15 Ağustos 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Ağustos 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Ağustos 1941 CUMHURİYET 8ON Vilson prensiplerini hatırlatan bir Diyarbakır Irak hattmda 159 kilometroluk beyanname kısım işlemeğe açıldı, diğer istikametlerdeki cçen Biiyük Harbin unutulmaz menkibelerinden biri, hatlarm inşası da sür'atle ilerliyor | •Vilson prensipJeri, nin ilânı idi. Dünya milletleri yıllarca buğuşAnkara 14 (a.a.) Demiryolu inşa sımda da inşaata başlanmak üzeredir. ruklan sonra, Aoıerika Cumlıur Reisi atımız halen Diyarbakır Cezre Irak, Böylece Çapakçur karşısmdaki BinMister Vilson müttefiklerin harb gaye Elâzığ Van İran hudud hatlarlle gol ıstasyonuna kadar 134 kilometrelik leri mahijetinde olan on dort prensipini Zonguldak Kozlu hattı üzerinde ol olan bu kısım buyük bir faalıyet sahası ilân ettniş ve bu prensipler harbden mak üzere üç lstikamette devam eyle olacaktır. jorulan milletler üzerinde derin bir te mektedir. 1942 yılı başında Çapakçur karşısile sir yapmıştı. Bu prens.iplerin Ü7e Diyarbakır Cezre Irak hudud Muş arasmdaki 100 kilometrelik kısmın tine kurulacak sulhla, her raillet hatmın, Silrd civarında Kurtalan mev da her türlü etüdleri ıkmal edilmiş omukadderatma sahib ve hâkim olacak, kiine kadar olan 159 küometrelik kıs lacağından önümüzdeki ilkbaharda bu kendi millî hudııdu dahilinde emniyet mının tnşaatı tamamile bitmiş ve Bıs kısımlar üzerinde de inşaata başlanave hiirriyet içinde yaşayacak, ve bu mll kazasına kadar olan kısmı ışletme caktır. suretie dünya sulhu en sağlam esasa ye açılmıştır. Bu noktadan, Kurtalan Bir çok senelerdenberi inşaatı devam dayanmış olacaktu mevkline kadar olan kısmı da ray fer etmekte olan Zonguldak Kozlu hattı, Bu prensiplerin o zaman ilânı, Al şiyatıle bazı köprü noksanlarının ta üzerinde inşaat hâlâ devam eylemekmanya ve Avusturya Macaristan üıe mamlanmasmdan sonra, bu sene sonu tedir. Pek yakmda ikmal edilmesine rinde jıpratıcı bir tesir yapnuş, bilhas na doğru lşletmeye açılacaktır. intizar edilmekte olan bu hatla Kozlu sa bu prensipleri ilân etmenin AlmanElâzığ Van İran hattımn geçen kömür havzalanna vanlmış olacaktır ya ve Avusturyamn harb gayretini ke sene ihalesi yapılmamış olan Elâzığ Bozüyük Bursa hattırun etüdleri mirmiş olduğu, harbin nihayet bulma Palu arasındakl 70 kilometrelik çok â bitirilmiş ve güzergâh tespit edılmiştir. sından sonra anlaşılmış, bu milletler rızalı ve bir çok büyük köprü ve tüBursa ile Balıkesir Bandırma hataskeri mağlubiyKte uğradıktan sonra nelleri ihtJva eden kısmı üzerinde ça tımn «Okçu göl> arasındaki kısmınm Mister Vilsona müracaat ederck onun lışmalara devam edilmektedir. etüdleri de yapılmaktadır. prensipleri daircsinde sulha talib oldukPalu ile Çapakçur arasındakl bu se Adapazarı Bolu İsmetpa.şa hattılarını bildirmişlerdi. ne ihalesi yapılan 4 kilometrelik kı nın etüdleri de bu yıl ikmal edilecektir. Yeniden yapılmakta olan demiryollarımız Çörçil Ruzvelt mülâkatı (Baştarafı 1 inci sahifede) en geniş teferruatı müzakere için Vaşingtona gidecektir. Bu konferanslarda, ajni zamanda, Sovyetler Birliğine levazım teslimatı meselesl de bahis mevzuu olacaktır. Ruzvelt ve Çörçil. aşağıdaki müşterek deklârasyon üzerinde mutabık kalmışlardır: 1 İki memleket, hiç bir arazi şenişlemesi veya başka bir genişleme aramamaktadır. 2 İki memleket, alâkadar miUetlerin serbestçe ifade edeceği arzulara tetabuk etmiyen hiç bir arazi değişmesini görmek arzu etmemektedir. 3 İki memleket, bütün milletlerin, idsresi altma girecekleri hükumet şeklıni seçmek hakkına hürmet otmekte ve cebirle hükümranlık ve kendi kendini idare hakları nezaedilmiş bu'.unan milletlere bu hsklarm iade edildiğini görmek arzu eylemektedir. 4 İki memleket, mevcud taahhüdlerini nazarı dikkatte tutmakla beraber, büyük veya küçük galib veya mağlub bütün devletlerin. ekonomik refahları için ihtiyaclan bulunan dünya iptidaî maddelerine ve ticarette müsavi şeraitte iştiraklerini teshile gayret edecektir. 5 Ikl memleket, herkese daha iyi çalışma seraiti, ekonomik terakki \e sosya! emniyet teminl için ekonoınik sahada milletler arasında en tam İşbirliği vücude getirmek arzusundadır. 6 iki memleket, nazı tahakkümiinün nihaî tahribinden sonra. bütün milk t k r kendi hududları dahilinde emniyette yaşamak vasıtalarını verecek ve bütün memleketlerde bütün insanlara kendi hayatlarınm korku ve ihtiyacdan ari yaşayabilecekleri tem'.natını getirecrk olan bir sulhun teessüsünü göımek arzusundadır. 7 Böyle bir sulh, bütün İnsanlara, açık denizleri ve Okyanusları hailsiz geçmek imkâmnı vermelidir. 8 Ikl memleket, bütün dünya milletlerinin, gerek maddî gerek manevî sebebler dolayısile, kuvvet istimalini tcrkermeleri lâzım geldiği kanaatindedir Kara, deniz ve hava silâhlan, kendi hududlan dışında yaşayan mületlerl teca\üzle tehdid eden veya tehdld edebilecek olan milletler tarafından istimalde devam edildikçe 1J; bir müstakbel sulh idame olunamıyacağındsn, iki memleket, daha geniş ve dalmî bir u mumî eraniyet sisteminin teessüsüne intizaren, bu gibi milletlerin silâhtan tecridinln esas şartı teskll ettiği kanaatindedir. Keza. iki memleket, sulhu seven milletler üzerindo çzict silâhlanma yükünü hafifletici bütün diğer rnümkün tedblrlere yardım edocek ve bu tedblrleri teşvik eyliyecektir. Askeri vaxiyet Cenubî Ukraynada muharebeler şiddetlendi (Baştarafı 1 inci sahifede) hem kendini ve cenubî Çinle Fransız Hindiçinisindeki durumunu kuwetlenpdirerek emniyete ahnıs ve hem de Singapura ergeç yapacağı taarruz için sağlam bir temel atnııs olur. Bizce, Holanda Hindistanı meselesinin Japon bakınıından silâhla halli ancak Singapurdan sonra veya Singapurla aynı zamanda bahis mevzuu olur. Fakat Japonların şu veya bu şekilde Singapura el uzatmaları için onlann İngiltere ile ve dolayısile Birleşik Amerika ile ınuharebeye karar vermiş bulunmaları lâzımdır. Bu sebeble Japonyanın bu sırada cenubda daha ileri gidip gitmiyeceği ve hangi istikamerte nereye kadar ileri gideceği meselesini tetkik edebiltnek için herşeyden evvel onun böyle yeni ve pek çetin bir harbi göze alıp almıyacağını inceleraek lâzımdır. Japonya besinci jildu Çinde bitirenıediği ve nasıl bitireceğini de bilemediği, uzun ve geniş bir harbe girismiş hulunuyor. Bundan baska, onun müttefiki Almanya, sayıca dünyanm en büyük kuvvetlerine malik olan. Avrupa ve Asyanın en büyük devletile harbe tutuşmuş bulunmaktadır. Bu büyük devletin mağlub olarak safsılması halinde, J a ponya için doğu Siberyada ve belki orta Asyaya doğnı, yeni ve kanşık bir takım askerî hareketlerde bulunmak ihtiyac ve zarureti başgösterecektir. Bu vaziyette bulunan hiç bir devlet, artık kendine baska istikametlerde yeni silâhlı ihtilâflar açabilecek hiç bir yeni teşebbüslerde bulunamaz. Bu sebeble Japonyanın, Rusya meselesi hallolup bitinciye kadar, İngiltere ve Birleşik Amerika ile muharebe çıkarabilecek her teşebbüsten çeküımesi, tabii olduğu kâdar makul ve mantıkidir. Buna nazaran, Japonların şu anda, Rusyamn doğu Asya vilâyetlerine ilk fırsatta el koymak için çok clddî bir tarzda hazırlanmakta olduklannı hfltta Hindiçinî hareketinin, bu çok geniş hazırlıklarm bir başlangıcmdan baska bir şey olmadlğını kabul etmek icab eder. Japonlar Hindiçinî işine, bu yüzden yüzde yüz muharebe çıkmıyacağım bilerek, giriştiler ve burada maksadlarına muharebesiz nail oldular. Onlann Siyam i«ini de a>Tii suretie muhaıebesiz nericelendirmek istemeleri pek tabüdir. Ancak bu hususta muvaffak olup olmıyacakiarı ve ne dereceye kadar bir muvaffakiyet elde edebilecekleri henüz belli değildir. Japonların gerek Hindiçinî ve gerek Siyamdaki hareket. maksad ve hedefleri şimdilik askeridir ve sarihtir; yani Rusyamn doğu Asya eyaletlerine karşı şinıalde Niponların yapmaları muhtemel olan askeri harekât csnasıruja^ cenub cenablannı Sin^apura ve Birmanyaya karşı emniyette bulundurmaktır. Ayni gaye ile onlann Singapura kadar bile uzan/nak ve Hind Okyanusunun büyük dış denize olan kapısını tutmak istemeleri de pek tabiidir. Iakat bu hareket Hindiçinî teşebbüsü gibî muharebesiz neticelenemiyeceğinden o halde Japonyanın ne buııu vc ne de Holanda Hindistanına karşı bir teşebbüsü şimdi goze alması muhtemel değildir. Bu itibarla Japonya ile İngiltere ve Birlesik Amerika arasınd? bu sıralarda harb çıkması melhuz olmıyan bir seydir. Çünkü böyle bir harb, şimdi hiç bif tarafın işine gelmez. Sovyet Rusyamn sarsılıp yıkılması ve Jap^nyanın cnun doğu eyaletlerine el koynıası halir.de de İngiltere ve Birles'k Amerikanın bu Japon hareketini bir harb sebebi tclâkki etmemeleri de muhtemeldir. İhtikârı nasıl tanıyacağız? asreddin Hoca merhum müsaadenizle anlatıyorumbir gün talebeler tarafından aldatılmış... Guya mekteb binası yeıinden kalkıp gitmiş diye... Olacak şey değil ama masal bu ya! Hoca da buna inanmış. (Eskiden insanlar yalana abşık olmadıklan için bizim gibi her söze karşı itimadsızlık göstermezlerdi.) ve mektebin hakikaten gittiğini zannederek çıkmış aramaya... Bir müddet kırlarda gezdikten sonra akşam olmuş. Bir köy kahvesinde gecelemek icab etmLs. Kahvenin peykesine uzanırken kendisini erken uyandırmasını kahveciye tenbih etmiş. Tesadüf bu ya, ayni kahveye gecelemek üzere bir de papaz gelmiş ve Hocanm yanına uzanmış. Sabahleyin kahveci Hocayı kaldırmış. Hoca da uyku sermesi, raftan sanğuıı alacak jerde papazm külâhını almış giymiş. Ve bu külâhla gene mahud mektebi aramaya yollara duşmüş» Bir müddet yürümüş... Nefeslenmek için bir çesme başında durduğu zaman, çeşmenin yalağına akseden hayalini göriince başlamış bağırmağa: Hay Allah cezasını versin bu kahvecinin! Benim yerime papazı uyandırmış. Ve o hızla kahveye dönmüş, kahveciye ağzına geleni söylemiş. Hocanın haline acıyan kahveci: Canıra hocafendi! Ben seni kaldırdun. Sen yanlışlıkla başına papazın külâhını giymişsin. Al şu sanğını giy de bak! diye Hocayı yatıştırmış ve Hoca sanğını giyip de aynaya bakınca halükaten kendine gelmiş; fakat içine de kurt girmis: Ya ben başka zaman da kcndimi şaşırsam ne yapayım? diye sormuş. Kahvede bulunan muziblerden birisi: Kolayı var: Buynuna bir çıngırak as! Tereddüde düşünce başmı sallar, çıngırak sesini isitince sen olduğunu an» larsm! demiş ve Hoca da bunu tatbik etmiş.. Masalın alt tarafı vardır ama lâzım olan bu kadarı. **» *** Bu defa da Mister Çörçille Mister Ruzveltin miilâkatları neticesinde Mister Vilsonun on dört prensipini hatırlatan bir deklârasyon neşrolunmuştur. Bu sekiz maddeli deklârasyona gore, İngiltere ve Amcrika başkalarına aid (Baştarafı 1 inci sahifede) arazi ilhak etmek scvdasında değillercüzütamları, piyede kuvvetleri ve taydir. Her millet, kendi millî hududu dayare meydanlarına darbeler indirmişlerhilinde yasayacak. milletlerin iktısadi (Baştarafı 1 inci sahifede) dir. hürriyeti ve içtimaî emniyeti temin edidüşmanm fasılasız takibi şimdi semereSmolensk tahliye edildi lecek, jnütecaviz milletler silâhtan teclerini vermeğe başlamıştır. Odesanın Moskova 14 (a.a.) .Ofi. Kızılordurid olunacak, dcnizler hürriyeti her teşarkında Karadeniz sahiline varılmıştu\ lar umumî karargâhının 13 ağustos akcavüzden masun olacak, milletlerin ikBu mühim limanm artık şimaiden ve şam tebiiği: tısadî piyasalarla temaslarına ve iptişarktan muvasalası kesilmiştir. Kuvvetlerimiz 13 ağustos günü Teksdai maddelerden istifadclcrine imkân Aşağı Buğa kadar varrruş olan Alman hoJm, Starayaroussa, Smolensk, Bjalaverilecektir. kıt'alan Karadenizin ikinci mühim bir Bu esaslar gerçi Vilson prensiplerini limanı olan Nikolayefi de sarmış bu Tscrkov mıntakalarmda harbe devam etmişlerdir. Smolensk bundan bir çok hatırlatmaktadır, fakat bu devrin de, lunmaktadırlar. günler evvel kıtaatımız tarafından tahliVilson devri olmadığı muhakkaktır. O Firar halindeki Sovyetleri götürmek zamanki müttefiklerin hemen hepsi de Ü2ere Odesa açıklarında getirilmiş olan ye edilmiştir. Hava teşekkülierimiz düşman makihodbinane maksadlar peşinde koşuyor nakliye gemileri Alman tayyarelerınin ve başkalarına aid araziyi ilhak için müteaddid taaruzuna uğramıştır. Bu neli birliklerini ve piyadesini tahribe harbediyorlardı. O zamanın İngilteresi suretie yeni bir Dünkerk vukua gel devam etmiştir. 12 ağustos günü düşmanm 43 tayyade, Fransası da. Japonyası da, İtalyası mektedir. Bu taaruzlar esnasmda beşer resi duşürülmüştür. Hava kuvvetlerimiz da başkalarına aid araziye goz dikmiş bin tonluk iki nakliye gera>i imha eler ve bu araziyi ilhak ermeyi gaye e dilmiş, diğer 5 adet büyük gemi de 33 tayyare kaybetmiştir. Bir Sovyet denizaltısı, Baltık denizindinmişlerrti. Bu yüzden sulh yapılma hasara uğratılmıştır. de 15 bin tonluk bir petrol gemisi badığı zaman Vilsonun on dort maddesiHitlerin karargâhı Ukraynada tırmıştır. Baltık denizindeki Sovjet dene istinad ermemiş, helki mağlubu ez(Londra 14 (a.a.) Alman radyo niz cüzütamlarile hava teşekkülleri ahitnek, mağlubun arazi ve kaynaklarını sunun bildirdiğine göre Hitler, kararşâgasbetmck esasına istinad etmiş ve bu hını Ukr^ynaya nakletmiştir. Radyoya ren düşmanın torpil aücı dört motörbonun neticesi olarak yapılan sulh, yeni göre Alman devlet adamlarmm Uk tunu ve müteaddid nakliye gemilerini bir umurai harb doğurmuştur. Bugün, raynada toplanmış olmalan Ukrayna batırmışlardır. bu harbin rnukadderatı nıeçhuldür. muharebesi hakkmda mühim beyanatm Fakat Ingilterenin harbe devam ede yapılmasına bir alâmet telâkki edil( Başmakaleden devam ) bilmesi için Amerikanın tam muzaheret mektedir. itibaren birdenbire değiştiğini hatırla(Baştarafı 1 inci sahifede) ve yardımını temin etmesi lâzımdır. Bu103 üncü Sovyet avcı alayı Düşmanın bile kahramanlıklarını yalun: Macarlar harekete geçırilerek nu temin etmck için de harb gayelerini Narvikte. Flandrlarda, Dünkerkte, ol Rumanyanın alü üstüne getirildi ve Viimha edildi ilân etmesi icab ediyordu. Bu gayelerin yanada Almanya Rumanyaya garanti Berlin 14 (a.a.) D. N. B. bildiri duğu gibi Arden'lerde Aisme. üzerin verdikten sonra Rumen ordusunun talim Amerika ile müstereken ilânı, Ameride, Voj'larda, Saummure'de ve son zakanın İngiltereye bütün kuvvetile mu yor: ve tensiki perdesi altında binnefis AlIlmen gölü cenubunda cereyan eden manlarda üç ordunun da müşterek fe/aheret ederek harbi kazanmasma yardakârlık zihniyetile şanımızı yükselt man askeri kudreti Rumanyaya getirildını edeceğini göstcrmektedir. Ameri muharebelerde 103 üncü Sovyet avcı atikleri Suriye hâdiselerinde takdır et di. kanın bu gayeler üzerinde İngiltere ilç layl Alman kıt'alan tarafıidan çevrilmiş tiği maneviyatım milîetın mağlubiyeti Kime karşı garanti? ınutabık kalması. onun bu taahhüdleri ve elimize esir düşen pek az yarah kıramaz. Mağlubiyet, bizleri ümidsizliBu sualin cevabını şimdi şarkta ceremüstesna olmak üzere tamamile imha ifayı tekeffül ettiğini ihsas ediyor. ğe değil, fakat mazinin hatalarının te yan eden emsalsiz savaslarda buluyoedilmiştir. Kaldı ki bu defa İngiltere ile nıüttekerrürüne mâni olmak için tefekküre ruz. Besarabyanın işgalile Rusya CerBir Sovyet muhribi bahnldı fıkleri arasında arazi peşinde koştuklaıı sevketmelidir. men Slav tezadınm harekete geçmesiBerlin 14 (a a.) D. N. B.: Alman iddia olunacak devletler de göze çarpni tacil etmiştir. Bu tefekkür, sizi, muhakkak surette mamaktadır. Bilâkis İngilterenin bu de pike bombardıman tayyareleri, Finlan milli yenileşme hareketi, disiplin, itiAlmanya şark harbini komünizmc diya körfezinin methalinde bir Sovyet faki menfaatleıinin hepsi de millî yurdmad ve nikbinlik içinde çalışan bir iş karşı bütün Avrupanın işlirak ettiği destroyerini batırmışlardır. lannı kaybetmiş, ezilmiş ve yıkılmış mukaddes bir cihad halinde ileri götüçisi olmağa teşvık edecektir. Çernavuda köprüsü yıkılmadı milletlerdir. İtalya, Almanyanm mütteHer üç ordumuzun da parolası ay lürken Rusya Almanyaya karşı bütün Bükreş 14 (a.a.) Rador ajansı bilfikidir. Japonya da Almanya ve İtalya Slavları ittihada davet ediyor. İki dava nidir: ile birliktedir. Yani bu defaki harbde, diriyor: «Şeref ve vatan, liyakat ve disiplin.» biribirine kanşmıştır. Fakat tarihi ve siTuna üstündeki Çernavuda köprüsü arazi ilhakını istihdaf eden devletler Mareşala bu dort kelüne rehberlik et yasî amil birinci mevkii işgal etmekteİngiltere ile beraber değil, İngiltere ile hiç bir hasara uğramamıştır. Yalnız mektedir. Bu dört kelime bizim de reh dir: Slav Cermen husumeti. cüz'î bazı bomba parçaları isabet etmişharbetmektedir. İngiltere ile beraber oberimiz olmalıdır.» Almanya, Çarhğın elinde kuvvelli islan Sovyetler Birliği, Polonya gibi, Çe tir. Bazı zay^ılar hilâfına olarak köprü tilâ silâhı olarak kullanıldıktan sonra Şam, Beynıt ve Kahire bombar* koslovakya gibi ezilen ve istilâya uğra üzerindeki demiryolu münakalâtı eskisi lıâlâ aziz bir miras gibi muhafaz.ı edildıman edilirse... yan miUetleri tanmıakla, İngiltere ve gibi mutad şekilde devam etmektedir. diğini gördüğü Slavlık gailesini hem Beyrut 14 (a.a.) Ofi: Gazetelerde neş110 Sovyet tayyaresi düşürüldü Amerikadan ayrılmadığını göstermiştir. kendi güzergâhından söküp atmak, hem Berlin 14 (a.a.) Alman avcı torpil ıedılen bir habere göre, Şam, Beyrut O halde İngiltere ile Amerika. neşretartık kimseye zarar vermiyecek bir şeve Kahire bombardıman edildıği takdirtikleri sekiz maddeli beyannamenin tat fayyarelerile Sovyet hava kuvvetlevi akil ve mahiyete irca etmek azmindedir. de mukabele olarak Romanm da derhal rasmda cereyan eden hava muharebebikında. Vilson'un karsıla=tığı gü'lükŞark seferinin zahirî sebebleri arkasmda lerle karşılaşmıyacak gibi görünüyor lerınde tayyarelerimlz 110 Sovyet tay bombardıman edileceği müttefikler ta hakikî içyüzü budur sanıyoruz. yaresi tehrib etmişlerdir. Bunlardan rafından mihver devletlerine bildirillar. YUNUS NADt 71 i düsürülmüş, 39 u da^yerde tahrib miştir. Onlann karsılaştıklan en büyük güç edılmiştir. En büyük yıldızlann yarattığı iki şahane film: lük, harbden sonra doğması beklenen yeni dünyanm yaşayışını tanzim edecek ması, acaba bu maksadı temin edebilir esaslan bulmakta değil, su şimdi bütün mi? Asıl mesele, îşte budur. Ve bu meseşiddet ve dehşetile devam eden ve medeniyeti kökünden sarsan umumî harbe le>i bir takım kehanetler ve tahminler değil, belkî bütün siddet ve dehşetile son verecek çareyi bulmaktadır. Amerikanın İngiltereye ve İngiltere devam etmekte olan savaşın neticesi V İ V İ A N R O M A N C E E R O L L F L Y N N halledecektir. ile Amerikanın Sovyetler Birliğine yarömer Riza dımları bu yardımın azamî haddi bul Fevkalâde Atman harb " tebiiğleri ~~ Sovyet harb tebiiği H. E. ERKİLET Bulgaristanda dokuz casus idam edildi Sofya 14 (a.a.) «D. N. B.» Ecnebi bir devletin hesabına casusluk yppmış oîmakla suçlu 9 kişi Bulgar askerî mahkemesi tarafından idama mahkum edılmişlerdir. Bu mahkumların hepsi dün asılmıştır. Bulgar hükumeti toplandı Fransanın vaziyeti Şarktaki harbin • • • • • ıçyuzu Düşünceler Bugün L A L E Sinemasmda I B A K İ R ADAM 2 S O K A K K I Z I Hem pek lüzumlu, hem çok şerefli bir millî silkinti... İşte bir takım yadırgamalardan filân sonra ihtikâr ifriti karşısında yurd bünyesinin birdenbire kat'î bir azimle aldığı vaziyet... Bu dava, bizim nice İnkılâb hamlelerimiz gibi bir seıerberlik ve bir savaş demektir. O veya kolera mikrobu gibi bir afet unsebeble bütün yurd enerjisinin açılan şu suru vardır. Ve buna muhtekir adı veyeni bayrak gölgesine hemen koşacağuı rilır. Muhtekir, utanmak, arlanmak, insaf filân diye hiç birşey bihniyen, kuduz dan şüphe etmemeliyiz. Nitekim üç dört gündür bütün Türk İştihasını doyurmak için, yalan, rüşvet, hile, namussuzluk vesaire kabiiinbasunı seferber oldu. Her nevi hususî mülâhazayı bir yana den her fezahati icraya kadir olan korbırakalım. Billyoruz ki bugün ihtikârla kune bir varlıktır. Bu eşna' mahluktan mücadele demek, millî müdafaanın ilk nefret etmeğe, onun küstah ve kancık rüknü demektir. Şu sebeble bu dava cür'etlle münevver ve necib insanlığm etrafındaki alâkamızı ancak İki üç gün durmadan uruşmak mecburiyetmde olgazete sütunu şişiren bir yaygaradan duğuna bütün halkı ikna etmek lâzımibaret farzetmiyelim. Ve hem iktısadî, dır. Çünkü muhtekir ne sıkılır, ne insaf hem de ahlâkî şuurumuzu İhtikâr dava eder, ne de sinsi mevcudiyetini cemıyete zarar vermeden devam ettirmeğe muksının etrafına toplayalım: Kazanc hırsının lnsan gözünü ne de tedir olur! O sbeble ihtikârcı denilen recelere kadar kararttığı lspata muh kara vicdan karşısında bir elbirlişi ister. tac bir dava değildir. Bunu herkes az Knnunun, adaletin, zekânın ve tekmil çok bilir. Gene bilinen bir şey de, ka mazlum halkm elbirliği. Çunkü muhzanma iştihasımn ahlâk korlüğü deni tekir, bunların hepsini birden hiçe salebilecek bir dereceye varmadıkça in yan bir mahluktur. Tıpkı Koh basilleri sana bir çalışma amili olduğu hdkikat gibi büyüyen sessiz, fakat hilekâr ve tir. Ancak aklı başında hiç bir ctmiyet, pınti bir mahluk. Şehirler yanacak, aileİktısadî ihtirasın, umumî huzuru tehdid ler sönecek, binlerce vatan çocuğu huedıci bir vicdan vebası haline gelmssini hududlara koşacaktır. Nuhtekir ıtedir? Yazan: Sofya 14 (a.a.) Nazırlar meclısi, Başta hükumet olduğu halde, ihtikâra dün akşam dört saat devam eden bir karşı seferber olduk. Bu hayırlı memletoplantı yapmıştır. ket işinde, hükumete ve resmî kuvvetAnkarada bir yangın lere bu yolda yardım etmiyecek kimse Ankara 14 (Telefonla) Bugün tasavvur edilemez. Hatta bizzat muhteşehrimizde bir yangın olmuştur. Ak k'rler bile diğer muhtekirlere karşı köprüde Mahmud isminde bir zata aid bu mücadeleye iştirak ederler. Fakat olan büyük bir ev yanmış, süratle yeti gelgelelim. Hocanın kendini tanımak şen İtfaiyenin gayreti sayesinde ateşin için çare aradığı gibi ben de ihtikârı tacivardaki kereste deposuna ve diğer ev nımak için bir alâmet isterim. Mubalere sirayetine meydan verilmemistir. rek şey «ben ihtikânm» demiyor ki. Yangının, kahve ocağından sıçrıyan Bu mizahî mukaddemeden sonra şu bir kıvılcımdan çıktığı anlaşılmaktadır. teklifi alâkadarların dikkat nazarlarına koyuyorum. Umarım ki kabili tatbik görünür. Nasıl. kazinolarda. kahvelerde Belediyenin tasdikli bir listesi varsa her bakkal, aktar velhasıl zarurî ihtiyac maddesi satan dükkânların görünür bir yerine hükumetçe tespit edilmiş azaml fiatların bir listesini asmalı ki esnafın bizden istediği ve bize ödettigi fiatların ihtikâr teşkil edip etmediğini bilelim. Böyle bir şey yapılırsa tedbir maddî tesirini gösterir: halk da bu ise yardun edebilir. Bu olmazsa bizim ihtikâr mücadelesine yardımımız tasavvuf gibi batınî mahiyette kalu, müessir olmaz. Fazıl Ahmed Aykaç B. FELEK Açık teşekkür Aziz eşim. sevgıli babamız, kıymetli ağabeyim Drama eşrafından merhum Tahsin Bey oglu Puad Dramarun 31/7/ 941 perşembe günü kalb sektesinden anî olarak vefatı munasebetile duçar oldugumuz felâketten mütevellid acılarımıza gerek bizzat ve gerek tahriren ortakhklarını izhar buyuran akraba ve ahbabımıza derin şükranlanmızı arzederiz. Merhumun eşi, evlâdlan, kızkardeşl kabul edemez ve etmemelidir. Çocuklarımıza kadar her ferde öğretmelijâz. Onlara göstermeliyiz ki memleket içinde tifüs gibi, frengi gibi, veba Yüzünü yar.dan gördüğü bu yabancı gencin heyeti umumiyesi, baktıkça, ilk intıbamı kuvvetlendiriyordu. Giyinişi, oturuşu, söz söyleyişi ve jestleri, serveti asaletle çok müvazeneli bir şekilde birleştirmeğe muvaffak olmuş bir insan oldu ğuna işaretti. Musiklnin de tamamen cahili değildi Bilhassa Ekrem Beyle konuşurken. 'âkırdı musiki tarihine İntikal edince, Mukbil Bey, bu bahiste haylı ileri gittiğini anlatacak şekilde konuşmustu. Bir müptedi sıfatile ders almağa gelmemiş, musikideki malumatım arttırmak, isti dadmı inkisaf ettirTiek için, şöhretmi duvduğu Ekrem Beye müracaat etmişti. İlk derse o gün basladılar. Ferhunde. mu=ıllimle talebeyi yalnız bırakıp odadan çıkt'ğı zaman, hâlâ, ilk tamşma anıcın tesiri altmdaydı. Odasma çıkıp oturamadı. Oteki od3larda dolsştı, mutfağa gitti, hizmetçi kadına bazı emirler verdi. Sonra, çay hazırlamak aklına geldi. Eu hatırlı misafire bir çay ikram etnek lf^ımdı. Bir müddet bu iMe meşsul oldu. Evds. teklifli misafire çıkarılacak kahvalülık kalmamıstı. Hizmetçiyi koşturdu, biraz pisküi aldırdı. Bu işlerle bir parça vakit geçirmeğe mvvaffak oldu. Çay hazırlamp salona gelirildiği zaman ders de bitmisti. Nedim, dersm başında canı sıkıldığıncan çıkıp gittiği için, çayı, Ekrem Bey, talebesi ve Ferhunde, üçü içtiler ve bu hafif akşam kshvaltısı, daha iyi tanışmağa güzel bir vesile teşkil etti. Muk "Cumhuriyet,, in edebî tefrikası: 7 bil, yarım saat daha oturup veda ettıkten sonra, Ekrem Beyle karısı, onun a:ie vaziyeti hakkında gayet etrafll malumat edmmiş, bu gencin, miiyoner değilse bile, İzmirin en zengın ailelerinden birine mensub olduğunu öğrenmiş b u ^ nuyorlardı. Ekrem Bey: İyi bir çocuğa benziyor, dedl. Her halde, kibar aileden olduğu meydanda. Ne dersin harum? Ferhunde, Ekrem Beyi, ilk defa olaruk tasdik etti: Evet, belli. Hoş, kibar olmus, olmamış bize ne; nihayet, münasebetimiz muallimle ta lebe münasebeti ama, ne de olsa Ferhunde, lâkırdının alttarafmı dinlemeden odadan çıktı. Mukadder olan hayatından sı>Tihp aydınlık bir âleme girdıği zehabına kapıldıktan sonra, birdenbire gene kendi muhiti içinde kalıvermek onu asabileştirmişti. KoCcsı nın gene paradan, zaruretten, türlü türlü ufak tefek, miskin hesablardan bahseden yavelerini dmlemeğe artık takatı yoktu. Zaten Ekrem Beyin evde olduğu günler, o, akşama kadar kendi odasmdan çıkmaz, yahud ev işlerile uğraşırdı. Gene oyle yaptı; doğruca odasına gitti, kapandı. Yatağına uzandı; hayale daldı, gitti. Tahayyül ettiği şey, muayyen bir mevzu değildi. Zıhni, uyku ile uyamklık arasında görulen, biribirini rutmaz. başsız ve sonsuz rüya parçalarına benzer ayn ayrı sahnelerin birinden ötekine geçerek dolaşıyordu. Duman gibi, bulut gibi yarı şeffaf, dalgah bir örtünün arkasında, hayal meyal seçilen bir çehre, görünmesıle kaybolması bir oluyor. Sonra, işitmekle görmek arası, garib bir ihtisas içinde, bir cümle gelip geçiyor «o halde, güzel görünmek istediğin bir erkek var». Sonra, bir başka cümle: «Kadm ne ister de yapamaz^. Eğilen bir baş; gözlerinin ta yanında, yüzüne dikkatle bakan bir çift göz. Sonra, o kadar. Ve, ayni kesik manzaraların, ayni cümlelerın muttarit bir ahenkle, biribirini takiben devamı, br an geldi ki, bu sahneler aI zar azar uzaklaştı; yalnız, müphem çizgileri bir sis arkasından gözüken çehre kaldı. O da, rüzgâr önüne katılan bir duman gibi, dalga dalga silindikten sonra, Ferhunde, ciddî olarak dü§ünmeğe başladı. O gün ilk defa gördüğü Mukbille. görür görmez alâkadar olduğunu ispat eden bu zihin meşguliyetini beğenemiyordu. Yaşça kendisinden küçük, delikanlı denecek kadar gene bir erkekle alâkadar olabileceğini, hiç bir zaman aklmdan geçirmemişti. Gerçi, evlilik hayatı baştan başa abus, kupkuru, mahrumiyet dolu günler şeklinde karşısına çıkalı, bu manasız ömrü yıkıp uzaklaşmağı; her mes'ud insan gibi, hayattan kendisi de nasibini aramağı çok defa düşünmüştü. Lâkin, ruhunda bu ihtilâl kasırgalan estiği zaman, kend'sini bu Aksaray zindanından kur'.aracak kahramanı, hiç bir vakit, yirmi yaşında, toy bir İzmirli mirasyedi şeklinde tahayyül etmiş değildi. Paranın hayattaki büyük rolünü, beş senelik acı tecrübeler neticesinde epeyce anlamış olmasına rağmen, kendisini aile yuvasma sırf para yüzünden isyan etmiş bir evli kadın vaziyetinde görmekten tiksiniyordu. Mukbili görür görmez ona karşı duyduğu bu alâkarun para ile münasebeti yoktu. Kocasından ders almağa gelen bu delikanh, fakir de olsa, belki ayni derecede alâkasını çekecekti. Ferhunde, düşüncesini derinleştirdikçe, bu hükmün doğru olduğuna kanaat getiriyordu. Hakikaten, Mukbilin serveti, kafasım bir dakika bile yormamıştı. O, nasıl olduğunu kendi de anlamadan, gözgöze geldiği bu yabancı simanın yüzündeki meçhul ve müphem bir cazibeye kapılıvermişti. Bu cazibe, o yabancı gencin, karşılaştıkları bir saniyelik zaİlimle, fenle, san'atla, insanlıkla aîâman zarfnıda, bakışlarında toplanan kası ohnıyan eçhel, ve hodkâm ağzınınültefit ve mütecessis dikkat manasın da salyalı nazariyeler görürsünüz: Ticaret serbest değil mi be? İktısadî hayata dan intişar etmiş olabilirdi. Ferhunde, yeknesaklığmdan, yavanlı müdahale olunur mu? Kazanc olmazsa ğından bıktığı hayattan kurtulmak için, İnsan çalışır mı? Hükumetin müdahaleçıkacak ilk fırsattan istifadeye karar sinden ne fayda çıkar ki? İ!âh.. Onun şenaatinden kendini korumaSa vermişken. şimdi, bir uçurumun kenarında bulunduğunu hissederek ürperi çahşan herkes kabahatlidir. Zira milletin vazifesi bin türlü zahmet İçinde her yordu. nüsküle göğüs germektir. Muhtckirin Kocasının talebesi olan bu gencle hakkı ise bu vaziyetten aleakça isHfade! kendi arasmda bir macera, manasız Bu tip iyi bilsin kl. şimdiden sonra hayatma bir zerre çeşni verecek, belki kendisine aman yoktur. Milletir azmi de yaşayışmın seyrini değiştirebilecek kat'î ve süâhı keskindir. Muhtekir, bir aşk macerası geçmesi mümkün tahtakurusu. sıtma mikrobu, trahon: gimüydu? Mukbilin, yaşça kendisinden hi bir mücadeleye, daimî ve kahıedici küçük oiması buna ciddîbir mâni teşbir mücadeleye maruz kalacaktır. Ve kil edemezdi. Yaş. sevda işinde ikinci kendisi bugün bir köseye sinmekle, ne derecede kalan bir meseleydi. Fakat, umumî nefretin. ne de içtimaî ndaletin acaba Ferhunde, Mukbilin nazarı dikkaocncesinden vakasmı kurtarphilecpV'r' tini celbetmiş miydi? Bu mevzu 'izer'ne tekrar ee]°eef"T' (Arkası var) Fazıl Ahraed AYKAÇ *** Aramızdan ebedıyen ayrümasile bizleri dilhun eden mulga Darülfünun Edebiyat ve İlâhıyat Fakülteleri müdürü ve Matbaai Âmire müdürlügünden mutekaid sevgili babamız Mahmud Zarıf Selçukun gerek cenaze merasiminde bulunmak ve gerekse yazı ile beyani taziyet etmek suretile acımıza iştirai eylıyen akraba ve dostlarımıza teşekkur ve minnettarlığımızın iblâğına muhterem gazetenizin tavassutunu riBunlardan muhtekire ne? Onun men ca ederiz. hus vazifesi asıl o vakit başlar. Leş yiZevcesi: Seniye Selçuk, oğullari: Öyen mahluklarn faaliyeti nasıl ölenleri. mer Savni, Saim ve Necil Selçuk, çürüyenleri beklerse, kazancdar. başka Damadı: Muazzez ve Tevfık Kut hiç bir idealle yerinden kıpırdamıyan çirkefli ruhlarınki de öyledir. Mademki Acı bir ölüm lunumî felâket başgösterdi. Mademki Hocapaşa Maliye kıtlık, açlık ve Slüm elinde mcnhus bir tahakkuk tnemurorskla insanlığı kesip biçiyor; ona bir Feridun suç ortağı, bir «muini katil» istemez mi? larından Ökmenin eşı ve geİşte bu tip mubtekirdir. Çünkü o derane Hocapaşa Malikab açlıkla, hastalıkla, ölümle gizli hir ye tahakkuk mekunturato imzalar. Kendini ademe fahmurlarmdan Bayan rî muavin tayin eder. Piyasadan mutLaMediha Ökmen 20 sıl eşya toplayarak, iktısad âlerr.inds gündenberı duçar muhtelif buhranlar hazırlayarak ve olduğu hastalıktan kendisinin caniyane hareketi önüne çık kurtulamıyarak Bey mak istiyen'ere karşı şikâyeller, fer oğlu Şişli Marmayadlar ederek... ra hastanesinde hayata gözlerini yum muştur. Arkadaşları arasuıda çok sevilen, çok çalışkan ve vazlfeşinas bir gencdi. Cenazesi dün dirnekapıdaki aile kabristanma defnedilmiştır. Kederli ailesine sabırlar dileriz. *** Zevc, birader ve kayınpederimıa RİCHARD WİLLİAM HAYLER agustosun 12 nci günü uzun bir hastalıktan sonra vefat etmiştir. Cenaze merasimi yarmkı cumartesi günü saat 10.30 da Feriköyünde Lâtin mezarlığı kilisesinde icra olunacaktır. Son teşyi vazifesınde bulunmak istiyen akraba ve dostlarının mezkur saatte kilisede hazır bulunmaları ve çiçek ve çelenk gönderilmemesi rica olunur. Merhumun aüesl: D. Dandorya cenaze levazıml ticarethanesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: