25 Kasım 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Kasım 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 25 îkincîtesrin 1941 Askerî vaxiyet İki cephede harekât Almanlann Moskova etrafında adım adım ilerledikleri anlaşılıyor Afrikada durum henüz vâzıh değildir Şark cephesinde Moskovanm 50 kilometre şimal batısmda. Solnetznogprs kasabası Alman zırhlı kıt'alannca zaptedilmiştir. Bunu bildiren dünkü Alman başkumandanlık tebliği. ayni zamanda, Alman taarruzunun sark ccphesinin orta nuntakasuıda yer kazandığını t e Moskova bölgesindeki demiryolu nak'iyatmın hava taarruzlarile tevakkııfa uğradığmı haber veriyor. Zaten Moskovadan 23 te çckilen bir telçraf Klin önünde inadlı muharebeler oldnğunu bildiriyordu. Solnetznogorsk, Kalinin Moskova yolu ve demiryolu üzerinde ve Klin'in 22 kilometre kadar cenub doğusundaJır. Detnek olııyor ki Alman zırhlı kuvvetleri, evvelce de tahrain ettiğimiz veçhile, şimal batıdan da Moskovaya doğru ilerlemekte ve simdi, 135 kilometreden, ibaret olan Kalinin Moskova yolunun iiçte ikisinden biraz fazlaBinı almış bulunmaktadıılar. Kalinin'in şark taraflan. birkaç yüz kilometre ilerilerine kadar. çok batakhk ve sulak yerler olduğu icin bclki Almanlar şinıdi Solnetznogorsk'u zaptetmek sayesinde gerek buradan ve gerek Klin'den doğuya yani Moskovanın Anlasılan, Bardia bölgesinde bulunan 5060 ldlometre simalinde bulnnan Jach Alman İtalyan zırhlı kuvvetleri Sidi roma ve Sayorsk kasabalanna doğru Rezek mevkiine kadar ilerlemeğe mueçılarak Moskovanm şimalinden gerile vaffak olmuşlar ve bunun neticesinde rine sarkmak istiyeceklerdir. Bununla Bardia ve bu mevkile Tobruk arasmda beraber Almanlann ayni zanıanda, Tu Gambut mevkileri İngilizlerin eline diisla'dan şimal doğuya doğru ilerliyerek tüğü gibi Sollum Halifaya geçidi bölMoskovayı daha ziyade cenub doğru ve gesindeki Alman İtalyan kuvvetleri doğudan sarmak niyetini beslemekte ol garbdan sanlmışlarsa da Sidi Rezek'te duklan görülüyor. Bu suretle, Moskova kuvvetli bir Alman İtalyan mukaveçevresindeki Sovyet ordusu, eğer ken met merkezi hasıl olmuştur. Alman dini Moskova içinde ve etrafında bir resmî tebliğinde ayni zamanda muvafkapanmadan kurtarmak isterse çelrile fakiyetle ilerliyen mukabil taarruzlnrbileceği yegâne istikamet olarak şimal dan bahsedilmekte ise de bunun ne yeri de bataklık cihctj kalmış olacaktır. ve ne de istikameti anlaşılamamıştır. Leningradda Sovyetlerin aleddevam Elhasıl İngilizler iyi hazırlanmıs olan yaptıklan çıkış hareketleri gene kendi taarruzlarının bir haftalık ilk safhasmaleyhlerinde za>iatla neüeclenmekte da muvaffak olmusa benziyorlar. Çiindir. Bunlarm, Almanların liizumundan kii Sidi Ömcr, Sidi Aziz ve Kapuzzo fazla bir kuvveti Leningrad böigesinde, hudud mevkilerini Alman . İtalvan turmalarma saik olaraklan da düşünü kuvvetlerinden almışlar, Sollum . Halemez. lifaya geçidi bölgesindeki Alman İtalRostof alındıkfan sonra Almanlann yan kuvvetlerini samuşlar, Bardia ve buradan taarruzlannı ne yolda inkişaf Gambut mevkilerini almışlardır. Eğer ettirmiş olduklarına dair yenî bir haTobruk'taki İngiliz kuvvetlerile Sidi İngiliz ber yokiur. Bunun da sebebi Alman Ömerin cenubundan ilerliyen lann Rostofun yakınlarındaki kanalları nrhh kuvvetleri Sidi Rezek'i alarak buSovyet kuvvetlerinden temizlemekte ol rada birlesebilirlerse birinci safhadaki duklan olabilir. Almanların RostoFtan nıuvaffakiyetleri tamam olur. Fakat Alman İtalyan kuvvetleri. Siİtîbaren ne yapabileceklerini daha evdi Rezek ve Berelgobi cihetlerinden vel bahis mevzuu etmiştim. Dona rağmen Almanlann Moskova yapmakta olduklan tahmin olunan muçevresindeki birkaç kat Sovyet tahki kabil taarruzlarda muvaffak olurlarsa matını zorlıyarak ve on binlerle mayin İngilizler gene hudud gerisine ric'ate yerleştirdikleri tarlalan ayıklıyarak mccbnr edilebilirler. Bu sebeble netişimal. batı ve cenub istikametlerinden cenin ne olacağını anİBmak için daha Moskovaya doçru ilerlemeleri biraz bir iki gün intizar etmek zarureti varbati olmakta ise de plân mucihincedir, dır. ciddî ve kat'idir. Bu harb ve hareketBu muharebelerde İngiliz uçaklarile lerin neticesinde Moskova. her halde üslerl Giridde bulunan Alman uçak ya çevresindeki ordu ile beraber san kuvvetlerine çok ehemmiyetli vazifeler lacaklır veyahud Rusların fazla sebat düMüğü gibi Giridden, Yunanistandan ermemeleri neticesinde adım adım dii ve İtalyadan şimali Afrikaya yeni Alşecektir. man İtalyan kuvvetlerinin geçirilmesine mâni olmak için de takviye cdilLibya cephesinde: diği anlasılan İngiliz Akdeniz donanmasına şimdi fevkalâde ehemmiyetli bir Almanlara göre. Ubyada. İnarilizlerin rol isabet etmektedir. Sollum Bardia cephesine karşı taarnızlan devam etmekle beraber Tobruk H. E. ERKİLET cenubunda büyiik bir savaş olmakta dır. Ingilizlere göre, Britanya kuvvetleri Sollum . Halifaya geçidi cephesine doğudan taarruzda devam ederken, Yeni Zelanda kıt'alan Sidi Ömer'le, Sidi Azizi ve Kapuzzo kalesini zaptederek Sollum . Halifaya geçidi bölgesinde muharebe eden Alman ve İtalyan kuvvetlerini geriden sarmışlardır. Bazı Lon. dra haberleri Bardia'nın da düştüğünü bildirdilerse de resmen teyide muhtacdır. Fakat ne oiursa olsun şimdi asıl kat'î mııharebe Tobruğun takriben İG kilometre cenubunda Sidi Rezek civarında cereyan etmektedir. İngilizlerin verdiği tafsilâta göre, burası 23 ikincitesrinde, belki de 24 te Alman İtalyan kuvvetlerinin plinde idi. Tobruktan cenuba doğru çıkan ve Sidi Rezek'e şarktan sarkan İngiliz kuvvetleri bu yüksek mevkide mukavemete çarpmış ve Sidi Ömerin cenubundan hududu geçerek Tobruğa doğru ilerliyen İngiliz zırhlı kuvvetlerile birleşememiştir. Çiinkii bunlar hem Sidi Rezek cihetinden ve hem de Bardia bölgesinden mıtkabil taarruza uğramıştır. Yeıtice vapurunun kurbanları haberleri Evvelâ ilmî teşkilât îngilterede kimya ••• • Yazan: * ^ enstitüsü, kin^ya, fizik, jeoloji, astronomi, biyoşimi, minero loji, zooloji ve biyoloji cemiyetleri gibi başhca ilim cemiyetleri azası 17,000 i buluyor. Diğcr İlim cemiyetlerile akademiler, mühendıs cemiyetleri azalarını ve aslen Rus olan Kapitza îngilterede da buna ilâve edersek beiki 50,000 i tahsilini ikmal etmiş ve Kembriç Unirok geçer. îngilterede ilmî taharriler versitesinde Rutherford'un yanmda müüzerinde çalışanların adedi 15.000 i ge him taharrüere girişmişti. Yaz tatilleçiyor. Buna mukabil bütün üniversite rini Rusyada geçirii'di. Beş altı sene evlerin fen, tıb ve mühendisük fakulte vel Sovyet hükumeti Kapitza'yı İngillerinde çalışan profesör. doçent ve asis tereye gitmekten menedip memleketinde tanların yekunu 2700 ü ancak bulmak çalışmağa mecbur etti. Kembriçte başlamış oîduğu mühim işin yüzüstü kaltadır. Şimdiye kadar mkalleri hep İngilte masını istemiyen İngiliz âlimleri vc bilreden aldım. Bunun sebebi bu memle hassa Rutherford bu iş bitindye kadar ketin bu işe en evvel başlamış olmasıdır. kendisinin Kembriçte çahşmasını rica Yoksa Balkan memleketleri ve Hindis ettiler. Uzun muhabereler neticesinde tan da dahil olduğu halde bütün memle ricasmm İs'af edilmediğini gören Rutketlerin birer ilm akademisi ve birçok herford nihayet Kapitza'nın üzerinde çailim cemiyetleri vardır. Bir de demokra lıştığı cihazı Rusyaya göndermeğe mectik ve kapitslist olmadığını iddia eden ve bur oldu. bu işe tn son girişmiş o!an yeni Rusyaİlim adamîarının faaliyetlerinde kenya bir bakshm. Yeni Rusyanm teknik dilerine verilen kıymetin de roiü var. işlerde yaptığı işleri bildiren bir bilân İlim adamı işine göre muhtelif payeler çoyu (Cumhuriyet) sütunlarmda Abidin ve nakdî mükâfat veya madalyalarla Daver Alman kaynaklarından çıkar taltif edilmpktedir. mıştı. Bu yazı serisinin birinci kısmını buRusyada Büyük Petro zamanında ku rada bitiriyorum. Bize (modern ilim) rulmuş olan ilim akademisi yavaş y3 girmemiştir, dernekten maksadım, işte vaş ehemmiyetini kaybederek daha zi bu neviden ilmî organizasyonların g:ryade sosyal mahiyette, şataiath kıya memiş olduğunu ve buniarsız ilme de fetlerile tanınmış akademisyenlerle doiu (modern ilim) denmiyeceğini tebarüz bir müessese haline girmişti. ettirmektir Perakende ve ferdî mshi Yeni Rus rejiminin İlk beş senelik yetteki ilmî gayretler zaman ziyaına plânı akademiyi değiştirip yeni cemiye sebeb olur ve az semere verir. tin kuruluşunda büyük rol oynayacak Bundan yetmiş, seksen sene evvel Mübir şekle soktu, akademinin organizas nif Paşa ve arkadaşlarmm gayretile bizyonunu değiştirdi. Gerçi ilim esas iti de bir (Cemiyeti ilmiyei Osmaniye) kubarile arsıulusal ise de millî tarafı da rulmuştu. Bunun neşrettiği mecmualar, vardır. Hele ilim adamı, bir cemiyeie muhteviyatınm ilmî ve edebî kıymetleri bağlı olmasından dolayı, birtakım millî itibarile, cidden (ilmî eser) adım alavazifelerle mükelleftir. İngilizlerin son cak şeylerdir. Ne yazık ki o cemiyet kurdukları (ilmî ve sınaî taharriler da devam edememiş ve o güzel mecmuairesile) yeni Rus akademisinde bu va lar da faaliyetlerini çabucak tatil etsıflar derhal göze çarpar. t mişlerdir. İngilterede Royal Society'nin Eski akademide teknisyenler bulun kurulmasmdan evvel, muhitten korkan. madığı gibi Marksist filozoflar da tabia üim adamları (görünmiyen kolej) adile tile bulunmuyordu. Yeni akademide iç gizli bir cemiyeti kurarak hususî evtimaî çalışmalara ehemmiyet verilme lerde toplanırlarmış. Bizde de her halsinden dolayı aza adedi iki misline çıka de eski devirlerde böyle hususî toprıldı. Doksana yakın azasından dördü lantılar olurmuş. Nitekim böyle top fizikçi, sekizi mühendis, on sekizi kim Iantıların neticesi olan (Cemiyeti Tedyağer, onu jeolog, sekizi biyolojist, on risiyei İslâmive) memlekete (Darüşşaüçü tarihçi, altısı iktısadcı, onu filoloğ, faka) yı hediye etmistir. Meşrutiyetin sekizi orj'antalist ve ikisi de filozoftür; ilânından sonra Emrullah Efendinin Mayetrriş kadar fnlırî aza ve üç yüz kadar arif Nazırhğı zamanında Emrullsh Efendi, Salih Zeki. Mehmed Ali [•*], dimuhabir aza vardır. Yeni akademinin etüd sahası, (1) tabiî ğer ikL^inin isimlerini şimdi hatırlaya ( Teknikljrelim meselesi 1 [HEM Prof. Salih Musad NALINA MIHINAİ Dört katlı suç eçen barbde, denizaltıların insanhğa ve medeniyete yaraşmaz bir şekilde kullanılınası ve binlerle masum, gayrimuharib yolcunun ve gemicinin boğulması iızerine, harbden sonra denizaltı gemilerini bübbütün kaldırmağa teşebbüs edilmişti. Büyiik donanmalar yapacak kudrette oluuyan milletler, denizaltüar, fakir milletlerin müdafaa silâhıdır, diyerek buna itiraz ettiler. Denizalb silâhı ilga edilmedi; fakat bu silâhın insanî bir tarzda kullanılması için deniz silâhlannı azaltma konferanslarında bir takun kararlac verildi. Bu kararlara göre, denizaltı gemileri de, denizüstü gemileri gibi ticaret vapurlarını. hatta düşman gemileri olsalar dahi, habersiz batırmıyacaklardı. Bunları durduracaklar, evrakını, yükünii muayene edecekler; barırmak istedikleri takdirde, yolculann, mürettebatuı, evrakın emniyet altına alınmasuu temin edeceklerdi. Denizin hali, hava şartları müsaid değilse, geminin bulunduğu yer sahilden uzaksa, yakınlarda yolcu ve mürettebatı denizden alacak başka gemi joksa, batırılacak vapurun cankurtaran Clikaları dahi emin bir yer telâkki edilmiyecekti. Hulâsa, bir ticaret gemisini batırmadan ev\el, onun içindeki insanların hayatlarım kurtarmak çareleri arauacaktı. Bu insanî kararlan, yeryüzfindeki devletlerin hemen hepsi kabul ettiler; bu husustaki protokolun altına imzalarını ve mühürlerini bastılar. Fakat, daha İspanya iç harbinde, sözde meçhul denizaltüar, bitarai gemileri, gene eski usulde batırmağa başladılar. Perşembenin geiişi çarşambadan bellıdir, derler. ikinci dünya harbi başlamadan evvel, denizaltıların gene eskisi gibi en gayriinsanî şekilde kullanılacağı nıalumdu. Nitekim öyle oldu. Muharib ve bitaraf, yuzlerce gemi, denizaltüar ve üstelik Uyyareler tarafuıdan merhamctsizce batınldı; bir çok gayrimuharib insan öldürüldü. Kendi ticaret gemileri bu gibi taarruzlara uğnyan devletler, şikâyet ettiler: gayriinsanî, korsanca hareketlerden dem vurdular. Fakat onlar da, kendi denizaltılarını, şikâyet edip durduklan gayıiınsanî tarzda korsanca kullanmaktan asla çekinmediler. 1930 ve 1936 deniz silâhlannı tahdid konferanslanndaki insanî ve nıedenî düşünceler, parlak nuluklar, şcrefli imzalar unutuldu. Bulgar sahillerinde birkaç cesed bulundu Kurtulan kaptanlar da dün Liman Reisliğinde ifade verdiler Karadenizde batırılan Yenice vapu rundan kurtulabilen süvari Maksud Şaşmaz ile ıkinci kaptan Hayrullah Denizci dün Liman riyasetine davet edilerek ifadeleri ahnmıştır. Suvari, h â disenin t a m cereyanı hakkmda resmen bir rapor da vermiştir. Yenice'den bazı tayfaların ufak bir ihtimalle dahi kurtulabilecekleri göz önünde tutularak sahiUerimize bu hu susta emir verümiştir. Dün geç vakit gelen bir habere göre, deniz kurbanlanndan bazüannın ce sedleri Bulgar sahillerine düşmüştür. Bunların Burgaz konsolosluğumuz va sıtasile definleri yapüacaktır. Maamafıh cesedlerin çogunun parçalanmış olduğu muhakkak görülmektedir. Yenice şilebinin torpillendiği sırada o civarda bulunan ve hâdiseyi gören Kalkavanlann İkbal motörü kaptan ve mürettebatının da ifadelerinin alınmasına lüzum görülmüştür. 7 [*] fak olamamıştık. Mütareke senelerinde Rasadhane müdürü Fatin, telgraf ve telefon mühendisi Mehmed Emin ve diğer arkadaşlarla bir (Fen mahieli) kurmak İstedik, gene muvaffak olamadık. Sonradan bir fizik cemiyeti kurduk, fakat o da yaşamadı. Bu muvrffakiyet*izliklerin sebeblerini burada araştıracak değilim. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse bunda ilim adamlarının kusurları pek büyüktür. Bence şu muhakkaktir ki teknik ve endüstrinin esası olan ilim bir koordinasyon, bir kocperasyon; başhca âletleri; münakaşa; fikir mübadelesi ve tecrübedir İlim tahta çıkmazsa, ilim adamlan bir araya pelip ilmî meseleleri 'dare etmezlerse, aralarında ilmî teşriki messiler tenıin edilmezse ne ilmî ve ne de teknik hareketlerin sür'atle ilerleyeceğine kani değilim. Çünkü bu işler dünyanın bütün müterakki memleketlerinde böyle yürümüştür. Tecrübe edilmiş ve muvaffakiyet vermiş şeyler üzerinde yeni tecrübelere *girişmek de doğru olmasa gerektir. 3 madığım ve içlerinde en genci bulunduğum altı arkadaş böyle bir ilim cemiyetini kurmağa çalışmış ve muvaf Salih Murad UZDİLEK [*] Bundan evvelki yazılar 28, 31 ilkteşrin; 3, 8, 12, 18 ikinciteşrin 1941 tarihli nüshalarımızda çıkmıştar. [**] Deniz Binbaşılarından Karamursallı Mehmed Ali Maarif Müsteşarı (İhsan Sungu)nun kaymbabasıdır. Çok müteşebbis, çalışkan ve vatansever olan bu arkad?sın gene yaşta ölümü memleket için bir ziyadır. Allah rahmet eylesin. Karsta beyaz peynir yapılıyor Bu sene ilk defa Karsta da Edirne tipi beyaz peynir yapılmış ve 11,000 teneke ımal edilmiştir. Uç aylıklar veriliyor İstanbul Defterdarhğı. bütün malmüdürlüklerinde emekli, dul ve yetimlerin üç aylık maaşlarının tevziine gelecek ayın ikinci salı gunünden itibaren başlıyacaktır. Maaşlar numara sırasile verilip ayın 8 inci günü akşamına kadar devam edecektir. Tünel seferlerine yakında başlanacak Basra yolile geürümekte olan bir çıft tünel kayışı bir hafta sonra şehrimize gelecektir. İsveçe sipariş edilen va yola çıkmış bulunan bir çıft kayış da yakında gelecektir, Bu suretle tünelin on sene'.ik faaliyeti temin edilmiş bulunmaktadır. Maarîf Vekâleti Neşriyat müdürlüğü Terkos suları niçin kesiliyor? Bir iki gündenberi Cihangir, Tozkoparan, Arnavudköy ve Beoek semtlerinde sık sık Terkos suyu kesilmektedir. Halkın vaki müracaati üzerine Belediye, Sular Idaresinden, bunun sebebini sormuş ve gelen cevabdan kanalizasyon ve su borularında tamirat yapıldığı anlaşılmıştır. Sular Idaresi, t a . mirat işini sür'atle ikmal edecek ve bu Eemtler kısa bir müddet zarfmda her zamanki pibi devamlı bir şekilde su bulabileceklerdir. Kız Enstitülerinin malzemesi f PERİ TÜRKCE 20 KIZ1 Y E ŞARKILI Kız Enstitiılerlle Akşam Kız San'at j Okullarında, talebeye yaphrılacak temrinlere aid malzeme pahalı ve lüks cinslerinden olmıyacaktır. Mütedavil serraayesi olan okullarda siparişler, mütedavil sermaye hesabma ahnacak ve satılacaktır. Talebeden İstiyenler kendilerine, ailelerine veya öğretmenlerine eşya yapabilecekleri gibi, kendi hesablarına haricden sipariş alabileceklerdir. Bugünkü piyasa vaziyeti dolayısile, mekteb idarelerinin malzeme bulmak için çekükleri sıkmtılan bertaraf etır.ek üzere Maarif Vekâleti, bu gibi levazımı Ticaret Vekâleti kanalile tedarik etmeğe karar vermiştir. NİLÜFERLE DEMİRAYIN AŞKI Gözlere. gönüllere zevk ve neş'e verecek büyiik ŞARK FİLMİ Şişe ve cam fabrikasmın istihsalâtı Şişe ve cam fabrikası, şimdiye kadar zücaciye ticareti yapmamış olarüann da mütemadi müracaati karşısında sai tışlarmı yalnız ötedenberi zücaciye ticareti yapanlara hasre karar vermiştir. SÖZLÜ En meşhur musiki üstadlanmızdan mürekkeb kişitik SAZ HEYETİ Şarkılar Gazeller Ölii olarak bulundu Unkapanında Tekirdağ iskelesinde Kamberin kahvehanesinde yatıp laalkan Salih isminde biri, ölü olarak bulunmuştur. Adll hekim Hikmet Tümer. ölüm sebebini otopsi ile öğrenilmek üzere cesedl morga göndeptmiştir. Zabıta ve adliye, tahkikata el koymuştur. Cİ Z•\ i \ADİR Sineması İlâveten : Ne çapkın dudağın var ilimler, (2) sosyoloji, (3) teknoloji gruplarına ayrılmış olup bunlara bağlı yirîr.i enstitü vardır. Bunlardan başka zooloji, mineroloji, sosyal ilim, antropoloji, biyoloji, din tarlhins aid büvük müzeler vardır. Büyük bir nebatat bahçesini idare eden akademinin kütübanesinde 3.500.000 kitab var. Gene akadeırdye bağlı olan küçük müesseselerde dört bin ilim adamı çalışmaktadır. Akademinin ikinci beş senelik taharriler, tetkikler plânında başhca şu meseleler göze çarpıyordu: (1) Maddenin bünyesi (Astronomi. fizik ve kimva bakımından), (2) Sovyet Rusyanm tabiî membaları ve bunlardan istifade yollarınm etüdü, (3) Memlekette enerji merkezleri ve membalarmın etüdü, (4) Bina malzemesi ve bina İşlerine £İd sağhk ve saire meseleleri, (5) Kimyanın ziraat ve endüstriye sokulması, (6) Biyoloı'ik tekâmülün etüdü ve bunun ziraat, çiftlik endüstri malzemesile münasebetinin araştırılması, (7) Kapitalizm fıkre karşı mücadele edebilmek için sosyal nazariyeler üzerinde etüdler yapmak ve halkı tsnvir etmek. Rusj'ada en yüksek ilmî teşekkül olan akademi doğrudan dokruya yüksek Sovyet Şurasma karşı mes'uldür. Yeni Husyada ilim ve endüstrinin tarakkisinde akademinin rolü büyüktür. Bu rollerle hizmetlerinin ehemmiyet ve derecesl bir iki yazı değil, birkaç cüdlik kitabda ancak anlatılabilir. Rus inkılâbı ilk senelerinde ilim ve ilim adamına pek kıymet vermemişse de sonradan bu yanlışlığı anlamış ve derhal mukabil tarafa geçmiştir. Kapitza hâdisesi bunun en canh bir misalidir. Zamanımızın büyük fizikçilerinden biri Maarif Vekâleti Neşriyat müdürlüğüne, bu vazifeyi vekâleten ifa etmekte oRefah vapuru Akdenizde, Kaynakdere lan müdür muavini Adnan Ötüken ve Neşriyat müdür muavinliğine de mü motörile Yenice vapuru Karadenizde, meyyiz Namık Katoğlu terfian tayin o ayni gayriinsanî şekilde, korsanca batınldı. Bitaraf Türkiyenin bayrağını taşılunmuşlardır. yan bu gemilerde, bitaraf TUrk vatandaşları öldürüldü. Suçu işliyen denizalKİTABI EDEBİYAT ÂLEMİNİN* MEŞALESİ... tılar meçhul kaldı; üstelik bütün muhaFİLMİ SİNEMA DÜN'YASININ ZAFER TACI OLAN... ribler, bu korsanhğı kendi gemilerinin T A M A M İ L E R E N K L İ yapmadığını iddia ettiler. Hepsi ayni çeyi söylediklerine göre, bu Türk gemilerini bizim batırmış olmamız lâzım geli V A H Ş İ A Ş K akşamı >or. • ••»« Ray Milland Patricia Morisson Akim Tamiroff un yarattığı bu harikajı PERŞE>rBE L  L E SİNENASINDA GÖRMEĞE HAZIRLANINIZ. Bu taarruzlarm son kurbanı olan Yen:ce vapuru, bitaraf bir limandan bos clarak bitaraf bir limana gelirken bitaraf karasularda batırılan bitaraf bir gemi olduğu için, tam bir tasmim ve taammüdle işlenmiş dört katlı bir suç karşısındayız, Gerek «Refah» vapurunu, gerek «Yenice» yi batınp Türk vatandaşlavmır. ölünıüne sebebiyet veren meçhul denizaltı gemileri malumumuz olduğu zaman, bu korsanlıkların hesabını elberte soracağız. Şimdilik, meçhul denizaltüar bu malumu unutmasınlar! [Mevlidişerifİ Radyolin diş macunu sahibleri Necib ve Cemil Akar kardeşlerin pederleri müteveffa Bay HÜSEYİN AVNİ Akar'm vefatının kırkıncı gününe tesadüf eden 25 teşrinisal ni 941 bugünkü salı günü öğle namazını müteakıb Beyazıd Camii çerifinde merhumun ruhuna ithafen Mevlidi Nebevî kıraat ettirileceğinden bilcümle ihvanı dinin teşrifleri rica olunur. Bu akşam S U M E R Sinemasında Herkesin beklediği güzel KOMEDİ İstanbulun pek sevdiği 2 yıldız: VVILLY FRITSCH ve LILIAN HARVEY MODERN HAYAT Fransızca sözlü filmi başlıyor. Herkesin hoşuna gidecek ve herkesi eğlendirecek film... ^ B H H çoktan sezmiş olman icab ederdi. Rica ederhn Güzide. Rica füân dinliyecek halde değilim. Ben de kendi başımın çaresine baktım; başka birini seviyorum. Demindenberi izzetinefsini kırmamak için bundan A h m e d Hldayet = ^ bahsetmek istemedim. Fakat, nihayet lar ettim; fakat, bu, şimdi bana bu de beni söylemeğe mecbur ettin. Artık yarece yabancı kalman için tek sebebi kamı bırak! teşkil edemez. Kalbinde ve ruhur.da şu Vacid şaşaladı. Dudaklarının arasınnnda benim için azıcık dostluk hissi de dan, müşkülâtla şu kelimeler çıkabildi: beslemiyor musun? Ya, küçük hanım; asıl sebeb buyGüzîde iki üç saniye düşündü. Zorla takmmak istediği mağrurane vaziyet, bi du demek. Bunu evvelce itiraf etseyraz dikkat etmese, kendisini gülünc bir din de beni boşuna yormasaydın daha mevkie düşürecekti. Ona kolay kolay İyi oimaz mıydı? Güzide, yüzünü ekşiterek elini uzattı. kararından caymıyacak gibi görünebildiyse ne mutlu Fakat, sinirlerine hâ Sonra hızla tramvay İEtas\*onuna doğm yürüdü. Bir aralık başmı çevirdi, baktı. kim olamadı, güldü. Vacid, tebessümle kahkaha ara=mda Vacid, kaldırımın üstünde, ne yapacabucalıyan bu gülüşün hiç de lamimî ve ğım bilmez bir halde, bir heykel gibi tabiî olmadığını pek iyi farketmişti. sakin ve sakit duruyordu. Nasıl Güzide, dedi, b?n aramızda *** her şeyin bitip mahvolmadığını pekâlâ Güzide tramvayda kalabalık arasmda biliyordum. oturacak bir yer değil. tutunacak bic Bu cümleyi söylerken seslne yumu yer dahi bulamamıştı. Ayskta, vatmsşak bir tatlılık, yüzüne sonsuz bir se nın her sür'at değiştirişinde İki yana vimiilik vermeğe çalışıyordu. sallanıyor: Birden, gene kızın koluna girip onu Ah, çok yanlış bir iş yaptım, diye caddeye doğru yürütmek istedi. Harehazin hazin düşünüyordu, ricalarına, ketlerinde, muzaffer olmuş bir kumandanm gururu seziliyordu. Güzide kolu yalvarmalarına aldırmadım. Onu kısnu boşa bırakıp delikanhnm yanmdan kandırırsam bağıracak, çagıracak, beıd zorla sürükleyip istediği yere götürebiraz uzaklaştı: Vacid, dedi, t u kadar ısrannm cek sandım. Anlaşılıyor ki insamn hasmanasını anlamıyorum. Sen ki öteden mma ayni silâhla mukabele ederken iyi beri kadın ruhu müte^i'sısı L'C? nirdîn. nişan alması ve cok ihtiyatlı davrsnmasj Aramızda hasıl olan kırıkîığtn artık lâzım. tamir kabul etmez bir hale geld'ğini Ahmed HİDAYET tarafından yaratılan r I ELHAMRA ÖNÜMÜZDEKİ Muazzez Dnyar PERŞEMBE AKŞAMI 9 da yacid: Ortalık epeyce karardı, dedi, sizin taraflar da acayib yerlerdir, İstersen seni eve kadar götüreyim! Fakat bu cümleyi söylerken delikanlının sesinde acı bir ümidsizlik seziliyordu. Güzide keskin ve kat'î cevab verdi: Hayır... Burada birbirimizden ayrılırız. Ben, pekâlâ yalnız giderim. İlk defa yaptığım bir şey değil ki. O sokaklarda korktuğumu hiç hatırlamıyorum. Vacid bir saniye tereddüd etti. Sonra gülerek: Yok, dedi, sokakların tenhalığından, tehlikesinden korkmadığını bilirim. Biraz daha beraber olabilmemiz için böyle bir vesile aklıma geldi de onun için bu teklifi yaptım. Ha, anladım. Şimdi, bu sözlerinle bana başka bir korku İsnad etmek istiyorsun. Guya seninle beraber oralardan geçmekten çekineceğim, öyle mi? Ne münasebet... Böyle bir şey katiyyen aklıma gelmedi. Hayır, birlikte görülmek meselesi değil... Senin münasebetsiz bir tecavüzüne uğramak ihtimali de değil... Daha fazla yumuşar, yalvarırsın da, ben de dayanamaz barışırım, diye kendime güvenememek korkusu. Bu da bahis ır.evruu değil. Fakat mademki son defa olarak kısaca görüşmemizi arzu ettin, ben de buna «hayır!» demedim. Evvelce kararlaştırdığımız gibi mülâkatımızı kısa kesmek hayırlı olur... Onu uzatmakta hiç bir mana yok! Ah, Güzide, ne kadar 5os>ukkanlı ve taş gibi konuşuyorsun! Bana yedi kat ^= EN BÜYÜK AŞKI... EN BÜYÜK ACIY1... EN HİSSÎ... EN CAZİBELİ BİR MEVZUDA GÖSTEREN Muazzam ve ilâhî bir şaheser MAZURKA B a ş r o l d e : POLA NEGRİ • ARABACININ KIZI > T ÜRKÇ E S 0ZL U Perşembe akşamı I P E K Sinemasında filminin dehakâr rejisörü GUSTAV UCICKY BİR OMÜR BOYLE GEÇTİ Fransızca» EÖZIÜ 3 üncü şaheserinl yarattı. PAUL WESSELY Baş rolde: Sinema Kraliçesi vabancı muamelesi ediyorsun! Geçirdiğimiz çok tatlı akşamların hepsini değil, yalnız bir tanesini hatırlasan, bana bu derece soğuk davranmaya gönlünün razı olmıyacağı muhakkaktir. O akşamları hatırlamak pek de lehine bir şey olmaz sanırım Vacid. Sokak ortalarında, pastane köşelerinde seni saatlerce beklediğim, çılgın gibi teiefona koşup bin bir yerden izini bulmaya çalıştığım, sonra yapayalmz sabahlara kadar ıstırab içinde kıvrana kıvrana hüngür hüngür ağladığım zamanları hiç akluna getirme! Gördün mü? Demek beni hâlâ seviyorsun ki. seni ihmal ettiğim gürlere aid kabahatlerimi hâlâ affetmemiş görünüyorsun. Yani benimle pekâlâ alâkadarsm! Çok yanüş düşünüyorsun Vacid... Artık o acıları, vefasızlıkları kalbim tamamile unuttu ve sana karşı zerre kadar bir hırs ve hiddet hissi duymuyorum. Delikanlı susmuş, hareketsiz duruyordu. Gecenin koyu siyah örtüsü şehri tamamile kucaklamış, meydamn lâmbaları birden yanmıştı. Sağ tarafta daha yakından gelen ışıklar Vacidin keskin hatlarla çizilmiş profilınin ancak yarısını aydıniatıyor, çehresinin üst kısraını şapkası gölgelediği için bu surat İS I Ayni silâhla mukabele \ o anda meşhur bir san'atkânn f.rçasmdan çıkmış kusursuz bir portreyi andırıyordu. Güzide de farkında olmaksızın o manzaraya dalmıştı.. Aşağıdan yukanya doğru bu yüz daha güzel görünüyordu. Kaşlar biraz çatılmış, ağzın bir kenarı hafifçe İğrilmişti. Hayır, hayu, zâfa kapılmanın zamanı değildi. Gene kız nefBİne cebrederek sözüne devam etti: Artık senden o kadar tiksiniyor, iğreniyorum ki tahmin edemezsin. Bir an yeniden o meşhur maskeni gene takmak istedin ama, bununla beni imkânı yok, aldatamazsm. Onun altinda ne hain bir yüz saklandığını çok iyi b'liyorum. Güzide, yalan söylüyorsun. Hissİyatını saklamaya çalışıyorsun, fakat muvaffak olamıyorsun. Sen hâlâ beni seviyorsun! Hayır, hayır, ne münasebet! Siz erkekler, daima böyle boş bir gurur, acayib bir hodkâmlıkla hem kendinizi. hem de bizi aldatmak istersiniz. Bnakıp gittiğiniz kadmla tekrar karşılaştığınız zaman «İşte ben dönüp geldim, yeniden eski hayatımıza. basiıyahm!» dersiniz. bizim de hemen buna muvafakat edeceğimlzi sanırsınız. Ne yanlış bir düşünce, ne saçma bir hayal! Doğru, Güzide, sana karşı b3zı zamanlar çok fena davrandım, haksızlık Küçük hikâye sfr

Bu sayıdan diğer sayfalar: