatacak şey Mısır 1882 senesindenberi İnşilterenasebetile radyoda bir nutuk söyleye nin işgali altmda olduğu halde İngilte mirdir. rek garbî Afrikanın hiç bir zaman Pran bulurlar. Dostlannızın, kendilerini görO halde, İngilterenin kendisile dost sız ana vatamndan aynlmamak husu medığıniz zamar.lar da sızi anmalarını, re Mısır ihtilâfı 1936 senesiue kadar ı*cvam ettiği için Mısınn müdafaa iş olan bu Arab âlemini silâhlandırması sundaki karannı teyid etmiş ve de Özünüzü etmelerini İstiyor musunuz? onlara bazı kusurlarınızı belli edin, yanlerile me?sul olmasına fırsat elverme ve bu Arab âlemini modern bir ordu miştir ki: arında utak tefek birkac münasebetnıiş, 1936 dan sonra da bu yolda pek salıibi kılması beklenir mi? Yoksa iki « Fransanm mukadderaHle Afrikadğır aksak adımlar atılmış ve Mısınn taraf arasındaki dostluk tam manasile nın mukadderatı birbirine bağlıdır. Lü fjzl.kten, budalnlıktan çekinmeyin, yokyeni bir hızla müdafaasını hazırlaması mütekabil emniyet ve itimad safhasma zumu halinde Fransaya yardım etmek sa s>izi hatıriasaiar bile sözünüzü etmeğe [çin şimdiki harbin bitmesini beklemesi varamaz mı? İşte asıl mesele. henüz hal için bütün Fransız garbi Afrikası Iş ba \esıie bulamazlar. lcab etmişrir. Gerçi Irakta bir müda lolunamıyan ve kolay kolay halledilenıi şındadır.» Dedıkodu nef'3 san'atardan biridir, yafaa kuvveti vücude getirmek için bir yerek olan mesele budur. Ve bu mesele ni birincı şartı hasbî o!m»ktır. Bir gaye Mareşal Petain esaretten fcaç adım atılmıştı. Fakat geçenlerde hallolunmadığı veya olunamadığı için uğrunda, yaru birine kötülük için dedivuku bulan ihtilâl, bn birkaç adımın iki taraf arasındaki dostluk sathi bir dönenleri karsılıyor koduya kslkan adam dedikodu etmeğe ınahiyet arzetmekte ve bir takım venıphsnlünü imhaya kâfi geldi. Vişi 21 (a.a.) Maresal Petain. bera uyık değiidir. Cylelerinı çok gördüm. sileler iki tarafı birbirine düşürmekte, Suudi Arabistanm eski tertib askeri hatta iki tarafı birbirile tutusturmak berinde Bahrive Nazın General Hunt Heie biri vardır, adı lâzım değil, o adamı kuvvetleri bulunduğu muhakkaktır. Ve Udır. Bunlardan birinin misali, Filistin ziger olduğu halde bu sabah Roanne'p se\Terdım de; pek öyle akıllı olmadığını bu memleketin askerleri sür'atlerile ve hâdiseleri ise, diğerinin misali de Irak gicîerek Almanvadan memleketlerine i b;iirdim, abuk sabuk nazariyelere girişip kahramanlıklarile temayüz etmişler, ken hâHiseleridir. ade edilmiş olan eskî ve yeni muhare derin ükirler yürüttüğünü sanır. Ama âi seviyelerindeki askerlerle yaptıklan benin esir sabık muhariblerinin yeni iyi bir insandır derdim. Bir akşam, sa'âFakat yeni tecrübelerin her halde iki kafilesini karşılayacaktır. Mareşal, mü hiyst sahlbi bir adamın da bulunduğu pıuharebeleri kazanmıslardır. Fakat bu kııvvetleri, modern bir ordu saymağa tarafın münasebetieri üzerinde yeni t e teakıben esirlere tahsis edilmiş olan bir mecîiste kimseye ağız aç*ırmadı, iki imkân yoktur. bunlar modern bir ordu sirler yapması bekleneceği için vaziye merkezi ziyaret edecektir. Mareşal ya saat mı desem, üç saat mi desem, mesrin yeni inkisaılar göstermesi beklenir. rın akşam AıxenProvence'e hareket II» karşılaşamaz. ekclaş'.arır.ı o saiâhiyet sahibi adama İşte Arab âleminin en mühim kısım Fakat bu inkişaflan harb sonıından ev edecek ve oraya 23 temmuz sabahı valarının vaziyeti bu merkezdedir. Fakat vel beklemenin pek de caiı oknıyacağı sıl olacaktır. Maresal Petain orada üni[*] Nurullah Ataç'ın bu mevzuda ilk versiteyi ve Saint Cyr mektebini ziya yazısı 15 temmuz tarıhli nüshamızda hu âlem İnşiltere ile dosttur ve ingil göze çarpıyor. hayatî menfaatleri onun Arab çıkmıştır. ömer Rıza DOĞRIH. ret erierektir. 0 Giresunda bir yol faciası Yunan Kralı Jorj İngiltereye gidiyor Bîr polis komiseri öldü, beş yolcu da yaralandı Hukümdarla M. Çörçil arasında mesajlar teati edüdi Bolivyada fevkalâde fedbirler alındı Bulgar Nazırları Romaya vardılar B. FELEK YÂ5ARRUF DAN ALINIZ Biır AŞK UÇURUMU roman Edibe teyze, cezveyi hazırlamijtı: Remziyeceğim, sen kah'/esini, şekerüıi korsun. Ben, aşağıya inip yemeğe bakayım. O, ağır ağır kalkmağa davramrken r.em3n da doğrulmuştu; neşe üe gülüyordu: Fikri ağabeyciğim, saksıları hazırlıyorum. Fidanlar, tohumlar, kokltı, artık ellerinizi öpüyor. Hemen odadan çıkmıştı. Edibe teyze, Remziyeye bakarak sordu: Soğan salatası yapayım mı? Bunun manası: Senin geleceğin hesabda yoktu. Çorbaya medarı olsun! Demekti. Remziye, içten sevinmiş gibi el çırptı: Çok iyi olur... Ihtiyar kadın odadan çıkarken, arkasmdan seslendi: Soğanları tuzda iyice ez, olmaz mı tey^ercğim? Edibe teyze sofadan cevab verdi: 103 Elbette kızım... İyice ovanm... Fikri, bütün söylenenleri duymamış gibi oturuyordu. Yalnız kaldıkları zaman, ciddî bir tavırla: Ne var? diye sordu. Onun ciddileşmesi, Remziyeyi geriletmişti: Hiç! dedi. Kahveni iç de, sonra konuşuruz. Fikri, Eemziyenin gizli sinirini sezmişti; uysal bir gülüşle başını eğdi. Remziye, kahveyi hazırlarken vakit kazanmış oluyordu. Tereddüd içinde idi. Fakat saçma bir dedikodu gibi baştan savma anlatamazdı. Bir «fevkalâde hal» olduğu görünüyordu. Gelgeleiim, Remziye, vaziyeti, Fikriye nasıl anlatacaktı? Leman, açık açık konusma?ı için. ısrar etmi$ti. Lâkin, bunun da bir şekli vardı. Fikri, almırsa, gücenirse? Ne düşünüyorsun, Remziye? Genc kız, afır ağır başını kaîdırdı. Fikrinin gözlerinin içine baktı: Her zamanki dedikoduların başka Mahmud Yesarî bir çeşidi... Bu sefer, nedense, fazla sinirlendim. Çünkü, ortaya atılan sensin. Fikri, kıh kıpırdamadan duruyordu: Ne diye? Onun fütursuzluğu, Remziyenin yüreğine sular serpmişti: Senin paraca yardım ettiğini duymuşlar. Artık, ne kinayeler, ne alayIar, ne lâkırdılar! Fikri, eli çenesinde düşünür gibi duruyordu: Yeni mi duymuş enayiler? Para verdiğim için mi alay ediyorlar? Söz söylüyorlar? Para vermeseydim, susacaklar mıydı? Birden Remziyeye kızmıştı, hiddetle omuzlarını kaîdırdı: Sen de, çirkeflerin^ lâkırdılarına kulak asıyorsun. Biraz daha pısırık davransa, genc kız, suçlu çıkacaktı: Dedikodunun şekli sinirlerime dokundu. Olanı biteni, adeta içimizde imişler gibi konuşuyorlar. Fikri, elini çenesinden çekmişti; ağır ağır söylüyordu: Olanı biteni, adeta içimizde imişler gibi konuşuyorlar! diyorsun. Ama, neyi? Olan biten, ne? Gizli kapaklı bir şeyimiz yok ki... Fabrikadakiler a n kovanı azdırmak istiyorlar. Remziye, kalktı, Fikriye yaklaştı, elile saçlarmı okşadı: Bir şey soracağım ama, darılmıyacaksın. Ne sorarsan sor, darılmam. Genc kız, içindeki son tereddüdü de kırmıştı: Sen, fabrikada, arkadaşlarına, yahud bir tek arkadaşına, bize para verdiğini söyledin mi? Fikri, genc kızm elini saçlarından çekti, elleri arasına aldı: Size, bizden g"elen dedikodu var galiba? Bunu açıkça söylesene? Fakat, çok saçma bir şey olacak. Çünkü, benim, arkadaşlarla konuştuklarım uzun boylu şeyler değil. Remziye, bu nokta üstünde duruyordu: Meselâ, neler? ' Fikri, hatırlamak için kendini yornıağa bile lüzum görmemişti: Her gün, ayni yerdesin; her gün, ayni iş. Ne konuşacaksm? Döndür, dolaştır, çevir; gene hep ayni şeyleri... Para bahsi, bunların başmda gelir. Ben, pek hoşlanmam ama, mecburî konuşacaksın. Kesenizin müsaadesi nisbetinde 5, 25, 100, 500 ve 1000 liralık tasarruf bonolarından alınız. Bir tasarruf bonosu almak, iyi bir faizle hem kendi menfaatinizi korumak. hem de millî müdafaanın artan ihtiyaclarım karşılamak için devlete para ikraz etmek demektir. DEVLETİN MENFAATİ SİZİN DE MENFAATİNİZ VE KÂRINIZDIR. BONO VADELERİ KISA; FAİZLERİ PEŞİNDİR. 3 ay vadeli bir bononun faizi 6 , » » » , 1 2 , » » %4 %5 gelen bonoyu yeni bir bono ile değiştirir v« aradaki faizi bir defa daha peşin alabiUrsiniz. VADE DOLMADAN PARAYA İHTİYACINIZ OLURSA: Her hangi bir bankaya müracaat ederek bono faizinden yüzde yarım fedakârhk yapmak suretile bonoyu iskonto ettirir ve derhal paraya kalbedebilirsiniz. O halde : PARAN1Z DAİMA PARADIR. » % 6 dır. Bono faizleri her türlü resimden, vergiden muaftır. Satm ahrken, oaşkasına devTederken, vadesinde bedelini tahsil ederken muamele ve merasim yoktur. Bonolar hâmiline mahsustur. Hazine kefildir. Tasarruf bonolarmı bütün bankalarla şube ve ajanslanndan, Millî Piyango idaresinin resmî satış giselerinden ve banka olmıyan yerlerde Malsandıklarından alabilirsiniz. Faizli bono kıymetinden tenzil ediimek suretile peşin ödenir. Yanı bir sene vadeli 100 liralık bir tasarruf bonosu için 94 lira verecek ve buna mukabil bir sene sonra 100 lira alacaksınız. Faiz peşin olduğu için faiz nisbeti hakikatte % 6 değil biraz daha yüksek % 6,38 dir. BONO VADESİ GELDİGİ ZAMAN vades: Paranızı geri almak istemezseniz Paranızm en emin kasası Devlet kasasıdır. Tembel para!a»ı *bî tasarbonosile seferber ediniz. (Aıkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: