16 Ağustos 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

16 Ağustos 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 16 Ağustos 1941 Uzakşarkın Cebelitarıkı SİNGAPOUR Uzakşarkın anahtan Hind Okyanusıie Çm denizinin telâki İngiltere, Afrikada tecrübe ettiği ve noktasında bulunan ve Pasifik Okya büyük faydasım görduğü askerî idare nusunun iki yüz altmış bin nüfuslu ve usuliınü burada da tatbik etmektedir. pek hareketli bir limanı olan Singapur, \VavelI nasıl butün Yakınşark cepheleİngiltere ile Uzaksarktaki Birleşik Dev rinin başkumandanı ise bir tayyareci letler Amerikası arasında bir muvasala olan Mareşal Robert Brooke Pophan noktasıdır. da bütün Uzakşarkın başkumandanıdır. Singapur, mevkii ve tahkimatı dola Mareşalın emri eltında, yavaş yavaş, yısile Uzakşark yohınun Cebelüttarığı mühim kuvvetler toplanmaktadır. Şimmesabesindedir; yalnız bu mıihim de di. Singapurda on bin İngiliz, Hindli, niz üssü sahaca bıraz daha genişür ve Çİnli ve Malezyalı amele vardır. BunCebeliittarık gibi bir kayadan ıbaret lar, hiç durmadan yeni yeni tahkimat değildir; fakat o derece müstahkemdir. vücude getirmektedirler. Tehlikeli saİngiliz hiikumeti, mevkiin şimalinde halar, barut dolu lâğımlarla müdafaa bulunan ve Johor boğazı denilen bir haline getirilmektedir. Singapurun bugünk ükuvveti doksan üman ağzının nihayetinde tersanesini ve harb limanmı vücude getirmiştir. Bu j bin kişilik bir ordudur. Adanın hangarboğazın garb tarafmdaki ağzile Singa larında bin iki yüz tayyare de sıralanpurun arkasmdaki liraan da bırer sed mıştır. Malaka yarımadasmda da ayJe kapatılmıştır. Şark tarafındaKİ liman rıca kuvvetler vardır. Japon ihtirasları, Hindiçinî sahillerinağzı ise, en büyük çapta, 400 milimetden, Cava ve Sumatra adalarına doğru relik toplarla müdafaa edilmektedir. Boğazın içinde gizlenmiş olan deniz yavaş yavaş inerken, önündeki petrol üssünde vücude getıriLmiş olan gemi ihtiyatlarını ihtiva eden Singapur üssü tamirhanesi, en büyük harb gemilerini karşısında irkilmektedir. tamir edebilecek derecede mücehhezdir. Yeraltı hangarlan Singapurda 1200 tayyare var. BunEurası, Ingilizlerin Southampton tersa. nesinden sonra, dünyanın ikinci gelen ları düşman taarruzundan korumak için, tamirhanesi ve havuzudur ve dünyanın büyük muharib devletlerde olduğu gibi en muazzam sâbih doku da buradadır. yeraltı hangarlan vücude getirilmistir. 50,000 tonluk en büyük harb gemileriZeminde, birdenbire elektrikle işleni de içine alabilen bu dok, İngüterede yen bir kapak açılır. Halbuki, orada inşa edlımiş ve pek maceralı bir seya gezinirken, burada, öyle bir kapı ve batten sonra Singapura sürüklenebil kapak bulunduğunu farkedemezsiniz. iniştir. Kapak açılmca, oradan bir tayyare Adanm merkezinde yeraltı petrol sar fırlar, sonra müsavi fasılalarla diğer nıçlan mevcuddur. Bunlardaki petrol tayyareler onu takib eder. Bunların bu Btokunun bir milyon ton kadar olduğu şekilde, yeraltından çıkmaları mancıve bunun İngiliz donanmasmın altı ay nıklar sayesindedir. Yeraltı hangarlalık ihtiyacına kâfi geleceği söyleniyor. rındaki elektrikli mancınıklar, tayyareBu muazzam kaleyi, Cebelüttarıktan leri birer birer havaya fırlatır. Böyle havalanan tayyareler, vazifeleda daha zaptedilemez bir halde bulunduran tabiî bir mazhariyeti de vardır, rinden döndükleri zaman, hangardan ki o da bataklıklardır. Malaka yarıma biraz üeride, bir sahile yahud bir çadasından inerek, Singapuru karadan is yıra inerler ve oradan hafif traktörler tüâ etmek isteyecek olan düşmanm arkasına bağlanarak örtülü bir geçidkarşısına, geçilmesi imkânsız, ingiliz den geçerler ve yeraltı hangarma gitoplarından daha tehlikeli bulunan ba rerler. M. Rasim ÖZGEN taklıklar çıkar. Uzakşarkın WaveU'i 16 milyon lira haberleri ÜNÜN MEVZUU IHEM \ NALINA MIHINA] Dahiliye Vekâletine mühim bir ihbar yapıldı tstanbul Belediyesinin bir şirkette 16 milyonluk alacağı varmış! Ankara avukatlarından Hâmid İnce ile İstanbul avukatlarından Suad tahsin, Hasib ve izzet, Dahiliye Vekâletine müracaat ederek İstanbul Belediyesine varidat temin edecek bir memba bulduklannı ve bu yeni varidatın halka hiç bir yeni külfet tahmil etmiyeceğini söylemişlerdir. Bunların istidaları tetkik edilmek üzere Dahiliye Vekâletinden İstanbul Vılâyetine gönderilmiştir. kanunu mahsusuna tevfikan hisse isBu zatler bulduklan bu varidattan temekte ve bu hususta bir mukavele akdinden sonra temasa girişeceklerini beyan etmektedirler. Belediye bugünlerde kendilerile şifahî temaslara girişecek ve lüzum görülürse mukavele akdedilecektir. Avukat Suad Tahsin bir muharririmize bu hususta şu izahatı vermiştir: İstanbul Belediyesinin bir ecnebi şirket nezdinde mektum kalmış 15 16 milyon lirahk bir hakkını ihbar edeceğiz ve bu hakkın alınmasını da biz müdafaa edeceğiz. Ancak bizimle bir mukavele akdi için şehir meclisinden müsaade alınması lâzımgelecektir. Onu bekliyoruz. Bu ecnebi şirket hâlâ faaliyettedir. Ve Belediye ile daimî surette temastadır. Şimdiden esrarımızı söyliyemeyiz.» Kıvılcımdan niçin çekiniyorlar? Amerikan ve Japon donanma!an arasında bir mukayese Japonya ile Amerikanın arası açıktır; o kadar açık ki Japon Ticaret ve Sanayi Nazırı Amıral Seizo Sakonjinın dediği gibi «bir infılâk vukua getırmek için bir kıvılcım kâfı gelecektir.» Fakat, her iki taraf da bu kıvılcımın Uzakşarkta barut fıçısını ateşlememesi için çekiclerini ihtiyatiı kullanıyorlar. Japonyayı ihtiyatkâr davranmağa sevkeden başhca sebebler şunlardır: Dört yaşını bitirip beşıne basmış olan Çin harbinin üstüne, Amerika İngiltere Sovyet Rusya Holanda ile çetin bir mücadeleye eirismemek ve cihangirlik politikasını mumkün olduğu müddetçe harbsiz yürütmek, 2 Harbetmek Iâzımgelir3e, hiç 01mazsa, hasımlarından bir ikisinin en zayıf zamanını kollamak. 3 Hindiçinide isgal edılen yeni üslere iyice yerlesmek, 4 İnşası ilerlemış bulunan Japon harb gemilerinin bitmesini bekıemek, 5 Alman Ttus harbinin inkişafmı beklemek. Amerika ise, şu üç sebebden dolayı henüz, kıvılcımı ateşlemek fıkrinde değildir: 1 Askerî hazırlıkları lam kavamına gelmemiştir, 2 Anglo Saksonların düşünceci. evvelâ Almanya ve İtalya ıle davayı halletmek, ondan sonra, Japonyaya karşı daha azimkâr davranmaktır. 3 Uzakşarkta, bu^ün çıkocak biı harb, Amerikanın İngiltereye tam verimle yardım etmesine m t n ' oiacağmdan asıl mücadele zararh olur. I Amefika bir demokrasi memleketidir: milletin iradesile idare olunuı. Amerika efkârı umumiyesi houüz kahır bir ekseriyetle harbe taraftar değildir. Bu vaziyette Amerika harbi kendısi açıp mütecaviz vaziyetine ^iremez. İlk hamlenin Japonya tarafmdan go'ımesıı.i ve kendisinin meşru mücafaa halindc bulunmasını ister. İşte, Japonyanın penişlcne ve Amerikalılarla beraber bütün beyazları Uzakşarktan kovma siyasetine karşı Amerikanm gösterdiği hazımkârlık da bu sebeblerden ileri gelivor. *** Amerikan Japon münasebetleri hakkında son günlerde gelen naber'er arasında şöyle bir Tokyo telgraL da intişar etti: tHoşi Şimbun gazetesi, Japonva ile Birleşik Amerika. arasmdaki ır.'inasebetler hakkında şur>lan yazıyor: Vaşingtondaki buyuk elçimiz Amiral Namura'nın elde etmek istcdıyi netıcenin geçenlerde vuku btıîan hâdiselerle hiç bir alâkası yoktur. Amerika şimdiki ha'de Japonya ıle bir silâhlı ihtilâfrn ön'dne geçebdmişse, bu, Amiral Navıura'mn vaz'Jesinde muvaffak olmasından değil, Amerika do~ nanmasıvın htızır buhınma.ncsınian ileri gelmektedir. Amhal War.\ura'mn Vaşingtonda kalmas\ Birleşık Amerikanın teveccühünii aramakta olduqiımu2 hissini takviye edecek mahiyeltedir.* Japon gazetesinin, Amerıkan donanmasmın hazır olmayışı hakknıdaki iddiası doğru mudur? Bu sual, bizi iki donanmamn kuvvetleri arasında şöyle kısa bir mukayese yapmasa sevkeder: 1940 yılı başında harbe hazır bulunan kuvvetler: Gemi cinst Amerika Japonya Zırhh 15 10 Taj'yare gemisi^ 6 6 Deniz tayyare gemisi Z 1 Ağır kruvazör 13 12 Hafif kruvazör' 19 25 Muhrib* 186 U2 Torpidobof 12 Denizaltr 83 60 1940 ta inşa halinde buiunan ve bir kısmı bitmiş olan gemiler şunlardır: Gemi cinsi Amerka Jcponya Zırhlı 8 3 veya 4 Ceb zırhlısı 2 Tayyare gemisi 2 2 Deniz tayyare gemisi 3 1 Hafif kruvazör 6 Muhrib 33 10 Denizaltı 18 10 Anglo Saksonların sulh prensipleri irkaç gün evvel, Aruerikadan gelen bir haberde, Cumhurreisi M. Ruz^•elt•in deniz safasma ve balık avına çıktığı Potomac jatının şimalî Atlas Okyanusunun şark sahillerinde bir yerde, kalın bir sis içinde yattığı, gemide hiç bir fevkAİâdelik olmadıgı ve balık tutmak ümidi bulunmadığı garib ve esrarlı bir eda Ue bildirilmişti. Başka bir haberde de yatın nerede olduğunun meçhul bnlunduğu da söylenmişti. Bir Ruzvelt Çörçil mülâkatı vukubulacağı hakkında ortaya çıkan şayialardan sonra, neşredilen bu haberlerin mahiyeti artık anlaşılmıştır. Yatı kaplayan kalın sisin kulağı dtlik, gözü keskin gazete ve ajans mubabirlerini atlatmak için yapılmış sun'î bir duman perdesi olduğu, şimdi meydana çıkmıştır. Anglo Sakson âleminin iki büjük ve miihira şahsiyeti, bu harbin meşhur bir tabirile «Atlas Okyoniisunda bir yerde* buluşmuşlar, görüşmüşler, anlaşmışlardır. Üç gün üç gece knnuşluktan sonra verdikleri kararlardan ve üstünde anlaştıklan noktalardan bir tanesi resmen ilân edilmiştir. Böylece M. Buzvelt'in misafiri M. Çörçil ile beraber tuttuğu en güzel balığın rnahiyeti anlaşılmıştır. Bu balık başka balıktır ve tmüttefiklerin uğrunda çarpıştıklart hedefieri bildiren ve istikbalde datmi bir dünya svlhu plânlannın temelini teşkil edecek esas prensipieri gösteren bir miişterek İngiliz • Amerikan deklarasyonw> dur. Anglo Sakson devlet adamlan, bıı mülâkatın kokusunu almış olan bütün muhabirleri atlatmağa muvaffak olmuslardır ve bunun için de yabancı kimsenin giremiyeceği ve kontrolsuz hiçbir haberin uçurulamıyacağı Potomac yatını ve belki de bu yaü bir tarafta bırakarak enginlerin ortasında başka bir gemiyi seçmişlerdir. Bu noktayı böylece kaydettikten sonra beyannameye gelelinı. Ba yeni beyanname, Büyük Harbde Amerika Cumhurreisi Vilson'un meşhur 14 maddelik bej annamesini hatıra getiriyor. O zaman, yeni bir sulh Mesihi gibi ortaya atılan Vilson'un neşrettiği 14 nıadde, uzayıp giden harbden bıkmif olan Alman milletile müttefikleri üzerinde uyuşturucu bir tesir hasıl eünişti. O 14 maddc, o kadar tatlı vaidleri ihtiva ediyordu ki bu şartlar altmda bir sulhu istemiyecek kimse yoktu. Birçok Alman devlet adamlan ve askerî şefleri, Almanyanın yenilmesinde bu 14 maddenin nuihim bir ruhî âmil teşkil etmiş olduğunu iddiada ittifak etmişlerdir. Fakat, mütarekeden sonra, Klemanso, Loyd Corc gibi, uzağı göremiyen haris devlet pdamları, bu 14 maddeyi, tamamilo kendi kin ve ihtiraslarına göre tatbik ettiler. Dünya, âkil ve âdil bir sıılh yerine .Veyl mağlublara!» diyen gafil ve zalim bir tahakküm karşısında kaldı. O kadar ki zavallı Vilson 14 maddcsinin 14 kere altı üstüne getirilnıiş olmasına küserek Avrupa işlerine karışmaktan vazgeçti. Vilson'un meşhur 14 maddesinin uğradığı akıbeti hatırlamak ve hatırlatmakla bu defaki beyannamenin de ayni akıbete uğrayacağım söylemek istemiyoruz. Çünkü, o günlerle bugünler arasında büyük değişiklikler olmuştur. O zaman adalete müstenid, hakikî bir barıs yapılmamış olmasınm nekadar yanlış olduğu bu defa pek acı bir şekilde anlaşılnvştır. O vakit, Vilson'un 14 maddesinin altmda yalnız kendi imzası bulunduğu halde, bu defaki beyannameyi, müthiş bir harbin yiikünü taşıyan İngiltere de imzalamıştır. İngiltere, o harbde alacaklannı almış ve doymuştur artık. Yeni ilhaklara ihtiyacı olmadıktan başka, mevcudu muhafaza kaygısı içindedir. Amerika ise, emperyalist bir devlet değildir; o kadar ki Filipin adalarına dahi, İngiliz dominyonlarınkine benzer bir istiklâl vermiştir. Esasen bu defaki sulh prensipleri, Vilson'un 14 maddesinden daha realisttir. Onun içindir ki İngiltereye karşı cephe almış olan devletlerin halk kütleleri üzerinde mukavemet ve harbe devam azmini gevşetecek bir tesir husule getirmesi şüphelidir; bilâkis nazi rejimini yıkmağı bir harb gayesi ve sulh şartı olarak kabul ettiğine göre, Almanyada harbe devam etmek ve muzaffer olmak yolunda kuvvetli bir münebbih tesiri yipması muhtemeldir. Almanyayı mağlub etmedikçe kendi sulh prensiplerini kabul ettiremi^eceklerini bilen M. Ruzvelt ile M. Çörçil'in son görüşmede bir takım askerî kararlar almış oldukları muhakkaktır. Baksanıza Amerika, Ingilterenin harbe pirmis bir müttefiği gibi konuşuyor. Beyannamedeki «Muttefiklerin uğrunda çarpıştıkları hedefleri b'ıldiren* ibaıesi lekadar açıktır. Abidin Daver Bu gemilerden AmerikaMar 2 ırhlıyı ikmal etmişlerdir. etmişlerdir. Japonlarır Japonlarır da da 2 2 veya ikmal veya 3 zırhhyı hizemete sokmuş cldukları söyleniyor; fakat Japonlar, harb aemisı inşaatını gayet gizli tutuyoıiar. Her iki tarafm ve bilhassa AmerikalUarın 1940 tan sonra bir çok yeni gemıleri tezgâha koydukları malumdur. Faıcct yakmda bir harb çıktığı takdırdo, iki taraf da bunlardan istifade cdemczler. Yukarıki rakamlar, Amerwa donanmasmın Japon donanmasından sayıca üstün olduğunu gösteriyor; Uzaksarktaki İnciliz, Sovyet Rusya ve Holanda deniz kuvvetleri de zayıf oLviMarına ra&men, Amerikan donanmasma iltihak edince, müttefiklerin üstünlüğü daha Yazan: artar. Fakat Amerikalılar, ayni zamanda Almanya İtalya ile de harbe tutuşmak ihtimalini gözönünde tutuyor ve I iki cepheli bir harbde, Japonyaya karşı, daha büyük bir üstünlük temin etmek istiyorlar Bunu da harb geınilcri inşaatıru fevkalâde hızlandırarak (zırhhların inşasmda altı ay kazamlmıştır) 1942 de elde edeceklerini ümid ediyoıîar. Ingilizlerin .de 1942 de 7 yeni zırhlısı kâmilen bitmiş olacaktır. Japon gazetesinin bu bakımdan hakkı vardır: fakat Japonyanın .'.ıtlyat ve teennisi de gösteriyor ki henüz Japon deniz kuvvetleri de tamamila harbe hazır bir vaziyette değildir. Hangi taraf kâfi üstünlüğü daha evvel elde ederse. o taraf taarruza geçecektir. ABİDİN DAVER İki kasab tevkif edildi Mezbahada toptancılık yapan Kemal ve Artin adlarmda iki ortak. perakendecilere '18 kuruştan satmaları icab eden karaman etini 52 kuruştan sathklarından, hnklarında tanzim edilen evrakla biriıkte adliyeye verilmişlerdir. Asliye ikinci Cezada yapılan sorgu scnunda ikısi de tevkif edilmiştir. ! Suiistimal olmadıgı anlaşıldı Börek, yufka ve simidcilerle pastacılar, vilâyete müracaatle kendilerine Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından verilmekte olan 50 çuval unun tevziinde suiisümal yapıldığım ihbar etmişlerdi. İktısad mvdürlüğü ile Ofis müdürlüğü sikâyette bulunan esnaf ile Fırıncılar Cemiyeti reisini dinlemislerdir. Neticede tevzi İşinde her hangi bir suiistimal oimadığı, yahıız bazı fırıncılarm unları kesilmiş olduğu ve şikâyetin bundan ileri geldıği anlaşılarak tevziatın daha iyi bir tarzda yapılması için esnaf arasından dört kişilik bir komisyon seçün'.esine ve un tevziatının bunlar taraf:ndan yapılmpsına karar verilmiştir. İhtikâr vak'aları Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Liyon mağazası organdi denilen kumasları yüzde 108 kârla satarken cürmü nıeşhud yapılmıştır. Dün de Fiat Murakabe bürosile diğer şikâyet bürolanna halk tarafından 17 ihtikâr hâdisesi haber verilmiştir. Sultanhamammda Sümbüllü handa 427 numaralı ardiyede Kavafyan'a da ihti kârdan cürmü meşhud yapılmış ve müddeiumumiliğe verilmiştir. Maliye ve Ziraat Vekilleri şehrimizde Maliye Vekili Fuad Ağralı, Ziraat Vekıli Muhlis Erkmen dünkü trenle Ankaradan şehrimize gelmişlerdir. Fuad Ağralı Erenköyündeki evine, Muhlis Eıkmen de Anadoluhisarındaki köşküne gitmistir. Vekiller bir kaç gün şthrinıizde kalarak bazı tetkikatla meşgul olacaklardır. Universiteye ahnacak profesörler Üniversite rektörlüğü, tedris heyeti kadrosunu takviye etmek üzere hazırlıklara başlamıştır. Mukavele müddeti biten ecnebi profesörlerin hemen hepsi mukavelelerini yenilemişlerdir. Muhtelil fakültelerde münhal kürsüler için yapılan temaslara devam olunmaktadır. Bu arada üç İngiliz profesörü ile anlaşma hasıl o'muştur. Bu profesörler ders yılı başmda şehrimize gelmiş bulunacak'.ardır. Diğer taraftan, profesorlüğe terfi edecek doçentler hakkmda fakültelerinde yapılan tetkikler bu ay sonuna kadar bitirilecektir. Birinciteşrinde yeni alınacak doçentler için imtihan yapılacaktır. Sahte pul yapmışlar Üç aylık maaşlar hakkmda Emlâk ve Eytam Bankasmdan uc aylık maaşlarını kırdıran emekli, dul ve yetimlerin nüfus cüzdanlarına yaptırac?kları kayid muarnelelerini 26 ağustosa kadar ikmal etrneleri lâzım geinıektedir. 26 ağustostan sonra müracaat edenlerin muamelesi, maaşların tevziinden sonraya bırakılacaktır. Tayyare postalarına rağbet pek çok İstanbul Ankara tayyare postalanna rağbet arttığmdan her gün hareket etmekte o ^ n bir postanın ikiye iblâğl ıle Fuarın devamı müddetince istanbul İzmir arasında tayyare seferleri için tetkiklerde bulunulmaktadır. I Izmir Fuarını Ticaret Vekili açacak Ticaret Vekili Mümtaz Ökmen bugün &nkaradan şehrimize gelecektir. Ticaret Vekili, sah gününe kadar şehrimizde kalarak tetkiklerle meşgul olacak ve sah günü İzmir enternasyonal fuarının küşad mcrasimini yapmak üzere İzmire hareket edecektir. Vekil İzmirden sonra Manisada üzümcüler kongresinde bulunacaktır. Spora dair düşunceler PİSIPLIN TEMINI Ceza vermekle bu netice elde edilemez, herşeyden evvel zihniyeti düzeltmelidir yor: «Bir inkılâbın Son zamanlarda muvaffakiyeti için, beden terbiyesi umükemmel bir sumum müdürlüğürette başarılması inün sporu, eski baçin, sadece idarî şıbozukluktan kurtarıp bir disiplin, ~~^~^^~~~~~ " ^ ~ tedbirler ve teşkilât müsamahasız bir nizam içine almak ga kifayet etmez.» yesüe aşırı hareket edenleri tecziye Yazıh yeniliklerin yanında genclığe ettiğini görüyoruz. stadlarda yeni bir zihniyet aşılarsak gaBu vesile ile şampiyonluğun bizim yemize vasıl olabiliriz. Bu imkânsız degenc sporcularımız üzerinde bir reak ğildir. Yeter ki işi esasından ele alalım siyon yaptığmı hatırladık. Yaşmı ba ve çahşmsmıza çocuklardan başlıyalım. şını almış adamlar bile yeni bir mevkie | Çocuklara umumî ve medenî ahlâk dersi geldikleri zaman çok defa hazımsızlık ile birlikte sportif ahlâk dersi de verillarım göstermekte gecikmezler. Şu hal melidir. Spor, gencler için umumî ahlâkm ilk de lise talebesi veya o yaşta genc sporcular şampiyonluk tahtma oturunca bu tatbikat mektebi olmalıdır. Uyanık ve nu nasıl yadırgamasınlar? Şampiyon ehliyetli muallimler, henüz kemale erların öyle aşırı hareketlerine şahid o memiş kafalara, yeni ve menfaat beklunur ki insanm. bazan Vildan Âşirin lemiyen merdce, disiplinli ve diğerkâm «biz ceylân bacaklı şampiyonlar istemi bir spor dinini aşılamağa çalışmalıdırlar. yoruz» sözüne hak vereceği bile gelir. Onlar çocuğa, sporu spor için, verdiği Maamafih bu (ceylân bacaklılar) ın spo neş'e ve huzur, temin ettiği fayda için ra ettikleri hizmet inkâr edilemez. İçin sevmeyi öğreteceklerdir. Ve hiç bir zaden şampiyon yetişmiyen bir spor ce man unutulmamalıdır ki: Spor müstesna kimseler yetiştirmek için değil umura miyetinde muvaffakiyet seviyesi düşük içindir ve seyredilmekten ziyade. tatolur. Esasen tekâmül ederek teferrüd bik edilmek için icad edilmiştir. Velhaetmek istemiyenleri biz uyuşukluk ile sıl, millî spor inkılâbı, her şeyden evvel, itham etmez miyiz? Bu itibarla bir yayeni metodlara müstenid yeni bir zihrışma, mücadele ederek kazanma hırsmı niyet İnkılâbı olmak zorluğundandır. muhitine iyi aşıladığı için alkışiadığımz Ceza, işi halledemiyecektir, zihniyeti bu gencler şımarık, itirazkâr, kaprisli, i kavgacı ve mağrur oldukları zaman on düzeltmeliyiz! Damga matbaası tabı işleri memuru Hılmi, makinist Mahmud ve zamk ustası Etem adlarmda üç kişi müştereken sahte pul yaparak tedarik ettikleri bir zımba makinesi ıle pulları zımbalamışlar ve bunlan Pandeli, Baki ve Nazmi adl.ırında üç pul bayiine sattırarak kısa Temizlik amelesine elbise bir zamanda on bin küsur llra almışlaıdı. Belediye temizlik amelesi için 800 elDün İkinci Ağırcezada başlayan mu bise yaptırmıştır. Yakında ameleye tevz: hakemede maznunların hepsi suçlarını edecektir. ir.kâr etmişîerdir. Muhakeme gelmiyen Bedenî yol mükelleflerine ik: pul bayii için başka bir güne bırakılmıştır. İstanbul Vüâyetinden: 941 senesi malî yılı içinde çalıştırıMekteb kitabları lacak olan bedeni yol mükelleflerınin Mevcudu kalmıyan ve yeniden yazıian 15 eylul 941 den itibaren hangi günlernekteb kitablarmın sür'atle basılması de ve hangi yollarda çalıştrılacaklarına için Maarif Matbaasına emir verilmiş dair olan defterleri kaza kaymakam tir. Matbaa, bu kitablan eylulün 15 ine lıklanna gönderilmiş olduğundan bekadar yeüştirmiş bulunacaktır. Ders deni mukellefiyetle alâkadar olan büsenesi başında her talebenin kitablarını tün yol mükelleflerinin mensub oldukalabilmesi için, tevziat vilâyetlerin u ları mahalle mümessillerile ihtıyar hezaklığına ve yakınlığına göre yapılacak, yetlerine müracaatle hangi yolda ve evvelâ uzak vilâyetlerdeki makteblerin hangi günde mükellefiyetlerinl yapakitablan görvierilecektir. caklarını anlıyarak nüfus cüzdanlarile çalışacaklan Diğer taraftan, talebenin ucuz kitab muayyen olan günlerde tedarik edebilmesi için de tedbirler a jolda Nafıa Fen memurlarına müracaat etrneleri ilân olunur. hnmıştır. r l Beykozda bir hayvan sergisi açıldı Memlekette iki senelik kahve stoku var Yapılan hesablara göre memleketimizde halen mevcud kahve stoku umumî harbden sonra hiç bir zaman bu kadar yüklü olmamıstır. Halen mevcud kahve memleketin iki senelik ihtiyacmı karşılayacak bir miktara yakındır. Yazan: Semih Tiirkdoğan Karikatür sergisi Eskişehir Halkevi kErİkatürist arkadasımız Cemsl Nadirin eserlerinden mürekkeb bir sergi açmağa karar vermiştir. Sergi yann saat 17 de açılacak ve ay sonuna kadar açık bulundurulacaktır. Doğru değil mi? | Gazi Ayintabda dokuma ihtikârı İsmi ve hüviyeti matbaamızda mahfuz bir kariimiz yazıyor: «Gazi Ayintabda bu senenin şubat ayı zarfında bir dokumacılık kooperatifi kuruldu. Bu teşekkül vücude getirilmezden ev\'d esnaf ipliğın paketini 12 liraya alıyor ve bezin metresini 25 30 kuruşa satıyordu. Şımdi kooperatif sayesir.de dokumacılar ayni iplik paketini 7 liraya almakta oldukları halde bezin metresini G O kuruşa satmakta ve aralarında tröstümsü bir anlaşma yaptıkları için fiatları kat'iyyen düşürmemektedırler. Bu hali gören müsteid işçilerden bazılan beşer, onar tezgâh edinerek dokumacılık yapmak arzusunu izhar ettiler. Bu suretle kendi kazanclarını •temine çalısırken halkm menfaatini de gözetecekler ve bezleri küçük bir kârla satacaklardı. Kooperatife istida vererek müsaade istediler. Uzun zamandanberi bu taleblere müspet bir cevab verilır.emekte ve mütesebbisler «bugün git. yarın gel!» şeklınde oyalanmaktadırlar!» Karıimizin yazdıklan mübalâğalı değilse Gazi Ayintabda hakikaten bir dokuma ihtikârı almış yürümüş demektir Ekserisi yüzlerce tezgâh işleten dokumacıların günlük ve ayLk kârları tabiî mü^teHik vatandaşların zararına her an ve her dakika artmaktadır. Binaenaleyh alâkadar makamlar meseleyi tahkik ederek ihtikâr varsa derhal Bnüne geçmelidirler. diyoruz, Scrgide mükâfat kazanan hayvanlar tetkik ediliyor İstanbul Vilâyeti tarafmdan hayvan neslinin ıslah ve teksirini teşvike maluf olarak her sene tertib edilraekte olan hayvan sergilerinden biri de dün Beykoz kazası tarafmdan Paşabahçedeki Sultaniye çayınnda merasimle açılmıştır. Küşad merasimini Örfı İdare Komutanı Korgeneral Alı Rıza Artunkal yapmıştır. Beykoz kaymakamı Nail İltez bir nutuk irad ederek sergiye gelenlere teşekkürden sonra sergi hakkmda malumat vermiş ve hükumetin bu hususa verdiği ehemmiyeti tebaniz ettirmiştir. Davetliler arasında fırka komutam General Kenan Esenkut ile yüksek rütbeli kara ve deniz subayları. Vilâyet idare azalan, Vilâyet ve Belediye müdürleri ve diğer bir çok zevat hazır bulunmuşlardır. Davetliler öğle yemeğini Sultaniye çayırında hazırlanan sofrada yemişlerdir, Sergiye getirilen boz ırk damızlıklarından 54 tay ve boğaya ikramiyeler verilmiştir. Doğru değil mi? ları aforoz etmekte tereddüd gösterilV^etmişinde «kadında uzun boylu» mivor. fakat bunların neden böyle olsayıldığma göre, gencliğinde ser\i duklarını ve böyle olmamaları için ne yapmak lâzımgeldığini de düşünmek boylu ımiş! Fakat gencliğindeki güzelliği garanti edemem. Kirpikleri yoluk, gerektir. kapakları'çiy et, çini mavi gözleri, uKabiliyetini pek iyi inkişaf ettirmis; zağa da yakma da idare ettiği numarası Eebatla. inadla İdman etmiş ve niha meçhul gözlüğün buğulu camları aryet spor âleminde teferrüd etmiş, tak kasından sönük bakardı. O kadar zadir ve şöhret kazanmış bu delikanlmın yıftı ki, kış yaz çıkarmadığı kat kat şöyle vaziyetini bir muhakeme ve mu fanilâlar, gömlekler, entariler bile, zahasebe ettikten sonra ilk düşüneceği, vallı iskeletin ayıbını örtemiyordu. Hacı Kamer Hanım, dalkavuk kadınbu şöhreti, bu üstünlüğü elden kaçırlardan değildi. Dobra dobra konuşan mamak için yapılacak şeylerdir. nekrelerden, zurefadandı. Bu müşkül bir iştir. Ayni beden üsEyüblü idi; tekkede doğmuştu. Babası tünlüeüne olduğu kadar şöhret ve muTekke şeyhi imiş. Tekkede evlenmis' vaffokiyete ulaşmak istiyen başka gencKocası da tekke şeyhi imiş! ler de vardır. Ve nihayet bunlar bit O, zamamna göre çok açık fikirliydi. gün bu fırsatı bulur: Bizim şampiyonu Seyahat merakı ile iki kere hacca gitzavıf veya kuvvetli bir zamanında mişti. Hem de tek başma... yakalarlar. İşte bu çetin bir kavgadır. Kocasının çapkınhğını sezer gibi olBeriki, şampiyonluğunu müdafaa için muş, kendi elile evlendirmiş. Evdekilere vücud kuvvetlerHin kâfi gelmediğinı anlatırdı: anlarsa itirazlan, isyanlan ve nihayet A, Hanım! Ben, kahır çekemem! pazı kuvvetine dayanan silâhları ile Ortağım, topuz gibi maşallah! Bana da karşı koyar. İşte biz buna maçta kavga kul köle, bakıyor! Herifin kahrını, o çıktı, diyoruz. İşte, bu kavgacılara ce çeksin! zayı verirken zihniyeti de değiştirmeyı Kışa düşmandı. Kişın «müjdecileris tecrube etmeliyiz. Bu hususta en güzei ayva, incir, kızılcık çıktı mı, dünyaya sözü Charles Tardieu söylemiş trurunu küserdi: = Hayattan hikâyeler Hacı Kamer hanım şağı ısıtsa... Odada ısıruyorsun, sofaya çıkınca donuyorsun. «Kalorifer» i düşünüyordu. Halbuki, o tarihlerde, büyük çini sobalar, sarayların, konakların ziyneti idi. Hacı Kamer Hanım, buna omuz silkiyordu. Atlı tramvaylan da sevmezdi, hep şikâyet ederdi. Fakat bugünkü elektrikli tramvaylara ısınabilir miydi? Zannetmiyorum. İnip binmek cambazlığmı, pek gözü yemezdi. Yürümeğe, yorulmağa katlanırdı. Çünkü: Söyledim size! Turist kadmdı, vesselâm! Sabahleyin Eyübdeki evinden çıkar, şemsiyesini kakarak, yol üstü tanıdık dükkânlara uğrar, soluk alır; ve bizim Veznecilerdeki evde molayı verirdi. Veznecilerde Zeyneb Hanım konağının bahçe duvarına bitişik sıra dükkânlar arasında küçük bir oyuncakçı dükkânı da vardı. Oyuncakçı çok ih Mahmud Yesari A, Hanım! Gene kış geliyor! Hele bir gün, biraz vakitsizce çıkan keten helvacıyı, sokakta fena azarlamıştı: Gözünün bebeği oynasm herif! Bak kavunlar, karpuzlar, üzümler dürurken, keten helva satılır mı? Onun konuşma tarzında bir tathlık vardı. Onun, katı, acı sözleri batmazdı. O, bir garib kadmdı. Çalgıh saatlere, çalgılı bebeklere merak eder; bazılarmı, gezdiği gittiği yerlerde beraberinde taşırdı. Bu, bir bunaklık merakı olabilirdi, diyemiyeceğim. Kendisi doğma büyüme Eyüblü olduğu halde «Eyüb oyuncaklan» m beğenmezdi; Bonmarşe, Binbir Çeşid gibi o zamamn büyük dükkân'.arına girer, yeni «icadlar» görmek isterdi. Sobalan, mangallan beğenmezdi: Pislikleri çekilmiyor. Bir çeşid soba yapsalarda, bütün evi yukarıdan a tiyar bir adamdı. Hacı Hanım, onun ismini «Rüküş» koymuştu. Bu oyuncakçı, her şeyin «minyatür> ünü yapardı: Parmak kadar faraş, parmak kadar süpürge... Fener, zembil, araba, neler yoktu, o dükkândaL Hacı Kamer Hanım, beni ara sıra Rüküşün dükkânma götürürdü. Ben, parmaklan arasmdan minicik harikalar!. icadlar! çıkaran ihtiyar sihirbaza korkarak bakardım. Hacı Kamer Hanım, ona, büyük dükkânlarda, konaklarda, saraylarda gördüğü yeni icadları anlatırdı. Hacı Kamer Hanımın, bir zâfını hiç unutmam. Boğazma düşkün değildi. Dişleri olmadıgı için yumuşak yemekleri tercih ederdi. Fakat «kavata» derler bir acayib sebze vardır, yeşil domatesin acısı! Hacı Kamer Hanım, «kavata» yı turfanda olarak gördü mü. alır, öper, koynuna saklar ve sevincinden ağlardı. Gittiği evlerde, «kavata» yı onun için «bilhassa» aratır, buldurtur, pişirtirlerdi. O, gözleri yaşararak yerken, dua etmeği de unutmazdı. Hacı Kamer Hanım, hasta idi. öksürürdü. ara durak vermeden öksürmekle de kalmaz, bir felâket halinde kraşe çıkarırdı. Gittikçe çöküyordu. Bunamağa başlamıştı. Artık beslemeler, halayıklar, hizmetciler, hatta kalfalar, ona hor bakıyorlardı. O bunaklığmda, bu gizli pabuc çevrilişi sezmişti. Kışın, hiç bir tarafta görünmedi: Evinde, hastadır mutlaka! denildi. Yaz geldi, Hacı Kamer Hanım, gene görünmedi. «Kavata» mevsimi idi. Evdekilerden biri: Bir «kavata» yapsak! Diyecek olmuştu. Sözü ağzında kaldı zavallının: Aman, o acı şeye edilen masrafa günah! Hacı Kamer Hanımın hatırı için «günah masraf» a gıriliyormuş! İnsanların küçük zâfları da bazan «günah» oluyor! «Hatır» için, «hatıras ya hürmet edilmiyor!. Mahmud Yesari

Bu sayıdan diğer sayfalar: